WaTcHFuL
EVERYWHERE
- Katılım
- 10 Kas 2005
- Mesajlar
- 10,456
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Prostat, kalın bağırsağın en son parçası olan rektumun önünde ve mesanenin yani idrar torbasının altında olduğu için rektal muayeneden başka yöntem bulunmuyor.
"Prostat gizil bir organ olduğu için tanıda rektal muayene kulanılıyor, maalesef onun dışında başka bir muayene ve tanı yöntemi yok" diye konuşan Prof. Dr. Melih Çulha, muayene şeklinin, hastalıkların tanı ve tedavisinde gecikmeye neden olduğu görüşünde.
"Utrasonla prostatın büyüklüğü tespit edilebilir ancak ultrasonu çeken kişinin değerlendirmesi bazen farklı sonuçlara neden olabilir. Onun için tam büyüklüğü ve kanser tanısı açısından rektal muayene gerekiyor. Muayenede prostat dokusunun sertliğine ve kıvamına bakarak kanser mi normal büyüme mi olduğunu da anlayabiliyoruz. Çünkü prostat kanserinde de erken tanı çok önemli."
Prostat hastalıkları hakkında bilgi veren Prof. Çulha, prostat kanserinin erkek kanserleri arasında birinci sırada olduğunu söyledi.
KANSER TANISINDA BELİRLEYİCİ YÖNTEM
"Kanserlerin büyük bir kısmı prostatın kendi dokusunda oluyor yani idrar yollarını tıkayıcı bölümde olmuyor. Kanserde en önemli belirleyici PSH testidir. Ancak PSH’nın yüksek olmasının da üç nedeni var; enfeksiyon, büyüme ve kanser. Bir hastada prostat büyümesi ve kanser aynı anda varsa önce kanseri teşhis edip, kansere yönelik ameliyat yapmak lazım. Çünkü kapalı ameliyatlarda prostat kanseri ameliyatlarının güçlüğü artar ve başarı oranı düşer. O yüzden kanser olan bir hastaya "Senin prostatın büyümüş" diyerek kapalı ameliyat yapmak yanlıştır çünkü hastanın daha sonraki tedavisi güçleşir."
Prostat kanserde genetik geçiş olduğunu belirten Prof. Çulha, PSH testinin önemini de hatırlattı.
40 YAŞ ÜSTÜ ERKEKLER YILDA BİR KEZ YAPTIRMALI
"Genetik prostat kanserinde riskli gruplarda kanserin önlenmesinde etkili ilaçlara yönelik çalışmalar var. Ailesinde birden fazla, mesela kardeşi ve amcasında prostat kanseri olan kişiler önleyici tedavileri doktorlarına danışarak kullanabilirler. Prostat kanserinde erken tanı için 40 yaşından sonra her erkek senede bir kez PSH testi yaptırmalı. Bu basit bir kan testidir, erkekler genelde şeklinden dolayı muayeneden kaçıyor ancak en azından yılda bir kez PSH baktırmalarını öneririm."
Prostat büyümesinde genetik geçişin henüz ispatlanmamış olduğunu belirten Prof. Çulha, prostat büyümesi ameliyatlarında başarı oranının yüzde yüze yakın olduğunu söyledi. Başarıyı etkileyen en önemli faktör ise zamanında müdahale yani prostatın fazla büyümemiş olması.
BÜYÜMÜŞ HER PROSTAT AMELİYAT EDİLMEZ
"Kapalı veya açık ameliyat, ilaç, greenligt ve holmium gibi lazer yöntemleri tedavi seçenekleri arasında. Hasta çok gecikmişse idrar torbasının fonksiyonları bozuluyor, adale gücü zayıflıyor. Böyle olunca önündeki engeli kaldırsanız da mesane içindekileri boşaltamıyor, o zaman prostat tamamen alınsa bile hastanın şikayetleri tam geçmiyor. Bunun dışındaki hastalarda yüzde yüze yakın başarıyla tedavi ediliyor.
Genel anlamda 60 yaş üstü erkekler prostat büyümesine aday. Prostatın büyük olması mutlaka ameliyat anlamına gelmez. Burada kriter, prostatın idrar yollarını tıkamasıdır. Yani hastada 100 gram prostat vardır ama idrar yollarını tıkamamıştır, ancak 20 gram prostat tıkamıştır o zaman ameliyat kaçınılmaz olabilir. Prostat normalde genç erkeklerde 20 gramdır, yaşlılarda ise 30-40 grama kadar normal kabul edilir. Ameliyatta idrar yolunu tıkayan kısım çıkarılıyor geri kalan prostat vücutta bırakılıyor."
PENİS UCUNDAN GİRİLİYOR, PROSTAT TEMİZLENİYOR
Prof. Çulha, değişik kapalı ameliyat metotları olduğunu söylüyor ancak TUR-P yöntemini prostat büyümesi ameliyatlarında 'altın standart' olarak nitelendiriyor.
"Penis ucundan kameralı bir optikle giriliyor ve büyüyen prostat temizleniyor. Açık ameliyat artık çok nadir yapılıyor, çünkü kanama riski ve hastanede kalış süresi fazladır.
O yüzden hastalarımız da biz de kanama riski düşük, hem hastanede kalış süresi hem de iyileşme süresi kısa olduğu için kapalı ameliyatları tercih ediyoruz. TUR-P prostat ameliyatlarında gold standarttır. Çünkü çıkan parçayı patolojik olarak inceleme imkanı da var ancak lazer tedavilerinde böyle bir olanak yok. Bu ameliyatlarda kanama, su zehirlenmesi, prostat sinirlerinin zedelenmesi sonucu ereksiyon kaybı gibi kompikasyonlar olabilir ama bunların görülme oranı yüzde 1 civarındadır."
AMELİYATTAN SONRA PROSTAT TEKRAR BÜYÜR MÜ?
TUR-P ameliyatlarından sonra hasta bir veya iki gün içinde taburcu ediliyor, ancak taburcu olmak iyileşmek anlamına gelmiyor. Hasta ortalama bir ay içinde tamamen iyileşerek normal hayatına dönebiliyor. Peki vücutta kalan prostatın tekrar büyüme ve ameliyatın tekrarlanma riski var mı? Prof. Çulha'nın cevabı:
"Prostat tam olgunlaşmadan ve tıkama işlemi tam oluşmadan ameliyat yapılırsa ilerleyen yaşlarda hormonol olarak prostatın büyüme ve tekrar idrar yollarını tıkama riski var, bu yapılan ameliyatla ilgili bir sorun değildir. Ancak 60 yaşından sonra yapılan prostat ameliyatı tekrarlanırsa burada ilk ameliyatta yapılan bir hatadan bahsetmek gerekir. Ya parça kalmıştır ya da bir darlık oluşmuştur ve ameliyatta nüks olmuştur."
Büyümesi ve kanserinden başka prostatın bir de iltihabı var. Prof. Çulha, "Prostat iltihabı her yaşta görülebilir, bazen akut seyreder bazen kronikleşir ve hastayı uzun süre meşgul edebilir. Prostat iltihap açısından zor tedavi edilen bir organ olduğu için kronikleşirse tedavisi çok zorlaşabiliyor. Akut durumda ise kanlanması fazla olduğu için bazen hayatı tehdit edebilecek duruma gelebiliyor" diye konuşuyor.
AYAKTA İŞEMEK PROSTAT HASTALIKLARINI TETİKLER Mİ?
Halk arasındaki yaygın inanışlardan biri de ayakta idrar yapmanın prostat büyümesi veya kanserinde riski artırdığı yönünde. Prof. Çulha aradaki bağlantıyı şöyle özetliyor.
"Bu doğru değil, ancak oturarak işemeyle mesane yolunun açılmasını kolaylaştırıyoruz ve mesanede idrar kalmadan tamamen boşalmasını sağlıyoruz. Özellikle prostat büyümesine aday hastalar oturarak işerlerse mesanede kalan idrar miktarını azaltmış olurlar. Ayakta idrar yapılıyorsa bu prostat büyümesine neden olacak demek değil ama oturarak yapılsa daha iyi olur."
kaynak

"Prostat gizil bir organ olduğu için tanıda rektal muayene kulanılıyor, maalesef onun dışında başka bir muayene ve tanı yöntemi yok" diye konuşan Prof. Dr. Melih Çulha, muayene şeklinin, hastalıkların tanı ve tedavisinde gecikmeye neden olduğu görüşünde.
"Utrasonla prostatın büyüklüğü tespit edilebilir ancak ultrasonu çeken kişinin değerlendirmesi bazen farklı sonuçlara neden olabilir. Onun için tam büyüklüğü ve kanser tanısı açısından rektal muayene gerekiyor. Muayenede prostat dokusunun sertliğine ve kıvamına bakarak kanser mi normal büyüme mi olduğunu da anlayabiliyoruz. Çünkü prostat kanserinde de erken tanı çok önemli."
Prostat hastalıkları hakkında bilgi veren Prof. Çulha, prostat kanserinin erkek kanserleri arasında birinci sırada olduğunu söyledi.
KANSER TANISINDA BELİRLEYİCİ YÖNTEM
"Kanserlerin büyük bir kısmı prostatın kendi dokusunda oluyor yani idrar yollarını tıkayıcı bölümde olmuyor. Kanserde en önemli belirleyici PSH testidir. Ancak PSH’nın yüksek olmasının da üç nedeni var; enfeksiyon, büyüme ve kanser. Bir hastada prostat büyümesi ve kanser aynı anda varsa önce kanseri teşhis edip, kansere yönelik ameliyat yapmak lazım. Çünkü kapalı ameliyatlarda prostat kanseri ameliyatlarının güçlüğü artar ve başarı oranı düşer. O yüzden kanser olan bir hastaya "Senin prostatın büyümüş" diyerek kapalı ameliyat yapmak yanlıştır çünkü hastanın daha sonraki tedavisi güçleşir."
Prostat kanserde genetik geçiş olduğunu belirten Prof. Çulha, PSH testinin önemini de hatırlattı.
40 YAŞ ÜSTÜ ERKEKLER YILDA BİR KEZ YAPTIRMALI
"Genetik prostat kanserinde riskli gruplarda kanserin önlenmesinde etkili ilaçlara yönelik çalışmalar var. Ailesinde birden fazla, mesela kardeşi ve amcasında prostat kanseri olan kişiler önleyici tedavileri doktorlarına danışarak kullanabilirler. Prostat kanserinde erken tanı için 40 yaşından sonra her erkek senede bir kez PSH testi yaptırmalı. Bu basit bir kan testidir, erkekler genelde şeklinden dolayı muayeneden kaçıyor ancak en azından yılda bir kez PSH baktırmalarını öneririm."
Prostat büyümesinde genetik geçişin henüz ispatlanmamış olduğunu belirten Prof. Çulha, prostat büyümesi ameliyatlarında başarı oranının yüzde yüze yakın olduğunu söyledi. Başarıyı etkileyen en önemli faktör ise zamanında müdahale yani prostatın fazla büyümemiş olması.
BÜYÜMÜŞ HER PROSTAT AMELİYAT EDİLMEZ
"Kapalı veya açık ameliyat, ilaç, greenligt ve holmium gibi lazer yöntemleri tedavi seçenekleri arasında. Hasta çok gecikmişse idrar torbasının fonksiyonları bozuluyor, adale gücü zayıflıyor. Böyle olunca önündeki engeli kaldırsanız da mesane içindekileri boşaltamıyor, o zaman prostat tamamen alınsa bile hastanın şikayetleri tam geçmiyor. Bunun dışındaki hastalarda yüzde yüze yakın başarıyla tedavi ediliyor.
Genel anlamda 60 yaş üstü erkekler prostat büyümesine aday. Prostatın büyük olması mutlaka ameliyat anlamına gelmez. Burada kriter, prostatın idrar yollarını tıkamasıdır. Yani hastada 100 gram prostat vardır ama idrar yollarını tıkamamıştır, ancak 20 gram prostat tıkamıştır o zaman ameliyat kaçınılmaz olabilir. Prostat normalde genç erkeklerde 20 gramdır, yaşlılarda ise 30-40 grama kadar normal kabul edilir. Ameliyatta idrar yolunu tıkayan kısım çıkarılıyor geri kalan prostat vücutta bırakılıyor."
PENİS UCUNDAN GİRİLİYOR, PROSTAT TEMİZLENİYOR
Prof. Çulha, değişik kapalı ameliyat metotları olduğunu söylüyor ancak TUR-P yöntemini prostat büyümesi ameliyatlarında 'altın standart' olarak nitelendiriyor.

"Penis ucundan kameralı bir optikle giriliyor ve büyüyen prostat temizleniyor. Açık ameliyat artık çok nadir yapılıyor, çünkü kanama riski ve hastanede kalış süresi fazladır.
O yüzden hastalarımız da biz de kanama riski düşük, hem hastanede kalış süresi hem de iyileşme süresi kısa olduğu için kapalı ameliyatları tercih ediyoruz. TUR-P prostat ameliyatlarında gold standarttır. Çünkü çıkan parçayı patolojik olarak inceleme imkanı da var ancak lazer tedavilerinde böyle bir olanak yok. Bu ameliyatlarda kanama, su zehirlenmesi, prostat sinirlerinin zedelenmesi sonucu ereksiyon kaybı gibi kompikasyonlar olabilir ama bunların görülme oranı yüzde 1 civarındadır."
AMELİYATTAN SONRA PROSTAT TEKRAR BÜYÜR MÜ?
TUR-P ameliyatlarından sonra hasta bir veya iki gün içinde taburcu ediliyor, ancak taburcu olmak iyileşmek anlamına gelmiyor. Hasta ortalama bir ay içinde tamamen iyileşerek normal hayatına dönebiliyor. Peki vücutta kalan prostatın tekrar büyüme ve ameliyatın tekrarlanma riski var mı? Prof. Çulha'nın cevabı:
"Prostat tam olgunlaşmadan ve tıkama işlemi tam oluşmadan ameliyat yapılırsa ilerleyen yaşlarda hormonol olarak prostatın büyüme ve tekrar idrar yollarını tıkama riski var, bu yapılan ameliyatla ilgili bir sorun değildir. Ancak 60 yaşından sonra yapılan prostat ameliyatı tekrarlanırsa burada ilk ameliyatta yapılan bir hatadan bahsetmek gerekir. Ya parça kalmıştır ya da bir darlık oluşmuştur ve ameliyatta nüks olmuştur."
Büyümesi ve kanserinden başka prostatın bir de iltihabı var. Prof. Çulha, "Prostat iltihabı her yaşta görülebilir, bazen akut seyreder bazen kronikleşir ve hastayı uzun süre meşgul edebilir. Prostat iltihap açısından zor tedavi edilen bir organ olduğu için kronikleşirse tedavisi çok zorlaşabiliyor. Akut durumda ise kanlanması fazla olduğu için bazen hayatı tehdit edebilecek duruma gelebiliyor" diye konuşuyor.
AYAKTA İŞEMEK PROSTAT HASTALIKLARINI TETİKLER Mİ?
Halk arasındaki yaygın inanışlardan biri de ayakta idrar yapmanın prostat büyümesi veya kanserinde riski artırdığı yönünde. Prof. Çulha aradaki bağlantıyı şöyle özetliyor.
"Bu doğru değil, ancak oturarak işemeyle mesane yolunun açılmasını kolaylaştırıyoruz ve mesanede idrar kalmadan tamamen boşalmasını sağlıyoruz. Özellikle prostat büyümesine aday hastalar oturarak işerlerse mesanede kalan idrar miktarını azaltmış olurlar. Ayakta idrar yapılıyorsa bu prostat büyümesine neden olacak demek değil ama oturarak yapılsa daha iyi olur."
kaynak