paduk
"Chastise"
SANRISAL BOZUKLUK
Sanrısal Bozukluk, önde gelen semptomların sanrılar olduğu bir psikiyatrik bozukluktur.
Eskiden “paranoya” ya da “paranoid bozukluk” olarak adlandırılan bu bozuklukta primer
olarak grandiöz, erotik, kıskançlık, somatik veya karışık tipte sanrılar bulunur. Sanrılar
bizar özellikte değildir, varsanılar olsa bile baskın nitelikte değildir ve sanrılarla
uyumludur.
İNSAN KURBAN ETMEK;
Tlamictiliztli adı verilen insan kurban etme, Aztek gücünün genişlemesi sırasında artan, oldukça yaygın bir Mezo-amerikan dini adetidir. Görünürdeki amaç, evrensel dengenin sürekli yenilenmesi, ixiptlanın (tanrıların temsilcileri olarak kurban edilenler) kanları ve kalpleriyle tanrıların doyurulmasıdır.
Ölüme Yakın Deneyimler (ÖYD ya da NDE - Near Death Experience) tıbbi anlamda kalbi durup daha sonra tekrar hayata dönen insanların geçirdiği tecrübelere verilen isimdir.
Ölüme yakın deneyimler,
özellikle insanoğlunun “ölümden sonraki hayat” konusuna karşı duyduğu merak sebebiyle ilgi çekici olaylar olmuştur. Gerçek deneyimlerle spekülasyon ve şehir efsaneleri çoğu yerde birbirine karışmış olmakla beraber, gelişen tıp ve teknolojinin de yardımı ile konu üzerinde bilimsel araştırmalar da yapılmaktadır. Dr. Raymond Moody ve Dr. Kenneth Ring, ölüme yakın deneyimler alanında çalışmış önemli isimler olarak görülür. Ayrıca International Association for Near-Death Studies (IANDS, Uluslararası yakın ölüm çalışmaları topluluğu) isimli bir örgüt, bu deneyimi yaşamış insanları bir araya getirmek ve bilimsel araştırmaları destekleyici güvenilir bilgiler bulmak gibi bir misyon ile gerçekleşmiş olaylar üzerinde araştırmalar yapmaktadır.
ŞİZOFRENİFORM BOZUKLUK:
Şizofreniform bozukluk, semptomların en az bir ay, en fazla altı ay sürmesi dışında her
yönden şizofreninin benzeri bir bozukluktur. Şizofreniform terimi ilk kez 1939′da Gabriel
Langfeldt tarafından kullanılmıştır.
Epidemiyoloji:
Şizofreniform bozukluğun insidans, prevalans ve cinsiyet dağılımları konusunda yeterli
bilgiler yoktur. Bazı klinisyenlere göre adolesan ve genç erişkinlerde daha sık
görülmektedir. Aile çalışmaları sonuçlarına göre, şizofreniform bozukluğu olanların
akrabalarında duygulanım bozukluğu rastlanma oranı, şizofreniklerin akrabalarına göre
daha yüksektir. Ayrıca, şizofreniform bozukluğu olanların akrabalarında psikotik
duygulanım bozukluğu görülme sıklığı, bipolar bozukluğu olanların akrabalarından
daha fazladır.
Etiyoloji:
Diğer bütün klasik psikotik bozukluklarda olduğu gibi, şizofreniform bozukluğun nedeni
de bilinmemektedir.
Klinik özellikler:
Tizofreniform bozuklukta klinik belirti ve bulgular, ve mental durum muayenesi tıpkı
şizofrenide olduğu gibidir.
Ayırıcı Tanı:
Şizofreni, kısa psikotik bozukluk, psikolojik belirtilerin önde olduğu yapay bozukluk,
genel tıbbi duruma bağlı ve madde kullanımına bağlı psikotik bozukluklar; ayrıca kısa
süreli psikotik dönemlerin eşlik edebildiği temporal lob epilepsileri, MSS tümörleri,
serbrovasküler hastalıklar ayırıcı tanıda dikkate alınmalıdır. Genç erkeklerde kas
geliştirme ya da atletik performansı arttırma amacıyla alınan anabolik steroidlerin
kullanımında da psikoz gelişebilmektedir.
Gidiş ve sonlanım:
Tanım olarak şizofreniform bozukluk altı ayda tamamen iyileşir. Şizofreniform bozukluğu
olan hastalarda belirgin intihar riski vardır. Psikotik ataktan sonra depressif bir dönem
görülür. Başlangıçta Şizofreniform Bozukluk (geçici tanı) tanısı alan hastaların yaklaşık
üçte biri altı aylık dönem içinde iyileşir ve son tanı olarak şizofreniform bozukluk tanısı
alır. Geriye kalan üçte ikisi daha sonra şizofreni ya da şizoaffektif bozukluk tanısı alır.
Tedavi:
Şizofreniform bozuklukta, etkin bir değerlendirme, tedavi ve hastanın davranışlarının
gözlenmesi açısından çoğu zaman hastaneye yatırmak gereklidir. Psikotik semptomlar
için antipsikotik ilaçlar (3-6 ay süreyle) verilmelidir. Şizofreniform bozukluğu olan
hastalar antipsikotik tedaviye şizofrenik hastalardan daha çabuk yanıt verirler. Özellikle
belirgin katatonik ya da depressif bulguların olduğu hastalarda EKT uygulanabilir.
Tekrarlayan atakların profilaksisinde lithium, carbamazepine ya da valproate yararlıdır.
ŞİZOAFFEKTİF BOZUKLUK:
İsminden de anlaşıldığı gibi şizoaffektif bozuklukta hem şizofreni, hem de affektif
bozukluk bulguları vardır. İlk kez 1913′de George H. Kirby ve 1921′de August Hoch
şizofreni ve affektif bozukluk semptomları olan ve dementia praecox gibi yıkıma
uğramayan bir grup hasta tanımladılar ve bunları manik-depressif psikoz grubunda
sınıflandırdılar. 1933′de Kasanin “şizoaffektif bozukluk” deyimini kullandı. 1970′lere
kadar hastalığın şizofreninin bir alt tipi olduğu kabul edildi. Daha sonra, iki uçluluğun
sık olması, seyrinin şizofreniye göre daha iyi olması, lityumun bazı olgularda etkin
olduğunun görülmesi şizoaffektif bozukluğun affektif bozukluklar kapsamında ele
alınmasınaneden oldu.
Epidemiyoloji:
Şizoaffektif bozukluğun yaşam boyu prevalansı %1′den azdır. Erkeklerde kadınlardan
daha az görülür. Özellikle evli kadınlarda daha sıktır. Kadınlarda başlama yaşı tıpkı
şizofrenide olduğu gibi erkeklere göre daha geçtir. Bozukluğun bipolar tipi genç
erişkinlerde, depressif tipi ise yaşlılarda daha sık grülmektedir.
Klinik özellikler:
Şizoaffektif bozukluğun bütün semptomları, şizofreni, manik atak ve depressif atağın
semptomlarını içerir.Şizofreni ve duygulanım bozukluğu semptomları birlikte ya da
dönüşümlü olarak bulunabilir. Bozukluğun seyri alevlenmeler-yatışmalar biçiminde ya da
uzun süreli kötüye gidiş biçiminde olabilir.
Ayrici tani :
Tizofreni ve duygulanım bozukluğunun ayırıcı tanısında belirtilen bütün durumlar,
şizoaffektif bozukluk ayırıcı tanısı için de geçerlidir. Steroid tedavisi alanlar, amfetamin ve
fensiklidin kötüye kullanımı olanlar ve temporal epilepsisi olan hastaların bazıları,aynı
anda şizofrenik bozukluk ve duygulanım bozukluğu semptomları gösterebilir.
Gidiş ve sonlanım:
Şizoaffektif bozukluğu olanların prognozu, şizofrenik bozukluğun prognozuyla
duygulanım bozukluğunun prognozu arasındadır.
Tedavi:
Tizoaffektif bozukluğun majör tedavi biçimleri hastaneye yatırma, ilaç tedavisi ve
psikososyal düzenlemelerdir. Farmakoterapide kullanılacak temel ilaçlar antidepresanlar
ve antimanik ilaçlardır. Eğer gerekiyorsa kısa süreli kontrol amaçlı antipsikotikler
kullanılabilir. Semptomları kontrol etmede uzun dönemde timoleptik ajanlar etkili
olmabilir. Bipolar tip şizoaffektif bozukluğu olanlarda lithium, karbamazepin, valproat,
yada bu ilaçlar tek başına etkin değilse bunların kombinasyonu verilmelidir. Depresif
tipte antidepresanlar, antidepressan tedaviye cevap yoksa EKT uygulanmalıdır.
bkz. ben bu tür bilgileri okumayı severim.... ilgilenen var ise okumaktan keyf alacaktır.... benim gibi insanlar vardır elbet.......
Sanrısal Bozukluk, önde gelen semptomların sanrılar olduğu bir psikiyatrik bozukluktur.
Eskiden “paranoya” ya da “paranoid bozukluk” olarak adlandırılan bu bozuklukta primer
olarak grandiöz, erotik, kıskançlık, somatik veya karışık tipte sanrılar bulunur. Sanrılar
bizar özellikte değildir, varsanılar olsa bile baskın nitelikte değildir ve sanrılarla
uyumludur.
İNSAN KURBAN ETMEK;
Tlamictiliztli adı verilen insan kurban etme, Aztek gücünün genişlemesi sırasında artan, oldukça yaygın bir Mezo-amerikan dini adetidir. Görünürdeki amaç, evrensel dengenin sürekli yenilenmesi, ixiptlanın (tanrıların temsilcileri olarak kurban edilenler) kanları ve kalpleriyle tanrıların doyurulmasıdır.
Ölüme Yakın Deneyimler (ÖYD ya da NDE - Near Death Experience) tıbbi anlamda kalbi durup daha sonra tekrar hayata dönen insanların geçirdiği tecrübelere verilen isimdir.
Ölüme yakın deneyimler,
özellikle insanoğlunun “ölümden sonraki hayat” konusuna karşı duyduğu merak sebebiyle ilgi çekici olaylar olmuştur. Gerçek deneyimlerle spekülasyon ve şehir efsaneleri çoğu yerde birbirine karışmış olmakla beraber, gelişen tıp ve teknolojinin de yardımı ile konu üzerinde bilimsel araştırmalar da yapılmaktadır. Dr. Raymond Moody ve Dr. Kenneth Ring, ölüme yakın deneyimler alanında çalışmış önemli isimler olarak görülür. Ayrıca International Association for Near-Death Studies (IANDS, Uluslararası yakın ölüm çalışmaları topluluğu) isimli bir örgüt, bu deneyimi yaşamış insanları bir araya getirmek ve bilimsel araştırmaları destekleyici güvenilir bilgiler bulmak gibi bir misyon ile gerçekleşmiş olaylar üzerinde araştırmalar yapmaktadır.
ŞİZOFRENİFORM BOZUKLUK:
Şizofreniform bozukluk, semptomların en az bir ay, en fazla altı ay sürmesi dışında her
yönden şizofreninin benzeri bir bozukluktur. Şizofreniform terimi ilk kez 1939′da Gabriel
Langfeldt tarafından kullanılmıştır.
Epidemiyoloji:
Şizofreniform bozukluğun insidans, prevalans ve cinsiyet dağılımları konusunda yeterli
bilgiler yoktur. Bazı klinisyenlere göre adolesan ve genç erişkinlerde daha sık
görülmektedir. Aile çalışmaları sonuçlarına göre, şizofreniform bozukluğu olanların
akrabalarında duygulanım bozukluğu rastlanma oranı, şizofreniklerin akrabalarına göre
daha yüksektir. Ayrıca, şizofreniform bozukluğu olanların akrabalarında psikotik
duygulanım bozukluğu görülme sıklığı, bipolar bozukluğu olanların akrabalarından
daha fazladır.
Etiyoloji:
Diğer bütün klasik psikotik bozukluklarda olduğu gibi, şizofreniform bozukluğun nedeni
de bilinmemektedir.
Klinik özellikler:
Tizofreniform bozuklukta klinik belirti ve bulgular, ve mental durum muayenesi tıpkı
şizofrenide olduğu gibidir.
Ayırıcı Tanı:
Şizofreni, kısa psikotik bozukluk, psikolojik belirtilerin önde olduğu yapay bozukluk,
genel tıbbi duruma bağlı ve madde kullanımına bağlı psikotik bozukluklar; ayrıca kısa
süreli psikotik dönemlerin eşlik edebildiği temporal lob epilepsileri, MSS tümörleri,
serbrovasküler hastalıklar ayırıcı tanıda dikkate alınmalıdır. Genç erkeklerde kas
geliştirme ya da atletik performansı arttırma amacıyla alınan anabolik steroidlerin
kullanımında da psikoz gelişebilmektedir.
Gidiş ve sonlanım:
Tanım olarak şizofreniform bozukluk altı ayda tamamen iyileşir. Şizofreniform bozukluğu
olan hastalarda belirgin intihar riski vardır. Psikotik ataktan sonra depressif bir dönem
görülür. Başlangıçta Şizofreniform Bozukluk (geçici tanı) tanısı alan hastaların yaklaşık
üçte biri altı aylık dönem içinde iyileşir ve son tanı olarak şizofreniform bozukluk tanısı
alır. Geriye kalan üçte ikisi daha sonra şizofreni ya da şizoaffektif bozukluk tanısı alır.
Tedavi:
Şizofreniform bozuklukta, etkin bir değerlendirme, tedavi ve hastanın davranışlarının
gözlenmesi açısından çoğu zaman hastaneye yatırmak gereklidir. Psikotik semptomlar
için antipsikotik ilaçlar (3-6 ay süreyle) verilmelidir. Şizofreniform bozukluğu olan
hastalar antipsikotik tedaviye şizofrenik hastalardan daha çabuk yanıt verirler. Özellikle
belirgin katatonik ya da depressif bulguların olduğu hastalarda EKT uygulanabilir.
Tekrarlayan atakların profilaksisinde lithium, carbamazepine ya da valproate yararlıdır.
ŞİZOAFFEKTİF BOZUKLUK:
İsminden de anlaşıldığı gibi şizoaffektif bozuklukta hem şizofreni, hem de affektif
bozukluk bulguları vardır. İlk kez 1913′de George H. Kirby ve 1921′de August Hoch
şizofreni ve affektif bozukluk semptomları olan ve dementia praecox gibi yıkıma
uğramayan bir grup hasta tanımladılar ve bunları manik-depressif psikoz grubunda
sınıflandırdılar. 1933′de Kasanin “şizoaffektif bozukluk” deyimini kullandı. 1970′lere
kadar hastalığın şizofreninin bir alt tipi olduğu kabul edildi. Daha sonra, iki uçluluğun
sık olması, seyrinin şizofreniye göre daha iyi olması, lityumun bazı olgularda etkin
olduğunun görülmesi şizoaffektif bozukluğun affektif bozukluklar kapsamında ele
alınmasınaneden oldu.
Epidemiyoloji:
Şizoaffektif bozukluğun yaşam boyu prevalansı %1′den azdır. Erkeklerde kadınlardan
daha az görülür. Özellikle evli kadınlarda daha sıktır. Kadınlarda başlama yaşı tıpkı
şizofrenide olduğu gibi erkeklere göre daha geçtir. Bozukluğun bipolar tipi genç
erişkinlerde, depressif tipi ise yaşlılarda daha sık grülmektedir.
Klinik özellikler:
Şizoaffektif bozukluğun bütün semptomları, şizofreni, manik atak ve depressif atağın
semptomlarını içerir.Şizofreni ve duygulanım bozukluğu semptomları birlikte ya da
dönüşümlü olarak bulunabilir. Bozukluğun seyri alevlenmeler-yatışmalar biçiminde ya da
uzun süreli kötüye gidiş biçiminde olabilir.
Ayrici tani :
Tizofreni ve duygulanım bozukluğunun ayırıcı tanısında belirtilen bütün durumlar,
şizoaffektif bozukluk ayırıcı tanısı için de geçerlidir. Steroid tedavisi alanlar, amfetamin ve
fensiklidin kötüye kullanımı olanlar ve temporal epilepsisi olan hastaların bazıları,aynı
anda şizofrenik bozukluk ve duygulanım bozukluğu semptomları gösterebilir.
Gidiş ve sonlanım:
Şizoaffektif bozukluğu olanların prognozu, şizofrenik bozukluğun prognozuyla
duygulanım bozukluğunun prognozu arasındadır.
Tedavi:
Tizoaffektif bozukluğun majör tedavi biçimleri hastaneye yatırma, ilaç tedavisi ve
psikososyal düzenlemelerdir. Farmakoterapide kullanılacak temel ilaçlar antidepresanlar
ve antimanik ilaçlardır. Eğer gerekiyorsa kısa süreli kontrol amaçlı antipsikotikler
kullanılabilir. Semptomları kontrol etmede uzun dönemde timoleptik ajanlar etkili
olmabilir. Bipolar tip şizoaffektif bozukluğu olanlarda lithium, karbamazepin, valproat,
yada bu ilaçlar tek başına etkin değilse bunların kombinasyonu verilmelidir. Depresif
tipte antidepresanlar, antidepressan tedaviye cevap yoksa EKT uygulanmalıdır.
bkz. ben bu tür bilgileri okumayı severim.... ilgilenen var ise okumaktan keyf alacaktır.... benim gibi insanlar vardır elbet.......