AngeL Of Death
Wishmaster
- Katılım
- 6 Haz 2006
- Mesajlar
- 5,121
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
"Artık bu yapı içinde siyaset yapma imkanımız kalmamıştır. Arkadaşlarımla birlikte bu genel kurula girmiyor ve katılmıyoruz. Bugün itibariyle genel başkanlıktan ve Saadet Partisi'nden ayrılıyorum. Bu bir son değil, aziz milletimize sunacağımız yeni bir siyasi hareketin ilk adımıdır"
Olaylı Saadet Partisi Kongresi ve partinin kayyuma devredilmesinden sonra Numan Kurtulmuş kararını verdi ve basının karşısına çıktı. Kurtulmuş şunları söyledi:
Biz bir kongre yapmadığımız veya kongreyi kaybettiğimiz için değil; kongre yaptığımız ve kazandığımız için bu durum oldu. Dört koldan düzenlenmiş saldırılar düzenlendi. Davalar bombardımanı başladı. 14 dava açıldı. Bunlardan biri de kayyum davasıdır.
Son kayyum davasının Türkiye sisayi tarihindeki etkisini söylemek istiyorum. Bir mahkemenin tek hakimi tarafından kayyum davası yapılmış ve karar verilmiştir. Varsayalım ki SP bugün tek başına iktidar veya iktidar ortağı bir partisi olsaydı. SP bir yerel mahkemenin tek hakimi tarafından belki de iktidardan indirilecekti.
Bu kayyum davası siyasi partilere nasıl müdahele edildiğinin göstergesidir. Bu mesele Numan Kurtulmuş'un değil tüm siyasi partilerin meselesidir.
Bir çok illerde partimizin 30 yıllık 40 yıllık yöneticilerine fiili saldırılar olmuştur. Her şey milletin gözü önünde oldu, gizli kapaklı olmadı. Sistemli bir şekilde komployla karşı karşıya bırakıldı.
Ciddi ve kapsamlı bir komployla karşı karşıya kaldık. Numan Kurtulmuş ve arkadaşları başarısız oldukları için değil; Türkiye'nin umudu SP'yi yeniden bu ülkenin yıldızı haline getirdiği için cezalandırılıyor. Numan Kurtulmuş ve arkadaşları siyasette kavga oluşturdukları için değil; siyasete yeni bir tarz getirdikleri için cezalandırılıyor. Buna malzeme olanlar utansınlar.
Sen misin Çağlayan'da yüzbinleri toplayarak Gazze'ye yardım götüren gemiye yapılan saldırıyı kınayan. Siz misiniz gizli kapılar ardından siyaset pazarlıklarına malzeme olmayacağını söyleyenler. Siz misiniz referandumda "evet diyecğiz" diye ilk günden beri bağıranlar. Siz misiniz mayınlı araziler başkasına peşkeş çekilmesin diyenler.
Meselenin aslı milletle bütünleşen bir siyasi hareketin doğmasını engellemektir. Ancak bu yürüyüşümüzü engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Biz alemlerin Rabbi'nden başka kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz.
Önce milletimize, sonra tarimize, sonra da Allah'a hesap vermeye inandık ve hayatımızın sonuna kadar da inanmaya devam edeceğiz.
İhtirası olan böler parçalar, iddiası olan bütünleştirir.
Aldığımız kararı açıklamak bana ve arkadaşlarımıza çok zor geliyor. Biz sırça saraylarda oturarak ahkam kesmedik. Anadolu'yu karış karış dolaştık. Gitmediğimiz yer, çekmediğimiz çile çekmedik. Bunların karşılığını istiyor değiliz. Yaptığımızın hepsini milletimizin duasını, Allah'ın rızasını kazanmak için yaptık.
Kaç yıllık emeğimizi belki elimizin tersiyle kenara bırakıyoruz. Ancak öz evladının yara almasını istemeyen bir anne gibi hareket ediyoruz. Aynı inancı paylaşan kardeşlerin kardeşlik hukukunu zedeleyecek bir çatışma ortamına izin vermeyeceğiz. Çünkü biliyoruz ki yeryüzünün en iyi insanı öfkesini yenen, haklı bile olsa intikam almayan insandır.
Artık bu yapı içinde siyaset yapma imkanımız kalmamıştır. Arkadaşlarımla birlikte bu genel kurula girmiyor ve katılmıyoruz. Bugün itibariyle genel başkanlıktan ve Saadet Partisi'nden ayrılıyorum.
Bu bir son değil, aziz milletimize sunacağımız yeni bir siyasi hareketin ilk adımıdır. Hayırlı ve uğurlu olsun. Bu bir veda konuşması değil, yeni bir başlangıcın konuşmasıdır.
Herhangi bir makam, mevki, koltuk sevdası içinde değilim. Milletimizle beraber, milletimizin gösterdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz. Bu mücadelede tatlı çok güzel günlerimiz oldu. Çok acı günlerimiz oldu. Partilerimiz kapandı. Yalnız kaldık, horlandık ama asla ideallerimizden vazgeçmedik.
DHA
