emin Değil 'im Aşk Üzerine Ne Varsa

Sahilim

New member
Katılım
25 Ara 2010
Mesajlar
1,578
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
biRseyLer.de
Askın Yalan Olduğunu Söylemediler Bana

Aşkın yalan olduğunu söylemediler bana, bu yüzden yara bereyim gönül evimde...
Kaşlarımdaki öfkeyi susturacak söz bulamıyorum lugatımda!
Yakışmıyor artık sana susmalar tadını kaçırdın yıllarca. Aramıza boyumuzdan büyük ayrılıklar koydun oldu mu? Bende kalabalığın tenhalaşıyor yavaştan... Meltem esmiyor nicedir, fırtınalar susmadı henüz. Hayat anlamsız geliyor tutunamıyorum canıma...
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama; delirmekten mutluluğu aşkta öğrendim.
Neden herkes bakışlarını üstüme yapıştırmış bana bakıyor? Biliyorum, çok çirkinim kimin yüreğinin zilini çalsam açılmaz kapılar ardında kalırım kimsesizliğimden... Oysa ben düşlerin pembesini yüreğimin görünmezliğinde saklarım... Temiz hayallerimden kurşun yemek öldürüyor içime sığmayan umutlarımı: Yine de her gece mektuplar yazarım sana hiç okumayacağın.

Yüzün flulaştı gözümde, aklım yavaş, yavaş seni unutmaya yelteniyor sevgili!
O duyumsuz bakışlarından aldığım yitik anlamı göğsümde tutuyorum...
Geç bastırılmış bir yalnızlık ihtilali için MERHABA! bu yüzden zehirli geceler bırakıyorum ve seni onarıyorum kendimi yaralayarak. Yalnızlığımdan bir sen çıkarıyorum sensizlik büyüyor yanımda...
Mor bir ölüm giyiniyorum sensizliğimin, sessizliğinde... Seni çıkarıyorum hücrelerimin beyinden kan revan her parçan, ben kanıyorum gözlerimden sen düşerken.

Seni bende devleştirmeseydim bu kadar sen de bilmeyecektin farkının farkındalığını sevgili!...
Sen de unutamayacaksın yar beni... Her şarkıda biraz beni hatırlayacak sevgimi bırakıyorum yüreğine usulca haykırarak farkında olmasan da.
Göm şimdi beni aklının dehlizlerine sana da bu yakışır sevgili!
Beni saçlarının toroslarında uyut, beyaz gelinliği sen giydir başımın mezarına!
Sonranın azı, mor dağların eteğinde ölüm kusacak aşkın ciğerlerimden... Bu ölüm beni de korkutuyor ama; gelsem yoksun, gelmesen ölüm oluyorum; nedir bu ters denklem anlamıyorum!
VE BEN SENİ BİLMESENDE, HALA ÇOK SEVİYORUM..............

Kahraman Tazeoğlu
 
Madem Ki Aşk Cemresidir Gönlün

Sevgili...
Yine bahar gelip vurdu kapımızı.
Ben ki yaktım bütün anılarımı,
Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara.
Film bitmedi, son yazmadı henüz.
Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında.
Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri.
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu,
Onun için biraz is kokar libasım,
Onun için dağınık biraz saçlarım.
Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm.
Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü,
Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan.

Sevgili...
Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi,
Düşüyorum içimin kuyularına durmadan.
Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey,
Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim.
Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim,
Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.

Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten.
Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur?
Ve neden aşkın çocukları yoktur?

Oysa sevgili...
Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
Birikmiş bütün baharlarımı adayarak,
Koşarak doru taylar gibi yalınayak,
Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın.
Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde,
Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda.
Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka,
Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı.

Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak....

Kahraman Tazeoğlu
 
Gelirsem Biter Aşk

Düş'tüm, dedim elinin tersinde.
Hayır dedi, kesince.
Düş olsan, fark etmezdim seni !

Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum.
Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle.
Hayır dedi, inatla !
Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde !

Özledin mi beni, dedim.
Sustu !
Nefesini en derinden aldı ve,
Özlenmez mi, dedi !

Git dedim !
Git !
Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında !
Hayır, dedi, sertçe!
Gidersem, kahraman olurum!
Kalırsam, senin!

Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde.
Hayır, dedi gülerek..
Küsmek, susmayı göze almaktır.
Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın!

Gel, dedim, o zaman!
sesim fısıltı gürültüsünde.
Gel..
Durdu!
Hayır, dedi,
GELİRSEM BİTER AŞK !!!

Kahraman Tazeoğlu
 

Siyah Mı Hâlâ Gözlerin

sel artığı sevdamın
ödünç gözyaşlarıyla
bu gün de bir gemi batırdım avuçlarımda
ve hiç bir mezara sığdıramadığım
kalbimi kırıp,kiraya verdim
b i r a ğ b a l ı k ç ı s ı n a…
şimdi;uyur gezer sancımla
uzaklara süslenmiş
uzun bir yalnızlık giydim

ben buralı değilim!



kardeş ölüsüyle yaşayan güllerin
gözyaşları sabah kokar sevgilim...
içimi dökmeye gittiğim göller ne bilsin!
sende bir kış bulsaydım kendime
çığ olup üstüme devrilecektim...
küflü bir ekmek gibi öptüğüm
'unutmak' ta hiç taraf olmadı bana
gamzemde hüsran
acımı sevdim
ve haksız yağmurlara tutuldum
düşüp gittim peşimden
bir daha izime rastlayamadım...

ahh! sevgilim...canım katilim!
senin de yalnızlığa komşu bir evin vardır
gün gelir gider de,sarılır kendine
yitiğin kadar yanar/yaktığın orman boyu susarsın...
bunu ben;ağlamaktan dönen bir annenin
dövdüğü dizlerinden/yolduğu saçlarından
ardımdan konuşan çatal yollardan
mutsuz çalılardan
ve dua etmeyi çoktan unutmuş
ellerimden biliyorum
uzaklar yakın senden
sürüldüm yaslı palaskalarla
içimde telli duvaklı
bir palandöken...

ahh! sevgilim...akşam ağrım!
kirpiğinden düşmeyi bekleyen damladan kısa olsa da ömrüm
bir göz açıp kapamaca gözlerinde
son bir defa uyumak istiyorum

siyah mı hâlâ gözlerin

İsrafil Kıvrık
 

Bir Cansın

Bir can dın içimde
İki hecelik isminle
Bircan
Tutkulu akşamlar
Geçerken sabaha
Sıcaklığındı aradığım
Tenkokun elaman
Yanıpta tutuştuğum
Bir yastıktı başkoyduğum
Hiçte olmadığımız biryastık
Çırpınırken beyaz kuş
Değmeden giderken tenimiz tenimize
Bir örtüşü,bir sürtünmeydi yıldız düşüşünde
O ilkbahar ıslak yanaklardı özlemin gamzesi
Şimdi sonbahar ve yaprak gibi uçuşuyoruz
Derin mavi sevda yıkanmışlığımız yürek sancısıyle
Daha neyimiz kaldıki geçen zaman içinde ukte
Sen içimdesin bilirim ama bir okadarda sessizsin
Benim her seslenişimi kurşunlarınla yokedense sen
Aşık usandıran nazlı kız,bilki sonumuz şimdikinden daha uzak
Ve sessizlikte bu gidişle önce beni sonra seni vurucak

Kamil Söylemez​
 

Hadi Git Yâr

Hadi git yâr!
Daha fazla sen yüklenemiyor kalbim.
Daha derin düşleri kaldıramıyor bedenim. Kalmadı lügatimde içimi yakmayan bir söz. Bendeki resmini sakladığım sandık; bir çift göz?
Yâr! ekseni değişti artık dünyamın. Ne geceleri uykuya teslim ediyorum düşüncelerimi. Ne de sabahları gündoğumlarıyla yeni bir yelken açabiliyorum kurtuluşuma. Her benle başlayıp senle devam etmek zorunda olan gün, dikenli bir dal oluyor bana.
Hadi gönlüm
Defalarca düş uçurumlardan, kan-revan ol. Ve boşalt içini. Damarlarından ansızın geçen ve ?yar?ı anlamlı kılan ezinci katlet. Bitir bu sonsuz şiiri. Son bulsun ağıt tadındaki sevgi söylemleri. Yâr yüreğimdeki ?is?ini başka bir yere sevk et hadi.
Ah yâr gün gün mısralar döktün içime. Yüreğimi sana dair söylenmiş mısralarımla yıkadın. Ben hep sana uzaktım. Yollarda kaybolsam sen önüme çıkan tuzaktın. Ben, her gece gözyaşlarımla yıkadığım masallarımı saçlarına yolladım. Saçlarından kulaklarına musalla taşı gibi bir soğuklukla inip, beni sana anlatır sandım.
Yanıldım?
Hicran yağmurlarından sıyrılıp ötelerde kendimi aradım, bulamadım?
Hayatımın gençlik satırlarında adı geçen yâr.
Sırtımı her döndüğümde bir can yitirdim bu bahar?
İdama giderken hislerim, güneşim yüzünü görmeyi bekledim hep. Kalemi kırık bir aşkı mühürledim yüreğime. ?unuttum? diye haykırırken bile unutmadığımı ispatlıyordum kendime.
Yoruldum yâr
Bütün kapılarımı kapatmaya hazırlanıyorum gönlümün. Kimliğimi hediye edip bu şehre, her bir adımımda anıları sürükleyip ardımdan ve rotamı da ekleyip nabzıma gidiyorum? Mutlu günlerin gelmesini bekleyen çehremdeki çizgileri siliyorum. Ceplerimi dolduruyorum yedekteki acılarla. Her sabah yüzümü yıkadığım tavana asıyorum hayallerimi. Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün. Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan. Paslandı gözlerim. Sen kendin için kal yâr ben senin için giderim. Bu defa sürgünlere giden yüreğime bedenimi de eklerim. Bağdat olurum yıkılırım kurşunlara. Filistin olurum kalırım duvarlar arasında. Ama yine de İstanbul?u saklarım alınyazımda.
Nerde olursam olayım unutma yâr; yarın yeni bir gün ve her yeni günde olduğu gibi senli ölüme hazırlanıyor gönlüm

Kahraman Tazeoğlu
 

Ben Seni Anlatamam



Derya mürekkep olsa, gökyüzü de sayfalar,
Ak bulut üzerine, bir tek çizgi atamam.
İlham perisi gelse, akşamdan fecre kadar...(1*)
Bir tek mısra yazamam, ben seni anlatamam!
Her duygum hece olsa, yazılsa satır satır,
Sen kendin bir şiirsin, seni nasıl anlatır? ...

Hangi cümle anlatır? Kalbe yerleşen eşin,
Ömür boyu sürecek fermanını duyuran,
Kızıl kordan da beter, sönmeyecek ateşin,
Gizli kıvılcımını kalbe ani buyuran,
Buğulu bakış sinmiş gözlerdeki gizemi! ...
Başlarken yorgun düşen kalemden, bir dize mi? ...(2*)

Nasıl anlatırım ben? Özenerek çizilmiş,
Beyazın gizli tonu, sedefî renge çalan,
Sanki bin bir naz ile sıra sıra dizilmiş,
Deryanın gizeminden, mistik ışıltı alan...(3*)
İncileri, gizleyen dudağın ahengini,
Güneş ışığı düşmüş ıslak yakut rengini?

Anlayabilir misin? Gizemli buhurundan...(4*)
''Esir oldum! '' diyerek, gönlümdeki hüzünü.
Perilerin ateşi meleklerin nurundan,
Sihirli boya almış gibi eşsiz yüzünü,
Ressam olsam çizemem büyülü fırça ile.
Sana layık saray yok, fildişi sırça ile!

Everest değil miydi? Himalaya zirvesi,...(5*)
Bulutları aşarak göğe değen başıyla.
O da boyun eğiyor, şimdi suskundur sesi,
''Zirvem aşıldı diye! '', gözlerinde yaşıyla,
Boynu bükük kardelen, varamazken nisana...
Arzda Yedi Harika, sence rakip mi sana? ..(6*)

Kim yazar bu romanı? Özlem sinmiş yazıyla...
Yedi kandilli Ülker yıldız verse tacına,...(7*)
Birer birer dizilse gülümseyen nazıyla.
Bir Ay inse bir Güneş, kurulsa yamacına,
İki ışık bir olsa nuruna karışamaz,
Sönük kalır birlikte, seninle yarışamaz!

Anlatan destan mı var? İlk günkü zerafetle,
Hilâle düşmüş Ay'dan, simge almış bedeni,
Perilerin soyundan, müjdelenmiş afetle,
Her göreni aşkına, sana mahkûm edeni!
Seni seven değişmez saçının bir telini,
Bütün dünya malına. Rüyaların gelini! ...

Sihirli bir ezgiden billûr gibi sesinle,
Gülüne ağıt yakan bülbülü yasa boğdun!
Hastaya şifa veren efsunlu nefesinle,
Umut güneşi gibi kalbin içine doğdun.
Gizemli gözlerini, ''Esir alsın herkesi! ''
Diye mi miras verdi, Sebânın Melikesi? ...(8*)

Elini vicdanına koy ''Beni anlat! derken.''
Senden yana öksüzden, bin ah! İşit, bir dokun!
Gözyaşlarım heceyle beraberce düşerken,
Seni anlatamadım! ... Diye yenilgi okun,
Her gün beni yeniden vurmaya can atmasın,
Kalbimde bir gül saklı, gizlice kanatmasın!

A yyuk'a çıkan sesim, özlemimle örtüştü...(9*)
N ehir gibi bir sevgi ayağına sererken,
L âl olacak bülbülden son figanî ötüştü.
A ylar yıla ermeden ilkyazdan daha erken,
T aht kurmuş kalbe hüzün, acımasız üşüştü,
A k düştü saçlarıma seni yazayım derken!
M üjde verecek sandım; elimden kalem düştü!
A şkın tek hecesine, atamadı bir adım,
M elike! Kalem düştü... Seni anlatamadım!
! ...



__________________________________

Açıklamalar:
(1*) - Fecr: Güneşin doğmedan önceki kızıllığı, tan vakti.
(2*) - Dize: Mısra, koşuğun her bir satırına verilen ad. Koşuk: Sevgi, doğa şiiri, şiir.
(3*) - Mistik: Gizemli, sırlı.
(4*) - Buhur: Tütsü


İrfan Yılmaz
 
Dolunaylı Geceler...

Yirmi sekiz günde bir, dolunaylı her gece,
Beni kader ağına, atan gelir aklıma.
Gözyaşı damlasından, bir şiir verir hece.
Esin kaynağı siman, o tan gelir aklıma.

Sabahsız gecelerde, gelmeyen uykum gibi,
Özlemle geçen günler; denizlerde kum gibi...
Her gecene ışıkken, damla damla mum gibi;
Ben hasretle erirken, yatan gelir aklıma.

Meleklerden yas geldi, Kör Şeytan'a uyana.
Umutlar paramparça saçılırken dört yana,
Kıskandığım bedeni, şimdi başka bir cana;
Beni hiç düşünmeden, katan gelir aklıma.

Hangi güçten af gelir, aşka mezar kazana?
Yine sitemin düşer, aşka destan yazana,
Baharı yaşatmadın, diye erdim hazana.
Bana sebepsiz yere, çatan gelir aklıma.

Saçıma düşen aklar, hasret günleri saydı.
Hicran kızıl korunu, sensiz yıllara yaydı.
Bana damla düşmüyor, hani umut deryaydı?
Hasretin kör kuyusu, vatan gelir aklıma.

Bin hayalin düğümü, kavuşma rüyasının,
Ben çektikçe uzayan, sonu gelmez yasının,
Uçsuz bucaksız olan, bir hüzün deryasının,
Çırpındıkça dibine, batan gelir aklıma!

Dolunaylı geceler, zalimin nazarında,
Bin bir acı dökülür sitem ve azarında.
Adım:Aşka Esir'di, kaderin yazarında.
Boynu zincirli beni esirler pazarında,
Halkalı köle diye satan gelir aklıma! ...

_______________________________

Dolunay: Dünya'nın Güneş etrafındaki yörüngesi elips biçimide olup elipsinin bir odağında Güneş bulunur Ekliptik adı verilen yörünge düzleminde hareket eder.. AY da Dünya'nın tek uydusu olarak Dünya ile beraber Güneşin etrafında dolanır. Ay'ın kendi yörüngesi tam çember olmayıp elips biçiminde olduğundan; merkezkaç ve uzaydaki kütlerin çekim kuvvetinin dengesi gereği, Dünya'ya yaklaştığıda daha hızlı Dünya'dan uzaklaştığında daha yavaş hareket eder.

AY'ın ayrıca kendi etrafında dönmesi ile Dünya'nında kendi etrafında dönmesi, eş zamanlı olduğundan Dünya'dan bakıldığında AY'ın daima aynı yüzü görünür.

Ay'ın yörüngesinde Dolanım süresi: 27 gün, 7 saat, 43 dakika, 11.5 sn. (=27.322 Gün) . Kavuşum süresi: 29 gün, 12 saat, 44 dakika, 2.8 sn. (29.53gün) olduğundan; Ay'ın Tam Dolunay halini aldığı zaman ile bir sonraki Dolunay halini aldığı zaman arasındaki süre, YİRMİSEKİZİNCİ GÜNün saatlerine denk düşer.

Dolunay: Ay'ın Dünya'dan bakıldığında görünen yüzünün tamamının, gece Güneş ışığını aldığı Dairesel görünümlü durumudur. İlk dördün ile Son dördün evresinin ortasına denk gelir.
İlk dördünden son dördüne giden Ay; Dolunay safhasından geçer.

İrfan Yılmaz
 
Sevildiğini Bil Yeter.

Sonu olmayan bir deniz olsan bile.....
Küçük bir umut,bir serap olup görünsen gözüme
Seninle olmak için kürek çekerim günlerce..

Umutsuz yaşanmıyormuş ama......
Umuda dalıpta ölüp gidiyor bazan insan..
Benim için çok kolay ölmek.
Yüzünü görmediğimi,sesini duymadığım,
Varlığını hissetmediğim her gün ben bir ölüyüm çünkü.

Unuttuğum bir hikayesin belki.
Belki bir şehrin arka sokağında
Bir şairin dizelerindesin belki.
Belkide bir şarkının içinde ismin.
Ama kim tarafından söyleniyorsun onu bilmiyorum.
Bilmiyorum...

Tek bildiğim seni çok sevdiğim..
Sen..........
Sen sonsuza dek sevildiğini bil yeter.....



Yılmaz Keskin
 
Vedalar Soğuk Olur Sıkı Giyin..

İncinecek hal kalmadı bende, sana sadece bir tavsiye;
Vedalar soğuk olur, sıkı giyin!

Üşüyorum...
duracağım burada
gidişini seyredeceğim
kıpırtısız, sakin gibi görüneceğim
kavgasız olacak, fırtınasız olacak
saçma sapan olacak
organlarım birbirine vuracak
arkandan sessiz bakacağım
ben yine salağı oynayacağım...

hayalleri taştan bir sevdaydı bizimkisi.
kırılmazdı. yağmura kara dayanıklıydı.
çığ olup düşerdi de kendine zarar vermezdi.
kopmazdı.
gidişler dönüşlere gebeydi de, hep acıtırdı her el sallayış.
özlemler acıydı. yürek dabırsızdı.
her dönüş, doğuştu aslında yeniden.
ölüp ölüp dirilmek gibi değil de, erince doğmaktı.
ama
önce hayaller öldü! (cenaze meydanda kaldı, ulu orta)
gönlüme bir kor düşer
gitme öyle zamansız
önce hayaller biter
yanar külsüz dumansız
acıyorum... ya da acıyorlar...
elimde kalanları sayamıyorum.
nasıl sayabilirim. ateş altında heryerim...
dokunulamıyorum, onarılamıyorum, dona kaldım yanarken.
sadece acıyorum, acınılıyorum...
demişler inanmış, ağlayışları geçer sanmıştım.
bir maddeyim... bedenim var senden kalan.
benden gotürdüklerini isteyemiyorum.
sen giderken sen olsaydın, benden gitmezdin.
sen olmadın belki de hiç!
bilmiyorum sensizliği...

baharlar hiç gelmez
mevsim hep kış olur
günlerime güneş doğmaz
hislerim uyur

takvimleri kopardım attım sen giderken. saatleri kırdım...
zaman'dan söz edilmesini istemiyorum artık...
kış! soğuk işte. herkese olduğu gibi...
derlerdi hep de inanmazdım, vedalar soğuk olur, sıkı giyin!
ben bahardan kalmayım...
sana yangındım,
ama sensiz üşüyorum... ve uyuyorum... hala!

dilimden hiç düşmez
adın hasret olur
yüreğimde sızı dinmez
gülmek güç olur
acı işte. hangi hecesinden tutarsan tut bu böyle.
ne sancım diner, ne ağrım. sattım 3 kuruşa gülüşlerimi...
bak gamze gamze dolmuyor yüzüm.
bak acı! bak yaş! bak soğuk!
bakma... anlamayacak kadar uzağız artık.
haa soğuk. demişlerdi zaten... ama yapacak birşeyim yoktu.
sonunu bile bile lades dedim ben... mahkumdu!

ayrılıklar yara açar yara üstüne
yağmur ağlar sensizliğe iç çekişime
sensiz olmaz bu yerlerde dünya dar olur
eğer gidersen bu aşka çok yazık olur
gittin... :'(
yüklemin öznesi mühim değil aslında. gidildi. onarılmaz yaralarımız var artık.
susuz tokluk arıyoruz belki de.
yazık oldu mu? bilmem... olur mu?
sadece üşüdüğümü hissediyorum...
vedalar soğuk olurmuş,
"ben yolculuklara senle çıkmaya alışkındım oysa..."

Kahraman Tazeoğlu
 
Durma, Sen de Vur Gitsin!

Yarım asırlık çınar, yaprakları dumanlı,
Yeşerecek dalları, umutsuz, ağır zanlı..
Verilen sözler yalan, masallar olmuş kanlı,
Taşlaşmış tüm duygular, sevda sarı fırtına,
Zaman ile birlik ol, biraz da sen vur bana...

Bilmem kaç ölçeklidir, isyanımın depremi,
Yoktur onaracak güç, bu sarsılan zemini...
Ne geçmişim, ne yarın, ne de yaşanan demde,
Zerresi yok umudun, dingin olmaktan yana,
Yalan ile birlik ol, durma sen de vur bana...

Gölgelenmiş bir hayal, saklı hıçkırıklarım,
Kan kokan yüreğimi, gören gönüller yanık,
Yıkılan düşlerimden, olmuş cam kırıkları,
Yaşam suyu tükenmiş, zehir dolan bağrıma,
Yılan ile birlik ol, şimdi sen de vur bana....
.
09/12/2005

*******
*******
Nasıl da görkemlidir çınarlar,
'yaprakları dumanlı'
Eser dallarda umut rüzgarı,
'geçmişinden yaralı'
Sulusepken havalarda avcılar
'elleri kızıl kanlı'
Rivayet edilse de masalda:
'sevdam sarı fırtına'
İnlese de gecelerde tenim,
yakınamam yazgıma,
Nara yaksam da gençliğe, kaldım
'nağmelerle canlı'....

11/12/2005

Nesrin Göçmen
 
En Güzeller Güzeli

Hemen yazsam, uzun söze ne gerek.
İsminin her harfi, kalbe kazıldı.
Senin gibi güzel olsun diyerek:
En güzel şiirler; sana yazıldı!

Seni kıskandılar nazlı eceler,
Göznuru döküldü günler geceler,
Yan yana dizildi inci heceler:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Selam olsun saçı altın telliye,
Sevda düşen gönül döner deliye.
Sevginden bir damla taşısın diye:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Seven her gönülde yandı çıralar,
Alt alta dizildi düzgün sıralar.
Kafiye bezendi yüklü mısralar:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Sevgiden Dergâh'a çökülüverdi.
Sanki can evimden sökülüverdi,
Kalbimden kaleme dökülüverdi:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Eşsiz bir güzeldin, kendin de şaştın,
Kalplere sığmadın taştıkça taştın.
Dillere destandın Fizan'ı aştın:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Olmuyorsa dedim hiç heceleme,
Yazamazsam diye düştüm eleme,
Gözyaşım karıştı kağıt kaleme:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Bin-bir çile ile verilen emek...
Bunlardan haberin olmadı demek!
Hasret geceleri... Sabahlara dek:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Sevgi damlaları geldi silsile,
Heceden vezinle yerleşti dile.
Senin kadar güzel olmasa bile:
En güzel şiirler sana yazıldı.

Sen ki Everest'in yüce doruğu,
Gözlerime sinen sevdalı buğu.
Haberin oldu mu: Ey! Nazlı Kuğu:
En güzel şiirler sana yazıldı.

İrfan Yılmaz
 

Canımsın, Kanımsın Yar

Unutamam, unutamam seni yar
Kalbimin her köşesinde sevgin var
Ne olur birakıpta gitme beni ellere
Senden baska seveceğim kimim var..

Hergün özlemekle geçer benim günüm
Kaderime lanet eder dururum..
Görsem seni başkasının kolunda
İmanıma, kendimi öldürürüm..

Hayatımın her anı senle dolu yar
Aldiğım her solukta sen varsın
Canımsın,kanımsın herşeyimsin
Damarimda yaşam veren kadınımsın

Sana öyle bağlanmişim ki birtanem.
Atmak seni imkansiz bu kalbimden
Güzellikler, sevdalar senden yana
Bir parçasin bedenimde canimsın sen

Abdullah Aydın
 
Geri
Üst