By CaPTaiN
New member
Melekler, isyan etmeden, Yaratıcı'nın kendilerine verdiği görevleri yerine getiren varlıklar-kuvvetlerdir. Kendileri için erkeklik ve dişilik sözkonusu değildir.
Kuran, meleklerin kanatlı varlıklar olduğunu (Fâtır, 1) söylüyor. Kanatlı olmak Arap dilinde uçmaktan, o da hız ve süratli iş görmekten kinayedir. Bu ifadeye dayanılarak, meleklerin kanatlı varlıklar olduğu yolundaki ifadenin, onların çok hızla iş gören varlıklar anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
Melek kavramı henüz gereğince anlayabildiğimiz kavramlar arasına girmemiştir. Bazıları meleği, tabiat kuvvetlerinin, bazıları ise mikropların sembolik ifadesi olarak düşünmüştür. Kuran'ın ifadeleri, bu düşüncenin isabetini haklı gösteren yaklaşımlar sergiler. Fakat Kuran, melekler kavramının bunun ötesinde boyutları olduğunu bize göstermektedir. Kuran içerisinde, melekleri tabiat kuvvetleriyle eşitleyerek işin içinden çıkamayacağımızı gösteren işaretler vardır. Ra'd suresinin 13. ayeti şöyle diyor:
"Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tespih eder. Melekler de ondan korkarak onu tespih ederler."
Bu ayette Kuran, mucize bir dokunuşla, tabiat kuvvetleriyle meleği ayırmıştır. En azından şunu söylemek zorundayız: Tabiat kuvvetleri de bir mertebede melekler olabilir. Fakat, hepsi bu kadar değil. Çünkü, çok sayıda melekler sınıfı vardır. Melekler, yaradılışlarına, varlık yapılarına yerleştirilmiş olan bir zorunlulukla görev yaparlar; hürriyetleri, seçme yetenekleri yoktur. Bu yüzden de, iyi yanında kötüyü de yapma yetenek ve seçeneği olan insan, meleklerden üstündür. Çünkü insanın faaliyeti hür ve yaratıcı bir "ben"in faaliyetidir. Oysaki melekler, hür ve yaratıcı benlikler, mutlak kudretin ve belirli planların bir nevi robotlardır.
Kuran, meleklerin kanatlı varlıklar olduğunu (Fâtır, 1) söylüyor. Kanatlı olmak Arap dilinde uçmaktan, o da hız ve süratli iş görmekten kinayedir. Bu ifadeye dayanılarak, meleklerin kanatlı varlıklar olduğu yolundaki ifadenin, onların çok hızla iş gören varlıklar anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
Melek kavramı henüz gereğince anlayabildiğimiz kavramlar arasına girmemiştir. Bazıları meleği, tabiat kuvvetlerinin, bazıları ise mikropların sembolik ifadesi olarak düşünmüştür. Kuran'ın ifadeleri, bu düşüncenin isabetini haklı gösteren yaklaşımlar sergiler. Fakat Kuran, melekler kavramının bunun ötesinde boyutları olduğunu bize göstermektedir. Kuran içerisinde, melekleri tabiat kuvvetleriyle eşitleyerek işin içinden çıkamayacağımızı gösteren işaretler vardır. Ra'd suresinin 13. ayeti şöyle diyor:
"Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tespih eder. Melekler de ondan korkarak onu tespih ederler."
Bu ayette Kuran, mucize bir dokunuşla, tabiat kuvvetleriyle meleği ayırmıştır. En azından şunu söylemek zorundayız: Tabiat kuvvetleri de bir mertebede melekler olabilir. Fakat, hepsi bu kadar değil. Çünkü, çok sayıda melekler sınıfı vardır. Melekler, yaradılışlarına, varlık yapılarına yerleştirilmiş olan bir zorunlulukla görev yaparlar; hürriyetleri, seçme yetenekleri yoktur. Bu yüzden de, iyi yanında kötüyü de yapma yetenek ve seçeneği olan insan, meleklerden üstündür. Çünkü insanın faaliyeti hür ve yaratıcı bir "ben"in faaliyetidir. Oysaki melekler, hür ve yaratıcı benlikler, mutlak kudretin ve belirli planların bir nevi robotlardır.