piken
New member
- Katılım
- 5 Eki 2005
- Mesajlar
- 2,622
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Tarihte ve günümüzde kadın araştırmacılar, nedense erkekler kadar desteklenmediler. Yaptıkları işin ciddiyetine güvenilmedi. Ama onlar araştırmaya devam ettiler. Ediyorlar...
Yüz yıl kadar önce, Yirminci Yüzyılın en önemli olaylarından birisi, bir kadın tarafından gerçekleştirildi. Bunun sonucunda başarıları 1903 yılında Fizik ve 1911 yılında Kimya dallarında kazandığı Nobel ödülleri ile uluslararası camiada kabul gördü. Bu kadın polonyum ve radyum radyoaktif elementlerini ve bunların kimyasal özelliklerini keşfeden Marie Curie'ydi. O günden bu yana yalnızca bir tanesi İngiliz (Dorothy Hodgkin), dokuz kadın daha Nobel bilim ödülüne hak kazandılar. Bu az, fakat önemli başarılar kadınlar tarafından profesyonel meslek dallarında karşılaşılan güçlükleri özetlemektedir.
İngiltere'de yüksek akademik mevkilerde kadınların sayısı halen oldukça azdır. Örnek olarak, Kraliyet Akademisindeki kadınların sayısı, 1960'tan beri toplam üye sayısının %3'ü olarak kalmıştır ve tıbbi biyolojide yalnızca 9 kadın profesör vardır, bu fiziki bilimlerde her 50 kişide 1 olacak kadar azdır.
O halde neden bu kadar az kadın araştırmacı bulunuyor? İsveç'te bu konuya yönelik yapılan bir araştırma, İsveç Tıp Araştırma Konseyi'ne üyelik başvurusunda bulunan kadınlara karşı sürekli bir ayrımın yapıldığını ortaya koydu. Bunun tersine, İngiltere'de Wellcome Trust ve diğer bilime destek veren kuruluşlar tarafından yapılan benzer araştırmaların sonucunda, kadınlara karşı bilimsel araştırma bursu sağlanması konusunda herhangi bir ayırım yapıldığına dair bir kanıt bulunamadı. Buna rağmen bu araştırmaların sonucunda, İngiltere'de tıbbi biyoloji dalında araştırma bursuna başvuran erkeklerin oranının, kadınların oranından daha fazla olduğu ortaya çıktı. Wellcome Trust kuruluşuna proje bursu için başvuran erkek sayısının kadın sayısının dört katı, program bursları için beş katı ve üst düzey üyelik başvurusu için de iki katıdır.
Kadınların aleyhine olan bu rakamlar, tıbbi biyoloji alanında çalışan kadın sayısının az olmasıyla açıklanabilirdi, ancak başvuru yapan kadın araştırmacı sayısı bu alanda çalışan kadın sayısını yansıtmıyor. On yıl içerisinde kadın tıbbi biyologların, erkek tıbbi biyologlara oranı, tüm kademelerde önemli artış gösterdi. Her dört erkek akademisyene karşılık üç kadın akademisyen bulunuyor. Tıbbi biyolojiyi ilgilendiren alanlarda eğitim yapmayı seçen kadınların sayısındaki artışın bir sonucu olarak bu alanda kadınlar oldukça yüksek bir sayı ile temsil ediliyor. Bu durumda tıbbi biyoloji alanında yüksek mevkilerde olanlarla bu alanda eğitim gören kadınların arasındaki dengesizlik, araştırma burslarına başvuran kadın sayısının az olmasıyla ilişkili olabilir. Akademik alanda terfi, başarılı bir araştırma kariyerine bağlıdır. Böylece eğer yalnızca az bir orandaki kadın araştırma bursları için başvuruda bulunuyorsa bu da terfi için uygun kariyere daha az sayıda kadının sahip olması anlamına gelir.