manashan
New member
- Katılım
- 27 Eki 2007
- Mesajlar
- 164
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Türkçe Konuşan Devlet Ve Topluluklar Birliği
Birçok sömürgeci ülke, asırlarca kanını emip kendi dil ve kültürlerini
zorla kabul ettirdikleri eski sömürgeleriyle, dil birlikleri oluşturdu. Bu yolla ekonomilerini
karşılıklı geliştiriyor ve uluslararası platformda işbirliği yapıp, dünya politikasını kendi
yararlarına çeviriyorlar.
Birleşmiş Milletler ve onun değişik bölümlerindeki toplantılarda,
istedikleri kararları çıkartıyorlar. Dil ortaklığına veya bölgesel işbirliğine dayanan bu gibi
örgütlerin, Birleşmiş Milletlerde hem ayrı salonları ve odaları, hem de hükmi şahsiyetleri
var.
*Her ne kadar Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyinin doğal üyesi birkaç devletin
tekelinde görünüyorsa *Azgın ve güçlü devletler, Birleşmiş Milletlere rağmen her
istedikleri ülkeye saldırıp, milyonlarca insanı öldürebiliyorsa Gene de uluslararası değer
ve etkisi var, bu en geniş dünya örgütünün
Biz hiçbir ülkeyi sömürge olarak kullanmadık. Yönettiğimiz ulusları hem koruduk; hem
kendi olanaklarımızla besleyip geliştirdik. Dini gerekçelerle tüm Arap ülkelerini Haçlı
saldırılarından bin yıl koruduk.
Yemedik, onlara yedirdik. Osmanlı Devleti, koruduğu ülkeleri refah içinde yaşatabilmek
için; Anadolu'ya hemen hiç yatırım yapamadı. Bugün elimizde kalan vatan parçasında,
Osmanlı devletinden çok daha fazla; Selçuklu ve Anadolu beyliklerinin eserleri ve kalıntıları
var. Anadolu'nun yalnızca maddi varlık ve ürünleri değil; evlatlarının canları da, uzak ve
sonradan bize ihanet eden halkları ve ülkeleri mutlu etmek ve onları yabancı saldırılardan
korumak için feda edildi.
Devletin asıl sahibi ve kurucusu olan Türk unsuru; hep hizmet eden ve savunmanın yükünü
çeken durumundaydı. Devlet güç durumda kalınca; asırlarca korunup beslenen diğer
unsurların çoğu düşmanlarla işbirliği yapıp, imparatorluğu sırtından hançerlediler.
Artık her şey geçmişte kaldı Unutamasak da unutmuş görünmek zorundayız. Ayakta
kalmak ve asıl kardeşlerimiz ve dostlarımızla işbirliği yapmamızın şart olduğunu da,
tarihteki acı deneyimler bize iyice öğretti artık
Dünyanın her yerindeki Türkleri ve Türkçe konuşanları; uygar bir topluluğun çatısına
kavuşturmak, hepimize önemli yararlar sağlayacaktır. Birleşmiş Milletlerde Hükmi
şahsiyet kazanacak olan TÜRKÇE KONUŞAN TOPLULUKLAR BİRLİĞİ, dünya barışına
da katkı kazandırır.
En azından çoğu güç durumda olan, esaret altında yaşayan, sömürülen, dış borç kıskacı
altındaki devletlerince yeteri kadar hakları savunulamayan dört yüz milyon dünya Türkü
için; umut ve sevinç ışığı olur bu örgüt.
Önceki yazımda dile getirdiğim otuzdan fazla değişik Türk toplumlarından çoğunun sesi,
hiç duyulamıyor. Esir edilmişler, güçsüz ve çaresiz bırakılmışlar çoğu! Birlikten kuvvet
doğar.
Bizim bile borç ipotekleri sesimizi kesiyor. Dış güçlerin içimizden satın aldığı
ajanlar ve değişik odaklar, düşman saldırısından daha ağır zarar veriyorlar ülkemize! Türk
devletlerinin en güçlüsü olan bizim de, Birleşmiş Milletler çatısında kurulacak Türkçe
Konuşan Türk Toplulukları Birliğine ihtiyacımız var!
Ebediyete göçen ve Türkiye ve Azerbaycan bayraklarıyla uğurlanan son dönemin büyük
Türk Şairlerinden BAHTİYAR VAHAPZADE birçok kez, TÜRK TOPLULUKLARI
AKADEMİSİ kurulması gerektiğini savunmuştu. Akıl için yol birdir.
Türkçe konuşan topluluklar birliği kurularak işlerlik kazanınca; tüm yaşamsal konular
yanında kültür ve dil birliğini sağlamanın yolları da açılacaktır. Belki esir durumunda olan
Türk bölgeleri, birliğin kurulması için adım ve imza atma olanağı bulamayabilir. Türkiye ile
birlikte birkaç Türk devleti, Türkçe Konuşan Topluluklar Birliğini hemen kurmalılar. Kurum
resmiyet kazanıp,
Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alıp güçlendikçe; tüm Türk toplulukları birliğe
katılmanın yolunu zamanla bulacaklardır.
http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=3204
Birçok sömürgeci ülke, asırlarca kanını emip kendi dil ve kültürlerini
zorla kabul ettirdikleri eski sömürgeleriyle, dil birlikleri oluşturdu. Bu yolla ekonomilerini
karşılıklı geliştiriyor ve uluslararası platformda işbirliği yapıp, dünya politikasını kendi
yararlarına çeviriyorlar.
Birleşmiş Milletler ve onun değişik bölümlerindeki toplantılarda,
istedikleri kararları çıkartıyorlar. Dil ortaklığına veya bölgesel işbirliğine dayanan bu gibi
örgütlerin, Birleşmiş Milletlerde hem ayrı salonları ve odaları, hem de hükmi şahsiyetleri
var.
*Her ne kadar Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyinin doğal üyesi birkaç devletin
tekelinde görünüyorsa *Azgın ve güçlü devletler, Birleşmiş Milletlere rağmen her
istedikleri ülkeye saldırıp, milyonlarca insanı öldürebiliyorsa Gene de uluslararası değer
ve etkisi var, bu en geniş dünya örgütünün
Biz hiçbir ülkeyi sömürge olarak kullanmadık. Yönettiğimiz ulusları hem koruduk; hem
kendi olanaklarımızla besleyip geliştirdik. Dini gerekçelerle tüm Arap ülkelerini Haçlı
saldırılarından bin yıl koruduk.
Yemedik, onlara yedirdik. Osmanlı Devleti, koruduğu ülkeleri refah içinde yaşatabilmek
için; Anadolu'ya hemen hiç yatırım yapamadı. Bugün elimizde kalan vatan parçasında,
Osmanlı devletinden çok daha fazla; Selçuklu ve Anadolu beyliklerinin eserleri ve kalıntıları
var. Anadolu'nun yalnızca maddi varlık ve ürünleri değil; evlatlarının canları da, uzak ve
sonradan bize ihanet eden halkları ve ülkeleri mutlu etmek ve onları yabancı saldırılardan
korumak için feda edildi.
Devletin asıl sahibi ve kurucusu olan Türk unsuru; hep hizmet eden ve savunmanın yükünü
çeken durumundaydı. Devlet güç durumda kalınca; asırlarca korunup beslenen diğer
unsurların çoğu düşmanlarla işbirliği yapıp, imparatorluğu sırtından hançerlediler.
Artık her şey geçmişte kaldı Unutamasak da unutmuş görünmek zorundayız. Ayakta
kalmak ve asıl kardeşlerimiz ve dostlarımızla işbirliği yapmamızın şart olduğunu da,
tarihteki acı deneyimler bize iyice öğretti artık
Dünyanın her yerindeki Türkleri ve Türkçe konuşanları; uygar bir topluluğun çatısına
kavuşturmak, hepimize önemli yararlar sağlayacaktır. Birleşmiş Milletlerde Hükmi
şahsiyet kazanacak olan TÜRKÇE KONUŞAN TOPLULUKLAR BİRLİĞİ, dünya barışına
da katkı kazandırır.
En azından çoğu güç durumda olan, esaret altında yaşayan, sömürülen, dış borç kıskacı
altındaki devletlerince yeteri kadar hakları savunulamayan dört yüz milyon dünya Türkü
için; umut ve sevinç ışığı olur bu örgüt.
Önceki yazımda dile getirdiğim otuzdan fazla değişik Türk toplumlarından çoğunun sesi,
hiç duyulamıyor. Esir edilmişler, güçsüz ve çaresiz bırakılmışlar çoğu! Birlikten kuvvet
doğar.
Bizim bile borç ipotekleri sesimizi kesiyor. Dış güçlerin içimizden satın aldığı
ajanlar ve değişik odaklar, düşman saldırısından daha ağır zarar veriyorlar ülkemize! Türk
devletlerinin en güçlüsü olan bizim de, Birleşmiş Milletler çatısında kurulacak Türkçe
Konuşan Türk Toplulukları Birliğine ihtiyacımız var!
Ebediyete göçen ve Türkiye ve Azerbaycan bayraklarıyla uğurlanan son dönemin büyük
Türk Şairlerinden BAHTİYAR VAHAPZADE birçok kez, TÜRK TOPLULUKLARI
AKADEMİSİ kurulması gerektiğini savunmuştu. Akıl için yol birdir.
Türkçe konuşan topluluklar birliği kurularak işlerlik kazanınca; tüm yaşamsal konular
yanında kültür ve dil birliğini sağlamanın yolları da açılacaktır. Belki esir durumunda olan
Türk bölgeleri, birliğin kurulması için adım ve imza atma olanağı bulamayabilir. Türkiye ile
birlikte birkaç Türk devleti, Türkçe Konuşan Topluluklar Birliğini hemen kurmalılar. Kurum
resmiyet kazanıp,
Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alıp güçlendikçe; tüm Türk toplulukları birliğe
katılmanın yolunu zamanla bulacaklardır.
http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=3204