Prince of Persia (PS3)[Haber]

W.PiTToN

W.C.ConsuAllen
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
19,043
Reaction score
0
Puanları
0
Efsaneler asla yok olmaz, sadece isim ve şekil değiştirir...

463_1.jpg
Bunlar karanlık günlerdi... Sultan, uzak diyarlarda savaşırken, baş vezir Jaffar saltanatı ele geçirmek üzereydi. Zorbalığın hükmüne boyun eğmek zorunda kalan halk, daha güzel günlerin düşlerini kuruyordu. Jaffar ve taht arasındaki tek engel, uzak diyarlardan gelen bir yabancıydı. Uzak diyarlardan gelen yabancı, Sultan' ın dünyalar güzeli kızının, yani Prenses' in kalbini çalmıştı.Yabancı, bu yüzden farkında olmadan kendine güçlü bir düşman edinmişti. Jaffar' ın emri üzerine kılıcı dahil tüm eşyalarına el konarak tutuklandı. Sultan'ın zindanlarından birinde, ölene dek mahkum olarak kalacaktı. Prenses' e gelince, Jaffar ona bir saat içerisinde karar vermesi üzere bir seçim sundu; Kendisi ile evlenmesi ya da ölmesi... Yüksek kulenin tepesinde bulunan odasının kapısı üzerine kitliyken, Prenses tüm umudunu yabancıya bağlamıştı. Oysa ki yabancının Sultan' ın zindanlarından birine kapatıldığından habersizdi. Yabancının, bu dipsiz kuyu misali zindanın muhafızlarının kaçması, ölümcül tuzakları atlatması, saraya ulaşıp baş vezir Jaffar' ı yenip,Prensesini kurtarması lazımdı. Belki de bütün bunları gerçekleştirirken, Pers halkına uzun süredir düşlediği düzeni ve barışı sağlayarak Prince of Persia ( Pers' in Prensi ) ünvanını almaya hak kazanacaktı...
463_2.jpg
1989 yılında Jordan Mechner' ın yarattığı Prince of Persia efsanesiyle ilk tanışmamız bu şekilde gerçekleşti. Ve Prince of Persia serisi, 1993 yılında gelen Prince of Persia 2: The Shadow and the Flame ile devam etti. 1999 yılında gelen Prince of Persia 3D ile, nihayetinde Prince 3 boyutlu dünyaya " Merhaba " dedi. 2003 yılında ise Ubisoft' un yapımcılığında çıkan Prince of Persia: The Sands of Time ile, Prince kendisini tanıyan ya da tanımayan tüm oyunseverlerin gönlünde vazgeçilmez bir yer edindi. Ubisoft' un elinden çıkan ilk Prince oyunu olan The Sands of Time' ı gördüğümde, elimdeki bardağın " çat " diye elimden düşüp kırıldığını ve ağzımın beş karış açık kaldığı günü dün gibi hatırlarım. Oyunu ilk olarak bir arkadaşım oynarken görmüştüm. Ben geldiğimde hayli ilerlemiş, hatta oyunu yarılamış durumdaydı. Kontrollere o kadar hakim, o kadar kendinden emin oynuyordu ki anlatamam. Hani bu kadar rahat bir tavırla ekranda gördüğüm akrobasiyi kıyasladığımda, " Ya ben salağım, ya da bu adam bir çeşit oyun tanrısı " falan demiştim içimden Şaka yapmıyorum ciddiyim, hatta arkadaşım oynarken " Abi ver biraz da ben oynayayım " ya da " Save alıp oyunu yeniden başlatsana, biraz ben oynacağım ehehe " demeye çekindim.
463_4.jpg


O zamanlar elimdeki sistemde Windows98 yüklüydü. Zaten pek WindowsXP çalıştırmaya pek niyeti olmayan, upgrade' i gelmiş bir sistem vardı elimde. Her ne kadar " İyi kötü idare ediyor işte " modunda takılıyor olsam da, Prince' i yeniden gördüğüm gün benim için upgrade rüzgarlarının başladığı gündür. Onca uğraş, hesap-kitap ardından hakkıyla Prince of Persia oynayabileceğim bir makina topladım ve makina başına geçtim. Oyunu yüklerken şüpheli gözlerle klavye ve mouse' a bakıyordum, " Acaba olur mu? " gibisinden. Oyuna başlayalı henüz yarım saat olmuştu ki, artık Prince demek " ben " demekti. Saatler süren bu ilk buluşma esnasında bir ara telefonum çaldı. Arayan, PoP oynarken izlediğim arkadaştı, " Ne yaptın yükledin mi ? " sorusuna " Bir ara gel de ustasından Prince of Persia öğren " gibi ukala bir tavırla karşılık verdim

463_5.jpg
Bir solukta PoP: Sands of Time' ı bitirdim. Yetmedi baştan oynadım, yetmedi baştan oynadım...taa ki " Off yeni bir PoP çıksın artık!!! " diye isyan edene kadar. Ardından bir sene sonra PoP: Warrior Within geldi. PoP: Sands of Time hakkında söylenebilecek tek kötü şey renklendirme ile ilgilenen arkadaşın elinin ayarının kaçmış olduğudur. Hani oyun benim açımdan her anlamda kusursuzdu, ama bir yerden sonra o kadar canlı renkler olması ufaktan ufaktan gözüme batar olmuştu. Ubisoft sağolsun PoP 2' de bunun da üstesinden gelmişti (2004). Daha karanlık, daha karamsar bir atmosfer ile gelmişti PoP 2. Önceki oyunun üzerine birçok yenilik getirmiş ve takdiri hak eder bir oyun olmuştu. Yine bir çırpıda biten ( yanlış anlamayın, aslında yeterince uzundu) ve kendini tekrar tekrar oynatan bir oyun...( Ahh Dahaka ahh, az mı kaçtım senden :p ) Artık PoP 2' nin bitişi itibari ile herkes serinin 3. oyununun gelişine kesin gözüyle bakıyordu ki, netekim 3. oyun da geldi. PoP 3: The Two Thrones (2005), nedense oyun süresi olarak PoP 2' den daha kısa bir oyun süresine sahipti. Yine de " The dark side of the PoP " modundaki " Dark Prince " ile tanışmak harikaydı. Ama maalesef PoP 3 ile Prince' in hikayesi son buluyordu. Hiç bitmesin diye düşünmemize rağmen yine bir çırpıda bitirdiğimiz PoP 3 ardından, " Off noolcak şimdi ?, Ya devamı gelmezse ?, Yok canım gelir gelir ehehehe " gibi paranoyak bir PoP kitlesi çıktı ortaya. İşin ucunu bırakmadık ve Prince of Persia serisinin öyle ya da böyle devam edeceğine inanarak bekledik. Sonunda beklentilerimiz boşa çıkmadı ve ufukta yeni bir senaryo, yepyeni bir dünya ve yepyeni bir karakter ile, Prince of Persia geri döndü....
463_6.jpg
Bu sefer elimizdeki karakter lüks saraylardan, görkemli şehirlerden ve şık kıyafetler giyen soylulardan değil. Yeni Prince ( ki kendisi oyunun başında değil Prens, köy muhtarı bile değildir :p ), bol paranın ve kadının olduğu lüks bir hayatın hayallerini kuran bir gezgindir. Hiçbir yere ya da hiçbirşeye bağlanmadan, özgürce diyardan diyara, maceradan maceraya gezen bir adamdır. Geçmişi her zaman ardında bırakan, yaşadığı o anı hissetmeyi seçmiş bir insan. Gün gelip yolu kurak bir çöl ile kesişse de aldırmayan gezgin, çölde kum fırtınasına yakalanır. Fırtına dindiğinde kendisini cennet misali bir bahçede bulur.Bahçe, inanca göre tüm yaşamın kaynağı olduğuna inanılan " Yaşam Ağacı " ( The Tree of Life ) ' nın bulunduğu bir yerdir. Asırlar süren tutsaklığın sonunda ışığa baş kaldıran karanlığın yeniden ortaya çıktığı bu yerde, kendini iyiyle kötünün arasındaki savaşın ortasında bulur.
463_7.jpg
Efsane der ki iyi ile kötünün birbiri ile olan savaşı neredeyse yaradılış kadar eskidir. Ahriman, içindeki tüm kıskançlık ve nefret ile dünyaya karanlığı saldı. Karanlık, birçoğunun kalbine kötülüğü ve yozlaşmışlığı işledi. Hem öylesine işlemişti ki, bu çarpıklık gün geldi maddeye büründü, yeri, göğü ve toprağı sardı. Uğursuz güruhu, karşısına çıkanı ya karanlığına kattı, ya da yok etti. Güruh, Ahriman'ın gücüne güç kattı. Hizmetkarları varoluşlarının sebebini görmeksizin, kendini ona hizmet etmeye adadı. Ahriman, kimi seçilmiş hizmetkarlarına karanlığın güçlerini bahşetti. Seçilmişler, Ahriman'ın iradesine hizmet etmek adına, güruh'a liderlik etti, Ormazd' a karşı savaştı. Işığın tanrısı Ormazd karşısında birer birer yok olanseçilmişlerden anca birkaçı hayatta kaldı. Seçilmişlerin ölümü ile sonunda Ahriman' da güçsüz kaldı ve düştü. Ahriman' ın seçilmişleri, efendileri ile birlikte yüzyıllar boyunca Yaşam Ağacı' nın içinde tutsak kaldı. Ancak yüzyıllar sonunda Ahriman ve hizmetkarları yeniden Ormazd' a karşı duracak gücü kendinde bulup, iyi ile kötünün bitmek bilmeyen savaşını yeniden başlattı. Gitgide güçsüz düşen Ormazd' ın ise, ışığın adına yanında duracak bir kahramana ihtiyacı var....
Onca yıldır aşina olduğumuz Prince ve hikayesinden çok daha farklı bir senaryo ile karşımıza çıkıyor yeni oyun. Assasin's Creed' in motoru üzerine geliştirilen oyunun ilk dikkat çekici özelliği ise, tamamen el çizimi görünümünde bir dünya olması. Önceki PoP' lardaki yada Assasin's Creed' deki grafik yapısından tamamen farklı. Yeni çıkan hemen hemen her oyun için artwork çizimler üzerine çalışmalar görebilirsiniz. A.C' in oyun motoru üzerine adeta artwork bir dünya tasarlanmış. Şimdiye dek izlediğimiz videolar ve gördüğümüz resimler ardından rahatlıkla şunu diyebiliriz ki " Mis gibi de olmuş ! " Yeni PoP serisi ile birlikte, hiçbir zaman grafiklerden yana şikayetim olmamıştı ( tabii PoP 2 & PoP 3' ün ilk bölümlerinde grafiklerin berbat, sonra ne hikmetse gitgide güzelleşmesi gibi bir durum sözkonusuydu ). Ama bu sefer karşıma çıkan şey hem oyun, hem çizgi-film, hem sinema hemde anime seven bir insan olarak bana çok lezzetli göründü. Bugüne dek PoP serisinin ses ve müzikleri konusunda pek bir hatasını gördüm diyemem, hatta oyun esnasında insana o ambiansı o kadar başarılı bir şekilde yaşattı ki, bu konuda içimde en ufak bir şüphe barındırmıyorum desem yeridir.
463_9.jpg
Oyunun dövüş sisteminden söz etmek gerekirse Prince of Persia yine bu konuya farklı bir boyut kazandırmayı hedeflemiş. Oyunun başından itibaren bütün akrobasi ve dövüş yeteneklerine sahip olacağız. Yani elimizdeki karakter basit hareketler, sade combo'lar ile sunulmuş bir karakter değil. Ama yine de senaryo dahilinde ilerledikçe bazı yeni yetenekler ile karşılaşacağız. Kaldı ki bulunduğumuz dünyanın senaryo dahilinde erişilmesi gereken tüm noktalarına bu güçlere sahip olduktan sonra erişebileceğiz. Bir nevi kazanacağımız her yetenek, bize açılan yeni bir mekanın kapısı olarak düşünebiliriz bunu...
Dövüş sisteminin temel mantığı, oyun içerisinde karşılaşacağımız rakiplerle mücadele ederken, hangi vuruşun ya da hangi combo' nun o an kullanılıp, hangi combo' nun kullanılmaması gerektiğini keşvetmek. Yeni Prince ile gelen dövüş sistemi " En güçlü vuruş - En güçlü combo " gibi bir temele dayanmıyor. Görünüşe bakılırsa bu sistem, doğru an ve doğru saldırıyı eşleşmesine dayalı. Kişisel görüşümü sorarsanız bana oldukça eğlenceli göründü.Ayrıca dövüş sisteminin mekanikleri, kullanılacak combo'lar açısından belirli bir vuruş sıralamasına bağlı değil. Bu bakımdan bileğimizin gücü ve yaratıcılığımız konuşacak. Elika' nın da oyun boyunca yanımızda olacağını varsayarsak, rakiplerimizin Prince - Elika ikilisinden çekeceği var ( Her ne kadar böyle desek de oyunda karşımıza çıkacak tüm rakipler hemen hemen ikisinin gücüne eşit olacak ). Rakiplerimizle yaşayacağımız mücadelelerin her biri tam bir düello havasında olacak ( işte oyunun çarpıcı yönlerinden biri daha :p ). Prince dünyası sözkonusu olunca, co-op mode' da Prince' e bu denli yardımcı olacak bir karakterin olması bizler için yeni ve ilginç bir deneyim olacak. Unutmadan eklememiz gereken başka bir detay ise Prince' in sol elinde bulunan Gauntlet ( Üzerinde demir kaplamaları olan bir deri eldiven ). Gauntlet hem dövüşte, hemde akrobatik hareketleri gerçekleştirmekte kullanacağımız çok önemli bir eşya. Hem rakiplerinize karşı güçlü bir avantaj, hemde akrobasi anlamında devrimsel bir yenilik. Oyuna katacağı eğlenceyi düşündükçe heyecanım gitgide artıyor ;)
463_10.jpg

Elika...Elika....Elika.... Eee kim bu Elika ?
Farah, Kaileena ve daha niceleri...Prince & KadınlarSözkonusu Prince olunca senaryonun içinde mutlaka bir Prenses, ya da güzel bir kadın vardır. Kurtarılmayı bekleyeninden, yeri gelince silah kuşananına kadar onlar hep bir şekilde Prince' in hayatındaydı. Yeni oyundan bahsederken sürekli " Elika " ismi geçiyor. Oyunu aldığınızda yüzyüze tanışma şerefine erişirsiniz, ama biz yine de güzel kızımızı şöyle kısaca tanıtalım. Elika da Prince gibi kum fırtınasında yolunu kaybedip, sonunda kendini Yaşam Ağacı' nın bulunduğu bahçede buluyor. Prince ile burada yolları kesişen Elika, henüz keşvetmeye başladığı yeni güçler ile Prince'e yardım ediyor. Önceden de bahsettiğimiz gibi Elika dövüş ve akrobasi yönünden gücümüze güç katacak. Yani " Kılıç - Tekme - Kılıç - Elika v.s " combo'la bizleri bekliyor
Elika' nın kullandığı büyülerden biri de, astro projection olarak tanıtıldı ( bir nevi astral form'a geçerek prince' 'in tek başına yapabileceğinden daha uzun atlayışlar yapmasını sağlıyor ve düşmek üzereyken onu yakalayarak, en son bulunduğu güvenli zemine ulaştırıyor ). Elika' nın bu özelliği oyuna da astro projection ismi ile geçer mi bilmiyorum, ama Mattes bu özelliğin işlevinden bahsederken bu ismi kullandı. Yeni oyunda böyle bir etkenin oluşu, ister istemez bazı kullanıcıların " Düşüp ölme tehlikesinin olmayışı oyunun zorluk seviyesinde kötü bir etki yaratır " şeklinde düşünmesine sebep olmuş. Ancak oyunun yapımcısı Ben Mattes, " Artık günümüz oyunlarının yapısına göre Oyun bitti ya da Devam etmek ister misiniz ? gibi kavramlar Arcade oyunlarında kaldı. Oyun dünyasının bu yönde fazlasıyla evrimleşmiş bir yapıda olduğunu düşünüyoruz. Bu sistem ile yaratmaya çalıştığımız şey, Prince of Persia' nın checkpoint sistemli oyunlara göre çok daha sürükleyici bir yapıda olmasını sağlamak. " şeklinde bir açıklamada bulundu. Yine de bu konudan bahsederken " Healing Point " gibi bir cümle geçmiş bulunmakta. Healing Point, Elika' nın o an bulunduğunuz yerdeki mekanın çarpıklığını ve bozulmuşluğunu, büyü kullanarak iyileştirebileceği hassas bir nokta. Elika bu hassas nokta ile etkileşime geçip, etrafa yeniden hayat veriyor adeta. Bulunduğunuz ortamın adeta yeniden canlandığına şahit oluyorsunuz ( Mübarek Elika, türbesi yapılası insan )
463_11.jpg
Ve yeni nesil Prince of Persia oyunlarının en çarpıcı noktalarından biri olan akrobasi... İşte bu konuya gerçekten de çok hassas bir şekilde yaklaşılmış arkadaşlar. Serinin önceki oyunlarında akrobasinin bize yaşattığı adrenalin' i tarif etmek gerçekten çok zor. Konu oyundaki akrobasi olunca, mutlaka herkesin kendine has becerisi ve kontrol hakimiyeti farklıdır. Zamansız yapılan bir sıçrayış rahatlıkla Prince' i dipsiz bir kuyuya gönderebiliyordu. Bu yönden oyun bazen kimi oyuncular için zorlayıcı olabiliyordu. Yeni Prince, bu yönden yeni oyunculara daha kolay alışılabilecek bir kontrol hakimiyeti sunuyor. Peki ya yeni nesil Prince of Persia oyunlarının akrobasi ustaları ? Kontrollere sonuna kadar hakim, kusursuz denebilecek oyuncular ? Merak etmeyin, ustalığını kanıtlayabilen tüm oyuncular için çok daha dominant bir akrobasi becerisi ile bu dünyayı gezinmek mümkün. Kaldı ki Mattes' in iddiasına göre bu sefer yapabileceğiniz şeylerin sınırlarını çizebilmek, hayli zor olacak...
463_12.jpg
Ayrıca Prince of Persia dünyası yeni oyunla birlikte alışılageldik lineer mekan tasarımlarının da dışına çıkıyor. Oyuncunun nereye gideceği ve hangi yolu seçeceği gibi konular tamamen kendi insiyatifine kalmış.Bu durum oyunun ve senaryonun gidişatını değiştirmek adına ciddi bir önem taşıyor.Yapımcıların bu konuda başarmak istedikleri, herkese kendine has bir Prince of Persia deneyimi yaşatmak. Son günlerde oyuncuların yer ve mekan konusundaki sınırları oldukça genişletilmiş oyunlar daha da ön plana çıkmaya başladı. Umarım " Open World " kavramı oyun dünyasına bir külfet olmaktan çok nimet olarak kabul görür ve tüm yapımcılar tarafından benimsenir. Yer yer oyun dünyasında gelişen teknolojinin eğlence unsurunu gölgelediği noktalarda kızıyorum ama, bazen de tam tersini yaparak yüzümüzü güldürüyorlar
Uzun lafın kısası, Prince of Persia çok fena geliyor arkadaşlar. Yine saatlerce ekran başından ayrılamayacağız, uykusuz saatler geçireceğiz. Ama olsun, mevzu Prince of Persia olduktan sonra, uykunun ne kadar önemi var ki ? Oyunun çıkacağı platformlar PC, PS3 & Xbox 360 şeklinde. Ancak oyunun PC platformunda akıcı bir şekilde oynanabilmesi için en az Assasin's Creed kadar sistem gereksinimine ihtiyaç duyacağı kesin. Prince öncesinde elinizdeki sistemi tekrardan bir gözden geçirmenizi tavsiye ederim. 2008' in son çeyreğinde gelen en önemli oyunlardan biri de Prince. Eğer upgrade yapmak gibi bir düşünceniz varsa, bunu özellikle Kasım ayına girmeden önce yapmanızı tavsiye ederim..




*********************************************************


 


Yüzyıllar sonunda serbest kalan karanlık, varoluşu sona sürükleyecek mi...


463_15.jpg
Efsane der ki iyi ile kötünün birbiri ile olan savaşı neredeyse yaradılış kadar eskidir. Ahriman, içindeki tüm kıskançlık ve nefret ile dünyaya karanlığı saldı. Karanlık, birçoğunun kalbine kötülüğü ve yozlaşmışlığı işledi. Hem öylesine işlemişti ki, bu çarpıklık gün geldi maddeye büründü, yeri, göğü ve toprağı sardı. Uğursuz güruhu, karşısına çıkanı ya karanlığına kattı, ya da yok etti. Güruh, Ahriman'ın gücüne güç kattı. Hizmetkarları varoluşlarının sebebini görmeksizin, kendini ona hizmet etmeye adadı. Ahriman, kimi seçilmiş hizmetkarlarına karanlığın güçlerini bahşetti. Seçilmişler, Ahriman'ın iradesine hizmet etmek adına, güruh'a liderlik etti, Ormazd' a karşı savaştı. Işığın tanrısı Ormazd karşısında birer birer yok olanseçilmişlerden anca birkaçı hayatta kaldı. Seçilmişlerin ölümü ile sonunda Ahriman' da güçsüz kaldı ve düştü. Ahriman' ın seçilmişleri, efendileri ile birlikte yüzyıllar boyunca Yaşam Ağacı' nın içinde tutsak kaldı. Ancak yüzyıllar sonunda Ahriman ve hizmetkarları yeniden Ormazd' a karşı duracak gücü kendinde bulup, iyi ile kötünün bitmek bilmeyen savaşını yeniden başlattı. Gitgide güçsüz düşen Ormazd' ın ise, ışığın adına yanında duracak bir kahramana ihtiyacı var....
İşte Jordan Mechner' ın 1989 yılında yarattığı Prince of Persia efsanesi, bügün yepyeni bir oyunla, buram buram Pers mitolojisi kokan bir biçimde karşımızda. Prince ile tanıştığımız ilk günlerde kim derdi ki o piksel piksel dünya, bugün rüya misali bir görüntüye bürünsün.
Dünden bugüne Prince...
463_16.jpg
Geçmişten günümüze Prince of Persia oldukça uzun bir yol katetti. Aslında bu yazıya Prince of Persia kronolojisi ile başlamam gerekirdi, ama tahmin ediyorum ki bu satırları okuyan birçok oyuncu bu konuya uzun süre önce hakim olmuştur.
Tabii aramızda Prince of Persia efsanesi ile yeni yeni tanışanlar da olabilir. Üzülmeyin sizi bu konuda yarı yolda bırakmayacağım. Eğer Prince of Persia' nın geçmişini öğrenmek adına ufak bir yolculuğa çıkmak, Prince of Persia' nın ön inceleme yazısındaki Prince kronolojisine ulaşabilirsiniz.

Hadi bakalım, ufak bir rötardan sonra yazımıza devam ediyoruz.
463_17.jpg
Son dönemde Ubisoft' un elinde yeniden şekillenen Prince efsanesi, bugün bambaşka bir biçimde yeniden karşımıza çıktı. The Sands of Time, Warrior Within & The Two Thrones ile geçirdiğimiz uzun ve heyecanlı hikayenin sonuna geldik. Ama ne mutlu ki bir hikayenin bittiği yerde, bir başkası başlayabiliyor.
Yazının başında yer alan satırlar, bir nevi yeni hikayenin özü diyebiliriz. Aslen kardeş olan ışığın tanrısı Ormazd & karanlığın tanrısı Ahriman, varoluşun başından beri dengeyi bir arada tutan yegane şey. Varoluşun devam edebilmesi için bu ilahi dengenin hiçbir zaman bozulmaması gerekiyor. Ancak yeni Prince of Persia ile tanık olacağınız hikayede, Ahriman bu düzeni bozmak üzere elinden geleni yapıyor...
Oyunun senaryosu ile ilgili daha fazla detaya girmenin tehlikeli olduğunu düşündüğüm için, buradan sonrasını keşvetmek üzere sizlere bırakıyorum.

Giden geleni aratır mı ? Bakalım yeni Prince of Persia nelere kadir...
463_18.jpg
Yeni oyun ile ana karakterin değiştiğini söylemenin, şu dakikadan sonra bu yazıyı okuyan kimsede süpriz etkisi yaratmayacağına eminim. Eski Prince' den memnun muyduk ? Evet, hemde nasıl. Peki ya yeni Prince ? Sizin aranız nasıl olur bilmem ama benim yeni Prince ile aram gayet iyi. Eski ile yeniyi karşılaştırmamız gerekirse, karakteristik özellikleri tamamen gözardı etmeyi tavsiye ediyorum. Neden derseniz, elimizde yeni bir oyun, yeni bir hikaye ve yeni bir karakter var. Her ne kadar bu yazı yeni Prince of Persia' nın arşive katmaya değer bir oyun olduğundan bahsedecek olsa da, yeni oyunun göze takılan bazı olumsuz yönleri de var. Ve ben bu olumsuz yönlerin tamamen yeni oynanış biçiminden kaynaklandığını düşünmekteyim. Neyse, işin o kısmına zaten az sonra geleceğiz...
Eski PoP üçlemesinde, ergenlikten olgunluğa uzanan yol boyunca Prince' in yanında olmuştuk. Yeni oyunda tanıştığımız Prince ise geçmişini geride bırakmayı tercih eden ve hayatın onu sürüklediği gibi yaşayan biri. Sonunda yolları bir şekilde Elika ile kesişiyor ve Prince kaderin onu sürüklediği bu noktada kendini bu hikayenin akışına bırakıyor.

Yeni hikaye, yeni Prince, eee bi de bizim bi tane yeni Prenses olacaktı ?
463_19.jpg
Tamam, güzelliğine, çekiciliğine daha başından beri laf yok da, ben ne zaman bir Prenses lafı duysam irkilirim. Sağolsun Ubisoft bugüne kadar bize şımarık prenses kaprisi yaşatmadı, umarım bir gün yaşamak zorunda kalmayız da Prenses Elika, ki kendisine Prenses denmesi yerine ismi ile hitab etmenizi tercih eder, Ormazd & Ahriman' ın geçmişi, bulunduğunuz mekan ya da gitmeniz gereken yer konusunda adeta ayaklı bir Google abidesi Elika, yeni oyunla tanık olacağınız bu hikayede kendisine oldukça iyi bir yer edinmiş. Zaten senaryo bu açıdan öylesine kurgulanmış ki, Elika hiçbir zaman ana karakterin gölgesinde kaybolacak bir figüran gibi değil.

463_20.jpg
Elika, güzel, çekici ve bilgili olduğu kadar da marifetli bir kızımız. Hatta hikaye boyunca Prince & Elika takım oyununu mükemmel bir biçimde götürüyor diyebilirim. Öte yandan oyun sırasında ayağınıza dolanacak ya da yer yer hareket kabiliyetinizi sınırlayacak bir engel de teşkil etmiyor. Hatta ve hatta yeni Prince' in hareket kabiliyeti, birçok noktada Elika' nın yardımı ile yürüyor diyebilirim. Aynı durum dövüş sisteminde de geçerli tabii.
Oyunda ilerleyiş açısından " İlla ki buradan gideceksin arkadaşım! " şeklinde bir yaptırım olmaması da apayrı bir güzellik. Ayrıca aklınız bir yerlerde kaldığı takdirde geri dönüşü mümkün olmayan noktalar olduğunu söylemekte oldukça güç. Senaryo dahilinde seçtiğiniz yoldan ilerleyerek Ahriman' ın gardiyanlarını alt etmeniz ve bulunduğunuz noktalardaki Fertile Ground olarak adlandırılan noktaları Elika ile iyileştirmeniz gerekiyor. İyileştirdiğiniz her noktadan sonra etrafta Light Seed olarak anlandırılmış ışık huzmelerini topluyorsunuz. Yeterince Light Seed topladıktan sonra ise, sırayla tapınağın önünde bulunan 4 Ormazd mührünü açmanız gerekiyor. Açılan her mühür ile daha önceden gidemediğiniz bazı bölgelere erişim sağlayabiliyorsunuz. Öte yandan açılan her mühür ile bulunduğunuz mekanlarda göreceğiniz ufak mühürleri Elika ile birlikte kullanarak bazı noktalara daha kolay ve kısa bir şekilde ulaşabiliyorsunuz.

Çok övdük walla, başımıza birşey gelecek
463_22.jpg
İşte genel hatları ile yeni Prince of Persia böyle. Oyundaki akrobasi ve dövüş sistemini buraya kadar çok fazla ele almadık. Dilerseniz buradan sonra bu konulara ve gözümüze takılan ufak tefek negatif etkenlere yoğunlaşalım.
Bildiğiniz üzere yeni Prince of Persia, Assassin's Creed motoru üzerine geliştirilen bir oyun oldu. Ben dövüş sistemi ve oyundaki akrobasinin eksik kaldığı yönlerin çıkış noktasını burası olarak kabul ediyorum. Eski PoP serisini oynayanlar şunu rahatlıkla hissedecektir ki, yeni Prince of Persia akrobatik hareketler yönünden eskilere göre çok basit kalmış. Eski seriyi hatırladıkça insan bazen yeni oyunun kendi kendini oynadığı hissine kapılabiliyor. Eski PoP serisinde Dagger of Time gibi bir lüksümüz vardı ama onun bile belli bir noktadan sonra sınırı vardı. Yeni oyunda her düştüğüm yerde Elika' nın tutup beni geri çekmesi belki zaman kazandırdı, ama bir yerden sonra da sıktı. Üstelik yeni oyunun kontrol hakimiyeti eskisine kıyasla çok kolay olduğu için oyunun genel zorluk seviyesi adına pek de tatmin olmadım.

463_21.jpg
Öte yandan bu Assassin's Creed tarzı dövüş sistemi de eski PoP serisine göre yavan kalmış. Kimilerine göre Prince & Elika ikilisi çok daha güçlü gibi gözükse de, ben eski Prince' in dövüş konusunda daha gerçekçi, daha güçlü ve daha yaratıcı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca AC tarzı üzerine geliştirilen dövüş sistemi her ne kadar daha akıcı gözükse de, klasik " Bekle düşman 5-6 kere vursun, sonra saldır " döngüsünden pek de uzakta değil. Eski PoP serisinin dövüş sistemini hatırlarsanız, onun daha esnek ve daha başarılı bir sistem olduğuna hemfikir olacağınıza inanıyorum. Gerçi God of War I & II gibi iki şaheserden sonra pek çok oyunun dövüş sistemi benim gözümde sınıfta kalır. Ahh Kratos kanka ahh! Yazı bitsin geliyorum yanına

Görsel ve işitsel anlamda zirveye ulaşmış bulunmaktayız...
463_9.jpg
Eski PoP serisinden sonra yeni oyunun görsel anlamda çok büyük bir fark yarattığını söyleyebilirim. Ben ki sıkı sıkıya takip ettiğim bir oyunun galerilerini gezerken, en çok artwork resimlerine bakmaktan keyif alırım. Baştan aşağı artwork tadında bir oyun ile karşılaşmak bu açıdan benim için çok keyifli bir deneyim oldu. Eski PoP serisinin gitgide güzelleşen grafikleri ve her seferinde daha da karanlık bir hale bürünen teması eminim hepinizin hoşuna gitmiştir. Bir oyunun grafiksel anlamda oyuncunun gözünde yarattığı ilk izlenim iyi ise, inanın daha sonra bunu değiştirmek bir o kadar zordur. Yeni oyunu oynamış olan birkaç kişiden, grafiksel anlamda eskiyi aradıklarını belirten yorumlar duydum. Oyun hakkında size verebileceğim tek tavsiye, bugüne kadar gördüklerinizi ve önyargılarınızı bir kenara bırakın. Yeni oyuna bambaşka bir oyun ya da yeni bir deneyim gözü ile bakın. Bir süre sonra başta garipsediğiniz grafiklerin hoşunuza gideceğine eminim.
Müzik ve seslendirmeler konusuna gelince, PoP serisi her zaman bu konuda hayranlarını tatmin edebilen bir iş çıkarmıştır. Yeni oyun için de aynı performansın sözkonusu olduğunu söylemek mümkün. İnanın bu oyunun başında geçirdiğim saatler çok huzur verici saatler oldu.
Yolculuğun sonuna geldik...
Yazımı bitirmeden önce Ubisoft' a iki çift lafım var. Yeni PoP çok başarılı, hatta bu tatta çıkardığınız birçok oyun genel anlamda başarıyı yakalayabilmiş durumda. Ancak sırf tasarladığınız oyunlar daha fazla kişi tarafından oynanabilsin diye, bu tarz oyunlara yakışan akrobasiden ya da dövüş sisteminden çalmayın. En azından bu oyunların zorluk seviyeleri konusunda dengeleyici biçimde mod seçenekleri sunulsun ki, geçmişe dönüp baktığımızda birşeyleri arkamızda bıraktığımızı hissetmeyelim.
Yeni Prince of Persia' yı artı ve eksileri ile gözden geçirdiğimde vardığım sonuç tamamen olumlu. Evet, gözden kaçmayacak nitelikte eksi yönler var ki bunları sizlerle az önce paylaştım. O eksiler yüzünden yeni PoP' a mükemmel diyemiyorum, ama kesinlikle her oyuncunun görüp geçirmiş olması gereken bir oyun. Başında geçireceğiniz saatler sonrası yeni PoP ile vedalaşırken, yüzünüzde hoş bir gülümseme olacağına inanıyorum.
 
Oyun dünyasının temel direklerinden bir tanesidir Prince benim ise hayranı olduğum bir kahramandı ama malesef artık eski tadını vermesede her yeni oyunuyla ilgimi fazlasıyla çeker
 
Geri
Üst