Silivri’den mektuplar

aytoldi

New member
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
1,156
Reaction score
0
Puanları
0
Sevgili Mustafa

Ben tutuklanalı tam 1 yıl 7 ay oldu. Mahpusta günler zor, ama aylar göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.

Yazılarını hep ‘İyi ki Mustafa Mutlu var’ diyerek okudum. Halkçı, toplumcu gazetecilik idealinin ender temsilcilerinden birisin. Kendi payıma, ‘Hep varol’ diyorum.

Ergenekon davasının ve kendi yaşadıklarımın geldiği noktayı iletmek ve ‘Merhaba’ demek için yazıyorum.

Dava bir açmaz, çıkmaz sokak.

Yargılamalarda Mustafa Balbay ile benim gazeteciliğim sorgulandı. Balbay’ı dinlerken acıdım; o da beni dinlerken acımış halime...

‘O haberi neden yaptınız, bu haberi neden yapmadınız’ denilerek gazeteciliğimiz yargılandı.

Oysa ikimiz de 25 yılı aşkın meslek birikimimiz, ödüllerimiz, eserlerimizle ortadayız. Biz de mesleğimizi ve ilkelerimizi savunduk.

‘Niye; sivil toplumda yer almışım? Niye siyaset yapmışım? Neden telefonla konuşmuşum?’

Ama hep aynı soruyu sordum:

‘Suçum ne?’

Yanıt yok...

Anayasal haklarımızı kullanmamız suç...

Cumhuriyet Mitingi yapmam, Kanaltürk’ü kurmam, AKP iktidarına muhalif olmam, ondan kurtulmak istemem, Atatürkçü olmam suç...

Bursa Nutku, örgüt üyeliğimin delili sayılıyor!

‘İyi de bunlar benim haklarım, suçum ne?’ diye soruyorum, ‘Suçunu söyleyemeyiz’ diyorlar.

Oysa biz yargılanmak istiyoruz. Ama:

Adil yargılanmak istiyoruz.

Hızlı yargılanmak istiyoruz.

Tutuksuz yargılanmak istiyoruz.

Bunu yapmıyorlar. Silivri Cezaevi doldu, taştı. Mahkeme tıkandı. Tutukluluk cezaya dönüştü.

Özgür günlerde dertleşmek dileğimle...

Sevgiler.

7 Mart 2010/Silivri

Tuncay Özkan”


***


“Sayın Mustafa Mutlu

Uzun zamandır yazılarınızı büyük bir beğeni ile takip ediyorum. Sizin gibi kalemini, beynini satmamış gazetecilerimizin bulunduğunu görmek beni gelecek açısından umutlandırıyor.

6 Mart Cumartesi günü yazdığınız yazıyı koğuş arkadaşlarım Balbay ve Tuncay Özkan’la birlikte okuduk. Meslektaşlarınızla ilgili dile getirdiğiniz tüm görüş ve tespitler, bu korku ortamında sizin düşüncelerinizi yiğitçe milyonlara ulaştarabildiğinizin en belirgin göstergesidir. ‘Gerçek gazetecilik’ olarak adlandırılabilecek bu tutumunuz, tarih sayfalarında mutlaka yerini alacaktır.

Bu kurmaca davada inanılmaz durumlardan biri de benim yaşadıklarımdır. Ben TSK bünyesinde ülkesine hizmet etmiş emekli bir jandarma subayıyım. Allah, 28 yıllık meslek hayatımda bana hep kritik ve nitelikli görevler nasip etti. Başta teröristbaşının sorgusu olmak üzere safahatim terör örgütleri ile mücadele içinde geçti. Sayısız çatışmalar yaşadım, kucağımda personelimi şehit verdim. Bu görev süreci nedeniyle hem PKK, hem DHKP-C ve hem de Hizbullah terör örgütlerinin hedefi oldum. 1 Temmuz 2008 günü sözde ‘darbeci’ sıfatı ile gözaltına alındığımda, teröristbaşı ile ilgili icra ettiğim görev ve ismim deşifre oldu.

Tutuklanmamı müteakip gönderildiğim Tekirdağ Cezaevi’nde her gün koro halinde terör örgütü mensubu hükümlü ve tutukluların aileme ve şahsıma küfürlerini dinledim, havalandırmada kafama içi doldurulmuş kola şişeleri attılar. Fiziki olarak hiçbir şey beni yıldıramaz, umursamam bile... Ancak hayatını terör örgütleri ile mücadeleye adamış biri olarak tetöristlik suçlaması ile tutuklu bulundurulmak çok zoruma gitmektedir.

Meselenin komik yanı; ben töreristlik suçlaması ile tutuklu iken, 26 Ocak 2009 tarihinde Ankara Valiliği Koruma Komisyonu’nca ‘terör örgütlerinin hedefi olmam sebebi ile’ hakkımda ‘özel koruma’ kararı alınmış olmasıdır.

Yani ben hem teröristim, hem de teröristlerin hedefi olduğum için devletim tarafından özel korumaya alınmışım. İlginç değil mi?

Sayın Mutlu...

Bunları size sızlanmak amacı ile yazmadım. Türkiye mutlaka bu karanlık sisin içinden pırıl pırıl çıkacaktır. Ama milyonların beğeni ile takip ettiği, onurlu bir gazeteci olarak bunları bilmelisiniz diye düşündüm.

İçten selam ve saygılarımla.

6 Mart 2010/Silivri

Atilla Uğur

(e) J. Kd. Albay”

*****


GÜNÜN SORUSU

Yukarıdaki bu mektupları yazan ve kişiler, ya yargılama sonunda suçsuz bulunurlarsa...

Hayatlarından alınan ikişer yıllık sürenin hesabını kimler, nasıl verecek?


http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Silivriden_mektuplar&tarih=16.03.2010&Newsid=293965&Categoryid=4&wid=102
 
Tuncay Özkan henüz Kanaltürk televizyonunun sahibi iken kendi televizyon kanalınddan ergenekon savcılarına hitaben " Şerefsizler hadi gelin benide alın diye " efelenip dayılanıyordu.

İstediği oldu ve onuda içeri aldılar.Şimdi neden şikayet ediyor anlamadım
 
Hayatlarından çalınan yılların hesabını herhalde,görevlerini kötüye kullananan hakim ve savcılar verecek. Emir aldım yaptım diyemeyeceklerine, deselerde, mazeret olmayacağına göre... Salim Başol'un nasıl anıldığını hatırlayın.
sayın balbay,sayın özkan ve diğerleri, keser döner sap döner,gün gelir hesap döner.sizler hep kalbimizdesiniz.bu günlerde geçer.çok yakında dışarda olmanız temennisi ile sizlere sıhhat diliyorum.
 
Birileri hala keser döner sap döner diye kendini avutuyor.

Yahu beyler hala anlamıyormusunuz. Zaten keser ve sap döndüğü için bu derin devletin uşakları Silivri
de volta atıyor. Boşuna hayal kurmayın
 
..:.. ne denirse denir bu bahsi geçen adamLarın herseye ragmen sütten çıkmış ak kaşık olmadıkLarına inanıyorum, belki suan sucLandıLarı konuLardan değiL amma bu insanLarın yanLışLarı var sanki ..:..
 
Bu arada ergenekon sanıkları da mustafa Mutlu ya iyi gaz vermişler sen şöyele gazetecesin sen böyle gazetecesin diyerek

eee vermeselerdi gazı mustafa zor yayınlardı bu mektupları
 
Tuncay Özkan henüz Kanaltürk televizyonunun sahibi iken kendi televizyon kanalınddan ergenekon savcılarına hitaben " Şerefsizler hadi gelin benide alın diye " efelenip dayılanıyordu.

İstediği oldu ve onuda içeri aldılar.Şimdi neden şikayet ediyor anlamadım

Tuncay Özkan ve benzerleri ilk başlarda bu işlerin oyun olduğunu zannettiler bu yüzden akıllarınca erkeklik taslamaya çaılştılar

işin şaka olmadığı anlaşılınca ergenekoncu kullanışlı yazarlar aracılığı ile bizi bırakın diye yalvarmaya başladılar
 
Hayatlarından çalınan yılların hesabını herhalde,görevlerini kötüye kullananan hakim ve savcılar verecek. Emir aldım yaptım diyemeyeceklerine, deselerde, mazeret olmayacağına göre... Salim Başol'un nasıl anıldığını hatırlayın.
sayın balbay,sayın özkan ve diğerleri, keser döner sap döner,gün gelir hesap döner.sizler hep kalbimizdesiniz.bu günlerde geçer.çok yakında dışarda olmanız temennisi ile sizlere sıhhat diliyorum.

vatan hainliği ile suçlanan birisine sayın dedin ???????
 
vatan hainliği ile suçlanan birisine sayın dedin ???????

Bence de hepsi tabii ki suçlu ve ağır bir şekilde cezalandırılmalı! Yukarıda saydıkları şeyleri yapacaklarına: mısır, yumurta,pırlanta ticareti yapsalardı, gözde yerlerde arsalar kapatsalardı, yangından mal kaçırırcasına özelleştirilen, ona buna yok pahasına satılan onca şeyden 'Biz de isteruk' deselerdi, TRT'de ya da 'borazan' gazetelerde köşe tutsalardı...ya da hiç bir şey yapmayıp boş boş oturup,çekirdek çitleselerdi bunlar başlarına gelmezdi...Size mi kalmış cumhuriyeti,cumhuriyet değerlerini savunmak!!! 'Gemiciği' bırakın, sizin bir sandalınız bile yoktur...Ne diyeyim ben size!!! Çekin cezanızı....
 
Geri
Üst