DeaD_PriNCe Şiirler ( İçimdeki sen)

Sana benzeyen her şeyi sevdim ben.
Sevdiğim her şeyde senden izler vardı.
Aradığımı buldum sandım ama yanıldım, bulduğum sen değildin.
Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım.
Her sabah, seni bulmak için
yollara düşmek geldi içimden ama gidemedim.
Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece.
"Gelir" dedim kendi kendime.
Söz verdi, gelmesi gerek. Bekledim.
Kendimi paramparça hissettim ama yine de sana kızamadım.
Unuttum kötü sözlerini. Unuttum kapında bekletildiğimi.
Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini.
Kavgalarımızı unuttum.
Bir tek seni unutmadım sevgili.
Bir tek seni unutamadım.
Hep dönmeni bekledim....
 
Beni güzel hatırla...
Bunlar son satırlar,farzetki bir rüzgardım
Esip geçtim hayatından
Yada bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Yada bir rüya idim senin için
Uyandın ve ben bittim...

Beni güzel hatırla...
Çünkü sevdim seni ben herşeyini
Sana sırdaş oldum dost oldum yar oldum
Omzunda ağladım beni üzdün kınamadım
Alışkındım vefasızlığına
El oldun gittin aldırmadım

Beni güzel hatırla...
Sayfalarca mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım gözlerine baka baka
Çoğunu okutmadım
Sakladım içimde sevabını günahını
Sessizce gittim
Senden öncekiler gibi
Sende anlamadın beni

Beni güzel hatırla...
Sana gülüşümü gözlerini sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirlerimi okudum gözlerine baka baka
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşede
Vedalar bıraktım sokaklarında
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda

Beni güzel hatırla...
Omzunda ağladığımı düşün
Birazdan telefonda konuşacağın kişi olabileceğimi düşün
Sürprizleri severdim bilirsin
Buda benden sana son sürprizim olsun
Şimdi senle yaşanan güzel günleri ateşe veriyorum
BENİ GÜZEL HATIRLA

Alıntı
 
Karanlığın en derin noktasında
Herkes yatmış aşk uykusuna
Sevenlerin rüyasında
Mutlulukların kucağında
Hıçkırıklarla uyanan
Sabahın erken saatlerinde
Uykusuzluğuna yanan
Sevdasına ağlayan
Perişan haline bakmayıp
Aşkına, sevdiğine, kelebeğine
Canında can bildiğine
Sevdasını
Gözyaşları ile yollayan
Nice aşıklar
Vardır bilirmisin
Sana bu satırları
Sabahın erken saatlerinde
Yazıyorum
Tüm sevenlere
Armağan ediyorum
Sevdalarını ölümüne yaşayanlar
Kendinden bir şeyler bulanlar
Benim aşkımıda
Bilsinler istiyorum
Gözlerimde tomurcuklar birikti
Resmine baktıkca hüzünleniyorum
Ağlıyorum;
Ama gözyaşlarımda sen varsın
Kaybetmek istemiyorum, tutamıyorum
Birer birer düşüyor
Yorganlarıma
Sana yanıyorum
Aşkına susuyorum
Rüyalar bile artık düşman oldu
Mutluluğu çok görüyorlar bana
En güzel rüyam seni gelinlik içerisinde görmek
Ama
Hayır istemiyorum
Yanımda sen yoksun
Kollarım yine boşluğu sarıyor
Hayalin karşımda gülümsüyor
Evet diyorsun evleniyorum
Kendimi tutamıyorum
Benim değilsin artık
Ne kötü
Oysa
Ne hayaller kurmuştum ben seninle
Başkasının olmak varmıydı
Böyle habersizce
Evlenmişsin rüyalarda görüyorum
Ve sana
Kavuşamadığım yıllara yanıyorum
Ben böyle aşkından kavrulsamda
Sana mutluluklar
Diliyorum.
 
Nemli Gamzeler!!!
Ağlama...
Ağlarken ıslanır gamzelerin,
Nem tutar buğulu gecelerde
Bir sevda şiiri fısıldanız kulağına,
Duyma.
Duyarken aldırma,
Sevgi şarkısını söylemekse eğer,
Şenlice söyle,
Gül, hep gül,
Gülen gözlerin sevgiyle
Gamzelerin gülüşüne özensin
Bekleyişin ufukların ağartısına dönmesin
Bekle.
Bekle nemli gamzelerin kurusun
Bekle.
Gün ışığıyla....
 
Neden insan ayrılır, sevip sevilmek varken
Sevgi ateşiyle yüreği kavrulurken
O an yıkılır dünyan, sevipte ayrılırken
Severken ayrılmazsa mutlu olur her insan

Seven kalpler ayrılmasın hep elele olsunlar
Sevgi bahçesine girip hep orada kalsınlar
Gerekirse aşkı için canlarını versinler
Aşkı yanında olsa mutlu olur her insan

Sevdiğinin arkasından gözyaşları dökersin
Gerekirse aylar boyu yollarına bakarsın
Kimselere göstermez yüreğinde saklarsın
Yüreğinde sevgi varsa mutlu olur her insan

Sevgi her zaman olmaz yada satın alınmaz
Sahte sevgilerle hiç bir yere varılmaz
Gerçekten seven insan sevmekten hiç yorulmaz
Gerçekten seviyorsa mutlu olur her insan

Sevda yürek ister, yürekse sevgi
Güzel aşklar alır her zaman alır övgü
Dünyada sevgiden yücesi varmı
Yüreğinde sevgi olsa mutlu olur her insan
 
gün doğar
yastık kuyu yorgan duvar
saklar uykunun en tatlı anlarını,örter yenigüne karşı insanı
umutla,bıkkınlık arasında sınır,gün doğumunda başlar
kalkıp gitmekle,kalıp vazgeçmek arasında,gün doğar,doğar...

kat kat artar vücudun yükü,..önce fanila ,sonra kazak,üstüne hırka..
derken beli büken palto asılır vücuda
selamsız,sabahsız gün doğumu devam eder yolculukla

kalabalıklar sıralanır..yüzü gülmeyen her insan,kızılayın ortasında
koyu renkli kabanlar....simitçi sıraları
kırmızı otobüs yaklaşırken bir telaş
nede olsa..
biletin ömrü kırkbeş dakika kalmış..

telefon konuşur..
bilgisayar yazar
boğazda keskin bir çay tadı
illede soğuk olur büronun duvarları
saat 5'e dayanmadan
bütün sokaklar issiz
ıssız
karardı..

gün hiç başlamamış
hiç bitmemiş gibi
yolculuk kaldığı yerden devam eder
varılacak istikamet,evdir busefer

''merhaba evim'' diyememek nekadar acı
yoksa bu gecede sokaklardamı kalmalı
ama beden paralel duruma geçmeli
televizyona anlamsız bakışlar fırlatmalı
odayı dolduracak,kalabalıklaştıracak
bir dolu soru,bir dolu cevap
sessizlik ve yalnızlık yolu hep kapalı

ödünç bir odanın içerisinde
gıcırdayan yatak..
anlamsız,hantal bir koltuk
bu beden bu odaya yamalı..
ne bir ruh ne bir oda
ne bir sevgi..
aidiyetsiz her boşluk bana ait olmalı

siyahın anlam kazandığı,ışıksız saatler başladı
ve dipsiz kuyu açıldı

zaten zor geçerdi karanlıklar
zihnin deliklerinden geçen
yarımsız ayın ışığı..
önce deler
sonrasında törpüler alışkanlıkları..
sivriltir.. acıtsın diye

bu en uzun gece
ne yapmalı?
uyumayımı ayırmalı,
düşünmeyimi
yada
sevmeye.....
 
BILMEZ MIYIM HIÇ...
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
Bu sözler ve bu sözlerin içinde çirpinan uzakliklar
Dolasiyorum bir basima, ortalikta kimsecikler yok
Kiyilar da bombos, kir yollari da
Solugumu duyuyorum ara sira, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnizca
Ayaklarimin altinda yaban naneleri, kekikler
Yol kenarinda bir kapi, tahta
Peki, kim yitirmis evini, ya da
Hangi yitikle yok olmus o yapi
Kimbilir
Vuruyorum yokus asagi, kiyiya
Bir tasin üstüne oturuyorum
Ben oturur oturmaz
Çikiyor kuytularindan bütün görünümler
Ve ufak bir oyun oynuyor bana doga
Alip alip götürüyor gözlerimi bikmadan
Kisalip uzayan bir çift yilan baligini andiran gözlerimi
Günesin savkindan yuvarlanan çakillara
Tam o sira bir vapur yanasiyor iskeleye uzun sürecek bir sonbahar taslagi gibi
Denize yeni sürülmüs bir tarlaya benziyor, uyanik, diri
Ve isin tuhafi bense
Alisiyorum gittikçe
Her gün bir parça daha alisiyorum yalnizligima
Ürperiyorum bir ara arkamdaki ayak sesinden
Ve bu yüzden mi bilmem
Durup bir süre çevreme bakar gibi yapiyorum
Sürüyle kus havalaniyor defnelerin içinden
Sürüyle, evet, hatirliyorum birden
Nicedir unutmusum saymayi bile günleri
Dagilip gitmisler herbiri bir yana
Kuslar gibi, onlar da
Benimse ne gidecegim bir yer
Ne de özledigim bir sey var
Öyleyse neden yaziyorum bu sözleri ona
Bu biraz sevdaya benzeyen, biraz da sevdasizliga
Böyle gelisigüzel, böyle kirik dökük
Sanki hiç kimselerin kullanmadigi bir gün kalmis bana.

Uzun bir cumartesiyi hatirliyorum, saat on iki
Dalip gidiyorum, düsünüyorum da, saat on iki
Bir sigara yakiyorum, bir kagida bir iki dize yaziyorum
Yerini iyi bilen, onurlu bir iki sözcük daha
Ama hiç kimildamiyor, akrep de, yelkovan da
Yani tam böyle birseye benziyor zaman
Yilgin ve çarpici renkler içinde pek kimildamayan
Çikageliyor sonra, saat on iki.

Anliyorum
Yasam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi
Yalnizca bunun için uzun
Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da
Örnegin
Bir sevgiyi yontup onarmak için
Dögüsmek de sevgidir
Ve benim bildigim kadariyla
Her seydir bir insan, her seydir
Yalandir kisaligi yasamin
Ve özellikle insan dedigimiz sey
Inançli bir insan soyunun parçasiysa.

Sonunda basbasa kaliyoruz gene
Basbasa kaliyoruz dogayla ben
Iste az önce yagmur da basladi, cumartesi günlerden
On temmuz cumartesi
Bir vapur daha kalkiyor iskeleden
Ve yagmur hizlaniyor biraz
Uzanip yatsam diyorum otlarin üstünde çirilçiplak
Tam öyle yapiyorum
Simdi yagmuru seviyorum, simdi yagmuru seviyorum, yagmuru seviyorum.
 
Gittin...
Ayrılırken buz tutmuş bıyıktı gözlerin
Kaçamak ellerimiz komutsuz sallandı
Dudaklarımızda sıradan sözcükler
Vedalaşmayı bile beceremedik
Son bir bakış kaldı arkanda
Kalabalığa karışan
Herşey düzmece bir dingilliğegömüldü
Gittin...


Ayrılık
Çoğalarak giriyor günlerime
Senden başka kim bilebilir
Geçmişin dökümünü yaptığımı
Ağır ağır pulsana dönüşürken güneş
Sonbahar hüznüne benziyor pencerede
Artık konuk beklemeyen ggözlerim
Sayfalarda bitti ışıkta her yanı kapladı
AYRILIK


(Alıntı)
 
Hüzün Yıldızım

Bir buz tutmuş kış gecesi
Her taraf kırağı çalsa da
İçimi ısıtan bir şey vardı senin sevgindi
Tipki rüzgar gibi esiyorsun
Iliklerime islercesine
Ve sonra kayboluyorsun

Bu gece yine seni düsünüyorum
Yine oturup agliyorum
Su yarali kalbim unutmuyor seni
Ve bir hüzün yildizi parliyordu gökyüzünde
Gökyüzü yildiz doluydu
Gökyüzü sen doluydun...


Seni düsünürken
Hüzün yildizi koydum adini


Gözlerimin icinde binlerde yildiz
Delip gecti ilk kez bu kadar
Sizliyordu yüregim
Derin okyanuslarda
Yüzmeyi bilmeyipte bogulmamak
Icin direniyordum

Ilk kez senin icin
Bu kadar agliyor gözlerim
Unutulmaz hatiran
Bana biraktigin bu gözlerim
Sensiz neyi görecekse!!!.
 
Hüznün yüzünde bir deniz dikeni,

bilinmez yollarda geçen solgun günlerin

hiç bitmeyen yalnız konuşmaları...

Yüzünde hüzün,

vakitsiz bir akşam yolculuğunda veda.

Şarkıların son durağında, büyülü

sessizliklerin izi...

Ve, siyah nakışlı topraklarda

için için yanarken kül,

Hüzün yüzünde

büyülü gölgeler damıtıp, sanki

şarap renginde eskiyen bir gül...

Sevdaların uzak ülkesinde gezginsen,

yitirilmiş sevinçleri tanıyorsan, eğer

bilirsin ki,

koşullanmıştır zaman,

sonuçsuz bir alacakaranlık dökülür,

Artık, yüzün hüzünde yağmuru bekleyen

bir gül...
 
Tarif edilmez bir mutluluk var bugün içimde
Sanki bahar geldi dünyama
Bak görüyor musun?
Yeniden açtı o cok sevdiğim Papatyalar

Güneş
Güneş bugün daha bi parlak
Bak aynalarla barıştım bugün
Gözlerim yine gülüyor
Ve gözlerim içinde yine Sen
O çok sevdiğin gülüşüm geri geldi

Neden mi?
Sen geldin ya Bebeğim
Sen geldin
Baharların gelişin hep bu yüzden
Hani hep oturdugumuz o masa var ya
Bugün iki sandalyeside dolu artık
Çaylarımız iki bardak geldi
Sensizken hep bir bardak boşta dururdu yaa
Şimdi doldu artık

Ellerim senin ellerinde dans ediyor
Sıcaklığıyla sanki kalbim eriyor
Gözlerim
Gözlerim neden mi nemli?
Mutluluktan Canımın İçi Mutluluktan

Sen yokken gidişine ağlayan şarkılar
Bak sadece bizi anlatıyorlar
Sen geldin Canımın içi
Nefesimgeldi
Yüreğim geldi
...
Ama
Ama o seste ne?
Beynimden çıkan bu ses kulaklarımda çınlıyor
Yooo hayır olamazz
Bu Rüya Değil ki!!!

Duymuyorum seni sus beynim
İnat ediyor aynı cümleyi tekrarlıyor
Duyuyor musun Nefesim?
Sevildin mi ki? diyor

Beynim yine bana oyun oynuyor
Tıpkı senin bana oynadığın gibi
Ve oyunun en güzel yerinde
Tek soruyla beni uyandırıyor

Sevindin mi ki? diye
 
Ayrılığı, hasreti ve hüznü...
Neşeyi, sevinci ve umudu...
Sevgi ve sevdaya tüm çiçeklerin ve kuşların...
ve güneşin...
ve rüzgarın tüm renklerini...
İnsan sesinin sıcaklığını ve soğukluğunu...
Acıyı ve kederi ve üzüntüyü bulacaksın bende,
ben ateşte...

İstediğin rengi,
istediğin ısıyı
istediğin şekilde almak,
eritmek
ve bir çok renge
ve ısıya sunmak elinde senin.
Kaşı çatık da yapabilirsin bunu,
gülen bir yüzle de.
Yüzünün,
yüreğinin aldığı biçimle aynı olacaktır
renk ve ısı.
Simit satan bir çocuğun gülen yüzü
ve yüreğindeki sıcaklık,
onca simidi hep taze tutar...

Rengini seçen sen olmalısın.
Renk, inanmaktır.
Elinle tutup gözünle gördüğüne
ve tattığına
ve duyumsadığına
yüreğinin sesi ile inanmak.
Yaşamı sürekli değiştirmek,
olumlamak için inanmak...
Kendi isteğinle içine girdiğin rengin
ve ısının tüm gereklerini yerine getirmek,
alacağın biçimle değil,
o biçimi oluşturan tüm nedenleri
soyutlamandan çıkardıklarını
somutlaman ile mümkün.
Bu, ben olmanı,
ateş olmanı gerektirir;
önüne mutlaka çıkacak olan acıları yakmak için...
acı olmadan yaşam olmayacağını bilmelisin...

İnsanın niçin ve nasıl korunacağı değişken.
Ama sen,
ben,
biz,
ikimiz korunmaya daha çok muhtacız.
Çünkü kendi yüreğimizden,
alevlerimizden gayrı bir sığınağımız yok
ve dışarıda dört mevsim rüzgar
ve yağmur
ve kar...
Tek başıma seni koruyabileceğimi asla düşünme…
sen olmadan da ben korunmasızım.

Sana mutluluktan yana hiçbir söz vermiyorum.
Senin mutluluğun hep acılar yüklü ben ateşe ulaşınca gerçekleşecek
ve bana ulaşman hep acılar çekmeni gerektirecek, bunu bilmelisin.
Çekeceğin acı
ne sevgilisini yitiren bir delikanlının,
ne kitabı toplatılan bir yazarın,
ne oğlu veya kızı mapusta olan bir ananın,
ne de işinden atılan bir işçinin acısı gibi olacaktır.
Onlar acılarını tek tek çeker ve yüreklerine gömerler.
Oysa sen,
hepsinin acısını çekecek,
etinin her zerresinde duyacaksın.
Akşam gülen yüzüyle işinden dönen babanı,
sabahın seherinde kahvaltı hazırlayan anneni,
elinde bir yumakla kediyi peşinden koşturan kardeşini...
ağlayan, gülen, oynayan, ip atlayan bütün kardeşlerini...
kolunda te cetvellerle okullardan dönen bütün kardeşlerini
nice mutluluklara salmak için duyacaksın.
Komşuna günaydın
veya iyi akşamlar derken
yüreğindeki sızının kalkmış olacağı günler için duyacaksın...

Ve inanıyorum ki sen,
ben ateşe ulaşacaksın...

Seni seviyorum...
 
dahatatli6cw.gif

ozledim4sf.jpg

611yo.gif
 
1985106956_1999995774_gebroken-hart.jpg

hart.gif

loveya.gif

in20hand20herz.jpg

Herz208.jpg
 
sevgigunuani22.gif

AnimationHerz.gif

Globen_Herz_mit_Rose.gif

kalbim0cf.jpg
 
eline koluna beynine yüreğine sağlık be kardeş çok güzeller valla
 
Geri
Üst