'Tesettür faciası' haberine rekor tazminat istiyorlar

ISHYnum846

New member
Katılım
18 Eki 2005
Mesajlar
3,284
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
karşıt odak
'Tesettür faciası' haberine rekor tazminat istiyorlar

Konya Numune Hastanesi'nde görevli doktorlar Ayşe Yüceaktaş ile Keziban Arbağ, haklarında gerçek dışı haber yapan basın yayın organları hakkında 300 bin YTL'lik tazminat davası açtı.

İki doktorun hastaneye gelen 15 yaşındaki bir gencin testis ultrasonunu çekmedikleri iddia edilmişti. Arbağ ve Yüceaktaş'ın avukatı Hasip Şenalp, düzenlediği basın toplantısında, geçen ay ulusal bir gazetede çıkan 'kadın doktorun ultrason filmi çekmediği' yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığının anlaşıldığını, bunun üzerine gazetenin genel yayın yönetmeninin özür dilediğini hatırlattı. Gazetelerde günlerce doktorlar aleyhine haberler girildiğini söyleyen Şenalp, müvekkillerinin haberler üzerine psikolojik tedavi aldıklarını belirtti. Şenalp, "Umarız bu olaydan gereken ders çıkarılmıştır." dedi. Konya,


Cihan
Zaman

Sonuna kadar destekliyorum..
 
İnşallah kazanırlar.... Bunlar nasıl insan ya bu tür şeylerle gazetecilik yaptıklarını sanıorlar...
 
eger gazeteciler etik calisiyor olsalardi, bu yalan haberi yapan sahislari dislar, yapilabiliyor ise meslekten men ederlerdi

dusunebiliyor musunuz, birilerinin elinde bir basin yayin organi, istedigine diledigince camur atip tum ulkeye rezil edebiliyor we bu isten hic birsey olmamis gibi siyrilabiliyor

onemli olan tazminat degil bence, bu insanlarin meslekten de uzaklastirilmasi lazim
 
Yok be ne tazminatı .. Ertuğrul bey köşesinden özür diledi ya...daha ne yapsın...Herhalde o özür Doktor hanımların maddi manevi uğradığı zararların tazminine fazlasıyla yeterli olmuştur...hele öyle İfrit in dediği gibi meslekten men , dışlanmak felan bunlar çağdaş ve demokratik bir ülkede olabilecek şeyler mi..Allah Allah eski köye yeni adet mi getiriyorsun sen kardeşim..:mad: :mad:
 
ifrit' Alıntı:
eger gazeteciler etik calisiyor olsalardi, bu yalan haberi yapan sahislari dislar, yapilabiliyor ise meslekten men ederlerdi

dusunebiliyor musunuz, birilerinin elinde bir basin yayin organi, istedigine diledigince camur atip tum ulkeye rezil edebiliyor we bu isten hic birsey olmamis gibi siyrilabiliyor

onemli olan tazminat degil bence, bu insanlarin meslekten de uzaklastirilmasi lazim


kesinlikle haklısın ifrit basını kendi çıakarları
ve düşünceleri doğrultusunda kullanan
adi şerefsizleri meslekten men edecen.
o gazeteleri kapatacan. mesela zaman tercüman
gibi gazateler ve onların birçok yazarları...
 
ben ayirimcilik yapmiyorum, bi sekilde asilsiz haber yaparak insanlari zan altinda birakan, attigi camur yapismasa bile iz birakan, her gazeteci bu meslekten uzaklastirilmali
 
DeSaNTRaLiZaSYoN' Alıntı:
kesinlikle haklısın ifrit basını kendi çıakarları
ve düşünceleri doğrultusunda kullanan
adi şerefsizleri meslekten men edecen.
o gazeteleri kapatacan. mesela zaman tercüman
gibi gazateler ve onların birçok yazarları...
haklısın ama hürriyet, milliyet, sabah, cumhuriyet ve bunların yavrularından zamana tercümana sıra gelmezdi herhalde.
 
ifrit' Alıntı:
ben ayirimcilik yapmiyorum, bi sekilde asilsiz haber yaparak insanlari zan altinda birakan, attigi camur yapismasa bile iz birakan, her gazeteci bu meslekten uzaklastirilmali


bende yapmıyorum diyorumya böyle haber yapanları atacaksın meslekten
ben bi kaç gazete örnek verdim sadece. daha birçok gazete var
 
Alabilecekleri En Büyük Tazminatı Alsınlar Bence....
 
İftira atıp tazminat cezası alan ve bu tazminat cezasını ödememek için habire akit-vakit-tuttu furitti gibi isim değiştiren medyaya ne diycez peki? Özür dilemek bir yana her isim değiştirdiklerinde iftiralarına devam eden kiralık kalemlere?En azından hatasından dönüp özür dilemek bir erdemdir peki özür dilemek erdemini dahi kavrayamamış az gelişmiş pirimat ırkına mensup yazar ve medya taifesi ne olacak?
 
ilginç bi şey bu ya
 
osiris_cemo' Alıntı:
İftira atıp tazminat cezası alan ve bu tazminat cezasını ödememek için habire akit-vakit-tuttu furitti gibi isim değiştiren medyaya ne diycez peki? Özür dilemek bir yana her isim değiştirdiklerinde iftiralarına devam eden kiralık kalemlere?En azından hatasından dönüp özür dilemek bir erdemdir peki özür dilemek erdemini dahi kavrayamamış az gelişmiş pirimat ırkına mensup yazar ve medya taifesi ne olacak?


Akit gazetesi ne sebeble ismini vakit olarak değiştirmek zorunda bırakıldı
Bu konu hakkında cidden bi bilgin varsa bizlede paylaşırmısın

Eğer yoksa bi bilgin çocuk ağzıyla kelime oyunlarıyla ortalık bulandırmayı bırakıp çeneni kaparmısın

Hrant dink gibi birisi öldürülünce düşünce özgürlüğü diye kıçını yırtıp gazete kapatılınca suçu gazeteye atan çocuklar gibi şen şakrak olanlara aşırı kıl oluyorum

Garip bi anlayış ama kapasite meselesi olduğunu düşünüyor seni bu konuda suçlamıyorum
 
Akit isini neden değiştirdi ?

B€ZGİN' Alıntı:
Akit gazetesi ne sebeble ismini vakit olarak değiştirmek zorunda bırakıldı
Bu konu hakkında cidden bi bilgin varsa bizlede paylaşırmısın

Eğer yoksa bi bilgin çocuk ağzıyla kelime oyunlarıyla ortalık bulandırmayı bırakıp çeneni kaparmısın

Hrant dink gibi birisi öldürülünce düşünce özgürlüğü diye kıçını yırtıp gazete kapatılınca suçu gazeteye atan çocuklar gibi şen şakrak olanlara aşırı kıl oluyorum

Garip bi anlayış ama kapasite meselesi olduğunu düşünüyor seni bu konuda suçlamıyorum

Gazete,13 Şubat 2006'da Danıştay 2'nci Daire üyelerini hedef gösterdi. Gümüşhane Baro Başkanı ve Ahmet Taner Kışlalı da haklarında çıkan haberden kısa süre sonra vurulmuştu.

Danıştay'a yönelik saldırıdan sonra gözler, 2'nci Daire'nin türban kararına imza atan üyelerin fotoğraflarını, 13 Şubat 2006 tarihli sayısında, "İşte o üyeler" diye manşetten yayınlayarak, hedef gösteren Vakit gazetesine çevrildi. Vakit gazetesi, Danıştay eleştirilerini günlerce manşetinde tutmuş, 4'e karşı 1 oyla alınan Danıştay 2'nci Daire'nin kararına "evet" diyenlerin fotoğraflarını ve özgeçmişlerini de vererek, "Başörtüsüne sokakta da yasak getirildiğini" iddia etmişti. Vakit gazetesi, Almanya'da daha önce anti semitizm yaptığı gerekçesiyle kapatılmıştı. Gazetenin muhabir ve yazarlarının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın resmi gezilerine katılması, diğer bazı gazetelerin tepkilerine neden olmuştu. Daha önce "Akit" ismiyle yayın yapan gazete, açılan yüklü tazminat davalarından kurtulmak için ismini "Anadolu'da Vakit" olarak değiştirmişti. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun isim vermeden, gazetenin yayınlarının "hedef gösterme" boyutuna ulaştığını söylemesi de gözleri yine Vakit'e çevirmişti.

DAVA AÇILMIŞTI

Danıştay 2'nci Dairesi'nin türban kararından sonra, üyelerin fotoğraflarını yayımlayan Vakit gazetesi hakkında dava açılmıştı. Vakit hakkında önce İstanbul Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, "terör örgütlerine hedef gösterildiği" gerekçesiyle soruşturma başlatmıştı. Soruşturma, Terörle Mücadele Yasası'nın "yargı üyelerini, terör örgütlerine hedef göstermek" suçu yönünden yürütülmüştü. Dava üzerine Vakit yazarı Ali Karahasanoğlu, köşesinde, bu manşet nedeniyle gazeteye dava açıldığını yazmıştı. Karahasanoğlu'nun verdiği bilgiye göre, davanın iddianamesinde şu ifadelere yer verilmişti: "Danıştay 2. Dairesi'nin 'türban' ile alakalı verdiği karara karşı, haber verme ve eleştiri getirme hakları ötesine geçilerek, kararda imzası bulunan Danıştay 2. Daire Başkanı ve üç üyesinin fotoğraflarına ve isimlerine yer verilerek, 'Örtü sokakta bile yasak diyen üyeler.. 'İşte o üyeler' şeklinde büyük puntolar kullanılarak irticai çevrelere ve şeriatçı terör örgütlerine hedef olarak gösterildiği..."

İlk hedef Gümüşhane Baro Başkanı Günday'dı

1995'te Gümüşhane'de, türbanlı avukatların duruşmaya girmelerini yasaklayan karara imza atan dönemin Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, daha sonra Vakit ismini alan Akit gazetesinin hedefi olmuştu. Günday, hakkında günlerce süren yayınlardan sonra İzzet Kıraç adlı bir kişi tarafından türbanı yasakladığı gerekçesiyle öldürüldü.

Kışlalı'nın üstüne çarpı çekilmişti

Vakit gazetesi, evinin önünde bomba ile öldürülen hukuk profesörü Ahmet Taner Kışlalı hakkında da yayınlar yaptı.

O zamanki ismiyle Akit gazetesinin 13 Mayıs tarihli sayısında "Tutanak" köşesinin manşetinde yer alan Kışlalı fotoğrafına çarpı işareti çizilerek üzerine "Yuh pişkin zorba!" diye yazıldı. Kışlalı, "Zorba Kemalist gemi azıya aldı, halkı köpeğe benzetti" başlığıyla hedef gösterildi. Kışlalı yapılan haberlerden 5 ay sonra, 21 Ekim 1999'da öldürüldü.

'Haberde hedef gözetiliyor'

Vakit gazetesi'nin tutumu medya çevrelerinde "Hedef gösterme" olarak nitelendirildi.

Mehmet Barlas (Sabah gazetesi yazarı): Yapılan silahlı baskını kınamak yetmiyor. Bu eylemi gerçekleştiren kişinin amacını saptadıktan sonra, bu amaca katkıda bulunacak gelişmelerin de önlenmesi gerekiyor.

Oktay Ekşi (Hürriyet gazetesi yazarı ve Basın Konseyi Başkanı): Basın meslek ilkeleri şiddeti, şiddete teşvik etmeyi doğru bulmaz. Sadece mesleki açıdan değil, insani açıdan da şiddeti teşvik kabul edilemez.

Emin Çölaşan (Hürriyet gazetesi yazarı): 14 Şubat 2006 tarihli yazımda 'Bu hakimlerin can güvenliğini bundan sonra kim koruyacaktır?' diye sormuştum. Peki bu rezalete kimler yol veriyor? Danıştay kararı açıklandıktan sonra Tayyip Erdoğan dahil neredeyse bütün bakanlar uluorta konuştular.

Hikmet Çetinkaya (Cumhuriyet gazetesi yazarı): Bu saldırı doğrudan laik, demokratik Cumhuriyete, anayasal kurumlara bir saldırıdır. Devlet yargıyı koruyamıyor. Türkiye'yi karanlık günler bekliyor.

İsmet Berkan (Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): Vakit gazetesi bunu ilk defa yapmıyor. Geçmişte de yaptığı haberlerle kötü sonuçlar doğurdu. Direkt bir hedef gözetme var.

Yavuz Semerci (Vatan Gazetesi Genel Yayın Müdürü): Türkiye için siyasal kırılma noktası. Bence hepimiz Türkiye'yi bu noktaya getiren siyasi atmosferi sorgulamalıyız. Toplumda rejime yönelik ciddi bir tehdit oluştuğuna dair bir kanaat oluşuyor. Bence bu en tehlikelisi bu.

Abdurrahman Dilipak (Vakit gazetesi yazarı): Vakit'le ilgili bu iddialar, aslında hedef göstertme olur. Eleştiriler çok sert de olabilir. Fotoğraf yayınlamak, suç olarak algılanmamalı.

Vakit kendini savundu

Danıştay 2'nci Dairesi'ne yapılan saldırının ardından, Vakit gazetesi Yayın Kurulu, saldırı bahane edilerek, gazetelerinin, bazı televizyonlar tarafından, basın ahlakıyla bağdaşmayan bir şekilde hedef gösteriliğini öne sürdü. Yayın Kurulu, açıklamada gazetelerinin yargısız infaza tabii tutulmasını nefret ve şiddetle kınadıklarını bildirdi.

HABER TAKMA İSİMLE YAZILMIŞ

Ankara Temsilcisi Serdar Arseven ise, Karabük gezisini yarıda bırakarak Ankara'ya döndü. SABAH muhabirinin görüşme talebini önce "Konuşulanların çarpıtılmaması için kaydedilmesi" şartıyla kabul eden Arseven, daha sonra kararını değiştirdi ve görüşmeyi iptal etti. Arseven, eleştirilere cevaplarını ve konuyla ilgili görüşmelerini yine Vakit gazetesinden kamuoyuna duyurma kararı aldığını bildirdi. Arseven, "Kendi köşemden cevabımı yazacağım" demekle yetindi. Vakit gazetesinde haber Murat Alkan imzasıyla yayımlanmıştı. Ancak gazetede bu isimde bir kişiye ulaşılamadı. Böylece, "hedef gösteren" haberin, takma isimle yazıldığı kuşkusu doğdu.


Kaynak

Yukarıdaki verdiğim cevapları oku sonrada bir yere girdiğinde oradaki insanların hakkında bilgin olmadan fikrin oluşursa kendine sakla.Daha forumda yenisin :D

Forumda beni bilen iyi bilir desteksiz konuşmam bilgim varsa söylerim.
 
Geri
Üst