COROPERATION
New member
Arkadaşlar dün geç saatlere kadar devam eden ve bizimde Hachell Forum başlığımızda genişçe yer vardiğimiz bazı konular SİYASET MEYDANI isimli programda tartışıldı....
Dikkatimi çeken hususları ve soruları sizin de yorumlarınıza açmak isterim ;
Programda dün Terör örgütünden ülkesine dönen bir "İtirafçı" vardı.Saptamaları ve tavsiyeleri okadar ilginçti ki, bana şu soruyu sorma ihtiyacı duyurdu...
Dağa çıkan insan dağa çıkma sebebini biliyor veya öğrenebiliyor bir zaman sonra.Ama aynı zamanda bu insanlar konunun yada bu olayın çözümünü de biliyor.nasıl ki, bu itirafçı bir diplomat gibi konuştu benim azım açık kaldı doğrusu...Programdaki eski OHAL valisi yıllarca o bölgede yada o bölge diye kısıtlamıyım çeşitli terör tehlikesi taşıyan bölgelerde bulunduğundan sağlıklı, mantıklı ve barışçıl çözümler üretmekte oldukça isabetli fikirler sundu.Bunun yanı sıra diğer katılımcılardan daha can alıcı sorular sordu.
Vali - Sana sormak istiyorum evladım.Senin bir işin ve tahsilini tamamlayabileceğin bir imkanın olsaydı gene de dağa çıkmak istermiydin ?
Malum kişi - Efendim zaten sizinde bildiğiniz gibi bu bölgelerdeki insanların dağa gidiş yada kaçırılırken kandırılma konusu, içinde bulundukları bu durumdur.Elbette hayır.Çünkü ben ve benim gibi insanlar dağa çıktıktan kısa bir süre sonra neyin ne oldugunu anladıktan sonra silahtan uzak durma yollarını arıyorlar.Yani geneli Propaganda ve basın gibi bölümlere geçmek istiyorlar.Örgüt bu durumu farkettiğinde ya infaz ediyor yada zorluyor.Ben şimdiye kadar silahlı bir eylemde bulunmadım.Avrupada bazı ülkelerde temaslarım oldu ve propagandalar yaptım.Fakat gün gelip dağda askare kurşun sıkıldığını ve askerle burun buruna geldiğimde ben kurşun sıkamadım.Bunu liderlerden gizlemek çok zordur.Fakat dikkat ettim ki öldürmek için ateş etmeyen örgüt mensubu sayısı oldukça fazla.Benim dönüş sebebim de budur.Kendi yaşadığım ülkenin insanına kurşun sıkmakamam.Askerine kurşun sıkamam.En azından bununla yaşayamam diye düşündüm.Bize T.C'ni ve Türk askerini düşman olarak hafızamıza kazımamız için birçok eğitim ve yanlış bilgi veriliyor.Orada bulunan insanların bir çoğu bu yanlışı er geç anlıyor ama çoğu infaz edileceği korkusu ile ne dönebiliyor nede yanlış yaptığını itiraf edebiliyor.Ama bunu, bu yaşlarda değil ilk katıldığınız 15-18 gibi yaşlarda yapıyorlar."diyerek devam ediyor..."
"Kişisel görüşüm" Hükümet yalakası bir yazar ise sürekli rengarenk konuşuyor, fakat yanında ki paşa okadar geriliyor ki kendisinin konuşmalarını sürekli düzeltme ihtiyacı duyuyor ;
"İsminde yanılmıyorsam" Metin yada Mehmet bey - Efendim bakın bu af konusunu şöle özetleyebiliriz;
Örgüt mesuplarının tümüne genel bir af yasası çıkarılabilir.
Paşa - "Hemen bölüyor tabi" Nasıl yani ?
Gazeteci - Efendim bir saniye müsade edin bitirireyim.
Paşa - Hepsini affedeceksin sonra ne yapacaksın ?
Gazeteci -Efendim lütfen müsade edin ?
Paşa - Peki buyurun ...."İsteksiz bir şekilde tabi"
Gazeteci - "Bu meyanda tepki gecikmeyince renklendiriyor yada rengini değiştiriyor anlatmak istediğnin" Efendim bakın ben genel af derken APO ve Örgüt liderleri hariç dedim
Tabiki demediiiii....
Neyse arkadaşlar bunlar kısa kısa tespitler...Birde hukukçu bir katılımcı vardı.Bu katılımcılardan Paşa-Hukukçu ve Vali AF konusuna karşı.sadece Gazetecimiz ılımlı ve başbakan affı çıkarmalı çıkaracak gibi cümleler kuruyor...
Hukukçu katılımcı - Bakın 201. Madde zaten yararlanılabilecek durumdadır "Affa dair". Fakat benim merak ettiğim şu ; Nasıl ayıracaksınız silahlı eyleme katılıp katılmadığını.Kaldı ki zaten terör örgütüne katılmak başlı balına bir suçtur.
Paşa- "Bölüyor tabi" Elbette efendim.Ülkenize ihanet etmiş oluyorsunuz.Başka bir boyunduruk başka birinin hesabına çalışmak bu ülkeye ihanettir.Kesinlikle doğrudur....
Hukukçu - Evet efendim.201.Madde af konusunda hükümete zaten destek olur.Fakat tekrar bir yasa çıkarmanın yada af kanunu çıkarmanın hiçbir mantığı be kabul edilir tarafı yoktur bence....
Neysee.....
Fakat okadar ilginç ve bir okadar da güzel şeyler konuşuldu ki, Acı gerçekler ve yıllardır yapılması gereken ama neden yapılmadığı çook derin bir soru işareti olarak akıllarımızda hep kalacak çözümler dekonuşuldu.
Söz konusu bölgelerin işsizlik-Sosyolojik-Ekonomik-Stratejik problemlerini eş zamanlı ve birbirine paralel olarak ortadan kaldırdığımız yada çözmeye başladığımız zaman dağa çıkanlar için geri dönüş zemini zaten oluşmuş oluyor! İş sadece siyasi ve hukuki boyuta kalıyor.
Diğer bir konu ise Terör örgütünün faliyetlerini durdurmanın kesin yollarının başında gelen ilk başlık olan Dış destek ;
Avrupanın çeşitli ülkelerinden ve ABD'den gelen maddi ve manavi destegi kestiğiniz anda Örgütün faliyetleri durmak değil resmen kilitleniyor.Çünkü Örgüt T.C içinden bir destek görmüyor bu anlamda "Daha doğrusu bu denli ciddi destek görmüyor".Pişmanlık yasasından faydalanan kişi dahi aynı görüşte.
- Peki Türk ve Kürt aynı ırkın insanlarımıdır ?
Evet ama neye göre evet ? Bölünmez bütünlüğe göre evet aynı ırkın insanları.Fakat Etnik kökene girince hayır aynı ırkın insanları değil.Burada çok önemli bir husus var, oda şudur.
Bu etnik köken ve kimlik meselesine girildikçe ve irdelendikçe kavram kargaşası ve söylem karmaşası süregeliyor.Neden tek bir başlıkta üzerini kapatamıyoruz ? Türk'ü sevmeyen Kürt KÜRT değildir.KÜRDÜ sevmeyen Türk de TÜRK değildir.Bu başlığı irdelemenin bence bir faydası olmaz.Görülüyorki yıllarca zararı olmuş insanlara.Yıllar önce çerkezi de,Lazı da,Türk'ü de ,Kürdü de cephelerde omuz omuza savaşmış şehit düşmüş.Çanakka şehitliğinde yerleri, ırkları, dinleri,dilleri ve bölgeleri ayrılmaksızın defnedilmişler.Bu da bize açıklıyor ki ;
Bizler kendi içimizde nekadar çok fikir ayrılığından doğan husumetleri güçlendirirsek örgütleşmeye destek oluyoruz demektir. Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum yorumlarınızı ve düşüncelerinizi merak ediyorum.O açıdan sizlerinde eklemer yapmanızı yada eleştirilerinizi bekliyorum.Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim...:saskin
Dikkatimi çeken hususları ve soruları sizin de yorumlarınıza açmak isterim ;
Programda dün Terör örgütünden ülkesine dönen bir "İtirafçı" vardı.Saptamaları ve tavsiyeleri okadar ilginçti ki, bana şu soruyu sorma ihtiyacı duyurdu...
Dağa çıkan insan dağa çıkma sebebini biliyor veya öğrenebiliyor bir zaman sonra.Ama aynı zamanda bu insanlar konunun yada bu olayın çözümünü de biliyor.nasıl ki, bu itirafçı bir diplomat gibi konuştu benim azım açık kaldı doğrusu...Programdaki eski OHAL valisi yıllarca o bölgede yada o bölge diye kısıtlamıyım çeşitli terör tehlikesi taşıyan bölgelerde bulunduğundan sağlıklı, mantıklı ve barışçıl çözümler üretmekte oldukça isabetli fikirler sundu.Bunun yanı sıra diğer katılımcılardan daha can alıcı sorular sordu.
Vali - Sana sormak istiyorum evladım.Senin bir işin ve tahsilini tamamlayabileceğin bir imkanın olsaydı gene de dağa çıkmak istermiydin ?
Malum kişi - Efendim zaten sizinde bildiğiniz gibi bu bölgelerdeki insanların dağa gidiş yada kaçırılırken kandırılma konusu, içinde bulundukları bu durumdur.Elbette hayır.Çünkü ben ve benim gibi insanlar dağa çıktıktan kısa bir süre sonra neyin ne oldugunu anladıktan sonra silahtan uzak durma yollarını arıyorlar.Yani geneli Propaganda ve basın gibi bölümlere geçmek istiyorlar.Örgüt bu durumu farkettiğinde ya infaz ediyor yada zorluyor.Ben şimdiye kadar silahlı bir eylemde bulunmadım.Avrupada bazı ülkelerde temaslarım oldu ve propagandalar yaptım.Fakat gün gelip dağda askare kurşun sıkıldığını ve askerle burun buruna geldiğimde ben kurşun sıkamadım.Bunu liderlerden gizlemek çok zordur.Fakat dikkat ettim ki öldürmek için ateş etmeyen örgüt mensubu sayısı oldukça fazla.Benim dönüş sebebim de budur.Kendi yaşadığım ülkenin insanına kurşun sıkmakamam.Askerine kurşun sıkamam.En azından bununla yaşayamam diye düşündüm.Bize T.C'ni ve Türk askerini düşman olarak hafızamıza kazımamız için birçok eğitim ve yanlış bilgi veriliyor.Orada bulunan insanların bir çoğu bu yanlışı er geç anlıyor ama çoğu infaz edileceği korkusu ile ne dönebiliyor nede yanlış yaptığını itiraf edebiliyor.Ama bunu, bu yaşlarda değil ilk katıldığınız 15-18 gibi yaşlarda yapıyorlar."diyerek devam ediyor..."
"Kişisel görüşüm" Hükümet yalakası bir yazar ise sürekli rengarenk konuşuyor, fakat yanında ki paşa okadar geriliyor ki kendisinin konuşmalarını sürekli düzeltme ihtiyacı duyuyor ;
"İsminde yanılmıyorsam" Metin yada Mehmet bey - Efendim bakın bu af konusunu şöle özetleyebiliriz;
Örgüt mesuplarının tümüne genel bir af yasası çıkarılabilir.
Paşa - "Hemen bölüyor tabi" Nasıl yani ?
Gazeteci - Efendim bir saniye müsade edin bitirireyim.
Paşa - Hepsini affedeceksin sonra ne yapacaksın ?
Gazeteci -Efendim lütfen müsade edin ?
Paşa - Peki buyurun ...."İsteksiz bir şekilde tabi"
Gazeteci - "Bu meyanda tepki gecikmeyince renklendiriyor yada rengini değiştiriyor anlatmak istediğnin" Efendim bakın ben genel af derken APO ve Örgüt liderleri hariç dedim
Neyse arkadaşlar bunlar kısa kısa tespitler...Birde hukukçu bir katılımcı vardı.Bu katılımcılardan Paşa-Hukukçu ve Vali AF konusuna karşı.sadece Gazetecimiz ılımlı ve başbakan affı çıkarmalı çıkaracak gibi cümleler kuruyor...
Hukukçu katılımcı - Bakın 201. Madde zaten yararlanılabilecek durumdadır "Affa dair". Fakat benim merak ettiğim şu ; Nasıl ayıracaksınız silahlı eyleme katılıp katılmadığını.Kaldı ki zaten terör örgütüne katılmak başlı balına bir suçtur.
Paşa- "Bölüyor tabi" Elbette efendim.Ülkenize ihanet etmiş oluyorsunuz.Başka bir boyunduruk başka birinin hesabına çalışmak bu ülkeye ihanettir.Kesinlikle doğrudur....
Hukukçu - Evet efendim.201.Madde af konusunda hükümete zaten destek olur.Fakat tekrar bir yasa çıkarmanın yada af kanunu çıkarmanın hiçbir mantığı be kabul edilir tarafı yoktur bence....
Neysee.....
Fakat okadar ilginç ve bir okadar da güzel şeyler konuşuldu ki, Acı gerçekler ve yıllardır yapılması gereken ama neden yapılmadığı çook derin bir soru işareti olarak akıllarımızda hep kalacak çözümler dekonuşuldu.
Söz konusu bölgelerin işsizlik-Sosyolojik-Ekonomik-Stratejik problemlerini eş zamanlı ve birbirine paralel olarak ortadan kaldırdığımız yada çözmeye başladığımız zaman dağa çıkanlar için geri dönüş zemini zaten oluşmuş oluyor! İş sadece siyasi ve hukuki boyuta kalıyor.
Diğer bir konu ise Terör örgütünün faliyetlerini durdurmanın kesin yollarının başında gelen ilk başlık olan Dış destek ;
Avrupanın çeşitli ülkelerinden ve ABD'den gelen maddi ve manavi destegi kestiğiniz anda Örgütün faliyetleri durmak değil resmen kilitleniyor.Çünkü Örgüt T.C içinden bir destek görmüyor bu anlamda "Daha doğrusu bu denli ciddi destek görmüyor".Pişmanlık yasasından faydalanan kişi dahi aynı görüşte.
- Peki Türk ve Kürt aynı ırkın insanlarımıdır ?
Evet ama neye göre evet ? Bölünmez bütünlüğe göre evet aynı ırkın insanları.Fakat Etnik kökene girince hayır aynı ırkın insanları değil.Burada çok önemli bir husus var, oda şudur.
Bu etnik köken ve kimlik meselesine girildikçe ve irdelendikçe kavram kargaşası ve söylem karmaşası süregeliyor.Neden tek bir başlıkta üzerini kapatamıyoruz ? Türk'ü sevmeyen Kürt KÜRT değildir.KÜRDÜ sevmeyen Türk de TÜRK değildir.Bu başlığı irdelemenin bence bir faydası olmaz.Görülüyorki yıllarca zararı olmuş insanlara.Yıllar önce çerkezi de,Lazı da,Türk'ü de ,Kürdü de cephelerde omuz omuza savaşmış şehit düşmüş.Çanakka şehitliğinde yerleri, ırkları, dinleri,dilleri ve bölgeleri ayrılmaksızın defnedilmişler.Bu da bize açıklıyor ki ;
Bizler kendi içimizde nekadar çok fikir ayrılığından doğan husumetleri güçlendirirsek örgütleşmeye destek oluyoruz demektir. Yazıyı fazla uzatmak istemiyorum yorumlarınızı ve düşüncelerinizi merak ediyorum.O açıdan sizlerinde eklemer yapmanızı yada eleştirilerinizi bekliyorum.Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim...:saskin