Siyasi & Politik Cafe

Newwave

Altın Üye
Katılım
17 Kas 2007
Mesajlar
12,976
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
World Of Hackhell





Değerli Arkadaşlar Siyaset Politik Cafe başlığı altında ülke meselelerini dış politika , iç politika siyasi gündem hakkında rahatça ve serbest bir şekilde siyaset tartışabilmeniz sadece bahsettiğim siyaset cafe başlığı altında kendi köşe yazılarınızı , yorumlarınızı siyasi içerikli kendi yazılarınızı , fikirlerinizi , makalelerinizi paylaşabiliceğiniz karşılıklı siyasi gündem hakkında düzeyli bir şekilde fikir alış verişinde bulunabiliceğiniz bir başlık olmasını hedefliyorum.

Siyaset cafe'nin bölüme ve forumumuza ayrı bir renk katacağını düşünüyorum.

Kullanıcılarımız olarak sizlerin bu fikir alış verişini düzeyli ve seviyeli bir şekilde konu mesaj paylaşımı olarak yapacağınızı , ülke ve siyasi gündem hakkında ki düşüncelerinizi , eleştirilerinizi { tamamen kendinize ait olacak köşe yazılarınız'da } paylaşırken aşırıya kaçmadan forum ve bölüm kurallarımız çerçevesinde dile getireceğinizi ve bu bağlamda bir köşe yazarı gibi zamanla kendi okuyucu kitlenizi oluşturabiliceğinizi planlıyorum.

Bu söylediklerimin dışında forum ve bölüm kurallarına muhalefet eden her türlü içeriğin bizler tarafından silineceğini de belirtmek isterim bu nedenle yazılarınıza gereken özeni göstereceğinizi 1.202.000 kullanıcı kitlesi olan bir foruma hitap ettğinizi unutmamanız gerektiğinin bilincin de olmanız dileğiyle.

Siyaset Politik Cafe bölümümüze ve forumumuza hayırlı , uğurlu olsun arkadaşlar { sadece bu başlık altından kendi makalelerinizi , köşe yazılarınızı , fikirlerinizi , düşüncelerinizi paylaşabilirisiniz } iyi forumlar

Not : Kendi makalesini , köşe yazısını yazmış herkes kaynak olarak örneğin { hh newwave } gibi kendi nikini isterse tabi kendisine kalmış adını soyadını yazıp kendi yazısını başka web sitelerinde kaynağı hackhell kendi ismi niki olarak gösterebilir arkadaşlar.




 
Siyasi Açılımlar Hakkında Neler Düşünüyorsunuz ?



Siyasi Açılım










Şu andaki siyasi iktidarın içinde bulunduğu açılım rüzgarında her alanda farklı açılımların yapıldığını görüyoruz yapılmış ve yapılması hedeflenen bu açılımların siyasi ve kültürel olarak her alanda ülkemize ne gibi değerler kazandıracağını yada ülkemizin etnik ve kültürel yapısında spekülatif olarak nasıl etkiler göstereceğini düşünüyorsunuz arkadaşlar ?

Yapılmış olan siyasi açılımlar örneğin kürt açılımı gibi ülkemizin menfaatine ve çıkarlarına uygun mudur ? siyasi iktidar sizce doğru yoldamıdır ? yoksa açılım yapalım derken bir çok alanda toplumumuzun mu arası açılmaktadır ? insanlarımız bir birlerinden daha da mı uzaklaşmakta iki ye mi bölünmektedirler ? yoksa barış içinde hiç kan dökülmeden kardeşçe yaşayacağımız günler çok yakında mıdır ? söz konusu açılımlardan kazanımlarımız neler olabilir ? değerli fikirlerinizi , düşüncelerinizi paylaşırsanız bu konuda sevinirim iyi forumlar dilierim.
 
yerinde bir bölüm olmuş , umarım değer verilir ve yerinde, seviyeli, adam gibi yorumlar ve aklı başında konular açılır.. herkesin bilgi-birikim ve paylaşım hakkını , gereken sorumluluk bilinciyle yerine getireceğinden eminim... tşkrler berk ,tşkrler hh....


herkesin günlerce hatta haftalaraca ,aylaraca üzerinde bir konsensüs sağlanmasını beklemesekte ,en ufak bir ortak akıl ve mantık süzgeciyle olan biteni değerlendirmeye gerek görmediği , herkesin birbirini tu-kaka ettiği, doğrulara bile yanlış, yanlışa ise kara gözlük takarak görülmezden geldiği ortada.. puslu havaları her ne kadar kurtların beğendiği varsayılsada ,orman kanunlarının işlemeye başladığı, sisli puslu havadan, aynı anda çakalların,tilkilerin,aslanların,kenelerin,yarasalarında kendilerine pay beklemeye başladığı gözönüne alınırsa , bu ortamı yaratanlar, hepimizin siyasi görüşüne uygunluğu ölçüsünde ya hain yada vatansever kutup larına ayrılmak zorundaymış gibi birbirimize diş bilediğimiz, tıpkı 80 deki gibi tıpkı 71 deki gibi-tıpkı maraşta-çorumdaki fatsada-sivastaki gibi birbirimizi ısırmak için hazırlanan, son kurban son film senaryosu olarak karşımızda beklemekte...

oysa 80 sonrasıyla depolitize edilen türk gençlğini yine birileri kendi sopasına sap, kendi elektirikli sandalyesine ayak, kendi mavzerine çiçek, kendi şirketine bankasına holdingine mafya üretebilmek, karanlık işlerinde paravan edebilmek, gerçek suçluları gizleyebilmek adına ,dökülen 30,000 can yetmezmiş gibi bundan sonrada dökülmesi muhtemel sokak olaylarıyla bir 30,000 belki 3 yüzbin insanımızın kanını emmek için beklemekte...

uzun lafın kısası; kimse ama kimse hangi görüşte olursa olsun ,sokak nümayişine çıkmasın. devletimizin askeri de poliside var.. elbet bu çapulcuların sonu gelecek. maksatları bu ki; gençliği tahriklerle sokaklara çekmek ve uluslararası arenada yine ülkeyi mahkum etmek derdindeler.. bence açılım zamanlama olarak yanlış tı, ama niyet olarak doğruydu ve olması gerekende buydu.. fakat programda eksikler yanlışlar var.. yoksa aynı türden plan ve programları zaten chp de yapmış zamanında.. bu ülke daha fazla acı çekemez. çekmemeli.. umarım milleti bölmeye kalkanlar kendi bölünmüşlünde silinir giderler. devlet 30 yıl önce 3-5 çapulcu denilen kıçı kırığa bırakılacak değil elbette.. vesselam..
 
AcıLım :

Acılım , aç hadi koynunu kuş girsin denilmesi gereken safsatadan ibaret , pkk kuruldugunda "hedefledıklerımız" diyerek bu ıse gırmısse eger ,hedeflerini yavaş yavaş gerçekleştiriyor bu acılım sayesınde.masum vatandaşların kullandığı belediye otobüsüne molotof kokteyler atarak , polisime kafam kadar taşları sallayarak , sokaklarda havai fişeklerle eylemler yaratarak, suçsuz insanların arabalarını, evlerini yakarak, ellerinde terör örgütü paçavraları, apo posterleriyle halkı provoke ederek (gibi) milyon tane özgürlüğü ve hakkı bulunan bir etnik gruba yönelik olarak geliştirilen emperyalizm güdümlü süreç. Kısacası USA neyi açıp neyi kapatacagımızı söyler,sevgili tayyip sayın öcalan der , sonra ülke de iç çatışma yaratabilecek ırkçılık ve düşmanlıklar baş gösterir.. sistem budur. Bu sistem de her zaman da boyle oLdu ve bu sistem var olduğu sürece hep böyle olacaktır .
 
konu siyaset olur da ben olmassam olmaz zannedersem.

açılımla açılış yapmışsınız bende o yönde devam edeyim.




açılımın yanında olabilirsin, karşısında olabilirsin ya da ilgilenmeyebilirsin. bu kendi özgür iradennle alakalı bişeydir.

ancak gerçekler ilgilen veya ilgilenme orada duruyorlar.

açılımla ilgili baştan beri aynı şeyi savunuyorum ve sonuna kadar aynı şeyi savunmaya devam edeceğim.

bir temennim vardı açılım laflarının ilk dönmeye başladığı günlerde. "umarım geniş tabanlı, ayakalrı yere basan, içi dolu bir paket vardır ellerinde " diye bir dilekti bu. ama geldiğimiz noktada paketin içinden masum duygular yerine sivil halkın birbirine karşı silahlandığı bir manzara çıktı.

dtp nin kapatıldığı gün istanbulda yaşananların fotoğrafı aklımdan çıkmıyor. yüzleri maskeli bir grubun karşısında elleri baltalı, silahlı başka bir grup.

hangisinin yaptığı doğru? bence hepsi yanlış. aranızda bazıalrı bir grubun doğru yaptığını söyleyebilir. ama bence her iki tarafın yaptığı da yanlıştır. nedenlerine girmeyeceğim.

ama bu işi bu noktaya getiren bir kaç önemli noktada durmak istiyorum. bu ülkede çorum, maraş gibi katliamlar yaşandı. bu olaylar karanlık güçler tarafından tertiplenen başrollerinde ülkücü militanların olduğu ve bazı yerlerde komşuların birbirini öldürdüğü çok vahşi kitlesel katliamlardı. şuanda gittiğimiz yol bu kitlesel katliam yoludur. çünkü zaten uzun zamandır huzursuz ve anlayış özelliğini kaybetmiş olan halk artık biraysel olarak karşı tarfa kin duymaya ve silahlanmaya başladı.

ama olayın ilk çıkış noktası ve o çıkış noktasında en yetkili kişinin verdiği yanıt bence çok daha önemliydi.

istanbulda gösteri yapan gruba pompalı tüfekle ateş açan kişi hakkında sorulan soruya başbakan şu yanıtı vermişti: "Vatandaşlarıma sabır tavsiye ederim. Fakat bu sabır nereye kadar olacak. Bunun endişesi içindeyim"

sen bir başbakan olarak böyle bir laf söylersen o vatandaş eline aldığı silahı zaten indirmez. ve o adamın öldürdüğü kişilerden sen sorumlu olursun.

yakın tarihimizi hatırlayalım. ne demeşti dönemin başbakanı süleyman demirel: "bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemessiniz"
ne farkı var bu iki söylemin birbirinden?

biri suçluyu koruyor, biri suçu mazur görüyor.

demireli beğenmeyen biri acaba hiç düşünür mü kendi söylediği söz nerelere varmıştır?

kısaca toparlamak gerekirse (çünkü laf lafı açıyor, konu uzayıp gidiyor) bu iş "ben yaparım olur", "biz bir yola girdik, gelen gelir gelmeyen de artık başının çaresine baksın", "bu işi ya ben çözerim ya da ben çözerim" gibi beylik laflarla olmuyor malesef. bu iş meydanlara çıkıp " aslında biz çözecektik de muhalefet herzamanki gibi ayağımıza dolandı" demekle de olmuyor.

bu iş (her kesim için söylüyorum) dikenlerini indirisin, ortaya bir laf atarsın "bu kanı durduralım, ama hp beraber. kim ne biliyorsa söylesin. kimse gocunmasın, kimse darılmasın. konuşma bitince kanda bitsin" dersin. herkes eteğindeki taşları döker ortaya. başbakan olarak dersin ki " ey türkiye halkı. bakın biz bu ülkenin yetkili ve ileri gelen kişileri olarak birleştik. böyle böyle konuştuk ve sonuçta bir karara vardık. bundan sonra böyle olacaktır" dersin. ve bu konuşmayı yaparken de yanında ve arkanda bu görüşmeyi yaparken yanında bulunan bütün insanlar olmalıdır. o zaman işte böyle büyük ve toplumsal bir sorun ancak toplumsal barış yoluyla çözülür.

ama bu tabi işin sadece yurt içi ayağı. bir de işin daha derin ve çetin olan yur dışı ayağı var. o kısmı daha sonraki günlerde paylaşırız. şimdilik bu kadar.


umarım yararlı bir bölüm olur. şimdiden hayırlı olsun.
 
Acılım bana gore bittide beni biraz daha rahatsız eden bir konu var

Danıstayın almıs oldugu her tarafından siyaset fışkıran "meslek lisesi kararı"

Bir önceki yök kararına itiraz edilmisti ve danıstay su kararı almıstı

"yök bu konularda karar almaya yetkilidir demisti"

aradan fazla bir zaman gecmeden tersi bir uygulama ile yök katsayıyı kaldırdı alınan karar

" katsayı kaldırmak adaletsızlık olur o yuzden ıptal edılmıstır dıyor"

yani neresinden bakarsan bak neresinden tutarsan tut çelişki fışkıran bu karardan sonra sonra bizden ülke adaletıne guvenmemız isteniyor bunuda idarenin en üstü en yetkili merci yapıyor sıradan bir hakim degil bir kurul yapıyor.

sonra basbakan siyasi bir karar dedigi zaman basbakana saldırıyolar.


bana birisi su mantıgı anlatabilir mi

"içerigi tamamiyle ticaret meslek liselerine uygun olan 4 yıllık işletme iktisad maliye gibi alanları secince mgrencilerin puanı kırılıyor burası sizin alanınız degil deniyor."

ama hayatında muhasebe görmemis isletme dersi almamıs düz lise mezununa buyrun burası sizin alanınız rahat rahat girebilirsiniz diyor.


yani içerikle baglantılı dersleri alanlara kapalı alakasız bir egitim alan bir ögrenciye acık

ve bunu savunan insanlarda güya mantıklı insanlar neresinden bakarsan bak mantıksızlık fıskıran bir uygulamayı savunmak hangi akla hizmettir anlamak gercekten güç"


danıstayın aldıgı bu karar siyasi bile degildir ideolojik kelimesinin tam karsılıgı bir karardır.

sırf imam hatipler yüzünden milyonlarca gencin gelecegi ile hatta bu ülkenin gelecegi ile oynayıp vatansever ayaklarına yatanları kınıyorum yazıklar olsun.
 
katsayı uygulamasına bir de şu açıdan bakalım. madem konu açıldı madolyonun bütün yüzlerini görmek gerekir.


hükümetin tavrı belldir. meslek lisesi kararını alan yök bu akrarı hükümetin istekleri doğrultusunda almıştır. ve bu kararın alınmasında ticaret liseleri ve normal meslek liseleri düşünlmemiştir. burda düşünülen sadece imam hatip liseleridir. durum böyle olunca yökün aldığı karar en başta siyasi bir karardır. çnükü yök özerk bir kurum olmasına rağmen siyasi akrar alma mekanizmasının etkisinde kalmış ve onun istediği doğrultuda karar almıştır.

yök başkanı özcanın mikrofon açık unutulunca söylediklerini bi hatırlayalım.

Meclis Başkanı, YÖK Başkanı’na gazetecileri göstererek "Sayın Başkan, YÖK ile ilgili söyleyecekleriniz varsa..." diyor.


Özcan, "Hayır yok hocam. Mümkün olduğu kadar bu işten kaçıyorum. Hem Sayın Cumhurbaşkanı tavsiye etti, hem de sayın Başbakan. ’Aman hocam. Bir şey söylersin, ipimizi çekerler’ dedi"


maliye eski bakanı unakıtanın açık kalan mikrofonundan duyulanları da bir hatırlayalım

-Bürokrat : yeni YÖK başkanının havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor?
-Bakan Unakıtan: isterse söylemesin...
-Bürokrat: .... bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak sayın bakanım çok ciddi başarı olur.
-Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık. Gülüp oynasınlar...daha sesleri çıkmaz.... tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece...



şimdi burada tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı ve yök başkanı tarafsızlığını hükümet lehine bozmuşlardır.

bu durumda yök ün aldığı karar da tabiki siyasi olacaktır. çünkü kendisini o makama getirenler ediyet borcu vadır en azından. o borcu ödemek için iktidar sahiplerinin istediği yönde kararlar verilecektir.


gelelim danıştayın kararına. burda danıştay e doğru kararı vermiştir. ve aslında derinden irdelendiğinde iktidarın bu akradan ders çıkarması ve ülkenin geleceğine yatırım yapması gerekmektedir.

batılı gelişmiş ükeler eğitim sisteminde mesleğe yönelik çalışmalara önem vermektedir. meslek liselerini güncel tutarak sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda öğrenci yetiştirmektedir. ve bu öğrenciler lise düzeyinde okuldan mezun oldukalrında fabrikalarda yada diğer üretim bantlarında koalyca iş bulabilmektedir.
batı dünyasında insanlar meslek sahibi yapılır, diploma sahibi değil. ben ekonomist olmama rağmen o alanda iş bulamıyorum. neden? çünkü ihtiyaştan fazla ekonomist var. durum böyle olunca ben başka alanlara yöneldim. satış alanında kariyer yapmaya başladım. ama bu mesleği hiç bilmediğim için uzun bir süre bu mesleğin inceliklerini öğrenmek için çaba harcadım. okuldan mezun olalı 10 yıl kadar bir zaman oldu ve ben okuldaki derslerle ilgili hemen hemen hiç bir şey bilmiyorum. yazık değil mi benim okuduğum 4 yıla. yazık değil mi devletin bana 4 yıl byunca harcadığı paraya? yazık değil mi ailemin 4 yıl boyunca benim için harcadığı paraya?

aslında güncel ve ihtiyaca uygun meslek liseleri üniversiteden daha faydalıdır. hem yurt ekonomisine hem de kişisel ekoomiye.

diyelim ki yökün dediği gibi olsaydı. yani meslek liseleriyle anaodlo lisesinde okuyanlar aynı katsayıyla sınava girseydi. anadolu lisesi için 7-8 sınıfta dersaneye giden sınavlara hazırlanan ve o sınavı kazanıpğ bir anadolu lisesinde okumaya hak kazanan öğrencilerin verdiği emeklerin karşılığı nolucaktı?
imam hatiplilerin hakkı yeniyor diyenler neden anadolu liselilerin yenen hakkına sırt dönerler. imamhatiplininki kul hakkı da anadolu liselinin ki değil mi?


sonuç olarak meslek liseleri öğrenimini gördüğü mesleğe uygun üniversiteye girmelidir bence. adı üstünde meslek lisesi. daha lisedeyken o insanları meslek sahibi yapmayı amaçlayan bir lise. lisedeyken tornacı olan bir kişinin doktor olması biraz garip olur bence.
 
katsayı uygulamasına bir de şu açıdan bakalım. madem konu açıldı madolyonun bütün yüzlerini görmek gerekir.


hükümetin tavrı belldir. meslek lisesi kararını alan yök bu akrarı hükümetin istekleri doğrultusunda almıştır. ve bu kararın alınmasında ticaret liseleri ve normal meslek liseleri düşünlmemiştir. burda düşünülen sadece imam hatip liseleridir. durum böyle olunca yökün aldığı karar en başta siyasi bir karardır. çnükü yök özerk bir kurum olmasına rağmen siyasi akrar alma mekanizmasının etkisinde kalmış ve onun istediği doğrultuda karar almıştır.

yök başkanı özcanın mikrofon açık unutulunca söylediklerini bi hatırlayalım.

Meclis Başkanı, YÖK Başkanı’na gazetecileri göstererek "Sayın Başkan, YÖK ile ilgili söyleyecekleriniz varsa..." diyor.


Özcan, "Hayır yok hocam. Mümkün olduğu kadar bu işten kaçıyorum. Hem Sayın Cumhurbaşkanı tavsiye etti, hem de sayın Başbakan. ’Aman hocam. Bir şey söylersin, ipimizi çekerler’ dedi"


maliye eski bakanı unakıtanın açık kalan mikrofonundan duyulanları da bir hatırlayalım

-Bürokrat : yeni YÖK başkanının havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor?
-Bakan Unakıtan: isterse söylemesin...
-Bürokrat: .... bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak sayın bakanım çok ciddi başarı olur.
-Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık. Gülüp oynasınlar...daha sesleri çıkmaz.... tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece...



şimdi burada tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı ve yök başkanı tarafsızlığını hükümet lehine bozmuşlardır.

bu durumda yök ün aldığı karar da tabiki siyasi olacaktır. çünkü kendisini o makama getirenler ediyet borcu vadır en azından. o borcu ödemek için iktidar sahiplerinin istediği yönde kararlar verilecektir.


gelelim danıştayın kararına. burda danıştay e doğru kararı vermiştir. ve aslında derinden irdelendiğinde iktidarın bu akradan ders çıkarması ve ülkenin geleceğine yatırım yapması gerekmektedir.

batılı gelişmiş ükeler eğitim sisteminde mesleğe yönelik çalışmalara önem vermektedir. meslek liselerini güncel tutarak sanayinin ihtiyaç duyduğu alanlarda öğrenci yetiştirmektedir. ve bu öğrenciler lise düzeyinde okuldan mezun oldukalrında fabrikalarda yada diğer üretim bantlarında koalyca iş bulabilmektedir.
batı dünyasında insanlar meslek sahibi yapılır, diploma sahibi değil. ben ekonomist olmama rağmen o alanda iş bulamıyorum. neden? çünkü ihtiyaştan fazla ekonomist var. durum böyle olunca ben başka alanlara yöneldim. satış alanında kariyer yapmaya başladım. ama bu mesleği hiç bilmediğim için uzun bir süre bu mesleğin inceliklerini öğrenmek için çaba harcadım. okuldan mezun olalı 10 yıl kadar bir zaman oldu ve ben okuldaki derslerle ilgili hemen hemen hiç bir şey bilmiyorum. yazık değil mi benim okuduğum 4 yıla. yazık değil mi devletin bana 4 yıl byunca harcadığı paraya? yazık değil mi ailemin 4 yıl boyunca benim için harcadığı paraya?

aslında güncel ve ihtiyaca uygun meslek liseleri üniversiteden daha faydalıdır. hem yurt ekonomisine hem de kişisel ekoomiye.

diyelim ki yökün dediği gibi olsaydı. yani meslek liseleriyle anaodlo lisesinde okuyanlar aynı katsayıyla sınava girseydi. anadolu lisesi için 7-8 sınıfta dersaneye giden sınavlara hazırlanan ve o sınavı kazanıpğ bir anadolu lisesinde okumaya hak kazanan öğrencilerin verdiği emeklerin karşılığı nolucaktı?
imam hatiplilerin hakkı yeniyor diyenler neden anadolu liselilerin yenen hakkına sırt dönerler. imamhatiplininki kul hakkı da anadolu liselinin ki değil mi?


sonuç olarak meslek liseleri öğrenimini gördüğü mesleğe uygun üniversiteye girmelidir bence. adı üstünde meslek lisesi. daha lisedeyken o insanları meslek sahibi yapmayı amaçlayan bir lise. lisedeyken tornacı olan bir kişinin doktor olması biraz garip olur bence.

madem bu konuda bılgın var sana bır ıkı sorum olcak ve cevabım

1. sence meslek liseleri ögretmen yetistiren yerler mi

2.sence öss de calısan mı kazanmalı yoksa lısesı duz lıse olanlar mı


cevaplara gelınce demissinki dersaneye giden anadolu liselilerin hakkı yeniyor bir kere tamamiyle yalnıs nedenine gelince

1. derslerini düzenli bir sekilde yapan gayret gosterip calısan tum anadolu liseleri zaten yuksek puan alabilirler össde zorlanmadan dolayısılya onların onune kımse gecemez

2 sorunun kaynagı calısıp össde birinci olan imam hatiolinin istedigi bolume gidememesi güzel kardeşim o yüzden herkes buna vurgu yapıyor

dolayısıyla anadolu liselinin hakkı yenmıyor onlar zaten calıstıkları taktırde istedikleri bolume gidebiliyolar onların icin bir engel yok hatta meslek liselerinin gidebildigi sınırlı sayıda 4 yıllıl fakulteleri bile yazabiliyolar puanları düsmeden....

sende kalkmıs hakkı yeniyor diyosun


lütfen bu olaya ideolojik bakma sırf chp zihniyeti oyle diyor diye bu sacmalıgı savunma gercdekten milyonlarlarca gencin hakkı yeniyor yendi ve yenmeyede devam edilecek

olayı imam hatibe indirgedikleri için sorun cozuluyorya zaten


bu yasak tamamıyle sacmalıktır savunulucak tek tutar dalı bıle yoktur.

sırf imam hatipler calısıp hukuk falan kazanmasınlar diye milyonlarca gencin emegını hakknı gasp ettiler

bu yasaga basta karsı olması gereken sızlerın yanı sızın gıbı her defasında halkı emekcıyı calısannın hakkının verılmesınden yana oldugunuzu soyleyen sızlerın karsı durması gerekırken bızler karsı duruyoruz ne hıkmetse
 
sana üniversitede başımdan geçen bir olayı anlatayım.

türban üniversitede yasak olduğu için türbanlı "arkadaşlar" bu yasağı protesto için eylem ve basın açıklaması yapacaklardı. ve bende solcu olduğum halde sırf özgürlük çerçevesinden baktığım için o protestoya destek verim. ve protestodan sonra bir kaç kişi gelip teşekkür etti ve bu protesto yüzünden benim solcu çevreyle aram açıldı ve ben hala yaptığımın özgürlükler penceresinden doğru olduğunu savundum.

bir hafta sonra bölüm panosunda kendi ismimi gördüm. altında şöyle bir ibare vardı: "ivedilikle disiplin kurul başkanı prof.dr.......'yı ziyaret ediniz"

hemen gittim hocanın odasına. hoca bana bir kağıt uzattı. bu nedir dedim. disiplin kurulundan uyarı yazısı dedi. ne için uyarıldığımı sorduğumda top sakal yüzünden uyarı cezası aldığımı söyledi. ve türban hala yasaktı ama ne hikmetse türbanlı "arkadaşlar" türbanlarıyla derslere girmekte hiç bir sakınca görmüyorlardı. hocaya türbanlı öğrenciler o halde derse girerken benim neden uyarı cezası aldığımı sorduğumda "sen kendi işine bak başkasıyla ilgilenme" dedi.

elimde ceza kağıdıyla protestoda destek verdiğim için bana teşekkür eden "arkadaşların" yanına bana destek vermeleri için konuşmaya gittim. bana verdikleri cevap "geçmiş olsun" oldu.


biraz uzun oldu ama umarım biraz aydınlatıcı olmuştur.

bu olaya da özgürlük-eşitlik penceresinden bakarsak yanılırız. çünkü bu olayı gündeme getiren zihniyetin amacı eşitlik falan değil. sadece ve sadece diyet ödemek. çünkü zamanında bu sorunalrı çözeceğiz diye millete söz verip oy topladılar. ve şimdi diyet ödemek zorundalar ve hiç samimi değiller.

ve hükümetin bütün hareketlerinde aynı samimiyetsizlik var.


ayrıca anadolu liselilerden bahsetmişsin. madem çalıştıkalrı taktirde istedikleri bölüme girebiliyorlarsa neden anadolu lisesinde okuyanlarım hemen tamamı lise2 den itibaren dersane ve özel derslerle sınava hazırlanıyorlar?

kendi yeğenimden ve arkadaşalrından biliyorum. oda lise2 de ve şimdiden sınava hizırlanıyorlar. ya sende ya da bende bir yanlış var. ama ben kendi yanlışımın olmadığına eminim.
 
sana üniversitede başımdan geçen bir olayı anlatayım.

türban üniversitede yasak olduğu için türbanlı "arkadaşlar" bu yasağı protesto için eylem ve basın açıklaması yapacaklardı. ve bende solcu olduğum halde sırf özgürlük çerçevesinden baktığım için o protestoya destek verim. ve protestodan sonra bir kaç kişi gelip teşekkür etti ve bu protesto yüzünden benim solcu çevreyle aram açıldı ve ben hala yaptığımın özgürlükler penceresinden doğru olduğunu savundum.

bir hafta sonra bölüm panosunda kendi ismimi gördüm. altında şöyle bir ibare vardı: "ivedilikle disiplin kurul başkanı prof.dr.......'yı ziyaret ediniz"

hemen gittim hocanın odasına. hoca bana bir kağıt uzattı. bu nedir dedim. disiplin kurulundan uyarı yazısı dedi. ne için uyarıldığımı sorduğumda top sakal yüzünden uyarı cezası aldığımı söyledi. ve türban hala yasaktı ama ne hikmetse türbanlı "arkadaşlar" türbanlarıyla derslere girmekte hiç bir sakınca görmüyorlardı. hocaya türbanlı öğrenciler o halde derse girerken benim neden uyarı cezası aldığımı sorduğumda "sen kendi işine bak başkasıyla ilgilenme" dedi.

elimde ceza kağıdıyla protestoda destek verdiğim için bana teşekkür eden "arkadaşların" yanına bana destek vermeleri için konuşmaya gittim. bana verdikleri cevap "geçmiş olsun" oldu.


biraz uzun oldu ama umarım biraz aydınlatıcı olmuştur.

bu olaya da özgürlük-eşitlik penceresinden bakarsak yanılırız. çünkü bu olayı gündeme getiren zihniyetin amacı eşitlik falan değil. sadece ve sadece diyet ödemek. çünkü zamanında bu sorunalrı çözeceğiz diye millete söz verip oy topladılar. ve şimdi diyet ödemek zorundalar ve hiç samimi değiller.

ve hükümetin bütün hareketlerinde aynı samimiyetsizlik var.


ayrıca anadolu liselilerden bahsetmişsin. madem çalıştıkalrı taktirde istedikleri bölüme girebiliyorlarsa neden anadolu lisesinde okuyanlarım hemen tamamı lise2 den itibaren dersane ve özel derslerle sınava hazırlanıyorlar?

kendi yeğenimden ve arkadaşalrından biliyorum. oda lise2 de ve şimdiden sınava hizırlanıyorlar. ya sende ya da bende bir yanlış var. ama ben kendi yanlışımın olmadığına eminim.

güzel kardesim dikkat edersen ben seni yargılamadım dediklerin dogruysa zaten bende tebrik ederim..

fakat anlamadıgın konu surası zaten üniversitelerin kapasitesi sınırlı anadolu lisesine gitmesi onun illa bir üniversiteye yerleşecegi anlamına gelmez

burda sorun onun yeterli puanı aldıgı taktirde istedigi yeri tercihi yapabilmesi

meslek lisesine giden bir ögrencinin yeterli hatta derece diyebilecegimiz puanları almasına ragmen egitmini aldıgı alanı bile tercih edememesi bu noktayı anladın mı

ister fen lisesi olsun ister anadolu istedikleri bolumu secmelerine ragmen meslek liseleri kendi alanlarıyla ilgili bir fakulteye yerlesemiyor...


sana kendimden örnek vereyim madem sen verdin..

ben ticaret meslek lisesi cıkıslıyım. ve üniversitede bir cok düz liseli anadolu liseli ögenciden kat be kat fazla puan aldım kaldıkı ben hukuk falanda istemiyorudum sade "işletme iktisat maliye gibi " kendi alanımla ilgili bolumlerı tercıh etmek istiyordum buna bile engel var diyorum sen kalkmıs bu yasagı savunuyorsun..

sence ticaret lisesi mezunumu gitmeli işletmeye düz liseli anadolu liselimi gitmeli işletme fakultesine.. ufak bir mantık ya cok mu zor bişey istedim

fazlada bu konuda konusmak istemiyorum eger dedigin gibi goruslere saygılı mantıklı bir insansan bu sacmalıgı savunma cunku bu yasagı yapanlar bile bunun sacmalık oldugunun farkında ama ımam hatip yuzunden diger meslek liseliler yanıyor..

gercekten ülkeyi düsünüyasanız bu sacmalıga son vermeniz lazım zira gelismiş ulkelerde meslek liseleri yüzde 60civarı iken bizde yüzde 20 30 civarı aradaki farkı adamların neye önem verdigini anlayın artık

ya imam hatiperi kapatın yada bu sacma yasaga son verilsin ....
 
valla yorumları okumadım ama ama siyasi ve politik cafe adı altında arkadaşlarıma bir telkinim olacak bazı yorumlar benimkide dahil bazen çok kırıcı oluyor lütfen daha özen gösterelim

bu arada haber kanallarından topladığım ilginç yazılar var word dosyası ya öyle ya direk yazı olarak sunacağım onları

bir soruyada cevap vereyim siyasi açılım sorusuna

biraz sabır ve sağduyu bize o zaman iyi ve güzel günler bekliyor olur
 
meslek lisesine giden bir ögrencinin yeterli hatta derece diyebilecegimiz puanları almasına ragmen egitmini aldıgı alanı bile tercih edememesi bu noktayı anladın mı

ister fen lisesi olsun ister anadolu istedikleri bolumu secmelerine ragmen meslek liseleri kendi alanlarıyla ilgili bir fakulteye yerlesemiyor...



senle aynı şeyleri söylüyoruz ama birbirimizi ya önyargılı okuyoruz ya da hiç okumuyoruz. ben 2 post önce şöyle bir laf demişim.


"sonuç olarak meslek liseleri öğrenimini gördüğü mesleğe uygun üniversiteye girmelidir bence. adı üstünde meslek lisesi. daha lisedeyken o insanları meslek sahibi yapmayı amaçlayan bir lise. lisedeyken tornacı olan bir kişinin doktor olması biraz garip olur bence."


bu söylediğim sözle senin söylediklerin arasında ne gibi bir çelişki var bana söylersen çok memnun olurum. eğer çelişki yoksa zaten aynı şeyleri söylüyoruz. demek ki yapılması gerek bu. yani meslek liseleri eğitimlerini aldıkları bölümlere girmeliler.
 
senle aynı şeyleri söylüyoruz ama birbirimizi ya önyargılı okuyoruz ya da hiç okumuyoruz. ben 2 post önce şöyle bir laf demişim.


"sonuç olarak meslek liseleri öğrenimini gördüğü mesleğe uygun üniversiteye girmelidir bence. adı üstünde meslek lisesi. daha lisedeyken o insanları meslek sahibi yapmayı amaçlayan bir lise. lisedeyken tornacı olan bir kişinin doktor olması biraz garip olur bence."


bu söylediğim sözle senin söylediklerin arasında ne gibi bir çelişki var bana söylersen çok memnun olurum. eğer çelişki yoksa zaten aynı şeyleri söylüyoruz. demek ki yapılması gerek bu. yani meslek liseleri eğitimlerini aldıkları bölümlere girmeliler.

tamam güzel kardesim aynı seyi soyluyoruz ama suankı sistemde gidemiyor meslek liseleri kendi alanlarıyla ilgili muhendislik olsun farklı fakulteler olsun secemıyolar.

senın konusmaların bu yasagı savunur nıtelıkte gibi geldi bana ondan soyluyorum

eger aynı seyi soyluyorsak sorun yok

iyi günler
 
Akp'nin Alternatifi Var mı ?




Akp iktidarının 2003 den bu tarafa yaptığı icraatları yakından takip etmiş ve bilen birisi olarak olarak sizlere soruyorum Akp'nin bir alternatifi var mı ?

Şu bir gerçeklik bugün yaptıkları icraatları kabul etsek veya etmesekte de Adalet ve kalkınma partisinin alternatifi olmadığını düşünen büyük bir kitle var ve ne yazık ki Cumhuriyet halk partisi ve Milliyetçi hareket partisi halk ile tabanda iktidar da bulunan Adalet ve kalkınma partisi kadar bütünleşememekteler.

Akp son seçimlerde de diğer iki partinin toplamından daha fazla oy almıştır bu bir gerçekliktir bunu görmezden gelemeyiz lakin bunun sebeplerini irdelemeliyiz.

Adalet ve kalkınma partisi iyi örgütlenerek yerel belediyeler bazında devletin de imkanlarını kullanarak insanlara belli vaadlerde bulunup tabanda ki seçmen potansiyelini korumaya ve her geçen gün de daha da arttırmaya çalışmaktadır ki son dönemde belli siyasi açılımlarada imza atarak ben tüm Türkiye'nin partisiyim her kesimi her grubu temsil ediyorum kürdün de çerkezin de lazında tüm Türkiyenin partisiyim imajını sergileme yoluna gitmiştir.

Akp nin altına imza atmak istediği bu açılımların ve icraatların ne derece Türkiye'nin menfaatine olduğu ne derece oy kaygısı ile yapıldığı ilerleyen zamanlarda kendisini elbette belli edicektir.

Ve elbette ki kaçınılmaz olarak kapatılan demokratik toplum partisinin de doğu ve güneydoğuda ki oylarının bir kısmı temsil boşluğu kaygısı ile yine Adalet ve kalkınma partisine kayıcaktır.

Akp türban , özgürlükler , kutsal duygular , yardımlar , Ab , Büyük Orta Doğu projesi , açılımlar gibi söylemlerle kendi tabanına daha da iyi yayılmakta iktidar partisi olmanın da avantajlarını kullanarak her geçen gün daha da kuvvetlenerek büyümeyi ve bu bağlamda en az bir 10 yıl daha iktidar da kalmayı hedeflemektedir.

Din üzerinden siyaset yapmayı Anayasa mahkemesinin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu tescil etmesinin ardından rafa kaldırmış gibi görünen Akp özgürlükler Anayasa ve kendi tabanı arasında sıkışıp kalmıştır ve derin Akp bir çıkış yolu aramaktadır lakin aranan bu çıkış yolu "beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını söylemek kadar kolay değildir.

Bugüne kadar geldiği noktaya varışında Akp nin izlemiş olduğu çizgide oy kaygısı ile insanların manevi duygularını siyasete hiç alet etmediğini söyleyemem bunu söylersem eğer tarih beni affetmez tarihin önün de yalancı durumuna düşmek istemem açıkcası.

Bu gün gelmiş olduğumuz siyasi zemin ortadadır asıl düşünülmesi gereken budur bence ve şimdi sizlere soruyorum çizdiğim bu Akp resmine karşı bana alternatif olabilicek bir resim çizebilirmisiniz ?


Makale bana aittir :HH Newwave
 
Siyasi Politik kafe bölümünün açılması güzel bir zenginlik olmuş ancak sabitlenerek tek başlık altında olması getireceği zenginliği ve güzelliği frenlemiş.Çünkü alt alta herkes farklı şeyler yazarsa bunun tartışma bütünlüğünü bozacağı aşikardır

Sabitlenmesi yerine serbest kürsü de alt başlık şeklinde olması daha yararlı ve güzel olcaktır diye düşünüyor

keza aynı durum siyasi karikatürler içinde geçerli
 
Nereye Gidiyoruz..(yorum Lütfen)

Ülkenin İçinde bulunduğu durum vahim.borçlar deseniz azdı,Doğu-batı birbirini gördüğü yerde öldürmeye yeminli sanki,kozmik oda,asker-sivil olayları derken ülke çıkmaza girdi bence.Siyasilerde sadece konuşuyorlar konuşuyorlar ve konuşuyorlar...Allah Korusun Bir deprem bir doğal afet olsa vay halimize ! Bir düşünün diyelimki batının bir kısmında deprem oldu ve ortalık karmakarışık.ekipler yetersiz bu ortamda kim gelip yaralıyı gönüllüce kurtarır ? Velhasıl bu vatan zamanında düşünce ayrılığı olsunda Bölünüp Kaybedilsin diye KAZANILMADI!...Elinizden Ne kadar gelirse o kadar sizde elinizden geldikçe hoşgörülü,düşünce ayrılığı olsada kimseyi ayırt etmemeyi (Ha Gerektiğinde Sonuna kadar edinde) ve provakatorlerın oyununa gelmemeyi kendinize ilke edinin..kürt değilim olsaydımda bir çözümü olmazdı insanlar bazı şeylere karışamaz karışsada birşeye yaramaz işte "TÜRK-kürt" Olmak kimsenin elinde değil.

BÖLÜNMEYELİM, OYUNLARA HİÇ Mi HİÇ Gelmeyelim !
 
Bölünmek elbet yok.Bunu düşünen zihniyetlere buğz ederim.Tek Türkiye vardır.Başka yok Ortadoğunun Merkezi dünyanın ikinci Medinesi...
 
Türkiye Cumhuriyeti asla bölünmez halk bazen farklı düşünebilir ama olağan üstü durumlarda bu değişir.
borçlar, asker,sivil olaylarına gelincede elbetki bu devran değişir askere kalkal eller kırılır askerle polisi birbirine düşürenlerde belasını buluır..
 
Bölünmeyi neden konuşmaya başladık bir düşünün bakalım....veya tersten soru:BUNDAN 7 YIL ÖNCESİNE KADAR BÖLÜNMEK FALAN KONUŞULUYOR MUYDU?

Çok hak verdiğim bi laf vardı o zamanlar....''İNANMIŞ İKİ TERORİST OLSA BU ÜLKEYİ BÖLER''diye...

Çok doğru...çünkü teroristler bile inanmıyordu bu ülkeyi böleceklerine....

AAAAA.....ama bu siyaset...işte bu siyaset var ya....Bu ülkeyi böler....tarihten bile siler....Bizde böyle siyasetçiler oldukça.....
 
Bölünmeyi neden konuşmaya başladık bir düşünün bakalım....veya tersten soru:BUNDAN 7 YIL ÖNCESİNE KADAR BÖLÜNMEK FALAN KONUŞULUYOR MUYDU?

Çok hak verdiğim bi laf vardı o zamanlar....''İNANMIŞ İKİ TERORİST OLSA BU ÜLKEYİ BÖLER''diye...

Çok doğru...çünkü teroristler bile inanmıyordu bu ülkeyi böleceklerine....

AAAAA.....ama bu siyaset...işte bu siyaset var ya....Bu ülkeyi böler....tarihten bile siler....Bizde böyle siyasetçiler oldukça.....

İki terörist değil 2bin terörist gelsin ben kardeşimi bilirim kardeşim beni ben Rabbimi Rabbim beni bilir.Bölünmeyi konuşmuyoruz bölünmemeyi konuşuyoruz.
Bizim zihniyetimizde bölünme diye bişi yoktur 3 gün küseriz dinimiz gereği barışırız ama bölünme yoktur.Teröristler inanmıyordu dedin çok komik çok saçma ve yanlış tespit tam tersine inanıyordu ve inançları uğruna savaştılar çarpıştılar.

Biz nasıl inançlıysak onlarda öyle.Kafalarına Mao zihniyeti leinist stalinist marksit düşüceyi sokmuşlar hepsi che hayranı.Bununda en zemininde darwinizm vardır.Ağaç gibi dallarına ayrılır.Anlatabildimmi?
 
Geri
Üst