Birkaç dakika önce büyükbabanın cesedinin bulunduğu odanın ucundaki kanepeye kendini bırakıyorsun. Gözlerini kapatıp esnedikten sonra tekrar çevrene baktığında tanıdık bir şey takılıyor gözüne...
Güneş vuran kahverengi ve turuncu tonları... İçerdeki çalışma odasının açık kapısından görünen duvarında...
Afallayarak kalkarak çalışma odasına dönüyorsun. Kripteksin gizlendiği yer. Kapıyı açtığın anda bir şok dalgası bedenini sarıyor.
Duvar boydan boya bir manastırı simgeleyen duvar kağıdıyla kaplanmış durumda. Ama duvarda manastır simgelemesinin dikkat çekmemesini sağlayan tek bir şey asılı. Bir tablo...
Onu görenlerin sadece hayranlık içinde bakabileceği mükemmellikte, eski maddelerden meydana gelen kusursuz bir elmas.
Illuminati Elması böyle tanımlanırdı. Tabloya yaklaştı. Bernini imzası sağ alt köşedeydi. Kilise sanatkârı. Illuminati Mabedi'ne giden Aydınlanma Yolu'nun tasarlayıcısı...
Gerileyerek tabloya daha dikkatli baktı. Tablo diktörtgendi, ama içindeki resim bir eşkenar dörtgen... Bir elmas... Dörde ayrılmıştı. Sol üst köşede ağaçlar topraktan göğü delercesine fışkırıyordu. Çevreye saçılan toprak parçaları doğanın kutlama fişeklerini havaya saçışı gibiydi. Sağ üst köşede güneşin yükseldiği gökyüzü vardı. Nefis bir havayı simgeliyordu adeta. Alt taraftaysa ise solda alevler fışkırırken, sağ taraftan akan azgın sular onları söndürmek için resmin diğer tarafına kaymaya çalışıyordu sanki. Toprak... Hava... Ateş... Su... İmza: Bernini... Illuminati Elması...
Bu kadar basit olabilir miydi? Tüm sırlar Manastır'da gizli! Manastır'ı koruyun!
Nefesini kesen şaheser gözlerinin önünde hayranlıkla büyürken, zekanın, bilimin, sanatın ve aydınlanmanın dahiyaneliğine bakakalıyorsun. Illuminati Elması, Bernini'nin son gizli şaheseri, burada, karşında duruyor. Ve sen onun son koruyucususun.
bu mudur yani ? o kadar araştırdık sonunda bu çıktı olacak iş mi yahu