Ulus Devletten Kabile Devletine

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Yazımıza bu günlere nasıl geldiğimizi izah eden bir anahtar sözcükle başlayalım:


“Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse diğerleri de yanlış gider”!...



Biz ilk yanlış düğmeyi “hukuk dışı” bir seçime evet diyerek ilikledik.
Seçime girme yasağı olan RTE, Siirt’ten vekil seçildiğinde hukuk zaten katledilmişti. AKP yüksek oranda oy aldığında, RTE seçim dışı kalmış, AKP genel başkanlığı dışında bir vasfı olmadığı halde AB ülkeleri ve ABD’de resmi bir yetkili gibi görüşmeler yapmıştı.



Erol Mütercimler bir televizyon programında şöyle diyordu: “Avukat olan ve Tayyip Bey’in yatak odasına kadar girebilecek samimiyette bir öğrencim, Tayyip Bey cezaevinde iken bana gelip Tayyip Bey’in Başbakan olacağını ve benim de yanında yer almamı istedi. Ben güldüm tabii ve siyasi yasaklı bir insanın nasıl başbakan olacağını sordum. O da bana: ‘-Abi olacak’ dedi. Tayyip Bey’in içeriden çıktığı gün aynı avukat beni bir yere çağırdı. Gittiğimde orada Fehmi Koru, Nazlı Ilıcak, Bülent Akarcalı, Güler Kömürcü vardı. Sonra Tuğrul Türkeş ABD Konsolosluğu’ndan bir kişi ile beraber geldi. Daha sonra Tayyip Bey geldi. Bu konuyu zaten Güler Kömürcü yazdı. Sonra zaman geçti. Bunlar AKP’yi kurdu. Bu sefer de Tayyip Bey seçime giremedi. Gene bizim avukat geldi ve :’-Abi, Tayyip Bey Siirt’ten vekil seçilecek, Siirt seçimleri iptal olacak’ dedi. Gerçekten hepsi oldu.”



Programı yapan O. Can sordu: ”-Peki o avukat şimdi nerede"? Erol Mütercimler: ”- Artık Tayyip Bey’in yanına bile sokulamıyor. Taksim’de avukatlık yapıyor” dedi.



İşte böyle sevgili okur. Kuklacı başı “kadrosundaki oyuncularını “ istediği gibi yönlendiriyor. Hatırlayın o günleri... CFR seçime müdahil olmuştu. Hatta ABD Başkonsolosu “CİA ajanı olan ve her görev yaptığı ülkenin bölündüğü ” Edelman YSK’lunu, CHP ve itiraz edebilecek bütün organları ziyaret etmişti de, herkes de bu ziyaretten sonra susmuştu. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı, Yüksek Yargı ve muhalefet de… Peki o gün susarak hukuk gömleğinin ilk düğmesini yanlış ilikleyenler bugün hangi hukuktan bahsediyorlar? Normali ne idi peki? AKP’nin bir yasa ile RTE’nın siyasi yasağını kaldırması ve seçime 22 temmuz 2007’de girmesiydi.



O gün birilerinin ”itaat edin” demesi ile itaat edenler, bugün “itiraz edin” demesi ile itiraz ediyorsa ve kuklacı başı hiç değişmiyorsa, kukla değiştirmenin de benim için hiç bir kıymeti yoktur efendim !.. Ha o olmuuuuuş, ha bu olmuş…



AKP zihniyeti CHP zihniyetinin ve aynı zihniyetteki basın, bürokrasi, aydın tiplemelerinin saksısında boy vermiş bir olgudur.



“Halksız halkçı” olan bu zihniyet, aydın olmanın gereği “din düşmanlığıdır” diye algıladı. Avrupa ülkeleri din kavgaları ile kanlı iç çatışmalar geçirmiş ve gereken dersi çıkarıp din ve devlet işlerini ayırmış ama halkın inanç ve değerlerini de küçümsememiştir.



Bizde ise halkçıyım deyip halka yabancı olan bir zihniyet oluşmuştur. Bu zihniyet devlet ile halkı yabancılaştırmıştır. Milli eğitimde etkili olan ve milli eğitim kitaplarını yazan da aynı zihniyetin insanlarıdır. Ve bu zihniyet sayesinde tarihe –milli değerlere-öz benliğine uzak, kimliksiz nesiller yetişmiştir. İşte devletine kendini uzak gören vatandaşlar bu eksikliği İmam Hatipler üzerinden gidermeye çalıştı. Din düşmanlığını maharet sanan zihniyet o alanlara uzak durarak halkın çocuklarını birilerinin kucağına oturttu.
Bugün olan ne? Şu söz her şeyi açıklıyor:



Bağdaki sevmez iken dağdakini; dağdaki gelse, kovar bağdakini. (Şinasi)



İşte olan budur dostlar. Dağdaki geldi, şehir kurallarını bilmiyor ve ülkeyi dağ kanunları ile idare etmeye çalışıyor. Fizik kuralıdır, etki ne kadar büyük ise tepki de aynı ölçüde şiddetlidir.



Dağdakilerin kimi 1920’den bu yana “İngiliz ve ABD mandacıları”, kimi de 1938’den bu yana bileniyor. Birinci gruptakiler zaten hain. 2. Gruptakiler din düşmanlığı yapan ve Atatürk’ü bu düşmanlıklarına maske yapan güçlere karşı bileniyordu. Burada trajik olan 2. gruptakilerin vatan haini olmadıkları halde vatan haini mandacı grubun yanında bilmeden yer almalarıdır.



Ne yazık ki günümüzde birçok insan, Atatürk’ü kendine maske yapmış mason grupların Atatürk’ü temsil ettiğini sanıyor. Oysa Atatürk vergi memurlarının öküzünü aldığı Halil Ağa’nın hakkını Başbakan, Tarım Bakanı, Maliye Bakanı, Vali, Kaymakam ve Halil Ağa’nın da davet edildiği bir yemekte sorabilecek kadar “gerçek insan”dır.



Gündemimize bomba gibi düşen ve Humeyni’yi seven kız aslında iki gayri milli zihniyet arasına sıkışmış hastalıklı bir üründür. Bu gayri milli yapının ilk ayağı masonik yapılanmadır. Diğer ayağı ise mandacı zihniyet… Türk Halkı bu iki zihniyetten de kurtulursa ancak öz benliğine dönebilir.



88 Yıllık cumhuriyet’in bu günkü durumundan Kemalizm ve Cumhuriyet sorumlu değildir. Sorumlu olan Atatürk maskesi ile ülkeyi “Türkiye Yalta Antlaşması ile küresel sermayece ABD ‘ye bırakılmıştı” emperyalizme açan zihniyettir. Bu da maalesef İsmet İnönü ile başlar, Menderes ile hız alır. Hemen Atatürk’ün ölümü ile başlayan kültür emperyalizmi Türkiye’yi hedefsiz ve ABD gemisinde yol alan bir ülke konumuna düşürmüştür. Milli Eğitimde ki sapmalar sonucu ülkeyi devşirme beyinler yönetmiş, üniversite, hariciye ve üst bürokrasi kadrolarında “dönüşmeyen beyinlerin” önü kesilmiştir. İşte mandacı zihniyet de bu itelenmişlik duygularını çok iyi kullanarak iktidara gelmiştir. Kısacası AKP sözde halkçı ve aydın, aslında mason veya AB-D ajanı olan kadroların fabrikasında üretilmiş bir üründür. Ülkenin asıl açmazı ne yazık ki bu durumdur. Gerçek vatanseverler bu iki gayri milli unsur arasına sıkışmıştır. O nedenle de sahipsizdir…



Ayrıca bu kızlara o kadar niye tepki gösteriyorsunuz ki? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı “yeniden milli mücadele” denilen bir grubun üyesi değil mi?… Yıl 1972-78. Bu grup İngiliz Mandası’na inanan bir grup ve İngiliz sömürgelerinde dini baskı olmadığını ve önemli olanın bağımsızlık değil dini yaşamak olduğunu savunan bir grup. BKNZ:”http://www.internetajans.com/default.aspt=wa&wid=18&aid=554.”



Bu düşüncedeki bir insan Cumhurbaşkanı olmuş, hazmetmişsiniz. Kitabında bu üyeliği deşifre eden Ergün Poyraz nerede biliyor musunuz? Sahi, sizler neye itiraz ediyorsunuz? Güce susun, zayıfa kusun. Geçiniz beyler bu ikiyüzlülükleri…



Sevgili Cumhurbaşkanınız Kraliçe’nin boğazlarımızdan geçirdiği savaş gemisinde kimi takdim etti Kraliçesine? Ali Kemal’in torununu… Ali Kemal neye inanıyordu? İngiliz mandasına… Mesele bu kadar açıkken ve bu durumu içlerinize sindirmişken, neyin hesabını yapıyorsunuz?



Lise öğrencisi olan bir genç ile konuşuyoruz. Akıllı bir çocuk. Bana yaşadığı küçük bir ilimizin okullarında olanları anlatıyor. "Liseden 80 kız hamile mezun oldu" diye illerinin gazetelerinde manşet olmuş. Ayrıca okul kapılarında ve bahçelerinde esrar-eroin-ecstasy satıldığını anlatıyor. Öğrenci uyuşturucu alıp derse giriyor, kızlar kontör karşılığında arkadaşlık kabul ediyorlarmış.



İmam Hatip lisesini sordum, öğrencimiz güldü ve: “-Hiç farklı değil. Sözüm ona başı kapalı kızlar bizi görünce başlarını açıp eteklerini yukarı çekiyorlar. Onlar bize laf atıyor” dedi.



Beyler, sizler insanların şekli ile uğraşırken toplum içten içe çürüyor farkında mısınız? Örtülü kız diye manşet atıp, bu rezillikleri yazmaz ve Milli Eğitim Bakanı’na bu olanların hesabını sormazsanız, bu halk da size asla inanmaz, zaten inanmıyor da.



Milletlerarası siyonist teşkilâtın 21 maddelik ilke ve düsturlarından birkaç tanesini yazarsak, meselenin ciddiyeti ortaya çıkar:
1-Genç nesilleri ahlâka mugayir telkinlerle ifsat etmeli.
2. Aile hayatını yıkmalı.
3. İnsanlara aşağı sınıflarla tahakküm etmeli.
4. Sanatı zayıflatarak edebiyatı müstehcen ve şehevi bir hâle sokmalı.
5. Mukaddesata hürmeti yıkmalı, hürmetle anılan kimseler hakkında rezilane vakalar uydurmalı.
6. Hudutsuz bir lüks, baş döndürücü modalar icat etmeli, çılgınca sarfiyatı teşvik eylemeli.
7. Kalabalıkların vakitleri, eğlencelerle, oyunlarla geçirtilmeli, herkes düşünmekten alıkonulmalıdır.
8. Müfrit nazariyelerle fikirler zehirlenmeli, gürültü ve kargaşalar yaratılmalı, sınıflar arasına kin ve itimatsızlıklar sokulmalı.



Bu maddeler ülkemizde tek tek uygulamaya konmuştur. Hem de Türk Basın ve Yayını (!) tarafından.
Peki ben nerede duruyorum? Ben sevgili Behiç’in "Gladyo’ya Mektuplar" kitabında yazdığı gibi;



“Ülke elden gidiyor' DEĞİL
Ülke nasıl geri ALINIR?

Kendi gemilerinde tayfa konumuna düşürülmüş ve kaptan köşkünü kaptırmış kitlelerin sorması gereken temel soru 'GEMİNİN YÖNETİMİNİ TEKRAR NASIL ELE ALIRIZ' olmalıdır...

Ne Mustafa Kemal'in, ne Kazım Karabekir'in, ne de Mehmet Akif'in gölgesinin bile bulunmadığı bir ortamda, ülkeyi kıyılarından değil, bankalarından çıkan bir düşmana karşı çok daha farklı bir strateji kurgulamak ve izlemek gerekir... B.G.”

Ben de "Kendi gemilerinde tayfa konumuna düşürülmüş bir milletin evladı olarak 'GEMİNİN YÖNETİMİNİ TEKRAR NASIL ELE ALIRIZ” diye düşünüyorum.



Kuklalar mı? Kuklacı başı aynı olduktan sonra kuklalar beni hiç ilgilendirmiyor.



KAREN FOGG M. Ali Birand'a ne demişti?
"Türk tarihinin hakkından nasıl geleceğiz şekerim…"



AKP mi? Dedik ya..."Ulus Devlet'ten Kabile Devletine



Kaynak: Zahide Uçar-İnternetajans
 
AKP mi? Dedik ya..."Ulus Devlet'ten Kabile Devletine...

Mükemmel açıklamış şu anki durumu.....
 
KAREN FOGG M. Ali Birand'a ne demişti?
"Türk tarihinin hakkından nasıl geleceğiz şekerim…"
 
sayın zahide uçar

malesef yorumunuzda da uçmuşsunuz ...bi nefes alın bi dinlenin

gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi sorun değil

asıl sorun DELİ GÖMLEĞİNİ GİYMİŞ olmamızdır yani düğmesi yanlış iliklense ne olur olmasa ne olur..

elden gidiyor olsaydı haklılığın olurdu malesef elde bir şey yokkiii gitsin .

elinizde mürekkep i kaçan bir kalem olsa gerek yoksa böyle tuzu kuru yazı yazmazdınız..

başımıza ne geliyorsa tatlı su demokratlarından geliyor

tatlı su demokratlarına buyrun hadi devrime desek kaçacak delik ararlar...
 
“Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse diğerleri de yanlış gider”!...

Bu gömLeğin iLk düğmesi eyvaLLah yanLış iLikLendi
Ama ne Başbakan nede başkası yanLış iLikLedi
Asır öncesine gitmek Lazım bunun için
Bu iLik yanLış açıLdı beyLer
Bu iLik yanLış yere açıLdı
OnLar bu iLiği biLerek yanLış yere açtıLar
Bizim akıLLı efendiLerde yanLış yerdeki iLiği gördükLeri haLde
Düğmeyi göre göre iLikLediLer..
Şimdi yıLLardır uğraşıyoruz da açamıyoruz haLen
O gömLeğin ne kaLıbı uygundur bize ne stiLi..
 
Şimdi iş eğer gömleklerdeyse benimde bir çift sözüm var milli görüş gömleğini çıkardım gelişerek değiştim diyen bu günkü hükümet ne yazıkkı gömleği çıkarmış özgürlükler adına (gerişerek) ümmetleşmiş lakin gömleği gardolabının baş köşesinde ütülü bir biçimde saklayıp hazır bir şekilde giymeyi beklemektedir.
Umarım giyeceği gömlek dediğiniz gibi deli gömleği olurda halkımız derinden bir nefes alır.
 
Geri
Üst