T@nyukuk
New member
- Katılım
- 24 Şub 2006
- Mesajlar
- 640
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Belki adını bile duymadığınız fakat tarih sayfalarında şanlı duruşunu ebediyen sürdürecek, unutulmaz Türk kahramanı, efsanevi lider, Sultan BAYBARS'ı sizlere tanıtmaya çalışacağım....
BAYBARS; HAÇLI SALDIRILARINA 650 YIL DUR DİYEN ŞANLI DÖNEMİN, ZAFERLERİN KOMUTANI - Anadolu, Suriye, Filistin'in bilhassa Türkler tarafından fethi Avrupa Hıristiyan dünyasında büyük bir heyecanın uyanmasına sebep oldu.
Papa II. Urbain'in tahrik ve teşvikleriyle Haçlı Seferleri başladı. Kalabalık ordular halinde Anadolu, Suriye ve Filistin'e gelen Haçlılar ile savaşan başlıca kuvvet Türkler idi. 1099'da Kudüs'ün Haçlılar tarafından zabtı ve halkının katledilmesinden sonra yakın-doğuda haçlı kontlukları kuruldu. Asırlardan beri Müslüman ülkelerinde kurulan hıristiyan devletlerini ortadan kaldırmak için girişilen amansız mücadelede haçlılar yavaş yavaş gerilemeye başladılar.
1144'de İmadetdin Zengi, Urfa'yı ve 1187'de Selahaddin Eyyübî Kudüs'ü Haçlılardan kurtardılar. Mısır Türk Memlüklü Sultanı Baybars, Suriye sahil şehirlerindeki son haçlı kalıntılarını da birer birer ortadan kaldırdı. Sultan Baybars'ın İslam dünyasına yaptığı ikinci büyük hizmeti bütün Türkistan, Irak ve İran'ı harebeye çeviren ve batıya doğru ilerlemekte olan Moğul Ordusunu 1260 yılında Ayn Calut da mağlub ederek durdurmasıdır. Ortaçağın büyük tarihçilerinden Bedrettin El-Ayni "Moğullar'a karşı İslamiyeti Türkler kurtarmışlardır" diyerek Ayn Calut zaferinin önemini belirtmektedir.
Baybars, Bağdat'ın işgalinde Moğol katliamından kurtularak Dımaşk'a kaçmış olan El-Zahirin oğlu Ahmed'i Kahire'ye davet ederek 9 Haziran 1261 tarihinde Halife ilan ve ona biat etti.
Böylece beş asırdan beri İslam dünyasının manevî lideri olan Abbasi hilafeti yeniden kurulmuş oluyordu. XIV. Asırdan itibaren İslam aleminin bayraktarlığını Osmanlı Devleti üstlenecek ve bu vazifeyi asırlarca şerefle yerine getirecektir.
Memlûk kelime anlamıyla beyaz köle demektir. Ancak bu tanım sonraları savaş esiri veya satın alınanların oluşturduğu hükümdarın muhafız birliklerinin ismi olmuştur. İlk defa Abbasi halifeleri Türk asıllı Memlûkleri kullanmış, zamanla bunlar güçlenerek kendi devletlerini kurmuşlardır.
Memlûkler, Haçlıları ve o zamana kadar yenilemeyen Moğolları durdurarak İslâm dünyasının koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. 1260'ta Memlûkler, Moğol-Ermeni ve Haçlı müttefik ordusunu Ayn-Câllûd Savaşı'nda ağır bozguna uğratmışlardır. Bir Kıpçak Türk'ü olan Baybars, Suriye'yi Haçlılardan kurtarmış, Moğollara karşı başarılar kazanmıştır. Moğolların Abbasi halifesini öldürmesi üzerine, aynı aileden birini halife ilân ederek, halifeliği Mısır'a taşımıştır.
Haçlı seferleri, 11. yüzyılın ortalarından itibaren Türklerin Yakındoğu'ya girmeleri ve Anadolu'yu yurt edinmeye başlamalarından aşağı yukarı yarım asır sonra Büyük Selçuklu Devleti'nin sürüklendiği iç karışıklıklardan faydalanmayı uman Avrupa dünyasının, "Kutsal toprakları kurtarmak" sloganıyla Türkleri Anadolu dan atmak ve Anadolu ile birlikte bütün Yakındoğu'yu kendi ellerine geçirmek maksadıyla düzenleyip giriştiği siyasi amaçlı askeri bir harekettir.
Haçlı seferleri, 1096 yılında başlayan Birinci sefer ile 1291'de Latin Hristiyanların Doğu'da son merkezleri olan Akka'dan çıkarılıp atılmaları arasında süren yaklaşık ikiyüz yıllık bir dönemi kapsar.
Bu dönemde Haçlılar tarafından Birinci sefer esnasında Urfa, Antakya, Kudüs ve Trablus'da,Üçüncü sefer sırasında Kıbrısta'da, Dördüncü sefer sonunda da İstanbul'da Latin devletleri kurulmuştur. Tarih literatüründe Haçlı Seferleri Dönemi olarak adlandırılan 1096-1291 yılları arasında Batı dünyası önce Yakındoğu'ya yerleşmek, sonra da ya bu bölgede kurulan Haçlı Devletlerini desteklemek, ya da zaman içinde Müslümanların geri almaya başladıkları toprakları elde tutmak amacıyla Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlemiştir.
Ancak Haçlı Seferleri Hareketi, yukarıda belirtildiği gibi, 1291'de Yakındoğu'da Latin hakimiyetinin son bulmasıyla bitmemiştir. Bu hareket, 13. yüzyıldan sonrada asırlarca hep aynı düşüncenin eylemi olarak, Batı'nın deyimi ile, son haçlı seferleri adıyla sürüp gitmiştir...
Mogolları Aynicâlut'ta ağır bir bozguna uğrattıktan sonra Kutuz'u öldürerek tahta geçen Baybars Haçlılara karşı yoğun bir kampanya başlattı. 1265'te Kaysâriyye, Hayfa ve Arsuf'u, ertesi yıl Galilea'yı, 1268'de Antakya'yı ele geçirdi ve 1271'de Haspitalier şövalyelerinin karargâhını zaptetti. Bu gelişmeler Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. IX. Louis yeni bir sefer için hazırlığa başladı ve 1270'de Tunus'u işgal etmek gayesiyle harekete geçti. Onun yolda ölümü üzerine Prens Edward kumandasındaki haçlılar başari sağlayamadılar. 1289'da Trablusşam, 1291'de de haçlılarin son kalesi Akkâ düştü. Papa IV. Nicholaus ve halefleri doğudaki hıristiyanlara yardımcı olmak amacıyla teşebbüse geçtilerse de sonuç alamadılar. Haçlı seferleri daha sonraki asırlarda devam etmekle beraber bunlarin gayesi artık kutsal toprakları elegeçirmek değil Avrupa'daki Osmanlı ilerleyişini durdurmaktı.
Haçlıların bu tarihte bölgeden temizlenmesiyle Anadolu tümüyle Türkistan erenlerine açıldı. Kılıç Arslanların, Baybarsların, görevini tarih sahnesine çıkan Osmanlılar devir aldılar. Baybars'ın bölgeyi haçlılardan temizlediği yıllardan sonra bölgeye ilk Haçlı askeri ancak 650 yıl sonra 1917'de, Allenby komutasındaki Haçlı kuvvetleri oldu.
HAÇLI SAVAŞLARININ BAŞLANGICINDAN SONUNA KADAR VE HALEN DEVAM EDEN SÜREÇTE BÖLGEYİ BU AŞAĞILIK SALDIRILARA KARŞI KORUYAN VE KORUMAKTA OLAN KUVVET TÜRK'ÜN KUVVETİDİR.
Haçlı saldırılarına başından sonuna kadar karşı koyan Türkler olmuş ve Selçuklu sultanı 1.Kılıç Arslan'dan Memluk sultanı Baybars'a, vb. Türk hükümdarları Haçlılarla mücadeleyi aralıksız sürdürmüşlerdir. Son Haçlı Seferleri döneminde ise, Haçlı saldırılarını Yakındoğu hakimiyetini elinde tutan Osmanlı Türkleri göğüslemek zorunda kalmışlardır.
Osmanlıların Balkanlara girip Bulgaristan'ı ve Sırbıstan'ın bir kısmını ele geçirmesi üzerine bütün Avrupa Hıristiyan dünyası hazırladığı birleşik ordularla Osmanlılar üzerine saldırıya geçtiler. Kurulan Balkan ittifakıyla Bulgarlar, Sırplar, Macarlar, Arnavutlar ve Ulahlar Kosova'da müslümanlara saldırdılarsa da büyük kayıplar vererek geri çekildiler. Fakat birkaç yıl sonra Balkan ittifâkına katılan milletlere ek olarak Fransız, İtalyan ve İngilizlerin de yer aldığı büyük bir Haçlı ordusu daha harekete geçip Balkanlarda müslümanlara saldıdı. Niğbolu'da meydana gelen savasta Haçlılar büyük bir bozguna uğratıldılar.
Günümüze kadar devam eden Batılıların saldırıları I. Dünya savaşında Osmanlıyı yıkarak daha sonraları Kuzey Afrika ve Ortadoğu'yu istila edip birçok küçük devletçikler kurarak emperyalist bir ruhla sömürmeye başlamışlardır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi İslâm dünyasının merkezinde kutsanmış Kudüs çevresinde Yahudi devletini kurmakla veya bu devletin kurulması için en büyük yardımı sağlamakla haçlı zihniyetlerini bir kez daha ortaya koydular. Filistin, Keşmir, Afganistan ve Irak'ın işgali, Kıbrıs konusundaki tutumlari Bush'un ağzından çıkan (CRUSADES sözcüğü ile) Haçlı zihniyetinin bir devamı olarak yaşanırlığını sürdürmektedir.
Bununda ötesinde, Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra Batılıların günümüze kadar devam eden Doğu'yu kolonize etme gayret ve çabalarını da, bu anlamda değerlendirmek mümkündür...
"Zulüm asla payidar olmaz" ilkesinin muhteşem savaşcıları, Kılıçarslan, Eyyubi, Baybars ve diğer Anadolu kahramanlarına selâm olsun...
Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun....
Yüce Yaradan Hepimize Ecdadımıza Layık Birer Evlat Olmayı Nasip Etsin....
BAYBARS; HAÇLI SALDIRILARINA 650 YIL DUR DİYEN ŞANLI DÖNEMİN, ZAFERLERİN KOMUTANI - Anadolu, Suriye, Filistin'in bilhassa Türkler tarafından fethi Avrupa Hıristiyan dünyasında büyük bir heyecanın uyanmasına sebep oldu.
Papa II. Urbain'in tahrik ve teşvikleriyle Haçlı Seferleri başladı. Kalabalık ordular halinde Anadolu, Suriye ve Filistin'e gelen Haçlılar ile savaşan başlıca kuvvet Türkler idi. 1099'da Kudüs'ün Haçlılar tarafından zabtı ve halkının katledilmesinden sonra yakın-doğuda haçlı kontlukları kuruldu. Asırlardan beri Müslüman ülkelerinde kurulan hıristiyan devletlerini ortadan kaldırmak için girişilen amansız mücadelede haçlılar yavaş yavaş gerilemeye başladılar.
1144'de İmadetdin Zengi, Urfa'yı ve 1187'de Selahaddin Eyyübî Kudüs'ü Haçlılardan kurtardılar. Mısır Türk Memlüklü Sultanı Baybars, Suriye sahil şehirlerindeki son haçlı kalıntılarını da birer birer ortadan kaldırdı. Sultan Baybars'ın İslam dünyasına yaptığı ikinci büyük hizmeti bütün Türkistan, Irak ve İran'ı harebeye çeviren ve batıya doğru ilerlemekte olan Moğul Ordusunu 1260 yılında Ayn Calut da mağlub ederek durdurmasıdır. Ortaçağın büyük tarihçilerinden Bedrettin El-Ayni "Moğullar'a karşı İslamiyeti Türkler kurtarmışlardır" diyerek Ayn Calut zaferinin önemini belirtmektedir.
Baybars, Bağdat'ın işgalinde Moğol katliamından kurtularak Dımaşk'a kaçmış olan El-Zahirin oğlu Ahmed'i Kahire'ye davet ederek 9 Haziran 1261 tarihinde Halife ilan ve ona biat etti.
Böylece beş asırdan beri İslam dünyasının manevî lideri olan Abbasi hilafeti yeniden kurulmuş oluyordu. XIV. Asırdan itibaren İslam aleminin bayraktarlığını Osmanlı Devleti üstlenecek ve bu vazifeyi asırlarca şerefle yerine getirecektir.
Memlûk kelime anlamıyla beyaz köle demektir. Ancak bu tanım sonraları savaş esiri veya satın alınanların oluşturduğu hükümdarın muhafız birliklerinin ismi olmuştur. İlk defa Abbasi halifeleri Türk asıllı Memlûkleri kullanmış, zamanla bunlar güçlenerek kendi devletlerini kurmuşlardır.
Memlûkler, Haçlıları ve o zamana kadar yenilemeyen Moğolları durdurarak İslâm dünyasının koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. 1260'ta Memlûkler, Moğol-Ermeni ve Haçlı müttefik ordusunu Ayn-Câllûd Savaşı'nda ağır bozguna uğratmışlardır. Bir Kıpçak Türk'ü olan Baybars, Suriye'yi Haçlılardan kurtarmış, Moğollara karşı başarılar kazanmıştır. Moğolların Abbasi halifesini öldürmesi üzerine, aynı aileden birini halife ilân ederek, halifeliği Mısır'a taşımıştır.
Haçlı seferleri, 11. yüzyılın ortalarından itibaren Türklerin Yakındoğu'ya girmeleri ve Anadolu'yu yurt edinmeye başlamalarından aşağı yukarı yarım asır sonra Büyük Selçuklu Devleti'nin sürüklendiği iç karışıklıklardan faydalanmayı uman Avrupa dünyasının, "Kutsal toprakları kurtarmak" sloganıyla Türkleri Anadolu dan atmak ve Anadolu ile birlikte bütün Yakındoğu'yu kendi ellerine geçirmek maksadıyla düzenleyip giriştiği siyasi amaçlı askeri bir harekettir.
Haçlı seferleri, 1096 yılında başlayan Birinci sefer ile 1291'de Latin Hristiyanların Doğu'da son merkezleri olan Akka'dan çıkarılıp atılmaları arasında süren yaklaşık ikiyüz yıllık bir dönemi kapsar.
Bu dönemde Haçlılar tarafından Birinci sefer esnasında Urfa, Antakya, Kudüs ve Trablus'da,Üçüncü sefer sırasında Kıbrısta'da, Dördüncü sefer sonunda da İstanbul'da Latin devletleri kurulmuştur. Tarih literatüründe Haçlı Seferleri Dönemi olarak adlandırılan 1096-1291 yılları arasında Batı dünyası önce Yakındoğu'ya yerleşmek, sonra da ya bu bölgede kurulan Haçlı Devletlerini desteklemek, ya da zaman içinde Müslümanların geri almaya başladıkları toprakları elde tutmak amacıyla Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlemiştir.
Ancak Haçlı Seferleri Hareketi, yukarıda belirtildiği gibi, 1291'de Yakındoğu'da Latin hakimiyetinin son bulmasıyla bitmemiştir. Bu hareket, 13. yüzyıldan sonrada asırlarca hep aynı düşüncenin eylemi olarak, Batı'nın deyimi ile, son haçlı seferleri adıyla sürüp gitmiştir...
Mogolları Aynicâlut'ta ağır bir bozguna uğrattıktan sonra Kutuz'u öldürerek tahta geçen Baybars Haçlılara karşı yoğun bir kampanya başlattı. 1265'te Kaysâriyye, Hayfa ve Arsuf'u, ertesi yıl Galilea'yı, 1268'de Antakya'yı ele geçirdi ve 1271'de Haspitalier şövalyelerinin karargâhını zaptetti. Bu gelişmeler Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. IX. Louis yeni bir sefer için hazırlığa başladı ve 1270'de Tunus'u işgal etmek gayesiyle harekete geçti. Onun yolda ölümü üzerine Prens Edward kumandasındaki haçlılar başari sağlayamadılar. 1289'da Trablusşam, 1291'de de haçlılarin son kalesi Akkâ düştü. Papa IV. Nicholaus ve halefleri doğudaki hıristiyanlara yardımcı olmak amacıyla teşebbüse geçtilerse de sonuç alamadılar. Haçlı seferleri daha sonraki asırlarda devam etmekle beraber bunlarin gayesi artık kutsal toprakları elegeçirmek değil Avrupa'daki Osmanlı ilerleyişini durdurmaktı.
Haçlıların bu tarihte bölgeden temizlenmesiyle Anadolu tümüyle Türkistan erenlerine açıldı. Kılıç Arslanların, Baybarsların, görevini tarih sahnesine çıkan Osmanlılar devir aldılar. Baybars'ın bölgeyi haçlılardan temizlediği yıllardan sonra bölgeye ilk Haçlı askeri ancak 650 yıl sonra 1917'de, Allenby komutasındaki Haçlı kuvvetleri oldu.
HAÇLI SAVAŞLARININ BAŞLANGICINDAN SONUNA KADAR VE HALEN DEVAM EDEN SÜREÇTE BÖLGEYİ BU AŞAĞILIK SALDIRILARA KARŞI KORUYAN VE KORUMAKTA OLAN KUVVET TÜRK'ÜN KUVVETİDİR.
Haçlı saldırılarına başından sonuna kadar karşı koyan Türkler olmuş ve Selçuklu sultanı 1.Kılıç Arslan'dan Memluk sultanı Baybars'a, vb. Türk hükümdarları Haçlılarla mücadeleyi aralıksız sürdürmüşlerdir. Son Haçlı Seferleri döneminde ise, Haçlı saldırılarını Yakındoğu hakimiyetini elinde tutan Osmanlı Türkleri göğüslemek zorunda kalmışlardır.
Osmanlıların Balkanlara girip Bulgaristan'ı ve Sırbıstan'ın bir kısmını ele geçirmesi üzerine bütün Avrupa Hıristiyan dünyası hazırladığı birleşik ordularla Osmanlılar üzerine saldırıya geçtiler. Kurulan Balkan ittifakıyla Bulgarlar, Sırplar, Macarlar, Arnavutlar ve Ulahlar Kosova'da müslümanlara saldırdılarsa da büyük kayıplar vererek geri çekildiler. Fakat birkaç yıl sonra Balkan ittifâkına katılan milletlere ek olarak Fransız, İtalyan ve İngilizlerin de yer aldığı büyük bir Haçlı ordusu daha harekete geçip Balkanlarda müslümanlara saldıdı. Niğbolu'da meydana gelen savasta Haçlılar büyük bir bozguna uğratıldılar.
Günümüze kadar devam eden Batılıların saldırıları I. Dünya savaşında Osmanlıyı yıkarak daha sonraları Kuzey Afrika ve Ortadoğu'yu istila edip birçok küçük devletçikler kurarak emperyalist bir ruhla sömürmeye başlamışlardır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi İslâm dünyasının merkezinde kutsanmış Kudüs çevresinde Yahudi devletini kurmakla veya bu devletin kurulması için en büyük yardımı sağlamakla haçlı zihniyetlerini bir kez daha ortaya koydular. Filistin, Keşmir, Afganistan ve Irak'ın işgali, Kıbrıs konusundaki tutumlari Bush'un ağzından çıkan (CRUSADES sözcüğü ile) Haçlı zihniyetinin bir devamı olarak yaşanırlığını sürdürmektedir.
Bununda ötesinde, Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra Batılıların günümüze kadar devam eden Doğu'yu kolonize etme gayret ve çabalarını da, bu anlamda değerlendirmek mümkündür...
"Zulüm asla payidar olmaz" ilkesinin muhteşem savaşcıları, Kılıçarslan, Eyyubi, Baybars ve diğer Anadolu kahramanlarına selâm olsun...
Ruhu Şad Mekanı Cennet Olsun....
Yüce Yaradan Hepimize Ecdadımıza Layık Birer Evlat Olmayı Nasip Etsin....