WikiLeaks'ten Yeni Belgeler (Tek Başlık)(Tüm Konular Burdan)

  • Konbuyu başlatan WoLF
  • Başlangıç tarihi
Ya Amerika dalga geçiyor resmen dünya ile anşamıyorum milleti bak adam diyor ki ben bu akşam şu belgeleri yayınlayacağım eee konusu bu.

Amerkiada engeleyemeyecek ba ba ba.Yuhhh bu kadar yalan olur mu tamam Amerika yerini bize bıraksada o kadarda değil adamın zibille gücü var.Siteyi wikilaeaks değil alayını başına yıkar.

Millette aaa hadi inanalım.

Ne adamlar var.Adamlar bizi övüyor ama bir yandanda iddilarla bombaya tutuyor.
Samimiyetsiz herifler....


Buna inanan adam varsa aklından şüphe ederim.Bilindik amerika oyunu.

Eeee şimdi ak kara elli olacak çünkü akşama kadar Amerika şöylşe ABD böyle diyen adamlar hükümeti tutmak için Amerikancı olmak zorunda kalacak.

Hey gidim hey üçkağıtçı dolu mübarek kendi devleti için düşmanla bir olacak.....


Ama helal olsun Amerikaya içini dökmek için bundan iyi yol olmazdı.Klasik oyunda olsa yine yutan var baksana...
 
Gemar şu kadar söyliyim sana daha öncede söylenmiştir... Türk askerinin cami bombalıyacana inanan zihniyetlerin tuncay güney denen ne oldugu belirsiz yaratığın sözlerine inanan zihniyetlerin ya da teröriste inanıp subay tutuklayan zihniyetin internete düsen belirsiz ses kayıtlarına inanan zihniyetlerin bu belgelere inanmaması benim için lakırdıdan öteye gitmiyor... :D

Amerika istese yapardı ederdi adamların umrunda değilki başbakanın 8 ayrı hesabının olması.. Suudi kralın yalvarması.. Belkide kendi ile ilgili olanları engellemişlerdir.. Falan filan sonuçta ortada sizin cok kullandığınız kelime olan iddaalar var..
 
Diyelim ABD dünya'nın nabzını tutmak için yapıyor bunları,wikeleaks diye bir sitede ülkelerle ilgili olan biteni yayınlıyor...
Türkiye ile ilgili olan kısıma gelince gazetecilerimiz veya askeriye'den birileri AKP'nin çıkarlarına ters düşünce hemen ergenekoncu oluyor.
Hangi ülkede daha mahkemeler devam ederken milletvekilleri davalarla ilgili açıklamalar yapıyor.
Bir takım yandaş medya kuruluşları bir şeyler anlatarak sonra yazdıklarını kendi yalanyarak gündemi meşgul ediyorlar,olayın daha kötü boyutu hala bu gazetelere inananlar var.
AKP'li milletvekilleri ve başbakanla ilgili zaten wikeleaksten önce bu açıklamalar yapılıyordu,aslında çok yeni şeyler değil ama bu sefer AKP engelleyemeceği için biraz gündemde kalacak bu konular.
 
Gemar şu kadar söyliyim sana daha öncede söylenmiştir... Türk askerinin cami bombalıyacana inanan zihniyetlerin tuncay güney denen ne oldugu belirsiz yaratığın sözlerine inanan zihniyetlerin ya da teröriste inanıp subay tutuklayan zihniyetin internete düsen belirsiz ses kayıtlarına inanan zihniyetlerin bu belgelere inanmaması benim için lakırdıdan öteye gitmiyor... :D

Amerika istese yapardı ederdi adamların umrunda değilki başbakanın 8 ayrı hesabının olması.. Suudi kralın yalvarması.. Belkide kendi ile ilgili olanları engellemişlerdir.. Falan filan sonuçta ortada sizin cok kullandığınız kelime olan iddaalar var..

Adam dememiş mi herkesle ilgili belge var özellikle ABD ben Amerika olsam önce incelerim madem daha vaktimiz var belgenin yayınlanmasına.İncelerim kıorparım istersem yayınlarım...
Ama ele geçirdiğim zamanda istesemde yayınlayamam bunları neden yayınlaın diye herkes yüklenir...

Durum şu sen bu sözde iddialarla dolu yazıların ABD tarafından engellenemediğine inanıyormusun gerçekten önce vicadnındaki sesi dinle sonra aklından geçeni söyle?
 
Eğer Wikileaks belgeleri bu kadarsa, bu belgelerden bir şey olmaz. Ülkeler birbirlerinden özür diler ve bu iş çok fazla uzamaz. Çünkü ülkeler arası menfaat ilişkileri bu kadar basit ithamlarla bozulmaz. Yani şimdi Putin kendisine “Alfa Erkeği” dendi diye, ABD’yle köprüleri atmaz.

Wikileaks sitesinin sahibi Julian Assange cüretkâr açıklamalar yapınca daha ciddi belgelerin ifşa edileceği bekleniyordu. Belki de Assange birkaç güne kadar elindeki diğer dokümanları da yayınlayacaktır.

Peki şimdiye kadar ortaya çıkan belgelerin anlatmak istediği ne? Bir kere AK Parti’yi ABD ve AB’nin güdümünde olmakla suçlayanların ellerindeki bütün koz gitmiş oldu. Hem Bush hem de Obama hükümetinin Tayyip Erdoğan’ın izlediği politikalardan pek hazzetmediği ortada. Çünkü altyapısını Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun hazırladığı ve temelini “komşularla sıfır problem” tezi olan politika tuttu ve Türkiye bölgede süper güç olma yolunda ilerledi. Belli ki ABD ve AB bundan hoşnut değil. Dolayısıyla bizdeki ulusalcı tayfanın AK Parti’yi ABD ve AB kölesi olmakla suçlaması boşa çıkmış oldu.

İşin uluslar arası boyutuna gelince… ABD’nin İran’dan hazzetmediği malum. Bazı Arap devletlerin de İran’ın işgal edilmesini istemesi doğal. Çünkü İranlılar Arap değil, Fars’tır ve İran’ın ABD’yle zıtlaşması bölgedeki Arap ülkelerinin her açıdan işine gelir.

Hem ABD’nin hem de Avrupa devletlerinin Türkiye’nin AB üyesi olamayacağını söylemesi ise başka bir durum. Türkiye’den birçok uzman da bizim asla AB üyesi olamayacağımızı söylüyor. Bunun temel sebebi de bizim Müslüman, AB’nin ise Hıristiyan olması gösteriliyor. Yani kültürel etken. Ayrıca ABD’li yetkililer Türkiye’nin gerekli reformları yapmadığını belirtiyorlar. Eğer Türkiye AB üyesi olmayacaksa, bunun sebebi gerekli reformları yapmadığı için değil AB sözünü tutmadığı için olacaktır. Çünkü Türkiye Annan Planı’nı kabul etti ve AB’nin bundan sonra Kıbrıs’ı en azından tıpkı Tayvan modelinde olduğu gibi tanıması gerekirdi. Ne var ki AB hiç oralı olmadı ve müzakereler neredeyse donma noktasına geldi. Bundan sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz, ama benim fikrim Türkiye-AB ilişkileri öyle kolay kolay bitmez. Müzakereler bir zaman sonra kaldığı yerden devam edecektir. Türkiye’nin üye olması bizim olduğu kadar AB’nin de çok büyük yararınadır.

Bir diğer konu Azerbaycan lideri İlham Aliyev’in AK Parti’den pek hazzetmediği yönünde. Belgeler açıklanınca Azeri devleti bu iddiaları derhal yalanladı. Şayet bu iddia doğruysa bile, böyle bir düşünce Azerilerin aleyhine olur. Azerbaycan Türkiye olmadan Rusya ve Ermenistan arasında hiçbir şey yapamaz. İşgal altındaki Karabağ topraklarını ancak Türkiye’nin yardımıyla geri alabilir. Bakın göreceksiniz çok yakın bir zamanda Azerbaycan lideri veya yardımcıları mutlaka Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştireceklerdir.

Tabii bir de belgelerde bazı uçuk ve gerçek olması zor iddialar var. Mesela Başbakan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı olduğu yönündeki belge xxx’e dayandırılmış ve bu kişi başbakanın yakın çevresinden biriymiş. Yani kim olmadığını bilmediğimiz biri Amerikan büyükelçiliğindeki görevliye böyle bir iddiada bulunmuş. Peki böyle bir iddia var, o yetkilinin aklına hiç şu gelmiyor mu? AK Parti hükümeti İsviçre devletiyle bu ülkede hesabı olanların isimlerini ve bu isimlerin para miktarlarını kendisine vermesi konusunda bir anlaşmaya vardı. Bu anlaşmanın görüşmeleri tam üç yıl sürdü. Ayrıca tek ya da iki hesap açtırmak varken niye 8 tane hesap? Hiç inandırıcı değil.

Rusların güzel bir atasözü vardır: Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Bu ve diğer iddiaların doğru olup olmadığı er ya da geç ortaya çıkacaktır.

Ancak ortada anlamadığım bir durum var. Bu kadar belge açıklandı ve hâlâ açıklanıyor da. Niçin ABD’nin kendisi, İngiltere ve İsrail aleyhine ya da bu ülkelerin liderlerini zora sokacak bir belge yok? Hadi bu belgeleri ABD Dış İşleri Bakanlığı yetkileri hazırladı da, onlar aleyhine bir şey yok. Peki bölgede yemediği halt kalmayan İsrail aleyhine niçin tek satır yok? Hakkını yemeyelim, belki de birkaç gün sonra açıklanacak belgelerde vardır.

Açıklanan belgelerin Türkiye’yle ilgili kısmı şunu ortaya koydu ki, Türk dış politikası başarılıdır. Bu yüzdendir ki, ABD yönetimi Türk hükümetinden hoşnut değildir. Bu yüzdendir ki, İsrail devleti olası bir darbeyi desteklemiştir ve Türk ordusu gerekeni (!) yapsın diye yatıp kalkıp dua etmektedir. Ama İsrail artık böyle bir seçeneğin ortada olmadığını hâlâ göremiyorsa, ya vizyon yoksunudur ya da biz İsrail’i gözümüzde çok büyüttük.

Wikileaks sitesinin sahibi Julian Assange belgeler ifşa olunca, ABD Dış İşleri Bakanı Hilary Clinton’ın kalp krizi geçireceğini söylemişti. Bu belgelerle değil kalp krizi, baygınlık bile geçirilmez. Karaman’ın koyunu er ya da geç ortaya çıkacak, bu oyunun da perde arkasını mutlaka öğreneceğiz.

KAYNAK
 
WikiLeaks: Rusya PKK'ya siLah sattı

101202AP_0000000006635162%5B2.jpg

WikiLeaks'teki yeni beLgeLerde Rusya'nın Türkiye'yi istikrarsızLaştırmak için PKK'ya siLah sattığı yer aLdı. Rusya'nın bu işi mafya aracıLığıyLa yaptığı iLeri sürüLüyor


Yeni yayımlanan Wikileaks belgeleri Türkiye ile Rusya arasında gerilime yol açabilir.

ABD'nin Madrid Büyükelçiliği'nden Washington'a geçilen 8 Şubat 2010 tarihli belgede Rusya'nın PKK'ya silah sattığı iddiası yer alıyor.

İddianın sahibi ise Rus mafyasının Avrupa'daki faaliyetlerini soruşturan İspanyol savcı Jose Grinda Gonzales. Madrid'deki ABD Büyükelçiliği'nde görevli diplomatlarla görüşen Gonzales, Rusya'yı bir mafya devleti olarak tanımlıyor ve Rus hükümetinin organize suç örgütleriyle yakın bağları olduğunu söylüyor.

Belgeye göre Gonzales, Amerikalı diplomatlara Moskova'nın suçüstü yakalanmamak için kirli işlerini organize suç örgütlerine yaptırdığını anlatıyor.

İspanyol savcı, buna örnek olarak Moskova'nın Türkiye'deki Kürt gruplara Rus mafyası aracılığıyla silah satmasını gösteriyor. Savcı, Rusya'nın bunu Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için yaptığını iddia ediyor.

PKK'ya silah satışını halen İspanya'da tutuklu olan Rus mafya lideri Zahary Kalaşov'un yaptığı ileri sürülüyor.

Moskova-Ankara hattında gerilime yol açabilecek bu belgeyi yorumlayan İsveçli güvenlik uzmanı Svante Cornell, Rusya'nın Türkiye'nin Çeçen militanlara yardım etmesini engellemek için PKK'yı koz olarak kullandığı yorumunda bulundu. Cornell, Sovyetler Birliği'nin de 1980'li yıllarda PKK'ya destek verdiğini hatırlattı.

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ

WikiLeaks’te yayınlanan yeni begeler de Türkiye’yi yakından igilendiren başka konular da var. Paris kaynaklı 26 Haziran 2007 tarihli “Gizli” kodlu belgede göre ABD Dışişleri Müsteşarı William Burns’le Fransa Dışişleri Bakanlığı Siyasi Direktörü Gerard Arnaud görüşmesinin detayları yer aldı. Görüşmede Burns PKK’nın o dönemde açıkladığı eylemsizlik kararı ve Irak’taki sınır ötesi operasyon değerlendirmeleriyle ilgili bilgi verirken, Arnaud, Sarkozy ve Levitte’in Türkiye’yle olan tansiyonu düşürmek için bir teklif hazırladığını söyledi.

Türkiye için “imtiyazlı ortaklık” seçeneğinin ilk kez dile getirildiği bu teklife göre Fransa müktesebatın 35 başlığından 31’ihem Türkiye’ye hem üye ülkelere, geri kalan dört başlık ise sadece üyelere uygulanacaktı. Levitte ayrıca Sarkozy’nin Türkiye ziyaretinde Fransa Senatosu’nda tartışılan “Ermeni Soykırımı” tasarısının ölümünü garantileyeceğini de söyledi.

‘TREN KAZASI’


12 Aralık 2006 tarihli bir başka belgeye göre ise Avrupa’dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried ile Cumhurbaşkanlığı Diplomatik Danışmanı Maurice Gourdault-Montagne arasındaki görüşmede bir Rusya ile ilişkiler ve Kosova sorunu gibi konuların yanı sıra Türkiye-AB ilişkileri de konuşuldu.

Fried’in Gourdault-Montagne’a “Türkiye ile AB arasında bir tren kazasından kaçınmak için nasıl bir plan yapıyorsunuz?” sorusunu yöneltmesi üzerine Fransız diplomat, Fransa’nın Türkiye’yi desteklediğini ancak Türkiye’nin AB’nin kurallarına göre oynaması ve taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini söyledi. Annan Planı için yapılan referandumda “hayır” çıkmasının AB’nin suçu olmadığı, bunun Ankara Protokolü’nü uygulamaya koymak için bir bahane olmadığı belirtildi. Türkiye’nin bir jest olarak protokolü uygulamasının çok önemli olduğunu belirten Gourdault-Montagne, Erdoğan MErkel’e “Daha fazla jest yapmayacağız” demiş olsa da Türklerin daha önce defalarca yaptıkları gibi son dakikada bir yol bulacaklarını umduğunu belirtti.

Fried ise AB’nin Ankara Protokolü’nün uygulanmasıyla ilgili yargılarında tek taraflı olmaması ümidini dile getirdi ve Gourdault-Montagne’a AB’nin de kendi taahhütlerini yerine getirmediğini söyledi. (Gourdault-Montagne bu iddiayı şiddetle reddetti.) Fried Türkiye’nin stratejik öneminin çok büyük olduğunu da sözlerine ekledi.

MUHALEFETE TÜRKİYE ELEŞTİRİSİ


Fransa Sosyalist Partisi Genel Sekreteri François Hollande’ın büyükelçilere verdiği davette, AB’nin geleceğiyle ilgili değerlendirmelerinde de Türkiye tartışmaları kendine yer buldu. Hollande’ın AB sınırlarının yeniden değerlendirilmesi ve birliğin nereye kadar genişleyeceği konusunda AB içinde bir karar alması gerektiği ifadeleri üzerine, davete katılan birçok isim Hollande’ın bu koşullar altında Türkiye yanlısı tavrını yeniden değerlendirmesi gerektiğini söyledi.

Fransa seçimleri öncesi Nicolas Sarkozy ve Segolene Royale’in dış politika yaklaşımlarını karşılaştıran bir raporda ise Sarkozy’nin ABD’nin “finosu” yaklaşımı gütmeyeceğinin en önemli örneği olarak Washington’ın desteğine karşın Türkiye’nin AB üyeliğine muhalefet edeceğini söylemesi verildi.

ASIL SORUN ALMANYA VE İSPANYA


Türkiye-AB ilişkileri konusu sadece Paris’te değil Brüksel de gündemin önemli maddeleri arasında yer alıyor. Avrupa Komisyonu’nun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Chris Patten’la yapılan bir görüşmenin 28 Nisan 2004 tarihli raporuna göre Patten, Komisyon içinde Türkiye’nin üyeliğine en fazla destek veren ismin kendisi olduğunu söyledi.

Olayın teknik boyutlarını değerlendirerek konuşan Patent, Komisyon’un üyelik müzakerelerini başlatmaktan başka bir seçeneği olmadığını ancak Avrupa’daki siyasi ortamın Türkiye’nin üyeliği için uygun olmadığını söyledi. Patent sorunun “kafasına göre politika değiştiren” Chirac olmadığını Almanya ve İspanya’daki muhafazakar partilerin muhalefeti olduğunu belirtti.

ANKARA-MOSKOVA HATTINI KARIŞTIRACAK İDDİA!


WikiLeaks belgeleri bu kez Ankara ile Moskova’nın arasını açabilecek yazışmaları ortaya çıkardı. Madrid’teki Amerikan Elçiliği'nden Washington’a gönderilen telgraflara göre, Kremlin ve Rus istihbaratı PKK’ya Rus mafyası üzerinden gizlice silah gönderdi.

İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanan WikiLeaks belgelerine göre, Rus hükümeti ve istihbaratı, silah kaçakçılığı gibi “kirli" işlerde Rus organize suç gruplarını kullandı.

Söz konusu iddia ilk kez, Rus mafyasının Avrupa’daki faaliyetlerini soruşturan İspanyol Başyargıç José Pepe Grinda Gonzalez tarafından gündeme getirildi.

Başyargıç Gonzalez 13 Ocak 2010 tarihinde Amerika’nın Madrid Büyükelçiliği görevlilerine Rus mafyası ile Kremlin ve Rus istihbaratı arasındaki bağlantı üzerine brifing verdi.

Madrid Büyükelçiliği’nden Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen telgraflara göre, Rusya’nın “gerçek bir mafya devleti" haline geldiğini ileri süren Gonzalez, Rus gangsterlerin Kremlin ve Rus istihbaratından yakın destek ve koruma gördüğünü söyledi.

Moskova’nın “üstlenmek istemediği" ya “da suçüstü yakalanma riskinden kaçınmak istediği" kirli işlerde organize suç gruplarını kullanma stratejisi izlediğini söyleyen İspanyol başyargıç, “Türkiye’yi de stabilize etmek için" Rus mafyası aracılığıyla PKK’ya silah yardımı yapıldığını öne sürdü.

Gonzalez, 2009 yılında Arktik Denizi’nde meydana gelen esrarengiz bir gemi kaçırma olayının da bununla bağlantılı olduğunu iddia etti.

İspanyol başyargıç, PKK’ya silah sattığı ortaya çıkan ve halen İspanya’da tutuklu bulunan Rus mafya lideri Zahary Kalaşov’un da Türkiye’yi de stabilize etmek üzere Rus istihbaratı tarafından kullanıldığını ileri sürdü.

The Guardian, söz konusu iddiaların muhtemelen Ankara’yı kızdıracağını yazdı.




- KayNaK -
 
doğruyu söylemek gerekirse işin içinde abd oldumu insan komplo mu değil mi diye düşünmeden edemiyor.

ama biz olayın o tarafına değil daha çok iddiaların doğru olup olmadığına bakıyoruz.

hükümet hakkında başbakan hakkında söylenenleri biz burda wikileaks den önce nerdeyse hepsini bu forumda haber olarak koymadık mı ? koyduk.

yani o bilgileri sadece biz değil abd de biliyormuş ve şimdi herkes biliyor.

ortada abd nin bir oyunu olabilir ama söylenenler gerçek ve bu gerçeklerden bu hükümet kaçamaz,kimse kaçamaz.

ülke sınırları dışında üç kağıtçıları sahtekarları görebilenler bide ülke sınırları içerisideki hatta tbmm de yer alanlara bi şöle baksınlar.

demekki istenildiği zaman kimin ne olduğunu gayet iyi bi şekilde görebiliyormuşuz dimi ?
 
Wikileaks 10 gunluk 1 aylik bir site degildir, wikileaks yaklasik olarak 2006 yilindan beri yayinini surduren bir olusumdur. Bunu da goz onune alarak yorum yapalim.
 
Zamanında Türkler Araplara Güvendiginde Yanyana Olduklarında Neler Oldugunu Biliyorlar. Sanırım Araya Nifak Sokmaya Çalışıyorlar. Ayrıca Bu Kadar Kesin Belgeler Var Neden Oda Tv ? CHP nin Kalesi Kanal D Varken Ellerindeki Kozu Kullanmak İstemezlermi ?=)
 
AVRUPA BASINI ERDOĞAN’IN PEŞİNİ BIRAKMIYOR

avrupa-basini-erdoganin-pesini-birakmiyor-0312101200_l.jpg


WikiLeaks belgeleri ile ilgili Türk basını ne kadar ortamı yumuşatmaya çalışırsa çalışsın, Avrupa basını yazmaya devam ediyor.
Üstelik de, "Bunları yazanlar da, yayınlayanlar da alçaktır, namussuzdur“ sözlerini hiç de dikkate almadan.
Der Spiegel, Başbakan Tayyip Erdoğan ile ilgili ABD’lilerin değerlendirmelerini ilk yazan olarak tarihteki yerini alırken, İsviçre basını da “tersten çakmaya“ devam ediyor.
Basler Zeitung’tan sonra bu kez ülkenin en çok satan gazetesi Blick ve Neue Züricher Zeitung (nzz), Erdoğan’ın İsviçre bankalarındaki hesaplarıyla ilgili iddiaya yer verdi.
Blick, Erdoğan’ın açıklamasını “Ben ve İsviçre’de para mı? Varsa istifa ederim“ başlığıyla verdikten sonra, “kaderin garip bir cilvesi”ne değindi.

BLICK: MALVARLIĞI BİZE EMANET
Blick, ABD Büyekelçiliği’nin kriptolarında Erdoğan’ın İsviçre’de en az 8 hesabı olduğu iddialarının bulunduğunu belirttikten sonra, şu yorumu yaptı:
“Türk lider için büyük aksilik… Aslında o, geçen yıl Erdo-dev (Erdowahn) unvanını almış ve İsviçre’yi minare yasağı konusunda faşist bir devlet olarak tanımlamıştı. Şimdi ise malvarlığını İsviçre’ye emanet ettiği ortaya çıkıyor. Ve bundan da haberi yokmuş?”
Blick devam ediyor:
“Erdoğan’ın çok kızgın olduğu görünüyor. Kendini öne atıp, mal varlığı ve İsviçre’deki hesaplarla ilgili iddiaların doğru olduğu ispatlanırsa istifa edeceğini söylüyor. Ama mal varlığının kaynağını da tam olarak açıklayamıyor. Çocuklarının nasıl olup da yüksek vergiler ödediği sorusu da hala cevap bekliyor...”

BAŞROLDA HEP TÜRKİYE VAR
WikiLeaks’in belgeleriyle ilgili Avrupa basınındaki haberlerin tümü Türkiye ağırlıklı. Rus Mafyası, Putin, Berlusconu, Ahmedinejad tabii ki var ama onlar başrolde değil…
Başrolde ve manşetlerde yine Türkiye var.
Türk basınının aksine, Avrupa basını “sözünü esirgemiyor“ da üstelik.
Her yapılan haberde, ABD kriptolarında Türk hükümet üyeleri ve başbakan Erdoğan için verilen tanımlamalar tekrar tekrar kullanılıyor.
Euronews, “Erdoğan ABD’ye kızgın“ başlıklı haberinde, “Türkiye ile ABD ilişkileri açıklanan belgelerden sonra biraz dumanlı. Başbakan Erdoğan, kendisini İsrail’e kini olan göz yumucu bir İslamist olarak tanıtılmasından rahatsız“ diyor.
Haberde ayrıca İsviçre’deki 8 hesap konusu işleniyor ve Erdoğan’ın buna karşı öfkelendiği vurgulanıyor.

HÜSEYİN ÇELİK TARTIŞMA KONUSU…
Özellikle İsrail nefreti konusu ile ilgili haberler önemini yitirmeye başlamışken, ABD’li diplomatların tespitini doğrularcasına gelen Hüseyin Çelik’in yaptığı açıklama yine gündem oluyor.
Çelik’in, “Bu belgelerin açıklanması en çok hangi ülkenin işine geliyor bakmak lazım. İsrail çok memnun“ şeklindeki sözleri Avrupa basınında “ironik“ bir şekilde yer buluyor.
Almanca yayın yapan İsrailHeute isimli internet sitesi, bu açıklamayı geniş şekilde duyuruyor.
Haberde, “Türkiye suçluyu buldu; İsrail“ denirken, ABD dökümanlarında Türkiye için neler yazıldığının bir özeti veriliyor, İsviçre bankalarında hesap olup olmadığı konusunun büyük tartışma yarattığı vurgulanıyor.
İslamcılar’ın sık başurduğu “İsrail’i hedef seçme“ yönteminin bu olayda da kullanılması, kafalardaki soru işaretlerini artırıyor ve yargıları pekiştiriyor.

NZZ: İSVİÇRE’DE KARA PARASI VAR
Başbakan Erdoğan’ın açıklamaları ve İsviçre’deki hesaplar konusu Neue Züricher Zeitung (NZZ) isimli İsviçre gazetesinin de baş konusu.
Gazete, “Türkiye’nin başbakanı ABD eski elçisinin cezalandırılmasını talep ediyor“ başlıklı haberinde, “Erdoğan’ın İsviçre’de kara parası var… Bunu ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi belirtiyor. Erdoğan kızgın“ diye yazıyor ardından da, Erdoğan’ın servetini oğlunun düğününde takılan takılarla açıklamaya çalıştığını, kızlarının ise bir işadamı tarafından ABD’de okutulduğu vurgulanıyor.
İletişim çağında, tüm haberler aynı anda her yerde işte böyle yayınlanıyor…
Die Presse isimli gazete, diğer onlarcası gibi konuyu manşetlerine taşıyanlardan…
Erdoğan’ın “İsviçre’de param yok“ açıklamasını başlığa taşıyan gazetenin internet sitesinde, ABD’li diplomatların Erdoğan’ın kişisel karakterini olumsuz tasvir ettiği, onu bir maço olarak tanıttığı, otoriter eğilimli ve kendini beğenen biri olduğunu vurguladıklarını belirtiyor.
Die Presse, Erdoğan’ın gelirlerini oğlunun düğünüyle açıklamaya çalışması ve kızlarının ABD’de bir işadamı tarafından okutulması konusunu da haberinde işliyor.
Avrupa’nın yazılı basınının yanı sıra TV’leri de konuyu geniş işleyenlerden.
N-TV’nin dışında, genişçe gelişmeleri aktaranlardan biri Alman Devlet Televizyonu ARD oldu.

ARD: ABD’YE BU KAISER LAZIM
Ana Haber Bülteni Tagesschau’nun internet sitesi, “Washington’un Anadolu’daki bu kaiser’e (Volkstribun) ihtiyacı var“ başlığıyla duyurduğu haberinde kızdıracak yorumlar yaptı.
Tagasschau’da, “Wikileaks’taki Erdoğan’la ilgili açıklamalar hoş değil; ABD Elçiliği tarafından göz yumucu bir İslamist olarak tanımlanmış… Washington’un Ankara’ya ihtiyacı var, çünkü onların İran’la bağlantıları kuvvetli“ deniliyor.
Ulrich Pick imzalı olan ve ARD-Hörfunk-Studio İstanbul mahreci taşıyan yazı, ABD Elçiliği’nin belgelerinde Erdoğan için ne denilmişse yeniden özetleniyor.
Geniş bir haber analiz yayınlayan Tagesschau, Erdoğan’ın İran’ın dışında Suriye ile ilişkileri geliştirdiğini, İsrail’le ilişkilerin kötüleştiğini, 1 Mart Tezkeresi’nin reddi ile ABD ilişkilerinde sıkıntılar yaşandığı sözde Ermeni soykırımı gibi konularda da sorunların sürdüğünü irdeliyor.

ONLARIN SİLİVRİ KORKUSU YOK
Kısacası, Avrupa basını olayların üzerine gidiyor.
Yandaş medya ya da Türk basının tümü gibi olanları küçümsemeye ya da örtmeye çalışmıyor.
Ve en önemlisi, Türkiye’den bağırarak herkesi korkuttuğunu sanan başbakın hükmü, Avrupa basınına geçmiyor.
Silivri ya da Ergenekon korkuları yok.
“Neden olsun ki, onlar Avrupa’da“ diyebilirsiniz.
Ama işin aslı öyle değil.
İşin aslı, Avrupa’daki en anti-demokratik sayabileceğiniz ülkede bile basının özgür olmasıdır.
Gazetecilerin, iktidar partisi yöneticileri, bakanları ve başbakanlarının değil, Yazı İşleri’nin ağzına bakmasıdır…
Bizim basın, Avrupa gazetelerinin yazdıklarını bile kullanmazken, onlardaki bu redaksiyonel bağımsızlık, WirtschaftsWoche ya da Der Spiegel gibi, cesur yayınların olmasını sağlıyor.
Odatv’de bir haftadır izliyorsunuz, tarihe geçecek yayınlar yapılıyor.
Onlar işte bu yüzden Volkstribun’e Volkstribun diyor…
Kediye de kedi…
Hiddet ve şiddetle bağırıp çağırmaları da hiç mi hiç dikkate almıyorlar.

Ali Gülen
Odatv.com
 
Şerefsiz Wiki
Yılmaz ÖZDİL

Prens Andrew. Kraliçe’nin oğlu. İngiltere’nin ticaretten sorumlu özel temsilcisi. Ülkesinin yabancı ülkelerdeki yatırımları için ülke ülke dolaşıyor.


*
Kırgızistan’da... Ertesi gün, Kırgızistan Devlet Başkanı’yla randevusu var. Brifing almak için İngiliz işadamlarıyla kahvaltı ediyor, masada İngiltere’nin Bişkek Büyükelçisi ile ABD’ninBişkek Büyükelçisi var. ABD Büyükelçisi, konuşulanları kripto ile Washington’a geçiyor.
*
Wiki ampul gibi yayınladı!
Okuyoruz...
*
Gaz işi yapan İngiliz işadamı, Kırgızistan’da yabancı yatırımcılara vergi uygulandığınıbelirterek, bunun “insan haklarına aykırı” olduğunu söylüyor!
*
Madenci bir işadamı, 90’lı yıllarda Batılı işadamlarının Kırgızları tufaya getirdiğini, adilolmayan, hatta zorla, tehditle anlaşmalar imzalatıldığını, bunun da yurtsever Kırgızları rahatsız ettiğini hatırlatıyor. Prens Andrew, “anlaşma anlaşmadır” diyor!
*
Bir işadamı “devlet başkanının oğluna avanta vermeyen, bu ülkede iş yapamaz” diyor. Birbaşka işadamı, “eskiden Akayev’in oğluna avanta veriyorduk, şimdi Bakiyev’in oğlunaavanta veriyoruz, değişen bi şey yok” diyor. Prens kahkaha atıyor, “Tıpkı Fransa gibi”diyor!
*
Prens, ABD Büyükelçisi’ne dönüyor, “sizin yatırımlar ne âlemde peki?” diye soruyor, ABDBüyükelçisi, “hükümetin bakanları çalabildiğin kadar çal zihniyetinde” diyor!
*
Yarınki resmi görüşmede “ekonomik istikrar çağrısı yapması”nı istiyorlar Prens’ten!
*
Prens de, “yolsuzluk konusunda biz ne yapabiliriz ki?” diye sorup, cevabı da kendisiveriyor: “Rüşvet kültürü hastalık gibi bi şey, hasta olan iyileşmek istemiyorsa, elden negelir, kim ne yapabilir!”
*
Rüşvet doktoru Prens, kendi ülkesinden örnek veriyor, Suudilere rüşvet yediren İngilizuçak şirketine İngiltere’de soruşturma açıldığını hatırlatarak, soruşturma açan İngiltereDolandırıcılık Dairesi’nin “ahmak” olduğunu söylüyor!
*
Yolsuzluk haberlerini ha bire manşete çıkaran Guardian Gazetesi’nin de “burnunu herşeye sokan gereksiz adamlar” olduğunu belirtip, ticaret hayatını engellediklerini söylüyor!
*
Wiki ampul gibi yayınladı...
*
Demek ki neymiş?
*
Yabancıya vergi, insan haklarına aykırıymış... El âlemin ülkesinde zorla, tehditle, rüşvetleanlaşma yapmak, mubahmış... Hükümetlerin çalabildiği kadar çalabilmesi için ekonomikistikrar çağrısı yapmak gerekiyormuş... Yolsuzlukla mücadele edenler ahmak...Yolsuzlukları manşet yapan gazeteciler ise, ticareti engelleyen vatan hainleriymiş bi nevi.
*
Şerefsiz bu Wiki.
Hep İsrail’in işi

Şerefsiz Wiki
 
ABD'li yetkililere göre Tüzmen tam bir rüşvetçi. Bülent Arınç ise Erdoğan'ın "saldırı köpeği".

Wikileaks'in belgelerinde AKP'nin yolsuzluğa bulaştığı iddia edilen isimleri arasına eski Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen de eklendi. ABD'li yetkililere göre Tüzmen tam bir rüşvetçi. Bülent Arınç ise Erdoğan'ın “saldırı köpeği”.

Başbakan Erdoğan'ın 2005 yılının Haziran ayında yaptığı kabine değişikliğinin ardından ABD'li yetkililer, Türk bakanları mercek altına alıyor. Dönemin Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen hakkında ABD'li danışman John Kunstadter tarafından kaleme alınan ifadelerde Tüzmen için “rüşvetçi” tanımlaması yapılıyor. Irak'taki petrol karşılığı gıda programındaki rüşvet olaylarına karıştığı iddia edilen Tüzmen'in her tür rüşvete açık olduğu belirtiliyor. Kunstadter'in yorumunda Tüzmen'in aşırı milliyetçi olduğu ifadeleri de yer alıyor.

Wikileaks'in yayınladığı belgeler arasında 23 Şubat 2010 tarihli olanı dikkat çekiyor. Belgede 'Balyoz Darbe Planı' ile ilgili muvazzaf ve emekli 47 asker hakkında çıkarılan gözaltı kararı sonrası yapılan değerlendirmede Devlet Bakanı Bülent Arınç hakkında ilginç bir ifade kullanılıyor.

Amerikalı yetkililer, Balyoz'a ilişkin gelişmelerin ardından Başbakan Erdoğan'ın geçiştirici bir açıklama yaptığını ve kenara çekildiğini söylüyor. Bunun ardından gelen parantez içi bölümde ise “Erdoğan'ın saldırı köpeği, Başbakan Yardımcısı Arınç daha çok polemik yaptı” ifadesi kullanılıyor.

"Tüzmen "rüşvetçi", Arınç ..." - EtikHaber - Doğru Haberin Adresi

Wikileaks tarafından açıklanan gizli ABD belgelerine göre ABD, Abdülkadir Aksu’nun eroin ticaretine isminin karıştığı gibi çok ağır iddialarda bulundu.

ABD diplomatik misyonlarının Vaşington’la yazışmalarından oluşan Wikileaks belgelerinden biri, Abdülkadir Aksu hakkında çok ağır iddialarda bulunuyor. 8 Haziran 2005 tarihinde ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından Vaşington’a gönderilen ve AKP hükümeti içerisinde Erdoğan-Gül çekişmesini konu alan bir belgede, Abdülkadir Aksu hakkında şunlar söyleniyor:

“Sami Güçlü’nün görevden alınması, Erdoğan’ın Abdullah Gül’ün etkinliğini kırma niyetinde olduğunu gösteriyor. Akşit ve Ergezen’i İçişleri Bakanı Aksu karşısında güçlü birer rakip yapar. Eker’in atanmasıyla da Erdoğan, Aksu’nun alanını daraltır. Aksu, son olarak, Erdoğan’ın amaçları doğrultusunda Hanefi Avcı’yı devreden çıkararak Erdoğan’ın isteklerini yerine getirdi. Hanefi Avcı, Emniyet Genel Müdürlüğü organize suçlarla mücadele daire başkanlığı görevini yapan Gülen hareketinin bir mensubu olarak, AKP’nin içine kadar giden yolsuzluk soruşturmalarıyla dikkati çekmeye başlamıştı. Erdoğan bir süredir Aksu’dan, bazı milletvekillerini AKP’den uzaklaştırma çabası nedeniyle rahatsızdı. Aksu’nun Kürtleri kayırması, eroin ticaretine adının karışması, 20 yaşın altındaki genç kızlara düşkünlüğü ve oğlunun açıkça mafya üyeliği kabinedeki konumunu zayıflatıyordu.”

Aksu için eroin ticareti iddiası - EtikHaber - Doğru Haberin Adresi
 
Wikileaks Almanya'da ilk kurbanını aldı

Wikileaks internet sitesinin ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gizli belgelerini açıklaması Almanya'da da yankı yarattı. Almanya'da koalisyon hükümetinin kuruluş aşamasındaki yazışmaları ABD'li bürokratlara sızdıran Hür Demokrat Partili Helmut Metzner görevden alındı.

Koalisyonun küçük ortağı Hür Demokratlar'ın (FDP) Genel Başkanı Guido Westerwelle'nin en yakınında yer alan isimlerden olan 42 yaşındaki Helmut Metzner, Siyah-sarı koalisyonun kurulduğu dönemdeki yazışmaları ABD'li diplomatlara sızdırdı.

Wikileaks belgelerinin medyaya sızdırılmasının ardından, FDP Genel Başkanı ve Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle'nin en çok zarar gören kişilerin başında geleceği iddia ediliyordu.


Kaynak
 
Wikileaks Almanya'da ilk kurbanını aldı

Wikileaks internet sitesinin ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gizli belgelerini açıklaması Almanya'da da yankı yarattı. Almanya'da koalisyon hükümetinin kuruluş aşamasındaki yazışmaları ABD'li bürokratlara sızdıran Hür Demokrat Partili Helmut Metzner görevden alındı.

Koalisyonun küçük ortağı Hür Demokratlar'ın (FDP) Genel Başkanı Guido Westerwelle'nin en yakınında yer alan isimlerden olan 42 yaşındaki Helmut Metzner, Siyah-sarı koalisyonun kurulduğu dönemdeki yazışmaları ABD'li diplomatlara sızdırdı.

Wikileaks belgelerinin medyaya sızdırılmasının ardından, FDP Genel Başkanı ve Almanya Dışişleri Bakanı Westerwelle'nin en çok zarar gören kişilerin başında geleceği iddia ediliyordu.


Kaynak
 
Almanya gerekeni yapmış görevden almışlar.
Türkiye'de böyle şeyler olmaz hepsi birbirinin pisliğini örtüyor yoksa topluca gitmek zorunda kalırlar.
 
Wikileaks ilk kurbanını aldı

031220102204389679446_2.jpg


Almanya'da Hür Demokrat Partili Helmut Metzner görevden alındı.

Wikileaks internet sitesinin ABD Dışişleri Bakanlığı'nın gizli belgelerini açıklaması Almanya'da da yankı yarattı. Almanya'da koalisyon hükümetinin kuruluş aşamasındaki yazışmaları ABD'li bürokratlara sızdıran Hür Demokrat Partili Helmut Metzner görevden alındı.

Alman Hür Demokrat Parti (FDP) Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle'nin parti bürosu sorumlusu Helmut Metzner, ABD'nin Berlin Büyükelçisi Philip D. Murphy'ye, 2009 yılında Hristiyan Demokrat Birlik partileri (CDU/CSU) ile FDP arasında yapılan koalisyon görüşmeleri hakkında bilgi verdiği gerekçesi ile görevinden alındı.

Metzner'in, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Martin Biesel ile yaptığı bir görüşmede, Büyükelçi Murphy'ye koalisyon görüşmeleri hakkında bilgi verdiğini itiraf ettiği bildirildi.

Wikileaks'in yayımladığı belgelerde, ABD Büyükelçisi Murphy, koalisyon görüşmeleri konusunda FDP'li bir kişiden bilgi aldığını belirtiyordu.

Bir süre parti içindeki "köstebeği" arayan FDP, bir açıklama yaparak, Almanya Eşcinseller Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Metzner'in, Westerwelle'nin büro yöneticiliği görevinden uzaklaştırıldığını duyurdu.

Bazı FDP'li politikacılar, Büyükelçi Murphy'nin Alman politikacılardan özür dilememesine tepki gösterdi.

FDP Milletvekili Michael Goldmann, Murphy'nin davranışını doğru bulmadığını belirterek, "Böyle bir Büyükelçinin görevinden alınması lazım" dedi.

Partinin dış politika uzmanı Bijan Djir Sarai da, Murphy'nin "güvenli bir görüşme muhatabı olduğu konusunda şüphesi olduğunu" söyledi.

Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert ise, Wikileaks adlı internet sayfası tarafından Amerikan diplomatik yazışmalarının yayınlanmasının üzücü olduğunu, ancak bunun Almanya ve ABD arasındaki ilişkileri sarsabilecek boyutta bir olay olmadığını açıkladı.

Seibert, bu nedenle ne Murphy'nin görevinden alınması, ne de özür dilenmesi konusunda bir taleplerinin olmadığını belirterek, FDP içindeki olayın da bir casusluk olayı olduğuna inanmadıklarını kaydetti.

Kaynak
 
WIKILEAKS ERGENEKON DAVASINDA NASIL KONUŞULDU

wikileaks-ergenekon-davasinda-nasil-konusuldu-0412101200_l.jpg


Ergenekon Duruşması’nın dünkü oturumuna Wikileaks damgasını vurdu. Wikileaks’den sızan belgelerde yer alan belgelerde Başbakan Erdoğan’ın İsviçre’de 8 hesabı olduğu iddiası yer alıyordu. Başbakan Erdoğan bu iddiaya önceki gün çok sert yanıt verdi. Erdoğan İsviçre’de bir kuruş parası olmadığını söyledi.
Erdoğan’a duruşmada davanın tutuklu sanığı Doğu Perinçek yanıt verdi. Belgelerdeki iddiayı doğrulayan Perinçek, Başbakan Erdoğan’ın gizli hasapları olduğunu söyledi. Perinçek iddiasına dair şunları söyledi:

“1. KANIT
TELEFON GÖRÜŞMESİ
Telefon görüşmesi, BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan ile İngiltere'deki işadamı Remzi Gür arasındadır. İki kez "20-25 gönder" diyor. Bu para İngiltere'den Amerika'ya nasıl yollanacak? Bankayla yollanacak. Niçin kendi banka hesabından göndermiyor da İngiltere'deki Remzi Gür ile gönderiyor?

BURS DEĞİL, KENDİ PARASI
Burada bir yardım talebi yok. Muhasebe müdürüne "gönder" diyor. Tayyip Erdoğan'ın kişisel ödemelerini Remzi Gür yapıyor. Erdoğan'ın banka hesaplarının adresi Remzi Gür. İşte bu Erdoğan'ın hesaplarının yurtdışında olduğunu kanıtlıyor. Hesapların bekçiliği ise mahkemeye düşüyor.

2. KANIT
KRİPTONUN SATIRARASI
Kriptolarda Edelman kendi devletini bilgilendiriyor. "Senin Eşbaşkanının 8 tane gizli hesabı var" diyor. Aynı paragrafta 8 hesapla birlikte Remzi Gür'den de söz ediliyor. Çocuklarını okuttuğu bilgisi sakat diyor. Gizli kasa olmasının ikinci kanıtı budur. Remzi Gür, Hilal-i Ahmer mi? Çocuğuna 2 milyon dolara 100 metre gemi alıyor. Çocukları okutmak idare amirliği demektir.

3. KANIT
GİZLİ KASADAN RÜŞVET DAĞITMAK
Remzi Gür, 2007'deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında milletvekillerine rüşvet dağıtmaktan 10 ay hüküm giydi. Remzi Gür işadamı. Gül, cumhurbaşkanı seçilsin diye rüşvet dağıtıyor. Rüşvet amiri. Rüşvetin verilmesi de onun kasa olduğunu gösteriyor.

4. KANIT
GASPEDİLEN KÖŞK KASAYA
Halis Toprak'ın 140 milyon liralık bir Aslanlı Köşk'ü var. Tam 117 milyon lira eksik bedelle 23 milyon liraya Remzi Gür'e satılıyor. Devlet, gizli kasanın cebine 117 milyon lira koyuyor. Yasadışı hesap böyle olur işte. 117 milyonu çıktı, alır götürür gizli kasaya koyarsın. O kasadan çocuk da okutulur rüşvet de dağıtılır.

5. KANIT
1 STERLİNE KİRALANAN ARAZİ
İngiltere'de Yunus Emre Kültür Merkezi açıldı. Abdullah Gül burayı ziyaret etti ve hizmetinden dolayı Remzi Gür'ü övdü. Arazinin Gür'e ait olduğu söylendi. Tapu kayıtlarına baktık böyle bir şey yok. Örtülü Ödenek'ten para aktarmışlar ve 1 sterline Remzi Gür'e kiralamışlar. Bir kanıt da bu…

6. KANIT
SIRDAŞ HESABI EDELMAN'DA
5 sene boyunca bu bilgiyi ne bir yazıda ne de bir beyanda kullanmadım. Çünkü kanıtlayamamıştık. Ancak Edelman'ın kriptosu doğruladı. Belgede, "Edelman buz gibi bir ses tonuyla dosyayı muhatabının önüne sürdü. 5 hesapta 7 milyar dolar olduğu yazılıyordu" ifadeleri yar alıyor. Olay artık ispatlanmıştır. Çünkü bizzat Edelman'ın bu "sırdaş hesap" bilgisini, 30 Aralık 2005'de bir kriptoyla ABD Dışişleri Bakanlığı'na da ulaştırdığı ortaya çıkmıştır. Açıklanmayan konu, bu hesapların hangi tehdit ve şantajlarda kullanıldığıydı.”

Odatv.com

KaynaK
 
Erdoğan hakkında suç duyurusu
04 Aralık 2010 - 01:09


Halkın Kurtuluş Partisi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, Wikileaks'te yayımlanan belgelerdeki iddialara dayanarak suç duyurusunda bulundu.

Halkın Kurtuluş Partisi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında, Wikileaks'te yayımlanan belgelerdeki iddialara dayanarak suç duyurusunda bulundu.

Parti Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Tacettin Koçak, bazı partililerle adliye önünde yaptığı basın açıklamasında, ABD'nin Ankara Büyükelçiliğince hazırlanan ve Wikileaks'te yayımlanan belgelerde, "Erdoğan'ın, İsviçre
bankalarında hesaplarının olduğu" iddiasına yer verildiğini anlattı.

"Erdoğan'ın İsviçre'de mal varlığının bulunup bulunmadığının" araştırılması talebiyle suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden Çolak, iddianın, "rüşvet", "suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama", "temel ulusal yararlar aleyhine kişisel yarar sağlama" ile "Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun" bazı maddeleri kapsamına girdiğini kaydetti.


Partililer, daha sonra suç duyurusu dilekçelerini savcılığa verdi.

Erdoğan hakkında suç duyurusu - EtikHaber - Doğru Haberin Adresi


Perinçek, Başbakan'ın gizli hesaplarının belgesi var
04 Aralık 2010 - 01:28


Silivri'de yatan İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İsviçre'deki gizli hesaplarının belgesinin elinde olduğunu iddia etti


Ergenekon sanığı Doğu Perinçek, Aydınlık dergisindeki aramalarda ele geçirilerek dosyaya konulan Başbakan Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen telefon kaydını duruşma salonunda dinletti.

Perinçek, Erdoğan'ın İsviçre'de 8 banka hesabı olduğuna ilişkin belgeyi 6 yıldır elinde tuttuğunu ileri sürerek, Wikileaks belgelerinin de bunu kanıtladığını söyledi.

Duruşmada söz alan tutuklu sanık İsmail Yıldız, bütün istihbarat servisleri tarafından izlendiğini, 57 aydır mücadele ettiğini, 1000'e yakın öldürülme tehlikesi atlattığını ifade ederek, dünkü duruşmada söylediği Ankara Ticaret Odasında (ATO) yapıldığını iddia ettiği toplantıyı anlattı.

Bu toplantının Danıştay saldırısıyla ilişkisi olduğunu savunan Yıldız'ın konuşmalarının birçoğunun birbirinden kopuk olduğu görüldü. Yıldız, Wikileaks sitesi tarafından açıklanan gizli belgeler arasındaki 18 bin 158'inci belgenin de iddia ettiği ATO toplantısıyla ilgili olduğunu savundu.

Herkesin nüfus bilgilerinin değiştirildiğini belirten Yıldız, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün de ikinci eşinin Nadiye Önal olduğunu söyledi. Şengün de ''Gerçekte yok ama kütükte öyle mi yazıyor?'' dedi.

ERDOĞAN VE REMZİ GÜR'ÜN KONUŞMASINI DİNLETTİ

Tutuklu sanık Doğu Perinçek de Aydınlık dergisindeki aramalarda ele geçirilerek dosyaya konulan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Remzi Gür arasında geçen telefon kaydını duruşma salonunda dinletti.

REMZİ GÜR ERDOĞAN'UN MUHASEBECİSİ

Bu kayıtta Başbakan Erdoğan'ın Gür'den kızı için para göndermesini istediğini savunan Perinçek, Gür'ün Erdoğan'ın yurt dışındaki hesaplarının muhasebecisi olduğunu iddia etti.

WIKILEAKS BELGELERİ KANITLADI

Perinçek, Erdoğan'ın İsviçre'de 8 banka hesabı olduğuna ilişkin belgeyi 6 yıldır elinde tuttuğunu ileri sürerek, Wikileaks belgelerinin de bunu kanıtladığını söyledi.

Perinçek, ''Olay artık ispatlanmıştır. Çünkü bizzat ABD Büyükelçisi Edelman'ın bu 'sırdaş hesap' bilgisini, 30 Aralık 2004 tarihinde bir kriptoyla ABD Dışişleri Bakanlığına da ulaştırdığı ortaya çıkmıştır'' dedi.

BAŞBAKANIN TALİMATIYLA TUTUKLANDIK

Erdoğan'ın 2 gün önce ''Bir milyar dolarlık servet hakkında geçmişte açıklama yapanların şimdi Silivri'de olduğunu söylediğini'' ifade eden Perinçek, Erdoğan'ın talimatı üzerine tutuklandıklarını öne sürdü.

Perinçek, mahkeme heyetine hitaben ''Size yüklenmek istenen bir görev ve sorumluluk var. Ortadaki manzara 2 yargıcın baskıyı göğüsleyemediğidir. Tarafsız olamıyorlar. Hakim onurları varsa bana talimat veremezler diyeceksiniz'' dedi. Başkan Şengün de, ''Mahkememizin hiçbir üyesi o sorumluluğu kabul etmez'' şeklinde konuştu.

Perinçek, üye hakimler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hasan Hüseyin Özese'nin davadan çekilmelerini talep ederek, ''Siz de bu tertibe maruz kaldınız sayın başkan. Sizi vareste tutuyorum'' diye konuştu. Duruşmada söz alan tutuklu sanık İsmail Yıldız, bütün istihbarat servisleri tarafından izlendiğini, 57 aydır mücadele ettiğini, 1000'e yakın öldürülme tehlikesi atlattığını ifade ederek, dünkü duruşmada söylediği Ankara Ticaret Odasında (ATO) yapıldığını iddia ettiği toplantıyı anlattı.



Bu toplantının Danıştay saldırısıyla ilişkisi olduğunu savunan Yıldız'ın konuşmalarının birçoğunun birbirinden kopuk olduğu görüldü. Yıldız, Wikileaks sitesi tarafından açıklanan gizli belgeler arasındaki 18 bin 158'inci belgenin de iddia ettiği ATO toplantısıyla ilgili olduğunu savundu.



Herkesin nüfus bilgilerinin değiştirildiğini belirten Yıldız, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün de ikinci eşinin Nadiye Önal olduğunu söyledi. Şengün de ''Gerçekte yok ama kütükte öyle mi yazıyor?'' dedi.

Perinçek, Başbakan'ın gizli hesaplarının belgesi var - EtikHaber - Doğru Haberin Adresi
 
Geri
Üst