c7ftc1
New member
- Katılım
- 9 Nis 2006
- Mesajlar
- 639
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
alıntıdır....
>>>>>>>>>>>>yıllar önce bir gün, gün içerisinde bağırsakların ve dahi midenin alışık olmadığı birçok şey yenmiştir. otobüs yolculuğuna çıkılacaktır. o yüzden iki saat öncesinden sıvı alımı kesilir. lakin bağırsaklar gurul gurul sesler çıkartmakta bir türlü durmamaktadır. tuvalete gidilir. yanlış alarm diyerek geri dönülür. otobüs, garajda beklenmektedir. beş dakika kala korkunç bir bağırsak hareketi ve "lağıma gitmemiz engellenemez" diye bağrışan bok güruhunun hareketiyle karşılaşılır. çıkıştaki kaslara emir verilir. çıkış yolları tutulmuştur.
her nasıl olduysa bir kısım isyancı dışarı kaçmış, ama bunlar osuruk kabilinden değerlendirildiği için sorun edilmemiştir. otobüs gelir, binilir, yerleşilir. her yerde bok varmışçasına bir koku gelmektedir. çıkış kaslarının emirleri yerine getirmesine kadar geçen sürede bir takım isyancılar çoktan kirişi kırmışlar, ama lağıma değil dona ulaşmışlardır. işte bu koku o kaçakların kokusudur.
sağ sol koklanır, insanlara bakılır edilir. pis kokacak kimse görünmemektedir. herkes düzgün elbiseli, temiz kıyafetlidir. yan koltukta oturan da öff püff yapar. kalkar muvaine gider pıs pıs konuşur. muavin de "bir saat sabredin, sonra arkalarda yer boşalacak" der. yine uyanılmaz. sekiz saat yolculuktan sonra eve gelinir. evde de aynı pis koku vardır. dona bakılır kaçaklar oradadır. bütün yol boyunca bir oraya bir buraya "sen mi sıçtın?" "sen mi kokuyorsun?", "sen mi kıçını yıkamadın?" gibisinden atılan bakışlar hatırlanır. yerin dibi ne kelime... daha bir dibine, mağmaya ulaşmak istenir. çok geçtir.
>>>>>>>>>otobus duraginda beklemektesinizdir. otobus 13.20'de muhakkak gelecektir kendinizden eminsinizdir. bir aydir kesmekte oldugunuz guzel kiz, yaninda ba$ka bir kiz arkada$iyla duraga gelir. size otobusun gecip gecmedigini sorar, siz iett otobus saatleri yonetim burosu $efi olmaya layik edanizla "ahah, henuz vakit var, nitekim benim saatim 13.17'yi gosteriyor" dersiniz.
bekleme devam edersiniz. saat 13.40 olmu$ allahin cezasi otobus gelmemi$tir. ofleyip pufleme triplerine girip daha da karizmatik gorunmeye cali$irken davar arkada$inizin teki birden ortaya cikar ve size "olm sen salak misin, 13.20-13.40 otobusleri kaldirildi ya" der. gotu kurtarmak icin son bir hamle yapmaniz farz olmu$tur. yapi$tirirsiniz lafi:"guzelim, dun gece tekrar degi$ti saatler, biliyoz da konu$uyoz" deyip, carpraz bir baki$la tekrar suzersiniz kizi. taksi durdurursunuz, kiza bakip "isterseniz beraber gidelim?" dersiniz. kiz tamam demek uzere, siz havalara ucmak uzereyken gozu korolasica otobus ufuktan gorunur. "ulan bir de taksiye binip 'vay allahin salagi' lafini du$undurtmeyelim" ruh hali icersinde taksiciye "karde$im, ben seni durdurmadim, sen i$ine bak" dersiniz. taksici size "senin 7 ceddini...." der gibi bakar, sallamazsiniz. taksici basar gider. butun bunlar yetmezmi$ gibi o $erefsiz otobus duraktan pas gecer, zira uzerinde "gorevli" yazmaktadir.
"skerim ulan yeter!! yeter!!!" demek uzereyken kizlar kikirdemeye ba$lar. "ne guluyosunuz lan?" diyemez, mal gibi beklemeye bir sigara ile devam etmek istersiniz. belki de agizda sigara ile clint eastwood misali otobus beklemek daha da karizmatik gorunebilir kimbilir? sigara bir turlu yanmak bilmeyince, agziniza ters soktugunuzu anlarsiniz.
artik ya$amak bile istememektesinizdir.
>>>>>>>>>evin onunde takiliniyordur, dukkan vardir, oturuluyordur. evin yaninda da bir hastane, gelen giden cok olur. bir adam gelir oturur bir seyler icer falan muhabbete girer
adam: okuyor musun?
kk: evet.
a: nerede?
kk: anadolu lisesi.
a: hmm ne guzel ne guzel. nural hoca var orada taniyor musun(olay burada kopmaya basliyor iste)
kk: evet, turkce hocamiz.
a: aa dersinize giriyor demek, nasil?
kk: sevmem ben, benim arkamdan konuşmuş pislik falan demis.
a: hadi yaa alla alla, cok garip.
kk: ya zaten kimse sevmiyor onu pek, cok sert bir hoca. ne bileyim bik bik bik(hoca iyice kotulenir biraz sonra basa geleceklerden habersiz)
a: hmm vay be, peki sen beni taniyor musun?
kk: hayir(tanimadigin adama ne diye boyle seyler anlatiyorsun salagim?)
a: ben onun kocasıyım!
...
bu son cumlenin duyuldugu an iste o andir. yer yarilmali ve icine girilmelidir, mumkunse yok olunmalidir.
>>>>>>>>>>>hayatınızda ilk kez bir kıza çıkma teklif etmek için haftalardır yapışkan bir karanlığın içinde boğuşmuşsunuzdur. sonunda o eşsiz cesaret anı gelip dayanır ve kıza onunla özel bir şey konuşmayı istediğinizi söylersiniz. uzun süredir etrafında dönendiğiniz için çakmıştır meseleyi ve hince gülümseyerek söyle bakalım ne diyceksin der. okulun küçük korusundaki bir çam ağacının altında james dean den arak bir pozisyonda (kız ağaca yaslanmış; oğlan, kolunu kızın başının yanında ağaca dayamıştır; diğer eli belinde süper karizma yaptığı kanısında olmak üzere) dersiniz diyeceğinizi. kız işte eveleyip gevelerken yaşım küçük falan diye, yerin yarılması ve sizin içine girmenizi, dünyanın mümkün en güzel şeyi haline getiren şey olur: 80 li yılların elvis ten miras perçeminizde yaylanmak ve akabinde bütün suratınıza güzelce sıvanmak üzere, kafanıza kuş sıçar.
>>>>>>>>>>>>yıllar önce bir gün, gün içerisinde bağırsakların ve dahi midenin alışık olmadığı birçok şey yenmiştir. otobüs yolculuğuna çıkılacaktır. o yüzden iki saat öncesinden sıvı alımı kesilir. lakin bağırsaklar gurul gurul sesler çıkartmakta bir türlü durmamaktadır. tuvalete gidilir. yanlış alarm diyerek geri dönülür. otobüs, garajda beklenmektedir. beş dakika kala korkunç bir bağırsak hareketi ve "lağıma gitmemiz engellenemez" diye bağrışan bok güruhunun hareketiyle karşılaşılır. çıkıştaki kaslara emir verilir. çıkış yolları tutulmuştur.
her nasıl olduysa bir kısım isyancı dışarı kaçmış, ama bunlar osuruk kabilinden değerlendirildiği için sorun edilmemiştir. otobüs gelir, binilir, yerleşilir. her yerde bok varmışçasına bir koku gelmektedir. çıkış kaslarının emirleri yerine getirmesine kadar geçen sürede bir takım isyancılar çoktan kirişi kırmışlar, ama lağıma değil dona ulaşmışlardır. işte bu koku o kaçakların kokusudur.
sağ sol koklanır, insanlara bakılır edilir. pis kokacak kimse görünmemektedir. herkes düzgün elbiseli, temiz kıyafetlidir. yan koltukta oturan da öff püff yapar. kalkar muvaine gider pıs pıs konuşur. muavin de "bir saat sabredin, sonra arkalarda yer boşalacak" der. yine uyanılmaz. sekiz saat yolculuktan sonra eve gelinir. evde de aynı pis koku vardır. dona bakılır kaçaklar oradadır. bütün yol boyunca bir oraya bir buraya "sen mi sıçtın?" "sen mi kokuyorsun?", "sen mi kıçını yıkamadın?" gibisinden atılan bakışlar hatırlanır. yerin dibi ne kelime... daha bir dibine, mağmaya ulaşmak istenir. çok geçtir.
>>>>>>>>>otobus duraginda beklemektesinizdir. otobus 13.20'de muhakkak gelecektir kendinizden eminsinizdir. bir aydir kesmekte oldugunuz guzel kiz, yaninda ba$ka bir kiz arkada$iyla duraga gelir. size otobusun gecip gecmedigini sorar, siz iett otobus saatleri yonetim burosu $efi olmaya layik edanizla "ahah, henuz vakit var, nitekim benim saatim 13.17'yi gosteriyor" dersiniz.
bekleme devam edersiniz. saat 13.40 olmu$ allahin cezasi otobus gelmemi$tir. ofleyip pufleme triplerine girip daha da karizmatik gorunmeye cali$irken davar arkada$inizin teki birden ortaya cikar ve size "olm sen salak misin, 13.20-13.40 otobusleri kaldirildi ya" der. gotu kurtarmak icin son bir hamle yapmaniz farz olmu$tur. yapi$tirirsiniz lafi:"guzelim, dun gece tekrar degi$ti saatler, biliyoz da konu$uyoz" deyip, carpraz bir baki$la tekrar suzersiniz kizi. taksi durdurursunuz, kiza bakip "isterseniz beraber gidelim?" dersiniz. kiz tamam demek uzere, siz havalara ucmak uzereyken gozu korolasica otobus ufuktan gorunur. "ulan bir de taksiye binip 'vay allahin salagi' lafini du$undurtmeyelim" ruh hali icersinde taksiciye "karde$im, ben seni durdurmadim, sen i$ine bak" dersiniz. taksici size "senin 7 ceddini...." der gibi bakar, sallamazsiniz. taksici basar gider. butun bunlar yetmezmi$ gibi o $erefsiz otobus duraktan pas gecer, zira uzerinde "gorevli" yazmaktadir.
"skerim ulan yeter!! yeter!!!" demek uzereyken kizlar kikirdemeye ba$lar. "ne guluyosunuz lan?" diyemez, mal gibi beklemeye bir sigara ile devam etmek istersiniz. belki de agizda sigara ile clint eastwood misali otobus beklemek daha da karizmatik gorunebilir kimbilir? sigara bir turlu yanmak bilmeyince, agziniza ters soktugunuzu anlarsiniz.
artik ya$amak bile istememektesinizdir.
>>>>>>>>>evin onunde takiliniyordur, dukkan vardir, oturuluyordur. evin yaninda da bir hastane, gelen giden cok olur. bir adam gelir oturur bir seyler icer falan muhabbete girer
adam: okuyor musun?
kk: evet.
a: nerede?
kk: anadolu lisesi.
a: hmm ne guzel ne guzel. nural hoca var orada taniyor musun(olay burada kopmaya basliyor iste)
kk: evet, turkce hocamiz.
a: aa dersinize giriyor demek, nasil?
kk: sevmem ben, benim arkamdan konuşmuş pislik falan demis.
a: hadi yaa alla alla, cok garip.
kk: ya zaten kimse sevmiyor onu pek, cok sert bir hoca. ne bileyim bik bik bik(hoca iyice kotulenir biraz sonra basa geleceklerden habersiz)
a: hmm vay be, peki sen beni taniyor musun?
kk: hayir(tanimadigin adama ne diye boyle seyler anlatiyorsun salagim?)
a: ben onun kocasıyım!
...
bu son cumlenin duyuldugu an iste o andir. yer yarilmali ve icine girilmelidir, mumkunse yok olunmalidir.
>>>>>>>>>>>hayatınızda ilk kez bir kıza çıkma teklif etmek için haftalardır yapışkan bir karanlığın içinde boğuşmuşsunuzdur. sonunda o eşsiz cesaret anı gelip dayanır ve kıza onunla özel bir şey konuşmayı istediğinizi söylersiniz. uzun süredir etrafında dönendiğiniz için çakmıştır meseleyi ve hince gülümseyerek söyle bakalım ne diyceksin der. okulun küçük korusundaki bir çam ağacının altında james dean den arak bir pozisyonda (kız ağaca yaslanmış; oğlan, kolunu kızın başının yanında ağaca dayamıştır; diğer eli belinde süper karizma yaptığı kanısında olmak üzere) dersiniz diyeceğinizi. kız işte eveleyip gevelerken yaşım küçük falan diye, yerin yarılması ve sizin içine girmenizi, dünyanın mümkün en güzel şeyi haline getiren şey olur: 80 li yılların elvis ten miras perçeminizde yaylanmak ve akabinde bütün suratınıza güzelce sıvanmak üzere, kafanıza kuş sıçar.