- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Neyi Bilmediğini Bilmemek

Şubat ayında pek çok değerli insan, İstanbul'da İnsan Kaynakları Zirvesi'nde buluştu, fikirlerini paylaştı. Bunlardan biri de Danimarkalı Fütürist Anne Skare Nielsen idi. Future Navigator şirketinin kurucu ortaklarından olan Anne, biyoloji eğitiminin üzerine siyaset bilimi mastırı yapmış ilginç ve renkli bir kişilik olarak dikkat çekti, sempati topladı. Son 2 tanesi ikiz olmak üzere 3 erkek çocuk annesi, cıvıl cıvıl, hızlı konuşan, sürekli gülen, genç ve güzel bu fütürist kadın, Danimarka'nın nüfus artışına verdiği katkıdan dolayı da çok gururluydu. Ortağı Lise-Litte Lyngso ile kurdukları şirkette, Ikea, Lundbeck, Gartner, T-Mobile, Pricewaterhousecoopers gibi dünya şirketlerine gelecek senaryoları kurmaları konusunda yardımcı olduklarını söyledi.
Tüm Fütüristler Derneği'nin (TFD) davetlisi olarak katıldığı özel oturumda vurguladığı en temel fikir; "Neyi bilmediğimizi bilmiyoruz" demenin, bunu fark etmenin ve bulmanın önemiydi. Sorulan sorulara sık sık "Bilmiyorum!" diye yanıt veren Anne, bunu söylemenin ve hissetmenin çok önemli olduğuna dikkat çekti. "Eğer birileri size gerçeği arıyorum derse takip edin, buldum diyorsa kaçın" tavsiyesinde bulundu. Bildiğimizi zannettiğimiz ve aslında daima değişen şeylerin bizi sınırlamasına izin vermemek için, sık sık "Bilmiyorum", üstelik "Henüz neyi bilmediğimi de bilmiyorum" diye tekrarlamanın, çok rahatlatıcı ve insanın düşünce sistemini açıcı bir etkisi olduğunu belirtti.
Bildiğimizi ve mutlak olduklarını varsaydığımız şeylerin bizi yönlendirmesini engellemeliyiz diyen Anne, koşullanmış ve önyargılı bir bakış açısıyla pek çok fırsat ve olanağın kaçırıldığını, esprili bir film izleterek anlattı. Film kısaca şöyleydi. 3 beyaz ve 3 siyah tişört giymiş yetişkin insan, basket topuyla bekliyorlardı. Anne kısa bir film oynatacağını ve kadın ile erkek arasındaki farkı görmemizi sağlayacağını söyledi. Bunun için, film bittiğinde hangi takımın ne kadar pas attığını soracağını belirtti. Ve film başladı. Herkes de heyecanla saymaya koyuldu. O arada, goril kılığına girmiş bir adam, gayet yavaş yürüyerek oyuncuların arasından geçti ve birkaç saniyede görüntüden çıktı. Film bittikten sonra, Anne beyaz ve siyahların kaçar pas attıklarını sordu. Çoğunluk, 16, 20 gibi sayılar söyledi. Yalnızca bir iki kişi goril kılıklı adamı fark etti ve "Arada siyahlar giymiş birşey geçti, o neydi? diye sordu. Anne'in yanıtı basitti: "O, sizin soruyla yönlendirilmiş beyninizin fırsatları nasıl kaçırdığının ispatıydı," dedi. "Şut saymaya o kadar koşullanmıştınız ki önünüzden epey açık ve yavaş şekilde geçen koskoca gorili göremediniz bile" diyerek, bu yalın gerçeği en basit şekilde ispatlamış oldu.
Anne'in formülü basit; ara sıra "Birşey bilmiyorum" deyip, beyni reset'lemek!
alıntı

Şubat ayında pek çok değerli insan, İstanbul'da İnsan Kaynakları Zirvesi'nde buluştu, fikirlerini paylaştı. Bunlardan biri de Danimarkalı Fütürist Anne Skare Nielsen idi. Future Navigator şirketinin kurucu ortaklarından olan Anne, biyoloji eğitiminin üzerine siyaset bilimi mastırı yapmış ilginç ve renkli bir kişilik olarak dikkat çekti, sempati topladı. Son 2 tanesi ikiz olmak üzere 3 erkek çocuk annesi, cıvıl cıvıl, hızlı konuşan, sürekli gülen, genç ve güzel bu fütürist kadın, Danimarka'nın nüfus artışına verdiği katkıdan dolayı da çok gururluydu. Ortağı Lise-Litte Lyngso ile kurdukları şirkette, Ikea, Lundbeck, Gartner, T-Mobile, Pricewaterhousecoopers gibi dünya şirketlerine gelecek senaryoları kurmaları konusunda yardımcı olduklarını söyledi.
Tüm Fütüristler Derneği'nin (TFD) davetlisi olarak katıldığı özel oturumda vurguladığı en temel fikir; "Neyi bilmediğimizi bilmiyoruz" demenin, bunu fark etmenin ve bulmanın önemiydi. Sorulan sorulara sık sık "Bilmiyorum!" diye yanıt veren Anne, bunu söylemenin ve hissetmenin çok önemli olduğuna dikkat çekti. "Eğer birileri size gerçeği arıyorum derse takip edin, buldum diyorsa kaçın" tavsiyesinde bulundu. Bildiğimizi zannettiğimiz ve aslında daima değişen şeylerin bizi sınırlamasına izin vermemek için, sık sık "Bilmiyorum", üstelik "Henüz neyi bilmediğimi de bilmiyorum" diye tekrarlamanın, çok rahatlatıcı ve insanın düşünce sistemini açıcı bir etkisi olduğunu belirtti.
Bildiğimizi ve mutlak olduklarını varsaydığımız şeylerin bizi yönlendirmesini engellemeliyiz diyen Anne, koşullanmış ve önyargılı bir bakış açısıyla pek çok fırsat ve olanağın kaçırıldığını, esprili bir film izleterek anlattı. Film kısaca şöyleydi. 3 beyaz ve 3 siyah tişört giymiş yetişkin insan, basket topuyla bekliyorlardı. Anne kısa bir film oynatacağını ve kadın ile erkek arasındaki farkı görmemizi sağlayacağını söyledi. Bunun için, film bittiğinde hangi takımın ne kadar pas attığını soracağını belirtti. Ve film başladı. Herkes de heyecanla saymaya koyuldu. O arada, goril kılığına girmiş bir adam, gayet yavaş yürüyerek oyuncuların arasından geçti ve birkaç saniyede görüntüden çıktı. Film bittikten sonra, Anne beyaz ve siyahların kaçar pas attıklarını sordu. Çoğunluk, 16, 20 gibi sayılar söyledi. Yalnızca bir iki kişi goril kılıklı adamı fark etti ve "Arada siyahlar giymiş birşey geçti, o neydi? diye sordu. Anne'in yanıtı basitti: "O, sizin soruyla yönlendirilmiş beyninizin fırsatları nasıl kaçırdığının ispatıydı," dedi. "Şut saymaya o kadar koşullanmıştınız ki önünüzden epey açık ve yavaş şekilde geçen koskoca gorili göremediniz bile" diyerek, bu yalın gerçeği en basit şekilde ispatlamış oldu.
Anne'in formülü basit; ara sıra "Birşey bilmiyorum" deyip, beyni reset'lemek!
alıntı