Philip Boşuna Ölmedi

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Anadolu’nun namuslu gazetelerinde İki hafta sonra yeniden buluştuk. Gecikmiş bir ödevi yerine getirerek gazeteci arkadaşlarla bir kez daha gerçeklerin izinde yürüyüşe geçiyoruz:

Paris lokantalarından birinde buluşmuşlardı. Yemekler geldi. Daha iki lokma yememişlerdi ki yandaki masadan gelen böğürtü sesiyle irkildiler. Yan masadaki adam ayağa kalkmış, sanki yuttuğu lokmayı durdurmak ister gibi ellerini boğazına bastırmıştı. Yere yıkıldı. Çevredekiler gelinceye dek adam can verdi.

Philip ürperdi; ilk şaşkınlığından bir an kurtuldu ve arkadaşına “Çabuk gidelim! Yanlış masaya servis” diyerek dışarı fırladı.

Karşılaştığı ilk tehlike değildi. Kitabını yayınlayacakmış gibi yapan özgürlük düşkünü yayıncılar, yardımsever arkadaşlar, kadınlar, yazdıklarını ele geçirmek için daktilosuna verici yerleştirenler…

En küçük yasa dışılığı olmamasına karşın hürriyet ülkelerinden sürülmeler. Oturma izinlerini yasalara aldırmadan kaldırıveren hür ülke mahkemeleri. Kovalamacalar, bir ülkeden ötekine geçtiğinde işbirliği yapıveren istihbarat örgütlerinin tacizleri.

Onu kovalayanlar, öldürmeye çalışanlar hasız da sayılmazlardı; çünkü yazdıkları demokrasi ve hürriyet şampiyonu ülkelerin kanlı, kirli, insanlık dışı yöntemlerle, işkencelerle, suikastlarla, darbelerle yoksul ülkeler üstünde kurdukları egemenliğin içyüzünü ondan iyi bilen olamazdı.

Bunca zalimliğin görünürdeki amacı hiç değişmedi; yüz yıl önce de “hürriyet ve demokrasi”ydi, şimdi de öyle. Demokrasi, ‘demokratik’ deniliveren örgütlerle pekiştirilir. Philip’in yazdıklarından kısa örnek durumu anlatmaya yetecektir:

“Demokratik Hareket Enstitüsü ve Halkçı Demokrasi Hareketi, seçimlerde adayları desteklemek için en az 12-20 milyon dolar harcadılar. Bu örgütler, 11 vali, 15 senatör, 600 milletvekili adayını desteklerken dışardan para almışlardı… Millet meclisinde 3 ana parti arasında dengenin aynı kalması bizce (ABD) bazı yönlerden utku olarak kabul ediliyor.” (Philip Agee, In The Company (CIA). Ülke adını vermedim ve dernek adlarını amaçlı olarak kısalttım.)

CIA adına hareket eden “demokratik” örgütlerin hesaplarına City Bank, Boston Bank, Canada Royal Bank aracılığıyla para yatırılmış. Soruşturma açılmış açılmasına da bu bankalar, “saydamlık” ve “demokrasi-hürriyet” ilkelerinden bize ne, diyerek bilgi vermeyi reddetmişler.

Şimdi bu olayın benzeri Türkiye’de asla olmamıştır, diyerek kafayı kuma sokmak serbest. Bu aymazlık sorumluluğu sınırlı insanların işidir; ama Philip buna benzer yüzlerce operasyonu yer-zaman-kişi adı vererek açıkladı. Çalıştığı ülkelerde karanlık işler çeviren ajanların listesini yayınladı: Generalleri, devlet başkanlarını, başbakanları, emniyetteki makam sahiplerini, milletvekillerini, büyükelçileri, konsolosları, yazarları vb. eksik etmedi.

Tüm bilgiler güvenilirdi; çünkü kendisi de o ülkelerde, o kirli işlerde görev almıştı; ta ki, “pis işler” karşısında vicdanının sızısı dayanılmaz düzeye ulaşana dek. Ülkeler “hürriyet” diyerek cinayet şebekeleri taşınmasının, “demokrasi” denilerek kanlı olaylar yaratıldığını gören insan salt dolar uğruna günahları görmezden gelebilir mi?

Bazıları gelemez. O da, o sayısı çok ama çok az kişilerdendi. Bir zamanlar avcıyken, yıllarca “av” olmuştu. Yaşamı altüst olmuş, her yer onun için cehenneme dönmüştü. Ülke ülke dolaştı, ajanları deşifre etme yöntemlerini öğretti. Kendi ülkesine dönemedi.

ABD’yi yönetenler “pis işler”in insanlık dışı olduğunu kabul edecek değillerdi. Her zamanki iftiracılıklarıyla onu “vatanına ihanet etmiş bir muhbir” olmakla karaladılar; ama Philip dayandı ve davayı kazandı; çünkü “pis işler” açığa çıktı.

Onun çabalarının sonucunda birçok kişi “hürriyet” ve “demokrasi” örtüsü altında gerçekleştirilen kanlı operasyonların sistematiğini kavradı ve kendi ülkelerinde çevrilen dolapları açığa çıkarmaya başladılar.

Böylesine tarihe geçecek yararlı işler yapmıştı Philip Agee… 8 Ocak 2008’de, 72 yaşında kansere yenildi. Kötüler onun ölümüne sevinmiş, kötülere karşı akıllarından ve yüreklerinden başka silahları olmayan her ülkedeki az sayıdaki insanlar, hüzünlenmiş ve erdemli bir gelecek uğruna kararlılıklarını bir kez daha gözden geçirmişlerdir.

Şimdi söyler misiniz; “gladyo’yu açığa çıkardık” diye böbürlenenler, dışardan aldıkları dolarları yalayıp yutmasınlar da ne yapsınlar? CIA ile içli dışlı olanlar, her gün “demokrasi” manşeti atsalar ne yazar?

Gün olur vicdan sahibi bir “görevli” çıkar da listeyi döküverir. Tıpkı Philip Agee gibi!

Mustafa Yıldırım
Not:Bu yazı 11 Ocak 2008’de yazılmıştı. Araya yurdumuzun yakıcı sorunları girdi. Yayını ancak bugüne kısmetmiş.
 
Ben tam bir casus borsasına döndügüne inandıgım ülkemde bunların çok farklı türlerinin yaşandıgına yürekten inanıyorum.
 
Geri
Üst