Küçük İskender Hayatı Ve Eserleri

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Moderatör
Katılım
23 May 2010
Mesajlar
10,583
Reaction score
0
Puanları
0
Küçük İskender'in 666'sından çıkardığım tek baba söz;

''Aynaya bakıp da kendini 'hiç de fena bulmayan her erkek, eşcinseldir. Çünkü sonuçta, bir erkek olarak beğendiği şey, yine bir erkektir''
oldu.












28 Mayıs 1964’te İstanbul’da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi’ni bitirdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde beş yıl okuduktan sonra ayrıldı. Bir süre de İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğrenim gördü. 1985 yılından itibaren çeşitli edebiyat dergilerinde şiir ve yazıları yayımlanmaya başladı. İlk ve uzun şiirleri Adam Sanat Dergisi'nin hemen her sayısında yer aldı. Temalarında alışılagelmişin kimi kez tam karşısında yer alan, polemikçi, başkaldırıcı şiiriyle sadece 1980'li yılların değil tüm Türk şiirinin en gözüpek şairi. Fazlaca karışık ve yer yer fazlaca uzun ve çoğaltımcı şiiri özgün çarpıcı başarı düzeylerine de ulaşabiliyor. Geleneksel yöntemler kullanarak yazdığı divan tarzı şiirleri, gazelleriyle de dikkat çekiyor.



ESERLERİ

ŞİİR:
Gözlerim Sığmıyor Yüzüme (1988)
Erotika (1991)
Yirmi5April (1994)
Periler Ölürken Özür Diler (1994)
Suzidilara (1996)
Güzel Annemin Hayal Gücü (1996)
Ciddiye Alındığım Kara Parçaları (1997)
Papağana Silah Çekme! (1998)
Gözyaşlarım Nal Sesleri (1999)
Alp Krizi (1999)

ROMAN:
Flu’es (1998)
Cehenneme Gitme Yöntemleri (1999)

DENEME:
Şiirlideğnek (1995)

GÜNCE:
Cangüncem (1996)

DÜZYAZI:
Dedem Beni Korkuttu Hikâyeleri (1992)
İkizler Burcu Hikâyeleri (1993)
666 (1994)
Belden Aşağı Aşk Hikâyeleri (1996)
The Kırmızı Başlıklı İstasyon Şefi (1996)
Pop H’art (1997)













 
P e s i m i s t

-"Yüzünün yarısını bana vereceksin!"
Yüzümün bir yarısı intihar eden sevgilimin peşinden gitti. Öte yarısı film artisti olmak için evden kaçtı.

-"Ellerinden biri benim olsun!"
Ellerimden biri en büyük aşkımın saçları arasında kayboldu. Ötekisi hapse girdi.

-"Çocukluğunun en güzel günlerini bana armağan et!"
Çocukluğumun en güzel günlerinden bazılarını kurtlar yedi. Geri kalan kısmını ise çocuk esirgeme kurumuna bağışladım.

-"Umutlarının aynısından bana da ısmarla!"
Umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.

-"Hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!"
Hiç kimsenin bilmediği yerlerin bir bölümü düşler altında kaldı. Diğer bölümlerin inşası sürmekte.

-"Herşeyini bana anlat!"
Herşeyimin bir parçasından trajedi imal ettiler. Boşta kalanlarını da sucuk yaptılar.

-"Kalbinin temizliği için gündelikçi olabilirim!"
Kalbimin temizliğinin bir katıyla uzayın sonsuzluğu ilgileniyor. Öte katlarında zaten belalı yalnızlıklar yaşamakta.

-"Hiç ayrılmayalım!"
Ayrılıkların çoğunluğu ruhun iklim şartlarından: Sen karasalsın, ben ılıman. Ayrılıkların azınlığı bitki örtüsünden: Sende kaktüsler var, bende plastik vazo çiçekleri.

-"Saçmalıyorsun artık!"
Saçmalıklarımdan kimisini hayattan aldım. Kimisini alkol sanıp içtim.

Sen iyisi mi üstüne basacağın bir mayın bul ve beni unut!

M o n o l o g m a k e t i


Suçu benim üstüme at: Zamanlama hatası derim.
Suçu benim üstüme at: Batık gemilerin de bir rotası olduğunu saklarım.
Suçu benim üstüme at: Taşa inanan bir tanrı parçasıydı derim.
Suçu benim üstüme at: Aşk değildi o; yalnızca bir isim benzerliğiydi diye söylenirim.
Suçu benim üstüme at: Örgütlü kalp ağrılarıydı derim. Geceleyin arkadaş evine sığınan ağır yaralı bir militan kadar güzeldi derim.
Suçu benim üstüme at: Yaz sıcağında kasıklarından yükselen ter kokusunu parfüm niyetine kullanacaktım, demem.

yatağını çıyanlarla süslerdi.
akşamları yatmadan bir ikisini atıştırırdı.
tehlikeli kesikti.
tehlikeli kesikler gibi sevişirdi.
eve bir giyotin almak isterdi hep.
fazla arkadaşlar için.
fazla gözyaşları için.
fazla laubalilikler için.
islamiyet'ten önce Kabe'de duran üç puttan
biri oydu, biri ben.
öbürkünden arada bir şifreli mektuplar alırdık.
mektuplara gülerdik biz. mektuplara gülmekle geçerdi vaktimiz.
mutluyduk.
cahildik ve bununla mutluyduk.

Suçu benim üstüme at: Biz, biraraya geldiğimizde anlamlı bir kelime oluşturan iki heceydik -- bunu itiraf etmem.
Suçu benim üstüme at: Evet, aramızda kronolojik bir sıralama vardı duygular açısından. Şiddetin yolaçtığı her türlü maceraya düşkündü o. Yara kabukları biriktirirdi. Açıksözlülük biriktirirdi -- ağzımdan alamazlar. Suçu benim üstüme at. Suç beni bağlamaz. Suç bana çarpmaz.

jilette pusu kurmuş yılandı. ( galiba infilak etti. )
yılanın kirpiklerine bulaşmış asitti. ( galiba punk. )
horizantaldi. ( şüphesiz prozac efsanesiydi. )
bütün anlamları bataklıktı. ( tut ki, boşlukta dinozordu. )
kâh çokluktu, kâh eksiklikti. ( aritmatiği zayıf. )
ucuz atlattığım bir cinayet girişimiydi. ( ahlakı pekiyi. )
saçma sarı'mdı. ( her renk bir diğerini gölgede bırakır. )
marjinal ela'mdı. ( sırra kadem basan hatıralarla avunurdu. )
piercing prensi'mdi. ( çoğu kere, uzak gemi lodosu. )

böcek tarlam! bana hiç değilse bir mail at.
japon kâğıt kaplama sanatım! hayatta mısın?
geceleri kanımı emmekle bahtiyar olan sivrisineklerle var mı bir akrabalığın, yakınlığın?!
son sigaram! iyi misin? chatte misin? hangi odada? alo?! orada mısın?
suçu benim üstüme at, op'umu geri al.

 
Erkek Olanlarınız Bilirler

Erkek olanlarınız bilirler: Sarıdır
pikabındaki plak takılı kendisi balkon
da da durabilen kadının öldürdüğü erkekler:
şüphesiz büyük saraları vardır ve bir
teknenin açıldığı ama dönüşte bulamayacağı
iskeleler;

erkek olanlarınız bilirler: Yeşile geçmiştir
uzaktan çığlıkları işitilen kendisi yan
mış bir tekerlekli iskemleden sallanan
sandalyeye doğru atlayan kedinin içindekiler:
şüphesiz büyük yaraları vardır ve bir
insanın ettiği ama aslında tutamayacağı
son yeminler;

erkek olanlarınız bilirler: Siyaha susamış
ceylanın avcısıdır bir gece boyunca din
lediğiniz o hiç bilmediğiniz hoş melodiler:
şüphesiz büyük göndermeleri vardır ve bir
şarkının istenmeden hatırlattığı amaunutulmuş
amahepdüşünülen ah o eskiyememiş
sevgililer;

erkek olanlarınız bilirler: Griyi seçmiştir
kayıp ülke çocuğu elleri kadifeden
içi dökülü akşamlarda okuduğunuz küçük İskender:
şüphesiz büyük yanlışları vardır ve bir
gün bakarsınız o da bir yanlışa kurban
gider;
erkek olanlarınız bilirler
 
İnşaat Saatleri



istanbul'un bütün satrançları oynandı!
tüysüz bir oğlan bacağına benziyorsu akdeniz
mavi dudaklarıyla yosunları öpen bir sarışın savaştı
beni bile aşan o gizem. Bilmem ki nerelere gizlesem
hayatımı / diye diye / yükseldim
yükseldim alçaldım
yükseldim alçaldım da güzeldi alçaktı
yüzümün orta yerinde bir bıçak gibi saplı duran
sevdalarım. Anlarım ben, anlat diyordu gece

edebiyatsızlık olur-olacak
suyun
o
palamar kafatasını
kayalıktan gözkapaklarıma
deydirince,
ve donunu
içki kadehleri ve doktorlar ve savcılar
ve sadakatlerle şevkatler
ansızın indiriverince

bir yağmur dururdu, hep, bilirdim,
denizin derinliklerinde, hiç yağmayacak,
ipince.

istanbul'un bütün briçlerinde sanzotu var!
bütün felsefeler geçecek bütün satrançlar
bütün briçler...
bize bir tek hasret ve ihanet kalacak, inan
bize bir tek, hüzün imgeli sevinçler!
baş-
kaldıra-
cağız!

başımızın üstünde şekilden şekile girecek
serseri anlamlar yaşıyan yıldızlar
delikanlı bir güç taşıyan tanrılar
ve onlara ait
çocuksu bir gülüş taşıyan kocaman bir ağız!

yır-
ta-
cağız!

yangınlara bilmemkaç kilometre kala
binip kandan yaratılmış ölü dev bir çakala
ve tutunup yelelerine
ve tutunup koltukaltı kıllarına
sahipsizlik'in, ahlak'sızlığın
kudret denen o şahane cesedin
çenesine doğru
tır-
ma-
na-
cağız!

bir sözcük bile edemeden darmadağın
kapanıverecek o yapış yapış ağız!
ağzın o ağulu, ebruli boşluğuna
yeni bir çağ inşa eder gibi sıçacağız!
 
Erotik Yaratımlar Rehabilitasyon Merkezi



kötü yola düşmüş gecelerden geliyorum
kusura bakma gözlerim biraz kirli
soyulmuş elma gibi duruyor dışarda kent
bir çocuk yere uzanmış gibi duruyor
beni denizden oymuşlardı baharlarım örtbas
beni ketenden çıkarttılar baharlarım örtbas
bazı caddelerin akrabası yoktur almando!
bileklerimden aşağı tabiat analar hamile
parkamın cebinde sana neler getirdim
dışarlıklı birkaç sözcük bir de köz getirdim
sahte barlarda asitli rakılar içiyordum
dudaklarımda bir gençkızı doğradılar içiyordum
sonra gemilertrenler birbiri ardınca gitti
müziği kestiler upuzun bir yaz gürültüsü oldum
vücudumu gözetlediler biri kaşını kaldırdı
kaşının altından bin sarı akrep yüzüme kaçıştı
delikanlılar telefonlarla beni rahatsız ederdi
öteki çıkagelip parmaklarıma bal sürerdi
biraz zebur okudumdu biraz trapezden düştüm
haritadaki denize girdim yüzemedim boğuldum
yakındaki baharatçıdan keditozu aldım
dokuzuncu kıtaya benim bir heykelimi dikin
ben dönüyorum
blues çalarken, mumları yak, gülleri sen söndür
 
...Olması gerektiği kadar fedakar biriyim aslında; daha fazlasını umma açıkçası. Endişelerim, ideallerim, halletmeye çalıştığım meselelerim var.. başkalaşmaya çalışıyorum. Gözardı edilmiş tutumlar edinmek hoş. değişmek, hiç de zor değil. Yalnızca özgür olabilsem, sorun kalmayacakmış gibi sanki. Anlaşılmak istiyorum: se...vdiğim bir şarkıyı herhangi biriyle paylaşırken aynı duyguları hissetmek arzusu bu. Evet, tıpkı bu. sese, ahenge kapılırken, kendini müziğin ritmine verirken yanında bir diğerinin olabilmesi; görkemli bir anda birlikte sadeleşebilmek. birlikte dansedebilmek gibi...

k.İskender




A-Bloody-Fight-For-The-Inte.jpg




Küfürler biriktiriyorum lugatımda,
gidişine lafım yokta..
Gelişine söyleyecek sözüm olmalı zulamda..


k.iskender













Sen benim cümlelerimin üzerinden atlayamazsın.
Ben cümlelerimi birleştirip boynuna dolarım. ..
Uçlarını bileklerime bağlarım.
Sen uzaklaşırsan ikimiz de ölürüz..


k.iskender
 
Telaşlı bir kış yağmuru gibi
içim vıcık vıcık serçe..
zannediyorum sadece!

Bir dahaki sefere ölü doğarım..
annem üç gün ağlar..
kendi kırığımda kemikleşirim..

indirilen şalter misali, kapanır gözlerim

 

"Yeni aldığın ayakkabın"mışım gibi davran bana.
Tut ellerinle her akşam,
hiç ama hiç kapıda bırakma .

... Küçük İskender ..
 
Ben Ölürsem

ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
ne bir ask zerafeti
ne bir hayal tabiri.. küçücük ömrüm
hep rüzgar gülleri kokacak !

bir sinek cenazesinden dönmüsüm de sanki
agzim burnum kanyak
denizden yeni çikartmislar yagmurun ölüsünü
mevsimlerden napalm günlerden ilkbahar

hummali sabrimin glayöllü dag köyleri
sana hasret sakimak mi yakisacak
çok arayacak çocuklugum esas sirrini
benim yüzüm bir kedi amipidir
ben ölürsem o kendiliginden çogalacak !

ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
ne bir buz yorgunlugu
ne bir sinema perdesi yirtik.. küçücük kabrim

bir çocuk kalbi gibi haylaz olacak !
 
Geri
Üst