- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Mani ve Mani Çeşitleri
Türk halk edebiyatında yaratıcısı adsız halk sanatçıları olan dörtlük biçimindeki şiir türü.Mani atmak ya da mani düzmek ya da yakmak,bir mani meydana getirerek özel ezgisiyle okumak.Çoğunlukla yedi heceli ve dört dizeli tek kıtadan oluşur.Birinci,ikinci ve dördüncü dizeler birbiriyle uyaklı,üçüncü dize bağımsızdır.Buna göre uyak düzeni şöyledir:a a x a.Tek dörtlükten oluşan maniler dışında 5,6,7,8,10,14 dizeli maniler olduğu gibi uyak düzeni a x a x biçiminde olan maniler de vardır.Mani terimi az çok değişik biçimlerde Anadolu’da,Rumeli’de,Kırım’da,Azerbaycan’da kullanılır.Doğu Anadolu’da bayatı sözcüğüde yaygındır.Urfa’da,Kerkük’te hoyrat denir.11 heceli olan en tipik manilere Eğin’de alagözlü de denir.Manilerin ilk iki dizesi,uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir.İlk iki dize ile son iki dize arasında anlam bakımından bağlantı yoktur.Asıl anlatılmak istenen duygu ve düşünceler son iki dizede söylenir.İlk iki dizede genellikle doğa ile ilgili görüntüler,köyün günlük yaşamından gözlemler vb. anlatılır.Sonra asıl amaca geçilir;hiç umulmadık bir sürprizle karşılaşma,dinleyicileri etkiler.
Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü dizeler taşıdığı için mani söyleyen bütün ustalığını son iki dizede göstermek zorundadır.Hemen her yörede maniler,kadınlar tarafından söylenir.Karşılıklı söylemelerde,atışmalarda kadınlarla birlikte erkekler de mani söylerler.Karşılıklı mani söyleme Anadolu’da özellikle Doğu Karadeniz,Kars yörelerinde yaygındır.İki kişinin karşılıklı söylediği manilere deyiş adı verilir.Bu tür deyişler söyleme (deyişme) kızlar arasında,delikanlı ile kız,ana ile kız,ana ile oğul vb. arasında olur.Aşıkların karşılaşmalarında manilerle deyiştikleri görülür.Kimi tekke şairleri de mani söylemişlerdir.Bu tür manilerin birinci dizesinde,şairin adı ya da mahlası geçer.Konularına göre;niyet,atışma,askerlik,iş,bekçi ve davulcu manileri;İstanbul’da sokak satıcılarının söylediği maniler;semai kahvelerinde cinaslı maniler;aşık hikayecilerin söylediği maniler;mektup ve düğün manileri;ayrılık ve gurbet manileri gibi türlere ayrılabilir.Hıdrellez eğlencelerinde,bayramlarda,gezme yerlerinde vb.karşılıklı mani söyleme geleneği vardır.Geleneksel halk edebiyatında manicilerin piri olarak Ferhat ile Şirin kabul edilir.Maniler öteki anonim şiirlerinin çoğu gibi,kendilerine özgü bir ezgiyle bestelenerek okunur.Günümüzde mani söylemenin en canlı biçimde sürdüğü bölgeler Kerkük,Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kars yöresidir.
Manilerin Edebiyatımızdaki Yeri:
Maniler,Anonim Halk Edebiyatı’nın en tanınmış folklorik ürünlerinden birisidir.Kafiye sırasına göre dağılımı (aaba) bakımından halk şiirleri içinde görülmeyen tek türdür.
Maniler her türlü hayati olayları (Aşk,gurbet,hasret,kıskançlık,kırgınlık ve tabiat vb.) işleyen bir türdür.Mani,halk şiirinin nazım şekli bakımından en küçük olanıdır.Maniler,Halk edebiyatının bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş,halka mal olmuş kıymetli gönül yadigarlarıdır.Türk insanının mani söyleme geleneği,terkedilmeyen bir gelenektir.Evlerde,toplantılarda,köylerde karşılıklı mani söyleme yarışları yapılır ve böylece hayatlarını renklendirmeyi başarırlar.Türk insanının bu geniş tabaksının,duygularını manilerle dile getirmesi,çeşitli gönül ürperişlerinin böyle kısa öz ve kesin ifadeyle dile getirilişi;onun sevgi,aşk gibi konulardaki hassasiyetini ve fıtri zekasının
işlekliğini gösterir.
Manilerdeki aşk,sevgi,kıskançlık,hasret vb. konularının en ince noktalarını bulmak mümkündür.Mesela,sevgilisinin asaletini dile getiren şu
örnek:
İncili,fesli yarim
Bülbül kafesli yarim
Aceb benim olur mu
Padişah nesli yarim
Yine hasret duygusunun incelikleri:
Gergefte sırma mısın
Bağdat’ta hurma mısın
Ben burada ah ederim
Sen orada duyma(z)mısın
Yine,Türk kızının gelin olurken gösterdiği naz ve utangaçlık duygusunu dile getiren mısralar:
Ay doğar ayazlanır
Gün doğar beyazlanır
O yar beni gördükçe hem güler hem nazlanır
Örnekler çoğaldığında görülür ki,Türk şiirinin en eski sanatkar söyleyişi,onun ince,kıvrak zekasındaki san’at anlayışından ileri gelmektedir.Yine bunu ispatlayan şu mizahi mani bunun örneği sayılabilir.
Bahçede iğde midir
Dalları yerde midir
Her gördüğün seversin
Sendeki mide midir
Manilerin ilk iki mısrasının serbest olması ve manaya önem verilmemesi irticalen söylenmesine bağlı olabilir.Asıl hazırlık safhası denilebilen ve esas konuya hazırlık için söylenen bu bölümden sonra,anlatılmak istenen son iki mısra söylenmiş olur.Manilerdeki bu iki mısralık hazırlık bölümü,eski destanlarımızın başlarında geçen ‘’bre,’’hey’’,’’aman’’,’’oy’’ gibi ünlem ifade eden kelimeler,sözlü edebiyatımızın ilk nümuleridir.Bundanda anlaşıyor ki,maniler destan türünün şekil bakımından daha gelişmiş vezinli, ölçülü, özlü
ve en kısa şeklidir,dememiz mümkün olur.İşte bu iki mısralık hazırlık bölümünde her çeşit motifi kullanmak mümkündür.Çünkü bu bölüm,hem tedai (çağrışım) vasıtasıdır;hem de maniciye manisini en güzel şekilde söyleme fırsatını verecek bir düşünce,dinleme safhasıdır.Böylece manici ilk mısra da dış alemin bütün motiflerini kullanma fırsatını elde edip,iç alemin duygu,düşünce ve espirilerini ortaya çıkarmış olur.Bu kaide,tuyug,rübai,ağıt,semai ve manzum halk hikayelerinde hemen hemen aynıdır denilebilir.
Bazı örneklere göz attığımızda,daha yakından tanımış oluruz.
Mesela Karagöz’de geçen şu türküde olduğu gibi
Erzincan’dan Kemah’dan
Yar gelir oynamahdan
Dizde derman kalmadı
Zil çalıp oynamahdan
Hoy dağlar hoy dağlar
Hoy dağlar karlı dağlar
Sılada yarim ağlar
Halk hikayelerinden Ferhat ile Şirin hikayesinde,Ferhat aşkını sazıyla şöyle dillendirir:
Gözlerim yolda imiş
Baktıkça Şirin dermiş
Ben Şirin’i gözlerken
Ferhat murada ermiş
Şirin gülümseyip,şöyle karşılık verir:
Ben bir yare kul olmuşum
Ona yanmış,kül olmuşum
Kuş dilini bilmez iken
Vallah(i) bülbül olmuşum
Yine Halk Hikayelerinden Kerem ile Aslı’nın birleşmeyen aşkını mizahi ve dini görüşle sembolize eden şu mani örneğinde en geniş şeklini alır.
Bahçelerde mormeni
Verem ettin sen beni
Ya sen İslam ol ahçik
Ya ben olam Ermeni
Mani türü,o kadar Türk’ün benliğine işlemiş ki,halk tasavvuf şiirlerine kadar tesir etmiştir.Mesela,İbrahim Gülşeni’nin (1426-1533) dörtlüklerinde
ahenkli ve rakseder üslubu görmek mümkündür:
Ben gönlüm alan dilber Ne sevdadur diyünüz bana
Gider derler gider derler İşidüp kalmanuz tana
Beni tek o Leyli mecnun Gönül benden kaçup ana
Eder derler,eder derler Gider derler,gider derler
Maniler,bazan da divan şairlerinin aşıkane beyitleri içine sıkıştırılmıştır.
Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü dizeler taşıdığı için mani söyleyen bütün ustalığını son iki dizede göstermek zorundadır.Hemen her yörede maniler,kadınlar tarafından söylenir.Karşılıklı söylemelerde,atışmalarda kadınlarla birlikte erkekler de mani söylerler.Karşılıklı mani söyleme Anadolu’da özellikle Doğu Karadeniz,Kars yörelerinde yaygındır.İki kişinin karşılıklı söylediği manilere deyiş adı verilir.Bu tür deyişler söyleme (deyişme) kızlar arasında,delikanlı ile kız,ana ile kız,ana ile oğul vb. arasında olur.Aşıkların karşılaşmalarında manilerle deyiştikleri görülür.Kimi tekke şairleri de mani söylemişlerdir.Bu tür manilerin birinci dizesinde,şairin adı ya da mahlası geçer.Konularına göre;niyet,atışma,askerlik,iş,bekçi ve davulcu manileri;İstanbul’da sokak satıcılarının söylediği maniler;semai kahvelerinde cinaslı maniler;aşık hikayecilerin söylediği maniler;mektup ve düğün manileri;ayrılık ve gurbet manileri gibi türlere ayrılabilir.Hıdrellez eğlencelerinde,bayramlarda,gezme yerlerinde vb.karşılıklı mani söyleme geleneği vardır.Geleneksel halk edebiyatında manicilerin piri olarak Ferhat ile Şirin kabul edilir.Maniler öteki anonim şiirlerinin çoğu gibi,kendilerine özgü bir ezgiyle bestelenerek okunur.Günümüzde mani söylemenin en canlı biçimde sürdüğü bölgeler Kerkük,Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kars yöresidir.
Manilerin Edebiyatımızdaki Yeri:
Maniler,Anonim Halk Edebiyatı’nın en tanınmış folklorik ürünlerinden birisidir.Kafiye sırasına göre dağılımı (aaba) bakımından halk şiirleri içinde görülmeyen tek türdür.
Maniler her türlü hayati olayları (Aşk,gurbet,hasret,kıskançlık,kırgınlık ve tabiat vb.) işleyen bir türdür.Mani,halk şiirinin nazım şekli bakımından en küçük olanıdır.Maniler,Halk edebiyatının bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş,halka mal olmuş kıymetli gönül yadigarlarıdır.Türk insanının mani söyleme geleneği,terkedilmeyen bir gelenektir.Evlerde,toplantılarda,köylerde karşılıklı mani söyleme yarışları yapılır ve böylece hayatlarını renklendirmeyi başarırlar.Türk insanının bu geniş tabaksının,duygularını manilerle dile getirmesi,çeşitli gönül ürperişlerinin böyle kısa öz ve kesin ifadeyle dile getirilişi;onun sevgi,aşk gibi konulardaki hassasiyetini ve fıtri zekasının
işlekliğini gösterir.
Manilerdeki aşk,sevgi,kıskançlık,hasret vb. konularının en ince noktalarını bulmak mümkündür.Mesela,sevgilisinin asaletini dile getiren şu
örnek:
İncili,fesli yarim
Bülbül kafesli yarim
Aceb benim olur mu
Padişah nesli yarim
Yine hasret duygusunun incelikleri:
Gergefte sırma mısın
Bağdat’ta hurma mısın
Ben burada ah ederim
Sen orada duyma(z)mısın
Yine,Türk kızının gelin olurken gösterdiği naz ve utangaçlık duygusunu dile getiren mısralar:
Ay doğar ayazlanır
Gün doğar beyazlanır
O yar beni gördükçe hem güler hem nazlanır
Örnekler çoğaldığında görülür ki,Türk şiirinin en eski sanatkar söyleyişi,onun ince,kıvrak zekasındaki san’at anlayışından ileri gelmektedir.Yine bunu ispatlayan şu mizahi mani bunun örneği sayılabilir.
Bahçede iğde midir
Dalları yerde midir
Her gördüğün seversin
Sendeki mide midir
Manilerin ilk iki mısrasının serbest olması ve manaya önem verilmemesi irticalen söylenmesine bağlı olabilir.Asıl hazırlık safhası denilebilen ve esas konuya hazırlık için söylenen bu bölümden sonra,anlatılmak istenen son iki mısra söylenmiş olur.Manilerdeki bu iki mısralık hazırlık bölümü,eski destanlarımızın başlarında geçen ‘’bre,’’hey’’,’’aman’’,’’oy’’ gibi ünlem ifade eden kelimeler,sözlü edebiyatımızın ilk nümuleridir.Bundanda anlaşıyor ki,maniler destan türünün şekil bakımından daha gelişmiş vezinli, ölçülü, özlü
ve en kısa şeklidir,dememiz mümkün olur.İşte bu iki mısralık hazırlık bölümünde her çeşit motifi kullanmak mümkündür.Çünkü bu bölüm,hem tedai (çağrışım) vasıtasıdır;hem de maniciye manisini en güzel şekilde söyleme fırsatını verecek bir düşünce,dinleme safhasıdır.Böylece manici ilk mısra da dış alemin bütün motiflerini kullanma fırsatını elde edip,iç alemin duygu,düşünce ve espirilerini ortaya çıkarmış olur.Bu kaide,tuyug,rübai,ağıt,semai ve manzum halk hikayelerinde hemen hemen aynıdır denilebilir.
Bazı örneklere göz attığımızda,daha yakından tanımış oluruz.
Mesela Karagöz’de geçen şu türküde olduğu gibi
Erzincan’dan Kemah’dan
Yar gelir oynamahdan
Dizde derman kalmadı
Zil çalıp oynamahdan
Hoy dağlar hoy dağlar
Hoy dağlar karlı dağlar
Sılada yarim ağlar
Halk hikayelerinden Ferhat ile Şirin hikayesinde,Ferhat aşkını sazıyla şöyle dillendirir:
Gözlerim yolda imiş
Baktıkça Şirin dermiş
Ben Şirin’i gözlerken
Ferhat murada ermiş
Şirin gülümseyip,şöyle karşılık verir:
Ben bir yare kul olmuşum
Ona yanmış,kül olmuşum
Kuş dilini bilmez iken
Vallah(i) bülbül olmuşum
Yine Halk Hikayelerinden Kerem ile Aslı’nın birleşmeyen aşkını mizahi ve dini görüşle sembolize eden şu mani örneğinde en geniş şeklini alır.
Bahçelerde mormeni
Verem ettin sen beni
Ya sen İslam ol ahçik
Ya ben olam Ermeni
Mani türü,o kadar Türk’ün benliğine işlemiş ki,halk tasavvuf şiirlerine kadar tesir etmiştir.Mesela,İbrahim Gülşeni’nin (1426-1533) dörtlüklerinde
ahenkli ve rakseder üslubu görmek mümkündür:
Ben gönlüm alan dilber Ne sevdadur diyünüz bana
Gider derler gider derler İşidüp kalmanuz tana
Beni tek o Leyli mecnun Gönül benden kaçup ana
Eder derler,eder derler Gider derler,gider derler
Maniler,bazan da divan şairlerinin aşıkane beyitleri içine sıkıştırılmıştır.