Türkiye'nin tarikat ve cemaat haritası

daha önceki mesajlarım....

kıvartanlar kim bakalım...

Allah'ın emirleerini görmezden gelenlermi yoksa Allah'ın emirlerini yerine getirenler mi?

AMA DİYANET NE DİYOR ?
BİR BAKALIM...
98099.jpg


DİN İşleri Yüksek Kurulu’nun 03 Şubat 1993 tarihli kararında, başörtüsüyle ilgili olarak Nur Suresi’nin 31. ayetinde örtünmenin tarifinin yapıldığı bu ayete göre de örtünmenin Allah’ın bir emri olduğu vurgulanıyor. Kararda bazı çevrelerce sanıldığı gibi belli bir zümrenin sonradan ortaya çıkardığı bir ayet veya işaret değil, İslam Dini’nin bir hükmü olduğu ifade ediliyor. Laikliğin devletin temel ilkelerinden biri olduğu da vurgulandığı kararda Anayasa’nın 10. ve 11, maddelerine atıfta bulunularak kadınların tesettüre uymalarının sınırlandırılmasının kişi hak ve hürriyetlerine müdahale olarak değerlendiriliyor. Örtünmenin Cumhuriyet’e, kamu düzenine ve Atatürk ilkelerine aykırılığının da söz konusu olmadığına vurgu yapılarak, Atatürk’ün şu sözü hatırlatılıyor: ‘Eğer kadınlarımız Şer’in tavsiye ve dinin emrettiği bir kıyafetle, faziletin icabettiği tavru hareketle içimizde bulunur, milletin ilim, sanat, ictimaiyyat hareketlerine iştirak ederse, bu hali, emin olunuz, milletin en mutaassıbı dahi takdirden meni nefs edemez.'




ramo....


BAŞÖRTÜ EMİR OLDUKTAN SONRA SÖYLERMİSİN BANA NEDEN İSLAM KADINLARI NAMAZLARINI BAŞÖRTÜLÜ KILARLAR....

BAŞÖRTÜ EMİR DEĞİLSE SAÇLARI AÇIK KILMALARI GEREKMİYORMU?

BEN CAHİLİM BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDA PEKİ ALEMLERE RAHMET OLARKA GÖNDERİLEN PEYGAMBER EFENDİMİZDEMİ CAHİLDİK İBU CÜMLEYİ İNSANLIĞA LÜTFETMİŞSİN...

SÖYLERMİSİN BANA....


Hz. Peygamber'in "Allah, bulûğa ermiş kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mâce, “Tahâre”, 132; Tirmizî, “Salât”, 160; Müsned, IV, 151, 218, 259) ve "Kadın bulûğ çağına erince elleri ve yüzü dışında başka yerlerinin başkasına görünmesi helâl olmaz" (Ebû Dâvûd, “Libâs”, 31) şeklindeki hadisleri göz önüne alınınca, başörtüsüz kılınan namazın geçerli olmayacağı anlaşılır.


şimdi sen mi cahilsin benmi.......

yoksa DİYANET İŞLERİ BAŞKANIBARDAKOĞLU mu?


Bir televizyon programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, çarpcı açıklamalarda bulundu. Bardakoğlu gündemdeki ‘Türban siyasi simge mi?’ tartışmasıyla ilgili görüşlerini açıkladı. ‘Başörtüsü dini bir gerekliliktir’ diyen Bardakoğlu “Bu konu akşamdan sabaha değişen bir şey değil. Diyanet İşleri Başkanlığı başörtüsünün dini hükmü konusunda görüş açıklar. Olayın siyasi boyutu, alınması gereken idari tedbirler hakkında değerlendirme yapmayız.” şeklinde konuştu.
İSLAM DÜNYASINDA KADINLAR DİNİ GEREKLİLİKTEN BAŞINI ÖRTER
Bardakoğlu insanların başörtüsünü nasıl algıladığının önemli olduğunu belirterek “14 asırdan bu yana İslam dünyasında kadınlar başlarını dini gereklilik olduğu için örterler. Bu herkesin görmesi gereken bir realitedir. Bu konunun dini boyutu. Tabii müslüman olmanın ön şartı dinin gereklerini yerine getirmek değildir. Başörtü dini gerekliliktir ama insanların kendi dinlerini gereklerini yerine getirip getirmemeleri kendi iradelerindedir. Siyasetçiler bu konuyu özgürlük alanı olarak görürler ya da bu konuda kısıtlama getirirler o onların bileceği işlerdir.”dedi.

Bardakoğlu, Türkiye’deki türban sorununun da partiler arası diyalog yoluyla çözülebileceğini vurguladı.
http://www.haber5.com/haber.php?haber_id=305837
---------------------
“14 asırdan bu yana İslam dünyasında kadınlar başlarını dini gereklilik olduğu için örterler. Bu herkesin görmesi gereken bir realitedir.

sen bu gerçeği görüyormusun RAMO....

bak diyanet işleri başkanı görüyor.... Din ile ilgili en yüksek kurumun BAŞKANI....

----------------------


bak bakalım senin BAŞÖRTÜ yok diye hocana ne cevap gelmiş....

bunudamı görmedin RAMO yoksa işine mi gelmedi...

kaynak VAKİTTEN, görmemen normal Cumhuriyette bu haber yer veremeyeceklerine göre ben sana paylaşayım...


---------------

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslâm Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Şahin Filiz, başörtüsü konusundaki garip açıklamalarına devam etti.

Daha önce “başörtüsünün bir Yahudi geleneği olduğu” yönündeki iddiaları ile gündeme gelen Filiz, dün de “Kur'an-ı Kerim’de sadece ‘hımar’ kelimesi geçiyor. ‘Hımar’ kelimesi, normal bir örtüyü ifade etmekle birlikte, başörtüsü ve saç olarak kabul ediliyor. Ancak bu kavram sofra örtüsünden tutunda, masa örtüsüne kadar her türlü örtü anlamına da gelir. Buradan başörtüsü anlamı çıkmaz.” ifadelerini kullandı.

İLK TEPKİ S.Ü.’DEN
Filiz’in bu açıklamalarına ilk tepki kendi üniversitesinden geldi. S.Ü. İlahiyat Fakültesi Temel İslâmi Bilimler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Sait Şimşek, Filiz’in uzmanlık alanı dışında konuştuğunu söyledi. Akademisyenlerin uzmanlık alanlarına saygı duyması gerektiğine dikkat çeken Prof. Şimşek, “Başörtüsü konusu Filiz’in alanına girmemektedir. Başörtüsü tefsir, fıkıh ve kelâmcı akademisyenlerin alanına giren bir konudur. Bir akademisyenin kendi uzmanlık alanı dışında yorum yapması hoş karşılanacak bir durum değildir” dedi.

“ALLAH’IN EMRİDİR”
Başörtüsünün Allah’ın emri olduğunun altını çizen Prof. Şimşek, “İslâmiyet daha önceki dinlerin devamıdır. Önemli olan Kur’an-ı Kerim’in konuyla ilgili ayetleri üzerinde durmaktır. Başörtüsü, kültürel bir değerlendirme meselesi değildir.” diye konuştu.

kaynak: http://www.haberalemi.net/haber_detay.php?haber_id=38084


ŞİMDİ SENİN UZMANLIK ALANINA GİRMEDİĞİ FİLİZİN Mİ CAHİL?
YOKSA BU İŞİN HOCASI PROF. ŞİMŞEK Mİ CAHİL?
YOKSA DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMI CAHİL ?

RAMO SANA SORUYORUM......
KİM CAHİL....
YOKSA DİYANET İŞLERİ BAŞKANINI DEDİĞİ GİBİ "Bu herkesin görmesi gereken bir realitedir" DİYEN Mİ CAHİL...

GERÇEKLERİ GÖRMEYEN Mİ YOKSA GERÇEKLERİ ÇARPPPITANMI CAHİL....

KİM CAHİL RAMO SANA SORUYORUM....


-----------------------------------

AL YAZILI OLARAK İKNA OLUMYORSANA SANA GÖRÜNTÜLÜ VİDEO...

Başörtü Kuran'da var delili bu / Video
İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman, başörtüsü ile ilgili 'Kur'an'da var mı yok mu' tartışmalarına son noktayı koydu. İşte Profesör Karaman'ın açıklamaları:
Karaman, Gülerce'nin 'örtü için Kur'an'ın hükmü nedir' sorusuna şu cevabı verdi:

TIKLA İZLE

-------------

KALBİN MÜHÜRLÜ DEĞİLSE BUNLARDAN İBRET ALMAN LAZIM....

SON SÖZÜM BÖYLE...

erkeklere yüce yaratıcı böyle bi yetenek vermemiş bunu senden iyi biliyorum... bu 1...

böylece teknolojide bi çığır açıldığını yani erkeklerinde bişeyler yapabileceği ortaya atıldı bu2..

senin ataların demişsin... acaba senin ataların 1300 yıllardan geliyor anladığım kadarıyla... senin ataların o zaman kuran-ı kerim öyle yorumlamış ki sen buna cevap bile veremiyorsun... 3

+ fatih üreği göstermişsin bana acaba o nereli biliyor musun....

+ fatih üreği göstermekle öyle acizleşmişsin ki... söyleyemem ben sana kanıt gösterdim kıvırmalara başlamışsın....

sen din olarak cevap istemişsin... bu zaten kuran-ı kerim'in hiç bi yerinden yok... dünya hayatında bi cevap verdim ben sana... ama anlamamışsın....

Cenâb-ı Allah; özenerek en güzel biçimde var ettiği kadın ve erkek kullarının, yaratılışa yakışır şekilde güzel ve süslü giysiler içinde olmasını istemektedir. İlkel, bayağı bir giyimle kendilerini çirkinleştirmemelidir. Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.

Kur'ân'da sadece iki ayette açıklanan örtünme, en önemli hüküm gibi gösterilmeye çalışılmış, toplumumuzda sorun haline getirilmiştir. Oysa İslâmiyetin esası TAKVA'dır ve yüzlerce ayetle belirtilmiştir. İnsanları Cenâb-ı Allah'a ulaştıracak ve rahmetine, sevgisine kavuşturacak örtünme, ancak TAKVA ELBİSESİ ile olur.

al bende sana bi ayetle karşılık vereyim olur mu hoşuna gider herhalde...

A'raf 7/ 26 : «Ey Ademoğulları (kadınlar ve erkekler)! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.»

çok güzel bi cevap bence kuran-ı kerimden.... al sitesinide koydum oraya gir öğren bence...... sadece sen senin gibi düşünenlerde girsin okusun...

http://www.kurandasevgi.gen.tr/kkadi...m6/baslik6.htm


bu sana en güzel cevap bence senin atalarının nasıl dini değiştirdiğinin senin kafana sokulacak en güzel cevabı budur bence.... SAYGILARIMLA....

önceki mesajından...
21.yüzyılı takip etmeyip kadınları kuma gömüp öldürmede kalmışsın sen... takip et öğren... erkek doğum yapma yeteneği geliştirdiler... ama sen hala kadını kuma gömüp öldürmedesin....3

şimdiki mesajın...
erkeklere yüce yaratıcı böyle bi yetenek vermemiş bunu senden iyi biliyorum... bu 1...

böylece teknolojide bi çığır açıldığını yani erkeklerinde bişeyler yapabileceği ortaya atıldı bu2

şimdi Allah aşkına söylermisin bana... Allah erkeklere böyle bir yetenek vermemişsin diyorsun, sonrada teknolojide çığır açılmış erkeklerde birşey yapılabilceğini söylüyorsun...

Mgevil... Allah'ın YETENEK vermediğine, olmayan birşeye nasıl oluyorsa teknoloji çığır açabiliyor...

Hamile kalan erkek, gerçekte KADIN... KADIN...
Kadınların doğum yapması zaten normal birşey, ERKEK olarak lanse edilmesi gçğüslerini alıp sözde cinsiyet değiştirmesi... Ama cinsiyet değiştirirkende Yüzde YÜZ değişmiyor...Değişmediği için DOĞUŞTAN ERKEK OLANIN EN İYİ AMELİYAT OLSA DAHİ HAMİLE KALMASI SÖZ KONUSU DEĞİL...

bunu benden iyi bildiğini söylüyorsun AMA ALGILAYAMIYORSUN..

ben daha ne yapayım sana...

ERKEK olduğunu teknolojinin geliştidiğini söylediğin kişi bir bayanı HAMİLE bırakabilir mi?
Hadi madem teknolojide çığır açılmış, vücudu sperm üretebiliyormu?
Yoksa teknoloji gelişmemişmi...

Bak mesajlarındanda belli olduğun gibi senin tabirinle KIVIRTMA formülünü uygulayan sensin..

senin ataların demişsin... acaba senin ataların 1300 yıllardan geliyor anladığım kadarıyla... senin ataların o zaman kuran-ı kerim öyle yorumlamış ki sen buna cevap bile veremiyorsun... 3

benim atalarım buharadan geliyorlar.. Ahmet Yesevi atalarımdan en ünlü din alimlerindendir.. Sonrada gelen din alimlerini bile saymıyorum.. Geçmişteki din alimleri ve günümüzdeki DİN alimleri BAŞÖRTÜNÜN ÖRTÜNMENİN DİNİ BİR EMİR olduğunu söylerken mesajımın üstünden mevcut SEN NEYE DAYANARAK BU EMRE İTİRAZ EDEBİLİYORSUN?

+ fatih üreği göstermişsin bana acaba o nereli biliyor musun....

kusura bakma ib... işim olmadığı için bilmiyorum...

+ fatih üreği göstermekle öyle acizleşmişsin ki... söyleyemem ben sana kanıt gösterdim kıvırmalara başlamışsın....

İFTİRA atıpta acizlik gösterirken hoşda ben sana Fatih üreki gösterirken aciz mi oluyorum :)

Senin bana gösterdiğin resimdeki insanların aynısı olduğumu nerden biliyorsun :)

Kıvırtma olayındanda kusura bakma uyarı aldım yoksa sana iyi bir cevap verirdim...


Cenâb-ı Allah; özenerek en güzel biçimde var ettiği kadın ve erkek kullarının, yaratılışa yakışır şekilde güzel ve süslü giysiler içinde olmasını istemektedir. İlkel, bayağı bir giyimle kendilerini çirkinleştirmemelidir. Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.

Süslü elbiseler derken her tarafını açıp sere serpe göstermi diyor...
Başını örtmekse senin deyişinle İLKEL oluyorsa, bacaığını göstermek, göğüs dekoltesi, dar ve vücut hatlarını göstermekmi ÇAĞDAŞlık oluyor, mayo veyabikini giymekmi ÇAĞDAŞLIK oluyor...


Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.
Sadık amenna bu Yaradanın emridir peki HER TARAFINI SERE SERPE AÇARAK GİYİNMEK DEMİ EMİRDİR? GÜZELLİKLERİNİ NAMAHREM OLAN İNSANLARA GÖSTERMEK DEMİ EMİRDİR?


al bende sana bi ayetle karşılık vereyim olur mu hoşuna gider herhalde...

İNANAN HERKESE AYETLER HOŞUNA GİDER, KAFİRLER VE GERÇEĞİ İNKAR EDENLERİN HOŞUNA GİTMEZ...


A'raf 7/ 26 : «Ey Ademoğulları (kadınlar ve erkekler)! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.»

BU AYETİ PAYLAŞTIĞIN İÇİN ALLAH RAZI OLSUN....

KEŞKE AYETİ KELİMEDE GEÇEN TAKVA ELBİSESDİNDENDE BAHSETSEYDİN.. VE BU AYETİN NİÇİN İNDİRİLDİĞİNİDE AÇIKLASAYDIN...

BAK DİYANETİN SİTESİNDE BELİRTTİĞİN AYETİN MEALİ NASIL YER ALIYOR...



A’râf Sûresi

26 - Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).


AVRET YERLERİNİ ÖRT DERKEN BU AYETTE, ALLAH'A KARŞI GELMEKTEN SAKINMA ANLAMINA GELEN TAKVA ELBİSESİNDENDE KEŞKE BAHSETSEYDİN...

AMA AYETİ KELİMEDE DE BELİRTİLDİĞİ GİBİ...

BELKİ ÖĞÜT ALIRLAR DİYE İNSANLARA VERDİK... YAZIK O ÖĞÜT ALMAYAN İNSANLARA....


çok güzel bi cevap bence kuran-ı kerimden.... al sitesinide koydum oraya gir öğren bence...... sadece sen senin gibi düşünenlerde girsin okusun...


BEN ORADAN ÖĞRENEMEM, BU İŞİN ALİMLERİNİN YER ALDIĞI DİYANETTEN ÖĞRENİRİM... SANADSA TAVSİYEM SENDE DİYSANETİN SİTESİNDEN TAKİP ET, BENİM GİBİ DEĞİL İNSANLIK İÇİN HERKESİ DAVET ET HERKES DİYANETİN SİTESİNE BAKSIN....


SANADA BİR SORU VEREYİM, MAEDEM DİNİMİZDE BAŞÖRTÜ EMİR DEĞİLSE, NEDEN ANALARIMIZ BACILARIMIZ İNANAN BAYAN İNSANLAR NAMAZDA BAŞINI ÖRTEREK NAMAZ KILARLAR?

BUNUN CEVABINI VERİRMİSİN?

HADİ KAL SAĞLICAKLA
 
daha önceki mesajlarım....

kıvartanlar kim bakalım...

Allah'ın emirleerini görmezden gelenlermi yoksa Allah'ın emirlerini yerine getirenler mi?










önceki mesajından...


şimdiki mesajın...
erkeklere yüce yaratıcı böyle bi yetenek vermemiş bunu senden iyi biliyorum... bu 1...

böylece teknolojide bi çığır açıldığını yani erkeklerinde bişeyler yapabileceği ortaya atıldı bu2

şimdi Allah aşkına söylermisin bana... Allah erkeklere böyle bir yetenek vermemişsin diyorsun, sonrada teknolojide çığır açılmış erkeklerde birşey yapılabilceğini söylüyorsun...

Mgevil... Allah'ın YETENEK vermediğine, olmayan birşeye nasıl oluyorsa teknoloji çığır açabiliyor...

Hamile kalan erkek, gerçekte KADIN... KADIN...
Kadınların doğum yapması zaten normal birşey, ERKEK olarak lanse edilmesi gçğüslerini alıp sözde cinsiyet değiştirmesi... Ama cinsiyet değiştirirkende Yüzde YÜZ değişmiyor...Değişmediği için DOĞUŞTAN ERKEK OLANIN EN İYİ AMELİYAT OLSA DAHİ HAMİLE KALMASI SÖZ KONUSU DEĞİL...

bunu benden iyi bildiğini söylüyorsun AMA ALGILAYAMIYORSUN..

ben daha ne yapayım sana...

ERKEK olduğunu teknolojinin geliştidiğini söylediğin kişi bir bayanı HAMİLE bırakabilir mi?
Hadi madem teknolojide çığır açılmış, vücudu sperm üretebiliyormu?
Yoksa teknoloji gelişmemişmi...

Bak mesajlarındanda belli olduğun gibi senin tabirinle KIVIRTMA formülünü uygulayan sensin..

senin ataların demişsin... acaba senin ataların 1300 yıllardan geliyor anladığım kadarıyla... senin ataların o zaman kuran-ı kerim öyle yorumlamış ki sen buna cevap bile veremiyorsun... 3

benim atalarım buharadan geliyorlar.. Ahmet Yesevi atalarımdan en ünlü din alimlerindendir.. Sonrada gelen din alimlerini bile saymıyorum.. Geçmişteki din alimleri ve günümüzdeki DİN alimleri BAŞÖRTÜNÜN ÖRTÜNMENİN DİNİ BİR EMİR olduğunu söylerken mesajımın üstünden mevcut SEN NEYE DAYANARAK BU EMRE İTİRAZ EDEBİLİYORSUN?

+ fatih üreği göstermişsin bana acaba o nereli biliyor musun....

kusura bakma ib... işim olmadığı için bilmiyorum...

+ fatih üreği göstermekle öyle acizleşmişsin ki... söyleyemem ben sana kanıt gösterdim kıvırmalara başlamışsın....

İFTİRA atıpta acizlik gösterirken hoşda ben sana Fatih üreki gösterirken aciz mi oluyorum :)

Senin bana gösterdiğin resimdeki insanların aynısı olduğumu nerden biliyorsun :)

Kıvırtma olayındanda kusura bakma uyarı aldım yoksa sana iyi bir cevap verirdim...


Cenâb-ı Allah; özenerek en güzel biçimde var ettiği kadın ve erkek kullarının, yaratılışa yakışır şekilde güzel ve süslü giysiler içinde olmasını istemektedir. İlkel, bayağı bir giyimle kendilerini çirkinleştirmemelidir. Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.

Süslü elbiseler derken her tarafını açıp sere serpe göstermi diyor...
Başını örtmekse senin deyişinle İLKEL oluyorsa, bacaığını göstermek, göğüs dekoltesi, dar ve vücut hatlarını göstermekmi ÇAĞDAŞlık oluyor, mayo veyabikini giymekmi ÇAĞDAŞLIK oluyor...


Temiz ve güzel giyinmek inananlara helâldir ve Allah'ın emridir.
Sadık amenna bu Yaradanın emridir peki HER TARAFINI SERE SERPE AÇARAK GİYİNMEK DEMİ EMİRDİR? GÜZELLİKLERİNİ NAMAHREM OLAN İNSANLARA GÖSTERMEK DEMİ EMİRDİR?


al bende sana bi ayetle karşılık vereyim olur mu hoşuna gider herhalde...

İNANAN HERKESE AYETLER HOŞUNA GİDER, KAFİRLER VE GERÇEĞİ İNKAR EDENLERİN HOŞUNA GİTMEZ...


A'raf 7/ 26 : «Ey Ademoğulları (kadınlar ve erkekler)! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.»

BU AYETİ PAYLAŞTIĞIN İÇİN ALLAH RAZI OLSUN....

KEŞKE AYETİ KELİMEDE GEÇEN TAKVA ELBİSESDİNDENDE BAHSETSEYDİN.. VE BU AYETİN NİÇİN İNDİRİLDİĞİNİDE AÇIKLASAYDIN...

BAK DİYANETİN SİTESİNDE BELİRTTİĞİN AYETİN MEALİ NASIL YER ALIYOR...



A’râf Sûresi

26 - Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).


AVRET YERLERİNİ ÖRT DERKEN BU AYETTE, ALLAH'A KARŞI GELMEKTEN SAKINMA ANLAMINA GELEN TAKVA ELBİSESİNDENDE KEŞKE BAHSETSEYDİN...

AMA AYETİ KELİMEDE DE BELİRTİLDİĞİ GİBİ...

BELKİ ÖĞÜT ALIRLAR DİYE İNSANLARA VERDİK... YAZIK O ÖĞÜT ALMAYAN İNSANLARA....


çok güzel bi cevap bence kuran-ı kerimden.... al sitesinide koydum oraya gir öğren bence...... sadece sen senin gibi düşünenlerde girsin okusun...


BEN ORADAN ÖĞRENEMEM, BU İŞİN ALİMLERİNİN YER ALDIĞI DİYANETTEN ÖĞRENİRİM... SANADSA TAVSİYEM SENDE DİYSANETİN SİTESİNDEN TAKİP ET, BENİM GİBİ DEĞİL İNSANLIK İÇİN HERKESİ DAVET ET HERKES DİYANETİN SİTESİNE BAKSIN....


SANADA BİR SORU VEREYİM, MAEDEM DİNİMİZDE BAŞÖRTÜ EMİR DEĞİLSE, NEDEN ANALARIMIZ BACILARIMIZ İNANAN BAYAN İNSANLAR NAMAZDA BAŞINI ÖRTEREK NAMAZ KILARLAR?

BUNUN CEVABINI VERİRMİSİN?

HADİ KAL SAĞLICAKLA

hepsine tek tek cevabını vereyim bende sana....

allahın vermediği teknoloji tarafından üretilen derken... yeni düzen kuruluyor tanrı birilerini bazılarından daha fazla yetenek ve akıl verdiği için bunlar ortaya çıkıyor....

açık kişiler hakkında bazı şeyler söylemişsin....o zaman ilkellik değil o zaman sende dışarı çıkma eğer eşin varsa eşine veya bacın varsa bacına bak sabahtan akşama kadar.... hani size göre kadına bakmak bile zina ya... neyse...

sen diyorsun ki ben diyanete inanıyorum yani en büyük kurulmuş zamanında... zamanında süleyman ateş vardı o sizin söylediklerinizin tam tersini diyordu.. al sana örneğinide vereyim bu adamda dinayet işleri başkanlığını yapmış bi kişilik....

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=10.09.2008&Newsid=198072&Categoryid=4&wid=31

Bir okurum, “Çok yakından tanıdığım bir hanım başını örtmeye karar verdi. Şu anda işi gereği yurt dışında olan kocasının düşüncelerini iyi biliyorum. Böyle bir durumu asla kabul etmez. Bu davranış boşanmaya kadar gidebilir. Sizin düşünceniz nedir” diye soruyor. Cevabım şudur: Baş örtüsü takmak Allah’ın emridir ama her zaman yazmış ve söylemişimdir. İslâm’ın ilk emri, olmazsa olmazlarından değildir. Çünkü baş örtüsü zaten Arapların köklü geleneğiydi.

Hür kadınlar başlarını örterlerdi. Baş örtüsünün temel nedeni, kadının hür olduğu anlaşılsın ve cariyelere sataşıldığı gibi bunlara sataşılmasını önlemektir. Ahzab Suresi’nin 59’uncu ayetinden bu husus açıkça anlaşılır: “Ey Peygamber eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle: (Dışarı çıktıkları zaman) örtülerini üstlerine salsınlar, onların tanınıp incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”

Buna mukabil artık evlenme çağını geçirmiş kadınların, örtü takmalarına gerek olmadığı da Nur Suresi’nin 60’ıncı ayetinde beyan edilmektedir: “Evlenme arzusu kalmamış, oturan (ihtiyar) kadınların, kasten süs göstermeye çalışmadan, dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmaları, kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.” Bu ayetler, baş örtüsü takmanın sebebini açıklamaktadır: Kadına sataşılmasını, laf atılmasını önlemek. Bundan dolayı İslâm hukukunda cariyelere baş örtüsü takma hükmü getirilmemiş hatta Hz. Ömer, başına örtü takmış olan bir cariyenin örtüsünü çıkartmıştır.

Bu hanımın sırf bir baş örtüsü yüzünden yuvasını dağıtması doğru değildir. Şimdilik namazını kılsın, orucunu tutsun. Zamanla kocası da dine ısınır, yumuşar. Gün gelir baş örtüsünü de takar. Kur’ân’a göre zorunluluk karşısında inkâr etmek, haram olan şeyleri yemek de caizdir. Mesela su bulunmayan yerde sadece alkollü içki varsa onu içmek caizdir. İslâm’da şöyle bir kural vardır: “Zorunluluklar yasakları ortadan kaldırır.” Benim kanaatim budur. Ama o hanımefendi ille “ben örterim, isterse kocam beni boşasın” diyorsa o da kendi bileceği bir iştir. Ayrıca kocası müsaade etmediği için baş örtüsü takmadığında günah kendisine değil zorlayana yani kocasına gider. Dinin özü gönülden Allah’ı sevmek, doğru ve dürüst olmaktır.


al bakalım neresinden zorunluluk var türbanın....

senin ataların buharinin torunları ki... peygamber (sav) öldükten 200 250 sene ortaya çıkmış kulaktan duyma sözlerle yok peygamber şöyle söylemiş böyle söylemiş diye bi kitap çıkarıyor... ha bazı hadislerde mantıklılık var ama %95 mantıksız şeyler yazmış.... siz ki bi hoca efendinin torunları ki... siz bu haldeniz....

baş örtüsü neden namazda örtülür o zaman demişsin...

namazın kurallarından biridir o... bayanlar başlarını belli bi kısma kadar kapatıp tekrardan açabilir... erkeklerde de aynı şekilde... eee o zaman bu ne perviz bu ne lahana turşusu diyeceksin... o zaman sende dışarıda namazdaki gibi başın kapalı gez... hiç bi şekilde görünmeyecek şekilde... hani haram ya...

+ o zaman sen bana hala şunun cevabını veremedin ve hala saçma dediğin şeye...

sadece bu türban baş örtüsü vs. vasvatasının sadece neden bayanlara.... tanrı 2 varlığı ayrı kefeye koymamış ki... 2sinide özenebezene yaratmış... ha bayan'a günah başı açık... erkeğe günah o zaman... böyle mantıksızlık mı olur ya.... SAYGILARIMLA...
 
Tarikat Şebekesi

Tarikat Şebekesi

Din bağıyla birbirini kollayan büyük şebeke.

Bir olay patlıyor. Sorumlu kişinin ya da şüphelinin veya zanlının geçmişi, yaşamı araştırılıyor.

O kişinin ya dinci yanı ya da dinci ama yetkili veya etkili kişilerle ilişkisi, yakınlığı olduğu ortaya çıkıyor.

Son örnek: Almanya’daki Deniz Feneri davasında hüküm giyen Mehmet Gürhan’ın cezaevinde iken Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’a yetki veren hileli vekâletnameyi onaylayan İstanbul 10. Noteri İsmet Büyükkılıç’ın AKP’li olduğu saptanıyor.

Kardeşi Kayseri’nin Milli Görüş kökenli önde gelen siyasetçilerinden.

İstanbul’da şu kadar noter varken nedense RTE de 10. Noter’i yeğliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı iken siyasal yasaklı duruma gelen RTE, üyesi olduğu Fazilet Partisi’nden istifa dilekçesini genel merkeze 10. Noter aracılığıyla gönderiyor.

Bu ilişkiler yıllar içinde değişmiyor. Dünden bugüne dinciler arasındaki sıkı bağ kanıtlanıyor.

***

Dini siyasetle yoğurarak iktidar olanlar sadece devlet bürokrasisini ele geçirmediler.

Din bağıyla birbirine bağlı büyük bir şebekenin, her alanda yer ve yetki sahibi olmasını sağladılar.

Örneğin RTE, RTÜK gibi duyarlı ve önemli bir kurumun başına sonradan Zahid adını alan Aykut Akman’ı neden getirdi?

Aynı dergâha bağlı oldukları, Nakşibendi tarikatının güçlü cemaatlerinden İskenderpaşa Dergâhı’nda yetiştiği ve hatta bu dergâhın şeyhi Mahmut Zahid’in ismini sonradan aldığı için…


Bakanların, bürokratların, milletvekillerinin pek çoğu tarikat şebekeleriyle AKP’ye bağlı değiller mi? AKP ancak tarikat şebekeleri içinde gördüklerini bakanlığa, bürokraside önemli yerlere, milletvekilliğine getirmedi mi?

RTE’nin bu yoldaki titizliği yadsınabilinir mi? Hayır! Ya da din kültürü?

Başbakan hâlâ din kültürünü genişletme sevdasında. Kitap fuarını geziyor. Satın aldığı kitap son yıllarda adı geçen ne bir roman, ne bir ilmi araştırma, ne de siyaset üzerine.

Üstelik dünya liderleri arasında din kitapları dışında başka kitap okumadığını açıklayan tek başbakan, bu başbakan!

Din kitapları satan, RTE’ye iltifat ediyor: “Siz çok kitap okuyorsunuz, biliyorum” diyor.

RTE’nin yanıtı tarihe kitap okuma zevkinden yoksun, hiç okumadan çok şey bilen adam diye geçecek içerikte; “Ben okuyamıyorum. Bana okuyup özet yapıyorlar” diyor.

Üstelik özetini dinlediği hangi kitaplar, bilmek olanaksız.

***

Lakin din üzerine yorum yapmaya ya da ahkâm kesmeye geldi mi, RTE’yi tutabilirsen tut!

Şimdi Şeker Bayramı’nı Ramazan Bayramı diye değiştirmenin öncülüğüne soyundu. “Şeker Bayramı değil, Ramazan” diye tutturdu.

Kimi din bilimcilerinden RTE’ye de destek: Ramazan Bayramı denilmesi gerekirmiş ama... Şeker Bayramı denilirse “bir günahı, sakıncası” yokmuş!

Bu adam insanda sabır taşını çatlatır.

Yatıyor din, kalkıyor din. Ama diyabet hastası olduğu halde oruç tutuyor mu, tutmuyor mu sorusuna yanıt yok!

***

Gazete ve gazeteciye düşmanlığını her vesile sergilemekten adeta zevk alıyor.

Deniz Feneri standı önünden geçerken resmini çekmek isteyen foto muhabirine “terbiyesizlik etme” diye bağırması son bir örnek. Zira bu tür söylemler, siyasete küfrü, hakareti edebi bir üslup olarak yerleştiren bu Başbakan’a elbette yakışıyor.

Tabii bu Başbakan, bu Başbakan’ın kadrosu günden güne kan kaybettirdikleri çağdaş Türkiye’ye yakışmıyor.

Cuma, Eylül 26, 2008
CÜNEYT ARCAYÜREK
http://erdem43.blogcu.com/tarikat-sebekesi-cuneyt-arcayurek_24976811.html
 
tek tarikat vardır oda tevhid tarikatı
Allah a inana herkez bu tarikat altında toplanır
tek olan Allah, Tek din Hak dini İSLAM, ve Son peygamber Hz.Muhammed s.a.v.
Daha kime muhtacız ki
Kuran-Kerim i anlamıyla oku
Allah ne demiş ne istemiş sen bunu uygula başkasından medet umma
 
yazıcılar tarikatı hakında bilgisi olan var mı?
 
esselamüaleyküm arkadaşlar
Öncelikle sunu anlıyorum ki insan bilmediğinin düşmanı oluyor.
Büyük ihtimal bu yazıyı hazırlayan kardeşim tasavvufun dışında birisi.Çünkü bu kadar fazla eksı ve bılınclı karalama ancak bilmeden dısardan bakılarak yapılabılır
Her meyve saglam olmuyor çürük meyveler de cıkıyor diye hiçbirimiz meyve yemekten vazgecmiyor.Sapla samanı ırdelemeden karıştırmamak gerek
Evet tasavvufu cok güzel yasayıp ıdrak edenlerin yanında bir de istıismarcıları var.Ama Hep kötü örneklere bakarak bunun üzerinden dini kötülemek hiçbir müslüman kardeşime yakışmaz sözde müslüman bile olsa...
tasavvufun ya da tarikatın Kuran la sünnetle çelişen hiçbir yönü yoktur kardeşlerim.Bize hocalarımızın öğrettiği varsa şayet böyle bir durum o kişiden derhal uzaklaşın
Alimler peygamber varisleridir.Lütfen fevri ve nefsani hareketlerle hakla batılı karıştırmayalım!!!
acizane cevap vermek isterdim ama konu cok dagılmış
 
arkadaşlar böyle sadece tarifle olmaz bu iş. lütfen iyice araştırıp öyle yorum yazalım. bir pire yüzünden bütün yorganı yakmayalım. muhakkak bu sayılan cemaatlerin içinde iyileri vardır. o iyilerin içinde birkaç kötü kişi var diye bir topluluğu suçlayamayız.
 
Allah Dostlarina Dİl Uzatmayin

beyler sakın allah dostlarına dil uzatmayın niçin onların işlerine karışıyorsunuz onlar sizin için hergün allaha dua ediyorlar yarab bu kulların seni bilmiyorlar senin azabı bilselerdi senin kuranın dini peygamberin hakkın da ileri geri konuşmazalardı evet bizden öneceki kavimleri nasıl helak ettiklerini yüce ALLAH kuranda hep söylüyor biz onları öyle bir azapla bekliyoruzki bilselerdi hiç alınlarını secdeden kaldırmazlardı sakın arkadaşlar belki atayissin belki satanissin belki laiksin ama sakın benim müslüman abilerime hocalarıma dil uzatma çünkü onlar sana dil uzatmıyor ALLAH isterse sevdiği kulun ahını yerde bırakmaz bakın bir gün Peyegamber efendizim taife islamı anlatmaya gidiyor onuları islama davet ediyor taifliler hertürlü hakaret ve işkenceler yapırlar o güzel güllerin efendisi onun bastığı toprakların zerrezi olayım cebrail geliyor diyorki Yaresullulah istersen şu iki dağı birbirine kavuşturayım bunları helak edeyim Rabbim beni sana gönderdi senin üzülmene kıymıyor nedersin peygamberim diyorki yok ya cebrail bunların içinde birkişi dahi müslüman olsan bütün dünyayı bana verseler değişmem diyor işte büyük bir insanlı iftihar tablosu evet bu gün sizin dil uzattınığız o mübarek ALLAH dostları varya onlar peygamberin varisleridir senin evinin direkleri olmasa evin çatısı başına yıkılır değilmi işte bu insanlar gök kubbeni direkleri yeryüzünün duayenleri sakın dil uzatmayın herkes kendi işine baksın bu insanlara dil uzatanlar şeytanın uşaklıklarına devam etisin bu dünyünın EBU CEHİLLERİ onlar eğer yazmış olduğum yazı ağırsı bütün arkadaşlardan özür diliyorum biliyorum ki bu arkadaşlar gerçekleri bilmedikleri için ALLAH DOSTLARINA DİL UZATIYORLAR ne olur yurdumun güzel insanları bu insanalara dil uzatmayın bana hertürülü hakareti yapın ben acizane bir kulum özellikle hocama M.FETULLAH GÜLEN'e dil uzatmayın :aşk sizleri çok seviyoruz bu ülkeyi çok seviyoruz gelecek günler TÜRKLERİN olacak bu canı gönülden inanıyorum hepiniz ALLAH'a emanet olun :victory
 
kendini peygambere eş tutan

bu vatanı zimmetine geçirmeyi düşünen adama

ben

söverim
 
kendini peygambere eş tutan

bu vatanı zimmetine geçirmeyi düşünen adama

ben

söverim

Kim yapmış bunu?

Hangi sünnet ehli kendini peygamberle eş tutmuş?

İspatlasana bunu..

İspatlayamayan iftiracı.....olsun mu?

Fethullah mıdır tarikatların öncüsü?

Fethullah a garezin varsa bunu bütün zatı muhteremlere mal etme.

Yoksa birisi çıkar CHP lilerin yamyamlıklarını İsmete ,M.Kemal e mal eder.

Kısasa kısas
 
hepsine tek tek cevabını vereyim bende sana....

allahın vermediği teknoloji tarafından üretilen derken... yeni düzen kuruluyor tanrı birilerini bazılarından daha fazla yetenek ve akıl verdiği için bunlar ortaya çıkıyor....

açık kişiler hakkında bazı şeyler söylemişsin....o zaman ilkellik değil o zaman sende dışarı çıkma eğer eşin varsa eşine veya bacın varsa bacına bak sabahtan akşama kadar.... hani size göre kadına bakmak bile zina ya... neyse...

sen diyorsun ki ben diyanete inanıyorum yani en büyük kurulmuş zamanında... zamanında süleyman ateş vardı o sizin söylediklerinizin tam tersini diyordu.. al sana örneğinide vereyim bu adamda dinayet işleri başkanlığını yapmış bi kişilik....

Dinin özü Allah’ı gönülden sevmektir - GAZETEVATAN.COM

Bir okurum, “Çok yakından tanıdığım bir hanım başını örtmeye karar verdi. Şu anda işi gereği yurt dışında olan kocasının düşüncelerini iyi biliyorum. Böyle bir durumu asla kabul etmez. Bu davranış boşanmaya kadar gidebilir. Sizin düşünceniz nedir” diye soruyor. Cevabım şudur: Baş örtüsü takmak Allah’ın emridir ama her zaman yazmış ve söylemişimdir. İslâm’ın ilk emri, olmazsa olmazlarından değildir. Çünkü baş örtüsü zaten Arapların köklü geleneğiydi.

Hür kadınlar başlarını örterlerdi. Baş örtüsünün temel nedeni, kadının hür olduğu anlaşılsın ve cariyelere sataşıldığı gibi bunlara sataşılmasını önlemektir. Ahzab Suresi’nin 59’uncu ayetinden bu husus açıkça anlaşılır: “Ey Peygamber eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle: (Dışarı çıktıkları zaman) örtülerini üstlerine salsınlar, onların tanınıp incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”

Buna mukabil artık evlenme çağını geçirmiş kadınların, örtü takmalarına gerek olmadığı da Nur Suresi’nin 60’ıncı ayetinde beyan edilmektedir: “Evlenme arzusu kalmamış, oturan (ihtiyar) kadınların, kasten süs göstermeye çalışmadan, dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmaları, kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.” Bu ayetler, baş örtüsü takmanın sebebini açıklamaktadır: Kadına sataşılmasını, laf atılmasını önlemek. Bundan dolayı İslâm hukukunda cariyelere baş örtüsü takma hükmü getirilmemiş hatta Hz. Ömer, başına örtü takmış olan bir cariyenin örtüsünü çıkartmıştır.

Bu hanımın sırf bir baş örtüsü yüzünden yuvasını dağıtması doğru değildir. Şimdilik namazını kılsın, orucunu tutsun. Zamanla kocası da dine ısınır, yumuşar. Gün gelir baş örtüsünü de takar. Kur’ân’a göre zorunluluk karşısında inkâr etmek, haram olan şeyleri yemek de caizdir. Mesela su bulunmayan yerde sadece alkollü içki varsa onu içmek caizdir. İslâm’da şöyle bir kural vardır: “Zorunluluklar yasakları ortadan kaldırır.” Benim kanaatim budur. Ama o hanımefendi ille “ben örterim, isterse kocam beni boşasın” diyorsa o da kendi bileceği bir iştir. Ayrıca kocası müsaade etmediği için baş örtüsü takmadığında günah kendisine değil zorlayana yani kocasına gider. Dinin özü gönülden Allah’ı sevmek, doğru ve dürüst olmaktır.


al bakalım neresinden zorunluluk var türbanın....

senin ataların buharinin torunları ki... peygamber (sav) öldükten 200 250 sene ortaya çıkmış kulaktan duyma sözlerle yok peygamber şöyle söylemiş böyle söylemiş diye bi kitap çıkarıyor... ha bazı hadislerde mantıklılık var ama %95 mantıksız şeyler yazmış.... siz ki bi hoca efendinin torunları ki... siz bu haldeniz....

baş örtüsü neden namazda örtülür o zaman demişsin...

namazın kurallarından biridir o... bayanlar başlarını belli bi kısma kadar kapatıp tekrardan açabilir... erkeklerde de aynı şekilde... eee o zaman bu ne perviz bu ne lahana turşusu diyeceksin... o zaman sende dışarıda namazdaki gibi başın kapalı gez... hiç bi şekilde görünmeyecek şekilde... hani haram ya...

+ o zaman sen bana hala şunun cevabını veremedin ve hala saçma dediğin şeye...

sadece bu türban baş örtüsü vs. vasvatasının sadece neden bayanlara.... tanrı 2 varlığı ayrı kefeye koymamış ki... 2sinide özenebezene yaratmış... ha bayan'a günah başı açık... erkeğe günah o zaman... böyle mantıksızlık mı olur ya.... SAYGILARIMLA...
Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar.(Nur suresi-31/diyanet meali)
Ayetteki "humur (baş örtüleri)" sözcüğünün tekili "hımar" olup, sözlükte; kadının kendisi ile başını örttüğü şey, demektir. Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini söylemiştir.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Nur suresi 31.ayette
Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Ziynetlerini/ziynet sayılan yerlerini meydana çıkarmasınlar/göstermesinler. Ancak (kendiliğinden) görünen (el, yüz) bu emrin dışındadır. Başörtülerini, yakalarının üstüne kadar (boyunlarını örtecek şekilde) koysunlar.(1)buyurulmaktadır.

DİPNOTU;
1. Yani, kadınlar saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, sînelerini açık tutmayıp bu suretle iyice örtsünler ve o halde bu emri yerine getirebilecek baş örtüsü kullansınlar. Buna Arapça’da “hımar” çoğuluna “humur” denir ve bu bilinen baş örtüsüdür.

Türban ise Fransızca’dan alınmış olup boyun kökünden alnın üstündeki kıl bitimine kadar saçları örten kulağı göğsü ve boynu açıkta bırakan bir örtüdür.

Bu âyetten önce câhiliye kadınları, baş örtülerini boyunlarına bağlarlar, uçlarını arkaya bırakırlar, gerdan ve gerdanlıklarını açık tutarlardı. İşte bu âyet-i kerîme ile câhiliye dönemi örtünme şekli kalktı.

Elmalılı’nın da dediği üzere, anlatılan ölçüler dâhilinde müslüman kadınların başlarını örtmesi farzdır (Elmalılı, IV, 3507). Hz. Peygamber’den beri de uygulama böyledir. Bunun aksini düşünmek, yüce Kur’an’ın emrini, menfaate ve arzuya uydurmaktır. Allah’ın hükmü ve müslümanların uygulaması böyledir.

Buna karşılık “başını isteyen açsın, isteyen örtsün” ve benzeri söylemler Allah’ın emrine aykırıdır. İslâm, kadını bir bütün kabul eder. Bunun için de izin verilen yerlerin dışında kadının her yeri ziynettir, fıtraten güzeldir; erkeğin dikkatini çeker ve hislerinin uyanmasına sebep olur.

Böylece İslâm, kadınlara hem şehvetle bakışı, eliyle, diliyle onları rahatsız edişi, hem de kadınların şehveti tahrike sebep olan açılışlarını, cilveli konuşma ve davranışlarını, cinsel bir taciz olarak haram kılmıştır. Bu da temiz bir aile ve cemiyet kurulmasını temin içindir.

Örtünmenin şekli ise 33/59’da ve (Müslim (Davudoğlu), II, “Libas” 125, hadis no: 2128) gibi hadislerde belirtilmiştir.

TC Diyânet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu da 03.02.1993 tarih ve 6 nolu karar ile bu belirtilen ölçülere uygun olarak kadınların tesettürlerinin ve başlarını örtmelerinin farz olduğunu yayınlamıştır.

FEYZÜL FURKAN K.KERİM MEALİ.(HASAN TAHSİN FEYİZLİ)


YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN BÜYÜK HATASI


- Buharî, Ebu Dâvud, Nesaî'den gelen bazı hadislere göre Peygamber Efendimizin zamanında, kadın ve erkek müslümanlar ayni su kapından abdest almaktaydılar. Ebu Dâvud'un eserinde : Kadın ve erkek, ellerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık. denmektedir. Bu da gösteriyor ki Asrısaadet'te kadınlar erkekler yanında abdest uzuvlarını açabiliyorlardı. O halde dirseklere kadar kollar, ayaklar, yüz ve başın abdeste, meshe esas olacak kısmı serbesttir. Bu yerleri de abdest dışındaki zamanlarda kapatmak hassasiyetini gösterenlere saygı duyulur, ancak bunu yapmayanlar hor görülmez.
(Bkz. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an'daki İslâm - Say: 615-616)


Öztürk, ayrıca Ebu Davut’da geçen ‘Biz kadın ve erkek, eİİerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık” hadisini delil göstererek kadının namahremlerle birlikte abdest alabileceğini, dolayısıyla abdest azalarını (baş dahil) açabileceğini ifade etmektedir. Sözü edilen Ebu Davut hadisine gelince: “Artık su ile abdest almak” başlığı altında dört hadisi şerif, hemen devamında da bunun yasaklandığını bildiren iki hadisi şerif yer almaktadır.
Sırasıyla bu hadisi şerifler şunlardır:
1. Hz. Aişe’den şöyle rivayet edilmiştir: Ben ve Rasülullah (sav), cünüp iken bir kaptan yıkandık.
2. Ümmü Sabiyye’den şöyle rivayet edilmiştir (Bu, Peygamberimizin amcası Hz. Hamza’nın eşi, Havle binti Kays el Cüheniyyedir): Benim ve Raslullah’ın eli bir kaptan abdest alırken karıştı (yani birbirine dokundu).
Bu iki hadisi şeriften, birincisinin gusül abdesti, ikincisinin namaz abdesti ve her iki hadiste de abdest alan kimselerin mahrem şahıslar olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
3. İbni Ömer’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasülullah (sav) zamanında kadınlar ve erkekler bir kaptan abdest alıyorlardı.
4. İbni Ömer’den şöyle rivayet edilmiştir: Biz Resülullah (sav) zamanında ellerimizi bir kaba salar, birlikte abdest alırdık.
Bu iki hadisi şerifte ise zikredilen özneler (birlikte abdest alan şahıslar) mahrem olanlar mı yoksa namahrem olanlar mı belli edilmemiştir. Namaz abdesti mi yoksa gusül abdesti mi o da belli değildir.
5. Ebu Hureyre’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasülullah (sav) erkeğin artık suyu ile kadının, kadının artık suyu ile de erkeğin yıkanmasını yasakladı.
6. lbni Amr’dan şöyle rivayet edilmiştir: Resulüllah (sav), kadının temizlendiği suyun artığı ile erkeklerin abdest almalarını yasakladı..
Görüldüğü gibi bu hadis-i şeriflerde namahrem kadın ve erkeklerin birlikte aynı yerden abdest aldıklarına dair bir işaret yoktur. Mahrem kadın ve erkeklerin birlikte abdest almalarına da mani bir sebep yoktur. Aşağıdaki hadisi şerifler de dikkate alındığında; ‘namahrem erkeklerin ve hele Hz. Peygamberin namahrem kadınlarla birlikte abdest aldığını söylemek’ ve yukarıdaki hadisi şerifleri öyle yorumlamak mümkün değildir.
Hz. Aişe, Hz. Peygamber’in (sav) elinin hiçbir namahrem kadının eline değmediğini yeminle şöyle haber vermektedir: “Hayır Allah’a yemin ederim ki Resulüllah’ın eli, namahrem hiçbir kadının eline değmemiştir.”Yine Akabe biatleri yapılırken de kadınların ellerini tutmamış, Ben kadınlarla musafaha etmem, benim bir kadına olan sözüm, yüz kadına olan sözüm gibidir’ buyurmuştur. Bunu bilen ve gören sahabenin namahrem kadınlarla birlikte abdest almasını düşünmek doğru değildir.
Netice olara açıkça ortaya çıkan şu ki; hımar kelimesini asli anlamından çıkararak te’vil yoluna sapanlar, vahyin nüzulüne şahit olan ve kastedilen manayı ilk ağızdan alan sahabe topluluğu ile onları takip edenlerin uygulamalarını göz ardı etmişlerdir. Dolayısıyla Kur’an ayetlerini anlamada önyargısız bir bakış açısının ve iyi niyetin son derece önemli olduğunu burada belirtmenin faydalı olacağını düşünüyoruz.
KAYNAK: ZEHRA DAVARCI-YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hak dini Kur'an dili ve Kur'an yolu tefsirlerinde kadının sosyal statüsü [Social statutes of women in interpretations of hak dini Kur'an dili and Kur'an yolu]



Sonuç olarak Nur suresi 31. Ayet gayet açık olmasına rağmen kasıtlı olarak, eksik ve aldatmaca bilgilerle başörtüsünün olsada olur olmasada olura lafı getirmek ve açıklığı medeniyet alameti, kapanmayı çirkinlik-gericilik diye yaftalamak çok büyük bir zulümdür..

Kur’an-ı Mu’ciz’ül Beyan’dan dağdaki çobanda üst seviyedeki ilim ehli bir insanda keyfiyeti nisbetinde istifade eder..Anlayamıyor ve anlamamakta da diretiyorsan bak Burhan-ı natık olan Zat s.a.v ne diyor;
Peygamber (s.a.v) Hz. Esma'ya "Ya Esma, kadın bülûğa erince ondan görülebilecek olan ancak şudur." buyurmuş ve kendi mübarek yüzüne ve avuç içlerine işaret etmişlerdir..

İSLAMİYET GÜNEŞ GİBİDİR, ÜFLEMEKLE SÖNMEZ..GÜNDÜZ GİBİDİR GÖZÜNÜ KAPAMAKLA GECE OLMAZ..GÖZÜNÜ KAPAYAN YANLIZCA KENDİNE GECE EDER..(BEDİZÜZZAMAN SAİD NURSİ)
 
Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar.(Nur suresi-31/diyanet meali)
Ayetteki "humur (baş örtüleri)" sözcüğünün tekili "hımar" olup, sözlükte; kadının kendisi ile başını örttüğü şey, demektir. Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini söylemiştir.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Nur suresi 31.ayette
Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Ziynetlerini/ziynet sayılan yerlerini meydana çıkarmasınlar/göstermesinler. Ancak (kendiliğinden) görünen (el, yüz) bu emrin dışındadır. Başörtülerini, yakalarının üstüne kadar (boyunlarını örtecek şekilde) koysunlar.(1)buyurulmaktadır.

DİPNOTU;
1. Yani, kadınlar saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını, sînelerini açık tutmayıp bu suretle iyice örtsünler ve o halde bu emri yerine getirebilecek baş örtüsü kullansınlar. Buna Arapça’da “hımar” çoğuluna “humur” denir ve bu bilinen baş örtüsüdür.

Türban ise Fransızca’dan alınmış olup boyun kökünden alnın üstündeki kıl bitimine kadar saçları örten kulağı göğsü ve boynu açıkta bırakan bir örtüdür.

Bu âyetten önce câhiliye kadınları, baş örtülerini boyunlarına bağlarlar, uçlarını arkaya bırakırlar, gerdan ve gerdanlıklarını açık tutarlardı. İşte bu âyet-i kerîme ile câhiliye dönemi örtünme şekli kalktı.

Elmalılı’nın da dediği üzere, anlatılan ölçüler dâhilinde müslüman kadınların başlarını örtmesi farzdır (Elmalılı, IV, 3507). Hz. Peygamber’den beri de uygulama böyledir. Bunun aksini düşünmek, yüce Kur’an’ın emrini, menfaate ve arzuya uydurmaktır. Allah’ın hükmü ve müslümanların uygulaması böyledir.

Buna karşılık “başını isteyen açsın, isteyen örtsün” ve benzeri söylemler Allah’ın emrine aykırıdır. İslâm, kadını bir bütün kabul eder. Bunun için de izin verilen yerlerin dışında kadının her yeri ziynettir, fıtraten güzeldir; erkeğin dikkatini çeker ve hislerinin uyanmasına sebep olur.

Böylece İslâm, kadınlara hem şehvetle bakışı, eliyle, diliyle onları rahatsız edişi, hem de kadınların şehveti tahrike sebep olan açılışlarını, cilveli konuşma ve davranışlarını, cinsel bir taciz olarak haram kılmıştır. Bu da temiz bir aile ve cemiyet kurulmasını temin içindir.

Örtünmenin şekli ise 33/59’da ve (Müslim (Davudoğlu), II, “Libas” 125, hadis no: 2128) gibi hadislerde belirtilmiştir.

TC Diyânet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu da 03.02.1993 tarih ve 6 nolu karar ile bu belirtilen ölçülere uygun olarak kadınların tesettürlerinin ve başlarını örtmelerinin farz olduğunu yayınlamıştır.

FEYZÜL FURKAN K.KERİM MEALİ.(HASAN TAHSİN FEYİZLİ)


YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN BÜYÜK HATASI

- Buharî, Ebu Dâvud, Nesaî'den gelen bazı hadislere göre Peygamber Efendimizin zamanında, kadın ve erkek müslümanlar ayni su kapından abdest almaktaydılar. Ebu Dâvud'un eserinde : Kadın ve erkek, ellerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık. denmektedir. Bu da gösteriyor ki Asrısaadet'te kadınlar erkekler yanında abdest uzuvlarını açabiliyorlardı. O halde dirseklere kadar kollar, ayaklar, yüz ve başın abdeste, meshe esas olacak kısmı serbesttir. Bu yerleri de abdest dışındaki zamanlarda kapatmak hassasiyetini gösterenlere saygı duyulur, ancak bunu yapmayanlar hor görülmez.
(Bkz. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an'daki İslâm - Say: 615-616)


Öztürk, ayrıca Ebu Davut’da geçen ‘Biz kadın ve erkek, eİİerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık” hadisini delil göstererek kadının namahremlerle birlikte abdest alabileceğini, dolayısıyla abdest azalarını (baş dahil) açabileceğini ifade etmektedir. Sözü edilen Ebu Davut hadisine gelince: “Artık su ile abdest almak” başlığı altında dört hadisi şerif, hemen devamında da bunun yasaklandığını bildiren iki hadisi şerif yer almaktadır.
Sırasıyla bu hadisi şerifler şunlardır:
1. Hz. Aişe’den şöyle rivayet edilmiştir: Ben ve Rasülullah (sav), cünüp iken bir kaptan yıkandık.
2. Ümmü Sabiyye’den şöyle rivayet edilmiştir (Bu, Peygamberimizin amcası Hz. Hamza’nın eşi, Havle binti Kays el Cüheniyyedir): Benim ve Raslullah’ın eli bir kaptan abdest alırken karıştı (yani birbirine dokundu).
Bu iki hadisi şeriften, birincisinin gusül abdesti, ikincisinin namaz abdesti ve her iki hadiste de abdest alan kimselerin mahrem şahıslar olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
3. İbni Ömer’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasülullah (sav) zamanında kadınlar ve erkekler bir kaptan abdest alıyorlardı.
4. İbni Ömer’den şöyle rivayet edilmiştir: Biz Resülullah (sav) zamanında ellerimizi bir kaba salar, birlikte abdest alırdık.
Bu iki hadisi şerifte ise zikredilen özneler (birlikte abdest alan şahıslar) mahrem olanlar mı yoksa namahrem olanlar mı belli edilmemiştir. Namaz abdesti mi yoksa gusül abdesti mi o da belli değildir.
5. Ebu Hureyre’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasülullah (sav) erkeğin artık suyu ile kadının, kadının artık suyu ile de erkeğin yıkanmasını yasakladı.
6. lbni Amr’dan şöyle rivayet edilmiştir: Resulüllah (sav), kadının temizlendiği suyun artığı ile erkeklerin abdest almalarını yasakladı..
Görüldüğü gibi bu hadis-i şeriflerde namahrem kadın ve erkeklerin birlikte aynı yerden abdest aldıklarına dair bir işaret yoktur. Mahrem kadın ve erkeklerin birlikte abdest almalarına da mani bir sebep yoktur. Aşağıdaki hadisi şerifler de dikkate alındığında; ‘namahrem erkeklerin ve hele Hz. Peygamberin namahrem kadınlarla birlikte abdest aldığını söylemek’ ve yukarıdaki hadisi şerifleri öyle yorumlamak mümkün değildir.
Hz. Aişe, Hz. Peygamber’in (sav) elinin hiçbir namahrem kadının eline değmediğini yeminle şöyle haber vermektedir: “Hayır Allah’a yemin ederim ki Resulüllah’ın eli, namahrem hiçbir kadının eline değmemiştir.”Yine Akabe biatleri yapılırken de kadınların ellerini tutmamış, Ben kadınlarla musafaha etmem, benim bir kadına olan sözüm, yüz kadına olan sözüm gibidir’ buyurmuştur. Bunu bilen ve gören sahabenin namahrem kadınlarla birlikte abdest almasını düşünmek doğru değildir.
Netice olara açıkça ortaya çıkan şu ki; hımar kelimesini asli anlamından çıkararak te’vil yoluna sapanlar, vahyin nüzulüne şahit olan ve kastedilen manayı ilk ağızdan alan sahabe topluluğu ile onları takip edenlerin uygulamalarını göz ardı etmişlerdir. Dolayısıyla Kur’an ayetlerini anlamada önyargısız bir bakış açısının ve iyi niyetin son derece önemli olduğunu burada belirtmenin faydalı olacağını düşünüyoruz.
KAYNAK: ZEHRA DAVARCI-YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hak dini Kur'an dili ve Kur'an yolu tefsirlerinde kadının sosyal statüsü [Social statutes of women in interpretations of hak dini Kur'an dili and Kur'an yolu]



Sonuç olarak Nur suresi 31. Ayet gayet açık olmasına rağmen kasıtlı olarak, eksik ve aldatmaca bilgilerle başörtüsünün olsada olur olmasada olura lafı getirmek ve açıklığı medeniyet alameti, kapanmayı çirkinlik-gericilik diye yaftalamak çok büyük bir zulümdür..

Kur’an-ı Mu’ciz’ül Beyan’dan dağdaki çobanda üst seviyedeki ilim ehli bir insanda keyfiyeti nisbetinde istifade eder..Anlayamıyor ve anlamamakta da diretiyorsan bak Burhan-ı natık olan Zat s.a.v ne diyor;
Peygamber (s.a.v) Hz. Esma'ya "Ya Esma, kadın bülûğa erince ondan görülebilecek olan ancak şudur." buyurmuş ve kendi mübarek yüzüne ve avuç içlerine işaret etmişlerdir..


İSLAMİYET GÜNEŞ GİBİDİR, ÜFLEMEKLE SÖNMEZ..GÜNDÜZ GİBİDİR GÖZÜNÜ KAPAMAKLA GECE OLMAZ..GÖZÜNÜ KAPAYAN YANLIZCA KENDİNE GECE EDER..(BEDİZÜZZAMAN SAİD NURSİ)
 
Geri
Üst