MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dün; Kemal Kılıçdaroğlu’nun halk rüzgârıyla CHP Genel Başkanlığı’na seçilmesinden sonra iktidar çevrelerinde yaşanan şaşkınlığı, korkuyu ve paniği anlatmaya çalışmıştım.
Ama bu panik sadece iktidar ve yandaşlarıyla sınırlı değil:
En az onlar kadar panikleyen bir başka parti de Kürt kimliği üzerinden siyaset yapan Barış ve Demokrasi Partisi... O kadar paniklediler ki; buldukları her fırsatta Kılıçdaroğlu’na saldırıyorlar.
***
Peki; onlar neden bu kadar korktu?
Basit: Kılıçdaroğlu, “ekmeklerine taş” koydu.
“Siyasetin odağına etnik kimliği ve inançları koyan siyaset bizim dostumuz değildir. Biz ayrışmanın değil beraber olmanın yanındayız” diyerek, BDP’yi hayata bağlayan tek dalı kesti!
Güneydoğu’da istihdam yaratmaktan...
Fabrika kuracak özel girişimcilere sıfır faizle kredi vermekten...
Mayınlı arazileri topraksız köylüye ücretsiz dağıtmaktan söz etti.
İnsanları inançlarıyla ve etnik kimlikleriyle baş tacı etmeyi vaat etti.
İşte bu sözler, BDP’lileri panikletti...
Çünkü onlar varlıklarını Kürt kökenli vatandaşların duygularını sömürmeye borçlular.
“Etnik kör” olması gereken devlete, bu yüzden “etnik aşı” yapıp duruyorlar.
Onlar için yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, bölgedeki aşiret egemenliği, kızların hâlâ parayla alınıp satılması, çocukların okutulmaması...
Hiçbiri önemli değil!
Bazı çevreler nasıl “din”i oy malzemesi yapıyorsa, onlar da Kürtlük üzerinden prim topluyorlar.
O yüzden hem Tuncelili hem de Alevi bir liderin “etnik ve dini körlük”ten söz etmesinden...
Bütün vatandaşlara sadece “insan” oldukları için sahip çıkacaklarını açıklamasından büyük rahatsızlık duyuyorlar.
Çünkü kafalarındaki hedef belli: “Özerk” bir yapıyı hayata geçirip, koltuklarını ve rantlarını büyütmek!
Eeeee; buna çomak sokan, siyasi varlıklarına tehlikeye atan bir lideri sevebilirler mi?
Elbette hayır!
***
İşte; onların korkusunun ve öfkesinin nedeni bundan ibarettir!
*****
KAZA!
Antalya’da şoförün aşırı yorgunluk nedeniyle uyuması sonucu meydana gelen ve 16 Rus turistin ölmesine neden olan kazadan sonra, taşımacılık yapan okurlarımızdan mektup yağıyor. İşte biri:
“1994’te bir servis minibüsü satın aldım ve turist taşımak için Marmaris’e gittim. Bir acentaya bağlı olarak çalışmaya başladım. Üç günde sadece 5 saat uyuyarak gece transfer, gündüz tur yapmıştım. Bitkin bir halde yatmaya gittim, 30 dakika sonra aradılar ve iş çıktığını, acil gelmem gerektiğini söylediler. Acentaya gittim ve, ’Siz katilsiniz’diyerek işi bıraktım... Ne yazık ki Antalya, Marmaris, Bodrum, Kuşadası gibi yerlerdeki servis ve tur araçları böyle çalıştırılıyor. Herkes de benim gibi rest çekemiyor. Devlet, denetimleri sıklaştırmazsa, çok daha büyük facialara tanık oluruz!
Cihat Aksan.”
*****
GÜNÜN SORUSU
Deniz Baykal kaset bombasından sonra dün ilk kez Meclis’e gitti...
Bakalım aynı olayda adı geçen Nesrin Hanım ne zaman bunu yapabilecek?
*****
Deniz Baykal dün yaptığını neden 22 gün önce yapmadı!
Habertürk Gazetesi önceki gün manşetten bir haber yayınladı ve Deniz Baykal’ın 340 bin dolara yat aldığını öne sürdü...
Baykal dün kameraların karşısına çıktı ve bu haberin kesinlikle doğru olmadığını, bırakın yat almayı, böyle bir şeyi bugüne kadar hayal bile etmediğini söyledi.
Gerçi Baykal’ın bu açıklamasının hemen ardından Fatih Altaylı’nın “karşı yalanlaması” gecikmedi; ama...
Önemli olan bu değil; Baykal’ın bu haber karşısındaki tavrı...
Haklılığına o kadar inanıyor ki; onlarca kameranın karşısına geçip, “O yatı ben almadım” diyebiliyor.
Onu izlerken herkes gibi benim de aklıma 22 gün önce patlayan seks kaseti geldi.
Baykal, tüm ısrarlarımıza rağmen bir türlü, “O kaset benim değil” diyememiş ve bu yüzden istifa etmek zorunda kalmıştı. Bizi de “komploya hizmet etmekle” suçlamıştı.
Şimdi kendisine soruyorum:
Yat aldığınız yolundaki iddia, hakkınızdaki seks kaseti iddiasından daha mı “vahim” ki, 22 gün önce gerek bile görmediğiniz açıklamayı dün yaptınız?
..::MUSTAFA MUTLU::..
Ama bu panik sadece iktidar ve yandaşlarıyla sınırlı değil:
En az onlar kadar panikleyen bir başka parti de Kürt kimliği üzerinden siyaset yapan Barış ve Demokrasi Partisi... O kadar paniklediler ki; buldukları her fırsatta Kılıçdaroğlu’na saldırıyorlar.
***
Peki; onlar neden bu kadar korktu?
Basit: Kılıçdaroğlu, “ekmeklerine taş” koydu.
“Siyasetin odağına etnik kimliği ve inançları koyan siyaset bizim dostumuz değildir. Biz ayrışmanın değil beraber olmanın yanındayız” diyerek, BDP’yi hayata bağlayan tek dalı kesti!
Güneydoğu’da istihdam yaratmaktan...
Fabrika kuracak özel girişimcilere sıfır faizle kredi vermekten...
Mayınlı arazileri topraksız köylüye ücretsiz dağıtmaktan söz etti.
İnsanları inançlarıyla ve etnik kimlikleriyle baş tacı etmeyi vaat etti.
İşte bu sözler, BDP’lileri panikletti...
Çünkü onlar varlıklarını Kürt kökenli vatandaşların duygularını sömürmeye borçlular.
“Etnik kör” olması gereken devlete, bu yüzden “etnik aşı” yapıp duruyorlar.
Onlar için yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, bölgedeki aşiret egemenliği, kızların hâlâ parayla alınıp satılması, çocukların okutulmaması...
Hiçbiri önemli değil!
Bazı çevreler nasıl “din”i oy malzemesi yapıyorsa, onlar da Kürtlük üzerinden prim topluyorlar.
O yüzden hem Tuncelili hem de Alevi bir liderin “etnik ve dini körlük”ten söz etmesinden...
Bütün vatandaşlara sadece “insan” oldukları için sahip çıkacaklarını açıklamasından büyük rahatsızlık duyuyorlar.
Çünkü kafalarındaki hedef belli: “Özerk” bir yapıyı hayata geçirip, koltuklarını ve rantlarını büyütmek!
Eeeee; buna çomak sokan, siyasi varlıklarına tehlikeye atan bir lideri sevebilirler mi?
Elbette hayır!
***
İşte; onların korkusunun ve öfkesinin nedeni bundan ibarettir!
*****
KAZA!
Antalya’da şoförün aşırı yorgunluk nedeniyle uyuması sonucu meydana gelen ve 16 Rus turistin ölmesine neden olan kazadan sonra, taşımacılık yapan okurlarımızdan mektup yağıyor. İşte biri:
“1994’te bir servis minibüsü satın aldım ve turist taşımak için Marmaris’e gittim. Bir acentaya bağlı olarak çalışmaya başladım. Üç günde sadece 5 saat uyuyarak gece transfer, gündüz tur yapmıştım. Bitkin bir halde yatmaya gittim, 30 dakika sonra aradılar ve iş çıktığını, acil gelmem gerektiğini söylediler. Acentaya gittim ve, ’Siz katilsiniz’diyerek işi bıraktım... Ne yazık ki Antalya, Marmaris, Bodrum, Kuşadası gibi yerlerdeki servis ve tur araçları böyle çalıştırılıyor. Herkes de benim gibi rest çekemiyor. Devlet, denetimleri sıklaştırmazsa, çok daha büyük facialara tanık oluruz!
Cihat Aksan.”
*****
GÜNÜN SORUSU
Deniz Baykal kaset bombasından sonra dün ilk kez Meclis’e gitti...
Bakalım aynı olayda adı geçen Nesrin Hanım ne zaman bunu yapabilecek?
*****
Deniz Baykal dün yaptığını neden 22 gün önce yapmadı!
Habertürk Gazetesi önceki gün manşetten bir haber yayınladı ve Deniz Baykal’ın 340 bin dolara yat aldığını öne sürdü...
Baykal dün kameraların karşısına çıktı ve bu haberin kesinlikle doğru olmadığını, bırakın yat almayı, böyle bir şeyi bugüne kadar hayal bile etmediğini söyledi.
Gerçi Baykal’ın bu açıklamasının hemen ardından Fatih Altaylı’nın “karşı yalanlaması” gecikmedi; ama...
Önemli olan bu değil; Baykal’ın bu haber karşısındaki tavrı...
Haklılığına o kadar inanıyor ki; onlarca kameranın karşısına geçip, “O yatı ben almadım” diyebiliyor.
Onu izlerken herkes gibi benim de aklıma 22 gün önce patlayan seks kaseti geldi.
Baykal, tüm ısrarlarımıza rağmen bir türlü, “O kaset benim değil” diyememiş ve bu yüzden istifa etmek zorunda kalmıştı. Bizi de “komploya hizmet etmekle” suçlamıştı.
Şimdi kendisine soruyorum:
Yat aldığınız yolundaki iddia, hakkınızdaki seks kaseti iddiasından daha mı “vahim” ki, 22 gün önce gerek bile görmediğiniz açıklamayı dün yaptınız?
..::MUSTAFA MUTLU::..
