sideways
New member
- Katılım
- 6 Ara 2006
- Mesajlar
- 695
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
19 yıl önce, 20 bin Azeri katledilmişti
Ermeniler’in Dağlık Karabağ’daki zorba işgali sürüyor. Batılı ülkeler ve kurumlar ise, “Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı”na gösterdiği duyarlılığı (!) Dağlık Karabağ Müslüman Türkleri’ne karşı göstermiyor.
Ermenistan’ın, “Büyük Ermenistan” hayalini gerçekleştirmek için, 1988 yılında Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ’ı işgal edip 20 bin Azeri Türk’ü katletmesi, 1 milyon Azeri’yi de bu topraklardan sürerek mülteci durumuna düşürmesine, dünya kamuoyu ve Batı güdümündeki kuruluşların sessiz kalması çifte standart olarak yorumlanıyor.
AHSEN TİREVİ
Son yıllarda hızla büyüyen ve gelişen Türkiye’nin önünü kesmek için, Batılı ülkeler tarafından ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan “Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı” dünya kamuoyunun gündeminden düşmezken; Ermeniler’in 1988 yılında Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ bölgesini işgal edip, 20 bin Azeri’yi katletmesi ve 1 milyon Azeri’nin de bu topraklardan sürülerek mülteci durumuna düşürülmesine sessiz kalmaları çifte standart olarak yorumlanıyor.
“BÜYÜK ERMENİSTAN’I
KURMA HAYALİ”
Ermeniler, “Büyük Ermenistan”ı kurmak için yıllardır kademe kademe uygulamaya koydukları Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ’ı 1988 yılında işgal ederek, 20 bin Azeri Türk’ü katletmişlerdi. Büyük soykırım ve tehcir politikasının acısı ve izleri hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor.
Azerbaycan sınırları içerisinde 1923 yılında oluşturulan ve “Muhtar Cumhuriyet” statüsünde bulunan Dağlık Karabağ’a bağımsızlık istekleri 1987 yılından itibaren Ermeniler tarafından çeşitli platformlarda seslendirilmeye başlandı. Bu çağrılar çeşitli kesimlerde ve değişik şekillerde meyvesini vermeye başladı ve 1988 yılına gelindiğinde Dağlık Karabağ’da Ermenilerin toprak istekleri, silahlı çatışmalara dönüştü.
AZERBAYCAN’IN YÜZDE 20’Sİ
ERMENİ İŞGAL ALTINDA
1988 yılında silahlı çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorunu, kısa süre sonra Dağlık Karabağ’ın sınırları dışına taşmış ve cephede kazanılan askerî başarılar Ermeniler’in Azerbaycan’ın içlerine kadar sokulmasına imkân sağlamıştır. Netice itibariyle Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal sırasında 35 binden fazla Azerbaycan vatandaşı katledilmiş, 20 binden fazlası yaralanmış, 50 bini sakat kalmış ve 5 binin üzerindeki Azerbaycan Türkü ise kaybolmuş ve/veya esir edilmiştir. Esir olan Azerbaycan Türkleri’nin 66’sı çocuklardan ibarettir. Genelde Azerbaycan nüfusunun % 35'i Dağlık Karabağ savaşından doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmüştür.
ERMENİLER TARAFINDAN
İŞgal Edİlen BÖlgelerİ
1988 yılında silahlı çatışmaya dönen Azeri-Ermeni sorunu kısa bir sürede Azerbaycan ve Ermenistan’ın bölgesel savaşına dönüşmüş ve Ermenistan Silahlı Kuvvetleri bu çatışmalar neticesinde 1988 yılından ateşkesin yapıldığı 12 Mayıs 1994 tarihine kadar Dağlık Karabağ’ın tamamında toplam 890 rayon, köy, kasaba ve yerleşim biriminden ibaret Azerbaycan topraklarının % 20’sini işgal etmiştir. İşgal edilen bölgelerden 4.388 km2’lik toprak sahasına sahip Yukarı Karabağ’dan 192 bin 300 kişi, Laçin’den (1.835 km2) 59 bin 500 kişi, Şuşa’dan (970 km2) 29 bin 500 kişi, Kelbecer’den (1.936 km2) 50 bin 500 kişi, Ağdam’dan (1.093 km2) 158 bin kişi, Fuzuli’den (1.386 km2) 100 bin kişi, Cebrayil’den (1.059 km2) 51 bin 600 kişi, Gubatlı’dan (802 km2) 30 bin 300 kişi ve Zengilan’dan (707 km2) 33 bin 900 kişi olmak üzere bu yerleşim birimlerinde yaşayan toplam 676 bin 100 kişi yıllarca yaşadıkları ata yurtlarından kovularak Azerbaycan’ın içlerinde çadırlarda yaşamaya mahkûm edilmişlerdir.
hocalI, yÜzyILIN en acImasIz katlİamI
Diğer yandan işgal edilen bu bölge içerisinde 936 km2’lik alana sahip ve 2 bin 605 aileden ibaret 11 bin 356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası, 26 Şubat 1992 tarihinde yüzyılın en acımasız soykırımına maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilerek, 613 kişi (63’ü çocuk ve 106’sı kadın) işkence yapılarak öldürülmüş, 487 kişi sakat bırakılmış ve bin 275 kasaba sakini de esir edilmiştir. 8 aileden ise hayatta kalan kimse olmamıştır. 10 bin nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında yaklaşık 3 bin Azeri bulunmaktaydı.
Saldırıda ölenler hakkında verilen resmî rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının bin 300 olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde 8 aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700’den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise binin üzerindedir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır: “Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde bin 300 Azerbaycan Türkü'nün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti.
Ermeniler, vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”
KATLİAMLARA bm ve batılılar sessiz kaldı
Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermeniler’in yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir. Ermeniler’in Mayıs 1992’de Nahçıvan’a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıklamıştır. Uluslararası toplum, ancak Ermeniler’in nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer’e saldırmasıyla harekete geçti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi. Kararın ardından AGİT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı.
1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilan edilmiştir. Savaş sonrası çözüme kavuşturulamayan bir diğer sorun da, ülke içerisinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen 1 milyon civarındaki Azeri’dir. Bunların büyük bir çoğunluğu Azerbaycan sınırları dahilinde yaşamaktadırlar. Azerbaycan nüfusunun % 10’undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır ki bu, kişi başına dünyada yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden biri anlamına gelmektedir.
kaynak haber7
Ermeniler’in Dağlık Karabağ’daki zorba işgali sürüyor. Batılı ülkeler ve kurumlar ise, “Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı”na gösterdiği duyarlılığı (!) Dağlık Karabağ Müslüman Türkleri’ne karşı göstermiyor.
Ermenistan’ın, “Büyük Ermenistan” hayalini gerçekleştirmek için, 1988 yılında Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ’ı işgal edip 20 bin Azeri Türk’ü katletmesi, 1 milyon Azeri’yi de bu topraklardan sürerek mülteci durumuna düşürmesine, dünya kamuoyu ve Batı güdümündeki kuruluşların sessiz kalması çifte standart olarak yorumlanıyor.
AHSEN TİREVİ
Son yıllarda hızla büyüyen ve gelişen Türkiye’nin önünü kesmek için, Batılı ülkeler tarafından ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulan “Sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı” dünya kamuoyunun gündeminden düşmezken; Ermeniler’in 1988 yılında Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ bölgesini işgal edip, 20 bin Azeri’yi katletmesi ve 1 milyon Azeri’nin de bu topraklardan sürülerek mülteci durumuna düşürülmesine sessiz kalmaları çifte standart olarak yorumlanıyor.
“BÜYÜK ERMENİSTAN’I
KURMA HAYALİ”
Ermeniler, “Büyük Ermenistan”ı kurmak için yıllardır kademe kademe uygulamaya koydukları Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ’ı 1988 yılında işgal ederek, 20 bin Azeri Türk’ü katletmişlerdi. Büyük soykırım ve tehcir politikasının acısı ve izleri hâlâ hafızalarda tazeliğini koruyor.
Azerbaycan sınırları içerisinde 1923 yılında oluşturulan ve “Muhtar Cumhuriyet” statüsünde bulunan Dağlık Karabağ’a bağımsızlık istekleri 1987 yılından itibaren Ermeniler tarafından çeşitli platformlarda seslendirilmeye başlandı. Bu çağrılar çeşitli kesimlerde ve değişik şekillerde meyvesini vermeye başladı ve 1988 yılına gelindiğinde Dağlık Karabağ’da Ermenilerin toprak istekleri, silahlı çatışmalara dönüştü.
AZERBAYCAN’IN YÜZDE 20’Sİ
ERMENİ İŞGAL ALTINDA
1988 yılında silahlı çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorunu, kısa süre sonra Dağlık Karabağ’ın sınırları dışına taşmış ve cephede kazanılan askerî başarılar Ermeniler’in Azerbaycan’ın içlerine kadar sokulmasına imkân sağlamıştır. Netice itibariyle Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal sırasında 35 binden fazla Azerbaycan vatandaşı katledilmiş, 20 binden fazlası yaralanmış, 50 bini sakat kalmış ve 5 binin üzerindeki Azerbaycan Türkü ise kaybolmuş ve/veya esir edilmiştir. Esir olan Azerbaycan Türkleri’nin 66’sı çocuklardan ibarettir. Genelde Azerbaycan nüfusunun % 35'i Dağlık Karabağ savaşından doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmüştür.
ERMENİLER TARAFINDAN
İŞgal Edİlen BÖlgelerİ
1988 yılında silahlı çatışmaya dönen Azeri-Ermeni sorunu kısa bir sürede Azerbaycan ve Ermenistan’ın bölgesel savaşına dönüşmüş ve Ermenistan Silahlı Kuvvetleri bu çatışmalar neticesinde 1988 yılından ateşkesin yapıldığı 12 Mayıs 1994 tarihine kadar Dağlık Karabağ’ın tamamında toplam 890 rayon, köy, kasaba ve yerleşim biriminden ibaret Azerbaycan topraklarının % 20’sini işgal etmiştir. İşgal edilen bölgelerden 4.388 km2’lik toprak sahasına sahip Yukarı Karabağ’dan 192 bin 300 kişi, Laçin’den (1.835 km2) 59 bin 500 kişi, Şuşa’dan (970 km2) 29 bin 500 kişi, Kelbecer’den (1.936 km2) 50 bin 500 kişi, Ağdam’dan (1.093 km2) 158 bin kişi, Fuzuli’den (1.386 km2) 100 bin kişi, Cebrayil’den (1.059 km2) 51 bin 600 kişi, Gubatlı’dan (802 km2) 30 bin 300 kişi ve Zengilan’dan (707 km2) 33 bin 900 kişi olmak üzere bu yerleşim birimlerinde yaşayan toplam 676 bin 100 kişi yıllarca yaşadıkları ata yurtlarından kovularak Azerbaycan’ın içlerinde çadırlarda yaşamaya mahkûm edilmişlerdir.
hocalI, yÜzyILIN en acImasIz katlİamI
Diğer yandan işgal edilen bu bölge içerisinde 936 km2’lik alana sahip ve 2 bin 605 aileden ibaret 11 bin 356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası, 26 Şubat 1992 tarihinde yüzyılın en acımasız soykırımına maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilerek, 613 kişi (63’ü çocuk ve 106’sı kadın) işkence yapılarak öldürülmüş, 487 kişi sakat bırakılmış ve bin 275 kasaba sakini de esir edilmiştir. 8 aileden ise hayatta kalan kimse olmamıştır. 10 bin nüfuslu Hocalı’da olaylar sırasında yaklaşık 3 bin Azeri bulunmaktaydı.
Saldırıda ölenler hakkında verilen resmî rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının bin 300 olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı’da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde 8 aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700’den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise binin üzerindedir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır: “Dağlık Karabağ’ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde bin 300 Azerbaycan Türkü'nün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam’a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti.
Ermeniler, vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. İhtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”
KATLİAMLARA bm ve batılılar sessiz kaldı
Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermeniler’in yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir. Ermeniler’in Mayıs 1992’de Nahçıvan’a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıklamıştır. Uluslararası toplum, ancak Ermeniler’in nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer’e saldırmasıyla harekete geçti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi. Kararın ardından AGİT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı.
1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilan edilmiştir. Savaş sonrası çözüme kavuşturulamayan bir diğer sorun da, ülke içerisinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen 1 milyon civarındaki Azeri’dir. Bunların büyük bir çoğunluğu Azerbaycan sınırları dahilinde yaşamaktadırlar. Azerbaycan nüfusunun % 10’undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır ki bu, kişi başına dünyada yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden biri anlamına gelmektedir.
kaynak haber7