Kadınla erkeğin ayrı düşmesinin, bir türlü sulh olamamasının nedeni bu!
Kadınlar felsefe seviyor.
Fakat öyle "Klasik Yunan Felsefesi'ni merak etmek" şeklinde değil.
Kendileri filozof kadınların.
İlgilendikleri konu ise tek.
"İlişkimiz n'olucek?"
Habire ilişkinin felsefesi yapılıyor.
Erkekle mütemadiyen bu konu hakkında konuşmak, konuşmak, konuşmak isteniyor.
Fakat ne yazık ki erkeğin felsefeyle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
O, matematikçi daha ziyade.
"İki kere iki dört!"
O kadar.
Yanımdan cep telefonuyla konuşmakta olan kadınlar geçiyor.
Belli ki karşı tarafta eş ya da sevgili konumundaki erkek var. Ve belli ki ilişki kafada evrilmiş çevrilmiş yine ve erkek aranmış.
Nasıl büyük laflar...
Kitap yazmalılar.
Zaten yazıyorlar da. "İlişki" üzerine yazmayan kadın kalmadı neredeyse.
Erkekler de yazıyor ama tek tük.
Çok meraklısı olduklarından değil zaten, bu konular "tuttuğu için" daha ziyade.
Neyse...
Dediğim gibi, nasıl büyük laflar...
Ben erkeği merak ediyorum o sırada esas...
Kimbilir kaçıncı defa dinliyor ilişkilerinin enine boyuna değerlendirmesini.
Büyük ihtimalle ayaklarını masaya uzatmış burnunu karıştırıyordur.
Ya da gazetenin spor sayfasına göz atıyor olabilir.
Bazen de akşamları Tintin'i gezdirirken yakındaki eğlence yerlerinden çıkmış, rahatça konuşabilmek için bizim sokağa sapmış çiftler görüyorum.
Konuşmak dediysem, kadın anlatıyor.
İçeride ne olduysa artık...
İlişkiyi derhal masaya yatırmak icap etmiş belli ki!
Erkeğin yüzünde bıkkın bir ifade...
Ah! Ne olurdu erkekler de sevseydi şu felsefeyi!
Karşılıklı doya doya felsefeleşirdik ne güzel!
Fakat işin tamamı bize düşüyor maalesef.
Karşı taraf kapı duvar!
ALINTI............
Kadınlar felsefe seviyor.
Fakat öyle "Klasik Yunan Felsefesi'ni merak etmek" şeklinde değil.
Kendileri filozof kadınların.
İlgilendikleri konu ise tek.
"İlişkimiz n'olucek?"
Habire ilişkinin felsefesi yapılıyor.
Erkekle mütemadiyen bu konu hakkında konuşmak, konuşmak, konuşmak isteniyor.
Fakat ne yazık ki erkeğin felsefeyle uzaktan yakından bir ilgisi yok.
O, matematikçi daha ziyade.
"İki kere iki dört!"
O kadar.
Yanımdan cep telefonuyla konuşmakta olan kadınlar geçiyor.
Belli ki karşı tarafta eş ya da sevgili konumundaki erkek var. Ve belli ki ilişki kafada evrilmiş çevrilmiş yine ve erkek aranmış.
Nasıl büyük laflar...
Kitap yazmalılar.
Zaten yazıyorlar da. "İlişki" üzerine yazmayan kadın kalmadı neredeyse.
Erkekler de yazıyor ama tek tük.
Çok meraklısı olduklarından değil zaten, bu konular "tuttuğu için" daha ziyade.
Neyse...
Dediğim gibi, nasıl büyük laflar...
Ben erkeği merak ediyorum o sırada esas...
Kimbilir kaçıncı defa dinliyor ilişkilerinin enine boyuna değerlendirmesini.
Büyük ihtimalle ayaklarını masaya uzatmış burnunu karıştırıyordur.
Ya da gazetenin spor sayfasına göz atıyor olabilir.
Bazen de akşamları Tintin'i gezdirirken yakındaki eğlence yerlerinden çıkmış, rahatça konuşabilmek için bizim sokağa sapmış çiftler görüyorum.
Konuşmak dediysem, kadın anlatıyor.
İçeride ne olduysa artık...
İlişkiyi derhal masaya yatırmak icap etmiş belli ki!
Erkeğin yüzünde bıkkın bir ifade...
Ah! Ne olurdu erkekler de sevseydi şu felsefeyi!
Karşılıklı doya doya felsefeleşirdik ne güzel!
Fakat işin tamamı bize düşüyor maalesef.
Karşı taraf kapı duvar!
ALINTI............