Bizim mahallenin ülküdaşları

Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ

ےσℓđ
Katılım
3 Eki 2005
Mesajlar
13,708
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
37
Bizim mahallenin ülküdaşları

10b.jpg


ÖNCEKİ gün gazeteyi hazırlarken şöyle bir tartışma yaptık. O sabah Hürriyet ve Vatan gazetelerinde, Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde, Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün fotoğraflarının bulunmadığı yolunda bir haber vardı.

Köşk o gün apar topar Hayrünnisa Gül ile eşinin yan yana çekilmiş bir fotoğrafını siteye koydu.

Ancak fotoğrafın ince bir özelliği vardı.

Cumhurbaşkanlığı çifti, bir cami silûeti önünde poz vermişti.

Tabii akla hemen şu manşet geliyordu:

"İlk fotoğraf cami önünde."


Bazı arkadaşlarımız manşet yapalım dedi, bazılarımız itiraz etti.

Sonunda hepimiz, "Gerginlik yaratmayalım" düşüncesiyle bundan vazgeçtik.

Vazgeçtik ama, ben her zamanki gibi şunu sormadan duramadım.

Böyle bir günde oraya konulacak ilk fotoğraf bu mu olmalıydı?

Ya sabahın körüne resepsiyon koyma formülü...

Yani bu ülkede "Gerginlik yaratmayalım" endişesini sadece gazeteciler mi taşımalıydı?

* * *

Önümüze bir haber daha düşüyor.


Askerler Çankaya’daki davete katılmayacaklarmış.

Çünkü o gün yeni komutanları ziyaretler varmış.

Çankaya ile Genelkurmay gizli bir savaşa girişmiş.

Haber önemli değil mi?

Öyle ama, içimizdeki aynı ses yine yükseliyor:

"Aman gerginlik yaratmayalım."

Biz yaratmayalım da, bu haberlerin konusu olan insanlar?

Üstelik gerginlik çıkarmamaya çalıştığımız için kimse de bize aferin demeyecek.


Tam aksine, oradan buradan, herkesin kendi imanına göre, "Neden görmüyorsun haberi kardeşim" diye her türlü hakareti yiyeceksin.

* * *

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir...

Üç cümle içine öyle semboller yerleştirmiş ki, insanın sinirlenmemesi mümkün değil.


"Savaşsa savaş" diyor. "Diyarbakır kalemizdir" diyor.

Onunla yetinmiyor, "Ankara’nın su ihtiyacı için su mühendisi gönderelim" diyor.

Yani meydan okuyor, hem alay ediyor, aşağılıyor.

Bazı arkadaşlarımız yine itiraz ediyor:

"Şimdi durup dururken Türk-Kürt gerginliği çıkarmayalım."

Yani o beyefendi gerginlik çıkarıp çıkarmamayı hiç düşünmeyecek, hatta durup dururken maraza çıkaracak.

Ama siz "sorumlu gazetecilik" yapıp, bunu görmezden geleceksiniz.

* * *

Dördüncü örnek, Hürriyet Gazetesi’nden.

Bizim mahallenin sakinleri de o kadar masum değil.

Arkadaşımız Hadi Uluengin, Türkiye’nin "İkinci Cumhuriyete", onunla da yetinmeyip, "Beşinci Cumhuriyete geçiş zaferini" kutluyor.


Kutlasın, hiç itirazım yok. Sonunda kendi düşüncesi.

Orada kalsa iyi ama coşkusu o hale gelmiş ki, artık duygu kontrolü falan kalmamış. Hakaret gırla gidiyor.

Üstelik sadece kendi kutlamıyor, "ülküdaşlarını" da zafer törenine davet ediyor.

Ben günlerden beri "mücahit" gazetecileri eleştiriyordum.

Meğer bizim mahallede de "ülküdaş gazeteciler", dava adamları varmış.

Ülküdaşının adını da veriyor: Mehmet Altan.

Şimdi siz bu kavramı sevdiniz mi?


Ben sevmedim.

Yapacak bir şey yok, ama içimdeki şeytan beni dürtüyor ve itirazımı yüksek sesle dile getirmekten kendimi alıkoyamıyorum.

* * *

İşte size küçük bir Türkiye "potpurisi".

Kimisi laik, kimisi "mümin", kimisi güya liberal, kimisi sözde demokrat.

Onlar ağzına geleni söyleyecek, kışkırtacak, hakaret edecek, maraza çıkaracak, işine geleni yapacak...

Size de hep dayak yemek düşecek.

Neden?

Sırf gerginlik yaratmamaya çalıştığınız için...

Ertuğrul ÖZKÖK-Hürriyet
 
hımmmmm paylaşımın için tşk
 
Resimde bir cami görüp böyle yolda Hz. Ömer'e r.a rastlayan şeytan gibi korkudan salya sümük gerginlik çıkarmaya vesveseler fısıldamaya çalışması ne acaip ertuğrulun.Minarenin boyutları korkutuyo heralde kendisini
Allah cc. korkusunu farklı boyutta yaşıyo anlaşılan
 
incubus84' Alıntı:
Resimde bir cami görüp böyle yolda Hz. Ömer'e r.a rastlayan şeytan gibi korkudan salya sümük gerginlik çıkarmaya vesveseler fısıldamaya çalışması ne acaip ertuğrulun.Minarenin boyutları korkutuyo heralde kendisini
Allah cc. korkusunu farklı boyutta yaşıyo anlaşılan

Allah korkusunu yaşayan tek insanın kendimiz olduğunu varsayıp gerginlik çıkarmamızda ilginçtir.Türkiye'de yaşayan herkesin tektip bir inanç sistemine dahil olduğunu ve kurallarına birbirebir uyduğunu varsayarak cami önünde fotoğraf çektirmenin ve de bu resmi Cumhurbaşkanlığının internet sitesine koymanın pekte masum bir davranış olmadığı açıktır.Olayın şov havası taşıdığı konusunda pek çok kişi hemfikirdir.

tabi Hürriyet yazarı Eruğrul Özkök e gelince emin olunmalıdır ki bu kişinin Allah korkusunu ne boyutta yaşadığı ne hackhell forumlarının üyelerini ne de 3. kişileri ilgilendirir ve de bu kişi;

ne Vakit gazetesinin yazarı(?!?) "Hasan Karakaya" kadar salya sümük ağzı bozuk bir tarzda
insanlara hakaret ederek yazıyordur


Vakit yazarı küfür kıyamet

Vakit gazetesi köşe yazarı Hasan Karakaya, Vakit'in Cumhurbaşkanı Sezer'le ilgili yayınlarını hatırlatan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan için 'sidikli' dedi

Vakit gazetesi köşe yazarı Hasan Karakaya, "Abdullah Gül benim cumhurbaşkanım değil" diyen Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun'la ilgili yazısında, Vakit gazetesinin de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer aleyhindeki yayınlarını anımsatan Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'a, "sidikli" diye tepki gösterdi.
Hakan, önceki gün Hürriyet'teki köşe yazısında, "Gül benim cumhurbaşkanım değil" sözlerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "O zaman vatandaşlıktan çıksın" diye tepki gösterdiği Bekir Coşkun'a destek verirken, Vakit'i de şu sözlerle eleştirmişti:
"Cumhurbaşkanlığı makamı eleştiriden muaf değildir... Bakınız: Vakit gazetesinin kinayeler, dokundurmalar ve hatta hakaretlerle dolu Sezer aleyhine yayınları... Vakit'in Sezer için estirdiği 'Sezer bizim cumhurbaşkanımız değil' havası ile Bekir Coşkun'un 'Abdullah Gül benim cumhurbaşkanım olmayacak' cümlesi arasında pek bir fark yok. Abdullah Gül için, 'Benim cumhurbaşkanım değil' diyen Bekir Coşkun'un vatandaşlıktan çıkması gerektiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, 'Sezer bizim cumhurbaşkanımız değil' havası estiren yayın organının en küfürbaz adamını defalarca uçağına alarak taltif etmişti."
Hakan'ın "en küfürbaz" diye eleştirdiği ve Başbakan'ın yurtdışı seyahatlerine de davet edilen Karakaya, dünkü köşesinde bu sözlere şu üslupla yanıt verdi:

'Hoştunuz!'

"'Delikanlılık yaşı'na gelmiş olmasına rağmen, 'hâlâ yatağını ıslattığını' deşifre ettiğim bir yazarcık yine gazeteme çemkirmiş... Bir televizyon kanalına gelememiş olmasının kuyruk acısını bizden çıkarmaya kalkışmasın... Benim derdim Bekir Coşkun'a Pako'luk yapmaya seyirten bazılarıyla. Bekir Coşkun'a sahip çıkmak için gazeteme ve bana saldıran 'sidik'lilere derim ki: Hoştunuz! Bir yerlere gelmenizi engelleyen Abdullah Gül'den dolayı çektiğiniz kuyruk acısını benden çıkarmaya kalkmayın."
Yazısında Vakit'in Sezer'e karşı çıkışının temelinde, Sezer'in inançlı insanlara "ben sizin cumhurbaşkanınız değilim" tavrının yattığını savunan Karakaya, Sezer'in, başörtülü kadınlara sürekli negatif ayrımcılık yaparak Çankaya'nın kapısını kapattığını, tüm atamalarda ideolojik davranarak yönü kıble, alnı secdeli birini herhangi bir bürokrasi kademesine atamadığını, ramazana denk gelen 29 Ekim ve 10 Kasım'larda Anıtkabir'de 70 milyon insanın gözünün içine baka baka su içtiğini öne sürdü.

http://www.milliyet.com.tr/2007/08/26/siyaset/siy08.html

ne de Zaman gazetesinin saygıdeğer ve aydın(?!?) yazarı Mümtaz'er Türköne gibi insanlara hakaret edip, onlara tehditler savurmuyordur!

Bekir'e çomar Okan'a şamar

Şovmen Okan Bayülgen, Milletvekili eşi Özlem Türköne ile canlı yayında yaptığı konuşmaya tepki gösteren ve "Rastlarsam döverim" diyen Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne hakkında konuşmamayı yeğledi.

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türköne’nin, "Eşimle konuşurken epey öfkelendim. ’Bu adama bir yerde rastlarsam döverim herhalde’ dedim. Sonra da ’Şimdi değil de soğuduktan sonra hakkından geleyim’ dedim. Yaptığı saygısızlıktı ve bunda ısrar etti çünkü" sözlerini Star Gazetesi’nde okuduğunu belirten Bayülgen, sorulara "Bu konuda konuşmak istemiyorum" diye yanıt verdi.

ÖZLEM DEYİNCE GERİLDİ

Bayülgen, seçimden önce NTV’de İstanbul 1. bölge adayları AKP’li Özlem Türköne ile CHP’li Berhan Şimşek’i konuk etmişti. Türköne, Berhan Şimşek’in her sözüne itiraz edip konuşturmayınca Okan Bayülgen araya girerek, "Özlem siyasette yeni" cümlesini kullanınca ortalık karışmıştı. Özlem Piltanoğlu Türköne, kendisinden ’Özlem’ diye bahsedilmesine alındı ve sadece ismi ile değil soyadı ile de anılmasını istedi. Bu sefer Okan Bayülgen kendi seyircisi önünde konuğunun ’edep’ dersi vermesine çok kızdı ve ikilinin arasında tartışma çıktı. Bayülgen, reklam arası verdi. Ancak reklam dönüşünde de ikili arasındaki ’üslup’ tartışması devam etti.

KİMSE BANA TERBİYE ÖĞRETEMEZ

Türköne ise, ’Ben bu toplumda yaşıyorum. Bizlerde kişilerin ilk adları ile hitap edilebilmesi için belli bir çerçeve, belli bir yakınlaşma, belli bir ortam doğmuş olması gerekir. Belki Amerikalılar böyle hitap ediliyor olabilir. Ama ben ne Amerikalı ne de Meksikalıyım" diye konuştu. Yaklaşık 10 dakika süren tartışma sırasında Okan Bayülgen, Türköne’ye "Bana kimse terbiye öğretemez" ifadesini kullandı. Tartışma sonrasında birçok yazar konuyu köşesine taşırken internet ortamında da, "Bayülgen ’Özlem’ diyerek terbiyesizlik mi etti" sorusuna cevap arandı.

Bekir Coşkun’a hakaret etmişti

PROF. Dr. Mümtazer Türköne, 24 Ağustos 2007’de Zaman Gazetesi’ndeki yazısında, isim vermeden Hürriyet yazarı Bekir Coşkun’a ’Çomar’ benzetmesiyle saldırmış, özetle şöyle yazmıştı: "Türk sokak köpeği ırkına ’Çomar’ deniliyor. Hayatını sürdürebilmesi zekásına ve dayanıklılığına bağlıdır. Bu yüzden cins köpeklere göre daha yetenekli ve mücadeleci olurlar. Ancak şehir hayatı geliştikçe Çomarların hayatı da sınırlanmaya başlamıştır. Yine de bize düşen nesli tükenenleri koruma altına almak olmalı."
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7214411.asp?m=1

ya da Hürriyet dediğimiz bu gazete hiç bir zaman insanların resimlerinin üzerine tahrik edici başlık atmak veya Nazi Almanyasında olduğu gibi onların resimlerinin üzerine çarpı koyarak afişe etmek vb. suretlerle onları "hedef göstermemiş" ve de kimsenin ölümüne sebep olmamıştır.



800px-Vakitdanistay.jpg



ve aynı zihniyetin bir diğer icraatını daha okuyalım.
Hürriyet'ten Mehmet Y. Yılmaz yazıyor:


Çaylar ve sevaplar şirketten!

DÜN gazetelerdeki en ilginç haberlerden biri Milliyet’te Şükran Pakkan imzasıyla yayımlandı.

Şehirlerarası yolcu taşıyan otobüslerde "namaz molası" talepleri artmış.

Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Başkanı, namaz molası taleplerinin kabul edilmemesinin ciddi tartışmalara yol açtığını söylüyor. Başkan "Namaz molası vermediği için dinsizlikle suçlanan şoförlerin siniri bozuluyor, kaza riski artıyor" diye de ekliyor.

Uzun yıllar şehirlerarası otobüslerle yolculuk ettim, böyle bir olayla hiç karşılaşmadım.

Yanımda, yöremde oturan yolcular içinde dini bütün insanlar da oldu ve onların bazılarının oturdukları yerde, kimseyi rahatsız etmeden ve sessizce namaz kıldıklarına da tanığım.

Üstelik otobüs yolculuğu sırasında namaz vaktini kaçırmak istemeyecek kadar dini bütün bir insanın, seferi halde iken namazını kazaya bırakabileceğini bilmemesi de mümkün değil.

Buna rağmen otobüsü ille bir cami kapısına çektirtip, namaz kılmakta ısrar etmek ve buna karşı çıkanları dinsizlikle suçlamak bir tek şeyle açıklanabilir: Dini ibadetin bir gösteriye dönüştürülmesi!

Bir de "Türkiye artık ılımlı İslam ülkesi oldu, toplumsal yaşam İslam’a göre yeniden düzenlenecek" hevesi!

Dedim ya, ömrümüz yeterse daha neler neler göreceğiz!

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7229355.asp?yazarid=148

şimdi bütün bu yukarıda anlatılan kişiler ve kurumlar gerginlik çıkarmıyor ama olayları normal bir dille eleştirmeye çalışan Ertuğrul Özkök vb. insanlar gerginlik çıkarıyor bunu mu söylüyorsun acaba???
 
Bi insan bi cami resminden neden korkar
Minarenin boyutlarındanmı başka sebeblerdenmi
Soru net Cevap karmakarışık olmuş potpori misali alıntılar falan im
Ayrıca o sözünü ettiğin gazete kimleri başı örtülü olduğu için hedef gösterdi bugüne kadar kimler sakallı olduğu için rejim karşıtı ilan edildi Hürriyet tarafından bilmiyorsan birazda alıntı yaptığın gazetenin arşivini araştır

Ayrıca vakit hedef gösterdi demişsin
O üyelerin aldığı kararı bildirmiş ve hangi üyelerin o karara imza attığını söylemiş kimseye yapmadığı bi şeyi yaptı dememişler
Bu kadar korkuyolarsa aldıkları kararın altına attıkları imzalardan atmıyacaklardı...!!!
 
Amaç dinimize ya da dindarlara sahip çıkmak değil ki.iktidar bu güne kadar din adına ne yaptı?Popülist nutukların dışına çıkılıp muhafazakar kesimin hangi beklentisine cevap verildi.5 Yıldır sürekli türban sorunu bahane edip konu etrafında polemikler yaratıldı.Oysa meclisde çoğunluk ellerindeydi neden bu sorunu çözmek için tek adım dahi atılmadı? Bunun yerine din ve inançlar siyasi amaçlarla sürekli deşildi ve kullananıldı.Türkiye'nin karşısındaki bir gerginlik denklemi çıkartıldı.Bu ayrıştırıcı siyasi istismar politikaları sonucu, bu değerler siyasi gerilime dönüştürüldü.
Demokrasi sandalye sayısına dayanan basit parmak hesabı değil.
22 Temmuz seçim sonuçlarının AKP iktidarı açısından doğru okunması ve anlaşılması bu bakımdan çok önemli. Seçimlerde AKP oylarının önemli ölçüde arttığı tartışmasız. Ancak artan bu desteğin ne anlam taşıdığı çok iyi anlaşılmalıdır. Seçimler AKP'nin önceki iktidarında büyük bir yıpranma, yozlaşma ve yıkım dönemini aklamamıştır. Seçim sandığı başında tercihini ortaya koyan millet, ortak değerlerimiz olan milli kimlik, milli birlik, cumhuriyetin temel değerleri ve devletin kuruluş ilkelerinin tahrip edilmesi için AKP'ye izin ve icazet vermemiştir. AKP iktidarının bu gerçekleri çok iyi görmesi, Türkiye'nin geleceği açısından hayati önem taşıyor.Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkeleri ve devletin kuruluş esasları tartışmaya açılmış, milli devlet niteliğini ve üniter yapısını yok edilmesini hedef alan bir kampanya başlatılmıştır. .Hem laiklik ilkesinin hem de Türk milletinin inanç ve değerlerinin sürekli gerginlik ve çekişme konusu olmaktan çıkarılması için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.Dini inançlar, cumhuriyete ve devlete meydan okuma aracı olarak kullanılmamalıdır. Türk milleti, hem cumhuriyeti ve demokrasiyi hem de manevi değerlerini birlikte yaşama iradesine sahiptir.
 
EN COK NEYI MERAK EDIYORUM BILIYORMUSUNUZ????? IRAKTA SAYILARI ARTIK 1 MILYONA ULASMIS OLAN MUSLUMAN KARDESLERIMIZI ÖLDUREN.....KADINLARA VE KIZLARA TECAVUZ EDEN.........INSANLARA AKIL ALMAZ ISKENCELER YAPAN.....AMERIKAN ASKERI ICIN................'' AMERIKA KESINLIKLE DOGRU YOLDA''............yada ''BARIS ICIN EN COK AMERIKALILAR EVLATLARINI FEDA ETMISTIR'' dıyen ABDULLAH GUL'un ''KAHRAMAN AMERIKAN ASKERLERININ EVLERINE SAGSALIM DONLEMERI ICIN DUA EDIYORUM.....dıyen RECEP TAYYIP ERDOGANIN ne kadr samımı musluman olduklarını merak edıyorum.........TAYYIP' ı ve ABDULLAH GUL' u herzaman ve her kosulda destekleyen ınsanların nekadar samımı musluman olduklarını merak edıyorum...........SITE' ye camı resmı koyarak camıye gosterdıgı saygıyı gosterenlere tek bır soz soyluyorum....''YA OLDUGUN GİBİ GORUN, YADA GORUNDUGUN GIBI OL''.....
 
Otelde çekilmiş
7 Eylül 2007
Otelde çekilmiş cankaya.gov.tr'nin “Sayın Hanımefendinin Özgeçmişi” bölümünde yer alan fotoğrafa “farklı anlamlar yüklenmesini " Gül, üzüntüyle karşıladı.

Cumhurbaşkanlığı’ndan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Cumhurbaşkanlığı sitesinde, ’Sayın Hanımefendinin Özgeçmişi’ başlıklı bölümde yer alan fotoğraf, geçen yıl İstanbul Conrad Otel’de yapılan bir nişan merasimi sırasında çekilmiştir. Otel’in Marmara Restoranı’ndaki İstanbul silueti önünde çekilen fotoğrafa farklı anlamlar yüklenilmesi Cumhurbaşkanımız tarafından üzüntüyle karşılanmıştır" denildi.

kaynak: hürriyet
 
işte buyrun açıkLaması da gecikmemiş..
kişi ne ise karşısındakini öyLe biLirmiş derLer ya
korktukLarı görüntüye bakarmısınız.. Camii!
ALem-i Küffardan insanLar dinimize ferc ferc geLirken
bizimkiLer de insanLarı kaçırmak için yer arıyorLar
Makamın sitesinde ki resimde camii resmi varmış?
İrtica hortLadı diye veLveLeye verin ortaLığı hadi
Biri çıkar baş örtüLüye ev yok der
diğer camiye takar
Hemde Nerde? Anayasasında biLe isLam sözcüğü geçen Türkiyede..
iğrençLeşmeyin artık..
Hani bir zamanLar İran´a göndermek marifetti ya
SizLerde tapındığınız batıLı üLkeLere yoLLanın
Ezan dinmeyecek Bayrakta inmeyecek böyLe biLine
Buda bizim mahaLLenin üLküdaşLarından
 
!SehzaDe!' Alıntı:
işte buyrun açıkLaması da gecikmemiş..
kişi ne ise karşısındakini öyLe biLirmiş derLer ya
korktukLarı görüntüye bakarmısınız.. Camii!
ALem-i Küffardan insanLar dinimize ferc ferc geLirken
bizimkiLer de insanLarı kaçırmak için yer arıyorLar
Makamın sitesinde ki resimde camii resmi varmış?
İrtica hortLadı diye veLveLeye verin ortaLığı hadi
Biri çıkar baş örtüLüye ev yok der
diğer camiye takar
Hemde Nerde? Anayasasında biLe isLam sözcüğü geçen Türkiyede..
iğrençLeşmeyin artık..
Hani bir zamanLar İran´a göndermek marifetti ya
SizLerde tapındığınız batıLı üLkeLere yoLLanın
Ezan dinmeyecek Bayrakta inmeyecek böyLe biLine
Buda bizim mahaLLenin üLküdaşLarından

Bu cami görüntüsünden mi korkuyorsunuz tarzı bana sadece komik gelen ithamlarınıza sadece güler geçerim.Her mahallede her gün gördüğümüz, fırsat buldukça gittiğimiz camiden niye korkalım???
siz ve sizin gibi düşünenler durum ve olayları bu kadar yüzeysel din temeline bağlı kalarak değerlendirdikçe olayın perde arkasında olanları göremeyeceksiniz

konu olarak verdiğim yazıyı dikkatlice okursanız orda anlatılan başka durumlarda var
ama şunu unuttum
siz ve sizin gibi düşünenler "son mücahit" rolünü bu denli başarıyla oynamaya devam ettikçe bizler sizin gibi mü'minler karşında daima gavur,kafir ve dinsiz olacağız(tabi bu kararı da siz veriyormuşsunuz..hmmm gerçekten çok ilgnç) ve tabi Türkiye Cumhuriyeti Devleti günden güne değişecektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasında İslam sözcüğünün kullanılmaması gayet normaldir.Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir ulus devletidir!
bilmem anlaşılıyor mu ama bu ülkede sadece biz Müslümanlar değil, azınlıkta olsalarda diğer inançlara sahip insanlarda yaşamaktadır ve kanun önünde her yurttaş eşittir.Önemli olan yani "üst kimlik" Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığıdır! Bu da göstermektedir ki; Temel esas olan vatandaşlık fikirler ve inançlara hoşgörüye dayanır yani Mevlana'nın "gel, gel, ne olursan ol gel. ister kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol, gel" anlayışı hakimdir(forumlarda,sokaklarda,kahvelerde,kamusal alanda ve hatta siyasette göremesekte en azından teorik olarak hakimdir diye düzeltelim)

Ancak "son mücahit" kardeşlerimiz bırakın hoşgörüden zerre kadar anlamayı, bu ülkedeki her türlü farklılıkları yok etmeyi kendilerine "ülkü" edinmişlerdir.Çünkü onlara göre her şey tektip olmalıdır.İşte bu yüzdendir ki Türkiye Cumhuriyetinde inanç özgürlüğünün yerine İslamı koymuşlardır. M. Esad Çoşan,Fethullah Gülen,Adnan Hoca vb. dini kendi maddi ve siyasi emellerine ulaşmak için araç olarak kullanan zatlar "son mücahit" kardeşlerimizin
idol haline getirdikleri dini ve siyasi figürlerdir.Bu kişilerin verdikleri son derece mantıksız demeçlere, kendilerini onlara "biat" etmek zorunda hissettikleri için "onlara" gönülden destek verirler.En favori söylemleri şunlardır: "Din elden gidiyor", "Zorbalık bitsin" ve "Bu rezalete dur diyin" olan bu "mücahitler" aslında kendilerinin yukarıda isimlerini saydığım zatlar tarafından maşa olarak kullandıklarını anladıkları anda,otobüsü namaz için durdurmaya kalkıştıklarında yaptığı yanlışı anlayacaklardır.Fakat bu değişme ihtimali, içlerinden geldikleri "biat kültürü" ve tamamen şartlanmış(ve hatta hipnoz altında) oldukları için çok düşük bir ihtimaldir.Kendilerini bu konuda uyaran kişileri suçlama ve aşağılama biçimleri de fazla değişkenlik göstermez.Bunun için kullandıkları başlıca kelimeler: batılı, gavur, kafir, putperest ve zorbadır.Hatta mücahit kardeşlerimizin(belki de "akıncı" ve bir kısım "ülkücü" demem gerekli) içlerinden biraz mürekkep yalamış mektep yüzü görmüş olanları "darbeci" kelimesini her durumda ve her ortamda heceleyerekte olsa söyleyebilmektedirler.İran'a gönderilmeleri onlar için bir "lütuf" olacağından, şeriatın tam anlamıyla uygulandığı Nijerya'ya gönderilmeleri onlar için daha uygun bir "sınav" olacaktır.Eğer Nijerya'daki bu sınavlarında, kendileri forumlarda veya başka mekanlarda iddia ettikleri gibi bir "mü'min" değillerse şerri hükümlere bağlı olarak alacakları cezalar onları hiç üzmemelidir çünkü "şeriatın kestiği parmak acımaz".

Yazıyı bu kadar uzatmanın tek sebebi birçok "son mücahit" kardeşimizin, karşısındaki insanlara, -kibar bir dille de olsa- hakaret etmeyi bir "mü'min" olarak kendine nasıl yakıştırdığını, uzun zamandır düşünmeme rağmen anlayamamam ve de bu duruma gerçekten üzülmekle beraber hiç bir anlam veremememdir.
 
fLetch fLetch fLetch..
bende ne zaman yazarsın diye bekLiyordum..
BizLer kendine oLamayacağı isimLer takan insanLar değiLiz..
Mücahid oLmak şereftir ama ne yazık ki bize nasip oLmaz o şeref
MevLananın dönemini kendince irdeLemişsin..
Ama unutma şu an o dönemi yaşamıyoruz.
Herkese geL dediğimiz için şimdi herkes bize git diyor
Kimi irana gönderir kimi arabistana
Diğer yazdıkLarına fazLa da cevap vermek istemiyorum
Sabit fikirLi birisin hipnozdan bahsediyorsun ya :)
çok güLdüm kimLerin hipnoze oLduğu aşikar durumda
neyse kişiseLe çevirip harcamayaLım konuyu
dağınık kaLsın
 
GeciT' Alıntı:
fLetch fLetch fLetch..
bende ne zaman yazarsın diye bekLiyordum..
BizLer kendine oLamayacağı isimLer takan insanLar değiLiz..
Mücahid oLmak şereftir ama ne yazık ki bize nasip oLmaz o şeref
MevLananın dönemini kendince irdeLemişsin..
Ama unutma şu an o dönemi yaşamıyoruz.
Herkese geL dediğimiz için şimdi herkes bize git diyor
Kimi irana gönderir kimi arabistana
Diğer yazdıkLarına fazLa da cevap vermek istemiyorum
Sabit fikirLi birisin hipnozdan bahsediyorsun ya :)
çok güLdüm kimLerin hipnoze oLduğu aşikar durumda
neyse kişiseLe çevirip harcamayaLım konuyu
dağınık kaLsın

buyrun benim,buyrun benim,buyrun benim
esselamun aleyküm
yazıyı üşenmeyip okumuş olmana inan çok sevindim
belki "Herkese geL dediğimiz için şimdi herkes bize git diyor" tarzı cümleleri yazsam bende anlaşılırım.Mevlana dönemi ile ilgili değilde ordaki sözle ilgili yazdım,
ayrıca "son mücahit" tamlaması öyle olduğunuz veya öyle olmayı istediğiniz için değilde, ironik olarak içinde bulunduğunuz durumu anlatmak için yazılmış olmalı.
sabit fikirli olduğum konusunda sizi sonuna kadar desteklemekle beraber sabit fikirli olduğum hususların mantıksallık ve gerçekçi olmak olduğunu hatırlatmak isterim.tabi insanın bunları söylerken kendini de tartması lazım(tabi benden başka kimse sabit fikirliyim demez sanırım:S)

seninde dediğin gibi kişisel olarak tartışmamamız daha hoş olur ;)
başka fikirleri olan forumdaşlarımızda vardır onları da bir dinleyelim
 
centiLmenLiğinden ötürü
sana teşekkür ediyorum :)
 
Konu gazetecilerin (köşesi bulunanların) reyting mücadelesidir.
''Yazmak,gerginlik çıkarmak istemiyordum,istemiyoruz'' diyor sayın yazarımız ama nekadar
yazmak istemediği haber varsa maşallah hepsini birden tek seferde yazıyor.SORUMLU GAZETECİLİK örneği veriyor aklı sıra ama tam gaz.
Vakit gazetesinin uslubunu az çok okuyan herkes bilir,katı ve keskin haberler ama herzaman aynı değiştiremezsiniz.Ama gazeteyi kapatabilirsiniz.
Kısacası senin medyan sana,benim medyam bana muhabbeti.
 
incubus84' Alıntı:

Ayrıca vakit hedef gösterdi demişsin
O üyelerin aldığı kararı bildirmiş ve hangi üyelerin o karara imza attığını söylemiş kimseye yapmadığı bi şeyi yaptı dememişler
Bu kadar korkuyolarsaaldıkları kararın altına attıkları imzalardan atmıyacaklardı...!!!

vakit hedef göstermiyor demişsin
korkuyorlarsa cümlesi "ilginç" ve ilginç olduğu kadar da bu gazeteyi okuyanların "diğer insanlara" bakışı açısını yansıtıyor.

Bende "vakit hedef gösteriyor" demiştim ve manşetten verdikleri hedef gösterme olayını aktrmıştım.
bugün okuduğum bir yazı da benimle aynı görüşte


esfanu' Alıntı:
.......
...Vakit gazetesinin uslubunu az çok okuyan herkes bilir,katı ve keskin haberler ama herzaman aynı değiştiremezsiniz.

evet aşağıdaki köşede Vakit gazetesinin üslubu iyice incelenmiş!


Vakit yine provokasyon peşinde!

148b.jpg


Mehmet Y. YILMAZ


BAŞBAKAN ile Cumhurbaşkanı’nın çok sevdikleri, uçaklarından temsilcilerini indirmedikleri Vakit Gazetesi, bir kez daha çok tehlikeli bir provokasyonun peşine düştü.

İmam Hatip Lisesi mezunu bir öğrencinin, ÖSS’de dördüncü olmasına rağmen istediği fakülteye girememiş olmasından yola çıkılarak yapılan provokasyon, İstanbul’daki Yahudi cemaatini hedef alıyor.

Vakit, "İmam hatip mezunu istediği yere giremezken, Musevi Lisesi mezunları istedikleri okula girebiliyor" şeklindeki yayınıyla fitili ateşlemeye çalışıyor.

Hatırlayacaksınız, bu gazete hedef gösterdiği için Danıştay’da bir yargıç, Gümüşhane’de bir avukat öldürüldü.

Şimdi aynı oyun İstanbul’da Yahudilere karşı tezgáhlanıyor!

Vakit Gazetesi, imam hatip mezunlarının istedikleri üniversiteye giremiyor olmalarının nedeninin bu okulların meslek lisesi olmasından kaynaklandığını, aynı sorunun öteki meslek lisesi mezunları için de geçerli olduğunu bilmiyor mu? Biliyor!

Musevi Lisesi’nin, TC Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir "düz lise" olduğunu ve düz lise mezunlarının haklarından bu okul mezunlarının da yararlandığını bilmiyor mu? Bunu da biliyor!

Buna rağmen ısrarla bu provokasyonun sürdürülmesinin bir tek amacı var: Vakit okuyucuları arasında sayıları hiç az olmayan meczupları harekete geçirmek!

Birilerinin canı yanmadan, bu provokasyon durdurulmalı.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7261523.asp?yazarid=148&gid=61&a=203901
 
Geri
Üst