Demokratik Açılım [ Tek Başlık ]

yorum bile yapmak istemiyorum dicek söz bulamıyorum...yazıklar olsun bu ŞEhit analarını başı kapalı oldugu için TBMM ye almaz lar...pkk lı teröristin mecliste önüne halı sererler...
 
TuğяuL;4716078' Alıntı:
sen önce git sağını solunu öğren marksist leninist CHP yandaşı MHP Li

okuyanlar sakın şaşırmasın bu vtandaş aynen bahsettiğim gibi





Adamın fikirlerine verecek cevabın kalmadı kişiselleştirip sonra onu kominist ilan ettin mhp li yaptın chp yandaşı yaptın.

Bu şekilde seviyeyi düşürüyorsun tartışmayı mahalle kavgasına çeviriyorsun.



Bak aşşağıda senin tarzında kişisel aşşağılama var bakalım hatanı görebilecekmisin.

İnsanların sağını solunu bilmiyor olabilir ancak senin ne önünden ne arkandan haberin var :durdurun:durdurun:durdurun
 
iyi de yazıda suçu olan cezasını çeksin diye bölüm var ancak gelelerin sekiz tanesi silahlı teröristler tarafından terhis olan asker edası ile uğurlandılar.yani adanlar terörist,nasıl oluyorda jet savcılarımız kısa sürede bunların suçsuz olduğunu anladılarda serbest bıraktılar.belliki önceden pazarlık yapılmış,söz verilmiş. bu teröristlerin serbest bırakılmasına aklı başında kimse onay vermez,ne desteğinden hangi destekten bahsediyorsunuz .
 
Bu arada, Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup toplantısında, Baykal’ın kameralı görüşme isteğini, ''siyasi ahlâksızlık'' olarak nitelendirmesi de, yanlıştır. Maksadını aşan bir ifadedir. Demokrasilerde iktidar kanadının, daha hoşgörülü ve daha yumuşak bir üslup kullanması beklenir.

Biz alıştık arkadaş o ona kayıyo o ona.
 
Osmanlı-kürt ittifakı ve türkmen katliamı

OSMANLI-KÜRT İTTİFAKI VE TÜRKMEN KATLİAMI

--------------------------------------------------------------------------------

Yavuz Sultan Selim (1512-1520)’in Osmanlı tahtına geçmesiyle Türkmen sürgün ve katliamları hat safhaya varır. 24 Ağustos 1514’deki Şah İsmail ile Yavuz Selim arasıda geçen Çaldıran Savaşı öncesi 40 Bin üzerinde kızılbaşTürkmen katledilir. Savaş meydanında öldürülen Türkmenler hariç... Prof.Dr.Faruk Sümer; Safevi Devleti’in Osmanlılardan daha Türk çok bir Türk Devleti olduğunu söyleyerek: Safevi Devletinin kurucuları; Anadolu Kızılbaş Türk oymaklarıdır. Devletin resmi dili Türkçe’dir. On iki hayvanlı Türk Takvimini kullanmaktadırlar. Askeri teşkilatlanmaları Türk sistemidir. Edebiyatı vb. yazı sitemleri Türkçe’dir.... Demektedir ki, bütün kaynaklar bu hususu doğrulamaktadır. Yine Akkoyunlu Devleti ve Karamanoğulları Beyliği, Osmanlılar’dan daha Türktür. Çeşitli Türkmen oymaklarından ve Bayındır Beyleri’nin kurucusu olduğu aşiretler konfederasyonundan meydana gelen Akkoyunlular için John E.Woods; “300 Yıllık Türk İmparatorluğu” demektedir ki, isabetli bir saptamada bulunmaktadır. Kur’anı ilk Türkçe’ye çeviren ve Saray dahil her alanda Türk Dili’ni hakim kılan Akkoyunlular gerçek anlamda bir Türk Devletidir. Osmanlılar Türkleri aşağılarken Dede Korkut ise şöyle der: “Karanlıkta yolumu yitirirsem parolam Allah’tır/Soylu kuralın taşıyıcısı, efendimiz Bayındır Han’dır/Salur Kazan’dır savaş gününün galibi” Bölgede hüküm süren Akkoyunlu ve Safevilerin Türk Dilinin yöreye hakim olmasından rahatsızlık duyan kürt Mollası İdris Bitlisi; Osmanlılar ile işbirliği yaparak Türkmenlerden intikam alır.

Yavuz Selim’e kadar Doğu Anadolu’da Türkmen hakimiyeti vardır. Yavuz ise; Şafi mezhebinden Nakşibendi tarikatından kürt mollası Şeyh İdris-i Bitlisi’nin önerisi ve planlamasıyla Doğu ve Güney Anadolu’da Türkmenler katledilmişler, kurtulanlar ise Azerbaycan’a kaçmışlardır. Türkmenlerin hakim oldukları idari beylikler ve toprakları; Yavuz’un imzaladığı boş fermanları, İdris-i Bitlisi oldurarak kürt Aşiret reisine ve ağalarına vermiştir. Böylelikle bugünkü doğudaki feodalizmin temelleri atılmıştır.

İdrîs-i Bitlîsi (Ö.8 Kasım 1520) “Selim Şah-Nâme” adlı eserinde; başta Diyarbekir olmak üzere Kürtistan memleketinde “kürt Beyleri ve kürt taifesinin mülk, millet, mezhep ve irsi bağlarının” nasıl güçlendirdiğini anlatırken, şehir ve yöre adlarını tek tek vererek Kızılbaş Türkmenleri de nasıl katlettiklerini “Allah’ın ve Padişah’ın yanında olan bir Molla olarak” zevkle ve kana susamış bir vampir edasıyla anlatmaktadır. Kürtler “dirlik ve birliklerini” İdrîs-i Bitlîsi’ye borçluyken, Türkler ise, Yavuz Selim ile İdrîs-i Bitlîsi’nin yaptıklarını lanetle anmaya devam edeceklerdir. Büyük bir Türk katili olan İdrîs-i Bitlîsi’nin bütün eserlerini Türkmen Tarihi açısından “Türklük bilincine sahib bir tarihcimiz” tarafından incelenip gerçek anlamda “Anadolu Türk Tarihi”nin bir kesitini ayakları üstüne oturtulması gereklidir. Yunan mezalimini ağızlarında sakız eden bazı “Türk Milliyetçi Yazarları” Yavuz ve İdris-i Bitlisi’nin Türk katliamlarını görmezlikten gelmektedirler.

Yavuz dönemimde Osmanlı yönetiminde görev alan İdris Bitlisi ve Bıyıklı Mehmet Paşa ile kürt Aşiret Ağaları’nın durumları için; bugün kürt gruplarından KOMKAR belgeli olarak şöyle demektedir ki çok ilginçtir:

“1535'ler de böyle bir icazet vererek, beylik topraklarının bölünmesini kolaylaştırmıştır. Kanuni Sultan Süleyman fermannamesinde aynen şöyle diyor: -Bey öldüğünde, eyaleti kaldırmayıp bütün hududu ile Mülkname'yi Humayun uyarınca oğlu bir ise, O'na kalacak, eğer müteadit ise, istekleri üzerine kale ve yerleri, aralarında paylaşacaklardır. Uzlaşmazlarsa, Kürdistan beyleri nasıl münasip görürlerse öyle yapacaklar ve mülkiyet yoluyla bunlara ebediyete kadar ila ebeddevran mutaarrıf olacaklardır. Eğer Bey, varissiz, akrabasız ölmüş ise, o zaman eyaleti, hariçten ve yabancılardan hiç kimseye verilmiyecek, Kürdistan beyleri ile görüşülüp ve ittifak edilip, onlar bölgenin Beylerinden veya Beyzadelerinden her kimi uygun görürlerse, ona tevcih edilecektir. (Hükmi Şerif, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, E. 11960 sayı-İstanbul) kürt-Osmanlı Andlaşması'nın mimarı Mevlana İdris'tir. Bu anlaşmayı kabul eden ve gerekli bulan Yavuz Sultan Selim'dir. İkisi de 1520'de maalesef ölmüşlerdir. Sultan Selim, Mevlana İdris'e; -Git Kürdistan beylerini ve emirlerini topla, kendi aralarında bir beylerbeyi seçsinler demişti. Mevlana İdris ise, Kürt beylerini çok iyi tanıdığı için kestirmeden bir beylerbeyi Sultan'dan istemiş ve Bıyıklı Mehmet Paşa'yı tavsiye ederek bu işi noktalamış idi. Diyarbakırlı bir kürt olan Bıyıklı Mehmed Paşa'da çok erken gitti ve bundan sonra Kürdistan Eyaleti Başkenti'ne Mekadonlu komutanlar gelmeye başladı. Kanuni Sultan Süleyman, bilerek veya bilmiyerek 1533-34'lerde, Bitlis'i Şeref Han'dan alıp, bir fermanla Ulame Tekelu'ya veriyor. Direnen Bitlis Beyi'nin üstüne, Diyarbekir Beylerbeyi ve kuvvetleri ile bütün Kürdistan beylerinin kuvvetlerini de katıyor ve Ulame'yi başkomutan olarak atıyor. Aynı Sultan, 1535'ler de Bağdat seferini yaptıktan sonra Kürtleri tanımaya başlıyor veya bunlarsız bir şey yapamıyacağını anlayarak, babasının Amasya'da imzaladığı anlaşmaya yukarda verdiğim arşiv numaralı Hükm-i Şerif-i yayınlıyor. Neticeye baktığımızda, Kürdistan hükümdarları, çoğunlukla topraklarını bölmemiş ve statülerini 1850'lere kadar getirmişlerdir.”

Aynı gurubun siyasi örgütünün başı Alevi Kökenli Kemal Burkay ve Munzur Çem gibileri; bu iki Osmanlı kürtünün, Alevileri katletmesini görmezlikten gelerek, Alevi Tarihini yok sayarak “öteki tarih” dedikleri uydurma bir “kürt Tarihi” yaratmaya çalışıyorlar. Tunceli Ovacık’ta “üçlü kürt ittifakı” olan: Bıyıklı Mehmet Paşa, İdris Bitlisi ve Palu Beyi Cemşid ‘in; on binlerce Kızılbaşı kesmesine; aynı bölgenin adamları kürtlük İdeolojileri adına ses çıkarmamaktadırlar. Ahlaki olarak bu çifte standart davranışlarına ne demek gerektiğine okuyucular karar versin !

Yavuz Selim’in önce Erzincan Valiliğine atadığı, sonradan da bütün doğu ve güney doğuya bakmak kaydı ile Diyarbakır Eyaletine getirdiği Dıyarbakırlı kürt Bıyıklı Mehmet Paşa ve danışmanı Bitlisli Molla İdris; bütün bölgeyi Türkler’den temizlerler ve YÜZ BİN Kızılbaş Türk’ü katlederler. Bölgeden kaçamayan Türkler de kendilerini kürt olduklarını söyleyerek kalırlar, baskılar sonucu da gerçekten kürtleşirler. Doğu sınırlarını Türklere kapatan Yavuz; korumalığını da kürt aşiretlerine bırakır. 1517’de Yavuz Selim’in Mısır’ı alması ve 74.ncü İslâm Halifesi olması ile sünnilik resmi ideoloji haline gelir ve İslâmi Devlet kimliği oluşur. Bu tarihten sonra Araplar, Osmanlı Devleti’nin yaşamı boyunca diğer halklardan üstün ve gözde konumlarına devam ederler. Türkler arasında Yavuz adı Yezit ile özdeşleşir ve lanetle anılır olur. Türk ulusal kimliği; Bozkırdaki Türkmenlerde yaşar ve ozanları Türkçe’yi geliştirir. Osmanlı Sarayı ise giderek soysuzlaşır ve yapay “Osmanlıca” denen yazı dili hakim olur. Bu nedenle Prof.Dr. Faruk Sümer; Safaviler için Osmanlılar’dan daha fazla Türktür demektedir.

Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) dönemi Osmanlı İmparatorluğu’nun zirvede olduğu bir zamandır. Ama Türkler açısından bir şey değişmez. Yine bu dönemde zülüm, şiddet ve katliamlar devam eder. Kürt kökenli Ebussuûd Efendi (1545-1574)’in Şeyhülislâm olmasıyla ve 30 yılda verdiği fetvalarla “Osmanlı toplum yaşamını” belirler ve Kızılbaş Türkmen katliamı, “Sünni Şeriatı”na göre meşruluk kazandırır. Yedi Kızılbaş öldürene “Cennetin Anahtarı” verilir. Bugün Sünni din adamları tarafından huşu ile anılarak “evliya mertebesi”ne çıkarılan Ebussuûd Efendi, Türk katliamcısı, yobaz, lanet okunacak bir zalim ve cellattan bir kişiden başka bir şey değildir.

Hırvat kökenli ve nakşibendi tarikatından Kuyucu Murat Paşa 6.12 l606’da sadrazam olduktan hemen sonra Anadolu’da geniş çaplı Alevi katliamı harekatı başlatır. 155 bin Alevi Türkmeni diri diri kazdırdığı kuyulara gömdürür. Aman dileyen insanlara Kuyucu Murat Paşa’nın yanıtı; “Vurun şu pis Türk’ün başını” olmuştur. Cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren Kuyucu Murat Paşa üç yıl terör estirir.

Köprülü Mehmet Paşa (1656-1661) Celali ayaklanmaları bastırmak ve eşkıya tedibi adı altında; Anadolu Türkmenlerini kırımdan geçirmiş sağ kalanlara da zülüm yapmıştır. Osmanlı Vak’a-Nüvisleri ( tarihçileri) Naima ve Hoca Sadettin Efendi gibileri; kitaplarında katliamları ballandıra ballandıra anlatmaktalar ve Türkler için; “nadan” yani “kaba Türk, idraksiz Türk, hilekâr Türk” ifadesini kullanmaktadır. Başka kitaplarda ise; ‘Türk iti şehre gelince farisice ürür.’ yazmaktadır. Osmanlının ünlü şairi Nef’i ise “Tanrı, Türk’e irfan çeşmesini yasaklamıştır.” Demektedir. Divan-ı Hümayun yazarlarından Hafız Ahmet Çelebi 1499 yılında yazdığı şiirinde;



“Sakın Türk’ü insan sanma

Bin an bile olsa Türk’le birlikte olma

Türk eline şeker alsa o şeker zehir olur.

Türk’ün başını kesenken sakın gam yeme

Baban da olsa Türk’ü öldür.”



Demektedir. Tüm bunlara karşın Türk Bayat boyundan Alevilerin ulu ozanı Fuzuli (1480-1566) bir deyişinin son beytinde şöyle diyor:



“Fuzuli, gökten yere insen sana yer yok

Yürü var gel, ya Arap’tan ya Acem’den”



Gökten Allah tarafından dahi indirilse Türklerin dünyada yeri olmadığını; Arap ve Acemler hakim olduğunu belirtir ve Şiirlerinde Osmanlılara sitem eder ve kafa tutar. Alevi Türkmen aşıkları, ozanları diline ve töresine sahip çıkar ve şiirlerinde dilendirir, yöre yöre gezerek halkı bilinçlendirirler. Dedeler ve Babalar da Türkçe ibadet yaparak örf ve gelenekleri yaşatarak bugünlere getirirler.



İdrîs-i Bitlîsi ve Bıyıklı Mehmet Paşa’dan sonra kürtlere en büyük destek sağlayan II.Abdülhamit olmuştur. Yavuz Selim’den itibaren iç işlerinde tam bir serbestlik olan bölgeye Prof.Dr.İlber Ortaylı’nın tesbitine göre “kürt Hükümeti” denmekteydi ve “merkezi hazineye ipotek ödemezdi ve herhangi bir biçimde düzenli askeri hizmetlerle yükümlü değillerdi.” Böylesi bir bölgeye Abdülhamit, İslamcılığın bütünleştirici “ümmet” anlayışıyla birarada tutma fikriyle yeni bir yapılanmaya gidilir. Abdülhamid’in “Aşiret Mektebi-i Humayun”(1892-1907) adıyla açtığı ve aşiretlerden getirtilen şeyh ve ağa çocuklarının eğitildiği okullardan mezun olanlar; beklentilerin yerine, devlete karşı örgülenme yapan kadroları oluşturmuşlardır. Abdülhamid’in marifetlerinden biriside “Hamidiye Alayları”dır

Hamidiye Alayları, Dördüncü Ordu Komutan› Müşir Zeki Paşa’nın II. Abdülhamid’e önerisiyle 1890 yılında kurulmaya başlanır.14-15 Nisan 1891’de de “Nizamnâmesi” yayınlanarak yasal hale gelir. Ruslara yönelik olarak Şafi kürtler’den oluşturulan Hamidiye Alayları amacına uygun faaliyette bulunmaz. Hamidiye Alayları daha çok eşkiyalık yapar. Ermeni ve Alevi köylerine baskınlar düzenleyip çapulculuk yaparlar 23 Temmuz 1908 ‘de İkinci Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra Eylül 1908 ayında kürt Hamidiye Alayları’nın silahlarını ellerinden almak isteyen İttihat’çılar bunu başaramazlar İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde Türkçülük akımı giderek güçlenir ve hakim olur. Şafi kürtlerin ağa ve aşiret reislerinin çocuklarının eğitildiği İstanbul’daki “Aşiret Mektebi”nde ve Hamidiye Alaylarında ise kürt milliyetçiliği filizlenmiş ve örgütlenmeye başlamıştır. Bu durum Doğu Anadolu’da Alevi-Şafi çatışmasını beraberinde getirir. Sonuçta; Okul Müdürü Kolağası Kamil Bey; “bunlar aşiret değil haşerat!” der...
 
demi? akp açılımında, serbest bırakılan teröristlerin- pardon onlar terörist değil- gövde gösterisini havai fişek atarak, ve hatta göbek atarak kutlasalardı keşke.

böyle muhalefet olmaz ya ne güzel akp açılıyor siz niye katılmıyorsunuz? ayıp ayıp.
 
dogu Anadolu

Dogu anadolu öz be öz Türkmen yurdudur.

Kürtleri oraya YAVUZ sultan süleyman Kuzey IRAK dan sonradan getirdi.
 
TuğяuL;4715103' Alıntı:
Ya sen önce ne olduğuna karar ver de sonra gel. Sıkışınca

ben MHP liyim deyip kaçan ama neden se CHP li ve sözde devrimci Marksist

Leninistçilerin her daim destekçiliğini yapan birisine cevap vermek bile benim için zül

dür.Yani git sen önce sağını solunu öğren de gel.

Benim cevabım diğerine sen aradan çekil.birde bilgi sahibi olmadan gibi klasik ezber

cümlelerini kullanmaz mı .Yahu senin ne fikrin var nede bilgin sıkışınca ben MHP liyim

ama savunmaya gelince CHP li olanlarla eğlenecek vaktim yok.



Daha düne kadar PKK nin arka bahçesi terörist sol gruplara devrimci gözü ile bakanlar

ülke de Marksist Leninist bir devrim hayali peşinde koşanlar. PKK nın uzantılarını meclise

sokanlar. Şimdilerde MHP ile bozkurtluk yarışına girmiş de haberimiz yok. Bir ulumanız

eksik şöyle aya karşı kafanızı kaldırıp birde ulursanız anca çakma bozkurt olursunuz.

Bu ülkede yaklaşık 27 yıldır terör var. Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar bu

sürede için de bitirselerdi. Ama siyasi varlıklarını teröre borçlu olanlarla ile her daim

onlarla kirli ittifaklar yapanlar asla ve asla terörün bitmesini istemez.Çünkü bilir ki terör le

beraber kendisi de tarih olcak.

Sizin en büyük korkunuz “ Eğer terör de AKP zamanında biterse biz bunlardan bir daha

kurtulamayız” korkusu

Sizin zihniyetinizden olan bir kişinin bana dediği aslında her şeyi anlatıyor.

BU TERÖR AKP ZAMNINDA BİTMESİNDENSE SE HİÇ BİTMESİN DAHA İYİ

İşte sizin bütün derdiniz bu. Boşuna sahte milliyetçilik naraları atmayın burada.

Sinir bozucu tip;
Terörün bitmesiyle ne alakası var.Bu bir teslim oluştur.Bu siz kazandınız demektir..Kürdistan sloganları eşliğinde karşılamalar yaparken anayasaya aykırı olmasına rağmen anayasayı hiçe sayarak gelenlere pişman mısın diye sormadan pişmanlık yasasından yararlandırmak..
Savunduğun şeyse karayalçın vs nin seçimlere bu görüşlü partilerle birlikte girmesi.Karayalçın zaten hakkettiği yeri buldu.

Teslim olmak mı terörü bitirmek? Ne var bu açılımda? neden başkanın gel kameralar önünde anlat dediğinde çingene g.tü gibi dönüyor?. Bu açılımda ayrışma olduğu belli.Bu millet bu kadar gerilmez
 
BU KADAR OLANDAN SONRA (KARŞILAMA TÖRENLERİ) Sayın ve suyuma takınılması sorun edilmesi komik
 
devlet töreniyle karşılayım. rte onlara kırmızı halı serip öyle karşılasın. pkk açılımına -oops demokratik açılım mıydı ne?- karşı çıkan muhalefeti de arıza çıkarmasın diye meclisten göndersinler. sonra ayıp olur pkklı misafirlerine
 
Bu forumda,
okyanus ötesinin müritlerinden,
bölücülere destek verenlerden temizlenene,

vatanına,bayrağına,dinine ve milletine sahip çıkanlar çoğalana kadar

ben yokum....
Bu da son nokta .


Pes etmek yok , bilinçli temiz insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var ...
 
Balıkesirde çerkez ve kafkas kökenliler sadece maanyas susurluk civarında vardır.Balıkesir de genelde manav türkmen ve balkan muhacirleri daha çok bulunur
 
Şehit aileleri: Madalya da verin

9079593.jpg


Şehit aileleri: Madalya da verin

İzmir Şehit Aileleri İnsan Hakları ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Nurettin Yeşilbağ, Konak’taki dernek binasında, “Barış Grubu”nun Türkiye’ye gelmesini değerlendirdi.

Şehit yakınlarının da katıldığı toplantıda konuşan Yeşilbağ şunları söyledi: “Bu durum canımızı acıtıyor, yakıyor. Süreci hayretle izliyoruz. Bu projenin uygulama talimatlarının sınır ötesi güçlerden geldiği gün gibi aşikardır. Türkiye, bu gelişmelerle etnik bölünmeye gidiyor. Teröristlere iş hakkı, öldürülen teröristlerin yakınlarına tazminat gibi hakların da verileceği haberleri çıkmaktadır. Eğer böyle bir uygulama içine girilirse, bir tek madalyaları eksik kalmaktadır. Bari madalya da verilsin"..


Kaynak
 
vakit kendimize gelme vaktidir...
akp yüzde 32lik oy oranıyla vatanı satıyor resmen bebek katillerini, askerimize kurşun sıkan itleri af ediyor.
uyan ey akpye oy veren kardeş siyasette kin, nefret biryere kadar vatan elden gitmeden önce birlik olalım!!!
bozalım şu hain planlanlarını...
 
vakit kendimize gelme vaktidir...
akp yüzde 32lik oy oranıyla vatanı satıyor resmen bebek katillerini, askerimize kurşun sıkan itleri af ediyor.
uyan ey akpye oy veren kardeş siyasette kin, nefret biryere kadar vatan elden gitmeden önce birlik olalım!!!
bozalım şu hain planlanlarını...

32 mi ben 47 biliyordum
 
Geri
Üst