1907-1988
New member

Terörü, ABD ile beraber değil, ABD ile karşı karşıya gelerek bitireceğiz. Ama bunun için “Elimdeki tezkere ile Amerika’ya gidiyorum” bir Başbakan’ın o makamda olmaması gerekmektedir. “Kahrolsun PKK” diye meydanlarda bağıran Türk milleti, PKK’nın bitirilmesi ve şehit kanlarının yerde kalmamasını istiyorsa şöyle bağırmalıdır: “Tayyip gidecek, terör bitecek”
Tayyip gidecek terör bitecek
Bugün 25 Ekim Perşembe. Dışarıda liseli gençler, ellerinde Türk bayraklarıyla bağırıyorlar: “Ne mutlu Türk’üm diyene!”, “Kahrolsun ABD, Kahrolsun PKK!” Bir ara bir gürültü; gökyüzünde Türk F-16’ları, coşkuyu arttırıyor. Herkes pencerelere koşuyor. Kimilerinin gözü yaşlı...
Türk milleti kan ağlıyor. Son iki haftada 30 şehit verdik. Millet artık kararlılık sözleri değil, teröristlere gereken cevabın verilmesini istiyor. Millet, devletini arıyor. İyi bir haber bekliyor. Hep bekliyor.
Türk milleti, şehitleri sayesinde bu topraklarda yaşıyor. Bu yüzden şehit vermek onurdur onun için. Türk milletinin kahrolması verdiği şehitleri için değil, içine düştüğü acizlikten. Şehit anası ne diyor: “Vatan sağolsun.”
Vatan sağolsun diyen anaya, bu milletin, bu devletin bir borcu yok mudur? İşte bugün o borç ödenmiyor. Hainlerden hesap sorulmuyor. O yüzden, bu millet şehitleriyle dirilmiyor, ölüyor.
Tayyip Romanya’da
Hesap sorulması veya vermesi gerekenlerin başında elbette Başbakan gelmektedir. Tayyip, bu kadar şehidin ve çapulcu sürüsünün elindeki askerlerimizin hesabını vermelidir.
Ancak Başbakan, bu sabah -çok daha önemli olacak ki- Romanya’ya gitmiş ve iki gün orada temaslarda bulunacakmış. Ajansın haberine göre, AB yolunda iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için önemli adımlar atılacakmış...
Ama uçağa binmeden önce çok sert çıkmış ve demiş ki: “ABD verdiği sözleri tutmazsa, uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullanırız.”
ABD, bugüne kadar Türkiye’ye verdiği hangi sözü tuttu, bunu Türk milleti görüyor. Ama Tayyip, milletle dalga geçer gibi, ABD’nin sözlerinden bahsetmektedir. Peki kendisinin verdiği sözler?
Tayyip, terörle mücadelede ne kadar kararlı olduğunu sanırız Romanya’da gösterecektir!
Bir Başbakan düşünün, 8 askeri bir terörist grubunun elindeyken geziye çıksın.
Bir Başbakan düşünün ki, kendisine terör nasıl duracak, diye soran üniversite öğrencisi bir subay kızına, “Onu babana soracaksın” desin.
Bir Başbakan düşünün ki, teröristleri himaye eden aşiret reisini muhatap alıp makamında kabul etsin.
Bir Başbakan düşünün ki, ABD yapımı bomba kullanan teröristlere karşı ABD ile ortak operasyondan bahsedebilsin.
Tayyip’in Ordu düşmanlığı nüksetti
Türk milleti, bunca şehitten sonra devletinin toparlanmasını ve teröristlerin cezasını vermesini beklerken, manzara içler acısı. Cenazelerde komutanlar, “Kanları yerde kalmayacak, intikamları alınacak” diye sözler verirken, “Bekleyin, güzel şeyler olacak” derken Başbakan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldırıyor.
Romanya’ya uçarken şu sözleri söylüyor Tayyip: “4 aylık eğitimden sonra yavrularımız bilmedikleri araziye gönderiliyor. Uzman olmayan askerlerle başarılı olamayız.”
Türk Ordusu, siyasi irade arkasında olduktan sonra her türlü güçlüğün üstesinden gelir. Üç-beş çapulcu sürüsüne pabuç bırakmaz. 1994 yılında, pek çok sınır ötesi operasyon düzenlenerek PKK bitirilme noktasına gelmişti. Ancak, Amerikancı-Kürtçü AKP iktidarı döneminde PKK terörü tekrar hortladı. 2002 yılında 5 olan şehit sayımız, AKP iktidarından sonra kat kat arttı (2003’te 19, 2004’te 65, 2005’te 87, 2006’da 70 ve 2007 yılı daha bitmeden 124 şehit verdik).
Tayyip, ne Kerkük’te Türkler katledilirken, ne de Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilirken sesini çıkarmadı. ABD’nin Talabani, Barzani ve PKK’yı barıştırma ve Kürt devleti kurma projesini sadece izledi. Terörün üstüne gideceğine, teröristleri masaya çağırdı.
Genelkurmay Başkanı’nın, Kuzey Irak’ta onlarca PKK kampı ve bürosu olduğunu tespit etmesi ve sınırötesi operasyon istemesine ise cevabı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne rest çeker gibiydi: “Önce sınırın içini temizleyin

Apo ile Tayyip’in söylemi aynı
Tayyip’in böyle bir dönemde Ordu düşmanı açıklamalar yapması gayet doğaldır. Çünkü TSK’nın teröre ve Kürtçülüğe karşı tavrı ile Tayyip’inki taban tabana zıttır. Genelkurmay, PKK’yı etnik milliyetçi ve faşist bir örgüt olarak tanımlamakta ve “Ne mutlu Türk’üm” diyemeyenlerin Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olduklarını vurgulamaktadır.
Tayyip ise, Türklüğü değil, Türkiyeliği savunmaktadır: “Türk, Kürt, Çerkez, Laz aklınıza ne gelirse, hepsi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında bir ve beraber olacağız, alt kimliklere saygı duyacağız.”
Şemdinli’de yapılan bu konuşmadan sonra, Apo, Başbakan’ın açıklamalarını olumlu bulduğunu söyleyerek eklemiştir: “Başbakan’ın kullandığı kavramları daha önce ben kullanmıştım, bu kavramlar bana aittir.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin başında Türk’üm diyemeyen, hatta Atatürk’ün “Türkiye Türklerindir” sözünü ahlâksız ve hayâsızca bulan biri bulunmaktadır.
Güneydoğu’daki oyların AKP ve DTP arasında paylaşılmasının sebebi budur. İkisi de Kürtçüdür.
Seçim öncesi Roj TV’den yapılan “okuma-yazma bilmeyenler AKP’ye, bilenler bağımsızlara” çağrısı boşuna değildir.
Çünkü AKP, PKK’nın beslendiği Kürtçülük fikrini desteklemektedir.
Tayyip, bir gazetede yapılan röportajda şunları söylememiş miydi:
“Ülke içinde yaşayan bazı gruplar milli yapı içerisinde kalmak istemezlerse onun kararını yine halk verecektir. Örneğin Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler. Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şeyler yapılabilir. Bağımsızlık isterlerse, tamamen ayrılmak isterlerse, böyle bağımsız bir yapıyı kurma kudretleri varsa kurarlar.”
Kimileri bu sözlerin iktidara gelmeden önce, söylendiğini söyleyip itiraz edebilirler.
Ancak Tayyip değişmemiştir. Seçim öncesi, DTP ile beraber hareketten bahseden de Tayyip’ti.
Tayyip gidecek terör bitecek
Türkiye’nin terörü bitirmesi için bu Başbakan’dan kurtulması gerekmektedir.
“Askerlik yan gelip yatma değildir” diyen Tayyip’e birilerinin, “Başbakanlık Türk milletini oyalama yeri değildir” demesi gerekmektedir.
Türk milletinin, terörle mücadeleyi, terörün baş destekçisi ABD’ye havale eden bir Başbakan’a tahammülü yoktur. ABD, PKK’yı askeri ve lojistik olarak desteklemektedir. ABD uşağı Barzani ve Talabani, teröristlerin hamisidir.
Tayyip ise ABD ve Peşmerge başları Talabani ve Barzani ile diplomasi oyunu oynamaktadır.
Türk milleti, diplomatik yollarla bu işin çözülemeyeceğinin farkındadır.
Türk devleti, sadece PKK’yı değil, Kürt Peşmergelerini de hedef alıp, kurulması planlanan Kürt devletini engellemelidir.
Terörü, ABD ile beraber değil, ABD ile karşı karşıya gelerek bitireceğiz. Ama bunun için “Elimdeki tezkere ile Amerika’ya gidiyorum” bir Başbakan’ın o makamda olmaması gerekmektedir.
“Kahrolsun PKK” diye meydanlarda bağıran Türk milleti, PKK’nın bitirilmesi ve şehit kanlarının yerde kalmamasını istiyorsa şöyle bağırmalıdır: “Tayyip gidecek, terör bitecek