Spor yazarı mı skor yazarı mı ?

//:U.N.G.O.O.D

Altın Üye
Katılım
26 Ara 2006
Mesajlar
7,590
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
[20] DENİZLİ

Birbirleriyle çelişen yazılar ve yorumlar.. Bir hafta yüceltilen, iki hafta sonra yerin dibine sokulan takımlar.. Bir maç ilah ilan edilen, diğer maçta futbol fakiri olarak tanımlanan futbolcular.. Hele teknik adamlar.. En çok ölçüsüz ve çelişkisiz eleştirilere hedef olan da onlar..

Aslında tartışma pek o kadar da yeni değil. Ama son yıllarda daha bir fazla sorulmaya ve sorgulanmaya başlandı. Skor yazarı mı, spor yazarı mı? Bir maçta oynadığı futbol nedeniyle yerin dibine sokulan bir takım, en çok iki hafta sonra yüceltiliyor. Üstelik yüceltilirken kullanılan ifadeler, yerin dibine sokulurkenki kadar ölçüsüz. Bu ölçüsüzlük takımlar için olduğu kadar futbolcular, teknik adamlar da geçerli. Artık futbolu bırakan Hakan Şükür gibi Fenerbahçeli Alex de bu konudaki en çarpıcı örnek kuşkusuz. Arşivler şöyle bir taransa Brezilyalı futbolcu için yazılanların çelişkisi bir çok kez ortaya çıkar. Üstelik aynı yorumcular tarafından. İyi bir performans sergilediği haftada 'futbolun ilahı' ilan edilirken, iki hafta sonra oynanan bir karşılaşmanın ardından, 'çağdaş futbolun figürü olamayacak kadar' demode bir futbol yeteneğine sahip bir oyuncu olarak tanımlanabiliyor. Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli hakkında ligin 13. haftasına kadar yapılan yorum ve yazılan yazıları alt alta koymak da bu çelişkinin boyutlarını görmek için yeterli.

GEREĞİNDEN FAZLA ÜRETME​
Bu çelişkinin bir çok nedeni var kuşkusuz. Takım yazarı olmak.. Tuttuğu takımın camiasına çabası içerisinde olmak.. Konuşulacak yazılar yazma gayreti içerisinde olmak.. Ve elbette gündemde kalarak, daha çok kazanmak; bunlardan birkaçı olabilir sanırız. Spor yazar ve yorumcularının çektiği bu sıkıntı, spor servisi editörlerinin de kendilerini kurtaramadığı bir döngü aslında. Düşünün her gazetenin spor servisinde çalışan editörler her hafta yalnızca Turkcell Süper Lig'de oynanan 9 karşılaşma için, yapılan her maçı en iyi şekilde anlatan, en çarpıcı ve daha önce kullanılmamış başlık bulmak durumunda... Türkiye Kupası ve Avrupa'da oynanan karşılaşmalar ise cabası. Bu 'gereğinden fazla üretme zorunluluğu', üretenleri nasıl açmazlara sürüklüyorsa, spor yazar ve yorumcuları da aynı sıkıntıyı çekiyor elbet. Futbola kıyısından köşesinden bulaşmış herkesin, spor 'yazar' ve 'yorumcu' ları hakkında bir fikri var sanırız. Ama biz bu kez onlara soralım istedik. Onlar bu 'çelişki' yi nasıl görüyor. İşte aldığımız yanıtlar...

Şansal BÜYÜKA-Bu kadar öfke olursa
Her takım, ya da futbolcusu, her maçta aynı performansı gösteremeyeceği için, maçtan maça değişik eleştiri ve yorumların ortaya çıkması son derece doğal. Ancak biz, ülkemizde hem oynarken, hem sonrasında ciddi bir öfke dalgasına kapıldığımız için, yorumlar, eleştiriler bu öfkenin etkisiyle çoğu kez mantığını kaybedebiliyor, daha keskin, daha köşeli, hatta 'son karar' noktasında görüşler oluşabiliyor. Biraz sakin olup, biraz daha mantığı öne çıkarabilsek, belki de bu kadar yanılgılara düşmeyeceğiz.

Alaattin METİN- Reyting kavgası, öfke ve kin
' Sert ve belden aşağı vurmanın altında reyting kavgası var. Bunu da genellikle futbolu ve hakemliği bırakanlar yapıyor. Nedeninde de kazandıkları büyük paralar, öfke, kıskançlık yatıyor. Zamanında kendilerinin yaptıkları hataları unutup, yerlerine geçenleri beğenmezler. Maçlara gitmezler, lüks lokantalarda gezip hava atarak, şezlong yazarlığı yaparlar. İdmanları, kampları asla takip etmezler. Her maçın yorumu ayrıdır. Futbolcu gibi antrenörlerin de, idarecinin de formsuz olduğu dönemler olabilir. Bir gün iyi oynayan, ertesi günü kötü oynar. Doğal olarak da övgülerin yerini yergiler alır. Yanlışlar yazılır ama yanlı yorum yapılmaz. Yanlı yorumun kökeninde ilikişkilerde husumet varsa bu spor yazarlığına da, gazeteciliğe de yakışmaz. Gayri ahlaki duruştur.'

Mehmet DEMİRKOL - Bunun iki nedeni var
'Bence bunun iki temel sebebi var. Birincisi yorumlanan insanların, takımların ya da futbolun müthiş istikrarsızlığı. Ve yurt içi ve yurt dışı maçlarda ayrı performans göstermeri. İkincisi de yorumlayanlarla ilgili. Onlar ya takım tuttukları için o günkü ruh hallerine göre davranıyorlar. Ya da en çarpıcı yazıyı yazmak ve konuşulmak için çizgi dışı yorumlar yapıyorlar.'

Ömer ÜRÜNDÜL - Kendinizle de çelişirsiniz
'Eğer skora göre eleştiri yapıyorsanız, gün gelir zaten kendinizle çelişirsiniz. Ben bugüne kadar skora göre yorum yapmadığım için böyle güç durumlarda kalmadım. Uyarılarım da hep işler iyi giderken olmuştur.'

Cüneyt TANMAN - Herkesin bir görüşü var
'Aslında futbolun kendisinde çelişki var. Bir de futbol söz konusu olunca herkesin bir görüşü var. Karşılaşmanın skoruna görüş değiştirenler, genelde o rüzgardan yararlanmak isteyenler. Mesela benim Beşiktaş hakkındaki görüşüm Fenerbahçe galibiyetinden sonra da değişmedi. Fenerbahçe'nin penaltısı verilse ya da direkten dönen top gol olsa bugün Beşiktaş ve Mustafa Denizli yerden yere vuruluyordu.'

Sanlı SARIALİOĞLU - Çelişki oynanan futbolda
'Ortada çelişki falan yok. Varsa , o çelişki de sergilenen futbolda. Mesela Beşiktaş, Trabzonspor maçında kötü oynadı eleştirdim. Fenerbahçe maçında iyi oynadı ve övgüyü hak etti. Burada çelişki Beşiktaş'ın futbolunda. Spor yazarında değil.'

Bahri HAVADIR - Çelişki değil hastalık
'Bu çelişkiden öte bir hastalık. Biz günü toplum olarak birlik yaşamayı seviyoruz. Bir Hakan Şükür'ün bir Alex'in futbol yaşantısı boyunca yaptıklarına bakmıyoruz. O haftaki performansına göre yargıya varıyoruz. Ya tavan yaptırıyoruz ya da rezil ediyoruz. Bu hastalığı tedavi edecek bir doktor da yok bence. Böyle gelmiş böyle gidiyor.'

Tayfun BAYINDIR - Futbol günlük yaşanıyor
'Türkiye'de futbol günlük yaşanıyor. Yorumlarda bu günlük yaşantı üzerine kuruluyor. Ve sonuç üzerine gelecek tahminleri yapılıyor. Elbette skor değil, spor yazarı peşinde koşuyoruz. Ama üzülerek söylemek gerekiyor ki, biz alıştırdığımlız için de okuyucu, futbol izleyicisi skor üzerinden yapılan günlük yorumları daha çok tercih ediyor. Bu çilişkiler yumağı aslında yeni değil. Futbol ekonomisinin patladığı son 10 yıldan bu yana, böylesi çelişkiler arşivlerde tonlarca var. Çözüm ya rekabetsiz ortam isteyeceksiniz ya da buna da şükür deyip, yola devam edeceksiniz.'

Hıncal ULUÇ - Yürekli yazar var mı?
'Türkiye'de bütün yorumlar ne yazık ki tabelaya göre yapılıyor. Bu yüzden yıllar önce basın tribününden maç izlemeyi bıraktım. Bir maçta ünlü bir yazar o ana kadar kötü oynadığı için yerden yere vurduğu takım, son dakika golüyle galip gelince, bana dönüp, 'Şimdi ben ne yazacağım?' demişti. Ertesi gün gazetesinde de o takıma methiyeler düzmüştü. Basketbolda da durum pek farklı değil. Eğer bir takım atılan 3'lükler sayesinde bir maçı kazanmışsa, koçuna methiyeler yazılıyor. Eğer üçlükler girmemiş ve maç kaybedilmişse o koç rezil ediliyor. Beşiktaş-Fenerbahçe maçında bu bir kez daha ortaya çıktı. O güne kadar Kazım'ı tek forvet oynatan Daum 'dahi' ilan edilirken, maç kaybedilince yerden yere vuruldu. Beşiktaş bu sezon en iyi maçını Galatasaray'a karşı oynamış ama kaybetmişti. O maçtan sonra yazılanları hatırlayın. Kötü oynadığı halde kazandığı Trabzonspor maçından sonra yazılanları da... Türkiye'de spor yazılarının yüzde 99'u tabelaya göre yazılıyor. Bunun önüne geçmek için yürekli yazarlara ihtiyaç var ama siz görebiliyor musunuz yürekli yazar?'

Erman TOROĞLU - Oynayanlarla Oynamayanlar
'Futbolu oynayanlarla oynamayanlar ve hakemlik yapanlarla yapmayanlar kesinlikle farklı oluyorlar. Bu işlerden nasibini almayanlar da işi demagojiyle götürmeye çalışıyorlar. Olay bu.'

Öcal ULUÇ - Nabza göre şerbet
'Son günlerde skor yazarlığı ne yazık ki moda oldu. Skor yazarları o güne o ana bakıp, nabza göre şerbet veriyorlar. Spor yazarları ise o kadar aceleci davranmaz, araştırıp, bir takım verilere dayandırmadan görüş bildirmez. Maalesef son dönemde skor yazarlığı moda oldu. Bu nedenle spor yazarları, skor yazarı okumaya alışanlarca yadırganıyor.'

Ercan GÜVEN - Burası böyle bir ülke
'Türkiye'nin gerçeği bu. Futbol yorumcusu olup kısa yoldan şöhret istiyorsanız, aklıselimi bir kenara bırakacaksınız. Bazı değerli arkadaşlar da öyle yapıyorlar. Çünkü önlerinde 'örnekler' var!.. Onlar kim ki; Reha Muhtar Beşiktaş'a nifak sokup sonra 'sayemde kazandılar' diyebiliyor. Bu davranışın mucidi sevgili Hıncal ağabeyimiz, Reha Muhtar'ın açıklamalarına kahkahalarla gülüyor. Burası böyle bir ülke. Siz sonuca bakın. Onlar bu ülkenin en popüler yorumcuları hala. Yaptırımı yok ki! Her millet hak ettiği şekilde yönetildiği gibi, her millet hak ettiği adamları okur ve dinler.'

Hamdi ASKAR​
 
Geri
Üst