64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Anlamak olanaklı değil!
Halk hipnozito mu oldu nedir, şaşırmış durumdayız.
Kime sorsak halinden memnun değil.
Bırakın memnuniyetsizliği, millet resmen kan ağlıyor!
Esnafı televizyonlarda izliyoruz, anlattıklarına bakılırsa bitmiş tükenmiş durumdalar… Ki görünen durumda onu gösteriyor zaten.
Hava parası verilerek kiralanan dükkânlar birbiri ardına kapanıyor.
Konuştuklarımızdan halinden memnun olan tek bir esnafa rastlayamıyoruz.
İşçiler sokaklarda.
Memurlar deseniz, “işini bilenler dışında(!)” hepsi perişan!
Emeklinin nefes alacak durumu kalmamış…
Orta ölçekli işadamlarına bakıyoruz, pek çoğu “yandım Allah” diyor.
Bütün bunlara karşın, yapılan anketlere bakıyoruz, iktidarın oyu düşmüyor, artıyor (muş).
Olacak iş mi bu! Anlayabilmek ve şaşırmamak olanaklı değil!
Kimse halinden memnun değil, iktidar partisinin oyu artıyor(!)
Şayet anketlerde manüplasyon yoksa, bunu mantık açısından nasıl açıklayabilir siniz?
Ya da halk hipnoz durumunda… Bunun başka açıklaması yok!
Bütün bu sızlanmalara ve umutsuzluğa karşın, mevcut paradoksa bakılırsa önümüzde ki seçimlerde de (22 Temmuz’da olduğu gibi önemli seçim hileleri yardımıyla da, çünkü bu yönde ciddi iddialar ortaya atıldı.) AKP oyunu yüzde bilmem kaçlara çıkarabilir.
Olmayacak iş değil.
Kapatma davasının mağduriyetini en mahirane biçimde kullanacaklarından tabi ki kuşku yok.
Kömürler, fasulyeler, pirinçler, makarnalar da… bombardıman edilince, neden “mağdur AKP(!)” yeni bir seçim başarısı daha kazanmasın!
Kömür ve kuru baklagillerden… nasibini almayan kitlelere peki ne dersiniz?
Hem perişanlar hem de yine oylarını kendilerini perişan edenlere vereceklermiş!
Anketler, kamuoyu araştırmaları böyle söylüyormuş.
Bunun “hipnoz”dan öte, akla yatar mantıklı bir açıklaması yok.
Ya da, eğer yeni bir seçim başarısı ortaya koyarlarsa 22 Temmuz seçimlerinde yapıldığı iddia edilen ve üzerine gidilmediği için, önümüzde ki seçimlerde de yapılması olası seçim hileleri iddialarının, yüzde yüz doğru olduğuna inanmak gerekecek!
Kardeşim sende mi halk düşmanısın diyecek AKP yandaşlarının varlığından şüphemiz yok.
Çünkü AKP ve AKP’liler kendilerine karşı çıkanları halk düşmanı yerine koyuyorlar…
Zira Başbakan her konuşmasında toplumu “bizler” ve “sizler” diye iki ayırarak tanımlamıyor mu?
Biz de Başbakan’ın bakış açısı ile söyleyelim. “Onlar” vatansever, “bizler” yani ulusalcılar, Cumhuriyete ve Atatürk’e gönül vermiş laik demokrat düşünceli kitleler, vatana ve millete düşman çeteleriz(!)
Sayın Başbakan!
Çoğunluğun oyu sizde diye her şeyi yapacak kudret “sizde”, azınlıkta kalan kitlelerin oyları sizinkinden az diye “acizlik ve teslim olmuşluk” “onlarda” şeklinde mantık yürütmek “fahiş bir hata”dır.
Ulu önder Atatürk eğer çoğunluk oyu ile yola çıkmayı bekleseydi; bu millet, tarihe mal olan Kurtuluş Savaşı başarısını yaşayamaz ve Cumhuriyet’i göremezdi.
Dolayısıyla ne “sizler(!)” ne de bizler bugün özgürlük içerisinde yaşayan bir ülkenin “halkı” olamazdık!
“Dağdaki çobanıyla”, “ayak takımıyla” yoksulu ve ensesi kalınıyla, memuru, işçisi, emeklisi, esnafı ve çiftçisiyle cumhurbaşkanı başbakanı ve siyasetçisiyle bu ülke bizim!
Sizin sürekli yaptığınız ayırımcılık anlayış ve mantığıyla sizlerin bizlerin değil, Türkçe olarak söylüyoruz, “BİZİM” yani “HEPİMİZİN”! Yani ayni bayrak altında yaşayanların ülkesi!
Bırakın artık halkı “biz” ve “onlar” diye sürekli olarak iki kamp halinde göstermeyi!
Kafanızın içinde ki gerçek düşüncenizin ne olduğunu net olarak bilmemiz olanağı yok.
Ancak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; sizler başbakan ve siyasetçiler olarak sürecin yolcularısınız, ama “bizler” yani ulusalcılar, cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, laikler, muhafazakârlar, gerçek ve aydın dindarlar, yani tüm Türk halkı olarak hancıyız.
Siz yarın öbür gün, köşenize çekilecek, sıradan bir Türk vatandaşı olarak belki de Marmara Adası’nda kuytu bir koydaki yerleşim yerinizde, dostlarınızla ve denizle haşır neşir olarak ömrünüzü tamamlayacak, ya da yurt dışında uygun bulduğunuz bir mekanda ömrünüzün geri kalan kısmını geçireceksiniz. Kısaca “sizler” ve “bizler” gün gelecek öbür cihana göç edeceğiz.
Ama bu ülke her zaman var olacaktır.
Daha doğrusu var olması gerekir!
Sonuç:
Ülke halkı hipnoz’dan, “sizler” ve “bizler” karşılıklı zıtlaşmaktan kurtulmalıyız.
Ekonomik kriz bağıra bağıra geliyor.
Belli ki ülke yeni bir ekonomik çöküntünün eşiğinde…
Artık kamplaşmaya değil de derhal ekonomiye dönün!
Aksi halde kısa süre sonra ülkeyi yeni bir felaket bekliyor!
Bunu zaten siz de biliyorsunuz!
BURHAN ÖZBEY
Halk hipnozito mu oldu nedir, şaşırmış durumdayız.
Kime sorsak halinden memnun değil.
Bırakın memnuniyetsizliği, millet resmen kan ağlıyor!
Esnafı televizyonlarda izliyoruz, anlattıklarına bakılırsa bitmiş tükenmiş durumdalar… Ki görünen durumda onu gösteriyor zaten.
Hava parası verilerek kiralanan dükkânlar birbiri ardına kapanıyor.
Konuştuklarımızdan halinden memnun olan tek bir esnafa rastlayamıyoruz.
İşçiler sokaklarda.
Memurlar deseniz, “işini bilenler dışında(!)” hepsi perişan!
Emeklinin nefes alacak durumu kalmamış…
Orta ölçekli işadamlarına bakıyoruz, pek çoğu “yandım Allah” diyor.
Bütün bunlara karşın, yapılan anketlere bakıyoruz, iktidarın oyu düşmüyor, artıyor (muş).
Olacak iş mi bu! Anlayabilmek ve şaşırmamak olanaklı değil!
Kimse halinden memnun değil, iktidar partisinin oyu artıyor(!)
Şayet anketlerde manüplasyon yoksa, bunu mantık açısından nasıl açıklayabilir siniz?
Ya da halk hipnoz durumunda… Bunun başka açıklaması yok!
Bütün bu sızlanmalara ve umutsuzluğa karşın, mevcut paradoksa bakılırsa önümüzde ki seçimlerde de (22 Temmuz’da olduğu gibi önemli seçim hileleri yardımıyla da, çünkü bu yönde ciddi iddialar ortaya atıldı.) AKP oyunu yüzde bilmem kaçlara çıkarabilir.
Olmayacak iş değil.
Kapatma davasının mağduriyetini en mahirane biçimde kullanacaklarından tabi ki kuşku yok.
Kömürler, fasulyeler, pirinçler, makarnalar da… bombardıman edilince, neden “mağdur AKP(!)” yeni bir seçim başarısı daha kazanmasın!
Kömür ve kuru baklagillerden… nasibini almayan kitlelere peki ne dersiniz?
Hem perişanlar hem de yine oylarını kendilerini perişan edenlere vereceklermiş!
Anketler, kamuoyu araştırmaları böyle söylüyormuş.
Bunun “hipnoz”dan öte, akla yatar mantıklı bir açıklaması yok.
Ya da, eğer yeni bir seçim başarısı ortaya koyarlarsa 22 Temmuz seçimlerinde yapıldığı iddia edilen ve üzerine gidilmediği için, önümüzde ki seçimlerde de yapılması olası seçim hileleri iddialarının, yüzde yüz doğru olduğuna inanmak gerekecek!
Kardeşim sende mi halk düşmanısın diyecek AKP yandaşlarının varlığından şüphemiz yok.
Çünkü AKP ve AKP’liler kendilerine karşı çıkanları halk düşmanı yerine koyuyorlar…
Zira Başbakan her konuşmasında toplumu “bizler” ve “sizler” diye iki ayırarak tanımlamıyor mu?
Biz de Başbakan’ın bakış açısı ile söyleyelim. “Onlar” vatansever, “bizler” yani ulusalcılar, Cumhuriyete ve Atatürk’e gönül vermiş laik demokrat düşünceli kitleler, vatana ve millete düşman çeteleriz(!)
Sayın Başbakan!
Çoğunluğun oyu sizde diye her şeyi yapacak kudret “sizde”, azınlıkta kalan kitlelerin oyları sizinkinden az diye “acizlik ve teslim olmuşluk” “onlarda” şeklinde mantık yürütmek “fahiş bir hata”dır.
Ulu önder Atatürk eğer çoğunluk oyu ile yola çıkmayı bekleseydi; bu millet, tarihe mal olan Kurtuluş Savaşı başarısını yaşayamaz ve Cumhuriyet’i göremezdi.
Dolayısıyla ne “sizler(!)” ne de bizler bugün özgürlük içerisinde yaşayan bir ülkenin “halkı” olamazdık!
“Dağdaki çobanıyla”, “ayak takımıyla” yoksulu ve ensesi kalınıyla, memuru, işçisi, emeklisi, esnafı ve çiftçisiyle cumhurbaşkanı başbakanı ve siyasetçisiyle bu ülke bizim!
Sizin sürekli yaptığınız ayırımcılık anlayış ve mantığıyla sizlerin bizlerin değil, Türkçe olarak söylüyoruz, “BİZİM” yani “HEPİMİZİN”! Yani ayni bayrak altında yaşayanların ülkesi!
Bırakın artık halkı “biz” ve “onlar” diye sürekli olarak iki kamp halinde göstermeyi!
Kafanızın içinde ki gerçek düşüncenizin ne olduğunu net olarak bilmemiz olanağı yok.
Ancak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; sizler başbakan ve siyasetçiler olarak sürecin yolcularısınız, ama “bizler” yani ulusalcılar, cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, laikler, muhafazakârlar, gerçek ve aydın dindarlar, yani tüm Türk halkı olarak hancıyız.
Siz yarın öbür gün, köşenize çekilecek, sıradan bir Türk vatandaşı olarak belki de Marmara Adası’nda kuytu bir koydaki yerleşim yerinizde, dostlarınızla ve denizle haşır neşir olarak ömrünüzü tamamlayacak, ya da yurt dışında uygun bulduğunuz bir mekanda ömrünüzün geri kalan kısmını geçireceksiniz. Kısaca “sizler” ve “bizler” gün gelecek öbür cihana göç edeceğiz.
Ama bu ülke her zaman var olacaktır.
Daha doğrusu var olması gerekir!
Sonuç:
Ülke halkı hipnoz’dan, “sizler” ve “bizler” karşılıklı zıtlaşmaktan kurtulmalıyız.
Ekonomik kriz bağıra bağıra geliyor.
Belli ki ülke yeni bir ekonomik çöküntünün eşiğinde…
Artık kamplaşmaya değil de derhal ekonomiye dönün!
Aksi halde kısa süre sonra ülkeyi yeni bir felaket bekliyor!
Bunu zaten siz de biliyorsunuz!
BURHAN ÖZBEY