Mutlu Değilim Ama Üzülmüyorum..

pusula onu gösteriyor bulmak için adım atmak yeterli
diyar diyar dolaşmak boşuna kalbin sesini dinlemek tek çare

sevgi güçlü bir bağ mantık devre dışı bu noktada yalnız kalpler var

eline sağlık abi
 

Yaşam hücrelerimi yok sayıp bir karar vermemi istiyor cellat benden.

İçimden geçeni söylesem yapmaz biliyorum. Ama yine de denemeden bilemeyiz değil mi:
"Hey aşktan bir haber,
sana sesleniyorum:
Kes ipimi!"
O kadar kolay değil diyor, bir güçsüz gibi kaçacak mısın?
Yaşamdan hücrelerimden vazgeçmemi bekleyen, aşktan bir haber cellat!
"Aşk bu, ölüme eştir!"
...

Bilmem kaçıncı karabasan gecenin sabahı uyandığım.
Yine kan ter içinde kalmışım yatağımda. Elime sol yanıma koyuyorum, hala çarpıyor kalbim. Varlığın bir nebze olsun eksilmemiş ya, en mesut benim. Ya yarın diyorum sonra.
Geceler karabasanlara emanet, sabahlar korkulara...
Sana her zamankinden daha çok ihtiyacım olduğunu haykırıyorum. Feryadım kulaklarımı çınlatıyor, bildiğim tüm insanlar sağır.
Yine de vazgeçmeyeceğim!
Eğer gitmekse, senden değil herkesten olmalı diye, bir bilet alasım geliyor yabancı bir şehre. Arada uğrar mısın, bilmiyorum. Korkulara yer yoktu yanıbaşımızda.
Şimdi kime sığınmalı bilmiyorum.
Yok yok... Gideceğim...
Yeniden başlamalı, hem sensiz, hem kimsesiz. Ardımda birkaç satır bırakmalıyım filmlerden öğrendiğim gibi. Pabucumun tekini ardımda bırakmaksızın gitmeliyim.
Sevgili,
Ben aşkı anlatmaya çalıştım.
Beceremedim.
Yaşamak istedim,
Beceremedim.
 
En çok senden vazgeçmemi istediler,
Nasıl kıyardım bildiğim tüm heveslere.
Bu bir ceza ise herkes yaşasın istedim. Çünkü ben en saf halimle, bir tek seni sevdim. Ama yasak mısın?
O zaman gittim...
Giderim...


Sormaya çekiniyorum, arkamdan gelir misin?


 
v6iwdw.png


Kısa olur ayrılık sözleri,
Bilirim...
ve bilirsin dilsiz olurum,
Son bakışta...

‘Konuşsana’ deme!
Görmüyor musun,
Nasıl da haykırıyor gözlerim...
Şart mı duyguların gelmesi dile?
Hem benim sevda lügatımda,
sözcük yok bu gidişe!

Sadece ağzımdan çıkacak sözler
caydıracaksa eğer seni yolundan;
Lanet olsun dönüşüne...

141361k.gif

 
eski çocuk gülüşleri
kalmış dudağımın kenarında
gözlerimin içinde
yalnızlığımız

sığdıramıyorum içime
üşüyen kelimeleri

kelimeler korkak
kelimeler sürgün

hüzün denizlerinin
soğuk rüzgarları
kalplerimizde

ve soruyorum
bize

yalnızken beraber
beraberken yalnız mı yaşanmalı
aşk !!!
 
Hani gitmesek diyorum!...Hani bitmesek diyorum.... Hani gitmesek diyorum!...Hani bitmesek diyorum....




gidişim neyi degiştirecek bilmiyorum, ama gidiyorum... yüreğimde söylenmemiş sözlerin acısı, ellerimde ellerini tutamamış olmanın sızısı gidiyorum...


boğazımı düğüm düğüm eden bir cümle şimdi "seni seviyorum!"söylenmedikce nefes almamı engelleyen, kulağına ulaşmadıkca anlamını yitiren bir cümle şimdi... "seni seviyorum!"


içimde "seni seviyorum"un söylenmemiş acısı gidiyorum....


yaz yağmurları dökülüyor yollarıma. tenindeki yaz kokusu benimle geliyor. ben seni alıp yanıma sensizliğe gidiyorum. tenimde yokluğunun soğuğu dilimde söylenmemiş bir "seni seviyorum" gidiyorum...


kendimi sakin bir sahil kasabasına atmak çare sanki. keşkelerin kıyısında bir baraka bulsam... demirlesem yüreğimi... tuzlu kumlara versem sırtımı... yaralarıma bassam denizin tuzunu... acıtsam kanatsam... kanayan, acıyan hep bir "seni seviyorum" cümlesi...


içimde bir yanardağ var bilmiyorsun. patlamaya hazır volkanlar saklıyorum. lavlar büyütüyorum yoklukta... tüm bu havai fişek gösterisini harekete geçirecek şey ise bir "seni seviyorum" cümlesi...


yolların karanlığı daha çok keskinlestiriyor içimdeki sızıyı. "seni seviyorum" cümlesi bilendikçe bileniyor paslı bir bıçak gibi. boğazımda düğüm düğüm kaldıkca daha da acıtıyor canımı... kanatıyor içimi. yüreğime kadar sızıyor kanım. kan doluyorum... gözlerimle tüm kanı ağlıyorum...


"seni seviyorum" bir söylenmemiş söz dilimde..."seni seviyorum"larımı alıp gidiyorum bu şehirden. kaçamak bakışlar atıyorum dikiz aynamdan.


yağmur diniyor yollarda. ama hala damlalar dönüyor gözlerimin önünde... yağmur değil gözyaşı damlaları... ıslanıyor "seni seviyorum"lar. ıslandıkça daha da ağırlaşıyorlar... ağırlaştıkça yüreğime daha fazla bir ağrı saplanıyor.


gidiyorum... ağlamaklı bir "seni seviyorum!" bırakıp bu şehirde, gidiyorum...
 
söylenmemiş sözler kadar iç acıtan bir şey yoktur bu dünyada.
söylenmemiş sözler mezarlığına gömüp sevdamı gidiyorum bu şehirden...
ağlama sevdam. toprak soğuk, toprak karanlık olsa da yeniden doğacağın gün de vardır elbet kaderinde... alnına kazınmış bir isim vardır... doğacağın güne kadar ben, gidiyorum...


sen gidince üşüyor bu yürek.... gece uzuyor... sensiz geşen geceler beni ihtiyar ediyor... hani gitmesen diyorum... "hani gitmesem diyorum!"


senin her gidişinde sürgün oluyorum ben... en kötüsü aslında gitmeden sürgün olmak... içimi acıtıyor böyle sürgün yasamak...
"hani gitmesek diyorum!..."
"hani bitmesek diyorum...."
 
Yüreğine Sağlık
 
Öyle uzak kaldım ki senden,sana ulaşabilecek gücüm kalmadı..
hırçın yanımı görürdün ya hep benim,artık duruldum.
Haykırışlarım bile kendi karanlığımda kaybolur oldu.
Becerilerim öylesine uzun,öylesine karanlık ki,bir tek ışığı bile bekler oldum senden aksedecek olan...
yorulduğumu hissediyorum.
BEKLEMENİN BU KADAR CANIMI YAKACAĞINI DÜŞÜNMEMİŞTİM..
 
Simsiyah bir hüzün sararken gökyüzünü,
Karanlik gecenin sonsuzlugunda
Kalabaliklar içinde yapayalnizim.
Ruhumda dipsiz firtinalar eserken
Hüzün takildigi gözlerde aradim seni.


Eksik kalan birseyler vardi besbelli,
Gecenin çözülmez esrarinda,
Sensizdim...
Çaresizdim...


Siirler yazmaliydim sevgiye, hasrete dair,
Dizeler kanayan yüregimden,
Damla damla akmaliydi.
Ölüm sessizliginde susan geceye
Sensizligin de dayanilmaz sancisini, haykirmaliydim


Sen çikagelmeliydin, sonsuzluktan
Ben çildirmaliydim mutluluktan.....
 
Çekme artık tenime sapladığım kancaları, kan kaybından değil, acıdan ölüyorum. Sevgin artık uzak bir ülke benim için, merhametini esirgeme, sadece sağlığım için.

Kadersizliğin sesleri bunlar duyuyor musun, parçalanıyor yüzüm görüyor musun. Sen hala kalbimi kurşun geçirmez mi sanıyorsun, çelik yeleklerimi sen çıkarttın unutuyor musun?

Ne yaptın sen bana, hiçbir giden bu kadar acıtmadı da, durmadı senin kanaman.
Ne dedin, ne oldu da ben seni unutamıyorum. Neden sensizken susuz kalmış bir balık gibi dolaşıyorum. Hayatta bu kadar çok şeyi başarıyorum da neden seni unutmayı başaramıyorum. Bir kelime söyle, bir cümle, de ki “şunu yaptım”, “şunu söyledim ondan dolayı unutamıyorsun”.

Peki neden ben senden sonra kimseyle mutlu olamıyorum. Aylar geçti yüzünü görmedim, hala ilk günkü gibi özlüyorum. Bu yaşadıklarımın, bu yaşattıklarının bir sırrı olmalı, bir adı, bir anlamı.

Rüyalarımın başrol oyuncusu, hasretlerimin senaristi, hayal kırıklığımın başkenti, sahi ne yaptın sen bana?
 
Çekme artık tenime sapladığım kancaları, kan kaybından değil, acıdan ölüyorum. Sevgin artık uzak bir ülke benim için, merhametini esirgeme, sadece sağlığım için.

Kadersizliğin sesleri bunlar duyuyor musun, parçalanıyor yüzüm görüyor musun. Sen hala kalbimi kurşun geçirmez mi sanıyorsun, çelik yeleklerimi sen çıkarttın unutuyor musun?

Ne yaptın sen bana, hiçbir giden bu kadar acıtmadı da, durmadı senin kanaman.
Ne dedin, ne oldu da ben seni unutamıyorum. Neden sensizken susuz kalmış bir balık gibi dolaşıyorum. Hayatta bu kadar çok şeyi başarıyorum da neden seni unutmayı başaramıyorum. Bir kelime söyle, bir cümle, de ki “şunu yaptım”, “şunu söyledim ondan dolayı unutamıyorsun”.

Peki neden ben senden sonra kimseyle mutlu olamıyorum. Aylar geçti yüzünü görmedim, hala ilk günkü gibi özlüyorum. Bu yaşadıklarımın, bu yaşattıklarının bir sırrı olmalı, bir adı, bir anlamı.

Rüyalarımın başrol oyuncusu, hasretlerimin senaristi, hayal kırıklığımın başkenti, sahi ne yaptın sen bana?


bu ne ızdırap hacım:)
 
Seni çağırıyor hüzünsü notolarda kuşlar
Karanlığımda yetim şarkılar
Kanatlarımdan sızan harflerin kan kırmızı öyküleri var
Hüznü;bende saklı,şiirlerim eylül misali kanar

Aşk;hüznümüm istasyonlarında kaldı
Solarken isyanlarım sensizliğe
Yüreğimde yitik bir şarkı
Dilimde usanmış bir beste
 
sen bana neleri öğrettiğini biliyor musun?

insanın terk edildiğinde değil, unutulduğunda yalnızlaştığını ve unutulmanın insanoğluna verilmiş en büyük ceza olduğunu; insanı asıl yalnızlaştıranın, uzağındayken unutulmak değil, yakınındayken hatırlanmamak olduğunu...
 
Yüzün düşünce aklıma, boyumdan büyük cümlelere asılıyor, bildiğim tüm cümleleri dolduruyorum namlu ağzına, sorgusuz sualsiz akıtıyorum gözyaşlarımı sen geçen tüm harflere.
Ve bu şiirlerde, yüzümdeki yorgunluğun izlerini görüyorum.

İhtilaller koparırken içimde, en militan kelimeleri dayıyor şakağıma, kaçak bakışların adresi oluyorum.

Tüm şehrin ışıkları dans ederken yokluğunda “bize ağlarım…”
Ağzımda kırık dökük bir Türkü, yokluğuna adanmış bir yığın ağıt.
Dudağımın uçurum kenarlarından düşmenden korkarım.



Bu Bir İtiraftır.... Bu Bir İtiraftır....




Yüzün düşünce aklıma, boyumdan büyük cümlelere asılıyor, bildiğim tüm cümleleri dolduruyorum namlu ağzına, sorgusuz sualsiz akıtıyorum gözyaşlarımı sen geçen tüm harflere.
Ve bu şiirlerde, yüzümdeki yorgunluğun izlerini görüyorum.




İhtilaller koparırken içimde, en militan kelimeleri dayıyor şakağıma, kaçak bakışların adresi oluyorum.




Tüm şehrin ışıkları dans ederken yokluğunda “bize ağlarım…”
Ağzımda kırık dökük bir Türkü, yokluğuna adanmış bir yığın ağıt.
Dudağımın uçurum kenarlarından düşmenden korkarım.


Göz bebeklerimi uyuturken masalımızla, ağlayan bir kalemin kucağında uyuya kalıyor; rüyalarımda uykusundan kaçmış lal bir deliyi oynuyorum..


Bir araba geçiyor hayallerimin üzerinden, darp izlerinin yolları sana çıkıyor.
Kusmuş olsam da sana ait birikmişliği bir intihar dolaşıyor yutkunuşlarımda..


Sensizliğin tadı, ağlamaların bile tuzu kalmadı..
Mevsimler gibi şaşırıyor yolunu cümlelerim,
İkindi vakti yağan telaşlı yağmurlar gibi, al beni..
Nasıl olsa çıkmaz sokağımsın, en bitik hücrelerime saldırsan ne olur?
 
Şeytani ve acımasızdı sensizliğin getirdikleri.
Tanı konulamıyordu…
Teşhis edilmemiş hastalıklar listesine giriveriyordu,
Sabaha kadar ateşten yanar halde adını sayıklamalarım.
Yanıldım…
Ayrılıkmış adın…
 
Mühürlediğim yerden açıyorum suskunluğumu...
Dudağımda,suskunluğumun bir izi...Yüzümün bir yarısı suskunluğum kadar karanlık.
Çatlak duvarlardan içeriye sızan ölüm sesleri...
Bir hasta iniltisinde sıkışıp kalan zaman...


İçimde; kargaşa,derin bi kalabalık,gerilim yüklü ağrılar...
Kesilmiyor içimdeki "Sen" gürültüleri...
Birbiri ardına kavuşamayan özlemler biriktirdim ceplerime.
Soğuk duvarlar gibi kuru,nefessiz...
Her birinin tek ilhamı "Sen"...
İçimdeki cinnete yenik düşüp; aşk yüklü fırtnamda,
yelkeni "Sen" olan gemiyi martı eşliğinde batırdım.
 
Sonunu bir türlü getiremediğim
Bir hikayenin ana fikriydin sen..
Satırların altına baktım,
Büyük harflerini taşıdım;
Aşkımı önsöz yaptım..
Seni okumaya doyamayan ben;
Aşk anlayışına anlayışsızdım..

"Bu kadar bilinmezliklerle,
Ertelenen hayallerle,
Bir efsaneyi tüketme.."
Diyecekken;
Yalanın bir satır başında karşıma çıktı..
Ve benim a(ş)k dediğime, sen kara dedin..
Aşk karalandı..!
 
''ayırt edemezsin neresi ağır
neresi karalanmalıdır kalanların?
susarsın
sana bir cümle beni çağrıştırınca
noktayı dayarsın şakaklarına
nefesin bakır kokar
sokarsın bir devrik cümleyi hayatına.

kaç kat çıkarsan çık yokluğuma
tırabzanlarından kaydığın anılar benim.''
 
Geri
Üst