Yarın Artık Bugündür!.. Banu AVAR

selovedo

New member
Katılım
5 Şub 2007
Mesajlar
37
Reaction score
0
Puanları
0
Pazar günü beni Soner aradı. Van’daydı. Hakkari’ye hareket edecekti. Helalleşmek istemişti!

Soner, bir alış veriş merkezinde temizlik görevlisiydi. Bir yıl önceydi…Remzi kitabevindeki imza günümde bir köşede, utangaç beklerken gözüme takılmıştı. Sırası geldiğinde özel bir şey konuşmak istediğini söyledi. Konuştuk. İlla Tokat Turhal’da bir konuşma yapmalıydım. Bunu organize edecekti..

Bu sözleşmeden 2 ay sonra Turhal’a gittim. Bayram günü gibi giyinmiş, kırmızı kravatını takmıştı. Tüm gün koşturdu durdu. Bir düğün salonunda Turhallılarla beni buluşturdu. Konuşmam sırasında sol tarafımda oturan 2 küçük kız çocuğu ve bedenen onlardan biraz hallice bir hanım dikkatimi çekmişti. Pür dikkat dinlemişlerdi.. Annesi ve kardeşleriydiler. İstanbul’dan benimle gelen Ufuk arkadaşım evlerini ziyaret etmişti. . Yoksuldular hayat şartları üzerlerine çökmüştü. 2 küçük kızkardeşi sınıf birincisiydiler. Soner bütün gücüyle onları okutmaya çalışıyordu.. İş bulmaya İstanbul’a gelmişti. 500 küsur lira alıyor, yarısını Turhal’a yolluyordu.. Sigortası yoktu. Taşeron bir şirket, o ve arkadaşlarını dilediği gibi kiralıyordu, istediği zaman işten atıyordu..

Soner, ayda bir-iki kere mutlaka arardı. Baharın ilk günlerinde aradı. Askere gidiyorum abla’ dedi.. Vedalaştık. 3 ay oldu. Acemiliği bitti. Aradı. ‘Askerde kalmaya karar verdim’ dedi. Uzman çavuş olacaktı.. Sınavı geçtiği gün yine aradı. Hakkari’ye gitmeye gönüllü olmuştu..

Son aradığında Van’daydı. ‘Abla Erzincan’daydık. Bugün Van’a geldik. Buralarda dağ taş asker!’ dedi. ‘Yarın Hakkari’ye doğru yola çıkıyoruz. Hakkını helal et!’

Sustum… öyle birkaç saniye.. ‘Alo…’ dedi. ‘Helal Olsun…ne demek! Dikkat et…’diye çabucak söyledim.

‘Abla, 1990’larda gayrı nizami harp yapılıyormuş ama o dönem nedense bitmiş…’ diye konuştu. ‘Evet!’ dedim. ‘Ecnebi öyle istemiş!’

Güldü, ‘Ablam kendine iyi bak. Görüşeceğiz!’ dedi…

Bugün Soner Hakkari’ye gidiyor. 100 yıllık kirli bir oyunun en sert oynandığı dağlara tepelere!

***

Aklımda Soner ve nice Sonerler, elimde Güneri Civaoğlu’nun 22 haziran 2010’daki köşe yazısı:

Yıl 1991. Cıvaoğlu, 1. Körfez Savaşı’nda Suudi Arabistan’da. ABD kumanda merkezi olarak kullanılan bir otelde, Amerikalı bir yarbayla röportaj yapıyor: Adam mükemmel bir Türkçeyle, ‘Savaş bitecek. Amerika Irak’tan çıkacak.’ diyor. Amerika bölgeyi terk ederken, silahlarının büyük bölümünü bırakacağını, bunların içinde ağır silahlar, roketlerin de olacağını söylüyor.

Sonra, bu silahların bölgedeki Kürtler’in eline geçeceğini (!)ve Türkiye’ye karşı kullanılacağını anlatıyor. Kime? Bir Türk gazeteciye!

Sadece o değil Cıvaoğlu’nun konuştuğu diğer subaylar da senaryoyu ballandırıyorlar.. Diyorlar ki.:‘Toprak isteyecekler. Türkiye, ya istedikleri toprağı verecek ya da vermeyecek ve savaşacak.’ diyorlar.

Senaryo dün de bugün de aynı. 1991 senaryosu 20 yıl gecikmeli olarak sahneye konuyor.. Cıvaoğlu soruyor: ‘PKK o roketatarları, uzun namlulu ağır silahları, dockaları, tonlarca patlayıcıyı nasıl elde etmekte.

50-100 kişilik gruplar halinde askeri üstlere, karakollara saldıracak cesareti nereden alıyor?’

Bugün bu sorunun cevabını ‘müttefikimizin’ subayları veriyor..

Bu sorunun cevabını ‘müttefikimizin’ politikacıları, yazarları, uzmanları veriyor.

Bu sorunun cevabını ‘müttefikimizin’ yakın temasta olduğu, içimizdeki ‘Washingtonlular’, içimizdeki ‘Brükselliler’ veriyor! Bugünlerde her yanda ‘Çözüm İmralı’da!’ avazları…

Soner yarın Hakkari’ye gidiyor!

Elimde Yeniçağ gazetesi. Manşette Urfa’da bir terörist cenazesi!

Üzerinde PKK bayrağı. Tabutu camiye getiren ŞANLI URFA belediyesi.

Banu AVAR
 
çok doğru eskiden yarın olabilecek gözü ile baktığımız şeyler bugün artık malesef günlük bişiymiş gibi olmaya başladı.

bunu bu hale getirenler utansın tabi utanma varsa...
 
Geri
Üst