-HaKiKaT-
Altın Üye
- Katılım
- 22 Haz 2007
- Mesajlar
- 10,386
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Yavuz Sultan Selim döneminde, dönemin İran Hükümdarı Şah İsmail, içinde değerli taşlar ve mücevherlerle dolu bir hediye sandığı gönderir Sultan Yavuza. Hediye sandığı padişahın huzurunda açılır içinden gerçekten çok değerli mücevherler çıkar fakat aynı zamanda sandıktan çok kötü bir koku yayılmaya başlar etrafa. Kimse buna bir anlam veremez. Hemen sandığın içi araştırılır ve dibin d e insan dışkısı bulunur. Aklınca Şah, Sultan Yavuz'a hakaret etmeye çalışmıştır. Sultan Yavuz bu duruma sinirlenir ve etrafındakilerden bu saygısızlığa Osmanlıya yakışır şekilde bir karşılık verilmesi için herkesin düşünmesini emreder ve çözümü herkesten önce kendisi bulur. Hemen aynı güzellikte bir sandık hazırlanmasını ve içine güzel kokulu, çok lezzetli gül suyu lokumlarından bir kutu konulmasını emreder. Sandığın dibine de kendi yazdığı mütevazi bir not iliştirir. Sandık elçi aracılığıyla Şah'a iletilir. Sandık açılır ve etrafa mis gibi gül kokusu yayılır. Değerli mücevherlerin arasında bir kutu gül suyu lokumu gören Şah da buna bir anlam veremez. Elçi kutuyu açar ve son derece saygılı bir biçimde içinden önce kendisi bir tane alır ve yer, sonrada şaha ve diğerlerine ikram eder. Elçi, halen olayı kavramakta zorlanan Şah'a, sandığın dibindeki mütevazi notu uzatır. Notta şunlar yazılıdır." İsmail, herkes yediğinden ikram eder".