" -susmak aşkın diLidir- "


eyy gözlerimin neminden düş'en yar
neydi seni ömrüme getiren!
bir kader busesi mi . . . . . . . ?
bir alın yazısı hikayesi mi. . . . . ?
ellerimin semaya bakan yönüne akarsın
zifiri geceler gözlerini yumarken üstüme
bir sözünle s/özümü beyaza çalarsın
ılık yağmurlar öper alnımı
bakışlarının deydiği mavilikten yağarsın
sen şehrinde adımlarken kaldırımları
ben içimde sana yollar açarım
kalbime girdiğin o an'ı vuslatım bilir
ömrümü, ömrüne bağlarım.

eyy sözlerimin ufkunda gün niyetine doğan yar
neydi seni ömrümde büyüten!
bir sevda güncesi mi. . . . . . .?
bir dua iklimi mi. . . . . . ?

iyiliğimi iyiklere boğan gönül aşımsın
kopkuyo kokan bir yalnızlıkta
başucumda bekleyip korkularımı toplarsın
ne kadar gözyaşı lekesi varsa hüznümde
bir yudum tebessümünde rengine boyarsın
sen iki dudağında süzerken kelimeleri
ben bir bir toplarım harfleri
bir güneş sıcağı değer ellerimin acizliğine
özlemini demlerim satırlarımda,sana dökerim şiirimi.

eyy ömrüme şifa gibi gelen yar
neydi seni ömrümde ömürsüz eyleyen. . . . . . ?
neydi yüreğimin yokluğunda seni var eden. . . . . . ?
belki çocukluk sevincime saklanmış bir mutluluk tanesi
belki aşk mey'ine damlamış bir su incisi.

saçlarıma değen rüzgarı, kirpiklerine şahit tutarsın
göz bebeklerinde uyutup kırıklarımı
bir ninni buğusuyla yoksulluğumu okşarsın
sen değil misin bütün gitmelerime 'kal' diye güller döken
bir gün gidecek olsam da
uzatıp ellerinin kifayetsiz halini
benimle o bilinmeze, gözün kapalı koşarsın.


eyy ismini üç hecede dilime ezber ettirdiğim yar!
bunca güzelliğinle
sen benim sevda y/aşımsın. . . .


alinti
 
Durgun olduğumu hissediyorum…
Her yer karanlığa bürünmüş, etrafımdaki her şey kırılıp dökülüyor.
Aklıma takılan binlerce soru beni sürekli meşkul ediyor, dokunduğum her şey parçalanıyor, kanıyor…
Bir çocuk var içimde, adı belirsiz, kimliksiz cebelleşip duruyorum onla.
Ama onunla durmadan, usanmadan uğraşıp duruyorum.
Benden ona uzanan bir bağ var aramızda…
Bu durumdan acı çektiğimi biliyorum, umarsızlık tüm atılımlar yıkılıp gidiyor…
Yıldızlarla döşenmiş küçük bir gökyüzü kurtulamadığım bir an.
Dilek tutuyorum.
Tuhaf bir düş, ötesi bir hayal…
Verdiği sözü tutmuyor hayat; tutsa bile özlediğimiz şeyin öznelinmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu…
Kimi zaman umut, kimi zaman da umulan şey aldatıyor bizi.
Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor…
Bir belirsizlik içindeyim, içimde bir şey var ona yanıt veriyor…
Her şey öylesinee uzak ki…
Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım, ya da bu hayatın hiç bir değeri yoktu.
Artık hayal kuruyorum…
Sahibini arayan düşler kuruyorum…
Bana gelmesini istiyorum…
Hayatım çocukluğumun öncesinden yaşanıyor.
Ne çok istek…
Ne çok özlem…
Ve ne çok acı…
Çok şey ummuyorum, kendime bir çıkar yol arıyorum…
Nedeni olmayan kimsesiz bir sevgi bu…
Aşkın içinde yitip gitmek ve kaybolmak…
Kendimi çok yalnız duyumsuyorum…
Ruhumda öyle bir ağırlık var ki, bütün yetilerimi köreltiyor, hareketsiz bırakan bir bıkkınlık veriyor ve her şey eziyet haline geliyor.
Düşlerin sahibi benim…
Kendimi berbat hissediyorum…
Gece karanlık, simsiyah bir gökyüzü, ay korkuyor, çıkmıyor gecenin içine…
Çoğu zaman kendimii şaşırtıyorum.
Kendime kızıyorum.
Bir çok şeyi kaçırtıyorum, kendimi takip edemiyorum.
Şaşkınlık içinde kandime bakıyorum…
BENİ KONUŞMAK VE SEVMEK SUÇLARINDAN YARGILIYORLAR…
Hayat ne kadar durağanlaştı, saatler inanılmaz ölçüde uzadı. Solmak üzere olan çiçeklerin arasında kendi hayalimi görüyorum. Ama gözlerim hayal gücümün tehlikeli görüntülere karşı tüm perdeleri delip geçiyor…
Aşağı iniyorum, ağlamakta olan çocuğa sarılıyorum. Bana bir mesaj oldugunu sölüyor. Birinin ölüyor olduğu mesajı bu. Biliyorum ki ölmekte olan benim…
Tüm düşler başladığı gibi sonlanır mı acaba?
Kimbilir…
AlınTı
 

Ve Söylüyorum Sana Ben Vazgeçmedim


ak çiçekleri düşüren bu deli fırtına
kaç meyve katili?
dörtnala geçen yolcu
kaç karınca katletti?
şimdi neden deli deli esmeli
neden dörtnala geçip gitmeli

kuşlar takvime bakıp göçmez
göç vakti gelince giden gitti...
kim neden gitti?
sen neredesin şimdi?
bu hırçınlık kimden miras kaldı, bilinmez.

hasret bitimi kucaklaşmak gibi sımsıkı
sarmaşık gibi ,
sarıldığın gibi sarılıyorum anılarıma
ya benimsin,
ya yalnız!
seni düşünüyorum hep benden fazla

ben yalnız seni
“seviyorum”
kızaran gözlerinin akmayan yaşı gibi,
tutup sevgini yüreğimde
yapraklarımı küstürene küsmemeyi öğreniyorum, seviyorum
ola ki günün birinde
koyuverirsen göz yaşını omzuma diye
ucu yanık kalbimi taşıyorum göğsümde
çöz düğmelerimi oku diye...
ve söylüyorum sana “ben vazgeçmedim” diye...



ak çiçekleri düşüren bu deli fırtına
kaç meyve katili?
dörtnala geçen yolcu
kaç karınca katletti?
şimdi neden deli deli esmeli
neden dörtnala geçip gitmeli

kuşlar takvime bakıp göçmez
göç vakti gelince giden gitti...
kim neden gitti?
sen neredesin şimdi?
bu hırçınlık kimden miras kaldı, bilinmez.

hasret bitimi kucaklaşmak gibi sımsıkı
sarmaşık gibi ,
sarıldığın gibi sarılıyorum anılarıma
ya benimsin,
ya yalnız!
seni düşünüyorum hep benden fazla

ben yalnız seni
“seviyorum”
kızaran gözlerinin akmayan yaşı gibi,
tutup sevgini yüreğimde
yapraklarımı küstürene küsmemeyi öğreniyorum, seviyorum
ola ki günün birinde
koyuverirsen göz yaşını omzuma diye
ucu yanık kalbimi taşıyorum göğsümde
çöz düğmelerimi oku diye...
ve söylüyorum sana “ben vazgeçmedim” diye...

alıntıdır

 

Uzun yoldan geliyorum...Kelimelerin bittiği , sözün tükendiği yerden...Kirpiklerimle göğün tozunu eliyorum...Geçmişim hem yârdan , hem serden...



Uzun yoldan geliyorum...Bilsen nasıl yorgunum.Yüzüne bakmaya yüzüm yok!...Hani zaman en iyi ilaçtı ? Zamanın açtığı yaralara devâm yok!...Sırtımda yüklü yılların vebâli , Sana dokunmaya mecâlim yok!...



Uzun yoldan geliyorum...Üstüm başım toz içinde...Karşında öyle necis kaldım ki...Sana dair, Senin içinde ; kendime öyle yabancı bırakıldım ki...Unuttum herşeyi bir bir...Verdiğim sözleri , ettiğim o yeminleri , Seni bıraktığım o tozlu rafların yerini...Oysa Sen , hâlâ saklıyordun yaprak yaprak koynunda...Kuru bir salkım leylak çiçeğini...




Uzun yoldan geliyorum...Geçmişim bir yığın siyah ve beyaz...Artık karanlık yanımdan aydınlıklar devşiremiyorum...Her mevsim ayaz...Ve ben Sen'sizlikten kırılıyorum...Ve döküntü duvarlarımda yankılanan bir ses duyuyorum...Ey nâs!...Gözlerinizden akan ne kan ve ne yaş... Bildiğin kir ve pas!...



Uzun yoldan geliyorum... Karanlık , biçilesi bir renk değilmiş gönül libasıma... Gurbet neresi?... Bilemiyorum... Neresi sıla?... Varamadan menzile , gidiyorum ha gidiyorum... Bundan gayri bir âhım kalsın istiyorum , uzayan yollarıma...



Uzun yoldan geliyorum... Kulaklarımda hâlâ o buğulu ses , o hüzünlü tını...Bir çocuğun minicik parmaklarıyla dokunurdum Sana...Yer gök maviye bulanırdı...Mavi , o günlerden hatıra kaldı , hatırlasana...Ama dur!...Unutan bendim öyle değil mi ya...Hani önce yaslardım yüzümü Sana , mis kokunu çekerdim içime ölesiye...Kalbim duracak gibi olurdu hani...Hâlâ bıraktığım yerdesin ve hâlâ aynı râyiha...



Uzun yoldan geliyorum...Beni bir tek Sen anladın...Kalemimden kan damlarken..."Takdire şâyân" aclılarım alkışlanırken , bana bir tek Sen ağladın...Aynaların ardındaki sır Sen'din...Beni bana yalansız bir tek Sen anlattın...



Uzun yoldan geliyorum...Son tâkatimde , elim kapının tokmağında...Bileklerimi kanatmış yılların prangaları...Yine Senin mekânındayım , yine Senin otağında...Bu Kelâmı öyle özlemişim ki...Işıl ışıl o sarı sayfalarda...Kovma kapından n'olur!...Öyle muhtacım ki Sana...


Uzun yoldan geliyorum...Ey Muciz'ul Beyân...Ey Kelâm-ı Kebir...Ey Sultanım'ın sonsuzluğa uzanan mukaddes emaneti...Ey Rabbim'in sarsılmaz ve kopmaz ipi...



Uzun yoldan geliyorum...Son durağındayım şimdi hayatın...Gözlerimdeki son pırıltı Sen ol istiyorum , kulaklarımdaki son tını...Aks-i sedân yankılansın istiyorum içimin şûristan yamaçlarında...Vefasızım , beni affet

alıntıdır....​
 

Kücükken oynadığımız evcilik oyunlarında anne babayken şimdi iki ayrı SevdaLı..Kücükken yaptıgımız Kumdan şehirleri Şimdi yıkıyoruz..
söyledigini unuttugum sözleri şimdi hatırlıyorum..
Beni seviyor(dun).. seni seviyor(d)um..
Bırak üşüsün Yalnızlıgım bıcak yaralarıyla.. Bırak saldırsın şehirlerin Şehirlerime..Acıtmaz arta kaLan SevdaLarın..Şimdi en miLitan KeLimelerini Kur..
Savur Üzerime..
Köşekapmaca Oynat duyguLarını DuyguLarıma..
Yıkık kentin armaganısın bana Kaybetmiş olsamda..
aynı durakta duruyorum..
Aynı Şehirlerde yok oLuyorum..
Yinede yeniLmiyorum sensizlige..
Bir martı sessizliginde doLaşıyorum Şehirlerinde..
Yıkma..
Kırma..

Savurma umutlarımı..
Son sevda Türküsü fısılda kuLagıma..
ALdırmadım aLdırmamaLarına..
Can yakmaLarına..
Simdilerde senden kalan enkazı kaldırmanın ugraşındayım..
en cokta kendimi bulma savaşındayım..
Zor oLanı tek başıma başarmaktayım..
Bir sevenin oLdugunu unut !
Cünkü ben Bir sevdigim oLdugunu hatırLamıyorum..
SıradanLıgımsın şimdi herkesLe aynı yerde..
Dışındasın bu sefer bu Sevdanın..
HastaLıkLı bir sevda bu benim ki.. Hiç Kırgınlıgı gecmeyen..

aLINtI

 

Dışarısı ayaz...
Gece yıldızsız ve soğuk...İçimde yine suskumluğum avaz .
Zihnim ,özlemim ve acının her çeşidiyle dolu ruhum...Yaklaşan bir bitişin ayak sesleri geliyor kulaklarıma,uzun zamandır aramıza yerleşen bu sessizlik, bu ağır hava canımı acıtıyor....Radyoda yine o şarkı;

''Ay bile çekip gider,Beni hiç düşündün mü''?

Bu şarkıyı seninle dinlediğim gün geldi aklıma.Ne kadar sevgi doluydun.Coşkun bir pınar gibi yüreğime akıyordu gözlerin
Sonra ne oldu?...Kusur kimdeydi...Bendemiydi?Bu gecikmiş sevgide mi?Anlayamadım?Zahmetle geldi tebesümlerin,sıradan
dı,içime işleyen o sözlerin ...Umutlarıma sarıldım sıkıca...Bekledim.Beklemeyi öğrendim

Oysa yönüm hep sanaydı benim.Yüzü güneşe dönük günebakanlar gibi.Hep koşar adım yürüdüm bu sevgiye,her köşe
başında senin ''Dur''işaretinde çıksa karşıma...Ben hep sana yürüdüm...

Senin her gidişinde,ayrı ayrı yıkıldı yüreğim.Kaç parçaya bölündü sayamadım.Bir parçası sende kaldı hep.Ayrılığın
her halini yaşadım,Yalnızlığın ,yokluğunun ve acının...Suskunluğu öğrendi dilim,ve saklamayı kalbim.Her gidişinde
kirpiklerime sakladım gözyaşlarımı;Ağlayamadım...Ağlamamayı öğrendim...

Saatlerim senin gelişine ve gidişine ayarlıydı.Günaydınımdın...Ve çaresiz gün batımım.Oradaydın...Bir buzdağı kadar
soğuk olsanda,her damlan yüreğimde ayrı yaralar açsada ordaydın.Ben bekledim...Yüreğimdeki sevgiyi sundum sana,
belki yüreğini ısıtır diye....Sadece benim sevgim yetmedi ikimize...

Sen ve ben,''Biz ''olmadık hiçbir zaman.Eğreti yaşadık herşeyi.Hatta yaşayamadık.Hep bişeyler ukde kaldı içimde.
Ben anlatamadım,sende anlamadın.Dilimde hep kifayetsiz kaldı kelimeler.Bu sevgi yoksulluğunda ,her saniye bir serseri kurşunla vuruldu yüreğim...Açtığın yaraları sayamadım bile...

Gücüm kalmadı...Bu kan kaybına dayanamıyorum...Git...!
Artık dokunma yüreğime...Git sahipsiz gecelerimden,gündüzlerimden;Kimsesiz kalsın yine saatlerim...Git...!
Uzatma ellerini.Bırak üşüsün ellerim...!Bırak kavrulsun ciğerimm...!
Değme açtığın yaralara...Sarmaya çalışma, gecikmiş bir vefa duygusuyla...
Değme...!
Sızlayan Yaralarım Değil Ki!... Yüreğim...
aLınTı
 

hiç adil olmasada,

hayatı affetmeyi öğrendim.

aslında kendimi affetmeyi öğrendim...

çünkü ben hayatın ta kendisiyim.


önemli olanın olduğum yer değil,

"kiminle olduğum" olması gerektiğini öğrendim...


çaba sarfetmeden

birini " çok " sevmeyi öğrendim...



Kırıldığımda

her ne kadar karşımdakini kırmaya değsede olan şey

"önemli değil" demeyi öğrendim...



gözlerim , gözlerine sadece bir defa değsin diye

saatlerce birini beklemeyi öğrendim sıkılmadan...


nekadar acı çeksem de

herkesin nefes almaya devam ettiğini ,


nekadar ağlasam da

göz yaşlarımın hiç bi zaman yağmur yağdırmadığını

öğrendim...



iki kişinin tartışmasının

birbirlerini sevmediği anlamına gelmediğini,

iki kişinin tartışmamasının da

birbirlerini sevdiği anlamına gelmediğini öğrendim...

ilk önce beni sevdiğini söyleyen kişi "o" olduğu halde

ve o'nu sevmemi bekleyen kişi "o" olduğu halde

nasıl oluyorsa ilk önce o'nun gittiğini

ve nasıl oluyorsa kendince haklı olduğunu öğrendim...

haksızlığı öğrendim yani...



birini nekadar düşünürsem düşüneyim,

ne kadar sevrsem seviyim,

ve ne kadar hayran olursam olayım ,

yine de arkasına dönüp bakmadan

gidebilleceğini öğrendim...


duyup da konuşamamanın

görüp de dokunamamanın

acı verdiğini öğrendim...



önce "sen ve ben"

sonra "biz"

sonra yine "sen ve ben" demeyi öğrendim...



kandırmasam da

kandırılmayı ,

aldatmasam da

aldatılmayı,


unutmasam da

unutulmayı,

sevsem de

sevilmemeyi öğrendim...


ama en kötüsü de ;
bunları sadece bir kişiden öğrenmekti...

DEĞER SANMIŞTIM DEĞMEZMİŞ...


alıntıdır
 

Cebimdeki son umudumu yitirdim bugün
Sıkı sıkı sarilmistim oysa
Tutamadim
Bulamadim

Sen hep bana kalacaktin
Hersey bitsede
Herkes gitsede
Yanimda kalacaktin
... Inandim ... Yanildim ......
Cok korkardim sensizlikten
Sensiz bir Ben düsünemedim zaten hic bir zaman
Gözlerinsiz yasayamazdim sanki,
Hep buna inandirmistin beni
... Inandim ... Yanildim ......

Önceleri seni yeniden görmek icin sabahlari iple ceken ben artik gecelerin bitmememesini istiyorum..
Görmesin kimse beni, bu aralar yikigim
Bilmelerine gerek yok gözyaslarimda bogulup yeniden kendimi buldugumu.
Resimlerimize bakip kendime eziyet ettigimi ve seni ne kadar özledigimi ben biliyorum ya, yeter....
Güclü gibi gözüküyorum ordan, biliyorum
Hic sevmedim sanki seni
Gelip geciciydin sanki benim icin
Evet geldin
Ama hic gitmedin..
Bilmeyin daha iyi!
Kalpsiz deyin bana kalbim aciyorken
Ruhsuz deyin bana ruhum daraliyorken
Ben biliyorum ya, yeter

Seninle gecen dört sene, ve önümde sensiz gececek nice seneler..
Düsünmesi bile zor geliyor, nasil yasarim, nasil katlanirim umudumu yitirmisken bilmiyorum (
Korkardim el olursun diye
Oldun iste
Yasiyorum acisini
Bilme....

........
ben dayanamiyorum artik, bu özlem, bu aci, bu yük bana cok agir geliyor ( kendime söz geciremiyorum, cok caresiz ve yalniz hissediyorum kendimi..
ben seviyorken arkadas gibi olmak zoruma gidiyor
ama olmuyorda eskisi gibi
bittim ya
neden böylee

Attığım her adımda bir parça daha yıkılan duvarların altında kalmaktan, ayıramadığın dakikaların geceler boyunca sinirini taşımaktan yoruldu ruhum. Ben çabuk yoruldum. Hiç bir masalın kahramanı olamayacak kadar uykum var. Sesinden esirgediğin yüreğin gibisin. Varlığının bir anlamı olsun derken, sen en çok da anlamsızlığa yakıştın nedense. Oysa bu değildi sana dair başlattığım yolculuğun sonu. Böyle olmamalıydı
aLINtI

 

seni düşününce
yüzümde arsız bir çocuk
gülümsüyor şehre
utanmaz kırmızı

alev alev yakıyor dudaklarımı
tenimde gül dikeni ürperti
eriyor damla damla arzular
adının yankısını duyuyorum
toprağa her çarpışında

kıyılarımda rüzgar
kokun pusulam
şehvet yüklü gemimin tayfası ölü ruhlar
kayan yıldızları aşkı bize sunmuşlar

çıkar ruhunun kalbini

sun aşkı durma leb/i deryalarından
tutuşsun denizler
ölü ruhlar aşka yansın ilhamından

cehennnem deyse tenime
bu kadar yanmam
sen utanma

bırak sevap utansın
sönük kalsın günahın ışıltısından
..


**alıntıdır**
 

Yarin uyan herzamanki vaktinde
Herşey sıradan olsun
Yokluğum hissedilmesen sana degen herşeyde


Terkedildiğim şehri terkediyorum. Senin haberin bile olmayacak bundan biliyorum. Oysa ben çok üzüleceğim.



Otobüs camından gördüğüm ışıklar arasında seni seçeceğim. Özlemle bakacağım öylesine. Dokunacağım cama şefkatle ve en sevdiğin şekilde. Sonra kaybolacaksın gözden. İradem dışında ve herzaman ki gibi.



Ben sana benziyor diye önümde oturan kişiye ilgi göstereceğim. Ama o senin kadar sevmeyecek beni. Üzüleceğim. Ama senin haberin bile olmayacak. Ben bunun için de üzüleceğim.



“Kolay değil iki kişilik hüznü taşıyan bir bedende yaşamak. Hakkını vermeli hayatın” diyeceğim içimden. Kimse duymayacak.



Otobüs beni o şehirden karanlık diyarlara götürürken sen şehrin ışıkları arasında kalacaksın. Dudaklarında bana ait olmayan öpücüklerle ve kalabalıklarda. Yıllar önce bana reva görüleni bu defa ben kendime reva göreceğim. Terkedeceğim bu şehri. Ve sonra üzüleceğim. Belki haberin bile olmayacak.



Soğuk cama dayarken başımı, tenini yoklayacağım üşüyen kulaklarımda. Sonra bir uykuya dalacağım. Rüyamda ikimizi göreceğim. Sevineceğim.



“Birşey içer misiniz?” sorusuyla irkileceğim. Rüyanın en tatlı yerinde kaldırılmanın siniri ile “hayır” diyeceğim. Aklıma beraber yaptığımız otobüs yolculukları gelecek. Hani uyur gibi yapıp da sabaha kadar sessizce uyanık kaldığımız.



Sonra seni daha az düşünmek için uyuyacağım. İnmek için hareketlenen insanların gürültüsüyle bir sonraki dinlenme tesisinde uyanacağım. Lavaboya gidip o çok beğendiğin yüzümü avuç dolusu sularla yıkacağım. Aynadaki görüntüyü acıyan bakışlarla uzun uzun seyredeceğim. Bana garip garip bakan insanları önemsemeden -ki bilirsin ne çok önemserim başkalarının hakkımda ne düşündüğünü-.




Sonra koltuğuma geçip sana bir mesaj yazacağım. Biraz sevgi, biraz sitem dolu. Ama bunu da diğerleri gibi yollamadan sileceğim. Üzüleceğim. Bundan hiçbir vakit haberin olmayacak.



Elimdeki kitabın yere düştüğünü bile farketmeyeceğim. Üşümüş ve herbiryanı tutuşmuş yorgun bedenimle başka bir şehrin sabahında taze bir güneşle uyanacağım.


alıntı
 

Gitmek!..

Gidememek!..

Ne kadar çok acılar bağlanabiliyor, çekimleri farklı, sonuçları neredeyse aynı bu iki kelimeye...

Ne zaman yüreğimi dipnotlara bölsem, herbir parçasına eklenen notlarımda, sonu mutlaka sevdanla biten, cümleler içeriyor...anlıyorum ki; inceden inceye zehirlenip, tükeniyor kelimelerim...

Gitmek ya da gidememek, bir kenara kalsın...

Gidiyorum...

Yastık altına gizlediğim ne kadar tebessümün varsa, yüreğimdeki dipnotlarla birlikte, hüzünlerimi doldurduğum valizinin, bir kenarına sıkıştırıp, gidiyorum...

Gitmeli mi!.. Gidememeli mi!.. sorularının hiyerarşisine kapılmadan; gidiyorum...




ışarıda buz gibi bir hava var... aylardan aralık... aralık hüzün kapılarım... hüznüm aralık gibi karanlık... kesik kesik nefes alışlarımın, lime lime edilen umutlarımın arasında, gözüme kaçan toz yüzünden, ince bir kan sızar elmacık kemiklerime... biliyorsun çünkü; asla ağlamam ben...

Yüreğinin istasyonuna doğru yol alırken, şiirlerimi
ve senlerimi, masa lambasının altına bırakıyorum... belki de; hüzünlerimi anımsarsan bakasın diye...

“bir tren kalkacak birazdan yüreğinde; binip gideceğim... oysa ne çok isterdim, raylarına yatmak yüreğinin... üzerimden geçecek trenle, santim santim parçalanmayı ve ebediyen kanına karışmayı...”

sana bir oda dolusu kokumu bırakıyorum; birde, masada bir duble rakı... bir daha ne zaman girersin bu eve bilmiyorum... ama; hüznümü özlediğinde, seni tiksindirecek kadar bir benlik bırakıyorum; birde bir duble rakı masada... nereye giderim, yüreğinden kalkan trenin kondüktörü, hangi istasyonda biletim olmadığı için dışarı atar beni bilmiyorum... fark edilinceye kadar, yolu var yollarımın...

Kelimelerinle tüm bedenimi dondurduğun için; dilimde açtığın yarayla, kendi kanımı içtiğimi bilemedim... kendi kanımda boğulduğumu bilemedim... gidiyorum... belki dilimde açtığın yaraları kapatabilirim... ama artık çok iyi anlıyorum...

Kanımı zehirleyen, bir süveyda sevdan... hoşça(kal)...





alıntı

 

bir boşlukta sallandırıyorsun yüreğimi
kime baksam
../biraz sensizlik
..biraz yalnızlık
/biraz korku
sevilmeye muhtaç bir çocuk gibiyim sokak aralarında
adımı kim haykırsa sarılacak gibiyim
acı çekmek ne demek bilir misin özlemler içinde..?
derdini anlatamayan bir dilsiz gibiyim...

kırgınlıklarımı emanetçiye bıraktım
geri dönüp alır mıyım../..bilmiyorum
her gece ince uzun bir bardak dolaşıyor parmaklarımda
her gece istek parçalar alıyorum sevdaya dair
her gece biraz daha ölüyorum..

bizim buralarda hem sıkı içip hem de şarkılar söylemek,
her yiğidin harcı değil

şimdi desem ki gün geceye döndü
susuz bıraktın dudaklarımı köpek öldüren gecelerde
sancılarım sıklaştı../..ebesiz şiirler doğurdum kan ter içinde

nehirler boyu uzanan yüreğim işgal altında kaldı
kurtulan var mı dersen,
belki bir kaç düş
ve sakat kalan sözler
sevdam ise komada kan kaybediyor,
biliyor musun..?

belki de artık hiçbir şeyi bilmeni istemiyorum
istemek beklemek demek
beklemek ise kanamalı bir isyandır göğsüme yapışan
göğsümün bilinmezlere değil,
sevda RH + düşlere ihtiyacı var

artık rolleri değişiyoruz sevgili
sana şimdi anlamak
bana da susmak düşüyor
yaşattığın için ben iyi biliyorum,
yüreğin çok acıyacak..

alıntı

 

Derdim var gecem zehir bana… Anılar baş ucumda kov gitsin…


Bir tek gecelerimi istiyorum geri…Gündüzlerimi, her dakikasını aklımın bi köşesinde senle geçirirken ben, bir tek gecelerimi istiyorum…Sorularım,sıkıntılarım bitmek bilmez gecelerde...Efkarına sigaralar ölür tek tek,ardın sıra…Sesin olmadan,kokun,bakışların olmadan geçen geceler…Yardım et gecelerime…Rüyalarda kendini kov…Kov gitsin…






Seni sevdiğimi unut, unut her şeyimi unut gitsin…


Sende unut beni…Beni böylesine, bu dünyada bir tek “SEN” seversin sanmıştım…Sende unut adımı…Unut gitsin…


Bana unut gitsin diye yazmakta yazılmış.Ve ne kolay yazmış ellerim…Halbuki öyle zıttı ki, öyle zor çıkmış ki bunlar…Kimisi bu kadar kolay yazılır zor olsa da ,kimi öldüresiye zor..Sen aldırma bana…Anlayamazsın kendi kurallarınla…Boşver beni...Boşver gitsin…






Çokmu acı çekmişim ben…Üzülme sen bana…Ben sensizliği yaşamışım.Ne üzülmüşüm adı,ne acı çekmişim…Ben kendime kalmış,sensizliği yaşamışım…Yıllar da çalarmı sensiz ömrümden…Sensiz geçecek yıllar…Aldırma sen “ben” im yıllarıma…Sen bensiz yıllarını kur…Kur gitsin…




Aldırma ne fark eder alışmışım yokluğuna…


Yokluğuna alıştım diyorum.Yalan söylüyorum.Böyle öğrenmişim sadece…Aslında alışmak diye bişey yok,ben biliyorum!Katlanmak onun adı…Katlanıyorum…Sensiz geleceğe katlanıyorum..Senle geçmişin çıkıp gelen hayaline katlanıyorum…Ben katlanıyorum sen düşünme beni…Sen mutluluğuna alış.Alış gitsin…




--Kalbim sende kaldı…Kır gitsin…


Düşünürüm…Yıllar varki bu yürek seni aramış derim kendime.Bitsen de sonunda,yitip gitsende…Ben seni bulunca anladım.Seni aramışım…Sonra her halimle,her halini sevmişim…Feriğim,şekermeleğim,papatyam demişim…Kalbim ellerine geçtiği gün, tereddüt etmeden git demişim Ona.Git, yıllardır beklediğin O.Git mavi gözlü aslanının annesi O.Git,yıldızların yıllardır beklediği bi gece de,bir tekne de evlen benimle diyeceğin O…


Git kalbim…Senin yanın, onun yanı…Haklı mıymışım yine de?Hemde ölürcesine,her şeye kumar oynarcasına…Bir daha olsa da dünya, yine bulurmuşum bu belayı…Öylesine haklı,ölesiye haklı…Ne çok mutlu ettin beni,ne çok…Pişman değil ki hiç kalbim.Mutluluk sözlüğüm zayıf kalmış benim.Oysa ne mutluluklar varmış bende,ben bilmezmişim.En basiti,en hafifi,en tatlısı sana sevdiğim demekmiş,şehrimde olduğunu bilmekmiş…









Benim aşktan anladığım, yaşananlar kar saydığım…


Gitmiş olsan da sen benden,kalbim durur hala kalbinin yanıbaşında…Ben çağırsamda, o laftan anlamaz,duymaz,görmez sanki…Bilirim istemezsin onu artık orda.Sen kendi yeni dünyanda bi yer ayırmamışsın O na.Ellerim,kalbim,ruhum,gücüm…Savaşmak için bende olan her şey ben de kalmamış sanki…O zaman aldırma bana…Sen kalbimi kov…Kov gitsin…




Suçlama sakın kendini,sevgisiz kalma benim gibi…Düşünme beni boş ver sev gitsin…


Sensiz olan kalbim,başkasını haram etmiş bana…Ne yapsam boş.Yaptım da olmuyor işte varmı daha ötesi…Sana dememiş miydim ben ,sevemem ben başkasını diye,sana geri gel derken.Sen bi daha gelmiycem derken…Sen düşünme beni.Boşver sev gitsin…










Zor gelir sıra vedalara, üzülme gözyaşını dök bitsin…



Ayrıldığımız çarşı kafe…Hergün içinden geçtiğim,geçerken gözümü yukarılara diktiğim çarşı kafe…Ağlamıştın,ağlamıştık iki dertli çocuk gibi…Hiç ağlamadığım kadar…Bilmediğim kadar…Mendilin durur hala yanıbaşımda…Hatıramı, yalan mı,tanık mı bilemedim…Ben dindiremesem de,sen olurda ara sıra içlenir ağlarsan…Bırak gözyaşını…Dök…Bitsin…

alıntı
 

Artık bir düşünce kozmosunda,yitip giden benden izler arama...detayları yine kendime yar ettim,bütünlerin senin olsun..ben yine söylerim ezberlediğim türkülerin nakaratlarını...yine dillendiririm sevdiğim şairlerin şiirlerini..yine seçerim cümlelerin en güzellerini..sen seçtin gitmeyi..ben de senin istediğin gibi yaptım,aldım ve kalbimi bir boşluğa attım..bir şiir dillendirdim seni anlatsın diye ardından..

Boşlukta uçuşan sencil benler şiire düştü.....

“Başardın sevgili..
son kurbanındı seçtiğin,kalbim...
senli izleri,bırakınca
tek bir kelam etmeden gittin..

Başardın sevgili..
Bu senin kim bilir kaçıncı zaferin..
Doyurdun mu ruhunu
Sevdamı yeni şiirlerine mi işledin..

Başardın sevgili...
Koskoca bir yokluk bırakıpta,ezdin..
Zamansız ayrılığı dillendirip,
Kendini aklayıp (da), beni sildin..

Başardın sevgili...
Hiçbir şey olmamış gibi gittin..
Dönersen,şiirlerin bayramı...
Dönmezsen şarkıların isyanı olacak ismin.”

Sen başardın....

Ey zamanın kuşattığı kalbim...yolları mı engel koydun yoksa sevdama...her aşkın sonunda hazırladığım idam sehpasında, kaçıncı tekmem bu yalnızlığa...,her kaçtığım yoldan, kaçıncı kendime çıkışım..

Ey aşk!!bu kaçıncı gidişin benden,uzaklara...

Sen Başardın...
Kendimi yine kendimde yok ettim..

Bu aşktaki intiharına şimdi kocaman bir “Eyvallah

alıntı
 

Ben giderken,
Dimdik ol diyorsun.
Eğme başını!
Söylesene,
Nasıl şahitlik eder bu gözler,
Ellerimin arasından kayıp ta gitmene?


Yaralı bir serçe bulmuştuk bir gün,
Hatırlıyor musun?
Avuçlarında, nasılda titriyordu korkudan,
Acımasına rağmen,
Nasılda çırpıyordu kanatlarını.
Bak şimdi ben çırpınıyorum avuçlarında,
Yüreğim acıyla çırpıyor kanatlarını..
Ve haykırıyor avaz avaz ..
Gitme!..


Evet korkuyorum,
Hem de çok korkuyorum sensizlikten
Gidişini düşündükçe,
Üşüyorumda çok.
Ürperiyorum.
Yollarına kapanasım geliyor.
Gitme!..


Bir gece çok ateşlenmiştim,
Ve sen sabaha kadar,
Bir an dahi ayrılmamıştın başucumdan
Sen hep yanımda kal diye,
Ateşim hiç düşsün istememiştim.
Tenimden süzülen her boncuk ter,
Ruhumun feryadıydı aslında,
Gitme!..

Şimdi görüyorum ki boşuna feryatlarım
Gideceksin biliyorum..
Namlusundan fırlamış bir kurşun gibi
Uzaklara düşecek kovanım.
Öksüz kalacak sensiz yarınlarım.
Yetim kalacak rüyalarım...


Başını dik tut deme bana!!!
Gidişine şahit olmayacağım!...
Gitme diye yakarışlarıma bakıp
Sanmayasın ki zavallıyım.
Çünkü bir kez gidersen
Ve bir gün dönmek istersen geriye
Bıraktığın yerde olmayacağım!...


alıntı
 

ßir zamanlar dilimde dua olan adını duymayım artık
Susun !
ßaşharfi bile geçmesin kelimelerinizde…
Hatırlatmasın onu bana hiçbir hikaye…
Kapanmadı yaram kanatmayın …
Yardan kalan yaralar bunlar.
Dokunmayın çok kanattılar !



Yakıyım eşyaları,unutuyum anıları…
El ele gezdigimiz kaldırımları görmeyim şimdi…
Geçmeyim o sokaklardan…
Dayanmaz yüregim.
Kaldıramaz bu kadar acıyı…
Görmeyim hayalini,işitmeyim sesini…
Bahsetmeyin ondan bana…
Yaram taze daha…
Kanatmayın …
Yardan kalan yaralar bunlar.
Doku
nmayın çok kanattılar !



Dinlemeyim artık hiçbir aşk şarkısı.
Sessizce vedalar olsun bestelerim…
Kilitleyim aşkı tabutuma.
Açmasım kimse !

Benimle ölsün içimde.
Benimle gömülsün sonsuzluga.
Çalmasın hiçbir aşk şarkısı.
Gücüm yok dinlemeye…
Öldürün gözümdeki O’nun hayalini…
‘’Dayanamıyorum’’

Yardan kalan yaralar bunlar.
Dokunmayın !

Çok kanattılar …
Bahsetmeyin O’ndan Yine Kanar !

alıntı
 

Gönlümü vurdular bugün..
Ne nir acı,
Ne de bir sızı duydum.
Gönlümü vurdular bugün..
Mutlulukla sevgiyle,
Bitimsiz bir aşkla vurdular.

Gönlümü vurdular bugün..
Ölesiye özlediğim duygularda
Yıllar süren sabırların ardından.

Gönlümü vurdular bugün..
Ceylan gözlere asılı kalmış,
Gönlümü vurdular.

Gönlümü vurdular bugün..
Bitimsiz sevdalarda,
Kalan ömrün verileceği vurgunlarda.

Gönlümü vurdular bugün
Ve tabancayla, ne de tüfekle.
Gönlümü vurdular,
Sevgilerin ötesinde.

Gönlümü vurdular bugün..
Bir gönül nikahında
Omuza yaslanmış sevgiliyi duyarken.

Gönlümü vurdular bugün...
Dünden razıydım ya;
İyi ki vurdular...
alıntı
 
Tam unutmuşken, her şey bitmişken
Neden karşıma çıktın?
Katlanıyordum, söylemiyordum,
Kalan son yarımdın.

Yokluğuna alıştım tam derken yine karşıma çıkıyorsun. Oysa ne kadar çabalıyorum yokluğuna alışmak için.Ama sen..Bir selamınla bunca çabamı yok etmeyi başarıyorsun..

Her şey istediğin gibi
Çok mutluydum sen yokken
Sevmeyi unutmuşken
Geldin de ne fark etti ki?

Gitmelerin hep aynı acıyı yaşatıyor. Ama deli yüreğim yine de alışamıyor gitmelerine.Yokluğunla yaşamak acı ama sen varsın içinde diye canımı yakmıyor gidişin kadar.

Yorulmuyor deli gönlün.Nasılsa ben senle de sensiz de senle yaşıyorum..Sende olduğumu biliyorsun..Ve bu yüzden gitmelerin ve geri dönüşlerin hiç bitmiyor..

Yüreğim sana akarken sel misali önüne set kurmandan yoruldum. Ya kal bende ya da git… Neyim sen için? Sadece bekleyeninim değil mi?
Sen sevmek nedir bilmiyorsun…

Deli bir yüreğin var acı çektirmeyi sevgi diye nitelendiriyorsun. Ve peşinden koşuyorsun…

Ama bu kez bitti… Yoruldu deli yüreğim. Gelişine hayır diyebilecek kadar.

Ve sen artık anılarımda kalacaksın her ölüm gibi…
Evet bu kez alışmıyorum…Öldürdüm seni kalbimde.Bak acıda çekmiyorum.Göz yaşım bile kalmadı arkandan hoşçakal diyecek..

Bu gelişinde seni bekleyen bir deli yüreğim olmayacak..Ve sen yaşayacaksın benim yaşadığım acıları bir bir…
Bu son sözümdü adını son anışımdı…

Hoşçakal yüreğimin tahtından inen..

ama bir türLü unutuLmayan.'ım..!!

alıntı
 

Ne üç noktam kaldı, ne de noktam
Dağıttın imlamı gittin ve ben bittim..!

şimdi, imlası yitik bir cümleyim lügatlerde
Yitirdiğim işaretleri arıyorum sen saatlerde
Takılıyor kancası boğazıma, soru işaretlerinin
Ve saplanıyor yüreğime ünlemler; bir ok gibi...
Kendimi parantezler içine alsam da
Yine de çiziyor beni üst çizgilerin
Noktalar, ateş topları yağıyor yüreğime.
Her noktada sen yanıyorsun
Ben kanıyorum…

Kaçıyorum…
Takılıyor virgüllerine ayağım
Düşüyorum…
Düşmeden tutuyorum kelimelerinin ucundan
Yine de düşüyorum eğreti usundan
Düşen cümleleri topluyorum lügatimden
Olmuyor toplamı sorgusuz suallerinin…

Düşüyorum...
Tutunduğum kelimelerin yüreğimden kayıyor
Düşüyorum...
Buz gibi yüreğin, Yüreğimden kayıyor
Üşüyorum…
Aşkın ısıtmıyor.
Üşüyorum aşkından...!
Düşüyorum aşkından...!

alıntı

 

Bir dokunuşla,bütün benliğimi savurdum

İçimde gizliden gizliye sakladıklarım vardı ya hani..
Yüreğimde beslediğim,her şeyden koruduğum izler vardı ya hani..
işte ben tümünü sana vermeye geldim bu gece..
Sığabildiği kadarını bu geceye, arta kalanları gündüzlerine...


İnsanın rahatlıkla sığınabileceği kadar parlaktı bakışların..Alev alev yakıyordu gözlerin..Seni,gözlerine yandığım o gece sevdim işte..


Hiç korkmadan ve hiç kaçmadan dikilip karşına..Sana sarıldım..
Ve bütün benliğimide savurdum bir dokunuşla havaya..
.
.


Aşk...
Ne kadar "yok"sa herşey, o kadar olacaktı "aşk"..
Anlamadın..
Anlatamadım..
.
.


O sabah kara bir defter sayfası buldum yatağının kenarında..Boş yer kalmayacak şekilde karalanmış bir sayfa..Ve işte o an anladım..Senin yaşaman için boyamaya, karalamaya ihtiyacın vardı bir şeyleri..Ve bunun için de her seferinde yeni bir sayfaya..



Başlama ve bitiş noktalarından ibaretti hayatın...
Ve aralarda birkaç dağınık sayfa..
O sabah hiç pişman olmadan, ama çok acı çekerek..
Bütün kadınlara maletmeden, ama seni lanetleyerek ..
Hayatımdan seni, senin oyununla çıkardım işte..


"Ben değiştim.." dediğin gün elinde yine karakalemle bekliyordun.Sevinçle sarılmıştın boynuma..Sanki gerçekmiş kadar büyük bir hevesle..Değiştiğini sandın...Sandın..Ama yine yanıldın..


Sadece bu seferki sayfa o zamana kadar gördüklerinden daha büyüktü..
Sayfalar yanılttı seni, ben de..Çünkü artık bir silgi vardı elimde..
Yok ediyorum senin bıraktığın derin izleri..
Ve artık karalayamayacaksın eskisi gibi..
Korkma..
Meraklanma..
Şaşırma sakın..
Gidiyorum işte..
.
.


Ansızın uykulardan uyanmaların..
Gözlerini perdeleyen endişelerin..
Değişmeni AŞK sanıvermen..
Umutların ve insanları umutlandırmaların..
Bana dönmen ve beni sevme alışkanlığın..
Kapama gözlerini,bak..
Bitiyor işte hepsi..
Bir adım sonrası ayrılık..
Bir adım sonrası benden sonrası..


"Ben" de senden sonrası kalmadı..
Bu senin "Son"ran..
Bu senin "Son" olman..



Çünkü, gördün işte..Benim elimde silgi.. Seninse boş sayfaların yırtık..Ve kalemin bitmekte.


alıntı
 
Geri
Üst