Sen Yoktun Sultanım

dEmOn_TR

New member
Katılım
19 Ağu 2005
Mesajlar
248
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Where is The Lowe..........!
Sen Yoktun.....

Sen yoktun SULTANIM...
HZ.Adem deydi nurun......
Önce Cenneti sonra yer Yüzünü Şereflendirdin...
Adem nuruna affedildi...
Arafat bu affa sahitti.........
Sen yoktun....
Nuh'un gemisindeydi nurun....
Dalgalar yer yüzünü boğarken....
Toprağın bagrındaki su gökyüzüyle buluşurken.......
Ve bu bir ilahi azap derken.........
ALLAH NURU'nu taşıdı binbir sebeple.......
Tufan nurunu selamladı edeple....
Sen yoktun....
HZ.ismail in alnındaydı nurun...
ibrahim-i bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden....
Rabimiz dedi:
!Onlara kendi iclerinden senin ayetlerini okuyacak kitap ve hikmeti ogretecek onlari temizleyecek bir elci gönder!
Aminnnn dedi onsekiz bin alemm.......
Nurunla aydinlanan minicik ellerini semaya kaldirarak 'Aminnn' dedi ismail.....
Hira'nur dağı aminnn diyerek ayaga kalktı.....
Medineden adı uhut olan bir amin yankılandı sevr dağından.....
Sen yoktun sultanım...
Hz.isa ''Ahmet'' diye muşkuladı seni.....
'Alemlerin efendisi' diye sana seslendi......
Artık ben sizinle çok söyleşmem dedi havarilerine....
Cünkü bu alemin REiS'i geliyor........
Bekleyin Ahmet geliyor.....
Kainat'a Rahmet geliyor.........
Havarilerin yüzünü okşayan
ölüleri dirilten bir nefes oldum ama
Sen yoktunn.....
Sen Yoktunn....
Hz.ABDULLAH 'ın anlındaydı nurun....
Başı eğik gezerdi mazlum...
Puteyle göklerden seni sorardı....
Varaka seni aradı semada........
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.....
Ağlayarak süslediler ölüme.....
Ağlayarak ''Hadi dayına gidiyorsun'' dediler.....
Sen yokken SULTANIM Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek......
Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.......
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyret mesiydi....
En son cocuk atılırken çukura.....
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu....
Ve tebessüm ederek Hira-Nur dağını gösterdi......
Melekler süslüyordu Hira ' yı...
Efendisine hazırlanıyordu Ceberi-nur........
Efendisine hazırlanıyordu MEKKE....
Alem Efendisine hazırlanıyordu........
Kainat 'in gözü HZ.Amine'deydi......
Toprak Yalvarıyordu Rabbine.......
Gel diye ağlıyordu mazlumlar gözleri semada........
VE BiR GELiŞiN VARDI YA-RASULALLAH............
BiR iNiŞiN VARDI YER YÜZÜNE......
ÖNÜNDE CEBRAİL ARDINDA YALIN KILIÇ MELEKLER......
BiR iNiŞiN VARDI YER YÜZÜNE.....
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdiler belkide........
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya......
Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini....!!!
Her şey sus pus olmuştu.....
Hadi diyordu yıldızlar......
Hadi diyordu ay....
Kainat bir isim duymak istiyordu......
Ve bir ses yükseldi Amine'nin evinden.......
"MUHAMMED"
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.......
"MUHAMMED"
Melekler öptü o nurdan ellerini...........
''MUHAMMED''
Seni yaratan ALLAH' a kurbanız Eyy DÜRRÜ YEKTA.....
Sana o adı veren Rahman 'a kurbanız.........
Artık sen vardın....
Susuz topraklara rahmet indi seninle....
Annenden sonra anne Halime sevindi seninle......
Yağmuramı ihtiyaç var....
KALDIR ŞEHADET PARMAĞINI YAĞMURLARI SALSIN "ALLAH"
SONRA TUT AĞACIN YAPRAĞINI KÖKLERİNİ CIKARTTIRIP YANINDA YÜRÜTSÜN "ALLAH"
YETERKİ SEN İSTE ... SEN İSTE YA-RASULALLAH.......
DEKİ BEN KİMİM...!
DAĞLAR TAŞLAR DİLE GELSİN......
DİLSİZ COCUKLAR ELLERİNDEN TUTUP "ENTE-RESUIULLAH" DESİN......
SEN VARDIN....
Bedir kar dı....
Uhud dardı....
Hendek yardı..
Yiğitlerin vardı..Ölmek için yarışan yiğitlerin vardı...
Hele bir Enes'in Vardı Ya-Rasulallah....
Uhud ' ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu........
Onlarda: ''ALLAH ın RESUL u öldürülmüş diyince''........
Peki o öldükten sonra yaşayıpta ne yapacaksınız......
Kalkın ve onun gibi ölün demişti......
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.........
Hemde ne şehit ''Ey-Nebi'' vücüdu yaralardan tanınmaz haldeydi........
Kız kardeşi ancak parmaklarından tanıya bildi onu..........
Mushab-bin ümeyirin vardi senin uhud ta sancagini taşıyan....
Öyle bir aşkla bağlıydı ki sana........
ALLAH o gün melekleri Mushab 'ın Suretinde indirdi.....
Ebu Hüreyrem vardi acıkınca mescid in önünde durur sana bakardı.....
Sen anlardın...
Ya ebahir gel derdin..
Ve sen gittin bir gidişle gittin.......
Ardında hüznün kaldı.....
Hasretin kaldı göklerde......
Bilal ezan okuyamaz oldu.... Ne zaman teşebbüs etse....
"MUHAMMED RESULULLAH" demeye dizleri üstüne çöker kendinden geçerdi...
Sonra günler ay...
Aylar yıl oldu...
Ve asırlar oldu...
Sensizliğe açtık gözlerimizi...
Ama sen bırakmassın bizi.....
Sen varsın EY ŞEHiTLERiN SULTANI..!
Sen varsın....
Bir şehit bile ölmedi derken sana nasıl yok deriz......
Ebu Talip şam 'a giderken devesinin önüne geçip......
''Beni burada kime bırakıyorsun ne anam var ne babam''
Ebu Talip bırakmamıştı bu yüzden......
Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini.......
kime bırakıp gidiyorsun Ya-RASULALLAH.....!!!!
Bırakma bizi ki.....
ALLAH Sen onların içindeyken onları azab edicek değiliz buyuruyor......
Bırakma bizi......
Hayatı seninle öğretti RAHMAN.......
Kullu seninle tanıdık.....
Dua yı senden öğrendik.....
SEvgili....
Hz.ÖMER ümre için senden izin isteyince kardeşçe dedin ona....
''Duanda bana yer ayirirmisin''...
Bizler Ömer değiliz ama bütün dualarımız senin için...
EYY-Rabimiz Resulunu anışımızdan Haberdar et...
Ona binler SALAT Ve binler SELAM ....
Habibine MAKAM-I MAHMUD u ver..........
Ona vesileyi lütfet...
Bizide AFFET..........
ONUN HATRINA AFFET...
ZATININ HATRINA AFFET...
NE OLUR AFFET BİZİ.....
Bizi AFFET....
 
Çok güzell bi paylaşım arkadaşım...Eline emeğine gönlüne sağlık...Allah razı olsun...
 
yüregine saglık kardesim eywalla..
 
Allah razı olsun..Çok güzel mısralar...Dinlemeyi de sevmişimdir bu şiiri...

Allah senden tekrar razı olsun...
 
sen yoktun

Sen yoktun!

Sen yoktun!

Sen yoktun...
Hz Âdem'deydi nurun
Önce cenneti,
Sonra yeryüzünü şereflendirdin.
Âdem nuruna affedildi
Arafat bu affa şâhitti

Sen yoktun
Nuh'un gemisindeydi nurun...
Dalgalar yeryüzünü boğarken
Toprağın bağrındaki su
Gökyüzüyle buluşurken
Ve bu bir ilahi azap derken,
Allah nurunu taşıdı binbir sebeple
Tûfan, nurunu selamladı edeple...

Sen yoktun...
Hz.ismail'in alnındaydı nurun
İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
"rabbimiz" dedi,
"onlara kendi içlerinden
Senin ayetlerini okuyacak
Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
Onları temizleyecek bir elçi gönder,
Amin dedi on sekiz bin âlem
Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak
Amin dedi ismail.
Hira nur dağı amin diyerek ayağa kalktı
Medine'den adı uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.

Sen yoktun...
Hz.isa "ahmed" diye muştuladı seni
Alemlerin efendisi diye sana seslendi.
Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..
Çünkü bu âlemin reisi geliyor...
Bekleyin ahmed geliyor.
Kainata rahmet geliyor.
Havarilerin yüzünü okşayan,
Ölüleri dirilten bir nefes oldun
Ama sen yoktun...


Sen yoktun sultânım,
Hz. abdullah'ın alnındaydı nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Kuteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.
Ağlayarak süslediler ölüme...
Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.
Sen yokken,
Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi...
En son çocuk atılırken çukura
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu
Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.
Melekler süslüyordu hirâyı.
Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
Efendisine hazırlanıyordu mekke.
Âlem efendisine hazırlanıyordu
Kainatın gözü hz. aminedeydi.
Toprak yalvarıyordu rabbine,
Allahım gönder artık diyordu.
Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada


Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Önünde cebrail!
Ardında yalın kılıç melekler!
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.

Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.
Her şey sus pus olmuştu.
Hadi diyordu yıldızlar, hadi diyordu ay!
Kainat bir isim duymak istiyordu.
Ve bir ses yükseldi Âmine'nin evinden;
Muhammed!
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.
Muhammed!
Melekler öptü o nurdan ellerini.
Muhammed!
Seni yaratan allah'a kurbânız ey dürri yekta!
Sana o adı veren rahmana kurbanız


Artık sen vardın
Susuz topraklara rahmet indi seninle
Annenden sonra anne halime sevindi seninle
Yağmura mı ihtiyaç var?
Kaldır şehadet parmağını,
Yağmurları salsın allah.
Sonra tut ağacın yaprağını,
Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün allah.
Yeterki sen iste,
Sen iste yarasulallah
Deki ben kimim?
Dağlar, taşlar dile gelsin,
Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,
Ente rasulullah desin.

Sen vardın
Bedir kârdı,
Uhut dardı
Hendek yârdı.
Yiğitlerin vardı.
Ölmek için yarışan yiğitler...


Hele bir enesin vardı senin.
Enes bin malik...
Uhut'ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.
Onlar da
"allah'ın rasulü öldürülmüş deyince
Enes kükremiş:
" peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?
Kalkın ve o'nun gibi ölün! demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.
Hem de ne şehit ey nebi!
Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.
Kız kardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu...

Musab bin umeyr'in vardı senin.
Uhut'ta sancağını taşıyan.
Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
Allah o gün melekleri musab'ın suretinde indirdi.

Ebu hureyren vardı...
Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.
Sen anlardın,
Ya ebâhir gel! derdin.


Ve sen gittin...
Bir gidişle gittin
Ardında hüznün kaldı.
Hasretin kaldı göklerde.
Bilal ezan okuyamaz oldu
Ne zaman teşebbüs etse
Muhammed rasulullah demeye
Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.

Sonra günler ay,
Aylar yıl oldu.
Ve asırlar oldu
Sensizliğe açtık gözlerimizi.
Ama sen bırakmazsın bizi.
Sen varsın ey şehitlerin sultanı
Sen varsın!
Bir şehit bile ölmezken
Sana nasıl yok deriz.
Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip
Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.
Ne anam var ne babam...
Ebutalip bırakmamıştı bu yüzden .


Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun ya
Rasûlallah!
Bırakma bizi ki; allah;
Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.
Bırakma bizi!
Hayatı seninle öğretti rahman.
Kulluğu seninle tanıdık.
Duayı senden öğrendik sevgili!
Hz ömer umre için senden izin isteyince,
"kardeşcik" dedin ona,
Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın?
Bizler ömer değiliz ama
Bütün dualarımız senin için

Ey rabbimiz!
Rasulünü anışımızdan haberdar et!
O'na binler salat, binler selam!
Habibine makam-ı mahmut'u ver
O'na vesileyi lutfet.
O'nu refik-i Âlâya yükselt
Bizi de affet
O'nun hatrına affet
Zatının hatrına affet.(amin)
 
Sen yoktun...
Hz. Âdem’deydi nurun
Önce cenneti,
Sonra yeryüzünü şereflendirdin.
Âdem nuruna affedildi
Arafat bu affa şâhitti
* * *
Sen yoktun
Nuh’un gemisindeydi Nurun...
Dalgalar yeryüzünü boğarken
Taprağın bağrındaki su
Gökyüzüyle buluşurken
Ve bu bir ilahi azap derken,
Allah nurunu taşıdı bin bir sebeple
Tûfan, nurunu selamladı edeple...
* * *
Sen yoktun...
Hz. İsmail’in alnındaydı Nurun
İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
“Rabbimiz” dedi,
“Onlara kendi içlerinden
Senin ayetlerini okuyacak
Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
Onları temizleyecek bir elçi gönder,
Amin dedi on sekiz bin âlem
Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak
Amin dedi İsmail.
Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı
Medine’den adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.
* * *
Sen yoktun...
Hz. İsa “Ahmed” diye muştuladı seni
Alemlerin efendisi diye sana seslendi.
Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..
Çünkü bu âlemin reisi geliyor...
Bekleyin Ahmed geliyor.
Kainata rahmet geliyor.
Havarilerin yüzünü okşayan,
Ölüleri dirilten bir nefes oldun
Ama sen yoktun...
* * *
Sen yoktun Sultânım,
Hz. Abdullah’ın alnındaydı Nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Kuteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.
Ağlayarak süslediler ölüme...
Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.
Sen yokken,
Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi...
En son çocuk atılırken çukura
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu
Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.
Melekler süslüyordu hirâyı.
Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
Efendisine hazırlanıyordu Mekke.
Âlem Efendisine hazırlanıyordu
Kainatın gözü Hz. Amine’deydi.
Toprak yalvarıyordu rabbine,
Allahım gönder artık diyordu.
Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada
* * *
Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Önünde cebrail!
Ardında yalın kılıç melekler!
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.
Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.
Herşey sus pus olmuştu.
Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay!
Kainat bir isim duymak istiyordu.
Ve bir ses yükseldi Âmine’nin evinden;
Muhammed!
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.
Muhammed!
Melekler öptü o nurdan ellerini.
Muhammed!
Seni yaratan Allah’a kurbânız ey dürr-i yekta!
Sana o adı veren rahmana kurbanız
* * *
Artık sen vardın
Susuz topraklara rahmet indi seninle
Annenden sonra anne halime sevindi seninle
Yağmura mı ihtiyaç var?
Kaldır şehadet parmağını,
Yağmurları salsın Allah.
Sonra tut ağacın yaprağını,
Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah.
Yeter ki sen iste,
Sen iste ya rasulallah
Deki ben kimim?
Dağlar, taşlar dile gelsin,
Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,
Ente Rasulullah desin.
* * *
Sen vardın
Bedir kârdı,
Uhut dardı
Hendek yârdı.
Yiğitlerin vardı.
Ölmek için yarışan yiğitler...
* * *
Hele bir enesin vardı senin.
Enes bin malik...
Uhut’ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.
Onlar da
“Allah’ın Rasulü öldürülmüş deyince
Enes kükremiş:
“Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?
Kalkın ve O’nun gibi ölün!” demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.
Hem de ne şehit ey nebi!
Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.
Kız kardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu...
* * *
Musab Bin Umeyr’in vardı senin.
Uhut’ta sancağını taşıyan.
Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
Allah o gün melekleri Musab’ın suretinde indirdi.
Ebu Hureyre’n vardı...
Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.
Sen anlardın,
Ya Ebâhir gel! Derdin.
* * *
Ve sen gittin...
Bir gidişle gittin
Ardında hüznün kaldı.
Hasretin kaldı göklerde.
Bilal ezan okuyamaz oldu
Ne zaman teşebbüs etse
Muhammed Rasûlullah demeye
Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.
* * *
Sonra günler ay,
Aylar yıl oldu.
Ve asırlar oldu
Sensizliğe açtık gözlerimizi.
Ama sen bırakmazsın bizi.
Sen varsın ey şehitlerin sultanı
Sen varsın!
Bir şehit bile ölmezken
Sana nasıl yok deriz.
Ebu talip şama giderken devesinin önüne geçip
Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.
Ne anam var ne babam...
Ebu talip bırakmamıştı bu yüzden .
* * *
Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah!
Bırakma bizi ki; Allah;
Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.
Bırakma bizi!
Hayatı seninle öğretti Rahman.
Kulluğu seninle tanıdık.
Duayı senden öğrendik sevgili!
Hz Ömer umre için senden izin isteyince,
“Kardeşcik” dedin ona,
Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın ?
Bizler Ömer değiliz ama
Bütün dualarımız senin için
* * *
Ey Rabbimiz!
Resulünü anışımızdan haberdar et!
O’na binler salat, binler selam!
Habibine Makam-ı Mahmut’u ver
O’na vesileyi lutfet.
O’nu refik-i Âlâya yükselt
Bizi de affet
O’nun hatırına affet
Zatının hatırına Affet.

Dursun Ali ERZİNCANLI

 
SEN YOKTUN SULTANIM

Sen yoktun...
Hz. Âdem�deydi nurun
Önce cenneti,
Sonra yeryüzünü şereflendirdin.
Âdem nuruna affedildi
Arafat bu affa şâhitti
* * *
Sen yoktun
Nuh�un gemisindeydi Nurun...
Dalgalar yeryüzünü boğarken
Taprağın bağrındaki su
Gökyüzüyle buluşurken
Ve bu bir ilahi azap derken,
Allah nurunu taşıdı bin bir sebeple
Tûfan, nurunu selamladı edeple...
* * *
Sen yoktun...
Hz. İsmail�in alnındaydı Nurun
İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
�Rabbimiz� dedi,
�Onlara kendi içlerinden
Senin ayetlerini okuyacak
Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
Onları temizleyecek bir elçi gönder,
Amin dedi on sekiz bin âlem
Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak
Amin dedi İsmail.
Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı
Medine�den adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.
* * *
Sen yoktun...
Hz. İsa �Ahmed� diye muştuladı seni
Alemlerin efendisi diye sana seslendi.
Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..
Çünkü bu âlemin reisi geliyor...
Bekleyin Ahmed geliyor.
Kainata rahmet geliyor.
Havarilerin yüzünü okşayan,
Ölüleri dirilten bir nefes oldun
Ama sen yoktun...
* * *
Sen yoktun Sultânım,
Hz. Abdullah�ın alnındaydı Nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Kuteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.
Ağlayarak süslediler ölüme...
Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.
Sen yokken,
Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi...
En son çocuk atılırken çukura
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu
Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.
Melekler süslüyordu hirâyı.
Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
Efendisine hazırlanıyordu Mekke.
Âlem Efendisine hazırlanıyordu
Kainatın gözü Hz. Amine�deydi.
Toprak yalvarıyordu rabbine,
Allahım gönder artık diyordu.
Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada
* * *
Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Önünde cebrail!
Ardında yalın kılıç melekler!
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.
Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.
Herşey sus pus olmuştu.
Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay!
Kainat bir isim duymak istiyordu.
Ve bir ses yükseldi Âmine�nin evinden;
Muhammed!
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.
Muhammed!
Melekler öptü o nurdan ellerini.
Muhammed!
Seni yaratan Allah�a kurbânız ey dürr-i yekta!
Sana o adı veren rahmana kurbanız
* * *
Artık sen vardın
Susuz topraklara rahmet indi seninle
Annenden sonra anne halime sevindi seninle
Yağmura mı ihtiyaç var?
Kaldır şehadet parmağını,
Yağmurları salsın Allah.
Sonra tut ağacın yaprağını,
Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah.
Yeter ki sen iste,
Sen iste ya rasulallah
Deki ben kimim?
Dağlar, taşlar dile gelsin,
Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,
Ente Rasulullah desin.
* * *
Sen vardın
Bedir kârdı,
Uhut dardı
Hendek yârdı.
Yiğitlerin vardı.
Ölmek için yarışan yiğitler...
* * *
Hele bir enesin vardı senin.
Enes bin malik...
Uhut�ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.
Onlar da
�Allah�ın Rasulü öldürülmüş deyince
Enes kükremiş:
�Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?
Kalkın ve O�nun gibi ölün!� demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.
Hem de ne şehit ey nebi!
Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.
Kız kardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu...
* * *
Musab Bin Umeyr�in vardı senin.
Uhut�ta sancağını taşıyan.
Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
Allah o gün melekleri Musab�ın suretinde indirdi.
Ebu Hureyre�n vardı...
Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.
Sen anlardın,
Ya Ebâhir gel! Derdin.
* * *
Ve sen gittin...
Bir gidişle gittin
Ardında hüznün kaldı.
Hasretin kaldı göklerde.
Bilal ezan okuyamaz oldu
Ne zaman teşebbüs etse
Muhammed Rasûlullah demeye
Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.
* * *
Sonra günler ay,
Aylar yıl oldu.
Ve asırlar oldu
Sensizliğe açtık gözlerimizi.
Ama sen bırakmazsın bizi.
Sen varsın ey şehitlerin sultanı
Sen varsın!
Bir şehit bile ölmezken
Sana nasıl yok deriz.
Ebu talip şama giderken devesinin önüne geçip
Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.
Ne anam var ne babam...
Ebu talip bırakmamıştı bu yüzden .
* * *
Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah!
Bırakma bizi ki; Allah;
Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.
Bırakma bizi!
Hayatı seninle öğretti Rahman.
Kulluğu seninle tanıdık.
Duayı senden öğrendik sevgili!
Hz Ömer umre için senden izin isteyince,
�Kardeşcik� dedin ona,
Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın ?
Bizler Ömer değiliz ama
Bütün dualarımız senin için
* * *
Ey Rabbimiz!
Resulünü anışımızdan haberdar et!
O�na binler salat, binler selam!
Habibine Makam-ı Mahmut�u ver
O�na vesileyi lutfet.
O�nu refik-i Âlâya yükselt
Bizi de affet
O�nun hatırına affet
Zatının hatırına Affet.

Dursun Ali ERZİNCANLI

 
hepsini toparladık İnşaallah:D
 
Geri
Üst