Bir Nefeste dr.

elleri ellerime gözleri gözlerime saçları saçlarıma karışan bir sen olsan...
 
Bir hayale aşık olmak! hiç olmayan birine... yaşadınız mı daha önce böyle bi duygu?
Cehennem azabı gibi. pygmalion bile güler halime. Eros ona acıdığı gibi bana da acır mı? Aslında hiç olmayanı çıkarır mı karşıma? Rüyadan uyanmanın vakti geldi. Herzaman kandırılmaya müsait olan bünyemi zırhlarla çevirmeliyim.
 

Hayat bir tecrübedir ve insan hayatı yaşayarak tecrübe eder,


Tez elden aşağıdaki kitabı alıp okumanı tavsiye ediyorum hepi topu 200 sayfa
Serdar Özkan - Hayatın Işıkları Yanınca ....

Yüreğin hep sevgi ile kalsın,
sakın yüreğinden sevgiyi çıkarma, yüreğinden sevgiyi çıkaranlar üzülsün ...
 
Bazı duygular sığmıyor kelime dağarcığıma. Doğru cümleyi kuramıyorum. En yakın kelimeleri buluyorum ama kelimeler yaklaştıkça duygularım bambaşka bir hal alıyor. Descartes düşündükçe var oluyor ama ben var oldukça düşünmeye çalışıyorum. Hangisi doğru onu bilmiyorum. Belki de yokum düşünemiyorum
 
Her insan gibi ben de varlığımın amacını sorguluyorum kendi içimde. Her seferinde dolaysız olarak acı çekmek olduğu anlaşılıyor. Sebebi budur diyorum varlığımızın. En azından kendi adıma bu...
Yani bildiğimiz bir yanlış var. Mutsuzluk olmaması gereken değildir, aksine hayatın kuralı budur. Güçlü olabilmeye bağlıyorum bunu da.
 
pencerimin önündeki saksıya yuva yapan kumruların yavrularını beslemesini seyretmenin herhangi bir sanatsal değerinin olmadığını farkettim. Nedendir hep "lirik" birşeyler ararım bu tür şeylerde. Sende de olduğu gibi. Şiir yazmak isterim beceremem de. Yeşilçam filmi gibi sanıyorum hayatı. Ayhan Işık' ın bıyıklarındaki ahengi, Hülya Koçyiğit'in yatağa yüzüstü atlayarak ağlaması gibi görüyorum hayatı. Değilmiş.
Hayatının yalan olması, belki de hayatın gerçeğiydi.
Acı tecrübeler olgunlaştırır insanı. Devrik cümlelerim bu yüzden. Tecrübe işte
 
"Sanırım hayal kurarken malzemeden çalıyoruz, Çünkü sürekli yıkılıyor"!
tespite gel! ne güzel demiş J. Christophe.
Bu kaçıncı yıkılan hayal. En ufak sarsıntıda enkâz altında kalıyorum. İşin kötüsü "Sesimi duyan var mı?" çığlıkları da gelmiyor. Kendi çabalarımla çıkmaya çalışıyorum. Sağlamlaştırmalıyım bünyeyi depreme karşı.
 
Hiçliğin aynasıyım ben. Hayatta en büyük zaferi halı sahada 5 golün beşini de atmanın dışında hatırı sayılır hiç bi b.ku başaramamanın verdiği güvensizlikle nefes almaya çalışıyorum. İnsanların "seninle gurur duyuyorum" sözlerine anlam veremiyorum.
Neyimle gurur duyuyorsun? Hayatta gerçekten neye inandığını bile bilmeyen, inanmanın gerekliliğini bile bu yaşına kadar anlayamamış olan benim hangi özelliğimle gurur duyuyorsun?
Diyojen' inkine benzer bir fıçının içinden dünyayı izliyorum. Anlamlandıramıyorum, bu içimdeki sıkıntıyı bitiremiyorum. Şizofrenik hallerden kurtulamıyorum, kurtulmak için çaba göstermiyorum. Hırslı gibi görünüp gerçekten bir işi bitirebilmek için gerekli hırsı göstermiyorum.
Zaman bazen kendini bile unutturuyorken, geçmişten ders almamı beklemiyorum.
Unutuyorum dünü, yarından umut etmiyorum.
Dedim ya; Hiçliğin Aynasıyım ben.
 
Dün gece hiç izlemediğim bir diziyi izledim arkadaşlarla cafede otururken. Kötü adamın hayal kırıklığı. Öylesine bitmişti ki, bunu haketmişti belki daha fazlasını da "bunca şey yalan mıydı?" diye sorarken.
Acaba ben de mi hakettim bunu?
"Truman show" gibi hissediyorum bütün hayatımı. Etrafımdaki en yakınlarım bile gerçek değilmiş gibi... Paranoyak insanların en önünde koşanı oldum. Yalandan gülmeyi öğrendim bir de.
 
‎-Olmuyor olric olmuyor, insanları tanıyamıyorum
-Belki de olmaması gerek efendim.
-Haklısın olric, kendi dünyamıza gidelim,
-Yalnızız ama sahte değiliz olric,
- Değiliz efendimiz.
- Bu iyi haber olric.
 
Işıklarda cam silen çocuklar kadar yüreğim.
-abi sileyim mi?
-istemez. daha çok kirletiyosunuz camı
-abi ne olur be bi teklik at bari

Elinde; sünger, kova ve kirli sarı bi bez, toz ve terin kombinasyonundan simsiyah bir yüzle bekliyorum.
Hayat dileniyorum insanlardan. Önce "yazık" diyip acıyorlar ama kapıyı da kilitliyorlar. İnsanlık ayıbı değildir de nedir bu?
 
Olmuyor
Olmuyor!
Baştan alıyoruz.
Sahne 1 Plan 2
Motoooorr...

İyi rol yapamıyorum hocam ben. Beceremiyorum başkasının hayatını oynamayı. Kendi hayatımı yaşamayı bile beceremezken, kimsenin rol yapmadığını düşünüyorken... Bu kadar güvenemezken artık kimseye, nasıl kendim olabileceğim.

Olmuyor olmuyor
kuru bir özürle geçiştiremezsiniz bunu. Hesabını vermek zorundasınız. Bana hayatımı geri vermek zorundasınız.
Son Perde değil bu.
 
Normal adam dediler bana.

burdaki en normal 2 insandan biridir.

yani adam bildiğin normal.. çalışıyo, para kazanıyo, geçinip gidiyo falan, gezmeyi seviyo hatta fotoğraf makinası var :D karikatür dergisi okuyo, iyi bi espri anlayışı var, açık görüşlü, farklılıklara saygılı ve açık, iyi bi eleştiri yeteneğine sahip, bi çok konu hakkında fikir sahibi, insancıl falan, müzik dinler, kitap okur, film izler.. hiç bişiyin abartısı yok adamda. normal yani. bildiğin normal.


ilginç

Aha işte böyle dediler. Yalan. Normal olsam O' da normal olurdu.
 
Bugün havada pis bi koku var. Bu iyi haber.

Sabah gözlerimi "bu gün bi çılgınlık yapmam lazım" diyerek açtım. İlk çılgınlığımı yaptım. Bugün dişlerimi fırçalamadım.

Yüzünüzün şöyle bi ifade aldığını görür gibiyim :saskin Siz de deneyin çok zevkli bu. Akşama da cep telefonu ile konuşmanın yasak olduğu belediye otobüsünde cep telefonumla konuşucam. "hayır hayır herşeyi yapabilirsin ama bunu yapamazsın bu çok büyük bi çılgınlık" dediğinizi de duyar gibiyim. Hayır dostlarım yapacağım sıkıcı olan hayatıma biraz heycan katmak istiyorum. En büyük çılgınlığımı açıklamadım daha bi durun.
Ülkenin gidişatını değiştirecek bu çılgınlığım. Her şeyi alt üst edecek. 12 Haziran seçimlerinde mührü iki partiye birden basıcam "Aman Allahım" dediğinizi duyar gibiyim.
 
"Eksik birşey var lan"
Dün gece bunu tekrarladım durdum. Eksik olanı bulmaya da çalışmadım. Bilinç altıma yerleşmiş gibi. "Eksik birşey var lan" sürekli söyledim bunu gözlerimi bi noktaya dikerek sanki transa geçmiştim. Sabah uyandım. Neydi bu eksik olan şey? düşünmeye başladım. Eksik olan bi kaç şey buldum ama gerçekten gerekli mi bu eksiklik? Olmasa da olur onlar.
Çok başka birşey eksik. Aşktan, paradan, maldan, mülkten, arkadaşlıktan ayrı çok başka birşey eksik.

eksiklik hissi bitmeyecek hiç.
 
"Hayatımı yazsam roman olur lan" dedim ve yazmaya koyuldum. "Neden ben de bir Paulo Coelho olmayayım, benim neyim eksik?" dedim. Elimde kalem hayatımın hangi roman olabilecek kısmını yazayım diye düşündüm yarım saat falan. O kadar düşündüm elimde sadece, tavuk dönercide döner ayran yerken ağzı zaten açık olan ayranı çalkalamak ve ortalığı batırmak kaldı. "Ne yani?" dedim "bu mu roman?"
Ya işte düşünün elimde yazmaya değer bile olmayan bi hayat var.
 
Yalnızlık kadar benim hayatım. Aralık ayında kumsalda dolaşmak kadar, İstiklâl caddesinde İmam Adnan Sokağı' nı arayıp da bulamamak kadar. Bezgin...
Bu kadar işte yazacaklarım, yalnızlığım kadar.
 
Kimi zaman umutsuz, kimi zaman sebepsiz mutlu... Arkdaşlarım, fotoğraf ve üçüncü sınıf işler arasında yaşamla boğuşurken, tüm bunların dışında başka bir çıkış yolu aramaya çalışıyorum.
İnsan aklının alabildiği kadar yalnızdır. Ben bunun dışına çıkmaya, aklımın ötesinde yalnızlıkların arka sokaklarında kendimi aramaya çalışıyorum. Yalnızlığımın içinde bulacağıma inanıyorum kendimi.

-Anlamsız geliyor değil mi? Artizlik gibi geliyor yazdıklarım.
-Bana mı diyosun abi?
-evet evet! sana diyorum man kafa. "Artizlik yapıyor" diye düşünüyorsun değil mi?
-Yok bea abii. iyi bu. Yalnızlık, hayat filan iyi yani, devam et.
-tamam tamam hadi işine bak sen.


İçimdeki ben bile anlamıyorken...
 
Tv' de magazin haberi çıkınca sevinen ergen gördüm ben. Sanırsın "Baba" trilojisinden biri çıktı öyle sevindi. ağzını açarak bakıyo ekrana eşşolusu. Çarptım ensesine bi tane. "Utanmıyo musun nan milletin özel hayatını dikizlemeye" diye verdim kalayı. "Abi ne vuruyon yeeaa" diye tepki vermesiyle enseye bi tokat daha yedi. Sonra baktım ekrandaki ses, "frikik" diyo. "heeaa" dedim "çocuk haklı". Özürdiledim kahvemi aldım magazin dünyasının geleceği hakkında hararetli bi sohbete koyulduk. Sansürlerin fazla olduğu konusunda fikir birliğine vardık.
 
Şu hayatta belki de yalnız olduğunu yüzüne en hızlı çarpan şey, günde 3 kez muhtelif zamanlarda aranıp -pardon yanlış numara- lafını duymaktır.
-Alo! Abdullah usta ile görüşecektim
-Yanlış numara beyfendi

-Alo? Zeynep hanım?
-Taze bitti. Yanlış numara kardeşim.


Aradığınız bütün yanlış numaralara ben çıkıyorum. Yanlış numarayım ben. Yalnız numarayım ben.

Ya da biri telefonumu umumi bir WC nin kapısına yazmış olabilir. :saskin:
 
Geri
Üst