Milliyetçilik, Kemalizmdir

Albayrak

Can Feda
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...
Avrupa'da şekillenen milliyetçilik; yüzlerce yıl süren bir evrimin ürünü olmuştur. Batı milliyetçiliği Avrupa'yı kan denizine boğarken; Türk milliyetçiliği antiemperyalist bir kimlik içinde, 1919-1923 ortamında şekillenmiştir.
'Türkleri Avrupa'dan atmak' biçimindeki beyaz batılı Hıristiyan şartlanmasına karşı; kendi topraklarını korumak; kötülenen milli kimliğini yüceltmek; ilk milliyetçilerin temel hedefi olmuştur.
Bu milli kimlik; çağdaş yaşam biçimine bağlı, tarihsel varlığının büyüklüğünü anlayan ve onunla övünen, yurtsever; yayılmacı sömürgenlere karşı bir kimliktir.
İlk milli kimlik; batı emperyalizmi kadar; gericileşmiş Osmanlı zihniyetini de karşısına almıştır. Elbette Osmanlı kimliğinin milli yüzü değil; şeriat yasası ile çürümüş, gayrimilli yüzü dışlanmıştır.
Bugün Turgut Özal döneminde başlatılan; tarikatçiler, AKP'liler, bunlardan faydalanan bazı küçük partilerin yücelttiği Osmanlılık; Türk tarihi açısından bir çelişkiler toplamıdır.
İlk aşamada Osmanlı, Oğuzlar'ın Kayı boyundan kurucu bir ailedir ve has Türktür. Bu Türkler; Türk halkının gaziyanı ile Avrupa içlerine kadar ilerlemiştir.

TÜRK İKEN ARAP OLDULAR
Osmanlı ailesi, bizim birçok kez vurguladığımız gibi ve ünlü tarihçimiz Prof. Halil İnalcık'ın tespit ettiği üzere; 16. yüzyılın başından itibaren Türk olmaktan çıkmış; Araplaşmıştır. Çünkü, Osmanlı zihniyeti, Arabi bir çizgiye kaymıştır. İşte bu dönemle birlikte Osmanlı'nın ilerlemesi de durmuştur.
Sonuç şudur: Osmanlı Avrupa'ya Türk olarak girmiş; Araplaşınca oradan geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Kemal Atatürk bu gerçeği görünce milli kimliğe sarılmak gereğini duymuş; bu yolla da Arabi çürümeyi beynimizden ve ruhumuzdan söküp atmıştır.
Atatürk: Araplaşmış Osmanlı'ya sonuna kadar karşı idi.
Araplaşmış Osmanlılar da (Gerici takımı) Atatürk'e ölümüne düşman olmuşlardır. Bu durum, günümüzde, Yeni Osmanlıcılık adı altında yeniden tezgahlanmaktadır.
Kişiliği Araplaşmış Osmanlı artıklarında Atatürk düşmanlığı öyle kuvvetlidir ki bunlar; onun hakkında olmadık iftiralar düzmüşler; cahil halk tabakalarını böylece Atatürk düşmanı yapmaya uğraşmışlardır. Refah ve Fazilet Partisi'nden milletvekili yapılan bazı isimlerin Atatürk'e nasıl hakaret ettiklerini hatırlayın; yeter.
Bugünkü iktidarın tepe isimlerinin de Atatürk'ün; 'Ne mutlu Türküm diyene!' özdeyişine şiddetli eleştiriler getirmesi de buradan kaynaklanmaktadır.
Bunlar için millet; tarihsel ülkü, kültür, dil ve köken birliği olan toplum değil; din birliği olan toplum millettir. Yani kendini dindar gösteren siyasetçiler; millet olarak Türkiye'de yaşayan yurttaşlarından değil; Müslüman camiadan söz ederler. Bu yüzden de etnik kimliği içeren millet tanımını günah kabul ederler. AKP'lilerin 'Millet!' deyip 'Türk milleti' dememelerinin sebebi işte budur.

KAPSAYICIDIR
Türk tarihini inceleyenler bilir: Türk kimliği, kapsayıcı ve kurucu kimliktir. Bu kimliğin altına yüzlerce etnik yapı alınmıştır. Gel gör ki tarihte Türk dili ile birbirine yapıştırılan bir toplumdur; Türk... Tarihe yön veren, medeniyet yaratan, medeniyet taşıyan bir millettir. Asya'da Türk adını kullanan ilk toplum da sancağının tepesinde altından yapılma kurt alemi taşımakta idi ve Çinliler bunlara Asil Kurt anlamına gelen Açina diyordu. İşte Atatürk, bu büyük kimliğe de sahip çıkmıştır. Çünkü, o altın alemli sancak; Doğu Asya'dan Batı Avrupa'ya kadar uzanan Avrasya'yı yeniden egemenliği altına almıştır. Ve kendisinden önceki üçüncü Türk fethini iyice perçinlemiştir.
Bu yüzdendir ki Atatürk; kendisini Bozkurt olarak görmüştür.
Kemal Atatürk'ün gerçek bir bozkurt olduğunu; kurt toteminin onun yetiştiği topraklarda orduların önderi sayıldığını daha sonraki yazımızda ortaya koyacağız.
Atatürk, devrimci, çağdaş bir kimlik olmasına karşın; has Bozkurt olarak da kökünü binlerce yıl eskiye ulaşan atalarına bağlayan gerçek, kapsayıcı bir milliyetçidir.
Atatürkçülüğün, yani Kemalizm'in karşısında olanlar, milliyetçi değil, Arabizmin piyonlarıdır.
 
Kesinlikle katılmıyorum Milli Şuur sahibi olmak atatürkle başlamadı bu millet ezelden milli şuur sahibidir ve islamı kabul etmiş olması milli şuurunu zayıflatmak yerine güçlendirmiştir. Hristiyan türklerin hali ortada.
Din dışı, İslamı hiçe sayan bir türk milliyetçiliği oluşturma amacı taşıyan bir yazı.
Etle tırnak gibi bütünleşmiş türklük ve müslümanlığın ayrıştırılma çabaları.
İslamı arabizm olarak algılayan bir zihniyetin beyhude türklük çabaları.
İslamın bayraktarlığını yapmış bir milletin yeniden İslam alemine öncülük etmesini istemeyen batı hayranı kafaların acziyetinin bir yansıması.
Yeni cumhuriyet kuruldu türk milliyetçiliği aslına döndü, İslamdan vazgeçildi arabizm son buldu öylemi?
Peki ne geçti yerine? Akıllalmaz bir batı taklitçiliği.
Batının anayasasını benimsemekmidir türk milliyetçiliği?
Fransadan laiklik ithal etmekmidir?
Müslüman türk kadının tesettürüne el uzatıp çıplaklığı dayatmakmıdır medeni olma adına?
Latin harflerinin kabulumüdür ( madem türk milliyetçiliği o zaman neden orhun alfabesine geçilmedi?)
Şapka devrimimidir ( Kılık kıyafet bir milletin kendine has yerelliğidir.) yahudi şapkasını takmaya zorlanmakla türklüğün alakası nedir?
Kendi bayramımız olan cumamızı hristiyan pazarına döndürmekmidir?
Fatihin emaneti fethin sembolü ayasofyayı camilikten çıkarıp müze yapmakmıdır türklük?
Devrimleri yerleştirmek için İstiklal mahkemeleri’nin binlerce masum Türk evladını dar ağaçlarında sallandırmasımıdır?
Dansı, valsi, modayı, magazini, güzellik yarışmalarını, içkiyi, gece eğlencilerini, baleyi, fransız usulü yemek adabını, medenileşmek adına teşvik etmekmidir türk milliyetçiliği?

DESTAN

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:

Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,

Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!

Durum diye bir laf var, buyurun size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum!

Bir şey koptu benden, şey, Herşeyi tutan bir şey.
Benim adım bay Necip, babamın ki Fazıl bey,

Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.

Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!

Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!

Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!

Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!

Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!

Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.

Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilac;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilaç.

Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!

Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!

Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?

Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!

Necip Fazıl​

Bir millet düşününki müslümanlığı ve türklüğüne ait ne varsa elinin tersiyle itmiş batı taklitçiliği ve sözde medenileşme sevdasına ceddine, tarihine, dinine, töresine ihanet etsin sonrada bunu milliyetçilik adına yaptığını söylesin siz kimi kandırıyorsunuz?
 
Tek milliyetçilik anlayışını benimserim o da Atatürk Milliyetçiliği. Bunun dışındakilerin hepsi ırkçılıktır, faşizmdir.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
 
Dünyanın neresine gidersem gideyim ben Türk müyüm evet Türküm bu hiç degişmez
siyasi yada ideolojik milliyetçi olmak gerekmiyor uyrugum Türk ve böyle kalacagım :)
 
Türk_ocağı milli şuur Osmanlının son zamanlarında yok olmuştur.. Yazıda da bundan bahsetmiş..Atatürk yok olan milli şuuru tekrar ortaya çıkarmıştır.

İslamı arabizim olarak algılamıyor,algılayanlardan bahsediyor.Daha sonra verdiğin örneklerle Atatürk düşmanlığı yapmışın.Atatürk düşmanı olan milliyetçi olamaz.

Konuya gelecek olursak;

Osmanlı devlet yapısı, Türk milli düşüncesinin doğuşunu geçiktirmiştir.Kuruluş aşamasında Osmanlı Devleti’nin Fars-Arap değil, eski Türk geleneklerine bağlı Türkmenlerden oluştuğu bilinmektedir. Sınırların genişlemesi ile, devletin farklı topluluklarla ilişkiye girmesi, zamanla bunların Türk toplumunun içine sızarak, devleti kuran yerli aristokrasiyi saf dışı bırakmaları, özellikle Fatih’le birlikte kurumsallaşan “kul” sistemine dayalı düzenle berkitilmiş; Türkler ve onların kaynağı olan Anadolu bu düzen içerisinde özel bir statüye sahip olamamışlardır.Monarkın, yani Osmanlı padişahının egemenliğini güvenceye almak için yarattığı “destekler”, devleti etkisi altında bırakarak devletin kozmopolitleşmesine ve kurucu etnik gruba yabancılaşmasına yol açmıştır. Ayrıca milliyet ayrımını ortadan kaldıran dinsel hassâsiyetler de bu gecikmede önemli birer etken olmuş; bunların yanı sıra sermâye birikimine geçit vermeyen Osmanlı toprak düzeni, Anadolu Türk köylüsünü bilinçlendirecek varsıl feodal beylerin ortaya çıkmasını engellemiştir.


Büyük Atatürk, Osmanlı Türk devletini kuran ana unsur olmamıza rağmen, nerede ise yok edilmek üzere iken kendisine gelmiş, kendi azim ve kararı ile kendimizi kurtardığımızı söyleyerek, Mart 1923'te yaptığı bir konuşmasında aynen şöyle demiştir:

"Bizim milletimiz milliyetini unutuşunun çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu dahilindeki muhtelif ırklar kendi millî değerlerine sarılarak, milliyet mefkûresinin kuvveti ile kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlara yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerinden koğulunca anladık. Kuvvetimizin zaafa uğradığı anda bizi tahkir, tezlil ettiler. Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış."

Gözünde vatanını, gönlünde ATATÜRK ilke ve inkılaplarını tutabilen, vicdanında dinini saklayabilen, milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde, yaşıyorum ve yaşamalıyız.
 
Tabii ki Atatürkçülüğün karşısında değiliz.Ama Milliyetçilikte kemalizmle sınırlandırılmaz.Tanrı Dağında Kürşat,Malazgirtte Alparslan,İstanbulda Fatih Sultan Mehmet,Sinada Yavuz ve Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal Atatürk
Şu duruma dikkatlerinizi toplamınızı isterim.Dünkü markşistlerin hepsi bugün Atatürkçü kimliği ile dolaşıyor :eek:ha Görüntü kemalist aslı komünist olan adam dolu
Yazının tamamını okumadım Araplaşan Türk diye birşeyler zırvalamışlar oraları es geçtim.
 
antidepresan;
1. Osmanlıda milli şuurla ilgili düşüncelerine nispeten katılıyorum, daha yolun başında orhan gazinin bile yabancı bir kadınla izdivacınada karşıyım. Gerisini siz düşünün.
2. Yeni cumhuriyet ve atatürk dönemine iki şekilde bakmak gerekiyor birincisi kurtuluş savaşı ruhu, ikincisi savaş sonrası kurulan türkiye cumhuriyeti. Miili şuur birinci durumda tezahür ederken ikinci durumda ise hiçe sayılmıştır.
3. Kurtuluş savaşına iştirak etmiş herkese elbetteki saygım vardır hatta bu mücadelenin başındaki başkumandana saygı duymamam imkansızdır. Saygı duyduğum birine düşman olmam mümkün değildir.
4. Karşı olduğum, yeni cumhuriyetin inkilaplarının türk töresi ve dinine aykırı olmasıdır. Batı taklitçiliği milli şuurlanma olarak algılanamaz. Türklüğün aslına dönüşü olarak algılanamaz, orda bazı örnekler verdim siz bunları türklüğünüzün neresine yakıştırdınız veya makul gördünüz?
5. Türklük sadece hitaben türk olduğunu idda etmek, sağa sola türküm yazmak, ülkenin ismini türkiye koymak demek değildir. Türklük dili, tarih şuuru, dini, örf adet ve gelenekleri, töresini yaşamak yaşatmak muhafaza etmektir. Bütün bu mefhumlar hiçe sayılıp türk milli şuuru ve milliyetçiliğinden bahsetmek garabettir. Batı medeniyetine dönülerek milliyetçilik iddasında bulunulamaz.
6. Yeni cumhuriyetin yetiştirdiği toplum huzurlarımızda dede babaya, baba evlada yabancı bir nesil peydah olmuş bunların hangisi türk? Kimliğinde müslüman- türk yazan bu kalabalıklar yaşayış olarak bir fransız veya ingilizden farklımıdır?

Son söz: Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Yaşasın Cumhuriyet

Altmışbirinci yılı
Yaşasın Cumhuriyet
Biz de çalak kavalı
Yaşasın Cumhuriyet

Altmışbir yıl övdüğüm
Davulunu dövdüğüm
Hay gözünü sevdiğim
Yaşasın Cumhuriyet!

Çok şükür dipdiriyiz
Kim demiş ki geriyiz?
Yamyamdan ileriyiz
Yaşasın Cumhuriyet!

Kulaklarım duymasın
Duyup ele uymasın
Varsın karnım doymasın
Yaşasın Cumhuriyet!

Yoksa bir suyum yoktur
Başka da neyim yoktur
Heykelsiz köyüm yoktur
Yaşasın Cumhuriyet!

Köyde herşey şahane
Enerji yok,bahane
Tezek var ya daha ne
Yaşasın Cumhuriyet!

Ne ararsan ara bol
Ceryan yoksa çıra bol
Su mu yoktur bira bol
Yaşasın Cumhuriyet!

Meyhane kerhane bar,
Gidene camii de var.
Biz laik'iz o kadar
Yaşasın cumhuriyet!

Bu devir neşe devri,
Ye iş yat yaşa devri
Sultan yok paşa devri
Yaşasın Cumhuriyet!

Azerbaycan yetimmiş
Batı Trakya kimmiş?
O işler eskidenmiş
Yaşasın Cumhuriyet!

Kerkük Musul şu anda
Boğulsun varsın kanda
Sulh var yurtta cihanda
Yaşasın Cumhuriyet!

Ya bu terör kargaşa
Canım gardaş gardaşa
Kapılmayın telaşa
Yaşasın cumhuriyet!

Arif be artık yetsin
Bu destan burda bitsin
Allah bizi affetsin
Yaşasın cumhuriyet!

Ozan Arif
 
Ayırımı bence yanlış yapıyorsunuz.Ayrım Atatürk dönemi ve Atatürk sonrası dönem diye olmalı.

Görüşlerimi Atatürk’ün sözlerinden yola çıkarak açıklayacağım..

‘’Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. ‘’

"Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."

“Yurdumuz ve milletimiz bölünmez bir bütündür. Bütünlüğün devamı; Türklük şuuru ve onun besleyici millî gelenek, göreneklerimiz ve millî kültürümüzle sağlanmaktadır.”

“Az zamanda, çok işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü: Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.”

“Dünya yüzünde, Türk Milleti’nden daha büyük, ondan daha eski bir yurt, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.”

“Genç nesillerini milliyetçi olarak yetiştiren milletler, geleceğe emniyetle bakabilirler. Milliyetçilik; mensup olduğu milleti ilerletmek, yükseltmek, millî değerleri korumak ve geliştirmek duygusu ve şuurudur.”


Atatürk’ün kurduğu yerlerde kullandığı isimlere: Millî mücadele, Millî irade, Millî Hakimiyet, Millî zafer, Millî vicdan, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu.



Yukarda maddeler sıralamışınız hepsine tek tek cevap verilebilir ama ben özellikle ikisi üzerinde durmak istiyorum..Zaten sizinde onlarla sorununuz olduğu kanısındayım.

Birincisi laikliği dinsizlik olarak algılamak yanlıştır.Laiklik sadece müslümanlıkla ilgili açıklamaları içeren bir kavram olmadığı, diğer dinlere ait din-devlet hiyerarşisini kapsayan ve dinin siyasetten, gericilerden, dini istismar edenlerden ayırıp anlaşılır bir şekilde milletine öğreten, aslında İslâmiyet’i de devletin güvencesi altına alan bir kavram olduğunu kavramamız gerekmektedir. Bakınız Sadi Borak’ın “Atatürk ve Din” adlı kitabında Atatürk’ün lâiklik konusundaki görüşlerini okuyalım: “Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, hakiki dindarlığın gelişme imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler terakkînin ve canlılığın düşmanları ile, gözlerinden perde kalkmamış şark kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz”.

İkinci mesele batılılaşma meselesi. Atatürk batılılaşmayı değil, muasırlaşmayı hedef göstermiştir. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Avrupa’nın sosyal ve ekonomik alanlardaki tüm gelişmelerini izlemiş ve buna göre de taklitçi anlayıştan uzak, millî kültür yapımıza uygun değişimi gerçekleştirmiştir. Bu anlayışla tüm alanlarda ki sosyal gelişmeyi, yenileşmeyi hazırlamıştır. Atatürk’ün Cumhuriyetin 10. yılında söylediği nutkunda; “Millî kültürümüzü, çağdaş medeniyetler seviyesi üstüne çıkaracağız” sözleri Atatürk’ten sonra istismar edilmiştir. Batıcılar(sözde Atatürkçüler), Atatürk’ün yukarıdaki sözlerinden “millî kültürümüzü” atıp, “çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız” sözünü de “batı medeniyeti seviyesine çıkartacağız” hâline dönüştürmüşlerdir. Böylece onlara göre; “Atatürk toplumun her alanda kalkınması, yenileşmesini, batı medeniyeti olarak tarif etmiştir” yanıltmasını yapmışlardır. Atatürk T.B.M.M’de yaptığı bir konuşmada; “Artık durumu düzeltmiş olmak için, mutlaka Avrupa’dan öğüt almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım düşünceler belirdi. Oysa hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Türkiye hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir” demektedir.

Türk_ocağı bahsettiğiniz İngiliz Fransız maddesinide Atatürk’ten alıntı yaparak açıklayayım.

Atatürk, gelecekte Türkiye'yi idare edecek nesillerin Türk milliyetçiliği şuuru ile yetiştirilmesini istiyor, 1 Mart 1922 günü TBMM'de yaptığı bir konuşmasında şöyle diyordu:
"Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun en evvel Türkiye'nin istiklâline, kendi benliğine, Türk milliyetçiliğine düşman uluslarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir."

“İngiltere’deki okullarda bir yemin usûlu vardır; adına “Browny usûlü” denmekte. Bu tören, haftada bir düzenlenmekte. Yemin töreni için öğrenciler, her tarafı bayraklarla ve millî liderlerin posterleriyle süslenmiş geniş bir salonda toplanırlar. Her öğrenci yerine oturmadan önce bayrağı ve liderleri selâmlamak zorundadır. Daha sonra, seçilen bir öğrenci, gururla, avazı çıktığı kadar bağırarak şu sözleri söylemekte, diğerleri de tekrarlamaktadır.
“Ben bir İngiliz’im. İngilizliği her şeyin üstünde, canımdan, evimden, barkımdan da üstün tutarım. Gönlümde ve kafamda İngiliz onurunu yaşatırım; onun korunması ve yükselmesi uğrunda her an ölmeğe hazırım... Ben İngiliz olmadıkça bir hiçim...”
“Sen bir İngiliz olmadıkça hiçbir şey olamazsın!..”
Vay ırkçı vay! Diyemezler, ama hemen bizim “Andımızı” hatırlatırlar. Doğrudur. Biz de her sabah “Türküm, doğruyum, çalışkanım”, sözleriyle başlayan Andımızı okutuyoruz. Ancak bu, ulvî tören havasından çıkmış, yasak savma niteliği kazanmıştır. Ayrıca, şuuru veremedikten sonra...


Dolayısıyla Atatürk’ü anlamadan ilkelerini kavramadan(özümsemeden), bazı kalıplara takılı kalmak yanlıştır.Yani siz Atatürk’ü anlamadan onu suçlamak yerine,Atatürk’ü anlayıp istismar edenlere karşı cephe almalısınız.Bu konuyada kısaca değineyim, günümüzde Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü kendisine kalkan olarak alan bazı istismarcılar, çirkin hedeflerine ulaşmak için Atatürk’ü kendilerine âlet etme gafleti içerisindeler. Ve yine bir kısım da, maalesef kendi çirkin emellerini gerçekleştirmek amacıyla onu reddetmektedirler.

Atatürkçüyüm” diyenlerin pek çoğunun gözlerine bakınca, gözbebeklerinin arkasında riyakârlığın, sahtekârlığın ve ihanet plânlarının sırıttığını görürsünüz. Adam Marksist, “Atatürkçüyüm” der; Mason “Atatürkçüyüm” der. Kürtçü komünist “Atatürkçüyüm” der. Oysa bunlar Atatürk’ün komünistlere, masonlara ve devlete isyan bayrağını açmış hainlere karşı tavırlarını çok iyi biliyorlar. Bu icraatları Türklüğün bekası için yaparken “-İngiltere ne der acaba?” dememiş; düşünmemiş bile. “Fransa ne düşünür?.. Almanya ile Amerika’ya bir soralım!” dememiştir.


Sonuç olarak.. Tekrar ifade edilirse Atatürk’ü anlamamız için Atatürk’ü okumamız gerekir. Ayrıca İslâmî söylemlerde, Müslümanlığın literatürünü kullanarak siyaset yapan kurumlar veya bu tip düşünceye destek olanlar Osmanlı’nın son yıllarını, özellikle 1839 Tanzimat Fermanı ve 30 ekim 1918 Mondros Ateşkes sözleşmesine kadar geçen tarihsel süreci okumaları gerekir. Yapılan tüm değişimleri bu geniş çerçevede değerlendirerek doğru olanı ve Atatürk’ü anlayacaklardır.

“Bir zamanlar gelir beni unutmak ve unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana karşı olanlar olabilir. Hatta bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir”.
 
sonunda ...izm oLan hiç bir akım
miLLi hiç bir his iLe bağdaştırıLamaz
bu izm Lerin anası esasında siyonizm dir..
uLusLarın dirLik ve düzenLerini bozabiLmek için
üLkesine göre başka kimLikLere bürünmüş
ama paydası hep aynı saçmaLıkLardır..
nerde ....izm varsa
biLesiniz ki ucu siyonizmdir!
 
GeciT' Alıntı:
sonunda ...izm oLan hiç bir akım
miLLi hiç bir his iLe bağdaştırıLamaz
bu izm Lerin anası esasında siyonizm dir..
uLusLarın dirLik ve düzenLerini bozabiLmek için
üLkesine göre başka kimLikLere bürünmüş
ama paydası hep aynı saçmaLıkLardır..
nerde ....izm varsa
biLesiniz ki ucu siyonizmdir!
Birşey öğrenmişsiniz heryerde onu tekrarlayıp durmayın. Kemalizmin neresinde siyonizm var Allah aşkına ya... Siyonizm ve Kemalizm. Aralarında bir benzerlik göster bize. Madem o kadar bilgilisin bildikleriniz bizlerle paylaş...
 
Atatürk Türk milliyetçiliğinin sönmeyen meşalesidir.Türk'ü devlet yapan adamdır...Atatürk, hem kuram hem de uygulama açısından tam anlamıyla bir Türk Milliyetçisiydi.
Bu gün, "Türk" kelimesini ağızlarına almaktan rahatsızlık duyan. Türkiye’nin bir mozaik olduğundan dem vuran, Türk'ün ve Türkiye'nin çıkarlarını savunmaktan aciz kişilerin gerçek yüzlerini göstermek, gerçek Atatürkçü olan Türk Milliyetçilerinin en önde gelen görevlerindendir. Türk Milletinin mozaik olmayıp bir ‘ebru’ olduğunu onlara hatırlatmak gerekmektedir.
”Etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza Efendi ise, fikrimin babası Ziya Gökalp'tir.” diyen bir Türk Milliyetçisinin düşüncesini ithal bir doktrinle özdeşleştirmek,yabancı düşünce ve fikir akımlarıyla paralellik arz ettiğini iddia etmek, gafletin ve dalaletin ötesinde ihanettir.
Yüce Atatürk'ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan doktora tezinin konusunun, tez danışmanı hocasının: “Milletini anlat, Türkleri anlat” demesiyle, belli olmasının ardından, tez çalışmalarına başlamış. Tezini bitirdikten sonra da Atatürk'e sunmuştur. Ata, tezi incelemiş ve akabinde şunları söylemiştir: “Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik, bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu. Türk budur.
Atatürk milliyetçiliğinin içini boşaltmak isteyen ve Atatürk'ün Türklükle ilgili sözlerini “Ne Mutlu Türk'üm diyene” sözünden ibaret gören ‘sözde Atatürkçüler’ Atatürk’ün diğer söz ve vecizelerini bilmezler, bilseler dahi işlerine gelmeyeceği için bilmez görünürler. Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği konusundaki düşüncelerini yine kendi sözlerinden dinleyelim:
“Tanrı nasip eder, ömrüm vefa ederse; Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya'yı Türk hudutları içine katacağım!” (Yurtta Sulh, Cihanda Sulh, sözünü saptıranlara ve bu gün Irak Türkmenlerini görmezden gelenlere ithaf olunur.)

”İstanbul'da neşredilen bir gazeteyi Kaşgar’da ki Türk de anlayacaktır(okuyabilecektir).”

”Dünya yüzünde, Türk’ten daha büyük,ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.

“Milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avı olacaklardır.”

“Türk'lerin yasadıkları her yer misak-ı milli hudutları dahilindedir.”

“Hayattaki yegane üstünlüğüm, Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin.”

“Biz doğrudan doğruya milletperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk ahalisidir. Bu ahalinin fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.”

“Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.”

“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye'nin istikbaline, kendi benliğine, millî ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir.”

“Türkiye Cumhuriyeti bir maymun değildir ve hiç bir milleti de taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de Batılılaşacaktır; o sadece özleşecektir.” (AB'ci, ABD’ci Batı özentisi sözde aydınlara duyurulur!)

”Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.”

“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”

”Taş kırılır, Tunç erir, ama Türklük ebedidir”

”Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.”

”Millet sevgisi kadar büyük sevgi yoktur. Kurtuluş Savaşı'nda benim de milletime ettiğim bir takım hizmetler olmuştur zannederim. Fakat, bunlardan, hiçbirini kendime mal etmedim. Yapılanın hepsi milletin eseridir dedim. Aranacak olursa doğrusu da budur. Mazide sayısız medeniyet kurmuş bir ırkın ve milletin çocukları olduğumuzu ispat etmek için, yapmamız lazım gelen şeylerin hepsini yaptığımızı ileri süremeyiz. Bugüne ve yarına bırakılmış daha birçok büyük işlerimiz vardır. İlmi araştırmalar da bunlar arasındadır. Benim arkadaşlarıma tavsiyem şudur: Şahsınız için değil fakat mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım. Çalışmaların en büyüğü budur.”

”Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur.”

”Yeni Türk yazısı, Türk'ün yaradılıştan gelen zeka ve kabiliyetini geliştirebileceğinden yeni yazımızı tarlalarında çalışan çiftçilerimize, sürüleri başında dağlarda dolaşan çobanlarımıza kadar en az bir zamanda yaymaya çalışmak hepimizin vicdan ve milli haysiyet borcudur.”

"Milletleri yükselten bu hususa bir amil daha ilave edelim; Milletlerin kalbinde intikam hissi olmalı. Bu alelade bir intikam değil, hayatına, istikbaline, refahına düşman olanların zararlarını dermeyi hedef tutan bir intikamdır."

”Bütün dünya bilmeli ki; karşımızda bir düşman oldukça onu affetmek elimizden gelmez ve gelmeyecektir. Düşmana merhamet, aciz ve zaaftır; bu insaniyet göstermek değil, insanlık hassasının yok olduğunu ilan eylemektir.”

”Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır”

”Türk Milleti yüzyıllardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli yaşamak için şart saymış bir kavmin kahraman evlatlarından ibarettir. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.”

”Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.”

”Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”

”Ulusal varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım. Öylelerine karşı...'Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!' diyelim.”

””Türk çetin işler başarmak için yaratılmıştır!”

"Biz Türk’üz, tam manasıyla Türk’üz. İşte o kadar. Bize iyi Müslüman olmak yeter. Asya için ve Avrupa için bizim yasamız aynıdır. Dostlara sahip bulunmak, tam bağımsızlığımızı korumak. Her şeyi Türk cephesinden değerlendirmek.”

Mustafa Kemal işte budur. Milletinin istiklali, vatanının bütünlüğü uğruna gerekirse devletin en yüksek makamından istifa etmeyi bir şeref sayan bir eylem adamı, katıksız ve vatansever...
Türklüğümüzü, hürriyetimizi, istiklal ve kimliğimizi bize kazandıran bu büyük insana bir kez daha minnet ve şükranlarımızı arz ediyoruz.


Ersin Paksoy
 
Atatürk Milliyetçiliğinin Esasları

* Milleti Oluşturan Unsurlar; Dil, Kültür, Ortak Geçmiş ve birlikte yaşama azmidir. Atatürk Milliyetçiliğİnde ırk ve din, milleti oluşturan unsurlar arasında sayilmaz, sadece ortak kültürü şekillendiren unsurlar olarak ele alinir.
* Atatürk Milliyetçiliği ;birlestirici, bütünleştirici ve kaynaştiricidir.
* Irkçilik gibi, ayriştirici yaklaşimlar reddedilir.
* Atatürk Milliyetçiliğinde bireyler, kendi çikarlarindan önce milletin çikarlarini gözetir.
* “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” vecizesinde ifade edildiği gibi kendini Türk hisseden herkesi Türk olarak kabul eder.
* Atatürk Milliyetçiliği’ni benİmsemİş bİr bİrey,geçmişteki tarihi bağlardan güç alarak kendİ milletinin tarihiyle gurur duyar.Ancak diğer milletleri küçümsemez.
* Atatürk Milliyetçiliği; günümüzde çağdaş ve modern devlet ve toplum yapilarinin benimsediği“Kültür Milliyetçiliği”dir.
* Irkçi ve şoven milliyetçilik anlayişlari tarihten günümüze (Bosna, Kosova Ve Kafkasya örnekleri gibi) insanliğa kan gözyaşi ve yikim getirmiştir.”Kültür Millİyetçiliği" insanliğin bariş ,huzur ve refah içinde yaşamasini öngörür.
* Gereksİz yanan bir işiğin söndürülmesİnİn boşa akan bİr musluğun kapatilmasi ve devlet malinin korunmasi Atatürk Milliyetçiliğinin bİr gereğidir.

Bu konu için Atatürk Milliyetçiliğinin temel esaslarını belirtmeyi uygun gördüm... Bu arada bilmeyen arkadaşlarda birşeyler öğrenirler...
 
GeciT' Alıntı:
sonunda ...izm oLan hiç bir akım
miLLi hiç bir his iLe bağdaştırıLamaz
bu izm Lerin anası esasında siyonizm dir..
uLusLarın dirLik ve düzenLerini bozabiLmek için
üLkesine göre başka kimLikLere bürünmüş
ama paydası hep aynı saçmaLıkLardır..
nerde ....izm varsa
biLesiniz ki ucu siyonizmdir!

Senin rahatlatacaksa Atatürkçülük anlatılan.
Tamam siyonizm tehlikelidir ama biraz abartmışsın.

Biz hep kendimizi din kardeşlerimizi koruma hissi içinde oluyoruz. Bu yüzden İran kardeşimiz, Araplar kardeşimiz vs. Biz onlara böyle görürken sizce onlar bizi seviyorlarmı?

İran'da TÜrklere Aİt Şeyler Yasak!:
İran da, Batı Azerbaycan Sulduz/Nagadeh İli Umumi Yerleri Koruma Düzenleme Askeri İstihbarat Dairesi, halka açık yerlerde, Güney Azerbaycan Türklerinin değer verdiği Babek Kalesi ve Kurt sembollerini yasakladı. Bu çerçevede, söz konusu sembollerin bulunduğu giyim eşyalarının giyilmesi ve satılmasının da yasaklandığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, konu ile ilgili olarak, Sulduz/Nagadeh Sendikalar Dairesi�nin konfeksiyon mağazalarına gönderdiği bir yazıda; �Umumi Yerleri Koruma Düzenleme Askeri İstihbarat Dairesi�nin talimatlarına uyulması ve Babek Kalesi ile Kurt resimli giysi satışından kaçınılması gerektiği ifade edildi.
Ayrıca İran güçlü bir TÜrkiye istememektedir. Bunun içinde terör başta olmal üzere her yola başvurmaktadır.

Arapların Gizli Türk Düşmanlığı :
Avrupalının sistemli olarak Türkleri Arapların gözünde düşürme planı
tutmuş,o mezhep bağlılıkları derin olan Araplar zaten temellerinde
kaynaklanan Türk düşmanlığını neredeyse ırkçılık boyutuna
getirmişlerdir.
Araplar bununlada kalmamış Osmanlının hoşgörüsüne ve müslüman
kardeşlik bağlarına sığınarak Anadolu topraklarında eğitim adiyle
söz sahibi olmuşlardır.
Araplar Saf Anadolu evladının dini inançlarını tam anlamıyla
sömürmüşler ve bir çok konuyu peygamber sünneti diye ibadet gibi
Türk Milletine yutturmuşlardır.Arapların dinsel bu kisveleri,
maalesef Türk Milletinin içinde sanki Türkün bir örf ve ananeleri
gibi algılanır hale gelmişdir.
Sonuçda peygamber sünneti diyerek adeta Araplar, tereyağından kıl
çekercesine " İslamin şartı" edebiyatı ile bu Milleti uyutarak
Araplaştırma politikası uygulanmışdır.
Maalesef bir çok Osmanlı paşa ve sadrazamlarıda buna adeta zemin
hazırlamışdır. Kaldı ki İslamın şartlarına ve peygamber efendimizin sünnetlerine hiç bir aklı başında insan karşı çıkmaz.
İktidarı ve gücü elinde bulunduran Osmanlı sırf dini inançlar
bağlamında insiyatifi Araplara terk etmişdir.Osmanlı düşüncesinde
Milli kavram bilincide olmadığından Araplar Anadolu diyarlarında
istedikleri gibi her alanda firsat bulabilmişlerdir.
Böylece benim saf Anadolu insanım Arabın örf ve adetlerini
dinselleştirerek maalesef kültür edinmişdir.
Elbetde Müslüman Türk için Kur-an'daki her Allah kelamı bizleri bağlayan
terk gerçekdir. Maalesef Arapların bağnaz olan ve hatdı-
zatında Kur-an'da bile yer almayan sarık, cüppe, sakal,gibi,
kadınları hakir görme gibi alışkanlıkları Türk Milletine
öğretmişler ve iyi oldugu kadar sapkın ve sapık bir çok tarikatların
üremesinede Anadolu topraklarında zemin hazırlamışlardır.

Atatürk milliyetçiliği, Anadolu toprağını vatan bilen ve "Türküm" diyen her ferdi, hangi ırk veya etnik kökenden olursa olsun bir çatı altında birleştirmiştir.

GEREKSİZ YANAN BİR IŞIĞIN SÖNDÜRÜLMESİNİN BOŞA AKAN BİR MUSLUĞUN KAPATILMASI VE DEVLET MALININ KORUNMASI ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNNİN BİR GEREĞİDİR. Öyle ben milliyetçiyim diyip gezmekle olmuyor.
 
mossat35' Alıntı:
Senin rahatlatacaksa Atatürkçülük anlatılan.
Tamam siyonizm tehlikelidir ama biraz abartmışsın.

Biz hep kendimizi din kardeşlerimizi koruma hissi içinde oluyoruz. Bu yüzden İran kardeşimiz, Araplar kardeşimiz vs. Biz onlara böyle görürken sizce onlar bizi seviyorlarmı?

İran'da TÜrklere Aİt Şeyler Yasak!:
İran da, Batı Azerbaycan Sulduz/Nagadeh İli Umumi Yerleri Koruma Düzenleme Askeri İstihbarat Dairesi, halka açık yerlerde, Güney Azerbaycan Türklerinin değer verdiği Babek Kalesi ve Kurt sembollerini yasakladı. Bu çerçevede, söz konusu sembollerin bulunduğu giyim eşyalarının giyilmesi ve satılmasının da yasaklandığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, konu ile ilgili olarak, Sulduz/Nagadeh Sendikalar Dairesi�nin konfeksiyon mağazalarına gönderdiği bir yazıda; �Umumi Yerleri Koruma Düzenleme Askeri İstihbarat Dairesi�nin talimatlarına uyulması ve Babek Kalesi ile Kurt resimli giysi satışından kaçınılması gerektiği ifade edildi.
Ayrıca İran güçlü bir TÜrkiye istememektedir. Bunun içinde terör başta olmal üzere her yola başvurmaktadır.

Arapların Gizli Türk Düşmanlığı :
Avrupalının sistemli olarak Türkleri Arapların gözünde düşürme planı
tutmuş,o mezhep bağlılıkları derin olan Araplar zaten temellerinde
kaynaklanan Türk düşmanlığını neredeyse ırkçılık boyutuna
getirmişlerdir.
Araplar bununlada kalmamış Osmanlının hoşgörüsüne ve müslüman
kardeşlik bağlarına sığınarak Anadolu topraklarında eğitim adiyle
söz sahibi olmuşlardır.
Araplar Saf Anadolu evladının dini inançlarını tam anlamıyla
sömürmüşler ve bir çok konuyu peygamber sünneti diye ibadet gibi
Türk Milletine yutturmuşlardır.Arapların dinsel bu kisveleri,
maalesef Türk Milletinin içinde sanki Türkün bir örf ve ananeleri
gibi algılanır hale gelmişdir.
Sonuçda peygamber sünneti diyerek adeta Araplar, tereyağından kıl
çekercesine " İslamin şartı" edebiyatı ile bu Milleti uyutarak
Araplaştırma politikası uygulanmışdır.
Maalesef bir çok Osmanlı paşa ve sadrazamlarıda buna adeta zemin
hazırlamışdır. Kaldı ki İslamın şartlarına ve peygamber efendimizin sünnetlerine hiç bir aklı başında insan karşı çıkmaz.
İktidarı ve gücü elinde bulunduran Osmanlı sırf dini inançlar
bağlamında insiyatifi Araplara terk etmişdir.Osmanlı düşüncesinde
Milli kavram bilincide olmadığından Araplar Anadolu diyarlarında
istedikleri gibi her alanda firsat bulabilmişlerdir.
Böylece benim saf Anadolu insanım Arabın örf ve adetlerini
dinselleştirerek maalesef kültür edinmişdir.
Elbetde Müslüman Türk için Kur-an'daki her Allah kelamı bizleri bağlayan
terk gerçekdir. Maalesef Arapların bağnaz olan ve hatdı-
zatında Kur-an'da bile yer almayan sarık, cüppe, sakal,gibi,
kadınları hakir görme gibi alışkanlıkları Türk Milletine
öğretmişler ve iyi oldugu kadar sapkın ve sapık bir çok tarikatların
üremesinede Anadolu topraklarında zemin hazırlamışlardır.

Atatürk milliyetçiliği, Anadolu toprağını vatan bilen ve "Türküm" diyen her ferdi, hangi ırk veya etnik kökenden olursa olsun bir çatı altında birleştirmiştir.

GEREKSİZ YANAN BİR IŞIĞIN SÖNDÜRÜLMESİNİN BOŞA AKAN BİR MUSLUĞUN KAPATILMASI VE DEVLET MALININ KORUNMASI ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNNİN BİR GEREĞİDİR. Öyle ben milliyetçiyim diyip gezmekle olmuyor.

son cümLenLe iLgiLi bir uyarı yapmak isterim
ben miLLiyetçiyim deyip gezen kimLerse bunu onLara söyLe
benim hakkımda biLdiğin sadece kuLLanıcı adım ve mesaj sayımdır
bunLardanda sanırım ne kadar miLLiyetçi oLduğumu çıkaramazsın
miLLiyetçiyim demekLe oLmuyor eyvaLLah ama
keLLe-i kübradan saLLamakLa da oLmuyor

siyonizm mevzunu abartmışsın demişsin
googLe den buraya aLıntı yapana kadar
siyonizmLe iLgiLi de bir araştırma yap
siyonizmin hafife aLınmaması gerektiğini çok iyi anLarsın

birde şunu söyLemek isterim
kişiLerLe davaLar eLeştiriLmez
Allah´ın keLamı ve Resul´ünün sünnetidir
MüsLüman MüsLümanın öz kardeşidir denmiştir..
ArapLar onu etmiş
İranLıLar bunu yasakLamış beni aLakadar etmez
kişiLer iLe davaLar eLeştiriLemez
kuLun yaptığıyLa koca bir İslamı yorumLamak
Sadece bedbahtLıktır!
 
Kemalizm ya da alakasız olacak ama İnsaizm'i Siyonizm'e bağlada göreyim. Eğer bağlayamassan seni forum ****** ilan ederim. Yıldızları ben koydum bu arada.
 
AntidepresaN' Alıntı:
Ayırımı bence yanlış yapıyorsunuz.Ayrım Atatürk dönemi ve Atatürk sonrası dönem diye olmalı.

Yukarda maddeler sıralamışınız hepsine tek tek cevap verilebilir ama ben özellikle ikisi üzerinde durmak istiyorum..Zaten sizinde onlarla sorununuz olduğu kanısındayım.

Birincisi laikliği dinsizlik olarak algılamak yanlıştır.Laiklik sadece müslümanlıkla ilgili açıklamaları içeren bir kavram olmadığı, diğer dinlere ait din-devlet hiyerarşisini kapsayan ve dinin siyasetten, gericilerden, dini istismar edenlerden ayırıp anlaşılır bir şekilde milletine öğreten, aslında İslâmiyet’i de devletin güvencesi altına alan bir kavram olduğunu kavramamız gerekmektedir. Bakınız Sadi Borak’ın “Atatürk ve Din” adlı kitabında Atatürk’ün lâiklik konusundaki görüşlerini okuyalım: “Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, hakiki dindarlığın gelişme imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler terakkînin ve canlılığın düşmanları ile, gözlerinden perde kalkmamış şark kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz”.

İkinci mesele batılılaşma meselesi. Atatürk batılılaşmayı değil, muasırlaşmayı hedef göstermiştir. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında Avrupa’nın sosyal ve ekonomik alanlardaki tüm gelişmelerini izlemiş ve buna göre de taklitçi anlayıştan uzak, millî kültür yapımıza uygun değişimi gerçekleştirmiştir. Bu anlayışla tüm alanlarda ki sosyal gelişmeyi, yenileşmeyi hazırlamıştır. Atatürk’ün Cumhuriyetin 10. yılında söylediği nutkunda; “Millî kültürümüzü, çağdaş medeniyetler seviyesi üstüne çıkaracağız” sözleri Atatürk’ten sonra istismar edilmiştir. Batıcılar(sözde Atatürkçüler), Atatürk’ün yukarıdaki sözlerinden “millî kültürümüzü” atıp, “çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız” sözünü de “batı medeniyeti seviyesine çıkartacağız” hâline dönüştürmüşlerdir.

Türk_ocağı bahsettiğiniz İngiliz Fransız maddesinide Atatürk’ten alıntı yaparak açıklayayım.

Atatürk, gelecekte Türkiye'yi idare edecek nesillerin Türk milliyetçiliği şuuru ile yetiştirilmesini istiyor, 1 Mart 1922 günü TBMM'de yaptığı bir konuşmasında şöyle diyordu:
"Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun en evvel Türkiye'nin istiklâline, kendi benliğine, Türk milliyetçiliğine düşman uluslarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir."

Dolayısıyla Atatürk’ü anlamadan ilkelerini kavramadan(özümsemeden), bazı kalıplara takılı kalmak yanlıştır.Yani siz Atatürk’ü anlamadan onu suçlamak yerine,Atatürk’ü anlayıp istismar edenlere karşı cephe almalısınız.Bu konuyada kısaca değineyim, günümüzde Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü kendisine kalkan olarak alan bazı istismarcılar, çirkin hedeflerine ulaşmak için Atatürk’ü kendilerine âlet etme gafleti içerisindeler. Ve yine bir kısım da, maalesef kendi çirkin emellerini gerçekleştirmek amacıyla onu reddetmektedirler.

Atatürkçüyüm” diyenlerin pek çoğunun gözlerine bakınca, gözbebeklerinin arkasında riyakârlığın, sahtekârlığın ve ihanet plânlarının sırıttığını görürsünüz. Adam Marksist, “Atatürkçüyüm” der; Mason “Atatürkçüyüm” der. Kürtçü komünist “Atatürkçüyüm” der. Oysa bunlar Atatürk’ün komünistlere, masonlara ve devlete isyan bayrağını açmış hainlere karşı tavırlarını çok iyi biliyorlar. Bu icraatları Türklüğün bekası için yaparken “-İngiltere ne der acaba?” dememiş; düşünmemiş bile. “Fransa ne düşünür?.. Almanya ile Amerika’ya bir soralım!” dememiştir.


Sonuç olarak.. Tekrar ifade edilirse Atatürk’ü anlamamız için Atatürk’ü okumamız gerekir. Ayrıca İslâmî söylemlerde, Müslümanlığın literatürünü kullanarak siyaset yapan kurumlar veya bu tip düşünceye destek olanlar Osmanlı’nın son yıllarını, özellikle 1839 Tanzimat Fermanı ve 30 ekim 1918 Mondros Ateşkes sözleşmesine kadar geçen tarihsel süreci okumaları gerekir. Yapılan tüm değişimleri bu geniş çerçevede değerlendirerek doğru olanı ve Atatürk’ü anlayacaklardır.

Kağıt üzerinde her şey çok güzel bayraklar, marşlar şiirler, milli bayramlar, dışardan bakıldığında her şeyimiz milli, ancak içine girdiğimiz zaman milli hiç bir yanımız yok.
Şahıslara takılıp kalmak istemiyorum ama ülke 1938 den 1950 ye kadar bahsettiğimiz anlamda bozulamaz, bütün suçu inönü dönemine atamayız.
Ezberci bir eğitim sistemine sahibiz üstelik adı milli, muhteviyatı ise tamamen gayri milli. Ve bu sistemde sistemi kuranların yanlışları var malesef topu direk batıcılara atmak ne derece doğru olur? O batıcılar cumhuriyetin ilk dönemlerinde etkin söz sahibi olmuşlardır hatta devletin dini hristiyanlık olmalı diyenler bile olmuştur.
Uzatmak istemiyorum İslamı devlete hapsetmenin acısını ağır ağır ödeyeceğiz ve kaybettiklerimiz sadece müslümanlığımız değil aynı zamanda türklüğümüz olacak. İşte biz türk milliyetçiliğinin savunuculuğu ve türklüğün bekası için İslamın zincirlerini kırmasını ve hakim olmasını arzu ediyoruz. Devlet islamı korumak iddasıyla laikliği savunmakta, halbuki islam herşeye hakim olduğu gibi devletede hakimdir ve koruyucusu cenab-ı haktır.Allah(c.c) insanların tuvalet ihtiyacını giderirken bile ne yapması gerektiğini, adabını deklare ederken, elbetteki devlet ve yönetim gibi konularda müslümanları başıboş kendi haline bırakmayacak islamın disiplin ve intizamı, hakimiyet ve alemşumulluğu kendini gösterecektir. Aksini idda etmek mantıksal açıdanda imkansızdır. Teslimiyet dediğimiz şeye devlette, yönetimde, dahildir. Alemdeki hiçbirşey alemlerin rabbinden münezzeh değildir.


Laik bir ahlak, teoride kaldığı ve cemiyetin vicdanından güç almadığı için müeyyidesizdir(yaptırım gücü yoktur) Hele laik olmak iddasıyla ortaya konan, milletin din ve töresiyle ters düşen milli vicdanla zıtlaşan teorik hükümler siyasi baskılarla kitlelere mal edilmeye kalkılsa bile başarısız kalır, yeni bir ahlakın doğuşuna sebep olmak şöyle dursun cemiyette ahlaksızlığın yaygınlaşmasına yol açar...
Seyyid Ahmed Arvasi TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ CİLT I


TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜNÜ YOĞURANLAR

Türk milletinin tefekkürüne, en az bin
yıldan beri, İslam dini biçim vermektedir. Kurduğumuz muhteşem kitaplıklar
incelendiğinde görülecektir ki, ilim ve fikir adamlarımızca, insanoğlunun
meydana getirdiği her türlü kültür ve medeniyet ürünleri atalarımızca
incelenmiş, araştırılmış, aşağı yukarı bütün din ve inançlar süzgeçten
geçirilmiş ve islamiyet, tam bir şuur ve yüksek bir irade ile tercih edilmiştir.
Böylece, "vahyin aydınlığına" ulaşan Türk'ün akıl ve idraki, İmam-ı Buhari'leri,
İmam-ı Gazali'leri, Mevlana Celaleddin'leri, Yunus Emre'leri, büyük mantıkçı ve
şeyhülislam Mollafenari'leri, Yunan felsefesini İmam-ı Gazali çapında tenkid
edebilen ve yüce hünkar Fatih Sultan Mehmed Han'ın takdirlerine mazhar olan
Hocazade Efendileri, İmam-ı Brigivi'leri, İbn-ı Kemal'leri... yetiştirdi ve
onların fikir, kitap ve dersleri ile olgunlaşarak büyük imparatorluklar, dünyayı
hayran bırakan kültür eserleri ve ölmez medeniyetler meydana getirdi.


Biz, bu yazımızda ve bunu takibedecek
yazılarımızda, Türk-İslam kültür çizgisinde yürüyerek 'genel felsefe
problemleri' karşısındaki yerimizi ve "dünya görüşümüzü", yüce dinimiz
İslamiyet'in aydınlığında, kısa da olsa ortaya koymaya çalışacağız. Bütün 'sahte
tanrıları ve ve mabutları', gönüllerden, kafalardan, zaman ve mekan köşelerinden
çıkarıp atmak isteyen, 'Allah'tan başka ilah yoktur' prensibini temel ölçü kabul
eden, şanlı Türk Milleti'ni 'Allah'ın ordusu' bilen, 'Türk Milleti birlik, Türk
Devleti güçlü olursa insanlık kurtulur, zulüm biter' ölçüsü içinde hareket eden
Türk-İslam ülkücülerinin 'fikir sistemi', yüce peygamberler silsilesinin
mukaddes alınteri ile ıslanmış, peygamberlik mührünü kıyamete dek elinde tutan
şanlı kurtarıcımızın ve peygamberlerimizin 'O'na ve onlara selam olsun' nurdan
ellerinde biçimlenmiş, onu takibeden muhteşem 'Sahabi kadrosu' tarafından 'cihad
ruhu' ile beslenmiş, büyük veliler eliyle yoğrulmuştur. Türk-İslam Ülkücüsü 'Cahid-ü
fillah' (Allah için savaşan) dır. Türk-İslam Ülküsü'nün büyük iman, aşk ve
aksiyon adamı Fatih, bu ülküsünü şöyle dile getirir:


'İmtisal-i cahid-ü fillah oluptur niyyetim
Din-i İslamın mücerred gayretidir gayretim
Fazl-ı Hakk ü himmet-i cünd-i ricalullah ile
Ehl-i küfrü ser-teser kahreylemektir niyyetim

Enbiya vü evliyaya istinadım var benim
Lütf-i haktandır heman ümid-i feth-i nusretim
Nefs ü mal ile nola kılsam cihanda ictihad
Hamd-ü lillah var gazaya sad-hezaran rağbetim

Ey Muhammed mucizat-ı Ahmed-i Muhtar ile
Umarım galib ola a'da-yı dine devletim.'

İşte, Türk-İslam Ülküsü'nü yoğuran bu
kadro ve ruhtur. Bu ruh, büyük Türk-İslam kültür ve medeniyetinden
kaynaklanmaktadır. Bu dava ve ülkünün 'eskimediğini', 'modası geçmediğini' bütün
Türk-İslam düşmanları Allah'ın izni ile idrak edeceklerdir. Türk'e ve İslam'a
'kefen biçenlerin' sonu korkunç olacaktır.
Seyyid Ahmed Arvasi.... Türk - İslam ülküsü cilt I
 
Yazdığınız maddelere cevap verdim.Suçlamada da sadece İsmet İnönü'ye değinmedim Atatürk'ten sonra gelen bütün iktidarları kasdettim..Bu yapılanlarıda Atatürk’ü anlamayan onun ismini kullanan Marksist ,Leninist ,Kürtçü ,sözde milliyetçi olan kişilere mal ettim..Ama siz israrla rejim tartışmasına getiriyorsunuz.Bir Türk Milliyetçisinin laiklikle ilgili sorunu olmamalı. soy kavramını geri plana itip, ümmet bilincini ön plana çıkaran; Türklüğü bir alt kimlik kabul ederek hayata sadece İslâmî çerçeveden bakan; laik düşünceyi reddederek şeriat hükümlerine göre yaşamak isteyen bir kişi bana göre Türk Milliyetcisi değildir. Çünkü Türk Milliyetciliği sadece Türk'e mahsus olan milli bir düşüncedir. Ümmetçilik ise evrenseldir (evrensel = gayrimilli), yani birbirleriyle her açıdan çelişirler.Türk Milliyetciliği 'Türk için, Türk'e göre, Türk tarafından' fikrini temel aldığı için başka milletleri kapsamına dahil etmez.
 
Milliyetçilik düşüncesini farklı yorumluyoruz, eğer Türk Milleti İslamiyeti kabul etmiş olmasaydı sen düşüncende haklı olabilirdin.
Ancak islama teslimiyet böyle birşey biz türk milliyetçiliğini türkün öz değerlerine bağlılık yani kültür paydası olarak düşünüyoruz, soy kavgası vermiyoruz.
Dinimizin bize emrettiği gibi düşünmek ve kavramları müslüman bakış açısıyla değerlendirmek durumundayız.
Ümmetçilik anlayışına karşı olan bir milliyetçilik fikrini savunmamız düşünülemez. İslama zıt fikir üretmekten Allaha sığınırız. Türklüğün İslamla şeref bulacağına, İslamın Türklükle güçleneceğine inanıyoruz. Bu milleti dinden soyutlamak türklüğün zararınadır. Bu gerçeği anlayabilmiş olmanızı temenni ederdim.
Osman Gazinin dediği gibi bizim kavgamız kuru cihangirlik kavgası değil Allahın adını yayma kavgasıdır. İslama tabi olmak türklüğünü kaybetmek anlamını taşımaz, Türküm demekten korkan islamcılıkta, İslamı hiçe sayan türkçülükte zarardadır ülkeye ve millete vereceği hiç bir şey yoktur. Konuya son mesajım... alakan için teşekkürler.
 
Ortak noktamız var ama bazı düşüncelerimiz arasında da dediğiniz gibi uçurum var..Türk Milliyetciliğini farklı yorumluyoruz.Bu konuda bende son mesajımı yazıyorum..İslamı hiçe saymadım devlet yönetiminde yanlış olduğu kanısındayım..Çünkü malum istismar edilmesi yüksek bir konu bunuda zaten 1950 lerden itibaren gördük..Teşekkürler.
 
Geri
Üst