p3simist ' ten seçmeler.......

0ğuzhan

New member
Katılım
4 Kas 2005
Mesajlar
2,722
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sivas
Ay ışıgı ile gel


Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın


siir011.gif


Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelirde sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın
Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın

siir011.gif


Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu igrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersinde aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın

siir011.gif


Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın

siir011.gif


Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden

SENI SEVDIĞIMI BIRGÜN ANLARSIN
 
çok sagol mukemmel bir şiir...
 
Kücül yildiz

Samanyolu, çobanın peşinden giden bir sürü gibi, göğün yamacına tırmanıyordu. Sürüdeki en küçüklerden bir, bu gümüşi döngüden ve dinginlikten öteye geçmeyen yolculuklardan bıkmıştı artık. Huzursuzdu. Sıkıntının tırnakları, bir yerlerini sürekli kanatıyordu. İşte böyle bir gökgününde, sürüden sessizce ayrıldı. Evinden kaçan kısa pantolonlu afacan bir çocuğa benziyordu küçük yıldız. İpinden kopmuş küçük bir uçurtma gibiydi. Hoplaya zıplaya uzaklaştı sürüden. Boşluğu ve bir başınalığı duyumsadı birdenbire. Arkadaşlarından öğrendiği bir evren türküsünü mırıldanmaya başladı. Bir yandan da ayrıldığı sürünün, bütün bir ömür, evrenin kıyısında yaşamaya nasıl katlandığını merak ediyordu. Şaştı kaldı bu işe. Yıldız aklının hayalsiz olabileceğine inanmak istemiyordu. Sonra unuttu bütün bunları. Geleceği geçmişi ve her şeyi...Ve şöyle düşündü küçük yıldız:

Evren
yalnızlıktan da küçükmüş
Düşlermiş asıl sonsuz olan


Zaman, kar kristalleri gibi ayağına batsa da, yolculuk duygusunun esrikliği gizemli bir tada dönüşüyordu gittikçe. Saklı vadileri keşfetti küçük yıldız, kara deliklerde dolaştı. Ateşarabalarına binip manyetik rüzgarlar denizine indi. Başına belalar açmada gittikçe ustalaşıyordu artık. Kendine yönelmiş bir tehdit gibiydi. Astroidlerin meteor yağmurlarına uğramış bedenleri delik deşikti. Cüzamlılara benziyorlardı."Ölüm" dedi küçük yıldız,
"ölüm beni cirkinleştirmeden yok olma yollarını öğrenmeliyim". Sonra öteki galaksilerin uğuldayan rüzgarlarına yöneldi. Nebulalar arasından kayarken bir yandan da türküler söylüyordu, yıldız türküleri.

Evren
umutlardan da küçükmüş
Mutsuzluk daha büyükmüş meğer

Küçük yıldız, sönmüş yıldızlar arasından geçerken, terk ettiği sürüyü anımsadı bir ara. Arkadaşlarını, ışık ışığa neşeli dostlarını düşündü. Büyücüleri, bilicileri anımsadı. Dönse ömrü uzayacak, hızla yitirdiği ışığını yenileyebilecekti . Ama oraya dönmeyi bir kez bile aklından geçirmedi. Işığının, elmas tozları gibi bedeninden dökülmesine aldırmadı. Çevrenini kendisi yaratmalı, kendisi yok etmeliydi. O hiçbir zaman sönmüş yıldızlar mezarlığına gömülmeyecekti. gerektiğinde kül olup savuracaktı kendini. Diğer yanda Samanyolu küçük yıldızın kaybolduğunu yüzlerce ışık yılı sonra ayrımsadı. Ama binlerce ışık yılında açtığı keçi yolundan çıkıp da onu aramaya yanaşmadı. İmkansızı denemeye kalkmıştı o:

Evren
Sekizinci renge sarınan
Metaforlarmış meğer


Karanlık bölgelerden geçiyordu küçük yıldız, bir ateş böceği kadar kendine yakın, kendine uzaktı. Kendini evrenin öteki kıyılarına sürükledi sonra. Yıldızların düş kurdurucu olduklarını ama artık düş de kurmaları gerektiğini duyumsadı. Yıldızların da ütopyaları olmalıydı. Ama bir yandan tükeniyordu küçük yıldız. Hızla, ışık hızıyla tükeniyordu. Kara delikler onu yutabilir, sönmüş gezegenler kendine çekebilirlerdi. Büyükbüyüklerinin masallarındaki gibi tehlikeler ortasında kalabilirdi. Umurunda bile değildi bütün bunlar. Yaşıyordu, ölümlüydü ve firariydi, hepsi bu...

Evren
hiçlik'ten de küçükmüş meğer
Yaşamı ve ölümü ezberleyecek kadarmış.


Sonra bir ışık yılında, yırtılmış ozon tabakasının altında Dünya'yı gördü. İnsanlar, çamur içindeki larvalara benziyorlardı. Küçük yıldız dehşetle baktı aşağıya. İşte tam o an ayağı bir meteora takıldı ve kaymaya başladı. Düşüyordu. Tutunabileceği bir şey yoktu evrende. Tutunmak da istemiyordu zaten... Işığa ve kendine veda etmenin vakti gelmişti. "Vedanın anlamı ne" diye düşündü sonra. Anlamsızdı. Dünya'ya inme duygusunun bir biçimiydi veda.Bir yandan da kaymaya devam ediyordu. Son çabasını aşağıdaki Dünya kirliliğine düşmemek için harcadı ve kıl payı kurtuldu bundan.

Evren
Küçük bir okyanusmuş meğer
Kıyısında yelkenliler batan


Kendini gök uçurumuna bırakırken küçük yıldızın son baladı şu oldu:


D Ü Ş Ü Y O R U M

T O Z L A Ş A R A K

DÜŞÜYORUM TOZLAŞARAK DÜŞLÜYORUM

D Ü Ş Ü Y O R U M

DÜNYA OLMASIN DA…
 
Bos duwar

BOS DUVAR

Bu yaziyi okumaniz sadece 30 saniyenizi alacak, ve sonunda hayata ve iliskilere bakis aciniz degisecek.!!!
ileri derecede hasta iki adam ayni hastane odasindaydilar.Adamlardan birinin her ogleden sonra 1
saatligine oturmasina izin veriliyordu,cigerlerindeki suyun suzulmesi icin. Bu hastanin yatagi
odadaki tek pencerenin tam yanindaydi. Diger hasta ise hep sirtustu yatmak zorundaydi.
Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konusur, eslerini,ailelerini, evlerini, islerini, askerlik anilarini,tatilde gittikleri yerleri anlatirlardi birbirlerine.Pencerenin yanindaki hasta,her ogleden sonra oturmasina izin
verdikleri saati diger hastaya pencereden gorebildiklerini anlatarak geciriyordu.diger hasta hep bir sonraki gunu iple cekmeye basladi, disaridaki renkli ve hareketli dunyayi dinlemek icin.Pencere, icinde cok guzel bir gol olan parka bakiyordu. Ordekler ve kugular golde yuzerken cocuklar model bot'larini suda yuzduruyorlardi.Genc asiklar, gokkusaginin tum renklerindeki ciceklerin arasinda kol kola dolasiyorlardi. Ulu agaclar etrafi susluyor,uzaktan sehrin silueti gorunebiliyordu.Pencere kenarindaki adam bunlari muhtesem bir detayla anlatirken,odanin diger ucunda yatan adam gozlerini kapar ve bu muhtesem manzarayi hayalinde canlandirirdi. Sicak bir ogleden sonra, pencerenin yanindaki adam gecmekte olan bir senlik alayini tarif etti. Diger adam bando seslerini duyamasa bile
hayalinde canlandirabiliyordu, pencere kenarindaki adamin tasviriyle. Gunler ve haftalar gecti. Bir sabah banyo yaptirmak icin su getiren gunduzcu hemsire pencere kenarinda yatan hastanin cansiz bedeniniyle karsilasti: uykusunda, huzur icinde olmustu.Huzunlendi, hastane gorevlilerini cesedi
disari tasimalari icin cagirdi.Uygun zaman gectigine kanaat getirir getirmez,diger hasta pencerenin Kenarindaki yatagatasinmasinin mumkun olup olamayacagini sordu. Hemsire Memnuniyetle istegini yerine getirdi,hastanin rahat oldugundan emin Olduktan sonra onu yalniz birakti. Yavasca, duydugu aciya aldirmadan,bir dirsegine yaslanarak disaridaki dunyaya bakmak uzere yatagindan dogruldu adam.Sonunda, disariyi kendi gozleriyle gorme zevkini yasayabilecekti. Pencereden disari bakabilmek
icin yavasca donmeye zorladi kendisini. Pencere, bos bir duvara bakiyordu.Adam hemsireye, vefat eden oda arkadasinin pencerenin disinda gorunen Harika seylerden bahsetmesine sebep olan seyin ne olabilecegini sordu. Hemsirenin cevabi, olen adamin kor oldugu ve pencerenin onundeki duvari gormedigiydi.Sanirim seni cesaretlendirmek istedi" dedi.
Epilog: Diger insanlari mutlu etmek cok buyuk mutluluk getirir,Kendi durumunuz ne olursa olsun. Paylasilan dertler yarisi kadar uzuntu verir,paylasilan mutluluklar ise İki kati artar.Kendinizi zengin hissetmek istiyorsaniz,sahip oldugunuz ve paranin satin alamayacagi her seyi paylasin.
Bu gun bize bir hediyedir.Bu yazinin kaynagi bilinmiyor,fakat okuyan herkese mutluluk getirecektir.
 
Hayat dewam ediyor

Tamda kara kışlara yakalanmışken yüreğim, unutmuşken baharı, umutlara darılmışken, unutmuşken umut etmeyi karanlıkları, aydınlık, yalnızlıkları arkadaş edinmişken, kapatmışken ruhumu her şeye tam kendimden vazgeçmişken, girmeyecektin dünyama. Yalancı rüyalar sunmayacaktın ürkek uykularıma, aldanmışlığı çok geride bırakmışken döndürmeyecektin yolundan duygularımı, kıpırdatmayacaktın yüreğimin yalnız kuşlarını, açmayacaktın gönül pencerelerini sonuna dek, gözlerini sürmeyecektin gözlerime, sevdanın o en çıkmaz yollarına salmayacaktın düşlerimi. Benimsemişken boşluğu, boşlukta bütünleşmişken, yıllarca acılara kucak açmışken, direnmişken, yaşama yeni gelen günle aydınlatmayacaktın sabahlarımı ve bütün bunlardan sonra acısına vurulduğum aşkı bir tokat gibi çarparak suratıma imkansızlığı zehir gibi akıtarak ruhuma, çürümeye terk edilmiş, yuvası darmadağın olmuş bırakmayacaktın beni yolun tam ortasında. Hayat devam ediyor, ben biraz daha eksik biraz daha yorgun biraz daha yenik, hayat devam ediyor...
 
A$k1ndan webe düsenler :))(komik)ama güsel

Teknoloji dedim , bilgisayar aldim.
O da yetmedi internete baglandim
PC Personel Computer demekmis anladim
WEB sayfasi hazirlamaya basladim


Arkadas dedi chat denen bir sey var
Karsinda milyonlarca insan var
Arada ciksa da bir kaç davar
Bu alemde çok sey var


Buldum bir SCRIPT yükledim bilgisayara
Isin yoksa kanal kanal kiz ara
Yakisikliyim diye gel de anlat bunlara
Fotografda yok ki göndereyim de inansinlar bana


Sonunda buldum bir kiz inandi bana
Olmusum gözünde bir numara
Ben oldum Mecnun o oldu Leyla
Bu ask bitmez dedim gitse de mezara


Askim için gece gündüz bekledim
Belki gün gelir , evleniriz dedim
Telefonumu verdim aramasini bekledim
Gün geldi GAY oldugunu ögrendim


Leyla dedigim çikti Kerem
Bundan sonra ben neylerem
Utanmadan bir de yollamis resim
Bu CHAT ten kaçti hevesim


Arkadaslar gülsün dursun,
Ben ugruna yedigim BANlara yanarim
Zaten olsaydi birazcik sansim
Sanal alemde OP (@) olarak dogardim
Belki bir Alman, bir de Ingiliz tavlardim


Gel zaman, git zaman bir kiz buldum
Telefon açtim sesini duydum
Resmini görünce havalara uçtum
Bu sefer IRCyi gözünden vurdum


Yine bir gün CHAT yaparken
Gizliden bir HACKER bizi dinlerken
Yollamis adima telefonunu
Bir gün sonra aldi elimden yavrumu


Ihaneti kirdi umudumu
Nickini gördükçe bükerim boynumu
Halbuki onun için bozmustum
Klavyemin A-S-K-I ve M tusunu


Gün geldi OP (@) oldum
CHAT isini hayra yordum
Kimmis o HACKER onu da buldum
Bilgisayarina FORMAT i koydum


Terkeden askim döndü geri
Gelir gelmez VOICE (+) istedi
Meger gözü OP (@) umdaymis
Arkadasa söyledim, hemen kickledi


Oysaki ne çok sevmistim
Askindan WEB sayfalarina düsmüstüm
Artalana resmini koymustum
Belki inanmazsin ama
Hatta ve hatta IP numarani ezberlemistim.
 
Geri
Üst