aybars24
New member
- Katılım
- 27 May 2008
- Mesajlar
- 433
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hitler'e darbe yapmak suçtu...
Seçimle gelen diktatör
Hitler de iktidara seçimle gelmişti...
Zamanın Almanya cumhurbaşkanı Hindenburg, Hitler’in nasıl da fanatik bir despot olduğunu bildiği halde, “demokrasiye bağlı kalmak” ve nasıl olsa Hitler’in “iktidarda yıpranacağı”, “seçimle gideceği” düşüncesiyle ona başbakanlığı vermişti.
Parti başkanlığına da ihanetle gelmişti Hitler...
Siyasi hayata 1918’de savaştan sonra başlamıştı. Dönemin Alman İşçi Partisi’ne katılmış, ancak parti içinde bir şebeke kurarak partiyi ele geçirmiş, ismini de Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirmişti.
Başbakanlığı ise hiç de ona görevi veren Hindenburg’un umduğu gibi “geçici” olmayacaktı.
1924 ve 1928 seçimlerinde %3 olan oy oranı 1930’da % 18’e, 1932’de ise %37’ye çıkmıştı.
Seçimlerde %37 oy alan partiye ve liderine başbakanlığı vermemek “demokrasi”ye aykırıydı ama %37 ile iktidara gelen adam zaten “demokrasi”yi ortadan kaldıracaktı.
Bunun en önemli aracı ise “demokrasi”nin aracı olması gereken parlamento idi.
Ancak %37’lik adam hiç kimsenin aklına gelmeyeni yaptı ve anayasayı üçte iki çoğunlukla değiştirip diktatörlüğünü ilan etti.
Nitekim Almanya’da 1933’ten sonra bir daha seçim olmadı.
Çünkü Hitler’in Anayasa değişiklik paketine verilen “evet” oyları ile “demokrasi” kendisini bir diktatöre teslim etmişti.
Herkes geri çekilmiş ve kanlı bir diktatöre karşı “demokratik” yolları işletmeyi deniyordu.
Bir yanda diktatör diğer yanda onun saf demokrat muhalifleri vardı.
Ve Hitler bu demokrasi saflığına son verdi.
Önce tüm partileri yok etti.
İlk önce Komünist Parti, sonra sosyal demokrat parti, daha sonrasında ise Almanya’nın merkez sağ partileri kapatıldı, liderleri hapse atıldı, öldürüldü.
Almanya askeri gelenekleri çok güçlü olan bir devletti. Asker demek Alman demekti.
Ancak askeri de komplolarla yok etmek Hitler için hiç de zor olmadı. Tüm kuvvet komutanlarını tutuklatarak, emekli ederek, mahkemeye vererek tasfiye etti.
Demokrasiyi koruyacak yargı içinse her diktatörün klasik “parlamento ne diyorsa o”, “millet yetkiyi bize verdi” sözleriyle bir tasfiye planladı.
Tüm hakim ve savcıların da Hitler’e bağlı olduğu bir yargı düzenlemesini parlamentodan geçirdi. Bu değişikliği iptal edebilecek bir Anayasa Mahkemesi de yoktu.
1934 yılında Almanya’da bir Hitler vardı, o her şeydi.
Ve eğer çocuklara bayram kutlaması yaptırsaydı, “hadi artık Hitler oldun, istediğini asıp istediğini kesebilirsin” de diyebilirdi. (bimeyenlere acıklayım 23 nisanda tayyip çocuğa sen artık basbakansın istedıgını asıp istedıgını kesebilirsin demişti)
kaynak:Gökçe Fırat - Hitler’e darbe yapmak suçtu
muhaliflere,yargıya ve orduya karşı tutumu sizede tanıdık geldimi ? almanyada demokratik bir seçimle faşizme evet demişti ve acı dolu günlerin başlangıcı oldu aynı uçuruma bizde yaklasıyoruz o yüzden ikinci bir hitlere hayır diyorum.
Seçimle gelen diktatör
Hitler de iktidara seçimle gelmişti...
Zamanın Almanya cumhurbaşkanı Hindenburg, Hitler’in nasıl da fanatik bir despot olduğunu bildiği halde, “demokrasiye bağlı kalmak” ve nasıl olsa Hitler’in “iktidarda yıpranacağı”, “seçimle gideceği” düşüncesiyle ona başbakanlığı vermişti.
Parti başkanlığına da ihanetle gelmişti Hitler...
Siyasi hayata 1918’de savaştan sonra başlamıştı. Dönemin Alman İşçi Partisi’ne katılmış, ancak parti içinde bir şebeke kurarak partiyi ele geçirmiş, ismini de Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirmişti.
Başbakanlığı ise hiç de ona görevi veren Hindenburg’un umduğu gibi “geçici” olmayacaktı.
1924 ve 1928 seçimlerinde %3 olan oy oranı 1930’da % 18’e, 1932’de ise %37’ye çıkmıştı.
Seçimlerde %37 oy alan partiye ve liderine başbakanlığı vermemek “demokrasi”ye aykırıydı ama %37 ile iktidara gelen adam zaten “demokrasi”yi ortadan kaldıracaktı.
Bunun en önemli aracı ise “demokrasi”nin aracı olması gereken parlamento idi.
Ancak %37’lik adam hiç kimsenin aklına gelmeyeni yaptı ve anayasayı üçte iki çoğunlukla değiştirip diktatörlüğünü ilan etti.
Nitekim Almanya’da 1933’ten sonra bir daha seçim olmadı.
Çünkü Hitler’in Anayasa değişiklik paketine verilen “evet” oyları ile “demokrasi” kendisini bir diktatöre teslim etmişti.
Herkes geri çekilmiş ve kanlı bir diktatöre karşı “demokratik” yolları işletmeyi deniyordu.
Bir yanda diktatör diğer yanda onun saf demokrat muhalifleri vardı.
Ve Hitler bu demokrasi saflığına son verdi.
Önce tüm partileri yok etti.
İlk önce Komünist Parti, sonra sosyal demokrat parti, daha sonrasında ise Almanya’nın merkez sağ partileri kapatıldı, liderleri hapse atıldı, öldürüldü.
Almanya askeri gelenekleri çok güçlü olan bir devletti. Asker demek Alman demekti.
Ancak askeri de komplolarla yok etmek Hitler için hiç de zor olmadı. Tüm kuvvet komutanlarını tutuklatarak, emekli ederek, mahkemeye vererek tasfiye etti.
Demokrasiyi koruyacak yargı içinse her diktatörün klasik “parlamento ne diyorsa o”, “millet yetkiyi bize verdi” sözleriyle bir tasfiye planladı.
Tüm hakim ve savcıların da Hitler’e bağlı olduğu bir yargı düzenlemesini parlamentodan geçirdi. Bu değişikliği iptal edebilecek bir Anayasa Mahkemesi de yoktu.
1934 yılında Almanya’da bir Hitler vardı, o her şeydi.
Ve eğer çocuklara bayram kutlaması yaptırsaydı, “hadi artık Hitler oldun, istediğini asıp istediğini kesebilirsin” de diyebilirdi. (bimeyenlere acıklayım 23 nisanda tayyip çocuğa sen artık basbakansın istedıgını asıp istedıgını kesebilirsin demişti)
kaynak:Gökçe Fırat - Hitler’e darbe yapmak suçtu
muhaliflere,yargıya ve orduya karşı tutumu sizede tanıdık geldimi ? almanyada demokratik bir seçimle faşizme evet demişti ve acı dolu günlerin başlangıcı oldu aynı uçuruma bizde yaklasıyoruz o yüzden ikinci bir hitlere hayır diyorum.