Darwin(evrim teoremi)

bu bilgileri daha önce buna benzer bir konuda paylaşmıştım ve teoriyi savunduğumu belirtmiştim ancak üzülerek gördümki the ozy arkadaşımızın paylaşımına bilimden çoook çok uzak insanlar haksız yere fazlasıyla yüklenmişler o günde yazmıştım şimdide yazıyorum tıp biliminin nimetlerinden faydalanıp arkeoloji,paleontoloji,antropoloji,biyoloji bilimlerini görmezden gelmek nasıl oluyor ben anlamıyorum...kimsenin inancına lafım yok saygı duyuyorum hepinize...
gerçekten ama gerçekten bu konuyla doğrudan ilgilenen arkadaşlar eleştirel bakabileceklerse olaya bana pm yoluyla ulaşabilirler bu konuda son mesajımdır saygılarımla...


Austrolopithecus africansus:
-Beyin 400-650cm arasında ve kapasite küçük olmasına rağmen Pongidoe üyelerininkinden büyük. Homo cinsinden sonra en akıllı memelidir.
-Ağızda çinemeyi kolaylaştıran subkital erest denen çıkıntı vardır.Kafatası kaidesi üst kısımdan geniştir.
-Bazikronial fleksiyon günümüz( kafatası bombeleşmesi)kadar olmasada mevcuttur.
-Çeneler kuvvetli ,öne doğru çıkık dişler çok büyüktür.
-Kafatasında kas bağlantıları daha zatıftır.Modern insansı maymunlarda kasların bağlanması için karina iyi gelişmiştir

Örneklerin toplandığı noktlar Kenya Turkans-Toung-Stekontein-Mokoponsgat-Omo-Kromdraei-Swartkans

Homa habilis (becerikli adam)

Fosillerin etrafında bulunan kalıntılar bunların çakıl taşlarını yontup kullandığını gösterir.
-750-775 cm beyin kapasitesi Africansus’tan büyük.
-Kafatasını Premolarlar ve Molarlar Afircansustan küçük.
fosiller çin ve javada bulunmuştur

Austrolopithecus aferensis

-Beyin 380-450 cm küp.
-Mastoid çıkıntılar dahil olmak üzere bol miktarda hava boşluğu vardır. (kafatasında)
-Kafatası çok hafif bazal fileksiyon gösterir.
--Temporal, nuchal Cresteler iyi gelişmiştir.
-Nuchal düzlük daha yatay.
-Köpek dişleri üzerinde belirgin çıkıntılar vardır.
-Zygomatik kemikler daha küçük.
-Palatin kemik dar ve sığdır.
-Maksila dişleri yukarı doğru eğilimli.
-Medial kemikler laterale göre daha iri geniş.
-E ve ayak parmakları Dorsele doğru bombeli.
-Ayak parmakları uzun.

Homo erectus-Gelişmiş alet yapmış ekolojik ortama uyum sağlamış ateşide denetimli kullanan ve kuzeye geçen ilk tür olduğu görülür.
-Beyin hacmi 900cm küp civarındadır. Bu 500 cm küp yaşayan maymun ile 1350 cm küp insan beyni arasında ortalama bir değerdir.
-Uyluk kemiği insanın uyluk kemiği ile aynı yapıyı taşır.
-Beyin hacmiyle beraber alın ve kaş hacmide küçüktür. Bulunan bebek fosillerinde kaş kemeri öne çıkık alın geriye çekilmiştir. İnsan ve maymun bebeklerinde alın ileriye doğru çıkıktır.
-Çene kemiğinde bulunan 3 diş çok büyüktür.
-Burun insansı maymunlardaki gibi geniş ve basık çene kuvvetli alt çene biraz geriye çekik çene ucu çıkıntısı yok boyun kuvvetlidir. Diş ilkel ama dizilim günümüz insanınkine yakındır.
-Kafatası diş gibi özellikleri ayrı olan bu formun üye kemikleri hızlı gelişmiş ve modern insanınkine benzer.


KAYNAKLAR:
Profesör Doktor Roymando DART
Louis LEAKEY
Heacksel
Eugene DUBOİS
Profesör Doktor Davidson BLACK
Philip LEBERMEN
Edmun CRELİN

ayrıca bu isimlerin dışında bilgi almak isteyenler roger lewin modern insanın kökeni kitabına bakabilirler ha son birşey bazı aşırı dinci sitelerde lewinin tezini yalanladığına dair iddaalar tamamen hayal ürünüdür kendisi düşüncelerini günbegün geliştirmekte ve tezine yeni düşünceler katmaktadır...

bunlarlada tatmin olmazsanız sizlere pm yoluyla belli başlı hakemli bilimsel makale önerebilirim..

bu konuda şahsıma yazılacak hiçbir mesaja cevap vermeyeceğim tahmin edebiliorum çünkü neler yazılabileceğini amacım tartışmak deil kendi bildiklerimi savunmaktır saygılarımla...
 
evrimci bilim adamları, aslında evrim teorisinin bilimin hiçbir ilgili dalı tarafından ispatlanamadığının ve tutarsız bir iddia olduğunun farkındadırlar. Ancak inandıkları ideoloji uğruna bu teoriyi savunmaktadırlar. Bu bölümde evrimcilerin evrim teorisinin genel olarak geçersizliği ile ilgili itiraflarına yer verilecektir.

Pierre Paul Grassé (Fransız Bilimler Akademisi Eski Başkanı, Evolution of Living Organisms (Canlı Organizmaların Evrimi) isimli kitabın yazarı):

Bugün, bizim görevimiz, bizden daha önce baş gösteren ve basit, anlaşılır ve açıklanmış bir olgu olarak kabul edilen evrim mitolojisini yıkmaktır. Hile (aldatma) bazen bilinçsiz olur, ama her zaman değil, çünkü bazı insanlar, tarafgirlikleri nedeniyle, amaçlı olarak gerçeği görmezden gelirler ve inançlarının yetersizliğini ve yanlışlığını kabul etmeyi reddederler.24

Rastgele mutasyonların, tüm canlılık aleminin ihtiyaçlarını karşılamış olmasının imkansızlığını anlattıktan sonra Grassé şöyle diyor:

Hayal kurmaya karşı bir yasa yok, ama bilim buna dahil edilmemelidir.25

Prof. Derek Ager:

Öğrenci iken öğrendiğim bütün evrim hikayelerinin bugün doğru olmadıklarının anlaşılması oldukça önemli.26

Dr. Robert Milikan (Nobel ödüllü, ünlü bir evrimci):

Şu çok acıklı: Biz bilim adamları şu ana kadar hiçbir bilim adamının kanıtlayamadığı evrimi kanıtlamaya çalışıyoruz.27

Dr. Lewis Thomas:

Biyolojinin, evrimde yönlendirici güç için "hata" sözcüğünden başka bir sözcüğe ihtiyacı var. Tesadüf doktrini ile uzlaşmam mümkün değil. Doğadaki amaçsızlık ve kör tesadüfler kavramına tahammül edemiyorum. Ve bununla beraber zihnimi sakinleştirmek için bunun yerine ne koyabileceğimi hala bilmiyorum.28

Jerry Coyne (Chicago Üniversitesi Evrim ve Ekoloji Bölümü'nden):

Neo-Darwinist görüş için çok az delil olduğunu söylemeliyiz: Bu görüşün teorik temelleri ve deneysel delilleri oldukça zayıftır.29

H. S. Lipson:

Eğer canlılık atomların, doğa güçlerinin ve radyasyonun karşılıklı etkileşimleri sonucunda oluşmamışsa nasıl oluşmuştur?.. Sanırım tek kabul edilebilir açıklamanın yaratılış olduğunu kabul etmeliyiz. Bundan ne kendim ne de fizikçiler hoşlanmamaktadır. Ancak eğer bir teoriyi bilimsel deliller destekliyorsa, o teoriyi sırf hoşlanmadığımız için reddedemeyiz. Aslında evrim bir anlamda bilimsel bir din haline geldi; hemen hemen bütün bilim adamları bunu kabul etti ve birçoğu onunla uyumlu olması için gözlemlerini eğip bükmeye hazırlandılar.

Evrim teorisinin yaşayan canlıların tüm özelliklerini sayabilme yeteneği beni daima teoriden kuşkulanmaya itmiştir (Örneğin zürafanın uzun boynu). Bu nedenle son 30 yıllık biyolojik araştırmaların Darwin'in teorisine uygun olup olmadığına baktım. Uygun olduğunu düşünmüyorum. Bana göre teori ayakta bile duramamaktadır.30

Gregory Alan Pesely:

Ayrıca bilim adamlarının temel prensibi "gereksiz söz tekrarı" olan bir kanundan memnun kalmaları utanılacak bir şeydir. Bu problem ile ilgili başarılı bir çözüme kavuşulmadıkça doğal seleksiyon teorisi asla ciddi bir bilim olamaz.31

Dr. Colin Patterson (İngiltere Doğa Tarihi Müzesi yöneticilerinden, evrimci paleontolog. Doğa Tarihi Müzesi Gazetesi'nin editörü, Evolution kitabının yazarı):

Bu anti-evrimci bakış açısını almaya başlamamın nedenlerinden birisi, bu şey üzerinde 20 yıl çalışıp bu konuda tek bir şey bilmemenin yaptığı etkiydi. Bir kişinin bu kadar uzun bir süre yanlış yönlendirildiğini öğrenmesi onun için oldukça büyük bir şok. Bu yüzden geçen birkaç hafta, çeşitli insanlara ve insan gruplarına basit bir soru sormaya çalıştım. Soru şu: Bana evrim hakkında bildiğiniz bir şeyi, doğru olan bir şeyi anlatabilir misiniz? Bu soruyu Doğa Tarihi Müzesi'ndeki jeoloji grubuna sordum ve aldığım tek cevap sessizlikti. Chicago Üniversitesi'ndeki Evrim Morfoloji Semineri'ndeki (Evolutionary Morphology Seminar) prestij sahibi evrimci üyelerde denedim ve aldığım tek cevap uzun süren bir sessizlikti ve sonunda bir kişi şöyle dedi: "Tek bir şey biliyorum, evrim teorisi liselerde okutulmamalıdır."32

Dr. Albert Fleischman (Zoolog):

Çöküşte olan Darwin'in teorisi doğa aleminde ispatlanması gereken tek gerçek değildir. Bilimsel araştırmaların bir sonucu değildir, ama kesin olarak hayal gücünün bir ürünüdür.33

W. R. Thompson (Commonwealth Institute of Biological Control - Ottowa'nın başkanı):

Bilim adamı olmayan kişilerin dikkatini, evrimle ilgili anlaşmazlıkların üzerine çekmek uygun ve doğru olacaktır. Fakat bazı evrimcilerin son görüşleri bunu makul bulmadıklarını gösteriyor. Bilimsel olarak tanımlayamayacakları bir doktrini savunmak için biraraya gelen bilim adamlarının zorlukları elimine ederek ve eleştirileri gizleyerek inançlarını halkın gözünde devam ettirme girişimi bilimsel açıdan anormal ve istenmeyen bir durumdur.34


E. O. Wiley (CUNY, Balık Bilimi (Ichthyology) Bölümü ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi), Norman Macbeth tarafından yazılan Darwin Retried (Yeniden Darwin) adlı kitap hakkındaki düşünceleri:

Macbeth, evrime yeni bir göz ile bakmamızı, halka ve gerekirse kendimize Darwinizm'in yanlış verilere sahip yapay bir teori olduğunu itiraf etmemizi öneriyor. Sanırım bunlar mükemmel öneriler.35


Roger Lewin
Roger Lewin (Ünlü evrimci bilim yazarı, New Scientist dergisi eski editörlerinden):

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır… Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.36

Herribert Nillson:

Evrimi bir deney ile ispat etme girişimlerim 40 seneden fazla sürdü ve başarısızlıkla sonuçlandı. Hiç olmazsa deneyime ön yargılı anti-evrimsel bir başlama noktasından başlamakla suçlanmayacaktım.37

P. Lemoine:

Evrim teorileri ile araştırma yapmayı seven gençlerimiz kandırıldı. Bütün dünyanın öğrenmeye devam ettiği bir dogma oluşturuldu. Zoologlar ya da botanikçiler yapılan hiçbir açıklamanın yeterli olmadığını saptamıştır… Bu özetten şu sonuç çıkmaktadır ki, evrimin gerçekleşmiş olması imkansızdır. 38

Norman Macbeth:

Maalesef evrim alanındaki açıklamaların çoğu iyi değil. Doğrusu bunların açıklama olarak değerlendirilmeleri bile çok zordur. Öneri, önsezi ve boş hayallerdir, hipotez olarak adlandırılmaları bile yanlış olur. 39

Prof. Cemal Yıldırım (Yerli evrim savunucularından, felsefe profesörü):

Hiçbir bilim adamı (Darwinist ya da neo-Darwinist olsun) evrim kuramının ispat edildiği düşüncesini ileri süremez.40

Doğrudur, evrim kuramı ispat edilememiştir.41

Darwin'in evrim kuramı bugün geçerliliğini koruyorsa, bunun başlıca nedeni yerine geçecek daha doyurucu, alternatif bir kuramın yokluğundandır. Yetersiz de olsa Darwin'in kuramını, başka bir kuram ortaya çıkıncaya kadar korumak zorundayız.42


Christopher Wills
François Jacob (Hücre Genetiği Profesörü - 1965 Nobel Tıp Ödülü):

Ama yine de, özellikle evrimin mekanizmalarına ilişkin nihai açıklamaya sahip olmanın uzağındayız... Ayrıca, örneğin kromozomların yapısıyla ilgili şu yakınlarda gerçekleştirilen bazı gözlemlerin de ortaya koyduğu gibi, evrimin temelinde yer alan bütün mekanizmaları bilebilmenin de çok uzağındayız.43

C. D. Darlington:

Bize insanoğlunun sanatı kademe kademe geliştirdiği ve sonunda tarihin ışığında ortaya çıktığı anlatıldı. Bu "yavaş yavaş" ve "adım adım" gibi insanın beynini uyuşturmak için kullanılan kelimeler sürekli olarak tekrarlandılar. Amaç büyük bir bilgisizliği örtmekti. Biri şu soruyu sormalıydı: Hangi kademeler? Ancak bu soruyu soran kişi de verilen yavan cevaplarla uyuşturuldu ve vazgeçti. Çünkü hiç kimse medeniyetin bir anda oluştuğunu düşünmek bile istemiyordu.44

Christopher Wills (San Diego California Üniversitesi'nde biyolog ve evrim dersleri veriyor.) Darwin ve Alfred Russel Wallace'tan söz ederek şöyle diyor:

Evrim kuramının iki büyük kurucusundan birinin (Wallace) sonunda bu kuramın çoğunu reddetmesi şaşırtıcı.45





24. Pierre Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s.8
25. Pierre Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, s.103
26. Derek Ager, "The Nature of the Fossil Record." Proceedings of the Geological Association, Vol. 87, No:2, 1976, s. 132
27. SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996, Stewarton Bible School, Stewarton, Scotland, URL:http://www.rmplc.co.uk/eduweb/ sites/sbs777/vital/evolutio.html
28. Lewis Thomas, "On the Uncertainty of Science", Key Reporter, vol.46 (Sonbahar 1980), s.2
29. H.A. Orr ve Jerry Coyne (1992), "The Genetics of Adaptation: A Reassessment", American Naturalist, 140, 726
30. H. S. Lipson, "A Physicist Look at Evolution", Physics Bulletin, 31 (1980), s. 138
31. Gregory Alan Pesely, "The Epistomological Status of Natural Selection", Laval Theologique et Philosophique, vol. 38 (Şubat 1982), s. 74
32. Dr. Colin Patterson, "Evolution and Creationism", American Museum of Natural History'deki konuşmasından, New York City, 5 Kasım 1981
33. SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996, Stewarton Bible School, Stewarton, Scotland,
(URL:http://www.rmplc.co.uk/eduweb/ sites/sbs777/vital/evolutio.html) (http://www.pathlights.com/ ce_encyclopedia/01-evol1.htm, Scientists Speak About Evolution -1)
34. Charles Darwin, Origin Of The Species (Türlerin Kökeni) kitabının "Everyman's Library" baskısının Önsöz'ü, 1965
35. E.O.Wiley, "Review of Darwin Retried by MacBeth" Systematic Zoology, cilt 24 (Haz.1975), s. 270
36. Roger Lewin, In the Age of Mankind, Washington D.C.: Smithsonian Books, 1988. s.22
37. Herribert Nillson, Synthetische Artbildung (lund, İsveç: Verlag CWK Gleerup, 1953), s. 31
38. Introduction: De (Evolution), Encyclopedie Française, Vol.5 (1937) s.6
39. Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Boston: Gambit, 1971, s. 147
40. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, Bilgi Yayınevi, Ocak 1989, s.56-57
41. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s.134
42. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s.108
43. François Jacob, Mümkünlerin Oyunu, Kesit Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 50-51
44. C.D. Darlington, "Origin of Darwinism", Scientific American, Mayıs 1959, s.68
45. Christopher Wills, Genlerin Bilgeliği, Sarmal Yayınevi, Mart 1997, İstanbul, s.86


bunların hepsi dinci diyosan sana başka dinci olmayanlarını bulayım nestor efendi
Ha bu arada sen ingiltere'de misin? bi kongreye gidecektin sanırım
 
:) baksanıza bır hucre en ustun labarotuar ortamlarında bıle yapılamayıp bu deneylerden vazgecılmıstır.kaldıkı tesadufen olusma ıhtımalı yaklasık 1 ın yanına 36 sıfır koyulkmasına denk( matematıkte 16 sıfırdan sonrası ımkansız olarak kabul edılır) dıyelımkı oldu bu olusan hucre bınlerce yıl bozulmadan olmeden bekleyecek te yanında gene bırı olussun:) ya en azından bır dusunun evrımcılık materyalızme ınanmayı gerektırır materyalızmde duragan evrenı kabul ederdı onlara gore madde sonsuzdan berı hep vardı bır baslangıcının olmaması gerekıyordu ama bu gorus yıkıldı ...zaten dusunsenıze sonsuzdan berı var olsaydı tum yıldızlar coktan yakıtları nı tukletmıs uzay tamamen olu olmustu...mantıgınızı calıstırın colde yururken ust ust e konmus 3 tugla gorsenız bunun tesadufen olustugunu bunu yapan bır usta olmadıgını soyleseler bunu dıyenın aklından suphe edersınız ama tum bu kaınatında maksatsız ve plansız sekılde kendı kendıne olustugunada ınanırsınız:(

aynaya bakın benım dedıgınız sey nedır ...sız beyınmısınız beynım ayrı demek ruhun varlıgını gosterır..dusunun kendınızı hayallerınızı hedeflerınızı karakterınızı tum bunları hısseden dusunen yarım kıloluk yag ve proteınden olusan ve adı beyın olan seymısınız..yoksa gozlerınızın ardından bakan ben dedıgımız sey olan ruhmusunuz...

evrım gercek olsaydı sayısız ara form olması gerekmezmıydı ornegın kuslar dınazorlardan turedıyse yarı kus yarı dınazor fosıllerı olması gerekmezmıydı.neden hıc bulunamıyor...

aslında maddesel alem dıye bır sey yok ama burda kesecegım cunkı sacmaladıgımı dusuneceksınız ama asla....tek bır sey soyleyecegım...


bız ınsanların bıle gunluk yasamında bır amac amac varken ve aranırken..

koskoca kaınatın maksatsız ve plansız olarakmı yaratıldıgını dusunuyorsunuz??:Sopa
 
nerede olduğum seni ilgilendirmez siyah kuyruğunuza bastım heralde yine acıyla cevap vermişsin bilimle uzaktan yakından alakan olmadığı kesinleşti verdiğin kaynakçanın hepsi boş hepsi yalan iftira haber... hatta bu haber alıntı, yazman gerekir aşağıya...
çünkü şeriat yanlısı evrimyalanımı ne öyle bi siteden copy paste etmişsin araştırma duyuların araştırma şevkin googledan 2kilit sözcük girip bulduğun sana en mantıklı şeyi copy paste yapmak sanırım...
sana tavsiyem madem bu şekilde yapıosun arştrmalarını "Tiktaalik rosea " bu 2 kelimeyide arat bakalım neler çıkacak karşına hoş sen araştırır onada bi kulp bulursun eminim ya neyse bu kadar yazmam bile fazla umarım susarsın vede ben cvp yazmak zorunda kalmam bu konu kapansın istemem herkes "medeni"bir şekilde üsluplarına dikkat ederek tartışsın yani senin tam tersin davransınlar.. bir dahada bana efendi falan die hitap etme saygılı ol
 
Ailesinde iki tane Emniyet 'genel' müdürü olan vatandaş, bitarafından kural uydurma. dönem ödevimi de alıntıdır yazıyim.:eek:
Yazdıklarımın yalan olduğunu iddia ediyosayan belgelemen gerekir.Hani belgen nerde? Boş konuşmaktan başka bildiğin bişey yok.
"Tiktaalik rosea " yı aratnmamı istemişsin işte "Tiktaalik rosea " hakkında googlede karşıma çıkan sayfa:

Vatan gazetesinde 7 Nisan 2006 tarihli Nature dergisinden derlenen, "Dünyayı Karıştıran Fosil" başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazıda Kanada'nın Kutup bölgelerinde bulunan bir fosilin sözde "Sudan karaya uzanan yaşam zincirinin kayıp halkası" olduğu iddia ediliyordu.

Bu haberin, bilimsel birçok gerçek gözardı edilerek, sadece klasik bir "evrim propagandası" yapmak amacıyla hazırlanmış olduğu açıktır. Evrimci fosil bilimciler, daha önce binlerce kez yaptıkları gibi bu sefer de ellerine geçen bazı kemik parçalarından yola çıkarak, tamamen hayali ve aynı zamanda bilimsel temeli olmayan yorumlar yapmakta ve bu da kamuoyuna "Evrim adına önemli bir buluş" gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

Yaşayan fosil Coelacanth evrimcilerin iddialarını çürütüyor

Yazıda "sığ suların büyük balığı" anlamına gelen Tiktaalik rosea adlı fosilin, "yüzgeçli balıkların kara hayvanlarına sözde dönüşümünü gösteren ilk ve tek kanıtı" olduğu iddia edilmektedir. Bu, evrimciler tarafından daha önce de denenmiş bir taktiktir. Yakın bir tarihe kadar evrimciler yine aynı kesin ifadelerle Coelacanth fosilini sudan karaya geçiş iddialarının en önemli delili olarak sunmuşlardı. 1938 yılına kadar birçok evrimci zoolog bu canlının, gövdesindeki iki adet çiftli yüzgeçten yola çıkarak deniz tabanında yürüdüğünü ve Coelacanth'ın deniz ve kara hayvanları arasında bir geçiş formu olduğunu varsayıyordu. Evrimciler bu iddialarına dayanak olarak ellerinde bulunan Coelacanth fosillerinin yüzgeçlerindeki yoruma açık kemikli yapıları gösteriyorlardı. Ancak 1938 yılında balığın canlı örneğinin günümüz sularında bulunması bu ara tür iddiasını tamamen çürüttü. Sonraki yıllarda 200'den fazla Coelacanth yakalandı ve bu canlının son derece kompleks özelliklere sahip bir dip balığı olduğu anlaşıldı.

Şu anda evrimcilerin en önemli ara form olduğunu öne sürdükleri fosil Tiktaalik rosea da, evrimci propaganda yöntemlerine maruz kalmıştır. Fosil, ara form olduğuna dair hiçbir bilimsel delil göstermemesine rağmen, yalnızca yoruma dayalı olarak denizden karaya doğru gerçekleştiği iddia edilen değişimin en önemli evrimsel bulgusu olarak lanse edilmeye çalışılmaktadır. Bu konuda evrimcilerin en büyük dayanakları, canlının kafasının timsaha olan benzerliğidir. Oysa canlıların birbirlerine benzer özellikler taşıyabildikleri ancak bunun hiçbir zaman genetik ve anatomik açıdan evrimin iddialarına bir delil oluşturmadığı, bugün modern bilimin ispatladığı ve evrimcilerin bir kısmının da kabul ettiği açık bir gerçektir. Nitekim, söz konusu fosili kamuoyuna ilk duyuran Nature dergisi de söz konusu fosil ile ilgili olarak yapılan yorumlar sırasında şu sözlere yer vermiştir:

"'Kayıp halkalar' kavramı, güçlü bir hayal gücü anlayışıdır." (Erik Ahlberg and Jennifer A. Clack, “Palaeontology: A firm step from water to land,” Nature 440, 747-749, 6 Nisan 2006)​

Darwinistler açıkça, Tiktaalik rosea fosili üzerinde de, söz konusu hayal güçlerini kullanmışlardır.

Sudan karaya geçiş yanılgısı

Yazıda, bulunan fosilin yarı balık yarı kara canlısı özelliklere sahip olduğu iddia edilmekte, soyu tükenmiş bu canlının "hem yüzgeç hem ayak görevi gören dört uzva sahip timsaha benzeyen bir omurgalı" olduğu ileri sürülmektedir.

Bu iddianın geçersizliğini anlamak için sudan karaya geçiş masalını imkansız kılan nedenleri incelemek yeterlidir.

Tetrapod'lar, karada yaşayan omurgalı canlıların geneline verilen isimdir. Bu sınıflama içinde amfibiler, sürüngenler ve memeliler yer alır. Evrim teorisinin tetrapodların kökeni hakkındaki varsayımı ise, bu canlıların suda yaşamakta olan balıklardan evrimleştiği yönündedir. Oysa bu iddia, hem fizyolojik ve anatomik yönlerden çelişkilidir, hem de fosil kayıtları yönünden temelsizdir.

Bir balığın karada yaşamaya uygun hale gelmesi için, solunum sistemi, boşaltım mekanizması, iskelet yapısı, böbrek gibi farklı yönlerden çok büyük değişimler geçirmesi gerekir. Solungaçlar akciğere dönüşmeli, yüzgeçler vücut ağırlığını taşıyacak biçimde ayak özelliği kazanmalı, vücut artıklarını arıtmak için böbrekler oluşmalı, deri sıvı kaybetmeyi engelleyici bir yapı kazanmalıdır. Tüm bu değişimler gerçekleşmediği sürece, balık karaya çıktığında en fazla birkaç dakika yaşayacaktır. Çünkü bütün bu değişimlerin balıkta aynı anda oluşması gerekmektedir. Oysa böyle bir değişimin mümkün olmadığı açıktır.

Görüldüğü gibi, yazıda objektif bulgular yerine hiçbir bilimsel dayanağı olmayan muğlak ifadelere yer verilerek evrim propagandası yapılmaktadır. Örneğin, "balıklar yavaş yavaş karada yaşama becerisi kazandı. İklim ve coğrafi şartlara göre değiştiler, yeni yetenek ve organlar geliştirdiler", kurgusu tamamen bilimsellikten uzak, hayali evrimci senaryolardır.

Bu tür yorumlar "Lamarckist mantıklar" taşımaktadır. Çünkü yorumun temelinde "kullanılan organın gelişmesi" ve bunun sonraki nesillere aktarılması kavramları vardır. Lamarck'ın bir asır önce bilimin dışına itilmiş olan teorisi, görünen odur ki, hala evrimci biyologların bilinçaltlarında büyük bir etkiye sahiptir.

Nitekim yazının derlendiği Nature dergisinde fosilin yüzgeçlerinin kara canlısı özelliği taşıdığı iddiasına hiçbir bilimsel açıklama getirilememekte ve "canlının kemikli bir kabuğu ve yüzgeçleri var ama ön yüzgeçleri eklemli uzuvlara dönüşme aşamasında... başının üstünde küçük solungaça benzer yarıklar bir kulağa dönüşme aşamasında" şeklinde senaryolar güya bilimsel dayanak gibi yansıtılmaktadır. Oysa solungaçların nasıl olup da kulak gibi tamamen farklı organlara dönüşeceği, bu arada solungaçlarını kaybeden canlının nasıl olup da boğulmadan hayatta kalacağı konusunda en ufak bir açıklama getirilmemektedir. Kaldı ki, ifadede, dikkat edilirse canlının güya önceden solungaçlara sahip olduğu iddiası, "solungaça benzer yarıklar" gibi hiçbir dayanağı olmayan hayali benzetmelerle desteklenmeye çalışılmaktadır.

Ancak ortada gelişmekte olan bir solungaç kalıntısı yoktur. Söz konusu canlının yumuşak doku örnekleri fosil kalıntılarında kalmamıştır. Kalan kemik parçalarından da böyle bir çıkarım yapılamaz. Yıllarca propaganda malzemesi yapılan Coelacanth, evrimcilerin fosiller üzerindeki bu gibi taraflı yorumlarının bir sonucudur. Bu balığın ara form olmadığı ancak canlı örneği bulunduktan sonra evrimciler tarafından kabul görmüştür. Nitekim, bazı evrimci bilimadamları da bulunan bu gibi kemik parçalarının evrimci meslektaşlarınca çoğu zaman yanlış yorumlandıklarını belirtmişlerdir. Örneğin, dünyaca ünlü fosil bilimcilerden evrimci Richard Leakey ve bilim yazarı evrimci Roger Lewin, yetersiz fosil parçalarından kesin bir sonuç elde edilemeyeceğini şöyle açıklamışlardır.

"... Fosil buluntuları çok yetersiz olduğundan farklı yorumlar yapabilmek için zemin çok müsaittir. Sorunu daha da güçleştiren bir unsur da her hayvan türünde bir miktar doğal görünüm farklılığının bulunmasıdır. Canlı bir örnek olarak çevremizdeki hemcinslerimize bakmanız yeterlidir. Eğer soyu tükenmiş canlılarda bu tür değişkenlik büyük idiyse, geride bıraktıkları kemiklerdeki fark öylesine büyük olabilir ki bilimadamları gerçekte ortada tek bir tür varken, birkaç değişik tür olduğunu düşünerek yanılgıya düşebilirler... Bu yüzden eğer altı araştırmacıdan, fosilleri uygun gördükleri şekilde sınıflandırmalarını istesek her birinin seçiminin değişik olma ihtimali bizi şaşırtmamalıdır. Kuşkusuz bazı kişiler, belli bir fosil parçasının hangi gruba dahil edileceği konusunda anlaşamayacaklardır." (Richard Leakey – Roger Lewin "Göl İnsanları – Evrim Sürecinden Bir Kesit), Tübitak, 2'inci Basım, Ankara, S.36)​

Fosiller dünyadaki canlı türlerinin hiçbir zaman değişmediğini ve birbirine dönüşmediğini ispatlamıştır. 150 yıldan beri süren kazılarla yüzde 99’u açığa çıkarılmış olan fosil kayıtları canlı türlerinin yüz milyonlarca yıldır en küçük bir değişiklik geçirmediğini belgelemiştir. Bugüne kadar bilim adamlarının kataloglandırdıkları 250.000 türe ait tam 100 milyon fosil içinde (New Scientist, 15 Ocak 1981, s. 129) evrimi destekleyebilecek bir tek tane bile ara fosil örneğ bulunmamaktadır.

Robert L. Carroll, bu gerçeği, "erken amfibilerle balıklar arasında ara form fosillerine sahip değiliz" diyerek istemeden de olsa ifade etmektedir. (R. L. Carrol, Vertebrate Paleonthology and Evolution, W. H. Freeman and Co., New York, 1988, s. 4)

Sonuç

Vatan gazetesinde yayınlanan söz konusu fosilin evrim teorisine hiçbir destek sağlamadığı ortadadır. Bu gibi fosil bulgularının Darwinist medya tarafından önemli bir evrim kanıtı gibi sunulması ve sözde kayıp halka olarak lanse edilmesi, sadece felsefi önyargılardan kaynaklanmaktadır. Vatan gazetesine, hiçbir bilimselliği olmayan Darwinizm'i ayakta tutabilmek uğruna böyle yanıltıcı bilgiler vermemesini tavsiye ediyoruz.

Fosil bulguları, yaşayan fosil örnekleri ile Yaratılış Gerçeğinin tüm yeryüzünde sergilenmekte olduğunu göstermiştir. Modern bilim, tüm canlıları Allah'ın yarattığını ortaya koymaktadır. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:

"... Haberiniz olsun, yaratmak da emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir."​
(A'raf Suresi, 54)​
Benim saygılı olmamı bekliyosan sen edepsizlik yapmayacaksın.Kurduğun cümlelere dikkat edeceksin nestorcuk
 
nestor' Alıntı:
bu bilgileri daha önce buna benzer bir konuda paylaşmıştım ve teoriyi savunduğumu belirtmiştim ancak üzülerek gördümki the ozy arkadaşımızın paylaşımına bilimden çoook çok uzak insanlar haksız yere fazlasıyla yüklenmişler o günde yazmıştım şimdide yazıyorum tıp biliminin nimetlerinden faydalanıp arkeoloji,paleontoloji,antropolo





ji,biyoloji bilimlerini görmezden gelmek nasıl oluyor ben anlamıyorum...kimsenin inancına lafım yok saygı duyuyorum hepinize...
gerçekten ama gerçekten bu konuyla doğrudan ilgilenen arkadaşlar eleştirel bakabileceklerse olaya bana pm yoluyla ulaşabilirler bu konuda son mesajımdır saygılarımla...


Austrolopithecus africansus:
-Beyin 400-650cm arasında ve kapasite küçük olmasına rağmen Pongidoe üyelerininkinden büyük. Homo cinsinden sonra en akıllı memelidir.
-Ağızda çinemeyi kolaylaştıran subkital erest denen çıkıntı vardır.Kafatası kaidesi üst kısımdan geniştir.
-Bazikronial fleksiyon günümüz( kafatası bombeleşmesi)kadar olmasada mevcuttur.
-Çeneler kuvvetli ,öne doğru çıkık dişler çok büyüktür.
-Kafatasında kas bağlantıları daha zatıftır.Modern insansı maymunlarda kasların bağlanması için karina iyi gelişmiştir

Örneklerin toplandığı noktlar Kenya Turkans-Toung-Stekontein-Mokoponsgat-Omo-Kromdraei-Swartkans

Homa habilis (becerikli adam)

Fosillerin etrafında bulunan kalıntılar bunların çakıl taşlarını yontup kullandığını gösterir.
-750-775 cm beyin kapasitesi Africansus’tan büyük.
-Kafatasını Premolarlar ve Molarlar Afircansustan küçük.
fosiller çin ve javada bulunmuştur

Austrolopithecus aferensis

-Beyin 380-450 cm küp.
-Mastoid çıkıntılar dahil olmak üzere bol miktarda hava boşluğu vardır. (kafatasında)
-Kafatası çok hafif bazal fileksiyon gösterir.
--Temporal, nuchal Cresteler iyi gelişmiştir.
-Nuchal düzlük daha yatay.
-Köpek dişleri üzerinde belirgin çıkıntılar vardır.
-Zygomatik kemikler daha küçük.
-Palatin kemik dar ve sığdır.
-Maksila dişleri yukarı doğru eğilimli.
-Medial kemikler laterale göre daha iri geniş.
-E ve ayak parmakları Dorsele doğru bombeli.
-Ayak parmakları uzun.

Homo erectus-Gelişmiş alet yapmış ekolojik ortama uyum sağlamış ateşide denetimli kullanan ve kuzeye geçen ilk tür olduğu görülür.
-Beyin hacmi 900cm küp civarındadır. Bu 500 cm küp yaşayan maymun ile 1350 cm küp insan beyni arasında ortalama bir değerdir.
-Uyluk kemiği insanın uyluk kemiği ile aynı yapıyı taşır.
-Beyin hacmiyle beraber alın ve kaş hacmide küçüktür. Bulunan bebek fosillerinde kaş kemeri öne çıkık alın geriye çekilmiştir. İnsan ve maymun bebeklerinde alın ileriye doğru çıkıktır.
-Çene kemiğinde bulunan 3 diş çok büyüktür.
-Burun insansı maymunlardaki gibi geniş ve basık çene kuvvetli alt çene biraz geriye çekik çene ucu çıkıntısı yok boyun kuvvetlidir. Diş ilkel ama dizilim günümüz insanınkine yakındır.
-Kafatası diş gibi özellikleri ayrı olan bu formun üye kemikleri hızlı gelişmiş ve modern insanınkine benzer.


KAYNAKLAR:
Profesör Doktor Roymando DART
Louis LEAKEY
Heacksel
Eugene DUBOİS
Profesör Doktor Davidson BLACK
Philip LEBERMEN
Edmun CRELİN

ayrıca bu isimlerin dışında bilgi almak isteyenler roger lewin modern insanın kökeni kitabına bakabilirler ha son birşey bazı aşırı dinci sitelerde lewinin tezini yalanladığına dair iddaalar tamamen hayal ürünüdür kendisi düşüncelerini günbegün geliştirmekte ve tezine yeni düşünceler katmaktadır...

bunlarlada tatmin olmazsanız sizlere pm yoluyla belli başlı hakemli bilimsel makale önerebilirim..

bu konuda şahsıma yazılacak hiçbir mesaja cevap vermeyeceğim tahmin edebiliorum çünkü neler yazılabileceğini amacım tartışmak deil kendi bildiklerimi savunmaktır saygılarımla...


soyu tukenmıs farklı ırklara sahıp maymun fosıllerını ınsanın atası dıye gostermek cok sacma o zaman sımdıde bır afrıka yerlısısın kafatasını alın bır de japon arkadasın bakın bakalım ne kadar farklı olduklarına sımdı bırınıkı dıgerının atasımı oluyor...ırk farklılıgı evrım degıldır bana tek bır hucrenın ıcnde kı tek bır amınıasıtın kendıkendıne olusma ıhtımalını matematıksel olarak soyleyebılırmısın 1uzerı 96 sıfır
evet evet tesadufen canım oyle olmalı...

alın harun yahyanın hucredekı mucıze cd sını bakın bır hucrede neler oluyormus ondan sonra tesadufen olusmustur bu hucre demeye bakalım dılınız varıyormu..

www.harunyahya.org
 
yaw millet nick deiştirip boş post kastıktan sonra bu bölümlere gelip neden milletin beynini sulandırmaya çalışıyor anlamıyorum.
inanan inansın,
inanmayana helal olsun! 3-5 çapulcunun (bilim adamı bile olsa!) yazıp koyduğu şeylere okuyup okuyup hayal kurup daha başka kitaplar yazarak bu evrim denilen salak teori ye hala inanan arkadaşlara sözüm yok :) benim kardeşimde gerçekten barby bebeklerin büyüyebildiğine inanıyordu 2 sene öncesine kadar.
ha bide bende 220volt un çarpmayacağını sanıyordum 1.5 volt luk pil ile ampül yakarken. yaşım 5 di bunlarla oynarken ampüle bağladığım telleri prize soktuktan sonra anladım, 220volt gerçekten çarpıyormuş. araştırma yaptınızmı dedin?
peki ya sen yaptınmı?
madem deneylerle anlaşılacak birşey, sende yap deneyini,
göster bana aklınca dedenin maymun olduğunu?
sana din den açıklama yapmıcam, islamla bağdaştırmıcam.
bilime bilimle cevap ver, edebiyat değil. haydi bakalım sen delil koy bende koyacağım.
umarım yarına kadar yazarsın, okula gitmem lazım :p
 
arkadaşlar eğer evrim varsa şu andada halen devam etmek zorunda değilmidir. eğer öleyse binlerce yıldır kimin evrimleştiğine şahit oldunuz sorabilirmiyim..

milyonlarca yıl öncesine ait fosiller günümüz canlılarıyla tıpa tıp aynıdır..

evrime delil olarak gösterilen maymun insan arası fosillerin gerçek olmadığını ve altını insandan üstünü maymundan veya tam tersi alarak birleştirdiklerini ve bunu delil oarak sunmaya çalıştıklarını bu araştırmayı yapan bilim adamları daha sonra itiraf etmek zorunda kalmışlardır....

bi düşünceye inanca bağlanırken körükörüne inanmamak lazım.. araştırmacı olmak lazım bu her konuda böyle olmalıdır. bilime okadar uygun ve bilimle örtüşen bir teori olsaydı bunca yıldır teori olarak kalmazdı ispatlanırdı ve kanun olurdu....

yüzlerce bilim adamının araştırmasına ve kanıtlamaya çalışmasına rağmen halen kanıtlanamamış olmasıda fazla bilimsellikle alakası olmadığının bir göstergesidir.

bunu bizim kabul edip etmememiz önemli deil esasında islamla alakası olmayan yabancı bilim adamları kabul etmiyor çünkü ispatlanamıyor...

ayrıca şunuda belirtmek istiyorum Allah'ın varlığına delil için evrim gibi saçmalıklara gerek yoktur. kainattaki herşey ona delildir zaten. bunu görmek isteyenler görür istemeyenler gölerini kapatadursun....

saygılarımla
 
Bilim adamı diye gösterilen evrim filminin aktörleri, ateistizm karanlığına saplanmış, zavallı fikir yoksunlarıdır. Evrim denilen dogmatik düşünce ise, bilimle alakası olmayan, tamamen farazi yaklaşımlar içeren bir senaryodan ibarettir.

Dünyanın bilinen en büyük bilimcileri bu düşünceyi reddediyor.( Albert Einstein, Isaac Newton, Galilei, Cuvier(taşıl bilmin en büyük otoritesi), Max Planck(modern fiziğin babası), Kopernik, Kepler, Leonardo da Vinci(büyük gök bilimci),…….daha binlercesi) siz hala söylene durun…

İnsanlığa gelmiş geçmiş en büyük zararı veren bu düşüncedir. Dünyanın başına komünizm, faşizm gibi milyonlarca insanın katledilmesine neden olan akımları musallat eden yine bu düşüncedir.

Bu teori yıllarca birilerine malzeme olmuştur, bunun en büyük örneği ise evrim teorisinin kabul görmesi için uzun bir süre malum ülkede yoldaş(!) liderler kalıtım biliminin yaygınlaşmasını önledi, neden, çünkü kalıtım evrimin bütün saçmalıklarına DUR diyor!!!

Koaservat kendi kendine oluştu deniyor, laboratuvarda kanıtlandı diyor, laboratuvarda sadece aminoasit oluşturulabildi dünyanın ilk koşullarına benzeyen ortamda, peki bu aminoasitlerin düzgün bir protein şeklinde birleşebilmesi için ne gerekli idi, kalıtımsal bilgi!!! bu bilgi nasıl oluştu? cevap yok!!! protein nasıl sentezlendi de düzgün canlılar oluştu? cevap yok!!! Daha binlerce cevapsız soru...Valla ben bu saçmalığa bütün dünyanın bilim adamları inansa inanmam... sırf "Tanrı yoktur" anlayışını kabul ettriebilmek için bilim denilen yüce uğraşı da katleden herkese lanet olsun!!!



yeap güSel yaZı...

Bilim adamı diye gösterilen evrim filminin aktörleri, ateistizm karanlığına saplanmış, zavallı fikir yoksunlarıdır. Evrim denilen dogmatik düşünce ise, bilimle alakası olmayan, tamamen farazi yaklaşımlar içeren bir senaryodan ibarettir.

Dünyanın bilinen en büyük bilimcileri bu düşünceyi reddediyor.( Albert Einstein, Isaac Newton, Galilei, Cuvier(taşıl bilmin en büyük otoritesi), Max Planck(modern fiziğin babası), Kopernik, Kepler, Leonardo da Vinci(büyük gök bilimci),…….daha binlercesi) siz hala söylene durun…

İnsanlığa gelmiş geçmiş en büyük zararı veren bu düşüncedir. Dünyanın başına komünizm, faşizm gibi milyonlarca insanın katledilmesine neden olan akımları musallat eden yine bu düşüncedir.

Bu teori yıllarca birilerine malzeme olmuştur, bunun en büyük örneği ise evrim teorisinin kabul görmesi için uzun bir süre malum ülkede yoldaş(!) liderler kalıtım biliminin yaygınlaşmasını önledi, neden, çünkü kalıtım evrimin bütün saçmalıklarına DUR diyor!!!

Koaservat kendi kendine oluştu deniyor, laboratuvarda kanıtlandı diyor, laboratuvarda sadece aminoasit oluşturulabildi dünyanın ilk koşullarına benzeyen ortamda, peki bu aminoasitlerin düzgün bir protein şeklinde birleşebilmesi için ne gerekli idi, kalıtımsal bilgi!!! bu bilgi nasıl oluştu? cevap yok!!! protein nasıl sentezlendi de düzgün canlılar oluştu? cevap yok!!! Daha binlerce cevapsız soru...Valla ben bu saçmalığa bütün dünyanın bilim adamları inansa inanmam... sırf "Tanrı yoktur" anlayışını kabul ettriebilmek için bilim denilen yüce uğraşı da katleden herkese lanet olsun!!!



yeap güSel yaZı...
 
her zaman oldugu gibi yine bir ewrim tartismasi,
her zaman oldugu gibi yine bilimin arkasina saklanan we kendini aydin ilan edenler...


bilim diyenler oncelikle gidip teorinin bilimde neyi ifade ettigine bir baksin, ewrim teorisinin bilimdeki yerini incelesin, sonra burada bilim cigirtkanligina soyunsun bi zahmet.

bilim bir konuya sadece elde olan werilerle yanasmaz, elindeki kisitli werilerden kesin sonuclar cikardim demez.


kimin kimin yolundan gitmek istiyorsa gitsin, sozumuz yok ama lutfen bunu yaparken bilimi isin icine katmasin


burada bilim ile ugrasan tek siz degilsiniz, bilimin ne oldugunu we ne olmadigini biliyoruz.


o biyolog arkadas biyologlunun arkasina siginmasin, biyologlarin aldigi egitimide biliyoruz!


neyse welhasil arkadaslar, birakin bu sozde bilim insanlarini, bilimin insanlar yarina calismak oldugunu anlayamamis insanlardan baska birsey degiller...


bence muhatap olmayin bunlarla....
 
darwin islamcı kesimin yanlış tanınmasına sebep olan bir konudur,bu konu hakkında daha sakin cevap verirsek istediklerine ulaştırmayız..
 
fizğe göre evrim imkansızdır çünkü herşey kaosa gider ama evrim düzene gider der
 
bu kadar emin olmayalım

yukarıda özetlediğin "temeller" diye ifade ettiğin şeylerin hiç birinin tam olarak evrimle alakası yok, kozmoloji konusunu incelersen dünyadaki ve bütün evrendeki herşeyin temelinde atomlar yatar, bizim oluşmamızı da sağlayan C yani karbon atomudur.
Şuan avrupada ve diger gelişmiş ülkelerde bir çok laboratuarda cansız olan atomlardan canlı organizmalar elde edilmiştir. dünya artık evrimin varlığı yokluğu sorunundan ziyade ne yöne ve nasıl oluştuğu konusunda kafa yormaktadır.
istesek de istemesek de Evrim kuramı günümüzde birçok sınavı başarıyla vermiş ve güçlenerek yoluna devam etmiş ve ediyor. Kuram yanlışlanana ve daha iyi bir kuram çıkana kadar desteklemeli ve akılcı bir tepkiylede kuşkulanmalıyız.
teşekkürler...
 
Arkadaş kaosa giden şeyler cansız varlıklar yani metabolizması olmayan,öylece duran varlıklar için söylenmiştir.Genelde şu örnek verilir tuglaları öylece koysan bir duvar oluşturmaz mutlaka bir usta gerekir,peki tuğla yerine insan koyalım ve üstüste dizilip bir kule yapın diyelim kendi başlarına bunun gerçekleştirebilirler galiba çünkü onlar canlı?
Canlının cansızdan farkıda bu zaten devamlı içinde birtakım olaylar gerçekleşiyor bunlardan iyi olanlar kalırken kötü olanlar ölümle birlikte yok olup gidiyor.Bu olayların bir anda veya kısa birsürede gerçekleştiğini düşünmez bizi yanılgıya düşürüyor ve bu olayın asla gerçekleşemeyeceğini düşünüyoruz,ama dünya 5 milyar yaşında.
Ayrıca fosillerin ortaya çıkış sürelerine baktığında bulunun en eski insansının 250 milyon yıllık olduğu biliniyor.Sosyal bir varlık olarak ise en fazla 10 bin yıllık bir geçmişi var peki ya öncesi?
 
plathanus' Alıntı:
Bir deney tüpüne H,O,N ve C elementlerini koyup 4.000.000 yıl beklerseniz evrimi gözlemleyebilirsiniz.

Madem burda bilimsel platformda tarisiyoruz o zaman senin bu iddiani kanitlaman icin bu deneyi yapman gerekiyor.

arkadaslar iki proteinin bile ayni ozelliklere sahip olmasi bile trilyonlarda bir ihtimal(ki bu sifir olasilik demek) oldugunu dusunursek canlilarin tesadufen olustugunu soylemek biraz garip olur. ayrica hersey bilimle aciklanicak diye birseyde yok.
 
Evrim teorisi zaten bilim tarafından çürütülmüş durumda.
Geçen sene dünyanın merkezine kadar inildi ama ara canlı yok.
Bir türden başka bir tür doğamaz. doğanlar kısırdır yani tür değildir.
Soy ağaçları neredeyse tamamen çıkarılmıştır. canlıların bazıları birbirine benzer ama kesinlikle aynı değildir.
v.b.
Sadece yerine bilimsel bir teori uydurulamadığı için halen kitaplarda yer almakta.
Ama her şey bir tarafa darvin gerçekten akıllı biri. Çünkü onun yaşadığı devirde ve o imkanlarla ortaya atılabilecek en bilimsel ve en akıllıca teori. En azından adam bizi uzaylılar klonladı demiyor. :)
şimdiki bilim adamlarının bile ortaya atamıyacağı kadar detaylı ve düşünülmüş bir teori bence. birde teori yanlış olmasa en akıllı insan ünvanını alırdı.
 
boşverin darwini, aristotelesi şimdi size bişey olmasın ya:D
 
sanane1111' Alıntı:
fizğe göre evrim imkansızdır çünkü herşey kaosa gider ama evrim düzene gider der
dünyanın oluşumu ile ilgili, güzel kaynaklardan oku derim. kaos mu düzeni getirdi yoksa düzenmi kaosa yol açtı. Fizikcisin ama en basit bilgiyi bilmiyorsun. Bende moleküler genetik okudum ama bunları daha lise de gösteriyorlardı.
 
Geri
Üst