Dünyadaki 90 Çeşit Madenin 77'si Türkiyede

Øguz

Altın Üye
Katılım
20 Ağu 2007
Mesajlar
4,147
Reaction score
0
Puanları
0

Maden rezervi açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan Türkiye, altın potansiyelinde dünyada ikinci sırada bulunuyor.

156020080825014125587.jpg


Türkiye maden rezervi açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alırken, adeta büyük bir servetin üzerinde oturuyor. Türkiye yer altı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında toplam üretim değeri itibariyle 28’inci, maden çeşitliliği itibariyle 10’uncu sırada yer alıyor.

Türkiye’de günümüzde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’sinin varlığı Türkiye’de saptanırken, halen 60 civarında farklı maden ve mineral üretimi yapılıyor. Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,4’ü, endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5’i, kömür rezervlerinin yüzde 1’i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8’i Türkiye’de bulunuyor.

Zengin olunan madenler arasında ilk sırayı, 3,066 milyar ton ile dünya rezervlerinin yüzde 72’ini oluşturan, bor mineralleri alıyor.

ALTINDA DÜNYA İKİNCİSİYİZ

Türkiye’nin teorik altın potansiyelinin 6 bin 500 ton olduğu tahmin ediliyor. Türkiye, bu potansiyelle dünyada ikinci potansiyel durumunda bulunuyor. Şu ana kadar yapılan çalışmalarla 600 ton altın varlığı görünür hale getirilirken, mevcut potansiyelin yüzde 10’u bulundu ve altın yataklarından şu ana kadar 50 ton civarında altın üretildi.

Takı, mücevher tasarımında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de yılda 300 ton altın ithal ediliyor. İthal edilen altının 100-150 tonu Türkiye’de işlendikten sonra ihraç ediliyor, kalanı ise yurt içinde tüketiliyor.

JEOTERMALDE AVRUPA BİRİNCİSİYİZ

Teorik jeotermal enerji potansiyeli 31 bin 500 MWt (megavat termal) olan Türkiye, bu potansiyeli ile dünyada 7’inci, Avrupa da ise birinci konumda bulunuyor. Türkiye’nin bugün jeotermal enerjiyi doğrudan kullanım kapasitesi bin 229 MWt. Doğrudan kullanım açısından ise Türkiye dünya sıralamasında 5’inci konumda.

KÖMÜR REZERVİ 2,3 MİLYAR TON ARTTI


Son 3 yılda yapılan kömür aramalarında özellikle derin sondajlar uygulandı. 20-25 yıldır değişmeyen 8,3 milyar ton kömür rezervi, 300 bin metre sondaj yapılarak ve 2,3 milyar ton yeni kömür rezervi bulunarak yüzde 28 oranında arttı. Toplam linyit rezervi de 10,6 milyar tona yükseltildi.

DİĞER ÖNEMLİ REZERVLER


* Çinko-kurşun: Türkiye’nin metal içeriği olarak 860 bin ton kurşun, 2,3 milyon ton çinko rezervi bulunuyor.
* Demir: Ortalama yüzde 50-55 tenörlü işletilebilir demir rezervi toplamı 113 milyon ton dolayında bulunuyor.
* Krom: Türkiye’nin krom rezervi 26 milyon ton civarında.
* Bor: Türkiye 3 milyar 66 milyon ton olan bor rezervleri ile dünya bor potansiyelinin yüzde 72’sini elinde bulunduruyor.
* Alüminyum: Alüminyum üretimine uygun boksit rezervi 87 milyon ton civarında bulunuyor.
* Bakır: Türkiye’de toplam bakır rezervi, metal içeriği olarak 1,5 milyon ton bakır düzeyinde bulunuyor. Ekonomik olarak değerlendirilmeyen düşük tenörlü bakır kaynakları dahil edildiğinde toplam bakır kaynağı metal içeriği olarak 3,5 milyon tonu buluyor.
* Trona: Türkiye’nin Beypazarı ve Kazan yataklarıyla beraber toplam trona rezervi 836 milyon ton düzeyinde.
* Alçıtaşı: Büyük alçıtaşı potansiyeline sahip olan Türkiye’nin rezervleri tam olarak belirlenmedi. Yıllık alçı taşı üretimi 3 milyon ton civarında.
* Mermer ve doğal taşlar: Türkiye’nin 80 bölgesinde 150’den fazla değişik renk, desen, ve kalitede mermer rezervleri bulunuyor. Türkiye’nin mermer potansiyelinin 5,1 milyar metreküp civarında olduğu tahmin ediliyor.
* Seramik ve cam ham maddeleri: Sektörün ana ham maddesini kuvars, kuvarsit, kuvars kumu, feldspat, kil ve kaolen oluşturuyor. Türkiye’de 89 milyon ton kaolen, 354 milyon ton seramik ve refrakter kil, 239 milyon ton feldspat, 1,3 milyar ton kuvars kumu, 2,3 milyar ton kuvars-kuvarsit potansiyeli bulunuyor.
* Çimento ve diğer yapı malzemeleri: İnşaat sektöründe büyük oranda hafif yapı elemanı ve beton agregası olarak da kullanılan ponza potansiyeli 1,5 milyar metreküp, perlit potansiyeli ise 5,7 milyar ton düzeyinde.
* Bentonit: Türkiye’de Ankara Çankırı, Tokat, Edirne ve Ordu illerinde yoğunlaşan değişik alanlarda kullanılabilir 250 milyon ton bentonit rezervi bulunuyor.
* Manyezit: 41-48 manyezit içerikli 111 milyon ton manyezit rezervi bulunuyor.

2010 MADEN İHRACAT HEDEFİ 10 MİLYAR DOLAR

Türkiye’nin 2004 yılında yaklaşık 1,3 milyar dolar olan maden ürünleri ihracatı, 2005 yılında 1,5 milyar dolara çıktı. 2006 yılında yaklaşık 2 milyar dolara ulaşan maden ihracatı, geçen sene 2 milyar 715 milyon dolara yükseldi. Bu yılın ilk 6 aylık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 arttı.

Maden ihracatında doğal taşlar 1 milyar 250 milyon dolar ile ilk sırada yer alıyor. Doğal taşlar ürün grubunu 544,3 milyon dolar ile metalik madenler, 491 milyon dolar ile endüstriyel ham maddeler takip ediyor.

Maden ihracatında bor, krom, selestit, manyezit, barit, mermer, ponza, feldspat gibi madenler ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de yılda yaklaşık 60 milyon ton kadar üretilen kömürün ise büyük çoğunluğu termik santrallerde olmak üzere yurt içinde tüketiliyor.



Kaynak
 
Güzel haber ama yazmadan da edemeyeceğim; var da ne oluyor? Hiçbir şey tabiki. Var işte biliyoruz sadece.
 
O zaman neden hala sefalet içindeyiz?

Güzel haber ama yazmadan da edemeyeceğim; var da ne oluyor? Hiçbir şey tabiki. Var işte biliyoruz sadece.

Kongo isminde bir Afrika ülkesi çok zengin altın yatakları var ama halkı perişam durumda; Sudan çok zengin petrol kaynakları var ama halkı fakir,

Sonuçta özgür bir ülke değilsen onlara kullandırtmazlar. Ordunun bayrağının olması 21 yy'da özgür olma anlamına gelmez. Ekonomik özgürlüğün yoksa yaşadğımız yüzyılda ne kadar zengin maden, petrol vs. olsada o ülkede fakirlik mutlaka oalcaktır.
 
1923 Yılında Lozan Antlaşmasını ımzalayanlara sor.

Bu mudur yani? Baştan savma bir cevap olmuş kusura bakma. Lozan'dan önce her şey güllük gülistanlık sanır bir şey bilmeden okuyan. Mantıklı cevaplar yazalım ya da tek cümle ile geçiştirmeyelim bence. Sonuçta basit bir husus değil.
 
İnşallah Bu Madenleri Özgür Bir Şekilde Çıkarıp, Kullanacağız...
 
Türkiye'nin geleceği: Bor...

ABD’nin uzaydan yaptığı tespitlere dayalı verilere göre, dünya bor rezervlerinin yüzde 94,7’sinin Türkiye’de bulunduğu belirtildi.
Bor elmas tozu gibi nanokristal malzemelerin geliştirilmesi, üretilmesi ve bunların yüksek teknoloji ürünlerinde kullanılması alanında faaliyet gösteren, Türkiye’de kurulu NNT Nanoteknoloji AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Akın, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de nanoteknolojik altyapıya sahip ilk şirket olarak, 17 yılda alternatifsiz 22 nanoteknolojik bor projesi geliştirdiklerini söyledi.

2,5 MİLYAR TON BOR REZERVİMİZ VAR

Akın, en az 800-1000 seneye yakın süreyle dünyaya yetecek kadar, Türkiye’de, yaklaşık 2,5 milyar ton bor rezervi bulunduğunu söyledi.
Borun geleceğin enerjisi olduğunu ifade eden Akın, "Çünkü petrolün 25-30 sene ömrü kaldı. Amerika’nın uzaydan yaptığı tespitlerde, alınan verilere göre bugün borun yüzde 94,7’si Türkiye’de bulunuyor. Ülkemiz 1000 yıl süreyle geleceğin enerjisinin sahibidir" diye konuştu, Dünyanın alternatif enerji arayışına başladığını anlatan Akın, şunları kaydetti: "Global ısınmayla birlikte sanayi ve enerji üretim yerlerinin tamamı sera gazı yayıyor. Doğadaki hidrojen ise sıfır zararlı bir elementtir. Bu nedenle hidrojen gibi doğayı kirletmeyen elementlerle bir takım çalışmalar hızlandı. Hidrojen depolanamadığı için çok pahalıya mal olan bir enerji kaynağı. Bu nedenle burada bor devreye giriyor. Borun elementler ve moleküler yapısıyla hidrojen bileşenleri enerji üretiminde kullanıyor. Dünya bilim çevrelerinin de gizlilik içinde nükleer enerjiyle ilgili büyük çalışmaları var. 200 gram borla günde 50 megabayt elektrik enerjisi üretme imkanı olacak. Bugün bir nükleer santral kuruyoruz. 2,5 milyar dolar harcıyoruz ve yıllık 1200 megabayt elektrik üretiliyor. İnsanlar, 20 günde 200 gram bor füzyonuyla kurulacak nükleer enerji üretimi sistemlerinde 0,001 cent maliyetli bir elektrik enerjisi üretme imkanına kavuşulacak. Bununla ilgili çok hızlı çalışmalar ve alınan mesafeler var. Umarım ülkemizde de bu çalışmalar yürütülüyordur. 2020 yılına doğru bu tür enerjiler artık kullanılmaya başlanacak. O zaman ülkemiz dünyanın yıldız ülkesi olacak."

ÇİN VE AB ÜLKELERİNE İHRACAT

17 senedir detanasyon denilen nano-bor kristaline (elmas kristali) 100
bin kat katma değer kazandırarak 22 değişik proje geliştirdiklerini ifade eden Akın, Türkiye’deki Eti Bor AŞ’den tonunu 400 dolara aldıkları boru işleyip elmas kristali haline getirdikten sonra tonunu 18 milyon dolara ihraç ettiklerini söyledi. 2008 yılının kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Akın, "2008 yılı sonuna kadar 100 milyon Avroluk nano-bor elması ihraç etmeyi hedefliyoruz" dedi. Türkiye’den Almanya’nın başkenti Berlin’deki şirketleri aracılığıyla AB ülkelerine nano-bor elması ihraç edeceklerini ifade eden Akın, şu an bütün yazışmaların bittiğini, Almanya ve AB ülkeleriyle 54 milyon Avroluk anlaşma yaptıklarını bildirdi. Rusya ile de 500 bin adet nano-bor elması için gerekli yazışmaların yapıldığını ve 11-12 milyon YTL’ye ihracın gerçekleşeceğini belirten Akın, "Çin ile asker ve sivil topluma satılmak üzere 600 bin adet nano-bor elmasını 13 milyon Avro’ya ihraç etmek için anlaşma yaptık. Yıl sonuna kadar bu ihracatların gerçekleşeceğini umuyoruz" diye konuştu. Bor yataklarının kullanım alanının kısıtlı olduğunu belirten Akın, şunları kaydetti: "Biz milyarlarca dolarlık üretim ve entegre tesisi olan bir kuruluş değiliz. Mütevazi olarak bugün 10-15 milyon dolar çerçevesinde genel tesisleriyle işimizi yürütüyoruz. Şu anda mevcut iki projemizin ham maddesini karşılayacak kadar üretim yapıyoruz. 22 projenin ham maddesini karşılayacak bor elmasını ürettiğimiz zaman halkımızı sevindirecek rakamlara ulaşmamız mümkün olacak. Ham madde üretim entegrasyonumuzu büyütme çalışmalarımızı önümüzdeki günlerde hızlandıracağız."

Kaynak:Milliyet Haber


Biz onlara x paradan satıyoruz onlar işleyip 5x,10x fiyattan bize satıyorlar hem Türkiyenin sondajı bor çıkarmaya yetmiyor
 
emeğine sağlık.birde işleyebilsek madenleri o zamanda en zengin ülkeler arasına da girerz ama ne acıdır ki hiçkimse birşey yapmıyor:(
 
kullandırmıyolar ne varsa abd din sözünden çıkmıyolar
 
Geri
Üst