Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ
ےσℓđ
- Katılım
- 3 Eki 2005
- Mesajlar
- 13,708
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
Para kazanmayı bırak, para getirmeye bak!
Ekonominin en önemli sorunu nedir? Cari açık (döviz açığı) sorunudur.
- Neden? Çünkü bu yıl en aşağı 40-45 milyar dolar döviz açığı vereceğiz.
- Neden vereceğiz? Çünkü gelirimizden daha fazla harcıyoruz.
- Ne zamandan beri? 2003’ten beri. 2003’te açık 7.8 milyar dolardı. Sonra 14.4 milyar dolar, 22.1 milyar dolar, 31.8 milyar dolar oldu. 2007 yılında 37.4 milyar dolara çıktı. Hükümet 2009 yılında açığın 52.4 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyor.
- Bu açık devamlı artacak mı, kapanmayacak mı? Gelirimizden fazla harcadıkça (ürettiğimizden fazla tükettikçe) açık büyümeye devam eder.
- İyi de bizim paramız yokken, kimin parasını yiyoruz (tüketiyoruz)? Yurtdışından gelen, başkalarının parasını yiyerek günümüzü geçiriyoruz.
- Bu açık sorunu nasıl çözülür? Öncelikle döviz fiyatının artması gerekiyor.
- Döviz fiyatı artınca ne olur? Pahalı döviz nedeniyle ithalat yavaşlar. İthalat yavaşlayınca ve ucuz döviz girdisi kullanımı azalınca yerli üretim artar. İhracat artar. Para kazanırız. Ele güne muhtaç olmayız.
Üretmeden olmuyor
- Daha başka? Sonra faiz oranları artırılacak yerde indirilir. İçeride faiz yüksek, dışarıda ucuz diyerek bol bol borçlanma alışkanlığı sona erer.
- Pardon... Ekonominin en önemli sorunu cari açık (döviz açığı) ise, işsizlik, gelir dağılımının bozulması sonucu belli kesimlerin fakirleşmesi sorun değil mi? Cari açığı kapatmayı hedef alan ekonomi politikası, yatırım ve üretim artışını ve büyümeyi sağlar. İşte o zaman işsizlik de, fakirlik de azalır.
- Ohoooo... Bütün bunlar çok karışık işler... Hükümet işi gücü bırakarak bunlarla mı uğraşacak, başına dert mi alacak, bunun kolay yolu yok mu ?Para kazanmayı bırakırsınız, para getirmeye bakarsınız... Böylece bu iş gidebildiği yere kadar gider...
- Para nasıl getirilir ? Ülkenin varlıklarını satarsınız. Yüksek faiz vererek borçlanırsınız. Böylece günü kurtaracak ölçüde para bulursunuz.
- Hükümet şimdi “Para kazanmayı bırak / Para getirmeye bak ” politikası mı uyguluyor? Evet.
- Bunu nereden çıkarıyorsunuz? Hükümetin uygulamalarını izleyiniz.
Günü geçiriyoruz
(1) Yabancılara satacak KİT’ler bitti. Hükümet şimdi yabancılara arsa satmaya çalışıyor. TOKİ, şimdiye kadar halka konut satarak para buluyordu. Halk konut alamaz hale geldi. TOKİ şimdilerde Çanakkale Boğazı’nın iki yanındaki kamu arsalarını, kıyılardaki kamu arsalarını yabancılara satma hazırlığı içine girdi.
(2) Yabancılara fabrika yaptırmak için kurulan Başbakanlık Yatırımları Destekleme ve Tanıtma Ajansı, baktı ki fabrika yapmaya gelen yok, şimdilerde yurtdışında kamunun ve özel sektörün varlıklarını pazarlamaya çalışıyor.
(3) Hükümet havaalanlarını, yolları, köprüleri, elektrik üretme ve dağıtma hakkını “iskontolu” (Gelecek yılların gelirini peşin almak arayışında) satışa çıkarıyor.
(4) İçeride faiz yüksek tutularak, dışarıdan ucuz borçlananların ülkeye döviz sokmalarının yolu açılıyor.
- Bütün bunların bir faturası yok mu? Şimdi faturayı düşünmenin zamanı değil. Hele şu günler bir geçsin... Sonrası Allah kerim!..
Güngör URAS-Milliyet 13 Temmuz 2008
Ekonominin en önemli sorunu nedir? Cari açık (döviz açığı) sorunudur.
- Neden? Çünkü bu yıl en aşağı 40-45 milyar dolar döviz açığı vereceğiz.
- Neden vereceğiz? Çünkü gelirimizden daha fazla harcıyoruz.
- Ne zamandan beri? 2003’ten beri. 2003’te açık 7.8 milyar dolardı. Sonra 14.4 milyar dolar, 22.1 milyar dolar, 31.8 milyar dolar oldu. 2007 yılında 37.4 milyar dolara çıktı. Hükümet 2009 yılında açığın 52.4 milyar dolara çıkacağını tahmin ediyor.
- Bu açık devamlı artacak mı, kapanmayacak mı? Gelirimizden fazla harcadıkça (ürettiğimizden fazla tükettikçe) açık büyümeye devam eder.
- İyi de bizim paramız yokken, kimin parasını yiyoruz (tüketiyoruz)? Yurtdışından gelen, başkalarının parasını yiyerek günümüzü geçiriyoruz.
- Bu açık sorunu nasıl çözülür? Öncelikle döviz fiyatının artması gerekiyor.
- Döviz fiyatı artınca ne olur? Pahalı döviz nedeniyle ithalat yavaşlar. İthalat yavaşlayınca ve ucuz döviz girdisi kullanımı azalınca yerli üretim artar. İhracat artar. Para kazanırız. Ele güne muhtaç olmayız.
Üretmeden olmuyor
- Daha başka? Sonra faiz oranları artırılacak yerde indirilir. İçeride faiz yüksek, dışarıda ucuz diyerek bol bol borçlanma alışkanlığı sona erer.
- Pardon... Ekonominin en önemli sorunu cari açık (döviz açığı) ise, işsizlik, gelir dağılımının bozulması sonucu belli kesimlerin fakirleşmesi sorun değil mi? Cari açığı kapatmayı hedef alan ekonomi politikası, yatırım ve üretim artışını ve büyümeyi sağlar. İşte o zaman işsizlik de, fakirlik de azalır.
- Ohoooo... Bütün bunlar çok karışık işler... Hükümet işi gücü bırakarak bunlarla mı uğraşacak, başına dert mi alacak, bunun kolay yolu yok mu ?Para kazanmayı bırakırsınız, para getirmeye bakarsınız... Böylece bu iş gidebildiği yere kadar gider...
- Para nasıl getirilir ? Ülkenin varlıklarını satarsınız. Yüksek faiz vererek borçlanırsınız. Böylece günü kurtaracak ölçüde para bulursunuz.
- Hükümet şimdi “Para kazanmayı bırak / Para getirmeye bak ” politikası mı uyguluyor? Evet.
- Bunu nereden çıkarıyorsunuz? Hükümetin uygulamalarını izleyiniz.
Günü geçiriyoruz
(1) Yabancılara satacak KİT’ler bitti. Hükümet şimdi yabancılara arsa satmaya çalışıyor. TOKİ, şimdiye kadar halka konut satarak para buluyordu. Halk konut alamaz hale geldi. TOKİ şimdilerde Çanakkale Boğazı’nın iki yanındaki kamu arsalarını, kıyılardaki kamu arsalarını yabancılara satma hazırlığı içine girdi.
(2) Yabancılara fabrika yaptırmak için kurulan Başbakanlık Yatırımları Destekleme ve Tanıtma Ajansı, baktı ki fabrika yapmaya gelen yok, şimdilerde yurtdışında kamunun ve özel sektörün varlıklarını pazarlamaya çalışıyor.
(3) Hükümet havaalanlarını, yolları, köprüleri, elektrik üretme ve dağıtma hakkını “iskontolu” (Gelecek yılların gelirini peşin almak arayışında) satışa çıkarıyor.
(4) İçeride faiz yüksek tutularak, dışarıdan ucuz borçlananların ülkeye döviz sokmalarının yolu açılıyor.
- Bütün bunların bir faturası yok mu? Şimdi faturayı düşünmenin zamanı değil. Hele şu günler bir geçsin... Sonrası Allah kerim!..
Güngör URAS-Milliyet 13 Temmuz 2008