SEPTAGH
New member
Uzun diye okumamazlık etmeyin.Biliyorum yalan olacak konu ama gerçekten çok ilginç..
Genel durum
Yeni Dünya Düzeni’nin dünyayı yeniden paylaşmada Türkiye’nin başına 21. yüzyılda inanılmaz çoraplar örülmek istenmekte ve Türkiye adım adım Sevr koşullarına sürüklenmektedir. Oynanmakta olan bu satranç oyununda Türkiye’de dev bir operasyon yapılmış ve “Şah” köşeye sıkıştırılmıştır (Manisalı 2002a ve 2002b). Mat olup olmaması bundan sonra Türk Genelkurmayı’nın atacağı adımlara bağlıdır. ABD tarafından planlanan bu operasyon, AB ülkelerinin de yardımıyla şimdilik başarıyla yürütülerek hedeflenen ekonomik kriz ülkede başarıyla yaratıldıktan sonra, tüm piyonlar rollerini başarıyla oynamışlar ve 79 yıl önce Hilafeti kaldıran Türk devletinin tepesine Hilafetçi artığı ve ABD kuklası bir parti usta bir manevra ile -umutsuzluk içindeki halk kandırılarak- geçirilmiştir.
Tüm hükümet üyelerinin ve bakanlarının Nakşibendi veya Fethullahcı bağlantıları Aydınlık dergisinde yayımlandığı halde sadece bir iki bakandan tekzip gelmiştir. Hükümet üyelerinin büyük çoğunluğu ünlü Abant Toplantılarını düzenleyen Fethullahçı örgütlenmenin odağındaki Birlik Vakfı’nın üyesidir. Bir zamanlar “demokrasi tramvayı”na gerekirse binebileceğini ya da ereğine ulaşmak amacıyla papaz giysisi bile giyebileceğini söyleyen, camilerin kubbelerini miğfer olarak takacak, minareleri de mızrak olarak kullanacak Tayyip Erdoğan liderliğindeki kadronun yönetiminde Türkiye’yi ileride daha vahim sorunların beklediği açıktır.
Diğer yanda ise ABD 80 bin askeriyle Diyarbakır’da konuşlanmak ve Türkiye’yi hiç ilgisi olmadığı bir savaşa bulaştırmak istemektedir. ABD’nin hedefi açıktır. Kafkasya ve Ortadoğu petrol ve doğal gaz bölgelerini Naziler gibi işgal etmek ve Asya’nın stratejik bölgelerini kontrol altına almak! Ama rambo çığlıklarıyla savaş naraları atan Türk medyasında hiç değinilmediği üzere, ABD’nin asıl hedeflerinden birisi de Türkiye’yi parçalamak ve Doğu Anadolu’da ABD kuklası bir Kürt devleti kurmaktır. Türkiye’yi parçalama ve çökertme operasyonu aşikar bir biçimde Kıbrıs üzerindeki Annan Planı ile, NGO’ları ile, Fener Patrikhanesi’ne ve Rum azınlıklara verilen haklar ile, Rum Pontus’u ile, Kuzey Irak’taki Kürt Senatosu ile Türkiye’de ajanlık faaliyeti gösteren vakıflarıyla başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Değerli Necip Hablemitoğlu’nun katledilmesi Türkiye’yi istikrarsızlaştırma operasyonunun bir parçasıdır ve korkarım ki bu cinayetler sürecektir. Cinayetleri ise çok daha büyük bir ekonomik kriz beklemektedir. Ya Türk askeri, kriz durumlarında ABD’nin müdahele gücü haline getirilecek ya da ekonomisi kısırlaştırılmış ve tarımı çökertilmiş olan Türkiye açlığa mahkum edilecektir. Yani “Şah ve Mat” gerçekleşmesi planlanmıştır.
Bu yazıda Türkiye’deki durumu irdelemek açısından dünyayı yöneten gizli güçleri ortaya koymaya çalışacağız. Şimdilerde Globalizasyon adıyla bize yutturulmak istenen Yeni Dünya Düzeni bir günde kurulmuş bir strateji değil, kökeni imparatorluklar ve sömürgeler dönemine dayanan bir plandır. Globalizasyon, ulusçuluğu ve sınırları kaldıran bir sistem değil, aksine ezen ulusların kayıtsız şartsız hakimiyetine yol açacak acımasız, emperyalist ve faşist bir yapıdır. Yeni Dünya Düzeni’ni şekillenderen iki temel dev güç vardır. Bunlardan birisi Yahudi lobisi ve tekellerinin kurduğu gizli cemiyetler, ötekisi ise WASP adı verilen beyaz, Anglo Sakson, Protestan azınlığın kurduğu gizli cemiyetlerdir. ABD’de tüm güç ve medya bu gizli cemiyetler tarafından şekillendirilmektedir. Yahudilerin de içinde yer aldıkları CFR (Council on Foreign Relations), Bilderberg gizli örgütü ve Trilateral Komisyon bu cemiyetlerin temelini oluşturur. Bir istihbaratçı olan George Orwell’ın 1984 isimli kitabında belirtildiği üzere, medyayı kontrol eden beyinleri kontrol eder. Beyinleri kontrol eden ise, toplumları kontrol eder (son örneğini 3 Kasım seçimlerinde gördüğümüz gibi).
ABD’de medyayı ve beyinleri kim kontrol eder?
ABD’de her yere yayılan ve en çok seyredilen kanallar yaklaşık 15 aile tarafından ve 24 şirketle yönetilmektedir (Chomsky, 1988, 1991, 1992, 1994). Bu şirketler şunlardır (Chomsky, 1988, 1991): Advance Publications (Newhouse ailesi), Capital Cities (Devlet Kökenli, DK), CBS (DK), Cox Com (Cox ailesi) , Dow-Jones (Bancroft-Cox ailesi), Gannet (DK), GE (General Electric), Hearst (Hearst ailesi), Knight-Ridder ailesi, News Corp (Murdoch ailesi), New York Times (Sulzberger ailesi), Reader’s Digest (Wallace ailesi), Scripps-Howard (Scrips ailesi), Storer Corp (Storer ailesi), Taft (Taft Ailesi), Time Inc. (karışık ve DK), Times Mirror (Chandler ailesi), Triangle (Annenberger ailesi), Tribune Co. (McCormick ailesi), Turner Broadcasting (Turner ailesi), Fox Broadcasting (Fox ailesi).
ABD’de bugün, hem gizli-derin devletten izinsiz, hem de bu ailelerden izinsiz hiç bir gerçeği yayımlayamazsınız (ABD gizli devleti için bkz. Vankin 1996; Constantine1997; Blum 2000). Belirli bir elit zümrenin kontrolü altında olan ABD medyasının, bunun bir sonucu olarak da dünya medyasının gerçeklerle ilgili fazla bir bilgi yayınlanması beklenemez. Zaten tüm Amerikan halkı 11 Eylül olayında olduğu gibi medya tarafından tamamen uyutulmuş ve inanılmaz senaryolar ile sadece Amerikan halkı değil, tüm dünya kandırılmıştır (Meyssan 2002; Sayın 2002).
Bu şirketlerin pek çoğunun yöneticisi özel ve elit bir alt kültürden gelmektedir ve hep aynı söylemi dile getirirler ve Yeni Dünya Düzeni’nin temel bir parçasıdırlar. Bu eğilim, dünyayı dinlemek ve yönetmek için NSA (National Security Agency) tarafından kurulmuş ECHELON sisteminin diğer üyeleri Ingiltere, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya’da da pek değişmemektedir (Sayın 1998; Hager 1997). ABD’de de Washington ve New York merkezli CFR’nin yerini bu ülkelerde Bilderberg ve Trilateral Komisyon almaktadır.
Medyanın başında da mutlaka bu örgütlerin elemanları bulunur. Aşağıda bazı örnekleri sıralıyoruz (Kısaltmalar B: Bilderberg üyesi; T: Trilateral Komisyon; C: Council on Foreign Relations, en az iki veya üç gizli cemiyete üye olanlardan örnekler verilmiştir, bu örgütler daha sonra tanımlanacaklardır, Kaynak: Ross 2000):
Robert Erburu (C ve T): Times Mirror başkanı
Forester Lynn ( B ve C): Netwave Inc. Haberleşme sistemleri
Paul Gigot (B ve C): Wall Street Journal, Washington yazarı.
Henry Anatole Grunwald (B ve C): Time dergisi, editör
Jimmie Lee Hoagland (B ve C): Washington Post, editör yardımcısı.
Claude Imbert (B ve T): Le Point, Paris.
Dinç Bilgin (B ve T): Sabah Yayıncılık ve 1 Numara Yayıncılık.
Wyatt Thomas Johnson (C ve T): CNN başkanı.
Flora Lewis (C ve T): New York Times, Paris, köşe yazarı
Charles William Maynes (B ve C): Foreign Policy Magazine, Carnegie vakfı (CIA bağlantılı)
Albert J. Wholstetter (B ve C): Wall Street Journal, yazar
Robert Leroy Bartley (B, C ve T): Wall Street Journal, Editör ve başkan.
Thomas L. Friedman (B, C ve T): New York Times, köşe yazarı.
David Gergen (B , C ve T): US News and World Report, Başkan ve editör.
Katharine Graham (B, C ve T): Washington Post, direktörlerden
James Fulton Hoge (B, C ve T): Foreign Affairs Magazine direktörü
(bu dergi CFR’ın resmi organıdır).
Mortimer Benjamin Zuckerman (B, C ve T): US News ve World Reports, Atlantic Montly, NY Daily News. Baş Editör.
Dünyada hakimiyeti elinde tutan bu Anglo Sakson ve Yahudi medyalarında tek bir ideolojinin borusu öter: Globalizm. Globalizasyonun ve Yeni Dünya Düzeni’nin temel felsefesini ortaya koyan da ORDO AB CHAO (Kaostan Düzen) mottosu ile ortaya çıkmış Illüminati, Skulls and Bones Society (SBS, Kuru Kafa ve Kemik Cemiyeti), Bohemian Grove (veya Bohemian Club) gibi gizli cemiyetlerin ta kendisidir! Daha sonra bu cemiyetlere 20. yüzyılda Council on Foreign Relations (CFR, Dış Ilişkiler Konseyi), Bilderberg ve Trilateral Komisyon eklenecek ve diğer ülkelere de yayılarak kayıtsız şartsız bir Yeni Dünya Düzeni veya bir Anglo Sakson Firavunlar devri yaratmak için büyük bir mücadele verilecektir (Sutton 1986; Domhoff 2000; Ross 2000; Marrs 2000).
Dünyadaki pek çok tüketim malzemesini ve diğer malları sistematik gizli örgüt ağına sahip bir elitler grubu kontrol etmektedir. Bu elitler grubu tüm dünyaya yayılmışlar ve pek çok kilit noktayı bilinçli ve planlı bir biçimde işgal etmişlerdir. Artık dünyayı yöneten bir Büyük Ağabey vardır ve bu Büyük Ağabey bahsedilen elitlerin oluşturduğu gizli bir ağdır; bu ağın tarihsel mistik bir geçmişi de vardır! Büyük Ağabey örgütünün üye sayısı 8-10 bini aşmaz, ama savaşların çıkmasından dünyadaki para hareketlerine, uyuşturucu trafiği ve kara paradan ülkelerin çökertilmesine, hükümetlerin değiştirilip, ülkelerin parçalanmasına kadar (Rusya ve Yugoslavya örneği) bu elitler grubu ve Büyük Ağabey etkilidir.
Yeni Dünya Düzeni, arkasında masonik gizli örgütlenmelerin olduğu bir uluslararası ağın ve Council on Foreign Relations (Dış ilişkiler konseyi), Trilateral Komisyon ve Bilderberg isimli örgütlerin planlayıp, dünyaya dayattığı kayıtsız şartsız emperyalist bir sömürü sistemidir.
Yeni Dünya Düzeni ve bu örgütler neden tehlikelidirler?
Yeni Dünya Düzeni’nin amaçları ve tehlikeleri hakkında tonlarca kitap yazılmış, globalizasyonun insanlığa sunacağı acımasız gerçekler hakkında yüzlerce konferans verilmiştir. Fakat bahsedilen gizli örgütlerin ve CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyo’nun tehlikeleri hakkında yazılan kitaplar bir avuçtur. Çünkü bu örgütler hakkında bilgiye ulaşmak çok zordur. Bu örgütlere üye olan kişiler istihbarat örgütlerinin, silahlı kuvvetlerin, NATO’nun veya Savunma Bakanlıklarının, bankaların, dev tröstlerin en tepesindeki insanlardır. Nazilerden pek de farklı olmayan bu insanların gerçek yüzlerini daha iyi anlayabilmek, ancak onların dünya insanlığı üzerinde oynadıkları rolü sergileyerek mümkün olabilir. Bu örgütler niye tehlikelidirler? Çünkü:
Savaşları onlar çıkarırlar. Ne kadar süreceğine onlar karar verirler, kimlerin katılacağına ve hangi sınırların çizileceğine onlar karar verirler (Şu anda içine girmekte olduğumuz savaşta olduğu gibi). Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasında J. P. Morgan ve Rockefeller’ın büyük etkileri olduğu ve savaş sonunda da inanılmaz kârlar elde ettikleri bilinmektedir (Marrs 2000). Ayrıca 2. Dünya Savaşı’nın başında (Hitler’in yükselişinde de) Rockefeller grubunun Hitler’e yaptığı yardımlar bilinmektedir. Rockefeller’lar, bu Büyük Ağabey’in, CFR veya Skulls and Bones Society’nin merkezindedirler.
Parayı kayıtsız şartsız onlar kontrol ederler. ABD’deki Merkez Bankası’ndan tutun, diğer uluslardaki merkez bankalarına kadar tüm temel bankaların kilit noktalarını onlar kontrol ederler. Iskonto oranlarını, para teminini, altın stoklarını ve altın fiyatlarını, borsa fiyatlarını onlar ellerinde tutarlar ve kontrol ederler. Dünyada akmakta olan tüm kara para bu örgütlerin kontrolündedir.
Hükümetleri onlar kontrol ederler. Pek çok ülkede kimin başbakan, kimin vali veya kimin yönetici konumuna geleceğini onlar kontrol ederler. Gerekirse hükümetleri yıkarlar, yerine yenisini kurarlar, işlerine gelmezse onu da yıkarlar ve bunu kimsenin ruhu duymadan yaparlar. Medya bu gerçeklerden bahsedemez.
Medya ve bilgiyi onlar kontrol ederler. Temel pek çok medya kuruluşlarını onlar kontrol ederler. Beyin yıkama yöntemleri ve medyayı yönlendirme yöntemleri korkunçtur. Onların izni olmadan büyük medyaya yayın yapmanız mümkün değildir.
Ücretleri, vergileri maaşları onlar kontrol ederler. Emeğinize net olarak hakimdirler. Tüm ücretleri, endüstrilerdeki maaşları, işçi maaşlarını onlar kontrol ederler.
Mafyayı onlar kontrol ederler. Detaya girmeye gerek yok, çünkü zaten kendileri mafyadır. Diğer mafya örgütlenmelerini onlar kontrol ederler.
Bilimi ve teknolojiyi onlar kontrol ederler. Bilimi ve teknolojiyi çok kilit noktalardaki öğretim görevlileri veya çok kilit noktalardaki şirket görevlileri sayesinde onlar kontrol ederler.
Istihbarat örgütlerini ve orduları onlar kontrol ederler. ABD’deki hemen her istihbarat örgütünün üst düzey görevlisi veya ileri geleni ya bahsedilen gizli örgütlerin üyesidir, ya da CFR, Trilateral Komisyon veya Bilderberg üyesidir. Avrupa ve Japonya’daki istihbarat örgütlerinde de bu kişiler çok etkilidir. Türkiye’de ise son 50 yıldır yönetici konumuna gelmiş pek çok kişi ya Trilateral Komisyon veya Bilderberg üyesidir.
Şu unutulmamalıdır: Bu örgütlerin güçleri, nitelikleri ve üyeleri ortaya çıkarıldıktan sonra kesinlikle alt edilebilirler. Bu örgütleri böylesine sıralamak onların yenilmez oldukları vurgulamak amacıyla değil, aksine onların iç yapılarını ortaya koymak ve alt edilebileceklerini vurgulamak amacıyla yapılmaktadır.
Aşağıda her üç örgüte de (Trilateral Komisyon, Bilderberg ve CFR) üye olan kişilerin isimlerini ve bulundukları konumları sunuyorum (Ross 2000).
Her üç örgüte de üye olan elitler
Paul Arthur Allaire: Xerox şirketi direktörü, CFR direktörü.
Graham T. Allison: Ulusal Politika Merkezi üyesi, eski CFR Direktörü.
D. Orville Andreas: Archer Daniels Şirketi Başkanı.
R. Leroy Bartley: Ünlü Wall Street Journal Editörü.
C. Fred Bergsten: Ünlü Brookings Institition Yöneticisi.
Robert R. Bowie: Kıtalararası Geliştirme Merkezi üyesi.
John Bredemas: Texaco şirketi direktörü, eski senatör.
Zbigniew Brzezinski: Ulusal güvenlik danışmanı, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü.
John H. Chafe: Senatör, Fin. Sel. Intellig. Direktör.
Bill Clinton: Eski Başkan, Arkansas Valisi.
Richard N. Cooper: Harvard’da Prof. CFR direktörü, Devlet Bakanlığı, Ekonomik işler.
Gerald Corrigan: CFR direktörü, Federal Merkez Bankası. Eski direktörü, Goldman Sachs.
Lynn E. Davis: Devlet Bakanı, Uluslararası Güvenlik Sekreteri.
John Mark Deutch: CIA direktörü, Savunma Bakanlığı.
Martin S. Friedman: Prof. (Harvard) Ekonomik Araştırmalar
Ulusal Bürosu.
Stephan J. Friedman: Goldman Sachs Şirketi.
Thomas L. Friedman: New York Times gazetesi, köşe yazarı.
David. L. Gergen: US News ve World Report Direktör
ve Clinton’ın danışmanı.
Louis Gerstner: IBM Şirketi sahibi ve Başkanı.
Kathrine Graham: Washington Post gazetesi, köşe yazarı
ve Brookings Inst.
Maurice Greenberg: CFR direktörü, Am. Int. Group Inc.
Başkan Yardımcısı.
Lee Herbert Hesburgh: Senatör, Indıana uluslararası ilişkiler.
W. Alexander Hewitt: Jamaica Büyükelçisi.
James F. Hoge: CFR’nin yayın organı Foreign Affairs’ın direktörü.
Richard Holbrooke: ABD Büyükelçisi, B. M. üyesi Credit S. First Boston Corp.
Vernon E. Jordan: Aikin, Huer and Feld Şirketi, RJR Nabisco yöneticisi.
Henry A. Kissenger: Nıxon ve Carter dönemi Devlet Bakanlığı, Sekreter.
Winston Lord: Devlet Bak. Sekreter yardımcısı,
Doğu Pasifik ve Asya Ilişkileri.
Jessica T. Mathews: Uluslararası barış için Carnegie Vakfı Başkanı
(CIA ve DIA).
Winston P. McCracken: Michigan Üniversitesi Prof.
Robert Strange Mc Namara: Dünya Bankası Başkanı, Eski Savunma Sekreteri, Brookings Inst. (CIA bağlantılı).
Walter F. Mondale: ABD Büyükelçisi, Japonya Devlet Bakanlığı.
J. Benjamin Nye: Hazine Bakanlığı Sekreteri ve etkin başkanı.
Joseph S. Nye: Ulusal Istihbarat Konseyi Başkanı, Harvard Dekanı
Rozanne L. Ridgway: Atlantik Konsül, RJR Nab Direktörü.
Charles W. Robinson: Kıtalararası Geliştirme Konsülü, Brookings Inst. (CIA bağlantılı).
David Rockefeller: Chase Manhattan Bankası başkanı, Rockefeller Şirketi Başkanı, CFR başkanı, Trilateral Komisyon başka. Bahsedilen tüm örgütlerin başındaki çekirdeğin yöneticisi.
Brent Snowcroft: Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan yard,
CFR eski başkanı.
Helmut Sonnefeldt: Brookings ve Carnagie Endowment (CIA bağlantılı).
George Soros: Soros Fund Başkanı, Open Society Institute.
Laura D. Tyson: Prof, Harvard, Ekonomik danışmanlık Komisyonu
başkanı.
Paul A. Volcker: Federal Reserve System (Merkez Bankası) Başkanı.
John C. Whitehead: Brookings Institution başkanı (CIA yan kuruluşu) NYC, AEA investor.
Paul D. Wolfowitz: John Hopkins Ünv Dekanı, Ileri Uluslararası Ilişkiler (CIA).
Robert B. Zoellick: Stratejik ve Uluslararası Ilişkiler Merkezi başkanı.
M. Benjamin Mortimer: US News, World Reports, NY Daily News, Atlantic Montly Başkanı ve yöneticisi, pek çok medyayı kontrol etmekte.
Eski ve Yeni Dünya Düzeni’nde gizli cemiyetlere kısa bir bakış
Dünyanın kuruluşundan beri insanlar sosyal sistemler içinde belirli bir güç arayışında olmuşlardır. Belirli sosyal sınıflarda ve özellikle 16-18. yüzyıldan sonra yönetici sınıfı teşkil eden üst burjuvazide belirli mevkilerin dağılımı arz-talep dengesine uygun olmamaya başlamıştır. Ayrıca klise ve din baskısına karşı da, farklı ve daha açık görüşlü düşünceye sahip insanlar farklı örgütlenmeler içine girme ihtiyacı duymuşlardır. Bu yüzyıllarda eski mistik gizli cemiyetlerin de törelerini ve yöntemlerini kullanan yeni yapılanmalar görmekteyiz. Masonluk ve ILLUMINATI bu özellikleri fazlasıyla içermektedir.
Aslında gizli cemiyetler büyünün ve ayinlerin başladığı çok eski dönemlere kadar gider ve pek çok gizli cemiyetin kuruluşu Mısırlılar ve Mezopotamyalılar zamanına kadar uzanmakta, Sümer ve Akadlara, 5000 yıl önceye gitmektedir. Ama ilk gizli cemiyetlerin temel çıkış noktası din ve Tanrı ile bütünleşme çabasıdır. Ilk gizli cemiyetleri oluşturanlar da zaten şamanlar, din adamları ve ruhban sınıfı olmuştur. Zoroastrianizm, Mithraism, Pitagorasçılık, Neo-Platonizm, Kabalizm, Sufism, Batıniler (Hasan Sabbah’ın gizli cemiyeti), Tapınak ve Malta Şovalyeleri ve Gül Haç örgütü ve daha binlercesi Mısır, Mezopotamya ve Ortadoğuda kendi inanç, sembolizm ve ritüel sistemleri ile yoğrulmuşlar ve yıllarca birbirlerinden etkilenerek Rönesans dönemine kadar ulaşmışlardır. Burada söz konusu olan masonik cemiyetlerdir, ama burada hedefimiz tüm masonları ve masonik aktiviteleri kötülemek değildir. Yüzlerce kola ayrılmış olan masonluk kendi alt kültürü içinde bazı masonik olguları ve yapıları da beraberinde getirmiştir. Masonluğun tarihte insanlara olumlu etkileri de olmuştur. Öncelikle 18. yüzyıl öncesi Anderson Anayasası’ndan önceki masonların pek çoğu aydınlanmacı ve bilimsel kişiliği ön plana çıkan kişilerdir.
Varlığı halen tartışılan Gül Haç (Rose Croix) örgütünün de masonluğun farklı bir devamı olduğu, hatta 1614’lerde kliseye karşı Ingiltere’de manifestolar verdiği de söylenir. Rose Croix’da bulunduğu ve büyük üstatlık yaptığı söylenen bazı kişileri son yıllarda bulunan parşomenlerdeki kayıtlarına ve ‘Holly Blood and Holly Grail’ (Kutsal Kan, Kutsal Kase) isimli kitaptaki bilgiye göre sayalım isterseniz (Baigent 1983). Leonardo da Vinci (1510-1519); Robert Boyle (1654-1691); Isaac Newton (1691-1727); Charles Radclyffe (1727-1746); Victor Hugo (1844-1885); Claude Debussy (1885-1918). Daha pek çok ünlü isim mevcut bu gizli masonik örgüttedir! Bu örgütün de farklı bir masonik örgüt olarak faaliyetlerini halen dünyanın heryerinde sürdürdüğü iddia edilmektedir. ILLUMINATI’ye de bir kol veren grubun Gül Haç teşkilatı olduğu düşünülmektedir.
Bu gizli cemiyetlerin hepsi tarihte olumsuz etkiler yapmamıştır, aksine Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Cemiyeti Fransız Ihtilali ve Amerikan Devriminin örgütlenme yapısını ve temel kardeşlik, eşitlik felsefesini oluşturmuş, devrimlere ideolojik bir ağ örmüştür. Fransız Ihtilali’nin pek çok kahramanı masondur. Kuzey Amerika’ya masonluk 1730’larda gelmiştir. Benjamin Franklin 1731’de mason olmuş ve 1734’de Pennsylvania’nın Büyük Üstadı olmuştur. Rose Croix’ların (Gül Haç) üçlü konsülünde yer almıştır. George Washington 1752’de masonluğa alınmış 1789’da da Başkan olmuştur. Amerikan başkanlarının büyük çoğunluğu masondur. Masonik örgütlerin pek çoğu Türkiye’de de adı çok tartışılan Tapınak Şovalyeleri’ne dayanır.
Tapınak şovalyeleri
Tapınak şovalyeleri, Haçlı seferleri sırasında Hugues de Payen isimli soylu bir şovalye tarafından 8 diğer şovalye ile birlikte 1119’da kurulmuştur (Baigent 1983; Barret 1999; Draul 1989). Bu dönem Hasan Sabbah’ın ve Batinilerin etkisinin bitmek üzere olduğu bir dönemdir. 1099’da Kudüs alınınca, Tapınak şovalyeleri buraya giden hacıları ve Avrupalıları korumak için devreye girdiler. Resmi olarak Troya konsülü tarafından 1129’da Isa’nın Fakir Şovalyeleri ve Süleyman Tapınağı Tarikatı olarak kuruldular. Tapınak şovalyelerinin sayısı hızla arttı, 1130’da 300 kadar Tapınak şovalyesi Kudüs civarına vardı. Tapınak şovalyesi olabilmek için klise karşısında fakirlik yemini etmek, bekaret ve kliseye itaat başta geliyordu. Görevleri din adamlarını ve Kudüse gidenleri korumaktı. Sayıları arttı, Anadolu’da ve Kudüs civarında kendilerine kaleler inşaa ettiler ve kendilerine ait bir alt kültür kurdular. 1139’da başarılarından dolayı Papa Innocent II onlara tam bağımsızlık tanıma hatasında bulundu. Krallar ve soylular da hoşlanmamalarına rağmen mecburen Tapınak Şovalyeleri’ne toprak ve toprak kirası alma hakkı tanıdı. Böylece sayıları binleri aştı ve hem Anadolu’da hem de deniz kenarındaki diğer bölgelerde kaleler inşaa ettiler ve duvarcı ustası anlamına gelen ilk ‘masonik’ aktivitelerine başlamış oldular. Zamanla soyulmaktan korkan hacılara yardımcı olmak için onların değerli eşyalarını muhafaza etmeye, ilk seyahat çeklerini ortaya çıkarmaya başladılar. Tabii gizli bazı işaretler taşıması gereken bu yazılı kağıtlardaki semboller yüzyıllardır bölgedeki mistik akımlardan etkilendi ve onların alt kültürleriyle bütünleşti.
Tapınak Şovalyeleri’ne üye özel olarak seçilir, tarikata kabul edilirler ve çok farklı bir eğitimden geçirilirlerdi. Bu sırada Arapça öğrenip, eski Yunan eserlerini okumaya başladılar. Bankerlikle ve ticaretle de çok zenginleştiler. Papalık ve Fransız kralı onların gücünün azaltılması gerektiğini sonunda anladılar, çünkü hermetizm, alkemi (simya) ve bilimle de uğraşan bir alt kültür yaratmışlardı. 1307’de Papa Clement V’in emri ile bazı Tapınak Şovalyeleri geri çağrıldılar, büyücülükle suçlandılar, işkence gördüler ve yakıldılar. 1314’de Tapınak Şovalyeleri’nin büyük üstadı Jacques de Molay Paris’te bir kazığa çakılarak yakıldı. Bunun üzerine geri çağrılan Tapınak Şovalyeleri Iskoçyaya kaçtılar ve orada operatif masonluğu kurdular ve Anadolu’daki, Kudüs’teki kaleleri ve merkezleri ile haberleşmeyi sürdürdüler. 36’sının haricindeki Tapınak Şovalyelerini yakalayamadılar. Özellikle suçlama büyü, hermetizmle (ilk kaynakları astroloji, astrolojiye dayalı hekimlik ve büyü olan, I.S. II ve III yüzyılda ise Stoacılığın ve Platonculuğun, Zerdüşt dininin de da damgasını taşıyan, Hristiyanlığını Mesih anlayışını reddeden, Batı mistisizminin esasını oluşturan bir felsefe ve din) ve alkemi ile uğraşmaları, maddi güçlerini Papalığın hizmetine sunmamaları ve Papalığa garip gelen sembolik ve allegorik ritüelleriydi. Bu ritüellerde söylenen sözler ezberleniyordu ve yazılı değildi ve ne yaptıkları belirsizdi, kliseye karşı ayaklanıyor olabilirlerdi. Avrupa’da büyük bir olasılıkla Tapınak Şovalyeleri daha sonraki yüzyıllarda farklı örgütler olarak devam ettiler, bunların en önemlisi aşağıda açıklayacağımız Rose Croix (GÜL HAÇ) örgütüdür.
Rose Croix (Gül Haç örgütü)
1188’de Prieree De Sion MS 46 yılında kurulan ORMUS (inisiye edilenler tarikatı veya tekris edilenler tarikatı) isimli tarikatın bir adının da l’Ordre de la Rose-Croix Veritax olduğu, bir rivayete göre de Isa’nın çarmıhtan inip bu tarikatı kurduğu söylense de, Dames Frances Yates’e göre ilk ismine 1614’de yayımlanan Fama Fraternatis’de, Confessio Fraternatis ve The Chemical Wedding of of Christian RosenKreuz’ da rastlanır. Bu devirde yazılan ve Rosy Cross Manifestoları olarak bilinen üç eser bir Hıristiyan olan Rossy Cross’dan ve allegorik bir efsaneden ve bir manifestodan bahseder. Almanya’da 1378’de doğan Rosy Cross Anadolu’ya ve kutsal topraklara gitmiş 106 yaşında 1484’de ölmüştür. Bu eserler simya ile, gizli bilimle ve tıpla uğraşan kliseye karşı olan gizli bir topluluğun varlığından dem vurur. Eserlerde masonik sembolizm ve dolaylı anlatım kullanılır. Bu yazılarda belirttiğimiz gibi Boyle ve Leonardo da Vinci’den, Isaac Newton’a kadar pek çok bilim insanı bu gizli örgüte üye olmuş ve bu örgüt sayesinde kendini geliştirmiştir. Örgütün tüm özellikleri masoniktir ve Tapınak Şovalyeleri ile ilişkileri olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Daha sonra ABD’ye masonluğu getiren kişiler ve Benjamin Franklin’in kendisi bile Gül Haç örgütünün iç çekirdeğindendir. Manifestolar insanlık için çalışan kardeşlik ve iyiliği yayma motiflerini işler, Fransız Ihtilali ve Amerikan ihtilalinde de gelişen devrimci masonik örgütlenme Rose Croix ile içiçedir. Gül Haç isminin de çok sembolik bir anlamı vardır (detaylar için Baigent 1983 ve Barret 1999) Rose Croix ayrıca pek çok yönü ve mistik işlevi ile Kabalizmle içiçedir, bu da hem Yahudilerden hem de konuyu işleyen Tapınak Şovalyelerinden geçmiş bir gelenektir. 1623’de Gül Haç örgütü Pariste çok yaygındı ve bazı üyelerinin görünür, bazı üyelerinin de görünmez olduğu ve görünmez olanların şeytanla işbirliği içinde olduğu dedikodusunu doğurmuştur. 1640’larda Avrupa ve Ingiltere’de pek çok Rose Croix örgütü mevcuttu ve Ashmole ve Lilly tarafından Londra’da 1646’da kurulan bir locanın Hür ve Kabul Edilmiş masonluğun, Tapınak Şovalyeleri ile birlikte temeli attığı iddia edilmiştir. 17. Yüzyıldan sonra Gül Haç örgütü masonluktan daha gizli ve daha ölümcül bir biçimde devam etmiş ve bir kola ayrılarak ILLUMINATI’yi oluşturmuştur. Rose Croix o kadar gizlidir ki, halen sürüp sürmediği bile resmi olarak bilinmemektedir. Şeytana taparlar mı? Bu konuda belirsizdir, ama 20. yüzyılın başında GOLDEN DAWN (ALTIN GÜNDOĞUMU) isimli koyu okkült, kara büyü ve satanizm örgütünü kuran Aleister Crowley’in Rose Croix örgütünden olduğu iddia edilmektedir, aynı zamanda Crowley Hür, Kabul Edilmiş Masonlar Locası’nda Büyük Üstadlık yapmış, Skoç ritinde de 33. derece mason olmuştur.
Yaptığım araştırma ve incelemelerden çıkardığım sonuç, Rose Croix örgütünün hiç bir zaman yok olmadığıdır. Fakat başka örgütler doğurmaya devam etmiştir. 16. yüzyıldan beri gerek masonluğun, gerekse ILLUMINATI’nin ve Skulls and Bones Society’nin doğuşunda etkin rol oynamıştır. Ama Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar resmi ve kanuni bir dernek olmasına karşın, ne ILLUMINATI ne de Rose Croix ortaya çıkıp kendini gösteren birer dernek değildirler ve masonluğu kendilerine üye çekmek için bir havuz olarak kullanırlar. Yani daireler içiçedir. En içteki dairede ve çelik çekirdekte hangi mistik gizli örgütün yüzyıllarca etkili olduğu meçhul kalmıştır.
Illuminati
Illuminati 1 Mayıs 1776 da Adam Weishaupt tarafından Bavyera-Almanya’da kurulmuştur. Adam Weishaupt Ingolstadt Üniversitesinde hukuk profesörü iken masonik eğilimlere merak sarmış ve bir gizli örgüt kurmuştur. Ama hükümete karşı bazı hareketler de içeren yayınları nedeniyle 1786’da polis tarafından basılmış ve ondan sonra da tamamen yer altına inmiştir. Illuminatinin daha sonra çok güçlendiği ve 1833’de Yale Üniversitesinde General William Russel tarafından Skulls and Bones Society (SBS) olarak kurulduğu rivayet edilmektedir (Marrs 2000; Sutton 1986). Yani bir rivayete göre SBS Illuminatinin ABD’deki devamıdır. ILLUMINATI’nin Rose Croix örgütü ile direkt ilişkisi olduğu bilinmektedir. Hangi ülkede birleşik çalışırlar, hangi ülkede farklıdırlar ve ayrılırlar bilinemez. Bu gizli örgütlerin terör örgütlerinden özde pek bir farkı yoktur; terör örgütleri bomba ve silahla terör ve anarşi yaratırlar. ILLUMINATI, SBS, CFR ve benzerleri ise sadece anarşi ve kaosu yani ORDO AB CHAOS’u (kaostan düzen) imza yetkisi, uluslararası strateji, paranın kontrolü ve mafyanın indirekt kontrolü ile yaratırlar.
Illuminati adını ve üyelerini inanılmaz bir sır gibi saklayan ve ölümcül bir kuruluştur. Bugün hemen her ülkede mevcuttur. Özel eğitim, tören ve alt kültürlerden gelmeyenler Illuminatiye kabul edilmezler. ABD başkanlarının pek çoğu Illuminati’den ya icazet alırlar ya da üyesidirler. Bu gizli örgüte ihanet edenlerin cezası kayıtsız şartsız ölümdür. Illuminatinin NATO ile veya Gladyo gibi yeraltı örgütleri ile de ilişkisi olduğu sanılmaktadır (Domhoff 1974, 2000; Sutton 1986, 1988, 1990; Marrs 2000; Ross 2000; Marrs 2001)
Skulls and Bones Society (Kuru Kafa ve Kemikler Örgütü-SBS)
Baba ve oğul George Bush’un üyesi olduğu SBS, merkezi Connecticut Yale Üniversitesi’nde olan çok gizli bir cemiyettir (Ironhouse 2002; Sutton 1986). Her yıl sadece bu örgüte 15 kişi girebilir, ama bu 15 kişi daha sonra ABD’de en kilit noktalara getirilir, ayrıca akrabaları ve dostları da bu elitizmden paylarını alırlar. Sayıları az olmasına rağmen etkileri fazladır ve bir çember içindeki merkez usulüyle çalışırlar, yani bir çemberdeki çeşitli noktaların kontrolü bir SBS üyesinde ise, onlar için sorun çözülmüştür, bu nedenle üyelerini yönetici ve etkin çemberlerin merkezine koyarlar. Tabii ki ILLUMINATI, Rose Croix (Gül Haç), Trilateral Komisyon ve CFR ile ile direkt ilişkileri vardır.
Her ikisinin de gizli Rose Croix örgütü ile ilişkisi vardır. Alphonso Taft daha sonra ABD başkanı ve SBS üyesi olan William Howard Taft’ın da babasıdır. SBS’nin son 150 yılda 2500’den fazla üyesi olmuştur. SBS Yeni Dünya Düzeni’nin temel ideologlarından biridir (Bohemian Grove ve CFR ile birlikte). Elimizdeki ilk kayıtlar Haziran 1882’ye aittir.
Bu gizli cemiyete girebilmek ancak davetle mümkündür ve inisiasyon töreni masonlarınkine çok benzer. Fakat tüm ritüeller ve yapılanlar gizlidir, kimse dışarıya bilgi sızdıramaz. Inisiasyon törenlerinde denekler çırılçıplak soyunup bir tabuta girerler, bu tabuttan çıktıklarında yeniden doğmuş sayılırlar. Birbirlerini özel tanıma yöntemleri vardır. Son yüz yılda SBS üyeleri ABD’de en kilit noktalara gelmişlerdir ve özellikle belirli ailelerden seçilen kişiler özenle bu gruba alınır. Bu cemiyete girebilmek için temel özellik WASP olmaktır (White:Beyaz; Anglo Sakson ve Protestan). Başka ırka veya geçmişe mensup başka dinden olanlar bu yapıya giremez.
SBS ABD’de pek çok kilit noktaya gelmiş insanın yer aldığı bir cemiyet olmuştur. 6-7 kuşak öncesinden Anglo Sakson ve protestan olmasına çok dikkat edilir. SBS’nin temelinde bir çelik çekirdek iç hücre, etrafında daha büyük bir çember, onun etrafında da daha dış bir yapılanma vardır. Chapter 322 ismi ile de anılan iç merkezin direkt olarak merkezde olmak koşuluyla Trilateral Komisyon, CFR, Bilderberg, Atlantik Konsül (Bir ‘round table’ masonik grubu), Bohemian Grove (veya Bohemian Club), Pilgrem Society, ve SBS’nin dış gölge örgütleri (yani üye almak için havuz oluşturdukları yan klüpler vardır) (Marrs 2000; Marrs 2001; Sutton 1986, 1988, 1990).
ABD’ye yerleşen ve pek çok tüketim aracını kontrol altından tutan ve etkin ailelerden SBS’ye üye verenlerden bazıları şunlardır (çok uzun süredir bu ailelerin mutlaka bir kaç ferdi SBS üyesidir):
Whitney Ailesi ( yerleşim 1635, Watertown, Massachusets),
Perkins Ailesi ( yerleşim 1631, Boston Mass.),
Stimson Ailesi (yerleşim 1635, Watertown, Mass.),
Taft Ailesi (y. 1679, Braintree, Mass),
Wasdworth Ailesi (y. 1632, Newtown, Mass.),
Gilman Ailesi (y. 1638, Hingham, Mass.)
Payne Ailesi (Standard Petrolün sahibi),
Davison Ailesi (J. P. Morgan ve şirketinin sahibi, her iki dünya şavaşında da etkili olmuşlar ve büyük paralar kazanmışlardır),
Pillsburr Ailesi (Un ticareti),
Sloane Ailesi (Ticaret ve parekende satışıın dev ismi),
Weyerhauser Ailesi (Kereste ve orman ürünleri tröstü),
Harriman Ailesi (Demiryolu Kralları),
Rockefeller Ailesi (Standard petrol, Chase Manhatten Bank ve binlerce şirketin sahibi CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderbergin başındaki aile),
Lord Ailesi (y. 1635, Cambridge, Mass.),
Bundy Ailesi (y. 1635, Boston, Mass.),
Phelps Ailesi (y. 1630 Dorchester, Mass.),
Bush aileleri (Baba Bush CIA ve ABD başkanı, oğul Bush bu örgütlerin bir entrikasıyla ABD başkanlığına getirildi, her ikisi de SBS üyesi).
SBS toplumdaki hemen her yapıya girmiştir. Bunların içinde Beyaz Saray, Yüce Divan, Medya, Iş ve Endüstri, Federal Banka sistemi, Kanun yapıcı kurullar, Mahkemeler vb vardır. SBS’nin temel ideolojisi Anglo Sakson ve Protestan beyazların dünyadaki hakimiyetini sağlamaktır, ideolojisi oldukça faşistir ve her iki dünya savaşında da bu cemiyet çok önemli roller oynamıştır. Bohemian Grove ve CFR ile birlikte Skulls and Bones Society Yeni Dünya Düzeni’nin yaratıcısıdır (Marrs 2000; Marrs 2001; Sutton 1986, 1988, 1990; Ironhouse 2002).
Bohemian Grove (Bohemian Klübü)
Bohemian Grove (BG) aynı Skulls and Bones Society gibi gizli amaçlar ve yöntemler için 1880’lerde Kaliforniya’da kurulmuş bir cemiyettir. Üyeleri, törenleri, ritüelleri ve ne yaptıkları çok gizli tutulur. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. ABD’nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır. Sembolleri BAYKUŞ’tur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir fetiş olarak baykuş motifi kullanılır. Bohemian Grove’a üye olanlar başka masonik klüplere de üye oldukları için bu rituellere ve sembolizme alışıktırlar.
1970’li yıllarda en kilit noktadaki ve zengin 1000 civarında üyesi olan Bohemian Grove üyelerinin ünlülerinden bazıları şunlardı (Domhoff 1974):
Dwight David Eisenhower (ABD başkanı), Herman Wouk, Robert Kennedy (ABD Başkan adayı), Johson (ABD Başkanı), Richard Nixon (ABD Başkanı), Gerald Ford (ABD Başkanı), Ronald Reagen (ABD Başkanı), Bill Clinton (ABD Başkanı), Nelson Rockefeller, David Rockefeller, Henry Kissenger,Edgar Kaiser (Kaiser Industries başkanı), Henry Morgan (J.P. Morgan Şirketi), Charles Morgan (J.P. Morgan Şirketi), Neil Armstrong (aydan döndükten sonra katılmıştır), Hoover Enstitüsünün bazı ileri gelenleri, Wernhern Von Braun (Alman roket ve uzay bilimcisi), David Sarnoff (Işadamı), Senator Robert Taft (Taft ailesinin SBS ile yakın ilgisini hatırlayınız!), Lucius Clay, American Express, Standard Brands, Int. Investment Corporation başkanı, Earl Warren (Yüce Divan üyesi), Kalifornia valisi Goodwin Knight, Kalifornia valisi Pat Brown, Başkan Herbert C. Hoover (1913’te klube katılmıştır), Rudolph Peterson ( Bank of Amerikanın eski başkanı), Melvin Laird (eski Savunma Bakanı), William Rogers (Eski CIA bağlantılı Devlet Bakanlığı sekreteri), Francis Baer (United California bank eski başkanı), Stephen D. Bechtel: J.P. Morgan şirketi direktörü, Gilbert Humprey
National Steel, General Electric, Texaco, National City Bank of Cleveland, Sun Life Insurance direktörü, Lewis Lapham): Mobil Oil, Heinz, TriContinental Corp. Başkanı), Edmund Littlefield): Wels Fargo Bank, Hewlett-Packard, General Electric eski başkanlarından), Leonard McCollum ( Morgan Trust, Capital National Bank eski başkanı)
Dikkat ederseniz Bohemian Grove hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu daha üst ve çok daha gizli bir seçkin klübüdür (Daha detaylı listeler ilerideki çalışmamızda yayımlanacaktır, yer tutmaması açısında sadece bazı kritik görevlerdeki kişileri verdik). Dikkat edilirse en fazla ABD başkanı üyesi olan klüp Bohemian Grove’dur. ABD’de kaldığım 7 yıl boyunca her gittiğim kütüphanede ve kitapçıda bu klüple ilgili bilgi aradım. Bu konuda sadece William Domhoff’un yazdığı bir kitap ile bir kaç makale geçti elime. Düşünün 1000’e yakın ABD eliti sürekli bir hafta sonu California’da veya diğer eyaletlerdeki çiftiklerde toplanıp kadınlı, erkekli törenler yapıyorlar ve gizli ritüeller uygulanıyor, inisiasyon törenleri yapılıyor; insanlar komik komik kılıklara veya durumlara giriyor çeşitli dramalar ve roller oynuyorlar. Bunlara bir sürü hizmetçi hizmet ediyor, bir sürü polis bunları koruyor, bir sürü kişi bu klübe geliyor ve bu klüp 1880’den beri var. ABD’de elime geçen pek çok kütüphanenin veritabanında bu klübe ait bilgi aradım, ama çok sınırlı bilgiye ulaşabildim. Halbuki masonlukla ilgili kitaplar heryerde satılıyordu. Benzer şekilde Skulls and Bones Society (SBS) konusunda da elime geçebilen kitap sayısı bir avuçtur. SBS de Bohemian Grove gibi çok gizli bir örgüttür. Bu örgütleri ABD’de sorduğum hiç bir Amerikalı bilmiyordu. Üstelik bu kitapta diğer örgütlerle ilgili listeleri yayınlayan kitaplar veri tabanlarından çıkarılmıştı, elimdeki kitapların çoğuna direkt yazarlarına ulaşarak eriştim. Neden ve nasıl sağlanır bu gizlilik bunu anlamaya imkan yok! Bu gizliliğin tek hedefi olabilir, törenlerde ve toplantılarda çok ciddi bazı kararların alınması. Örneğin atom bombası projesinin kararının verildiği yerin, siklotronu ilk kurgulayan Prof. Ernest O. Lawrence’a bu kararın verdirildiği yer olan Bohemian Grove’dur (Nuel Pharr Davis, Lawrence and Oppenheimer, New York: Simon and Schuster, 1968). Vietnam’a savaş açılması kararının verildiği yer de Bohemian Grove’dur. Kaliforniya’daki çiftlikte bazı zamanlarda ciddi güvenlik önlemli toplantılar yapılır. Çiftlik San Fransisco’nun 65 mil kuzeyindedir 300-500 kişiyi barındırabilecek ve anayoldan ulaşılamayacak, ancak bilenlerin helikopterle veya arazi araçları ile gidebilecekleri bir alanda tüm çevre yerleşim merkezlerinden uzaktadır ve çok yoğun koruma altındadır. Bu ana merkezin haricinde başka şehirlerde de merkezleri vardır. Bohemian Grove üyeleri belirli aralıklarla toplanıp klasik ritüelik törenlerini yaparlar. Törenleri bir rahip ile bir rahibe yönetir. Törenlerde genellikle allogerik ve yukarıda tanımını yaptığımız sembolik dramalar oynanır, fakat törenlerle ilgili yazılanlar da çok sınırlıdır.
Bohemian Grove’un merkezinin bu kadar izole olmasına karşın, Bohemian Grove SBS, Pilgrem Society, Rotary Club gibi masonik cemiyetlerle iç içedirler. Bir söylentiye göre BG’dan icazet alamayan bir istihbarat örgütünün başına getirilemez, başkan seçilemez; devletle ilgili pek çok önemli karar buradaki toplantılarda verilir. Üyeleri yukarıda saydığımız gibi en kilit noktalardaki kişilerden oluşur; örneğin 1991 de BG’da olup da aynı zamanda önemli şirketlerde yönetici olanların sayısı şöyleydi: Bank of America 7 direktör, Pacific Gas and Electric 5 director, AT-T 4 direktör, First Interstate Bank 4 direktör, McKesson Corporation 4 direktör, Ford Motors 4 direktör, General Motors 3 direktör, Pacific Bell Telephone 3 direktör. Ayrıca pek çok istihbarat örgütünün başkanları veya üst düzey yöneticileri de BG veya SBS üyesidir. BG, SBS ile birlikte 1880’ilerden beri Yeni Dünya Düzeni’nin ideoloğudur ve bu cemiyetlerdeki kişilerin çoğu ise Bilderberg, Trilateral Komisyon ve CFR’da yer alırlar. 1974’teki Domhof’un kitabında belirtildiği üzere Bohemian Grove’a üye olan azınlık, ABD’deki o tarihteki tüm malların yaklaşık yüzde 30-40’ına, özel sektörün tüm servetinin yaklaşık yüzde 70-80’nine sahipti.
Genel durum
Yeni Dünya Düzeni’nin dünyayı yeniden paylaşmada Türkiye’nin başına 21. yüzyılda inanılmaz çoraplar örülmek istenmekte ve Türkiye adım adım Sevr koşullarına sürüklenmektedir. Oynanmakta olan bu satranç oyununda Türkiye’de dev bir operasyon yapılmış ve “Şah” köşeye sıkıştırılmıştır (Manisalı 2002a ve 2002b). Mat olup olmaması bundan sonra Türk Genelkurmayı’nın atacağı adımlara bağlıdır. ABD tarafından planlanan bu operasyon, AB ülkelerinin de yardımıyla şimdilik başarıyla yürütülerek hedeflenen ekonomik kriz ülkede başarıyla yaratıldıktan sonra, tüm piyonlar rollerini başarıyla oynamışlar ve 79 yıl önce Hilafeti kaldıran Türk devletinin tepesine Hilafetçi artığı ve ABD kuklası bir parti usta bir manevra ile -umutsuzluk içindeki halk kandırılarak- geçirilmiştir.
Tüm hükümet üyelerinin ve bakanlarının Nakşibendi veya Fethullahcı bağlantıları Aydınlık dergisinde yayımlandığı halde sadece bir iki bakandan tekzip gelmiştir. Hükümet üyelerinin büyük çoğunluğu ünlü Abant Toplantılarını düzenleyen Fethullahçı örgütlenmenin odağındaki Birlik Vakfı’nın üyesidir. Bir zamanlar “demokrasi tramvayı”na gerekirse binebileceğini ya da ereğine ulaşmak amacıyla papaz giysisi bile giyebileceğini söyleyen, camilerin kubbelerini miğfer olarak takacak, minareleri de mızrak olarak kullanacak Tayyip Erdoğan liderliğindeki kadronun yönetiminde Türkiye’yi ileride daha vahim sorunların beklediği açıktır.
Diğer yanda ise ABD 80 bin askeriyle Diyarbakır’da konuşlanmak ve Türkiye’yi hiç ilgisi olmadığı bir savaşa bulaştırmak istemektedir. ABD’nin hedefi açıktır. Kafkasya ve Ortadoğu petrol ve doğal gaz bölgelerini Naziler gibi işgal etmek ve Asya’nın stratejik bölgelerini kontrol altına almak! Ama rambo çığlıklarıyla savaş naraları atan Türk medyasında hiç değinilmediği üzere, ABD’nin asıl hedeflerinden birisi de Türkiye’yi parçalamak ve Doğu Anadolu’da ABD kuklası bir Kürt devleti kurmaktır. Türkiye’yi parçalama ve çökertme operasyonu aşikar bir biçimde Kıbrıs üzerindeki Annan Planı ile, NGO’ları ile, Fener Patrikhanesi’ne ve Rum azınlıklara verilen haklar ile, Rum Pontus’u ile, Kuzey Irak’taki Kürt Senatosu ile Türkiye’de ajanlık faaliyeti gösteren vakıflarıyla başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Değerli Necip Hablemitoğlu’nun katledilmesi Türkiye’yi istikrarsızlaştırma operasyonunun bir parçasıdır ve korkarım ki bu cinayetler sürecektir. Cinayetleri ise çok daha büyük bir ekonomik kriz beklemektedir. Ya Türk askeri, kriz durumlarında ABD’nin müdahele gücü haline getirilecek ya da ekonomisi kısırlaştırılmış ve tarımı çökertilmiş olan Türkiye açlığa mahkum edilecektir. Yani “Şah ve Mat” gerçekleşmesi planlanmıştır.
Bu yazıda Türkiye’deki durumu irdelemek açısından dünyayı yöneten gizli güçleri ortaya koymaya çalışacağız. Şimdilerde Globalizasyon adıyla bize yutturulmak istenen Yeni Dünya Düzeni bir günde kurulmuş bir strateji değil, kökeni imparatorluklar ve sömürgeler dönemine dayanan bir plandır. Globalizasyon, ulusçuluğu ve sınırları kaldıran bir sistem değil, aksine ezen ulusların kayıtsız şartsız hakimiyetine yol açacak acımasız, emperyalist ve faşist bir yapıdır. Yeni Dünya Düzeni’ni şekillenderen iki temel dev güç vardır. Bunlardan birisi Yahudi lobisi ve tekellerinin kurduğu gizli cemiyetler, ötekisi ise WASP adı verilen beyaz, Anglo Sakson, Protestan azınlığın kurduğu gizli cemiyetlerdir. ABD’de tüm güç ve medya bu gizli cemiyetler tarafından şekillendirilmektedir. Yahudilerin de içinde yer aldıkları CFR (Council on Foreign Relations), Bilderberg gizli örgütü ve Trilateral Komisyon bu cemiyetlerin temelini oluşturur. Bir istihbaratçı olan George Orwell’ın 1984 isimli kitabında belirtildiği üzere, medyayı kontrol eden beyinleri kontrol eder. Beyinleri kontrol eden ise, toplumları kontrol eder (son örneğini 3 Kasım seçimlerinde gördüğümüz gibi).
ABD’de medyayı ve beyinleri kim kontrol eder?
ABD’de her yere yayılan ve en çok seyredilen kanallar yaklaşık 15 aile tarafından ve 24 şirketle yönetilmektedir (Chomsky, 1988, 1991, 1992, 1994). Bu şirketler şunlardır (Chomsky, 1988, 1991): Advance Publications (Newhouse ailesi), Capital Cities (Devlet Kökenli, DK), CBS (DK), Cox Com (Cox ailesi) , Dow-Jones (Bancroft-Cox ailesi), Gannet (DK), GE (General Electric), Hearst (Hearst ailesi), Knight-Ridder ailesi, News Corp (Murdoch ailesi), New York Times (Sulzberger ailesi), Reader’s Digest (Wallace ailesi), Scripps-Howard (Scrips ailesi), Storer Corp (Storer ailesi), Taft (Taft Ailesi), Time Inc. (karışık ve DK), Times Mirror (Chandler ailesi), Triangle (Annenberger ailesi), Tribune Co. (McCormick ailesi), Turner Broadcasting (Turner ailesi), Fox Broadcasting (Fox ailesi).
ABD’de bugün, hem gizli-derin devletten izinsiz, hem de bu ailelerden izinsiz hiç bir gerçeği yayımlayamazsınız (ABD gizli devleti için bkz. Vankin 1996; Constantine1997; Blum 2000). Belirli bir elit zümrenin kontrolü altında olan ABD medyasının, bunun bir sonucu olarak da dünya medyasının gerçeklerle ilgili fazla bir bilgi yayınlanması beklenemez. Zaten tüm Amerikan halkı 11 Eylül olayında olduğu gibi medya tarafından tamamen uyutulmuş ve inanılmaz senaryolar ile sadece Amerikan halkı değil, tüm dünya kandırılmıştır (Meyssan 2002; Sayın 2002).
Bu şirketlerin pek çoğunun yöneticisi özel ve elit bir alt kültürden gelmektedir ve hep aynı söylemi dile getirirler ve Yeni Dünya Düzeni’nin temel bir parçasıdırlar. Bu eğilim, dünyayı dinlemek ve yönetmek için NSA (National Security Agency) tarafından kurulmuş ECHELON sisteminin diğer üyeleri Ingiltere, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya’da da pek değişmemektedir (Sayın 1998; Hager 1997). ABD’de de Washington ve New York merkezli CFR’nin yerini bu ülkelerde Bilderberg ve Trilateral Komisyon almaktadır.
Medyanın başında da mutlaka bu örgütlerin elemanları bulunur. Aşağıda bazı örnekleri sıralıyoruz (Kısaltmalar B: Bilderberg üyesi; T: Trilateral Komisyon; C: Council on Foreign Relations, en az iki veya üç gizli cemiyete üye olanlardan örnekler verilmiştir, bu örgütler daha sonra tanımlanacaklardır, Kaynak: Ross 2000):
Robert Erburu (C ve T): Times Mirror başkanı
Forester Lynn ( B ve C): Netwave Inc. Haberleşme sistemleri
Paul Gigot (B ve C): Wall Street Journal, Washington yazarı.
Henry Anatole Grunwald (B ve C): Time dergisi, editör
Jimmie Lee Hoagland (B ve C): Washington Post, editör yardımcısı.
Claude Imbert (B ve T): Le Point, Paris.
Dinç Bilgin (B ve T): Sabah Yayıncılık ve 1 Numara Yayıncılık.
Wyatt Thomas Johnson (C ve T): CNN başkanı.
Flora Lewis (C ve T): New York Times, Paris, köşe yazarı
Charles William Maynes (B ve C): Foreign Policy Magazine, Carnegie vakfı (CIA bağlantılı)
Albert J. Wholstetter (B ve C): Wall Street Journal, yazar
Robert Leroy Bartley (B, C ve T): Wall Street Journal, Editör ve başkan.
Thomas L. Friedman (B, C ve T): New York Times, köşe yazarı.
David Gergen (B , C ve T): US News and World Report, Başkan ve editör.
Katharine Graham (B, C ve T): Washington Post, direktörlerden
James Fulton Hoge (B, C ve T): Foreign Affairs Magazine direktörü
(bu dergi CFR’ın resmi organıdır).
Mortimer Benjamin Zuckerman (B, C ve T): US News ve World Reports, Atlantic Montly, NY Daily News. Baş Editör.
Dünyada hakimiyeti elinde tutan bu Anglo Sakson ve Yahudi medyalarında tek bir ideolojinin borusu öter: Globalizm. Globalizasyonun ve Yeni Dünya Düzeni’nin temel felsefesini ortaya koyan da ORDO AB CHAO (Kaostan Düzen) mottosu ile ortaya çıkmış Illüminati, Skulls and Bones Society (SBS, Kuru Kafa ve Kemik Cemiyeti), Bohemian Grove (veya Bohemian Club) gibi gizli cemiyetlerin ta kendisidir! Daha sonra bu cemiyetlere 20. yüzyılda Council on Foreign Relations (CFR, Dış Ilişkiler Konseyi), Bilderberg ve Trilateral Komisyon eklenecek ve diğer ülkelere de yayılarak kayıtsız şartsız bir Yeni Dünya Düzeni veya bir Anglo Sakson Firavunlar devri yaratmak için büyük bir mücadele verilecektir (Sutton 1986; Domhoff 2000; Ross 2000; Marrs 2000).
Dünyadaki pek çok tüketim malzemesini ve diğer malları sistematik gizli örgüt ağına sahip bir elitler grubu kontrol etmektedir. Bu elitler grubu tüm dünyaya yayılmışlar ve pek çok kilit noktayı bilinçli ve planlı bir biçimde işgal etmişlerdir. Artık dünyayı yöneten bir Büyük Ağabey vardır ve bu Büyük Ağabey bahsedilen elitlerin oluşturduğu gizli bir ağdır; bu ağın tarihsel mistik bir geçmişi de vardır! Büyük Ağabey örgütünün üye sayısı 8-10 bini aşmaz, ama savaşların çıkmasından dünyadaki para hareketlerine, uyuşturucu trafiği ve kara paradan ülkelerin çökertilmesine, hükümetlerin değiştirilip, ülkelerin parçalanmasına kadar (Rusya ve Yugoslavya örneği) bu elitler grubu ve Büyük Ağabey etkilidir.
Yeni Dünya Düzeni, arkasında masonik gizli örgütlenmelerin olduğu bir uluslararası ağın ve Council on Foreign Relations (Dış ilişkiler konseyi), Trilateral Komisyon ve Bilderberg isimli örgütlerin planlayıp, dünyaya dayattığı kayıtsız şartsız emperyalist bir sömürü sistemidir.
Yeni Dünya Düzeni ve bu örgütler neden tehlikelidirler?
Yeni Dünya Düzeni’nin amaçları ve tehlikeleri hakkında tonlarca kitap yazılmış, globalizasyonun insanlığa sunacağı acımasız gerçekler hakkında yüzlerce konferans verilmiştir. Fakat bahsedilen gizli örgütlerin ve CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyo’nun tehlikeleri hakkında yazılan kitaplar bir avuçtur. Çünkü bu örgütler hakkında bilgiye ulaşmak çok zordur. Bu örgütlere üye olan kişiler istihbarat örgütlerinin, silahlı kuvvetlerin, NATO’nun veya Savunma Bakanlıklarının, bankaların, dev tröstlerin en tepesindeki insanlardır. Nazilerden pek de farklı olmayan bu insanların gerçek yüzlerini daha iyi anlayabilmek, ancak onların dünya insanlığı üzerinde oynadıkları rolü sergileyerek mümkün olabilir. Bu örgütler niye tehlikelidirler? Çünkü:
Savaşları onlar çıkarırlar. Ne kadar süreceğine onlar karar verirler, kimlerin katılacağına ve hangi sınırların çizileceğine onlar karar verirler (Şu anda içine girmekte olduğumuz savaşta olduğu gibi). Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasında J. P. Morgan ve Rockefeller’ın büyük etkileri olduğu ve savaş sonunda da inanılmaz kârlar elde ettikleri bilinmektedir (Marrs 2000). Ayrıca 2. Dünya Savaşı’nın başında (Hitler’in yükselişinde de) Rockefeller grubunun Hitler’e yaptığı yardımlar bilinmektedir. Rockefeller’lar, bu Büyük Ağabey’in, CFR veya Skulls and Bones Society’nin merkezindedirler.
Parayı kayıtsız şartsız onlar kontrol ederler. ABD’deki Merkez Bankası’ndan tutun, diğer uluslardaki merkez bankalarına kadar tüm temel bankaların kilit noktalarını onlar kontrol ederler. Iskonto oranlarını, para teminini, altın stoklarını ve altın fiyatlarını, borsa fiyatlarını onlar ellerinde tutarlar ve kontrol ederler. Dünyada akmakta olan tüm kara para bu örgütlerin kontrolündedir.
Hükümetleri onlar kontrol ederler. Pek çok ülkede kimin başbakan, kimin vali veya kimin yönetici konumuna geleceğini onlar kontrol ederler. Gerekirse hükümetleri yıkarlar, yerine yenisini kurarlar, işlerine gelmezse onu da yıkarlar ve bunu kimsenin ruhu duymadan yaparlar. Medya bu gerçeklerden bahsedemez.
Medya ve bilgiyi onlar kontrol ederler. Temel pek çok medya kuruluşlarını onlar kontrol ederler. Beyin yıkama yöntemleri ve medyayı yönlendirme yöntemleri korkunçtur. Onların izni olmadan büyük medyaya yayın yapmanız mümkün değildir.
Ücretleri, vergileri maaşları onlar kontrol ederler. Emeğinize net olarak hakimdirler. Tüm ücretleri, endüstrilerdeki maaşları, işçi maaşlarını onlar kontrol ederler.
Mafyayı onlar kontrol ederler. Detaya girmeye gerek yok, çünkü zaten kendileri mafyadır. Diğer mafya örgütlenmelerini onlar kontrol ederler.
Bilimi ve teknolojiyi onlar kontrol ederler. Bilimi ve teknolojiyi çok kilit noktalardaki öğretim görevlileri veya çok kilit noktalardaki şirket görevlileri sayesinde onlar kontrol ederler.
Istihbarat örgütlerini ve orduları onlar kontrol ederler. ABD’deki hemen her istihbarat örgütünün üst düzey görevlisi veya ileri geleni ya bahsedilen gizli örgütlerin üyesidir, ya da CFR, Trilateral Komisyon veya Bilderberg üyesidir. Avrupa ve Japonya’daki istihbarat örgütlerinde de bu kişiler çok etkilidir. Türkiye’de ise son 50 yıldır yönetici konumuna gelmiş pek çok kişi ya Trilateral Komisyon veya Bilderberg üyesidir.
Şu unutulmamalıdır: Bu örgütlerin güçleri, nitelikleri ve üyeleri ortaya çıkarıldıktan sonra kesinlikle alt edilebilirler. Bu örgütleri böylesine sıralamak onların yenilmez oldukları vurgulamak amacıyla değil, aksine onların iç yapılarını ortaya koymak ve alt edilebileceklerini vurgulamak amacıyla yapılmaktadır.
Aşağıda her üç örgüte de (Trilateral Komisyon, Bilderberg ve CFR) üye olan kişilerin isimlerini ve bulundukları konumları sunuyorum (Ross 2000).
Her üç örgüte de üye olan elitler
Paul Arthur Allaire: Xerox şirketi direktörü, CFR direktörü.
Graham T. Allison: Ulusal Politika Merkezi üyesi, eski CFR Direktörü.
D. Orville Andreas: Archer Daniels Şirketi Başkanı.
R. Leroy Bartley: Ünlü Wall Street Journal Editörü.
C. Fred Bergsten: Ünlü Brookings Institition Yöneticisi.
Robert R. Bowie: Kıtalararası Geliştirme Merkezi üyesi.
John Bredemas: Texaco şirketi direktörü, eski senatör.
Zbigniew Brzezinski: Ulusal güvenlik danışmanı, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü.
John H. Chafe: Senatör, Fin. Sel. Intellig. Direktör.
Bill Clinton: Eski Başkan, Arkansas Valisi.
Richard N. Cooper: Harvard’da Prof. CFR direktörü, Devlet Bakanlığı, Ekonomik işler.
Gerald Corrigan: CFR direktörü, Federal Merkez Bankası. Eski direktörü, Goldman Sachs.
Lynn E. Davis: Devlet Bakanı, Uluslararası Güvenlik Sekreteri.
John Mark Deutch: CIA direktörü, Savunma Bakanlığı.
Martin S. Friedman: Prof. (Harvard) Ekonomik Araştırmalar
Ulusal Bürosu.
Stephan J. Friedman: Goldman Sachs Şirketi.
Thomas L. Friedman: New York Times gazetesi, köşe yazarı.
David. L. Gergen: US News ve World Report Direktör
ve Clinton’ın danışmanı.
Louis Gerstner: IBM Şirketi sahibi ve Başkanı.
Kathrine Graham: Washington Post gazetesi, köşe yazarı
ve Brookings Inst.
Maurice Greenberg: CFR direktörü, Am. Int. Group Inc.
Başkan Yardımcısı.
Lee Herbert Hesburgh: Senatör, Indıana uluslararası ilişkiler.
W. Alexander Hewitt: Jamaica Büyükelçisi.
James F. Hoge: CFR’nin yayın organı Foreign Affairs’ın direktörü.
Richard Holbrooke: ABD Büyükelçisi, B. M. üyesi Credit S. First Boston Corp.
Vernon E. Jordan: Aikin, Huer and Feld Şirketi, RJR Nabisco yöneticisi.
Henry A. Kissenger: Nıxon ve Carter dönemi Devlet Bakanlığı, Sekreter.
Winston Lord: Devlet Bak. Sekreter yardımcısı,
Doğu Pasifik ve Asya Ilişkileri.
Jessica T. Mathews: Uluslararası barış için Carnegie Vakfı Başkanı
(CIA ve DIA).
Winston P. McCracken: Michigan Üniversitesi Prof.
Robert Strange Mc Namara: Dünya Bankası Başkanı, Eski Savunma Sekreteri, Brookings Inst. (CIA bağlantılı).
Walter F. Mondale: ABD Büyükelçisi, Japonya Devlet Bakanlığı.
J. Benjamin Nye: Hazine Bakanlığı Sekreteri ve etkin başkanı.
Joseph S. Nye: Ulusal Istihbarat Konseyi Başkanı, Harvard Dekanı
Rozanne L. Ridgway: Atlantik Konsül, RJR Nab Direktörü.
Charles W. Robinson: Kıtalararası Geliştirme Konsülü, Brookings Inst. (CIA bağlantılı).
David Rockefeller: Chase Manhattan Bankası başkanı, Rockefeller Şirketi Başkanı, CFR başkanı, Trilateral Komisyon başka. Bahsedilen tüm örgütlerin başındaki çekirdeğin yöneticisi.
Brent Snowcroft: Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan yard,
CFR eski başkanı.
Helmut Sonnefeldt: Brookings ve Carnagie Endowment (CIA bağlantılı).
George Soros: Soros Fund Başkanı, Open Society Institute.
Laura D. Tyson: Prof, Harvard, Ekonomik danışmanlık Komisyonu
başkanı.
Paul A. Volcker: Federal Reserve System (Merkez Bankası) Başkanı.
John C. Whitehead: Brookings Institution başkanı (CIA yan kuruluşu) NYC, AEA investor.
Paul D. Wolfowitz: John Hopkins Ünv Dekanı, Ileri Uluslararası Ilişkiler (CIA).
Robert B. Zoellick: Stratejik ve Uluslararası Ilişkiler Merkezi başkanı.
M. Benjamin Mortimer: US News, World Reports, NY Daily News, Atlantic Montly Başkanı ve yöneticisi, pek çok medyayı kontrol etmekte.
Eski ve Yeni Dünya Düzeni’nde gizli cemiyetlere kısa bir bakış
Dünyanın kuruluşundan beri insanlar sosyal sistemler içinde belirli bir güç arayışında olmuşlardır. Belirli sosyal sınıflarda ve özellikle 16-18. yüzyıldan sonra yönetici sınıfı teşkil eden üst burjuvazide belirli mevkilerin dağılımı arz-talep dengesine uygun olmamaya başlamıştır. Ayrıca klise ve din baskısına karşı da, farklı ve daha açık görüşlü düşünceye sahip insanlar farklı örgütlenmeler içine girme ihtiyacı duymuşlardır. Bu yüzyıllarda eski mistik gizli cemiyetlerin de törelerini ve yöntemlerini kullanan yeni yapılanmalar görmekteyiz. Masonluk ve ILLUMINATI bu özellikleri fazlasıyla içermektedir.
Aslında gizli cemiyetler büyünün ve ayinlerin başladığı çok eski dönemlere kadar gider ve pek çok gizli cemiyetin kuruluşu Mısırlılar ve Mezopotamyalılar zamanına kadar uzanmakta, Sümer ve Akadlara, 5000 yıl önceye gitmektedir. Ama ilk gizli cemiyetlerin temel çıkış noktası din ve Tanrı ile bütünleşme çabasıdır. Ilk gizli cemiyetleri oluşturanlar da zaten şamanlar, din adamları ve ruhban sınıfı olmuştur. Zoroastrianizm, Mithraism, Pitagorasçılık, Neo-Platonizm, Kabalizm, Sufism, Batıniler (Hasan Sabbah’ın gizli cemiyeti), Tapınak ve Malta Şovalyeleri ve Gül Haç örgütü ve daha binlercesi Mısır, Mezopotamya ve Ortadoğuda kendi inanç, sembolizm ve ritüel sistemleri ile yoğrulmuşlar ve yıllarca birbirlerinden etkilenerek Rönesans dönemine kadar ulaşmışlardır. Burada söz konusu olan masonik cemiyetlerdir, ama burada hedefimiz tüm masonları ve masonik aktiviteleri kötülemek değildir. Yüzlerce kola ayrılmış olan masonluk kendi alt kültürü içinde bazı masonik olguları ve yapıları da beraberinde getirmiştir. Masonluğun tarihte insanlara olumlu etkileri de olmuştur. Öncelikle 18. yüzyıl öncesi Anderson Anayasası’ndan önceki masonların pek çoğu aydınlanmacı ve bilimsel kişiliği ön plana çıkan kişilerdir.
Varlığı halen tartışılan Gül Haç (Rose Croix) örgütünün de masonluğun farklı bir devamı olduğu, hatta 1614’lerde kliseye karşı Ingiltere’de manifestolar verdiği de söylenir. Rose Croix’da bulunduğu ve büyük üstatlık yaptığı söylenen bazı kişileri son yıllarda bulunan parşomenlerdeki kayıtlarına ve ‘Holly Blood and Holly Grail’ (Kutsal Kan, Kutsal Kase) isimli kitaptaki bilgiye göre sayalım isterseniz (Baigent 1983). Leonardo da Vinci (1510-1519); Robert Boyle (1654-1691); Isaac Newton (1691-1727); Charles Radclyffe (1727-1746); Victor Hugo (1844-1885); Claude Debussy (1885-1918). Daha pek çok ünlü isim mevcut bu gizli masonik örgüttedir! Bu örgütün de farklı bir masonik örgüt olarak faaliyetlerini halen dünyanın heryerinde sürdürdüğü iddia edilmektedir. ILLUMINATI’ye de bir kol veren grubun Gül Haç teşkilatı olduğu düşünülmektedir.
Bu gizli cemiyetlerin hepsi tarihte olumsuz etkiler yapmamıştır, aksine Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Cemiyeti Fransız Ihtilali ve Amerikan Devriminin örgütlenme yapısını ve temel kardeşlik, eşitlik felsefesini oluşturmuş, devrimlere ideolojik bir ağ örmüştür. Fransız Ihtilali’nin pek çok kahramanı masondur. Kuzey Amerika’ya masonluk 1730’larda gelmiştir. Benjamin Franklin 1731’de mason olmuş ve 1734’de Pennsylvania’nın Büyük Üstadı olmuştur. Rose Croix’ların (Gül Haç) üçlü konsülünde yer almıştır. George Washington 1752’de masonluğa alınmış 1789’da da Başkan olmuştur. Amerikan başkanlarının büyük çoğunluğu masondur. Masonik örgütlerin pek çoğu Türkiye’de de adı çok tartışılan Tapınak Şovalyeleri’ne dayanır.
Tapınak şovalyeleri
Tapınak şovalyeleri, Haçlı seferleri sırasında Hugues de Payen isimli soylu bir şovalye tarafından 8 diğer şovalye ile birlikte 1119’da kurulmuştur (Baigent 1983; Barret 1999; Draul 1989). Bu dönem Hasan Sabbah’ın ve Batinilerin etkisinin bitmek üzere olduğu bir dönemdir. 1099’da Kudüs alınınca, Tapınak şovalyeleri buraya giden hacıları ve Avrupalıları korumak için devreye girdiler. Resmi olarak Troya konsülü tarafından 1129’da Isa’nın Fakir Şovalyeleri ve Süleyman Tapınağı Tarikatı olarak kuruldular. Tapınak şovalyelerinin sayısı hızla arttı, 1130’da 300 kadar Tapınak şovalyesi Kudüs civarına vardı. Tapınak şovalyesi olabilmek için klise karşısında fakirlik yemini etmek, bekaret ve kliseye itaat başta geliyordu. Görevleri din adamlarını ve Kudüse gidenleri korumaktı. Sayıları arttı, Anadolu’da ve Kudüs civarında kendilerine kaleler inşaa ettiler ve kendilerine ait bir alt kültür kurdular. 1139’da başarılarından dolayı Papa Innocent II onlara tam bağımsızlık tanıma hatasında bulundu. Krallar ve soylular da hoşlanmamalarına rağmen mecburen Tapınak Şovalyeleri’ne toprak ve toprak kirası alma hakkı tanıdı. Böylece sayıları binleri aştı ve hem Anadolu’da hem de deniz kenarındaki diğer bölgelerde kaleler inşaa ettiler ve duvarcı ustası anlamına gelen ilk ‘masonik’ aktivitelerine başlamış oldular. Zamanla soyulmaktan korkan hacılara yardımcı olmak için onların değerli eşyalarını muhafaza etmeye, ilk seyahat çeklerini ortaya çıkarmaya başladılar. Tabii gizli bazı işaretler taşıması gereken bu yazılı kağıtlardaki semboller yüzyıllardır bölgedeki mistik akımlardan etkilendi ve onların alt kültürleriyle bütünleşti.
Tapınak Şovalyeleri’ne üye özel olarak seçilir, tarikata kabul edilirler ve çok farklı bir eğitimden geçirilirlerdi. Bu sırada Arapça öğrenip, eski Yunan eserlerini okumaya başladılar. Bankerlikle ve ticaretle de çok zenginleştiler. Papalık ve Fransız kralı onların gücünün azaltılması gerektiğini sonunda anladılar, çünkü hermetizm, alkemi (simya) ve bilimle de uğraşan bir alt kültür yaratmışlardı. 1307’de Papa Clement V’in emri ile bazı Tapınak Şovalyeleri geri çağrıldılar, büyücülükle suçlandılar, işkence gördüler ve yakıldılar. 1314’de Tapınak Şovalyeleri’nin büyük üstadı Jacques de Molay Paris’te bir kazığa çakılarak yakıldı. Bunun üzerine geri çağrılan Tapınak Şovalyeleri Iskoçyaya kaçtılar ve orada operatif masonluğu kurdular ve Anadolu’daki, Kudüs’teki kaleleri ve merkezleri ile haberleşmeyi sürdürdüler. 36’sının haricindeki Tapınak Şovalyelerini yakalayamadılar. Özellikle suçlama büyü, hermetizmle (ilk kaynakları astroloji, astrolojiye dayalı hekimlik ve büyü olan, I.S. II ve III yüzyılda ise Stoacılığın ve Platonculuğun, Zerdüşt dininin de da damgasını taşıyan, Hristiyanlığını Mesih anlayışını reddeden, Batı mistisizminin esasını oluşturan bir felsefe ve din) ve alkemi ile uğraşmaları, maddi güçlerini Papalığın hizmetine sunmamaları ve Papalığa garip gelen sembolik ve allegorik ritüelleriydi. Bu ritüellerde söylenen sözler ezberleniyordu ve yazılı değildi ve ne yaptıkları belirsizdi, kliseye karşı ayaklanıyor olabilirlerdi. Avrupa’da büyük bir olasılıkla Tapınak Şovalyeleri daha sonraki yüzyıllarda farklı örgütler olarak devam ettiler, bunların en önemlisi aşağıda açıklayacağımız Rose Croix (GÜL HAÇ) örgütüdür.
Rose Croix (Gül Haç örgütü)
1188’de Prieree De Sion MS 46 yılında kurulan ORMUS (inisiye edilenler tarikatı veya tekris edilenler tarikatı) isimli tarikatın bir adının da l’Ordre de la Rose-Croix Veritax olduğu, bir rivayete göre de Isa’nın çarmıhtan inip bu tarikatı kurduğu söylense de, Dames Frances Yates’e göre ilk ismine 1614’de yayımlanan Fama Fraternatis’de, Confessio Fraternatis ve The Chemical Wedding of of Christian RosenKreuz’ da rastlanır. Bu devirde yazılan ve Rosy Cross Manifestoları olarak bilinen üç eser bir Hıristiyan olan Rossy Cross’dan ve allegorik bir efsaneden ve bir manifestodan bahseder. Almanya’da 1378’de doğan Rosy Cross Anadolu’ya ve kutsal topraklara gitmiş 106 yaşında 1484’de ölmüştür. Bu eserler simya ile, gizli bilimle ve tıpla uğraşan kliseye karşı olan gizli bir topluluğun varlığından dem vurur. Eserlerde masonik sembolizm ve dolaylı anlatım kullanılır. Bu yazılarda belirttiğimiz gibi Boyle ve Leonardo da Vinci’den, Isaac Newton’a kadar pek çok bilim insanı bu gizli örgüte üye olmuş ve bu örgüt sayesinde kendini geliştirmiştir. Örgütün tüm özellikleri masoniktir ve Tapınak Şovalyeleri ile ilişkileri olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Daha sonra ABD’ye masonluğu getiren kişiler ve Benjamin Franklin’in kendisi bile Gül Haç örgütünün iç çekirdeğindendir. Manifestolar insanlık için çalışan kardeşlik ve iyiliği yayma motiflerini işler, Fransız Ihtilali ve Amerikan ihtilalinde de gelişen devrimci masonik örgütlenme Rose Croix ile içiçedir. Gül Haç isminin de çok sembolik bir anlamı vardır (detaylar için Baigent 1983 ve Barret 1999) Rose Croix ayrıca pek çok yönü ve mistik işlevi ile Kabalizmle içiçedir, bu da hem Yahudilerden hem de konuyu işleyen Tapınak Şovalyelerinden geçmiş bir gelenektir. 1623’de Gül Haç örgütü Pariste çok yaygındı ve bazı üyelerinin görünür, bazı üyelerinin de görünmez olduğu ve görünmez olanların şeytanla işbirliği içinde olduğu dedikodusunu doğurmuştur. 1640’larda Avrupa ve Ingiltere’de pek çok Rose Croix örgütü mevcuttu ve Ashmole ve Lilly tarafından Londra’da 1646’da kurulan bir locanın Hür ve Kabul Edilmiş masonluğun, Tapınak Şovalyeleri ile birlikte temeli attığı iddia edilmiştir. 17. Yüzyıldan sonra Gül Haç örgütü masonluktan daha gizli ve daha ölümcül bir biçimde devam etmiş ve bir kola ayrılarak ILLUMINATI’yi oluşturmuştur. Rose Croix o kadar gizlidir ki, halen sürüp sürmediği bile resmi olarak bilinmemektedir. Şeytana taparlar mı? Bu konuda belirsizdir, ama 20. yüzyılın başında GOLDEN DAWN (ALTIN GÜNDOĞUMU) isimli koyu okkült, kara büyü ve satanizm örgütünü kuran Aleister Crowley’in Rose Croix örgütünden olduğu iddia edilmektedir, aynı zamanda Crowley Hür, Kabul Edilmiş Masonlar Locası’nda Büyük Üstadlık yapmış, Skoç ritinde de 33. derece mason olmuştur.
Yaptığım araştırma ve incelemelerden çıkardığım sonuç, Rose Croix örgütünün hiç bir zaman yok olmadığıdır. Fakat başka örgütler doğurmaya devam etmiştir. 16. yüzyıldan beri gerek masonluğun, gerekse ILLUMINATI’nin ve Skulls and Bones Society’nin doğuşunda etkin rol oynamıştır. Ama Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar resmi ve kanuni bir dernek olmasına karşın, ne ILLUMINATI ne de Rose Croix ortaya çıkıp kendini gösteren birer dernek değildirler ve masonluğu kendilerine üye çekmek için bir havuz olarak kullanırlar. Yani daireler içiçedir. En içteki dairede ve çelik çekirdekte hangi mistik gizli örgütün yüzyıllarca etkili olduğu meçhul kalmıştır.
Illuminati
Illuminati 1 Mayıs 1776 da Adam Weishaupt tarafından Bavyera-Almanya’da kurulmuştur. Adam Weishaupt Ingolstadt Üniversitesinde hukuk profesörü iken masonik eğilimlere merak sarmış ve bir gizli örgüt kurmuştur. Ama hükümete karşı bazı hareketler de içeren yayınları nedeniyle 1786’da polis tarafından basılmış ve ondan sonra da tamamen yer altına inmiştir. Illuminatinin daha sonra çok güçlendiği ve 1833’de Yale Üniversitesinde General William Russel tarafından Skulls and Bones Society (SBS) olarak kurulduğu rivayet edilmektedir (Marrs 2000; Sutton 1986). Yani bir rivayete göre SBS Illuminatinin ABD’deki devamıdır. ILLUMINATI’nin Rose Croix örgütü ile direkt ilişkisi olduğu bilinmektedir. Hangi ülkede birleşik çalışırlar, hangi ülkede farklıdırlar ve ayrılırlar bilinemez. Bu gizli örgütlerin terör örgütlerinden özde pek bir farkı yoktur; terör örgütleri bomba ve silahla terör ve anarşi yaratırlar. ILLUMINATI, SBS, CFR ve benzerleri ise sadece anarşi ve kaosu yani ORDO AB CHAOS’u (kaostan düzen) imza yetkisi, uluslararası strateji, paranın kontrolü ve mafyanın indirekt kontrolü ile yaratırlar.
Illuminati adını ve üyelerini inanılmaz bir sır gibi saklayan ve ölümcül bir kuruluştur. Bugün hemen her ülkede mevcuttur. Özel eğitim, tören ve alt kültürlerden gelmeyenler Illuminatiye kabul edilmezler. ABD başkanlarının pek çoğu Illuminati’den ya icazet alırlar ya da üyesidirler. Bu gizli örgüte ihanet edenlerin cezası kayıtsız şartsız ölümdür. Illuminatinin NATO ile veya Gladyo gibi yeraltı örgütleri ile de ilişkisi olduğu sanılmaktadır (Domhoff 1974, 2000; Sutton 1986, 1988, 1990; Marrs 2000; Ross 2000; Marrs 2001)
Skulls and Bones Society (Kuru Kafa ve Kemikler Örgütü-SBS)
Baba ve oğul George Bush’un üyesi olduğu SBS, merkezi Connecticut Yale Üniversitesi’nde olan çok gizli bir cemiyettir (Ironhouse 2002; Sutton 1986). Her yıl sadece bu örgüte 15 kişi girebilir, ama bu 15 kişi daha sonra ABD’de en kilit noktalara getirilir, ayrıca akrabaları ve dostları da bu elitizmden paylarını alırlar. Sayıları az olmasına rağmen etkileri fazladır ve bir çember içindeki merkez usulüyle çalışırlar, yani bir çemberdeki çeşitli noktaların kontrolü bir SBS üyesinde ise, onlar için sorun çözülmüştür, bu nedenle üyelerini yönetici ve etkin çemberlerin merkezine koyarlar. Tabii ki ILLUMINATI, Rose Croix (Gül Haç), Trilateral Komisyon ve CFR ile ile direkt ilişkileri vardır.
Her ikisinin de gizli Rose Croix örgütü ile ilişkisi vardır. Alphonso Taft daha sonra ABD başkanı ve SBS üyesi olan William Howard Taft’ın da babasıdır. SBS’nin son 150 yılda 2500’den fazla üyesi olmuştur. SBS Yeni Dünya Düzeni’nin temel ideologlarından biridir (Bohemian Grove ve CFR ile birlikte). Elimizdeki ilk kayıtlar Haziran 1882’ye aittir.
Bu gizli cemiyete girebilmek ancak davetle mümkündür ve inisiasyon töreni masonlarınkine çok benzer. Fakat tüm ritüeller ve yapılanlar gizlidir, kimse dışarıya bilgi sızdıramaz. Inisiasyon törenlerinde denekler çırılçıplak soyunup bir tabuta girerler, bu tabuttan çıktıklarında yeniden doğmuş sayılırlar. Birbirlerini özel tanıma yöntemleri vardır. Son yüz yılda SBS üyeleri ABD’de en kilit noktalara gelmişlerdir ve özellikle belirli ailelerden seçilen kişiler özenle bu gruba alınır. Bu cemiyete girebilmek için temel özellik WASP olmaktır (White:Beyaz; Anglo Sakson ve Protestan). Başka ırka veya geçmişe mensup başka dinden olanlar bu yapıya giremez.
SBS ABD’de pek çok kilit noktaya gelmiş insanın yer aldığı bir cemiyet olmuştur. 6-7 kuşak öncesinden Anglo Sakson ve protestan olmasına çok dikkat edilir. SBS’nin temelinde bir çelik çekirdek iç hücre, etrafında daha büyük bir çember, onun etrafında da daha dış bir yapılanma vardır. Chapter 322 ismi ile de anılan iç merkezin direkt olarak merkezde olmak koşuluyla Trilateral Komisyon, CFR, Bilderberg, Atlantik Konsül (Bir ‘round table’ masonik grubu), Bohemian Grove (veya Bohemian Club), Pilgrem Society, ve SBS’nin dış gölge örgütleri (yani üye almak için havuz oluşturdukları yan klüpler vardır) (Marrs 2000; Marrs 2001; Sutton 1986, 1988, 1990).
ABD’ye yerleşen ve pek çok tüketim aracını kontrol altından tutan ve etkin ailelerden SBS’ye üye verenlerden bazıları şunlardır (çok uzun süredir bu ailelerin mutlaka bir kaç ferdi SBS üyesidir):
Whitney Ailesi ( yerleşim 1635, Watertown, Massachusets),
Perkins Ailesi ( yerleşim 1631, Boston Mass.),
Stimson Ailesi (yerleşim 1635, Watertown, Mass.),
Taft Ailesi (y. 1679, Braintree, Mass),
Wasdworth Ailesi (y. 1632, Newtown, Mass.),
Gilman Ailesi (y. 1638, Hingham, Mass.)
Payne Ailesi (Standard Petrolün sahibi),
Davison Ailesi (J. P. Morgan ve şirketinin sahibi, her iki dünya şavaşında da etkili olmuşlar ve büyük paralar kazanmışlardır),
Pillsburr Ailesi (Un ticareti),
Sloane Ailesi (Ticaret ve parekende satışıın dev ismi),
Weyerhauser Ailesi (Kereste ve orman ürünleri tröstü),
Harriman Ailesi (Demiryolu Kralları),
Rockefeller Ailesi (Standard petrol, Chase Manhatten Bank ve binlerce şirketin sahibi CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderbergin başındaki aile),
Lord Ailesi (y. 1635, Cambridge, Mass.),
Bundy Ailesi (y. 1635, Boston, Mass.),
Phelps Ailesi (y. 1630 Dorchester, Mass.),
Bush aileleri (Baba Bush CIA ve ABD başkanı, oğul Bush bu örgütlerin bir entrikasıyla ABD başkanlığına getirildi, her ikisi de SBS üyesi).
SBS toplumdaki hemen her yapıya girmiştir. Bunların içinde Beyaz Saray, Yüce Divan, Medya, Iş ve Endüstri, Federal Banka sistemi, Kanun yapıcı kurullar, Mahkemeler vb vardır. SBS’nin temel ideolojisi Anglo Sakson ve Protestan beyazların dünyadaki hakimiyetini sağlamaktır, ideolojisi oldukça faşistir ve her iki dünya savaşında da bu cemiyet çok önemli roller oynamıştır. Bohemian Grove ve CFR ile birlikte Skulls and Bones Society Yeni Dünya Düzeni’nin yaratıcısıdır (Marrs 2000; Marrs 2001; Sutton 1986, 1988, 1990; Ironhouse 2002).
Bohemian Grove (Bohemian Klübü)
Bohemian Grove (BG) aynı Skulls and Bones Society gibi gizli amaçlar ve yöntemler için 1880’lerde Kaliforniya’da kurulmuş bir cemiyettir. Üyeleri, törenleri, ritüelleri ve ne yaptıkları çok gizli tutulur. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. ABD’nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır. Sembolleri BAYKUŞ’tur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir fetiş olarak baykuş motifi kullanılır. Bohemian Grove’a üye olanlar başka masonik klüplere de üye oldukları için bu rituellere ve sembolizme alışıktırlar.
1970’li yıllarda en kilit noktadaki ve zengin 1000 civarında üyesi olan Bohemian Grove üyelerinin ünlülerinden bazıları şunlardı (Domhoff 1974):
Dwight David Eisenhower (ABD başkanı), Herman Wouk, Robert Kennedy (ABD Başkan adayı), Johson (ABD Başkanı), Richard Nixon (ABD Başkanı), Gerald Ford (ABD Başkanı), Ronald Reagen (ABD Başkanı), Bill Clinton (ABD Başkanı), Nelson Rockefeller, David Rockefeller, Henry Kissenger,Edgar Kaiser (Kaiser Industries başkanı), Henry Morgan (J.P. Morgan Şirketi), Charles Morgan (J.P. Morgan Şirketi), Neil Armstrong (aydan döndükten sonra katılmıştır), Hoover Enstitüsünün bazı ileri gelenleri, Wernhern Von Braun (Alman roket ve uzay bilimcisi), David Sarnoff (Işadamı), Senator Robert Taft (Taft ailesinin SBS ile yakın ilgisini hatırlayınız!), Lucius Clay, American Express, Standard Brands, Int. Investment Corporation başkanı, Earl Warren (Yüce Divan üyesi), Kalifornia valisi Goodwin Knight, Kalifornia valisi Pat Brown, Başkan Herbert C. Hoover (1913’te klube katılmıştır), Rudolph Peterson ( Bank of Amerikanın eski başkanı), Melvin Laird (eski Savunma Bakanı), William Rogers (Eski CIA bağlantılı Devlet Bakanlığı sekreteri), Francis Baer (United California bank eski başkanı), Stephen D. Bechtel: J.P. Morgan şirketi direktörü, Gilbert Humprey
Dikkat ederseniz Bohemian Grove hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu daha üst ve çok daha gizli bir seçkin klübüdür (Daha detaylı listeler ilerideki çalışmamızda yayımlanacaktır, yer tutmaması açısında sadece bazı kritik görevlerdeki kişileri verdik). Dikkat edilirse en fazla ABD başkanı üyesi olan klüp Bohemian Grove’dur. ABD’de kaldığım 7 yıl boyunca her gittiğim kütüphanede ve kitapçıda bu klüple ilgili bilgi aradım. Bu konuda sadece William Domhoff’un yazdığı bir kitap ile bir kaç makale geçti elime. Düşünün 1000’e yakın ABD eliti sürekli bir hafta sonu California’da veya diğer eyaletlerdeki çiftiklerde toplanıp kadınlı, erkekli törenler yapıyorlar ve gizli ritüeller uygulanıyor, inisiasyon törenleri yapılıyor; insanlar komik komik kılıklara veya durumlara giriyor çeşitli dramalar ve roller oynuyorlar. Bunlara bir sürü hizmetçi hizmet ediyor, bir sürü polis bunları koruyor, bir sürü kişi bu klübe geliyor ve bu klüp 1880’den beri var. ABD’de elime geçen pek çok kütüphanenin veritabanında bu klübe ait bilgi aradım, ama çok sınırlı bilgiye ulaşabildim. Halbuki masonlukla ilgili kitaplar heryerde satılıyordu. Benzer şekilde Skulls and Bones Society (SBS) konusunda da elime geçebilen kitap sayısı bir avuçtur. SBS de Bohemian Grove gibi çok gizli bir örgüttür. Bu örgütleri ABD’de sorduğum hiç bir Amerikalı bilmiyordu. Üstelik bu kitapta diğer örgütlerle ilgili listeleri yayınlayan kitaplar veri tabanlarından çıkarılmıştı, elimdeki kitapların çoğuna direkt yazarlarına ulaşarak eriştim. Neden ve nasıl sağlanır bu gizlilik bunu anlamaya imkan yok! Bu gizliliğin tek hedefi olabilir, törenlerde ve toplantılarda çok ciddi bazı kararların alınması. Örneğin atom bombası projesinin kararının verildiği yerin, siklotronu ilk kurgulayan Prof. Ernest O. Lawrence’a bu kararın verdirildiği yer olan Bohemian Grove’dur (Nuel Pharr Davis, Lawrence and Oppenheimer, New York: Simon and Schuster, 1968). Vietnam’a savaş açılması kararının verildiği yer de Bohemian Grove’dur. Kaliforniya’daki çiftlikte bazı zamanlarda ciddi güvenlik önlemli toplantılar yapılır. Çiftlik San Fransisco’nun 65 mil kuzeyindedir 300-500 kişiyi barındırabilecek ve anayoldan ulaşılamayacak, ancak bilenlerin helikopterle veya arazi araçları ile gidebilecekleri bir alanda tüm çevre yerleşim merkezlerinden uzaktadır ve çok yoğun koruma altındadır. Bu ana merkezin haricinde başka şehirlerde de merkezleri vardır. Bohemian Grove üyeleri belirli aralıklarla toplanıp klasik ritüelik törenlerini yaparlar. Törenleri bir rahip ile bir rahibe yönetir. Törenlerde genellikle allogerik ve yukarıda tanımını yaptığımız sembolik dramalar oynanır, fakat törenlerle ilgili yazılanlar da çok sınırlıdır.
Bohemian Grove’un merkezinin bu kadar izole olmasına karşın, Bohemian Grove SBS, Pilgrem Society, Rotary Club gibi masonik cemiyetlerle iç içedirler. Bir söylentiye göre BG’dan icazet alamayan bir istihbarat örgütünün başına getirilemez, başkan seçilemez; devletle ilgili pek çok önemli karar buradaki toplantılarda verilir. Üyeleri yukarıda saydığımız gibi en kilit noktalardaki kişilerden oluşur; örneğin 1991 de BG’da olup da aynı zamanda önemli şirketlerde yönetici olanların sayısı şöyleydi: Bank of America 7 direktör, Pacific Gas and Electric 5 director, AT-T 4 direktör, First Interstate Bank 4 direktör, McKesson Corporation 4 direktör, Ford Motors 4 direktör, General Motors 3 direktör, Pacific Bell Telephone 3 direktör. Ayrıca pek çok istihbarat örgütünün başkanları veya üst düzey yöneticileri de BG veya SBS üyesidir. BG, SBS ile birlikte 1880’ilerden beri Yeni Dünya Düzeni’nin ideoloğudur ve bu cemiyetlerdeki kişilerin çoğu ise Bilderberg, Trilateral Komisyon ve CFR’da yer alırlar. 1974’teki Domhof’un kitabında belirtildiği üzere Bohemian Grove’a üye olan azınlık, ABD’deki o tarihteki tüm malların yaklaşık yüzde 30-40’ına, özel sektörün tüm servetinin yaklaşık yüzde 70-80’nine sahipti.