€rd@ls10
Altın Üye
- Katılım
- 2 Ocak 2008
- Mesajlar
- 16,867
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

Kuru kemik, insanlar için olsun, hayvanlar için olsun, zevkle yenen bir yiyecek olmamıştır. Ama bir yaratık, hemen hemen diğer canlıların atık olarak bıraktıkları kuru kemikleri yiyerek yaşar. Kuzu kuşu (Gypaetus barbatus) (sakallı akbaba) denilen bu yaratık için güneşte kurumuş kemik bile bir akşam yemeğidir. İşte bu özellikleri sayesinde onlar Doğu Avrupa, Asya ve Afrika’nın yaşanması en zor dağlarında bile hayatlarını devam ettirirler.
Kanat uzunlukları 3 metreye yaklaşan ( 2.75 m) muhteşem görünüşlü bu kuşlar, kemiği nasıl yerler? Bir gıda değeri gözükmeyen kemiklerle hayatlarını nasıl sürdürürler? İşte bu merak uyandıran konuyu İngiltere Glasgow Üniversitesinden iki ilim adamı araştırdı.

Kuzu kuşları, sağda solda kurumuş kemikleri bir gıda olarak değerlendirecek şekilde bir sindirim sistemiyle donatılmışlardır. Ayrıca diğer yırtıcıların, avlarının etlerini yerken yuttukları ve hazmetmeden çıkardıkları deri parçalarını da rahatlıkla yerler. Araştırmacılar, bu kuşların 25 santim boyunda ve 4 santim çapındaki kemikleri de yuttuklarını kaydediyorlar. Hafta, kemiklerin bir kısmı ağızlarından dışarı çıkmış vaziyette de görülmüşlerdir
Yutamayacakları kadar büyük kemik olunca ne yapıyorlar? Vücutlarını kuru kemik yemeye elverişli olarak dizayn eden Allah, şuuru olmayan kuşlara onun da yolunu ilham ediyor: Çok büyük kemikleri alarak gökyüzüne, iyice yükseklere çıkıyor ve sonra kemiği kayaların üzerine bırakıyorlar. Hızla taşa düşen kemik, kırılarak daha küçük parçalara ayrılıyor. Glasgow Üniversitesi araştırmacılarından evvel, hiç kimse bu kuşların yiyeceklerinin yüzde 90’ının kemikten ibaret olduğunu bilmiyordu. Kuzu kuşları, hazmı zor kemikleri hazmedebilmeleri için diğer kuşlardan farklı bir fiziki yapıya sahip değil. Mesela onların kemiği öğütecek güçlü bir kursak veya taşlıkları yok. Ancak 183 cm kadar olan uzun mide ve bağırsak sistemi sayesinde bu kemikler yavaş yavaş sindirilmektedir. Ayrıca uzun ve eğri kemikleri yutabilmeleri için elastiki bir yemek borusuna ihtiyaçları vardır. Bu da onlara ezelde takdir edilmiştir.

Peki, kuru kemikler kuşun midesinde nasıl hazmedilecek? Bunun için de özel kimyevi bir tanzim görüyoruz. Kuşun mide duvarlarında asit çıkartan çok sayıda hücre yerleştirilmiş olup, bu asitler akü asidinden daha tahriş edici sertliğe sahiptir. Bu asit sayesinde kemiğin kalsiyumu çözülerek, proteini ve yağı açığa çıkmaktadır.
Mide bunların hazmı için enzim salgılar. Normal olarak midedeki kuvvetli asidin bu enzimi tahrip etmesi gerekir. Burada da İlâhi bir kast ve tedbir görüyoruz. Yani enzimler asitten zarar görmeyecek şekilde imal edilmektedir.
Bir yırtıcı kuş, yiyeceğini, yuttuktan 3- 6 saat sonra dışkı olarak geri çıkartır. Bu süre, rasgele değil hesaplıdır. Yiyeceği karnında daha uzun süre kalırsa, kuşun ağırlığı artar ve avlanmasına zarar verir. Kuzu kuşunda ise bu süre 24 saattir. Bunda avlanma bakımından bir mahzur yoktur. Çünkü onların kaçan bir canlıyı yakalama dertleri yok, kuru bir kemik üzerine konacaklardır. Ayrıca onların hazım sistemleri gıdanın daha uzun süre kalmasını gerektirmektedir.
Kâinatta israf ve abes yoktur. Cenab-ı Hakk, kuru kemikleri gıda olarak değerlendiren ve yiyeceği kemik olan kuzu kuşlarını yaratmış, onların organlarını da kuru kemikle beslenecek şekilde tanzim etmiştir.