MaYdOnOz
New member
- Katılım
- 23 Haz 2005
- Mesajlar
- 1,072
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
Ve kadın olmanın bir diğer anlamı, başkalarının sorumluluğunu da üstümüze almak, bu yolla “sevgi”ye layık olmaktı. Bu hafta ise insan olarak yaptığımız herşeyin sorumluluğunu almamız gerektiğinden bahsetmek istiyorum. Seçtiklerimizden sadece ve sadece biz sorumluyuz. Kimse bizi (her ne kadar aksini de savunsak); birşeyleri yapmamız veya yapmamamız için silah zoruyla mecbur etmiyor ki! O halde dövünmek niye?
Bu satırlarda bizbizeyiz ve kadın olarak yaptığımız yanlışlara dikkat çekmek istiyorum:
Çevrenize şöyle bir bakın. Sürekli olarak kocalarından ve çocuklarının yanlışlarından şikayet eden ama şikayetçi olduğu konularda hiçbir çözüm arayışına gitmeyen o kadar çok kadınımız var ki ! Geçenlerde tanık olduğum bir olayı sizlere aktarmak ve sizlerden yorum almak istiyorum..
40’lı yaşlarına çoktan “merhaba” demiş, düzgün giyimli bir kadının dertlenmeleriydi, tanık olduğum. Bizlere klasik anlamda yüklenmiş olan kadın kimliği şimdilerde bu hanımımıza ağır bir yük olmaya başlamış. Yeni yeni “insan”olarak var olduğunun bilincine vararak, tüm bunlardan şikayet etmeye başlamış bir hanım! Aynur olsun bu hanımın ismi... Yirmi küsur yıllık evliliğinde, kocasının isteklerini harfiyen yerine getirdiğinden söz etti Aynur! Çocuklarına iyi bir anne ve kocasına iyi bir eş olmanın dışında, kendisi için bir şey yapmamış olduğunun yeni farkına varmış Aynur! Ve Aynur artık üstüne vazife olmayan konularda “Hayır” demeyi akıl etmiş (?)..
Sonuç:Aile içi huzursuzluklar! Bunca sene sonunda...
Hanımlar, iş işten geçtikten sonra dövünmek niye? Kişi herşeyin nedenidir. Onca sene, kendi sorumluluğu olmayan konularda “Hayır”demeyi beceremeyen Aynur; şimdilerde nasıl kabul ettirebilir ”Hayır”larını. Ve şikayetçi olmanın dışında da, çözüme kavuşturmak için eyleme geçirmek gerek bazı şeyleri, daha fazla geç olmadan..
İnsan olarak kazanılan başarılar, kurulan ilişkiler, çekilen acılar ve yaşanan mutluluklar.. Herşey, hayata dair ne varsa, kişi tüm bunlardan sorumludur. Mecburiyetten değil, yapınca daha güzel olacağına inandığımızdan veya yapmazsak sevilmeyeceğimizi düşündüğümüzden yapıyoruz herşeyi... Kurban havasına sokuyoruz sonra da kendimizi... Aynur gibi!
Aynur evliliğinin ilk başlarında kendi sorumluluğu dışında olanlara “hayır” demeyi becerebilseydi, yirmi küsur yıl sonra düşmezdi bu mutsuz duruma. O halde kıssadan hisse!! Daha fazla geç olmadan “Hayır” demeyi bilmeliyiz bize ait olmayan sorumluluklar için! Üzerimize vazife olmayan yükler için. Sonradan dövünmek ise, derdimize çare olmaktan bir hayli uzak..
Sevgiye layık olmak için herşeye “Evet” demek gerekmediğini farketmeliyiz. Sevgiyi sürdürmek için emek harcamalıyız, taviz vermeden. Biz izin vermedikçe kimse bize bir şey yaptıramaz. Aslında herşey “Ben”de gizli.
Gerçek mutluluk için sadece bize ait olan sorumlulukları üstlenmeli ve omuzlarımıza taşıyabileceğimiz kadar yük almalıyız! Fazlasını değil!
Hayatımız bizim ellerimizin içinde ve onu nasıl yaşayacağımız da sadece bizim insiyatifimizde!
Sevgiyle Kalın
Bu satırlarda bizbizeyiz ve kadın olarak yaptığımız yanlışlara dikkat çekmek istiyorum:
Çevrenize şöyle bir bakın. Sürekli olarak kocalarından ve çocuklarının yanlışlarından şikayet eden ama şikayetçi olduğu konularda hiçbir çözüm arayışına gitmeyen o kadar çok kadınımız var ki ! Geçenlerde tanık olduğum bir olayı sizlere aktarmak ve sizlerden yorum almak istiyorum..
40’lı yaşlarına çoktan “merhaba” demiş, düzgün giyimli bir kadının dertlenmeleriydi, tanık olduğum. Bizlere klasik anlamda yüklenmiş olan kadın kimliği şimdilerde bu hanımımıza ağır bir yük olmaya başlamış. Yeni yeni “insan”olarak var olduğunun bilincine vararak, tüm bunlardan şikayet etmeye başlamış bir hanım! Aynur olsun bu hanımın ismi... Yirmi küsur yıllık evliliğinde, kocasının isteklerini harfiyen yerine getirdiğinden söz etti Aynur! Çocuklarına iyi bir anne ve kocasına iyi bir eş olmanın dışında, kendisi için bir şey yapmamış olduğunun yeni farkına varmış Aynur! Ve Aynur artık üstüne vazife olmayan konularda “Hayır” demeyi akıl etmiş (?)..
Sonuç:Aile içi huzursuzluklar! Bunca sene sonunda...
Hanımlar, iş işten geçtikten sonra dövünmek niye? Kişi herşeyin nedenidir. Onca sene, kendi sorumluluğu olmayan konularda “Hayır”demeyi beceremeyen Aynur; şimdilerde nasıl kabul ettirebilir ”Hayır”larını. Ve şikayetçi olmanın dışında da, çözüme kavuşturmak için eyleme geçirmek gerek bazı şeyleri, daha fazla geç olmadan..
İnsan olarak kazanılan başarılar, kurulan ilişkiler, çekilen acılar ve yaşanan mutluluklar.. Herşey, hayata dair ne varsa, kişi tüm bunlardan sorumludur. Mecburiyetten değil, yapınca daha güzel olacağına inandığımızdan veya yapmazsak sevilmeyeceğimizi düşündüğümüzden yapıyoruz herşeyi... Kurban havasına sokuyoruz sonra da kendimizi... Aynur gibi!
Aynur evliliğinin ilk başlarında kendi sorumluluğu dışında olanlara “hayır” demeyi becerebilseydi, yirmi küsur yıl sonra düşmezdi bu mutsuz duruma. O halde kıssadan hisse!! Daha fazla geç olmadan “Hayır” demeyi bilmeliyiz bize ait olmayan sorumluluklar için! Üzerimize vazife olmayan yükler için. Sonradan dövünmek ise, derdimize çare olmaktan bir hayli uzak..
Sevgiye layık olmak için herşeye “Evet” demek gerekmediğini farketmeliyiz. Sevgiyi sürdürmek için emek harcamalıyız, taviz vermeden. Biz izin vermedikçe kimse bize bir şey yaptıramaz. Aslında herşey “Ben”de gizli.
Gerçek mutluluk için sadece bize ait olan sorumlulukları üstlenmeli ve omuzlarımıza taşıyabileceğimiz kadar yük almalıyız! Fazlasını değil!
Hayatımız bizim ellerimizin içinde ve onu nasıl yaşayacağımız da sadece bizim insiyatifimizde!
Sevgiyle Kalın