64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bizim çivisi çıkmış medyamızda asker düşmanlığı aldı yürüdü...
İnanılır gibi değil...
Orduya düşmanlık demokrat, liberal ya da dinci olmanın şartı mı sayılıyor?..
Medyanın kimi yayınlarına göz atınca sanırsınız ki Türk ordusu düşman ordusu...
Tarih ayrı coğrafyalarda değişik biçimde yaşanıyor...
Aydınlanma tarihini Avrupa’da sanayileşen burjuva sınıfı yazdı; Türkiye’de ise ne sanayileşme vardı, ne de burjuva sınıfı...
Osmanlı savaşlarda yenildikçe asker ülkenin aydınlarıyla birlikte cephelerdeki bozgunların nedenlerini aramaya başladı...
Türkiye’de, “Aydınlanma, bilim, laiklik” süreçleri böylece ortaya çıktı...
Bu yüzden askere kızmaya gerek yok...
Tarihe kızılmaz...
*
Bugün askerin iki kırmızı çizgisi var:
Laiklik..
Bölünmezlik..
Bölünmezlik yolunda asker savaşıyor, şehit veriyor...
Laiklik alanında ise kurum olarak ağırlığını, içeriğini, anayasal niteliğini koruyor...
Peki, bu yüzden mi asker husumeti üstüne çekiyor, düşmanlıkların hedefine dönüşüyor?..
*
Dünya çapında düşünüldüğü zaman, Türk ordusunun Türkiye’nin ortadireği olduğunu anlamak kolaylaşır...
Bugün asker, hem Mehmetçik göreneğini sürdürüyor, hem de çağdaş teknoloji gereklerini yerine getirmesini biliyor...
Geçmişin değerini koruyarak geleceğin yöntemlerini benimsemek günümüzde bir başka orduya nasip değil...
*
Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve parçalamak isteyen güçlerin varlığı doğaldır; “eşyanın tabiat”ındandır...
Ama, bu güçlerin iç siyasette, özellikle medyada, demokrasi görüntüsü altında, askere husumet ve orduya düşmanlığı olağanüstü boyutlara tırmandırmaları ne anlam taşır?..
Ordu’ya düşmanlık, Türkiye’nin düşmanlarıyla ittifaktan gayrı bir anlam taşır mı?..
İLHAN SELÇUK
İnanılır gibi değil...
Orduya düşmanlık demokrat, liberal ya da dinci olmanın şartı mı sayılıyor?..
Medyanın kimi yayınlarına göz atınca sanırsınız ki Türk ordusu düşman ordusu...
Tarih ayrı coğrafyalarda değişik biçimde yaşanıyor...
Aydınlanma tarihini Avrupa’da sanayileşen burjuva sınıfı yazdı; Türkiye’de ise ne sanayileşme vardı, ne de burjuva sınıfı...
Osmanlı savaşlarda yenildikçe asker ülkenin aydınlarıyla birlikte cephelerdeki bozgunların nedenlerini aramaya başladı...
Türkiye’de, “Aydınlanma, bilim, laiklik” süreçleri böylece ortaya çıktı...
Bu yüzden askere kızmaya gerek yok...
Tarihe kızılmaz...
*
Bugün askerin iki kırmızı çizgisi var:
Laiklik..
Bölünmezlik..
Bölünmezlik yolunda asker savaşıyor, şehit veriyor...
Laiklik alanında ise kurum olarak ağırlığını, içeriğini, anayasal niteliğini koruyor...
Peki, bu yüzden mi asker husumeti üstüne çekiyor, düşmanlıkların hedefine dönüşüyor?..
*
Dünya çapında düşünüldüğü zaman, Türk ordusunun Türkiye’nin ortadireği olduğunu anlamak kolaylaşır...
Bugün asker, hem Mehmetçik göreneğini sürdürüyor, hem de çağdaş teknoloji gereklerini yerine getirmesini biliyor...
Geçmişin değerini koruyarak geleceğin yöntemlerini benimsemek günümüzde bir başka orduya nasip değil...
*
Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve parçalamak isteyen güçlerin varlığı doğaldır; “eşyanın tabiat”ındandır...
Ama, bu güçlerin iç siyasette, özellikle medyada, demokrasi görüntüsü altında, askere husumet ve orduya düşmanlığı olağanüstü boyutlara tırmandırmaları ne anlam taşır?..
Ordu’ya düşmanlık, Türkiye’nin düşmanlarıyla ittifaktan gayrı bir anlam taşır mı?..
İLHAN SELÇUK