Bir Yudum Edebiyat

Derlerki :"İnsanlar çift yaratılmış olup bir elmanın iki yarısıdırlar." (Şaka Şaka tamamen totomdan uydurdugum bişi:):):) ) Sevgili diğer yarım umarım ki bir kurtçuğun sindirim sisteminde değilsindir.Umarım seni yetiştiren Çiftçi Amca pestisit ilaçalarını dozajında atmıştır.Umarım tez zamanda, ya Halci amcanın deposunda, ya Pazarcı Amcanın kasasında, yada Manavcı teyzenin tezgahında karşılaşırız:):)
Pullvillageden Sevgiler
 
Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk âdet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir.

— Zülfü Livaneli / Serenad
 
"Ama bir gün herkes anlayacak.
Bunun ince giyinmeyle, saçları kurutmamayla, cereyanda uyumayla, havanın derecesiyle, mevsimin farklılığıyla alakası yok!
Sen yoksan ben üşütürüm.
O kadar..."
 
' -Yasalar her zaman masum değildir Müzeyyen Hanım… Bir sabah uyandınız ve birileri size diyor ki, sabah kahvaltısında zeytin yemek yasak. Ne olurdu?

+ Sabah kahvaltısında zeytin yemeyiz.

– Yanlış! Her yasak kendi isyancısını yaratır. Zeytinseverler bir örgüt kurardı. Üzerinde zeytin dalı olan bir bayrakları olurdu. Zeytinlere özgürlük diye bir marşları olurdu. Şimdi soruyorum size zeytinseverler ayaklanıp dağa çıksa dağa çıkan mı sorumlu, yoksa zeytini yasaklayan mı? ''
 
Hayatta en çok sevdiklerimin ellerini tutmayı sevdim; avucumun içine bıraktığım yüreğime dokundukları için...
Tam da buraya kocaman bir GÜNAYDIN bıraktım, uyanınca , uyandınız ise görünce alırsınız ...
Gününüz güzel olsun..'
 
İnsanlar korktukları şeyler için yasa yaparlar. Can almamak, Shingler'in gurur duyduğu tek yasaydı ve bu yasa onların korktuğunu gösteriyordu. Ölümden çok korkuyorlardı ve bu korku onları yaşama karşı saygı duymaya itmişti; kendi yalanlarıyla kendilerini kandırmaya çalışıyorlardı.
 
'' Bir "off " çekersin derinden...
"ah be ahlal" dersin
ahh!
gitmek istersinde gidemezsin yine de...
ecel gelir can gider..
canında ki "can" yine de yaşar
görünmeyen bir yerler de ''
 
"..biz bile bilemeyiz çoğu zaman neyi neden hissettiğimizi. ismi konmadığı zaman daha çok hoşumuza gider bazı şeyler. kontrolümüz altında olduğunu düşünüyoruz belki bu şekilde, bilemiyorum. ya da sadece o kadarını istiyoruz. iltifatlar, imayla ifade edilen hoşlanmalar. bazen bunun ötesini istemiyor olabiliriz. bunun ötesine geçince ne yapacağını bilemiyor olabiliriz. ne bileyim belki de böyle değil belki de böyle..."

Marcel Proust
 
" Sen ve ben, Tess, birbirimize benziyoruz. Kelimelerle yaşayıp nefes alıyoruz. Kelimelerini, yazdıklarını okuduğumda, bazen kendini nasıl yalnız hissettiğini ve korktuğunu ama her zaman cesur davrandığını okuduğumda... senin umutlarını, duygularını, hayallerini yüreğimde hissettim. Seninle birlikte hayal ettiğimi, düşündüğümü ve seninle olduğumu hissettim. Hayal ettiklerini hayal ediyor, istediklerini istiyordum ve o zaman gerçekte sadece seni istediğimi anladım. Mektupların arkasındaki kızı. Onları okuduğum andan itibaren seni sevdim ve hala da seviyorum. "

William Herondale
 
Aslında bir insanı bir yere kapatmak suçtur . Ama kapattığınız kişi suçlu ise bu bir cezadır. Yani aslında her ceza birazda suçtur ve her suç aynı zamanda ceza ! İçerdekilerinin bazılarının suçlu bazılarının suçsuz olduğuna şüphe yok.. Ama bu dışardakiler içinde geçerli. Yakalanmayan suçluya suçsuz denir ... Yakayı ele verenin kendini mağdur hissetmesi bundandır... Yani herkes çalıyor ben niye yakalanıyorum?... Kader kurbanıyım işte besbelli !... Gerçek bir suçsuz yoktur içeride de dışarıda da ... Rüşvet almadıysan hiç mi vermedin trafikte??..

Bana Bir Şeyhler Oluyor
 
Sonra içime ve hatta dışıma kapandım..
Küsmek gibi bir şey..
Bir çeşit gölge fesleğeni..
Bir çeşit olmayan hayat..
Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak
Ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim..
Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu..
Bir yığın insan tanıdım..
Ama hep yalnızdım..
 
“Gidiliyordu, sonra geri dönülüyordu, yeniden yürünüyordu, durup bakınılıyordu, yemek yeniyordu, sonra gene acıkılıyordu, uyanılıyor ve uyunuyordu. Bu muydu? Bunlar için mi soluk tüketiyordu. Hırpalanıyor ve yaşıyordu. Hayır, aradığını söyleyemezdi, hiçbir şey aramamıştı, aç bir köpek gibiydi, yerleri koklaya koklaya dolanıp duruyordu ortalıkta, o kadar.” (Denize Açılan Kapı, Rasim Özdenören)
 
Cevap vermediğine göre onun gözünde benim gibi biri yoktu. eğer onun gözünde yoksam ne kadar yokum diye düşünmeye başladım. bunun derecesini tayin etmeye çalıştım. bütünüyle mi yoktum acaba yoksa kısmi bir yokluk muydu benimki? dünyada iki kişi kalsak mesela arar mıydı? aramazsa herhalde kati surette yok sayılırdım onun gözünde.
 
" iş adamları çalışarak kaybettikleri hayatın bütün lezzetlerini, çalışarak kazandıklarıyla bir gün tekrar satın alabilecekleri umuduyla çalışırlar. işte bu yüzden toplumun en uyanık geçinen enayileridirler."
 
Yaraları iyileştirmek için bir sürü ilaç var ama sen söyle tanrım.
İsa'nın elindeki yaraya merhem mi iyi gelir
yoksa Meryem mi?

//Panşehir
 
Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin! Yarı içtenliğe dayanmam zor benim."
Oğuz Atay
 
Çıplak ayak olmam düşes olmamı engellemiyor. Bu yüzden buradayım bir çizgi roman kahramanı gibi. Muhteşem ayakkabıları henüz çizilmemiş ..''
 
Bir adam var
Beni onun güzel yüreği,
İki eli
iki gözü kurtarır yaşamamaktan..

Turgut Uyar ( Az buçuk değiştirildi : D )
 
"Her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu.yaş öyle bir şey olacaktı ki, sen bilmeyecektin. sana yaşını sorduklarında şaşıracaktırn, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın. yaş günü hediyesi verenlere ajan provokatör gözüyle bakacaktın. 'benim yıllarımı paketlemeyin ulaan, bırakın dağınık kalsın kalsın!' diye bağıracaktın."
 
'' Telafisi en güç şey dikkatsizlik sonucu kırılan kalplerdir. iş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran da kırılan da piç gibi ortada kalır...''
 
Geri
Üst