Afsinbey
New member
- Katılım
- 19 Ara 2005
- Mesajlar
- 332
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kadın ve Parfüm...
Laik demokratik Cumhuriyeti nasıl koruyup kollayacağız?
Laik Cumhuriyete karşı 1923’ten beri dinci bir eylem var…
Yakın tarihe bakmak yeterli!..
Bugün devlet okullarındaki egemen düşünceye bakıldığında, “öğretmen”in yerini “imam”lar aldı
2008 yılının Türkiyesi’nde laiklik masaya yatırıldı…
Tartışma sürüyor…
AKP’ye koşulsuz destek veren iç ve dış güçler şimdilerde “demokratik laiklik” kavramını ortaya attılar…
AKP’ye körü körüne destek veren, “Türkiye’de irtica tehlikesi yok” diyen AB Komisyonu Başkanı Barraso “demokratik laiklik” diye bir kavram ortaya attı…
Laiklik olmadan demokrasi olur mu? Olmaz! Demokrasi olmadan laiklik olur mu? Olur!..
Toplum önce laik olacak. Kul değil birey olacak.
Laiklik insanın birey olmasından geçer!..
Laikliği yüzde 47 oyla seçilmiş bir iktidarın insafına bırakırsanız, Türkiye bugünkü noktaya gelir…
Geçen hafta Kraliçe Elizabeth’e eşlik eden İngiltere Dışişleri Bakanı Davit Milibant, Türkiye’deki izlenimlerini Milliyet’te yazdı. Kadri Gürsel de köşesinde bu konuya değindi.
Milibant, laikliğin korunmasına önem veriyordu makalesinde. Laikliği demokrasiyle birlikte ifade ediyordu. Yani Barraso’nun söylemiyle ters düşüyordu.
Ben de Milibant gibi düşünüyorum ve Türkiye’de laikliğin korunması için de, “laik demokrasi” diyorum.
Bizim “Soros Çocukları”, “din pazarlamacıları”, “Tarikat şovmenleri” AKP’ye yalakalık yapmak için “laik demokrasiyi” savunanlara saldırıyorlar:
“Ulusalcı laikler, Kemalist laikler darbecidir, çetecidir…”
Bir de “laikçi” diye tutturdular:
“Laikçi yobazlar!”
ABD uşağı satılmışlar, böyle yazıp, böyle konuşuyorlar…
***
Şimdi bir anımsatma yapayım:
AB Komisyonu üyesi Rehn, Türkiye’deki kutuplaşmanın “aşırı laikler”le “Müslüman demokratlar” arasında olduğunu söylüyordu…
Bu bir çelişkidir.
Türkiye’nin yakın tarihini bilmeyen Rehn, Avrupa’da ortaçağda yaşanan din savaşlarından haberdar değil…
Rehn, bir zahmet internete girsin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesine şöyle bir baksın…
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran’da zina ve fuhşun büyük günahlar arasında sayıldığını anımsatarak, flörtün de “zina” olduğunu öne sürüyor…
Bitmedi, devam ediyor:
“Kuran’da zina ve fuhuş büyük günahlar arasında sayıldığı, zinanın dünyevi ve uhrevi cezasından söz edildiği gibi, erkek ve kadınların gözlerini haramdan korumaları, avdet yerlerini örtmeleri emredilmiş, böylece zinaya giden yolun bir yönüyle kapanmış olacağına işaret edilmiştir. Bir hadiste Hz. Peygamber dil, ağız, el, ayak, göz gibi organların zinasından söz ederek zinaya zemin hazırlayıcı her türlü gayrimeşru ilişkinin, flört ve beraberliğin de bu nevi zina olduğunu belirtmiş, bunlardan da sakındırmıştır. Çünkü iffet ve namus bir bütün olup, o ancak onu lekeleyecek her türlü kötülük ve yanlışlıktan uzak kalınarak korunabilir.”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde neler var neler…
Bir kadının, tanımadığı bir erkekle konuşması günah… Dışarı çıkarken parfüm sürmek günah… Sevgililerin el ele tutuşarak yürümeleri, birbirlerine sarılmaları günah…
Sitedeki görüşleri sürdürelim:
“Erkek ve kadın bir diğeri için cinsi uyarıcıdır. Bu sebeple yabancı (aralarında evlilik bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan) erkek ve kadınların birbirlerine karşı mesafeli davranmaları gereklidir. Yine, yabancı bir kadının yabancı erkekle baş başa kalması da doğurabileceği sakıncalı sonuçlar dolayısıyla yasaklanmıştır. Hadislerde, aralarında nikâh bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan bir erkek ile bir kadının, başkalarının görüşüne açık olmayan kapalı bir mekânda baş başa kalmaları yasaklanmıştır. Bir hadiste Hz. Peygamber ‘Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın; çünkü böyle bir durumda üçüncüleri şeytandır’ buyurmuştur. Böyle bir durum karşı cins için tahrik edicidir, zinaya veya dedikoduya ve tarafların iffetlerinin zedelenmesine yol açabilir.”
***
Elbet parti kapatmakla laiklik korunmaz…
Ama, din ekseninde siyaset yapanlar laik, demokratik Cumhuriyetin altını oymadıkları sürece…
Yarın kimi dinci derneklerin Avrupa’da nasıl izlendiklerini, örgütlerin Pakistan’a neden okul açtıklarını anlatacağım…
[email protected] Faks numaramız: 02126 343 72 69
Hikmet Çetinkaya
Cumhuriyet
30/05/2008
______________________
"Bugün devlet okullarındaki egemen düşünceye bakıldığında, “öğretmen”in yerini “imam”lar aldı"
Laikliği, demokrasiyi, reformistliği içine sindirememiş,
Bir ulus devleti, Türk ulusunu oluşturmayı amaçlayan Atatürk İlke ve Devrimlerini anlayamamış,
O savundukların zannettikleri anasının bacısının başörtüsünü yani dini inanış özgürlüğünü( burada türbanın üniversitede serbest kılınması anlamayın çünkü üniversitede türban bir özgürlük değil, bir ayrılıkçılıktır, devletin dine göre şekillenmesidir!) aslında Atatürkçü Düşünce'nin koruduğunu,
anlamayan milletimize bunları eğitimle anlatabilecekken, aydınlık saçması gereken yuvalar, okullarda öğrencilere cennet-cehennem içerikli vcdler izletiliyor, eğitim sistemi bir ortaçağ karanlığına gömülüyor, din kurumları halka dini anlatmak, din bağnazlığını din tüccarlığını yenmek için çalışmak yerine bağnazlığın kapısını aralıyor, önünü açıyor!!!
Ey aydınlık Türkiye'nin aydınları,
Ey aydınlık Türkiye'nin evlatları,
Ey aydınlık Türkiye'nin gençleri, Daha neyi bekliyorsunuz?
Aydınlanması gereken ülkemin sönmüş, aldatılmış, cahil mumlarını, aydınlık potansiyeli Türk İnsanını ateşlemek, uyandırmak için ne bekliyorsunuz!!!
____________________
öncelikle konu verilmiş diyorsunuz diyanet'in açıklaması verilmiş
konu bir köşe yazısından yola çıkmıştır, asıl belirtmek istediğim kadının parfüm sürüp sürmemesinin dinen caiz olup olmadığı değil, köşe yazısından da yola çıkarak anladığınız gibi diyanetin bu açıklamayı yapması ve laik laikçi demokratik laiklik gibi kavramların tartışmaya açılmasının yanlışlığı, ve diğer yayılmak istenen ortaçağ karanlığıdır.
Dinen caiz olup olmadığını diğer bölümde tartışırsınız...
Laik demokratik Cumhuriyeti nasıl koruyup kollayacağız?
Laik Cumhuriyete karşı 1923’ten beri dinci bir eylem var…
Yakın tarihe bakmak yeterli!..
Bugün devlet okullarındaki egemen düşünceye bakıldığında, “öğretmen”in yerini “imam”lar aldı
2008 yılının Türkiyesi’nde laiklik masaya yatırıldı…
Tartışma sürüyor…
AKP’ye koşulsuz destek veren iç ve dış güçler şimdilerde “demokratik laiklik” kavramını ortaya attılar…
AKP’ye körü körüne destek veren, “Türkiye’de irtica tehlikesi yok” diyen AB Komisyonu Başkanı Barraso “demokratik laiklik” diye bir kavram ortaya attı…
Laiklik olmadan demokrasi olur mu? Olmaz! Demokrasi olmadan laiklik olur mu? Olur!..
Toplum önce laik olacak. Kul değil birey olacak.
Laiklik insanın birey olmasından geçer!..
Laikliği yüzde 47 oyla seçilmiş bir iktidarın insafına bırakırsanız, Türkiye bugünkü noktaya gelir…
Geçen hafta Kraliçe Elizabeth’e eşlik eden İngiltere Dışişleri Bakanı Davit Milibant, Türkiye’deki izlenimlerini Milliyet’te yazdı. Kadri Gürsel de köşesinde bu konuya değindi.
Milibant, laikliğin korunmasına önem veriyordu makalesinde. Laikliği demokrasiyle birlikte ifade ediyordu. Yani Barraso’nun söylemiyle ters düşüyordu.
Ben de Milibant gibi düşünüyorum ve Türkiye’de laikliğin korunması için de, “laik demokrasi” diyorum.
Bizim “Soros Çocukları”, “din pazarlamacıları”, “Tarikat şovmenleri” AKP’ye yalakalık yapmak için “laik demokrasiyi” savunanlara saldırıyorlar:
“Ulusalcı laikler, Kemalist laikler darbecidir, çetecidir…”
Bir de “laikçi” diye tutturdular:
“Laikçi yobazlar!”
ABD uşağı satılmışlar, böyle yazıp, böyle konuşuyorlar…
***
Şimdi bir anımsatma yapayım:
AB Komisyonu üyesi Rehn, Türkiye’deki kutuplaşmanın “aşırı laikler”le “Müslüman demokratlar” arasında olduğunu söylüyordu…
Bu bir çelişkidir.
Türkiye’nin yakın tarihini bilmeyen Rehn, Avrupa’da ortaçağda yaşanan din savaşlarından haberdar değil…
Rehn, bir zahmet internete girsin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesine şöyle bir baksın…
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran’da zina ve fuhşun büyük günahlar arasında sayıldığını anımsatarak, flörtün de “zina” olduğunu öne sürüyor…
Bitmedi, devam ediyor:
“Kuran’da zina ve fuhuş büyük günahlar arasında sayıldığı, zinanın dünyevi ve uhrevi cezasından söz edildiği gibi, erkek ve kadınların gözlerini haramdan korumaları, avdet yerlerini örtmeleri emredilmiş, böylece zinaya giden yolun bir yönüyle kapanmış olacağına işaret edilmiştir. Bir hadiste Hz. Peygamber dil, ağız, el, ayak, göz gibi organların zinasından söz ederek zinaya zemin hazırlayıcı her türlü gayrimeşru ilişkinin, flört ve beraberliğin de bu nevi zina olduğunu belirtmiş, bunlardan da sakındırmıştır. Çünkü iffet ve namus bir bütün olup, o ancak onu lekeleyecek her türlü kötülük ve yanlışlıktan uzak kalınarak korunabilir.”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde neler var neler…
Bir kadının, tanımadığı bir erkekle konuşması günah… Dışarı çıkarken parfüm sürmek günah… Sevgililerin el ele tutuşarak yürümeleri, birbirlerine sarılmaları günah…
Sitedeki görüşleri sürdürelim:
“Erkek ve kadın bir diğeri için cinsi uyarıcıdır. Bu sebeple yabancı (aralarında evlilik bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan) erkek ve kadınların birbirlerine karşı mesafeli davranmaları gereklidir. Yine, yabancı bir kadının yabancı erkekle baş başa kalması da doğurabileceği sakıncalı sonuçlar dolayısıyla yasaklanmıştır. Hadislerde, aralarında nikâh bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan bir erkek ile bir kadının, başkalarının görüşüne açık olmayan kapalı bir mekânda baş başa kalmaları yasaklanmıştır. Bir hadiste Hz. Peygamber ‘Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla yalnız kalmasın; çünkü böyle bir durumda üçüncüleri şeytandır’ buyurmuştur. Böyle bir durum karşı cins için tahrik edicidir, zinaya veya dedikoduya ve tarafların iffetlerinin zedelenmesine yol açabilir.”
***
Elbet parti kapatmakla laiklik korunmaz…
Ama, din ekseninde siyaset yapanlar laik, demokratik Cumhuriyetin altını oymadıkları sürece…
Yarın kimi dinci derneklerin Avrupa’da nasıl izlendiklerini, örgütlerin Pakistan’a neden okul açtıklarını anlatacağım…
[email protected] Faks numaramız: 02126 343 72 69
Hikmet Çetinkaya
Cumhuriyet
30/05/2008
______________________
"Bugün devlet okullarındaki egemen düşünceye bakıldığında, “öğretmen”in yerini “imam”lar aldı"
Laikliği, demokrasiyi, reformistliği içine sindirememiş,
Bir ulus devleti, Türk ulusunu oluşturmayı amaçlayan Atatürk İlke ve Devrimlerini anlayamamış,
O savundukların zannettikleri anasının bacısının başörtüsünü yani dini inanış özgürlüğünü( burada türbanın üniversitede serbest kılınması anlamayın çünkü üniversitede türban bir özgürlük değil, bir ayrılıkçılıktır, devletin dine göre şekillenmesidir!) aslında Atatürkçü Düşünce'nin koruduğunu,
anlamayan milletimize bunları eğitimle anlatabilecekken, aydınlık saçması gereken yuvalar, okullarda öğrencilere cennet-cehennem içerikli vcdler izletiliyor, eğitim sistemi bir ortaçağ karanlığına gömülüyor, din kurumları halka dini anlatmak, din bağnazlığını din tüccarlığını yenmek için çalışmak yerine bağnazlığın kapısını aralıyor, önünü açıyor!!!
Ey aydınlık Türkiye'nin aydınları,
Ey aydınlık Türkiye'nin evlatları,
Ey aydınlık Türkiye'nin gençleri, Daha neyi bekliyorsunuz?
Aydınlanması gereken ülkemin sönmüş, aldatılmış, cahil mumlarını, aydınlık potansiyeli Türk İnsanını ateşlemek, uyandırmak için ne bekliyorsunuz!!!
____________________
öncelikle konu verilmiş diyorsunuz diyanet'in açıklaması verilmiş
konu bir köşe yazısından yola çıkmıştır, asıl belirtmek istediğim kadının parfüm sürüp sürmemesinin dinen caiz olup olmadığı değil, köşe yazısından da yola çıkarak anladığınız gibi diyanetin bu açıklamayı yapması ve laik laikçi demokratik laiklik gibi kavramların tartışmaya açılmasının yanlışlığı, ve diğer yayılmak istenen ortaçağ karanlığıdır.
Dinen caiz olup olmadığını diğer bölümde tartışırsınız...