Sendeki Ben..

aSLihaN

New member
Katılım
12 Eyl 2005
Mesajlar
1,665
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
35 buJuk
Sendeki Ben

"Seni seviyorum." dedim,
Duymadın.
"Seni özlüyorum." dedim,
Aldırmadın.
"Herşeyimsin." dedim,
"Olamaz." dedin.
"Seni unutamıyorum." dedim,
İnanmadın.
Güldün.
Günler geçti.
Sevgim soldu.
Unuttum seni ve sendeki beni.

Bir yaz günü karşılaştık.
Bir çırpıda süzdüm seni, gözlerimle.
Gözlerimiz kavuştu,
Anlamsız bakışlarla.
Bakışların beni titretmiyordu artık.
Tek nefeste büyük bir iştahla
Kendinden emin her zamanki tavrınla
Kurdun cümleni;
"Beni özledin mi?"
Hiç tereddütsüz;
"Hayır" dedim.
"Ama ben ..." dedin.
Durakladın, gözlerin doldu.
Pişman oldun eski günleri düşündükçe.
Ne çok şey söyleyecekti dudakların,
'Evet' deseydim.
Bekledim gerisi gelir diye.
Ansızın, isteksizce o kelimeyi,
Fısıldar gibi söyledin;
"Hoşçakal,"

19 Mart'ta,
Seni evine bıraktığım akşam geldi aklıma.
Gözlerim ışıl ışıl, yüreğim sevgi dolu.
Tüm sevecenliğimle,
"Hoşçakal bitanem" dediğim akşam.
O zaman herşey farklıydı.
En farklısı ise sevgimdi.
Değişmişti çünkü.
Seninle, sözlerinle, umursamaz tavırlarınla.
Değişen ne çok şey vardı, sen bana hoşçakal derken.
Düşündüm, karşılığım ne olmalı diye.
Anladım ki tek kelime yetermiş,
Bendeki sevgini anlatmaya.
Sen giderken, fazladan her kelimeyle,
Hem seni kandırıyordum.
Hem de bu aşk kokan kalbimi.
Düşüncelerimden sıyrıldım bana dokunmanla.
"Hoşçakal" dedim, gerisini bekledin.
Ama sen beklerken,
Aramıza koca bir yıldız sığardı.
Onun kadar uzaktın ama
Onun gibi parlamıyordun artık.
Çünkü çok geç anladım,
Sendeki parıltının,
Yüreğimin yansıması olduğunu.

Ben yanlışı; seni sevmekle değil,
Bendeki sevgiyi, sende aramakla yaptım.


Tayfun Bengil
 
Ben De Seni Seviyorum

Ellerini tutuyordum, küçük bir kuş gibi sımsıcaktı.
Saçlarını kokluyordum, sen kokuyordun.
Gözlerine bakıyordum, gözbebeklerin gülüyordu bana.

-"Saat kaç?" dedin.
-"Bilmiyorum" dedim, kolumdaki saati saklayarak.
-"Gitmem gerek" dedin, hüzünlü bakışlarınla.
-"Peki" dedim istemeyerek
Belki de kal dememi bekledin.
Kalktın ve;
-"Demek gitmemi istiyorsun" diyecekken,
Gözün ilişti, kolumdaki saatime.
Gözlerin doldu, gözyaşların ellerimde birleşti;
Göl oldu.
Arkadaşın geldi, seni alıp götürdü benden uzaklara.
Geri dönüp gittim, isteksizce.
Ne zaman ki sen bir yıldız kadar uzak oldun.
Sen ise bir kez olsun dönüp bakmadın,
Ben hala aynı yerde miyim diye.
Çünkü emindin benden ve sevgimden.

İki gün sonra tekrar aynı yerde buluştuk.
Ama senin ellerin kanlı, gözlerin yaşlıydı.
Şaşırdım, dilim tutuldu, inanamadım.
-"Kocamı vurdum" dedin bana.
-"Artık hiçbir engel kalmadı, aramızda." dedin.
Ben sevinmek istedim, gülemedim.
Ağlamak istedim, olmadı.
Karşımda öylece kaskatı durmuş gülümsüyordun.
-"Manyak mısın sen?" dedim, bu sefer sen şaşırdın.
Yutkunmak istedin, düğümlendi boğazında.
Hiç farketmemiştim diğer elindeki silahı, olayın şaşkınlığından.
Gözyaşlarına boğuldun;
-"Herşeyi senin için yapmıştım" dedin ve oracıkta yığıldın.
Ne zaman silahı başına dayadın,
Ne zaman tetiği çektin, hiç anlayamadım.
Gene sessizdin.
Yatıyordun yerde,
Uyuyor olmalısın diye iç geçirdim.
-"Kalk uyan!" dedim, uyanmadın.
-"Bak sana en sevdiğin gülden aldım." diyerek
Kandırıp uyandırmak istedim seni.
Burnuma kan kokusu gelene kadar konuştum seninle.

Yere baktım.
Etrafında kandan bir nehir gördüm.
Silahı aldım elinden.
-"Bekle aşkım, geliyorum" dedim.
‘Tık’ sesi çıktı.
Şarjorü çıkartıp baktım, boştu.
Omuzuma biri dokundu;
-"O senin yüzünden öldü" dedi.
Silahı başıma dayayıp tetiğe bastı.

Uyandım.
Ter içindeydim yatakta.
Mantığım duygularımın önüne geçti.
Anladım ki sadece rüyaydı.
Duygularım kabardı, rüyayı düşündükçe.
Ağladım tek başıma yatakta, dayanamadım.
Hemen telefona sarılıp seni aradım.
Açtın.
-"Seni seviyorum, aşkım" dedim,
Kısık ve ağlamaklı bir sesle.
-"Ben de seni, birtanem" dedin ve
Şaşkınlığını dile getirdin.
-"Sana ihtiyacım var, şu an" dedim.
-"Hemen geliyorum" dedin.

10 dakika sonra hiç tanımadığım bir ses;
-"Alo" dedi, senin telefonundan.
-"Burcu Şahin'in nesi oluyorsunuz" dedi o ses.
-"Kocasıyım" dedim.
Karşıdaki ses titrekleşti;
-"Eşinizi trafik kazasında kaybettik, başınız sağ olsun" derken;
Sonsuz bir kuyuya itilmiş biri gibi,
Boşlukta hissettim kendimi.
Birden bu da rüya olmalı deyip
Bedenime yapmadığım işkence kalmadı.
Yoruldum, bedenim ve zihnimle.
Ağladım, halsizleştim.
Aniden eczadolabını gördüm, karşımda.
Bulduğum bütün hapları avucumda topladım.
Bir seferde yuttum hepsini.
Kendimden geçtim.
Ansızın sen çıktın karşıma.
Büyük bir bahçenin ortasındaydık.
Kuş sesleriyle huzur buluyorduk.
Sen yanımda; saçlarımı okşuyordun.
Ben yanında; ellerini okşuyordum.
Sonunda bir bütün olmuştuk artık.
Sonsuza kadar da ayrı kalamayacağımızın huzuruyla;
-"Seni seviyorum" dedin.
-"Ben de seni seviyorum" dedim,
Derin bir ‘ohh’ çekerek.
 
Aşk Nerde?

Seni sordum kendime.
Sana bağlılığımı sorguladım.
Sen yokken başkalarında aradım, yokluğunu.
Zamana isyan ettim.
Mesafelere lanetler okudum.
Bizi ayıran herşeye öfkelendim.
Sonra;
Seni düşündüm tekrar.
İmkansızlıklarda yaşadım.
Mutluydum, çünkü ben sendeydim.
Heyecanlıydım, çünkü sen benimleydin.
Ve hüzünlüydüm.
Çünkü rüyadaydım.
Düşlerimde yaşatıyordum seni.
Sevgimle kurdum düşlerimi,
Duygularımla besledim onları.
Ama
Hatırladım;
Sen ve ben hayaldik.
Sadece sen vardın, benim yokluğumda.
Sadece ben vardım, senin imkansızlıklarında.
Birşeyler eksikti hep,
Bedenlerimizi birleştiremiyorduk.
Evet, sen vardın, bende, onlarda.
Onlar kim diye sorma,
Çünkü önemli olan sen ve bendik.
Sen ve ben varken; onlar da vardı.
Aslında;
İkimiz de nefret ediyorduk.
Kimden mi?
Bizi ayrı tutan herşeyden.
Birazı seni tutuyordu, birazı da beni.
Kavuşturmuyorlardı bizi.
Sitem ediyorduk anılarımıza,
Anılarımızla hüzünleniyorduk.
Kar yağıyordu, sen yanımdayken.
Sen gittin, yağmura hasret kaldım.
Nedenlerde aradım seni,
Mazilerle boğuştum senin için,
Tıpkı senin yaptığın gibi.
Sevmek istedim; seni hatırlatan herşeyi.
Sevdikçe susadım.
Susadıkça acıktım.
Ekmek sensiz doyurmuyor beni.
Su sensiz bir başka akıyor.
Anladım ki;
Sen ve ben diye birşey yok.
O var, onlar var.
Dert var hüzün var, acı var.
Aşk nerde deme bana,
Çünkü;
Sigaramın dumanıyla uçtu gitti...
Tıpkı bizim gibi...
Tıpkı düşerimiz gibi...
 
eline we yüreğine sağlık yine duygulandırdınız beni:( :( :( ...
:sigara:
 
dün komik resimler bugun bu siirler sırada ne war acaba :eek:
 
eline saglık aslihan tşk..
 
Ne Zaman Ki

Ne zaman ki;
İçinde boşluğumu hissedersin,
İşte o an!
Ben Yokum, Sen Varsın.
Ama,
Ne zaman ki;
Ben içimde sensizliği yaşarsam,
Bil ki!
Sen Yoksun, Ben de Yokum.
 
şiirler süper ellerinre sağlık aslıhan...
 
Ne zaman yüzüne baksam
yalnızlığın o mutlu gerilimi

O öksüz göl hızla derinleşir
biliyorum,acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir
yeşil

Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum
ikimizi de aşar,o kapının ardındaki masal
bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım
bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi
geçip giden yüzlerine bakar kalırım

Ömrün kısalığı çarpar camlara
ateş hızla yayılır içerilere

Akşam olur,evler dolar boşalır
acıyla erir,yüzüne aşık çocuk

Ne zaman gözlerinin içine baksam,bliyorum
İkimizi de aşar,o kapının ardındaki masal

Cezmi Ersöz



Dönemem terk ettiğim hiç bir yere
Dolaşıp duruyorum sokaklarda
Dilimde o son duam
Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki
Sonsuzluk gibi çıkıyordu
Bu söz içimden
Umutsuz bir yakarış gibi
Hiç bitmeyecek bir hasret gibi
Ben hiç kimseyi bu kadar sevmedim ki..
 
Bu sehir yıkıLmayacak

Ben bir tek sana inanıyorum sevgili. Ve sen de bu şehirde yaşıyorsun. Bu bana yetiyor. Benim bu şehre sonuna dek inanmam için bundan iyi bir neden yok şu an.

Dünyanın en yalnız, en karamsar, içimizdeki o büyük ve o kapanmaz boşluklarıyla yaşayan iki insanıydık biz tanıştığımızda. Birbirimiz için hem en büyük ödül, hem de en büyük cezaydık.

Kimse bizim içimizi görmüyordu. Görmedikleri için dışarıda kalıyor ve nefret edip çekip gidiyordu. Sonra bize duydukları bu nefreti bir yerde öylesine unutup başkasına gidiyorlardı. Sonra bize duydukları bu nefreti hiç olmadık bir yerde unutulmuş bir şekilde buluyor, onu içimizdeki yaraya saplıyorduk. Hiç haberleri olmuyordu. Bizi hatırladıklarında bizden nefret ettiklerini bile unutmuş oluyorlardı çoğu kez. Bizi boşluklarına çekmek istiyorlardı bu kez. Bize geriye cam kırıklarını bırakıyorlardı. Nefes aldıkça içimize batan cam kırıklarını. Oysa nefes almaya tapıyorduk biz; biz ikimiz dünyanın en karamsar yaşama sevdalısıydık. Ama nefes aldıkça, o en çok sevdiğimiz şeyi tekrarladıkça içimiz paramparça oluyordu.

En çok bu acı hatırlatıyordu bize yaşadığımızı.

Ben bu şehre tapıyorum sevgili. Ve birçokları yıkımdan ve yokoluştan bahsedip bu şehirden kaçmayı düşlerken, şimdi en çok sen benziyorsun bu şehre. Çünkü bugüne dek karşına çıkanlar senin sadece güzelliğini, o dayanılmaz çekiciliğini, o ulaşılması kolay sandıkları büyünü gördüler. Kimse içindeki kanayan yüreğini, o derin, kapanması güç boşluklarını, nefes alırken kalbine, damarlarına batan cam kırıklarını görmedi. İçine giremedikleri için senden nefret edip kaçtılar, sonra nefretlerini olmadık bir yerde unutup bir başkasına gittiler.

Sen bu unutulmuş nefretleri arayıp bulmak için kimbilir kaç kez kaybolmuştun bu şehirde.

Şimdi sen en çok bu şehre benziyorsun sevgili. Bir yanın gökyüzünde çılgınca şarkı söylüyor, bir yanın dünyanın en dokunulmaz fahişesi. Ama her nefes aldığında içine cam kırıkları batıyor. Her nefes aldığında içindeki karanlık biraz daha büyüyor. Biraz daha ulaşılmaz, biraz daha uzak oluyorsun. Çünkü insanlara yaklaştıkça hep daha uzaklara itildin sen. Sarılmak istedikçe onlara, biraz daha boşluğa savruldun.

Ama unutma, sen de benim gibi hiç büyümeyen bir çocuksun. Tapıyorsun yaşamaya, tapıyorsun nefes almaya. Onca acı çekmene rağmen Aşka aşıksın sen de bu şehir gibi… Benim gibi…


Cezmi Ersöz
 
şiirler cok güzelde ben senin resme taktım ya ne yapmaya calişiyo o kız öle:D
 
emegine yuregine saglik en cok hosum giden siir ilk siir'dicok duygusal tsekkurler.. :)
 
aSLihaN' Alıntı:
bisi yok cnkü yarın burda olmicam
öbürgünde
ondan sonraki günde :p

:sigara:
neden burada olmayacağını öğrene bilirmiyim,
umarım herşey yolundadır,
şiirlerin çok güzel,
paylaşımın için teşekkür cederim
 
O gün ilk defa seni gördüm. Düşün, sen
dünyaya geleliberi kaç yıl geçmiş aradan.
Düşün, ne kadar çok özlemiştim seni.
Öyleyse hiç gitme, ne olur? Vereceğin her
kedere razıyım. Acıların en büyüğünü sen
tattır bana, zehirlerin en şiddetlisini senin
elinden içeyim. Ama gitme ne olur?

Dudaklarım kurumuştu, içim yanıyordu.
Suya hasret, kurumuş bir ot gibiyimdim.
Yağmur olup yağdın üstüme, yaşardim,
filizlendim. Sonra güneş oldun, hayat
verdin bana, koku verdin, renk verdin.
Şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa
yine kuruyacağım, dağılıp toz olacağım
anlıyor musun? Çünkü senden sonra kimse
gelmeyecek, biliyorum. Kimseler çalmayacak
kapımı. Gidersen beni bana mahkûm edeceksin,
keşke ölsem diyeceğim o zaman, keşke ölsem!

Şimdi sendeyim, seninleyim, seni yaşıyorum.
Beni bana bırakma!

Senden bir parçayım artık, belki de baştanbaşa
sen oldum farkında değilsin. Beni bana bırakma!

Sen olduğun için mutluyum. Sen olduğum için de.
İstersen ben olma. Hiç benim olma.
Ama bırakma beni ne olur?
Beni, bana bırakma!



Ümit Yaşar OĞUZCAN
 
Geri
Üst